Emsal Mahkeme Kararı Ankara Bölge Adliye Mahkemesi 27. Hukuk Dairesi 2020/160 E. 2021/1214 K. 29.12.2021 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C. ANKARA BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ 27. HUKUK DAİRESİ

T.C.
ANKARA
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
27. HUKUK DAİRESİ

T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
K A R A R
….

İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ : ANKARA 2. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
TARİHİ : 11/10/2019
NUMARASI ….
DAVANIN KONUSU : Alacak (Eser Sözleşmesinden Kaynaklanan)
KARAR TARİHİ : 29/12/2021
KARAR YAZIM TARİHİ : 29/12/2021
Davacı vekili tarafından davalı aleyhine açılan alacak davasında mahkemece davanın kabulüne dair verilen karara karşı süresi içinde davalı vekilince istinaf başvurusunda bulunulması üzerine yapılan incelemede;
GEREĞİ GÖRÜŞÜLÜP DÜŞÜNÜLDÜ:
Davacı vekili; müvekkili şirketin davalı ile….. işi konulu 26/09/2011 tarihli sözleşmeyi imzaladığını, müvekkilinin dava konusu sözleşmeler kapsamında tüm işleri eksiksiz bir şekilde yapıp teslim ettiğini, bu kapsamda işin geçici kabulünün 10/09/2012 tarihinde, kesin kabulünün ise 25/10/2016 tarihinde yapıldığını, işin yapıldığı süreçte 9 adet hak ediş düzenlendiğini, ancak davalıya yapılan tüm başvuru ve ihtarnamelere rağmen kesin hak edişin yapılmadığını, fitingslerin ölçümlendirilmesine ilişkin yapılan yazılı taleplerine cevap verilmediğini, nihayet 09/01/2017 tarihli ihtarnameye davalı tarafından 27/01/2017 tarihli ihtarname ile cevap verildiğini, düzenlenen 9 adet hak edişin tamamı için servis hatları, izolesiz çelik doğalgaz borusu döşenmesi işlerinde eksik ölçülendirme nedeniyle 121.500.00 TL (faizler hariç) eksik ödeme yapıldığını, ara hak edişlerin içerisinde ve ekinde idare ile yüklenici tarafından onaylı saha metrajlarının ayrı ayrı kayıt altına alındığını, davalı yanca eksik ödeme yapıldığı gibi teminat mektubunun 252.000,00 TL’lik kısmının da usul ve hukuka aykırı olarak nakde çevrildiğini, usulsüz bir şekilde nakde çevrilen teminat mektubu nedeniyle müvekkili şirketin zarara uğradığını, muhatap banka tarafından faiz uygulandığı gibi müvekkili şirketin ticari itibarındaki zararların da davalı yanca tazmini gerektiğini, bir an için davalının teminat mektubunun tazmininin usulsüz olmadığı düşünülse dahi, 252.000,00TL teminat mektubu + 43.000,00TL müvekkili şirketin nakdi ödemesi toplamının 295.000,00 TL olup, bu bedelden davalı yan iddiaları tenzili sonucu 33.033,04 TL … Ceza Bedeli + 178.833,74 TL Fatura Bedeli toplamı 211.866,78 TL olup, bu durumda dahi müvekkili şirketten 83.133,22 TL (yukarıda belirtilen fitingslerin eksik ölçümlendirmesinden doğacak müvekkili şirket bakiye alacağı hariç olmak üzere) fazladan usulsüz tahsilat yapılmış olduğunu belirterek; fazlaya ilişkin hakları saklı kalmak üzere 50.000,00 TL alacağın; 30/05/2019 harç tahsil tarihli ıslah dilekçesi ile alacak talebini 142.431,42 TL arttırarak toplam 192.431,42 TL’nin temerrüt tarihinden itibaren işleyecek avans faizi ile birlikte davalıdan tahsilini talep etmiştir.
Davalı vekili; davacı yan ile imzalanan 26/09/2011 tarihli sözleşme konusu işin 15/07/2012 tarihinde geçici kabulü ve 25/10/2016 tarihinde kesin kabulünün yapıldığını, davacının, sözleşme konusu işleri yaptığı süreçte……….. Başkanlığı tarafından … Yönetmeliğine aykırılık neticesi çeşitli idari para cezalarının kesilmesine neden olduğunu, davacının söz konusu fatura bedellerine karşılık 43.000,00 TL kısmi ödeme yaptığını, ayrıca davacı yan adına Ankara 13.İcra Müdürlüğü’nün …. Esas numaralı dosyasına ödeme yapıldığını, yine davacının sözleşmeye konu çalışmalarından doğan hakediş malzeme noksanlıklarına ilişkin olarak düzenlenen 06/01/2015 tarihli faturanın elden tebliğ edildiğini, davacının bu bedellere karşılık yaptığı kısmi ödemeleri yetersiz kaldığından teminat mektubunun 09/09/2016 tarihinde nakde çevrildiğini,davacının malzeme noksanlığı ve … borçlarından doğan borçları ile faiz toplamına istinaden teminat mektubunun paraya çevrilmesinde hukuka ve maddi gerçeğe aykırılık bulunmadığını, davacının geçici ve kesin kabul aşamalarında eksik hak ediş itirazında bulunmadığını, bu husustaki talebini müvekkili şirkete 12/01/2017 tarihinde tebliğ edilen Ankara 16. Noterliği’nin …… yevmiye numaralı ihtarname ile ileri sürdüğünü, imalat üzerinden uzun süre geçmiş olmasından dolayı halen toprak altında olan imalatların ölçümünün yapılmasının olanaksız olduğunu, davacının iddialarını tevsik edecek belgelerin bulunmadığını, iddiaların dayanaksız ve temelsiz olduğunu belirterek; davanın reddini savunmuştur.
Mahkemece; davanın eser sözleşmesinden kaynaklanan alacak istemine ilişkin olup, taraflar arasındaki uyuşmazlığın, 26/09/2011 tarihli sözleşme gereğince davacı yanın üstlendiği edimleri gereği gibi yerine getirip getirmediği, davalı yanca eksik ödeme yapılıp yapılmadığı, iş bu sözleşme kapsamında davacı tarafça davalıya verilen teminat mektubunun nakde çevrilmesinin usul ve sözleşme kapsamına aykırı olup olmadığı, bu suretle davacı yanın iş bu sözleşmeden kaynaklı bakiye alacağı bulunup bulunmadığı hususlarından kaynaklandığı, 05/02/2019 tarihli kök bilirkişi kurul raporu ile 15/05/2019 tarihli bilirkişi kurulu ek raporu doğrultusunda, tarafların ticari defterlerinde, her iki tarafça onaylanmış saha metraj tutanakları, ataşmanlar, … Şube Müdürlüğü’ne ait yazılar ve taraf delilleri incelendiğinde, davacı yüklenicinin davalıdan 192.431,42 TL alacaklı olduğunun tespit edildiği gerekçesiyle; davanın kabulüne 192.431,42 TL’nin (50.000,00TL’sine dava tarihi olan 27/03/2017, 142,431,42 TL’sine ıslah tarihi olan 30/05/2019 tarihinden itibaren işleyecek avans faizi ile birlikte)davalıdan alınarak davacıya verilmesine karar verilmiştir.
Davalı vekili istinaf başvurusunda; davacının iddiasının, sözleşmenin ifası sırasında yüklenici olarak tarafların nizasız imzasını havi metraj tutanaklarında yazandan aslında daha fazla malzeme kullanıldığı ve teminat mektubundan artan bedelin iade edilmediği olduğunu, davacının ilk iddiasının, sözleşme ve şartname kapsamında ilk bilirkişi heyetince yerinde bulunmadığını, ancak yeni bir heyetin görevlendirilmesiyle, sahada hiç bir ölçümleme yapılmadan tamamen davacı tarafından dosyaya sunulan tabloda yer alan büyüklüklerle hazırlanan ikinci bilirkişi heyeti raporuna uygun olarak karar verildiğini, mahkemenin iki ayrı heyet raporu arasındaki çelişkiyi dahi giderme gereği duymadığını, geçici ve kesin kabul işlemlerinden sonra ileri sürülen bu talebin reddine karar verilmesi, aksi kanaatte dahi saha ölçümlemesi yapılarak teknik değerlendirmeyle yeniden hesaplama yapılması gerekirken kabulünün usul ve yasaya aykırı olduğunu, mahkeme kararının denetlenebilir nitelikte olmayan ve saha ölçümü yapılmadan tamamen davacının afaki olarak verdiği metrajlarla hazırlanan 2. bilirkişi heyeti ek raporuna dayandığını, her ne kadar mahkeme gerekçesinde bilirkişi raporunun ataşman ve saha metraj tutanaklarını dikkate aldığı ifade edilse de bu hususun hatalı olduğunu, zira ataşmanlarda büyüklük (metraj bilgisi) yer almadığı gibi, saha metraj tutanaklarının da zaten hakedişlerle yapılan ödemelerin dayanağı olarak doğrudan davacıyı yanlışladığını, yani saha metraj tutanakları ölçü bilgileri esas alınsaydı zaten bu talebin reddine karar verilmesi gerektiğini, dava konusu işin geçici kabulünün 15/07/2012 tarihinde yapılmış olup, bu hususun 06/09/2012 tarihinde taraflarca tutanak altına alındığını, devamında, davacı tarafından yine herhangi bir ihtirazi kayıt konmadan 25/10/2016 tarihinde kesin kabul tutanağı düzenlenip imzalandığını, davacının gerek saha metraj tutanaklarında gerekse geçici ve kesin kabul tutanaklarında ileri sürmediği “eksik malzeme” iddiasını, kesin kabulden 3 ay önce harici bir dilekçeyle ileri sürdüğünü ancak kesin kabul tutanağını itirazsız imzalayıp iş bitimini sağladığını, davacının iddiasını kanıtlar nitelikte, ileri sürülen metraj/nicelik hesabının yapılabileceği herhangi bir ölçüm çizimi/ kroki sunmadığını, taraflar arasında düzenlenen hakediş evraklarının itirazsız imzalanmasının zaten dava konusu iddiayı çürütmek için yeterli olduğunu, davacının imzaladığı toplamda binden fazla metraj tutanağının hiçbirinde itiraz kaydı olmadığını, ancak gerek hesaplama esnasında 2. bilirkişi heyeti, gerekse karar aşamasında mahkemenin, davacının iş bitiminden 4 yıl sonra verdiği dilekçeyi açık şartname hükmü karşısında yeterli gördüğünü, davacının saha metraj tutanaklarını ihtirazi kayıtsız imzalandıktan sonra verdiği dilekçelerdeki beyanlarının sözleşme ve Şartname hükümlerinin önüne geçirilmesinin kabul edilemez olduğunu, davacının hakkedişlerin hiçbirinde Yapım İşleri Genel Şartnamesi hükümlerine göre,ihtirazi kaydı bulunmadığını, bilirkişi heyetinin bu hususu da dikkate almadığını, hükme esas alınan 2. Bilirkişi Heyeti Ek Raporunda davacı yanın eksik ölçümleme iddiasının ispatına ilişkin hiç bir somut veri olmamakla birlikte, raporun 2. sayfasında kullanılan ve daha önce bilirkişilerce yerinde tutanak ve ataşman incelenmeden hazırlanan kök rapordaki aynı tablonun sanki incelenen evraklardan temin edilerek oluşturulmuş gibi verildiğini, oysa ilgili tablonun, kök raporda da yer aldığı üzere davacı tarafın müvekkiline verdiği 07/05/2016 tarihli yazıda yer alan tablonun aynısı olduğunu, 2. bilirkişi heyetinin herhangi bir metraj tutanağına veya ataşmana veya başka bir belgeye atıf yapmadan sadece davacının 2016 yılına ait dilekçesinde iddia ettiği büyüklükleri ve bedeli esas aldığını, davacının bu iddiasının/ hesabının eldeki hangi verilerle doğrulandığına dair hiç bir açıklama olmadığını, yerinde inceleme yetkisine binaen incelenen klasörlerin içerisindeki hangi ataşman defterinde hangi ölçümleme ve/veya malzemenin ne şekilde eksik yer aldığının hiç bir suretle açıklanmadığını, dayanak hiç bir somut veriye yer verilmediğini, dilekçe ekinde yer alan temel altyapı enstrümanlarına ait çap ve sair nicelik bilgileri dahi dikkate alındığında, davacının iddia ettiği ve bilirkişilerin hesaplama için sorgusuz kabul ettiği değerlerin afaki olduğunun ve fahiş bir alacak bedeline ulaşıldığının görüldüğünü, davacının müvekkili şirkete olan 31/12/2014 tarihli 178.833,74 TL’lik malzeme bedeli borcuna dair faturanın 06/01/2015 tarihinde davacının kaşesi ile davacıya elden tebliğ edildiğini, buna rağmen tebliğ edilen faturaya 30/01/2017 tarihinden itibaren faiz hesaplaması yapılmasının da hatalı ve hakkaniyete aykırı olduğunu belirterek; eksik incelemeye ve denetlenebilir olmayan, birbiri ile çelişkileri giderilmemiş raporlara dayanılarak verilen kararın kaldırılmasını, davanın reddine karar verilmesini talep etmiştir.
Dava, hakedişlere giren imalattaki metraj eksikliği ve nakde çevrilen teminat mektubu nedeniyle alacak istemine ilişkin olup, mahkemece davanın kabulüne dair verilen karara karşı davalı vekilince istinaf başvurusunda bulunulmuştur.
İnceleme, 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun (HMK) 355. maddesi hükmü uyarınca istinaf dilekçesinde belirtilen sebeplerle sınırlı olarak ve kamu düzenine aykırı hususların olup olmadığı gözetilerek yapılmıştır.
Taraflar arasında düzenlenen 26/09/2011 tarihli sözleşme, niteliği itibariyle dava tarihinde yürürlükte bulunan 6098 Sayılı Türk Borçlar Kanunu’nun 470 ve devamı maddelerinde düzenlenen eser sözleşmesi olup, davacı yüklenici, davalı iş sahibidir.
Bu sözleşme ile davacı yüklenici, polietilen ana hat, polietilen servis hattı ve çelik hat olmak üzere 3 temel hattı, kullanılacak farklı çaplarda borularla döşeme işini üstlenmiştir. Boruların döşenmesi sırasında kullanılacak olan fittings (ek parça) bedelleri birim fiyata dahil olup, ayrıca bedeli talep edilemeyecektir. Sözleşmenin 8. Maddesine göre, sözleşme eki olan “Birim Fiyat Tarifleri”nin “Hatların Ölçümü” başlıklı bölümde ise “Söz konusu yapım işinde döşenen hatların hakedişe girecek olan metraj ölçümleri; fittings uzunlukları ile beraber, boru ekseni boyunca yapılacaktır” açıklamasının yer aldığı görülmüştür.
Mahkemece hükme esas alınan Makine Mühendisi Ali İbrahim Atılgan, İnşaat Yüksek Mühendisi Hüseyin Karatağ, Mali Müşavir Handan Polat ve Hukukçu-Bankacı bilirkişi Murat İçensel tarafından düzenlenen 05/02/2019 tarihli kök ve 15/05/2019 tarihli ek raporda; yüklenicinin sahada kullanacağı tüm fittingslerin (ek parçaların) bedelinin birim fiyat tariflerinde verilen boru döşeme fiyatlarının içerisinde olduğu, yüklenicinin, kullanacağı fittingslerin bedelini iş sahibinden talep edemeyeceği, ancak sözleşme eki birim fiyat tariflerine göre boru boyunun kullanılan fittingsler ölçülerek metraj ve hesaplara dahil edilmesi gerektiği, fakat “Saha Metraj Tutanakları”na göre hazırlanan ödemeye esas geçici hakediş raporlarında “Saha Metraj Tutanakları”nda yer alan çelik boru servis hatlarındaki fittings ve diğer ek parçalarının metraj hesaplarına dahil edilmediği, yüklenicinin, fittings ve diğer ek parçaların boru metraj hesabına dahil edilmemesi nedeniyle düzenlenen tablodaki miktar kadar alacaklı olduğu belirtilmiş; bilirkişi heyeti kök ve ek raporundaki açıklama, tespit ve hesaplamaların dosya içeriğine uygun ve denetlenebilir olduğu anlaşılmıştır.
Yukarıda açıklanan nedenlerle, dosya kapsamına, kararın dayandığı delillerle, yasaya uygun gerektirici nedenler ve ileri sürülen istinaf sebepleri dikkate alındığında kararda usul ve esas yönünden yasaya aykırılık bulunmadığı ve özellikle Yargıtay Yüksek (Kapatılan) 15. Hukuk Dairesi’nin 12/04/2018 tarih ve … Karar sayılı kararına göre metraj eksikliği için geçici hakedişlerde ihtirazi kayda gerek olmamasına, taraflar arasında düzenlenen 26/09/2011 tarihli sözleşmenin eki olan Birim Fiyat Tariflerine göre yapım işi kapsamında hakedişe girecek metraj ölçümlerinin fittings uzunlukları ile beraber boru ekseni boyunca yapılacağının kabul edilmesine, hükme esas alınan bilirkişi raporunda, düzenlenen hakedişlerin fittings malzeme miktarı dikkate alınmaksızın yapıldığının tespit edilerek bu imalatlar incelenip değerlendirilerek rapor düzenlenmesine göre, davalı vekilinin istinaf başvurusunun esas yönünden reddine karar verilmesi gerekmiştir.
HÜKÜM: Yukarıda açıklanan nedenlerle;

1-Davalı vekilinin istinaf başvurusunun HMK’nun 353/1-b.1 maddesi gereğince ESASTAN REDDİNE,

2-Harçlar Kanunu gereğince alınması gereken 13.144,99 TL karar ve ilam harcından peşin alınan 3.287,00 TL harcın mahsubu ile bakiye 9.857,99‬ TL harcın davalıdan alınarak Hazine’ye irat kaydına,
3-İstinaf başvurusu nedeniyle davalı tarafından yatırılan istinaf kanun yoluna başvurma harcı ile yapılan yargılama giderlerinin kendi üzerinde bırakılmasına,

Dosya üzerinde yapılan inceleme sonucunda HMK’nın 361. maddesi gereğince kararın taraflara tebliği tarihinden itibaren 2 hafta içinde Yargıtay’da TEMYİZ yolu açık olmak üzere 29/12/2021 tarihinde oybirliği ile karar verildi.

…..

e-imzalıdır e-imzalıdır e-imzalıdır e-imzalıdır