Emsal Mahkeme Kararı Ankara Bölge Adliye Mahkemesi 27. Hukuk Dairesi 2020/1252 E. 2022/694 K. 16.06.2022 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı kesinleşmiş bir karardır.

T.C. ANKARA BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ 27. HUKUK DAİRESİ

T.C.
ANKARA
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
27. HUKUK DAİRESİ

….

T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
K A R A R
….

İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ : ANKARA 13. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
TARİHİ : 06/11/2019
NUMARASI …

DAVANIN KONUSU : İtirazın İptali (Eser Sözleşmesinden Kaynaklanan)
KARAR TARİHİ : 16/06/2022
KARAR YAZIM TARİHİ : 22/06/2022
Davacı vekili tarafından davalı aleyhine açılan eser sözleşmesinden kaynaklanan alacağın tahsili için yapılan icra takibine vaki itirazın iptali istemine ilişkin davada mahkemece davanın reddine dair verilen karara karşı süresi içinde davacı vekili tarafından istinaf kanun yoluna başvurulması üzerine yapılan incelemede;
GEREĞİ GÖRÜŞÜLÜP DÜŞÜNÜLDÜ:
Davacı vekili; davacı … ….Şirketin borcunu ifa etmesine karşın davalı şirketin borcunu ifa etmediğini, ödemede bulunmadığını, sözleşme gereğince davacı … Ltd. Şti. tarafından düzenlenen 29.05.2014 tarih ve 29.500,00 TL bedelli faturanın ödenmemesi neticesinde davacı tarafından davalı aleyhine başlatılan icra takibine davalının haksız olarak itiraz ettiğini, davalının itiraz dilekçesinde davacı şirketin sözleşme hükümlerine aykırı davrandığı, sözleşme ile taahhüt edilen işlerin bir kısmının eksik bir kısmının ise hiç yapılmadığı, yapılan kısımların da ayıplı olduğu, teslimi gereken malzemelerin teslim edilmediği gerekçesi ile borca itiraz edildiğini, oysa ileri sürülen hususların dayanaktan yoksun olup, yalnızca idida niteliğinde olduğunu, 29.05.2014 tarihli 29.500,00 TL bedelli fatura ve taraflar arasında imzalanan sözleşmenin sunulduğunu, davacı tarafından sözleşme gereğince tahahüt edilen hususların tam ve eksiksiz olarak yerine getirildiğini, hiçbir eksiklik ve ayıplı mal tesliminin söz konusu olmadığını, icra takibine davalı borçlunun haksız yere itiraz ettiğini ileri sürerek, davanın kabulü ve davalı borçlunun Ankara 28. İcra Müdürlüğü 2016/13645 Esas sayılı dosyasına yapmış olduğu itirazın iptaline, %20’den aşağı olmamak üzere icra inkâr tazminatına karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
Davalı vekili; taraflar arasındaki sözleşmeye göre davacı şirketin 26 kalem işin yapımını ve malzemenin teslimini üstlendiğini ve tüm işlerin karşılığı olarak davacı şirkete 190.000 TL ödeneceğinin kararlaştırıldığını, davacı şirketin ise sözleşme hükümlerine aykırı davrandığını, işi yarım bırakarak gittiğini, sözleşme ile taahhüt ettiği işlerin bir kısmını hiç yapmadığını, önemli bir kımını da eksik ya da ayıplı yaptığını, teslimi gereken malzemeleri teslim etmediğini, tüm bunlara rağmen davacı şirkete toplam 167.850,00 TL ödeme yapıldığını, müvekkili şirketin yaptığı ödemelere rağmen işi tamamlamayan ve malzemeleri teslim etmeyen davacı şirketin uzunca bir süre müvekkilini oyaladığını, ayıp ihbarlarına icabet etmediğini, davacı şirketin yaptığı imalatlardaki ayıpların büyük bir kımının ilave ödemeler yapılmak suretiyle üçüncü şahıslara tamamlattırıldığını, icra takibi dayanağı 29.05.2014 tarihli faturadan sonra 60.700 TL ödeme yapıldığını , müvekkili şirketin davacıdan alacaklı olduğunu, icra takibinde işlemiş faiz talep edildiğini ancak dava açılırken sadece asıl alacak üzerinden harç yatırıldığını, buna rağmen itirazın tümden iptali ile takibin devamına karar verilmesini istemenin usul ve yasaya aykırı olduğunu savunarak, davanın reddini ve davacının müvekkiline % 20 den aşağı olmamak üzere kötüniyet tazminatı ödemesine lehine istemiştir.
Mahkemece, Ankara 28. İcra Müdürlüğü’nün 2016/13645 sayılı dosyasının celp edildiği, fatura alacağına dayanılarak 29.500,00 TL fatura alacağı ve işlemiş faizi için takip yapıldığı, davalının borca ve takibe itiraz ettiği, sipariş sözleşmesi ve fatura sunulduğu, tarafların 2014 yılı defter ve kayıtlarının yasaya uygun olduğu, dava konusu faturanın her iki yan defterlerinde kayıtlı olduğu, davacı defterlerine göre 30.680,00 TL alacağının olduğu, davalı tarafça 167.850,00 TL ödeme yapıldığına ilişkin belge sunulmuş olup, ödemelerin her iki yan defterlerinde kaydının olmadığı ancak şirket yetkilisi dışında davacı şirket çalışanları olduğu tespit edilen şahıslara yapılan ödemeler toplamı gözetildiğinde davalının 138.350,00 TL alacağı olduğunun tespit edildiği, davacı şirket yetkilisinin isticvabı ile beyanının alındığı,kendi imzalarını kabul ettiği, kendisi dışındaki imzaların işçilerine ait olabileceğini, işçilerinin kendi adına para tahsil ettiğini, bir kısım alacakların ödendiği ancak dava konusu alacağın ödenmediğini bildirdiği , inşaat ve hukukçu bilirkişi aracılığıyla rapor alındığı ; sipariş sözleşmesinde yapılacak iş karşılığının 190.000,00 TL + KDV olarak anlaşıldığı, davalının toplam 167.850,00 TL ödeme yaptığı, mahallinde yapılan keşifte eksik ve ayıplı işlerin tespit edildiği, ayıp ihbarında bulunulduğu bildirilmiş ise de dosyaya sunulan bir ihtarnamenin olmadığı ancak 10/05/2014 tarihinde teslimi gereken işlerde halen eksik ve ayıplı işlerin olduğu belirlendiğinde ayıp ihbarında bulunulmasında hukuki yararın olmadığı,davacının fatura alacağını isteyebilmesi için edimini eksiksiz yerine getirdiğini ispatlamasının gerektiği, eksik imalatın 54.750,00 TL, açık ayıpların 6.000,00 TL, gizli ayıplı imalatların 10.200,00 TL olduğu toplam 70.950,00 TL üzerinden tespitin yapıldığını, davalı defterlerinde fatura kayıtlı ise de, davacının davalı defterlerine dayanmadığı, fatura kaydının tek başına alacaklı olduğunu göstermediği, davacının sözleşme gereği eksik ve gizli ayıp bedelinin fatura bedelinin çok üstünde olduğu, takibe konu fatura dışındaki ödemelerin yapılmış olduğu gerekçesiyle, davanın reddine karar verilmiştir.
Dava, eser sözleşmesinden kaynaklanan alacağın tahsili için yapılan icra takibine vaki itirazın iptali istemine ilişkin olup, mahkemece davanın reddine dair verilen karara karşı davacı vekilince istinaf kanun yoluna başvurulmuştur.
İnceleme, 6100 sayılı HMK’nın 355. madde hükmü uyarınca istinaf dilekçesinde belirtilen sebeplerle sınırlı olarak ve kamu düzenine aykırı hususların olup olmadığı gözetilerek yapılmıştır.
Taraflar arasında ” sipariş sözleşmesi” başlıklı eser sözleşmesi ilişkisi bulunmakta olup, davacı yüklenici, davalı ise iş sahibidir. Sözleşmede yapılacak işler 26 kalem halinde belirtilmiş olup, davacı tarafça, sözleşmede belirtilen işlerin eksiksiz ve ayıpsız olarak yapılarak teslim edildiği, bakiye alacağın ödenmediği iddia edilmiş, davalı tarafça ise , işin eksik ve ayıplı yapıldığı savunularak , davacı tarafça yapıldığı iddia edilen iş miktarına ve kalemlerine itiraz edildiği anlaşılmıştır.
Eser sözleşmesi taraflara karşılıklı haklar ve borçlar yükleyen bir işgörme akdîdir. Yüklenici işi fen ve sanat kurallarına ve amaca uygun olarak imal edip iş sahibine teslim etmekle, iş sahibi de kararlaştırılan bedeli ödemekle mükelleftirler.Yargıtay’ın yerleşik içtihatlarında kabul edildiği üzere taraflar arasında eser sözleşmesi ilişkisi kurulduğu ihtilafsız olduğundan ve sözleşmenin feshedildiği ileri sürülmediğinden sözleşme kapsamındaki işlerin yüklenici tarafından yapıldığının karine olarak kabul edilmesi gerekir.Ancak bu karinenin aksi savunulup ispat edilebilir. İş sahibince bu karinenin aksi ancak öncesinde bir tespit yaptırılmış veya davacının bu kapsamda ihtarla uyarıldığının ispatıyla mümkündür. İş sahibince buna ilişkin deliller sunulmaksızın eksik bırakıldığı iddiası ve bu kapsamda eksik işlerin giderilmesi için sunduğu belgeler, davalı iddiasının ispatı için tek başına yeterli değildir.
Yine, açık ayıplar, eserin tesliminden sonra, işlerin olağan akışına göre imkân bulunur bulunmaz bizzat yapılan veya uzmanına yaptırılan gözden geçirme sonucu saptanınca, uygun sürede (TBK m.474); gizli ayıplar da ortaya çıkar çıkmaz, gecikmeksizin yükleniciye bildirilmelidir (TBK m. 477). Ayıp bildirimi süresinde yapılmadığı takdirde iş sahibi bu ayıbı örtülü olarak kabul etmiş sayılır. Eksik işler bedeli ise ihbar koşuluna ve ihbar süresine bağlı olmaksızın teslim tarihinden itibaren kural olarak beş yıllık zamanaşımı süresinde (TBK m. 147/son ) talep edilebilir. Eğer eser iş sahibinin beklediği amacı karşılamıyorsa kural olarak ayıplı yapıldığı kabul edilir. Ayıp ihbarının yazılı olarak yapılması zorunlu olmayıp süresinde ayıp ihbarının yapıldığı her türlü delille ve tanık beyanıyla dahi kanıtlanabilir. (YHGK’nın 02.02.1979 gün 1977/11-393 E. 1979/80 K. Sayılı, YHGK’nın 13.05.2009 tarih ve 13-160 E., 185 K sayılı ve Yargıtay 16.01.2013 tarih ve 2012/5835 E., 2013/129 K. sayılı ilamı) Eksik işler bedeli ise ihbar koşuluna ve ihbar süresine bağlı olmaksızın teslim tarihinden itibaren kural olarak beş yıllık zamanaşımı süresinde (BK m. 126/son) talep edilebilir.
Buna göre mahkemece, taraflar arasındaki sözleşme kapsamında kararlaştırılan kalemler, davacının yapıldığını belirttiği iş kalemleri de dikkate alınarak, davalı tarafça ayıp ve eksik işler ile giderilen eksik işlere ait yukarıda belirtilen ilkeler çerçevesinde delilleri değerlendirilerek ,davacı yüklenicinin yaptığı işler ve bedelinin tespiti ile davacı şirket yetkilisinin isticvabı ile yapıldığı anlaşılan ödemeler ve imzasız olup mahkemece hükümde ödeme kabul edilen ödemeler yönünden davalıya davacı tarafa yemin teklif etme hakkı olduğu da hatırlatılarak yapılan ödemelerin tespit edilerek sonucuna göre ve yine dava açılırken icra takibinde asıl alacakla birlikte işlemiş faiz yönünden de itirazın iptalinin talep edildiği, icra takibinde asıl alacağın 29.500,00 TL, işlemiş faizin 5.557,32 TL olduğu, dava konusu olayda ise harcın sadece asıl alacak olan 29.500,00 TL üzerinden yatırıldığı husus dikkate alınarak davacıya talebi yönünden HMK’nın 31. Maddesi gereğince hakimin davayı aydınlatma görevi kapsamında beyanının alınarak işlemiş faiz için talebinin bulunduğunun bildirilmesi halinde harç ikmali için gerekli usuli işlemlerin yapılarak yargılamaya devamla bir karar verilmesi gerekirken eksik inceleme ve hatalı değerlendirme ile yazılı şekilde karar verilmesi doğru olmamıştır.
Yukarıda açıklanan nedenlerle; davacı vekilinin diğer istinaf nedenleri incelenmeden istinaf başvurusunun kabulüylü, mahkeme kararının HMK 353/1-a.4-6 maddeleri gereğince kaldırılmasına, Daire kararına uygun şekilde yeniden görülmesi için dosyanın kararı veren mahkemeye gönderilmesine karar verilmesi gerekmiştir.
HÜKÜM: Yukarıda açıklanan nedenlerle;
1-Davacı vekilinin istinaf başvurusunun KABULÜNE,
2-Ankara 13. Asliye Ticaret Mahkemesi’nin 06/11/2019 tarih ve 2017/133 Esas- 2019/806 Karar sayılı kararının 6100 sayılı HMK’nın 353/1-a.4-6 maddeleri gereğince kaldırılmasına,
3-Dairemiz kararına uygun şekilde davanın yeniden görülmesi için dosyanın ilk derece mahkemesine gönderilmesine,
4-Davacı tarafından yatırılan 54,40 TL istinaf karar harcının talep halinde kendisine iadesine,
5-İstinaf talep eden davacı tarafça yatırılan istinaf kanun yoluna başvurma harcı ile yapılan istinaf yargılama giderlerinin ilk derece mahkemesince yeniden verilecek kararda dikkate alınmasına,
Dosya üzerinde yapılan inceleme sonucunda HMK’nun 353/1-a maddesi gereğince KESİN olarak 16/06/2022 tarihinde oybirliği ile karar verildi.

e-imzalıdır e-imzalıdır e-imzalıdır e-imzalıdır