Emsal Mahkeme Kararı Ankara Bölge Adliye Mahkemesi 27. Hukuk Dairesi 2020/1246 E. 2021/704 K. 09.07.2021 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı kesinleşmiş bir karardır.

T.C. ANKARA BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ 27. HUKUK DAİRESİ
.
T.C.
ANKARA
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
27. HUKUK DAİRESİ
.
T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
K A R A R
.

İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ : ANKARA 5. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
TARİHİ : 23/11/2017
NUMARASI :….
KARAR TARİHİ :09/07/2021
KARAR YAZIM TARİHİ :12/07/2021
Davacı vekili tarafından davalı aleyhine açılan … karşılığı inşaat sözleşmesinden kaynaklanan tapu iptal ve tescil, alacak/sözleşmenin feshi istemlerine ilişkin davada mahkemece verilen karara karşı süresi içinde davacı vekili, davalı vekili, müdahiller … vekili,…. tarafından istinaf kanun yoluna başvurulması üzerine eksiklik nedeniyle mahalline iade edilen dosya gelmiş olmakla yapılan incelemede;
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:
Davacı vekili; Müvekkili şirket … ile davalı arsa sahibi … arasında Ankara ili,…. nolu adalarda kat karşılığı inşaat yapılmak üzere Ankara 11. Noterliğinin 13/06/1994 tarihli … yevmiye sayılı düzenleme biçiminde kat karşılığı inşaat ve gayrimenkul satış vaadi sözleşmesinin yapıldığını, sözleşme halen yürürlükteyken ve söz konusu daireler üzerinde şerhleri varken müvekkili hissesine düşen dairelerin arsa ile ilgili hiçbir hukuki ilişkisi kalmamış olan … … …. üyelerine bu üyelerin yakınlarına ve davalı kooperatifin kendi üyelerine ve yakınlarına ferdileştirildiğini veya başkalarına satış yapılarak müvekkiline ait tapuların kaçırıldığını, oysa sözleşmenin niteliği gereği feshin ancak mahkeme kararıyla gerçekleşebileceğini, davalı ile yapılan sözleşme feshedilmediğinden davalının başka bir yüklenici ile sözleşme yapamayacağını, inşaat yapılamayan …nolu adalarla … tarafından inşaat yapımı mahsurlu bulunarak imara kapatılan …. nolu ada haricinde inşaat yapımına müsait … adalardaki inşaatların müvekkilince %95-98 oranında tamamlandığını, müvekkilince yapılan imalatların tespitiyle bu imalatlar karşılığı müvekkiline verilmesi gereken ancak üçüncü şahıslara verilen dairelere ilişkin tapuların iptali istemiyle Ankara 22. Asliye Hukuk Mahkemesinin …. Esas sayılı ve Ankara 5. Asliye Hukuk Mahkemesinin…. Esas sayılı dosyalarındaki tapu iptali ve tescil davalarının iş bu dava dosyasında değerlendirilmesine, 13/06/1994 tarihli … yevmiye sayılı sözleşme gereğince bu dairelerin tapuda müvekkili adına tescil işleminin yapılmasına, tescili mümkün olmayan tapuların dava tarihi itibariyle fazlaya ilişkin hakları saklı olarak rayiç bedelinin reeskont faiziyle ödenmesine, … nolu adalarda üçüncü şahıslar lehine verilen şerhlerin iptal edilerek dava ve sözleşme konusu taahhütlerin gerçekleştirilebilmesi için tüm engellerin, arsa sahibi ve üçüncü şahısların müdahalelerinin kaldırılarak işin bitirilmesi için müvekkilinin dava tarihinden itibaren halen yaklaşık 75 ay süresi bulunduğundan bu sürenin kullandırılmasına, bu talep uygun görülmezse taraflar arasındaki 13/06/1994 tarihli … yevmiye sayılı kat karşılığı inşaat sözleşmesinin ileriye yönelik olarak feshine, sözleşmenin 3.maddesinin 4.bendi gereği yapılmış olan imalatların sözleşmenin tasfiye yılı … birim fiyatları ile reeskont faiziyle birlikte ödenmesine, ayrıca sözleşmenin 4.maddesi gereğince müvekkilinin işi %20’nin dışında uygun bir yüzde ile dilediği şahıslara verebileceği ve “müteahhit yaptığı bir takım hizmetler nedeniyle bu hakkı kazanmıştır.” denilerek yapılan masraf ve hizmetler nedeniyle zaten arsada hak sahibi olduğu kesinleştiğinden ve bugünkü rayiçlerle arsanın kat karşılığı %45 değeri olduğu ve bu nedenle rayiç bedeline göre projenin tamamı üzerinden sözleşme gereği müvekkilinin kazandığı dairelerin müvekkili adına tesciline, mahkemece ileriye yönelik fesih talebinin kabul edilmemesi halinde sözleşmenin iş bu davanın açılış tarihi itibariyle sözleşmenin 3.4 maddesi gereğince imalatların tasfiye yılı … birim fiyatlarıyla ödenmesine, ayrıca yapılan masraf ve hizmetler nedeniyle arsada hak sahibi olduğu kesinleştiğinden bugünkü rayiçlerle arsanın kat karşılığı %45 değeri olduğu, bu nedenle rayiç bedele göre sözleşme gereği kazanılan dairelerin müvekkili adına tesciline, tescil talebi kabul edilmezse işbu dava tarihi itibariyle rayiç bedellerinin davalıdan tahsiline, açıklanan hususlardan herhangi birisiyle ilgili mahkemece karar verilmesi durumunda verilecek karar doğrultusunda fazla hakları saklı olarak 4.500.000,00 TL’nın ve davalının sözleşmeye aykırı davranışları, hak edilen tapuları devretmemesi, üçüncü kişilerle yaptıkları hukuk dışı sözleşmeler, fiili müdahaleler, müvekkilinin satışlarını iptal ettirmesi, ucuz fiyatlı daire satmak zorunda kalınması gibi eylemleri nedeniyle müvekkilinin uğradığı müspet ve menfi zararlar için 660.000,00 TL olmak üzere toplam 5.160.000,00 TL’nin dava tarihinden itibaren …. kısa vadeli krediler için öngördüğü reeskont faiziyle birlikte davalıdan tahsiline karar verilmesini talep etmiştir.
Davalı vekili; Dava konusu işlemlerin Mayıs 2000, Mart 2001 yıllarına ait olmakla dava tarihinin 18/12/2006 olması dolayısıyla zamanaşımı süresi dolduğundan davanın bu nedenle reddi gerektiğini, dava konusu… adalarla ilgili olarak Ankara 1. Asliye Ticaret Mahkemesinin…. Esasında davacı şirketin zarara uğradığı iddiasıyla alacak talebi Ankara 5. Asliye Hukuk Mahkemesinin…. Esas sayılı ve Ankara 2. Asliye Ticaret Mahkemesinin … Esas sayılı dosyalarında tapu iptali ve tescil davaları olduğunu, söz konusu davaların tarafları, konusu aynı olup derdestlik ve esas bakımından reddine karar verilmesini talep etmiştir.
İlk Derece Mahkemesince; Davanın, eser sözleşmesinden kaynaklanan öncelikle tapu iptal olmadığı takdirde zararın giderilmesi istemine ilişkin olduğu, taraflar arasında Ankara 11. Noterliğince hazırlanan 13/06/1994 tarih ve … yevmiye nolu Düzenleme Şeklinde Kat Karşılığı İnşaat ve Gayrimenkul Satış Vaadi Sözleşmesinin konusunun mülkiyeti kooperatife ait olan arazinin imar planının tasdiki neticesinde ortaya çıkacak ada ve parsellerin tamamı üzerinde inşaat yapılması olduğu, müteahhidin söz konusu arsa üzerine sözleşme şartları çerçevesinde yapacağı ve yaptıracağı inşaatların % 20’sinin kooperatife, %80’ninin müteahhide ait olacağı, inşaat ruhsatlarının alınması ile inşaatla ilgili sürenin başlayacağı, kooperatife ait dairelerin 80 adetinin tamamlanma süresinin 50 ay diğer dairelerin tamamlanma süresinin 72 ay olduğu, sözleşmede belirtilen şartları yerine getirmek kaydı ile 3. şahıslarla düzenleme biçiminde kat karşılığı inşaat ve gayrimenkul satış sözleşmesi yapabileceği, işi ihale edebileceği %20’nın dışında uygun göreceği bir yüzde ile arsayı dilediği bedelle 3. şahıslara verebileceği, müteahhidin alacağı dairelerden % 10’unun tapusunun inşaat tamamlanıp sözleşme esaslarına göre tesliminden sonra verileceği hususlarının imza altına alındığı, ….. paylaşım kabul edilerek 17/06/1994 tarihli … Karşılığı İnşaat Sözleşmesinin imzalandığının anlaşıldığı, mahallinde keşif icra olunduğu, keşif sonrası düzenlenen 07/07/2012 tarihli bilirkişi kurulu raporunda, …. konutun yer aldığı, A bloktaki konutların tamamen bitirildiği ve iskan edilmiş durumda olduğu, tapudaki tüm bağımsız bölümlerin…. … Kooperatifi adına kayıtlı olduğu, B bloktaki konutların tamamen bitirilmiş ve iskan edilmiş durumda olduğu, 29 bağımsız bölümün … … Kooperatifinin 8 bağımsız bölümün ise davalı … adına kayıtlı olduğu, C bloktaki konutların tamamen bitirilmiş ve iskan edilmiş durumda olduğu tüm bağımsız bölümlerin davalı kooperatif adına kayıtlı olduğu,….bağımsız bölüm yer aldığı, tüm bağımsız bölümlerin bitirilmiş ve iskan edilmiş durumda olup, tapuda …. Kooperatifi adına kayıtlı olduğu,…. konutun yer aldığı, A bloğun imalatının % 45, B bloğun % 95, C bloğun % 70, D bloğun % 60, E bloğun imalatının gerçekleşme oranın %6 olarak takdir edildiği,…. nolu adalarda inşaat yapımına başlanmadığı parsellerin tümünün tapuda davalı kooperatif adına kayıtlı olduğu, davalı kooperatifin 08/11/2000 tarihinde davacı ile yaptığı sözleşmeyi feshettiği, sözleşmeyi Borçlar Kanunu’nun 369. maddesi ile fesh ettiğini bildirdiği, taraf iradelerinin birleşmesi nedeniyle sözleşmenin fesih sureti ile ortadan kalktığı, müteahhidin yaptığı bir takım hizmetler nedeni ile bedelinin tahsiline talep hakkı bulunduğunu, davalı yandan talep edebileceği toplam tazminat miktarının 2.778,000,00 TL olarak hesaplandığının bildirildiği, taraf vekillerinin itirazı üzerine bilirkişi kurulundan ek raporlar alındığı 11/10/2016 tarihli ek raporda, akdin davacı yanın kusurlu davranışı ile feshine sebebiyet verdiği, davalı arsa malikinden kar kaybı talebinde bulunmasının mümkün olmadığı, davalı kooperatifin sözleşmeyi BK 369.maddesine göre fesh ettikleri yönündeki beyanlarının bağlayıcı sonuç doğuracağı düşünüldüğünde davacı adına tesis edilen daireler dahil olarak feshin oluştuğu 2007 fiyatlarına göre 3.546.600,00 TL olacağı, davaya konu inşaatların davacı şirket tarafından değil dava dışı yüklenici kooperatiflerle taşeron şirketlerin akdettiği eser sözleşmeleri uyarınca gerçekleştirildiği, taşeron şirketlerin asıl iş (arsa) sahibi kooperatif ile akdi ilişkilerinin olmadığı bu nedenle davalı asıl iş sahibi kooperatife taşeron şirketlerce husumet yöneltilemeyeceği, mahkemenin aksi kanaatte olması durumunda davacının davalı arsa maliki kooperatiften yapım bedelini talep edebileceği düşünüldüğünde 2007 yılı fiyatları ile yapım bedeli tutarının 2.150.872,42 TL olacağının bildirildiği, 818 sayılı BK’nun 369. maddesi hükmünde “Yapılan şey; bitmezden evvel iş sahibi yapılmış olan kısmın bedelini vermek ve müteahhidin zarar ve ziyanı baligan mabelağ tazmin etmek şartıyla mukaveleyi fesh edebilir.” düzenlemesine yer verildiği, 6098 sayılı TBK’nun 484.maddesinde de aynı düzenlemenin yer aldığı, tüm dosya kapsamı toplanan deliller alınan bilirkişi kök ve ek raporlarına göre, taraflar arasında … Sözleşmesi akdedildiği, inşaatların davacı şirket tarafından değil yüklenici kooperatiflerce … kat karşılığı yapım sözleşmelerine göre yapımının gerçekleştirildiği, davacının yapım bedeli olarak davalıdan talepte haklı bir alacağının bulunmadığı, davacının bir kısım taşeron şirketlerin alacaklarını temlik aldığından bahisle inşaatın yapım bedeli olarak davalı asıl iş sahibinden talepte bulunmasının taşeron şirketlerle asıl iş sahibi arsa maliki kooperatif arasında sözleşmenin bulunmaması nedeni ile mümkün olmadığı, davalı kooperatifin sözleşmeyi BK’nın 369. maddesi uyarınca fesh ettiği hususunun kabulünde olduğu bu nedenle davacının kar kaybını talepte haklı olduğu değerlendirilerek davanın kısmen kabulüne, asli müdahiller ….. davalarının feragat nedeniyle reddine, asli müdahiller ….davalarının HMK 150. maddesi uyarınca açılmamış sayılmasına, asli müdahil …’ün davasının asıl davada davacının tapu iptal tescil istemi yerinde görülmediğinden reddi gerektiği gerekçesiyle davanın kısmen kabulüne, 660.000,00TL’nin 18/12/2006 dava tarihinden itibaren işleyecek reeskont faizi ile birlikte davalıdan tahsili ile davacıya verilmesine, diğer taleplerin reddine, asli müdahiller …. davalarının feragat nedeniyle reddine, asli müdahiller …+ davalarının HMK 150. maddesi uyarınca açılmamış sayılmasına, asli müdahil …’ün davasının reddine karar verilmiştir.
Davacı vekili istinaf dilekçesinde özetle; Yargılamada dört kez aynı bilirkişi heyetine dava dosyasının gönderilerek her seferinde farklı bir rapor alındığını, her bakımdan yetersiz ve çelişkilerle dolu raporlar esas alınarak karar verildiğini, müvekkilinin sözleşmeye göre taahhüt konusu binaları kendisi veya üçüncü kişilere yaptırabileceğini, nitekim müvekkilinin de daha sonra dava dışı … ve … kooperatifleriyle kat karşılığı sözleşmeler yaptığını, bunların da …, … ve … şirketleriyle sözleşme yaptıklarını ancak bu şirketlerin inşaatları yapmadıkları için müvekkili şirket ve diğer kooperatiflerle yapmış oldukları kat karşılığı inşaat sözleşmelerini daha sonra karşılıklı olarak feshedildiğini, belgelerin mahkemeye sunulduğunu, yapılan inşaatların tamamının müvekkili tarafından yapıldığını, … kooperatifi tarafından mahkemeye sunulan 09/07/2010 havale tarihli dilekçede inşaatların davacı müvekkili şirketin yaptığını söyledikten sonra davaya müdahil olmayacaklarını bildirdiğini, müvekkili şirketin zamanında inşaata başladığını, 96 aylık inşaat süresinin sadece 21 ayını kullanarak 340 daireyi yaptığını, bu sayının yapılan keşifte tespit edildiğini, müvekkilinin bilirkişi heyetinin raporlarında ifade ettiği gibi sözleşmenin ifasında herhangi bir kusuru veya sözleşmeye aykırı davranışının bulunmadığını, 1061 ve 1062 adaların … tarafından heylelan tehlikesi dolayısıyla inşaata kapatıldığı için bu bölgedeki bütün inşaatların … Belediyesi tarafından durdurulduğunu bu adalardaki inşaat yasağının da ancak 2001 yılında kaldırıldığını, bunlara ilişkin belgelerin de mahkemeye sunulduğunu, dolayısıyla burada kamu düzenine dayalı bir objektif hukuki durumun söz konusu olduğunu, müvekkiline herhangi bir kusur olarak yüklenemeyeceğini, imar yasağı kalkınca da davalı kooperatifin sözleşmeye aykırı olarak … adalara ilişkin olarak başkasıyla sözleşme yapıp bu sözleşmeyi de tapu siciline şerh ettirdiğini, dolayısıyla davalı kooperatifin müvekkili hakkında zamanında inşaatları tamamlayamadğı iddiasının tamamen gerçek dışı olduğunu, davalının sözleşmeye bağlı kalmayarak esasında kendisinin kusurlu olarak davrandığını, müvekkilinin o arsalar üzerinde de inşaat yapmasının böylece engellendiğini, müvekkilinin sözleşmeye göre inşaata başladığını ve bilirkişi raporlarında ifade edildiği gibi 992, 993 ve ….. nolu adalarda 340 tane bağımsız bölümü yaparak davalıya teslim ettiğini, bu bağımsız bölümlerin müvekkili tarafından yapıldığını, davalı kooperatif başkanının da keşif sırasında ikrar ettiğini, dolayısıyla davalı kooperatifin inşaatı kendilerinin veya dava dışı üçüncü kişilerin yaptıkları iddialarının tamamen gerçek dışı olduğunu, inşaatın bir an için üçüncü kişilere yaptırıldığı varsayılsa bile bu inşaatların davalı tarafından yaptırıldığı konusunda bir delil ileri sürülemediğini, müvekkili şirketin de sözleşme yaptığı dava dışı kişilerle olan sözleşmeleri de karşılıklı olarak feshettiğini, ayrıca sözleşmelerin nispi olup sadece sözleşmenin taraflarını ilgilendirdiğini, dolayısıyla davalının taraf olmadığı üçüncü kişilere ödeme yaptığını belirterek borcundan da kurtulamayacağını, zira borcunun ifa edeceği kişinin sadece müvekkili şirket olduğunu, davalı kooperatifin yapılan daireleri ya üyelerinin, yakınlarının üzerine geçirdiğini ya da üçüncü kişilere sattığını, böylece hukuka ve sözleşmeye aykırı davrandığını, mahkemece verilen kararda, itirazlarına rağmen bilirkişi heyetinin 11/10/2016 tarihli son ek raporunu esas alarak hukuka aykırı bir karar verildiğini, bilirkişi heyetinin verdiği dört raporda da esas aldığı . D.İş sayılı delil tespitinin tamamen gerçekten uzak bir tespit olduğunu, zira bu tespitin …n talebi gereği … Belediyesi tarafından inşaatların durdurulduğu dönemde yaptırıldığını, bilirkişinin Ankara 13.Asliye Hukuk Mahkemesinin… sayılı dosyasındaki delil tespitini esas almış olsaydı daha doğru bir neticeye ulaşılacağını, bilirkişi heyetinin öncelikle sözleşmenin 4.maddesi gereğince müvekkilinin yaptığı masraflar için cezai şart olarak kararlaştırılan sözleşme konusu taşınmazların %20’sinin dava tarihi itibariyle rayiç bedeli üzerinden hesaplanması gerekirken bu hesabı hiçbir zaman yapmadığını, son ek raporda BK’nın 369.maddesine göre fesih tarihi olarak belirlediği 2007 tarihinde dairelerin değerini 46.000,00 TL olarak belirlendiğini, bu raporun adalet ve gerçekten uzak düzenlendiğini, zira ilk üç raporda dava tarihi olan 2006 tarihinde daire değerinin 60.000,00 TL olarak belirlendiğini, sözleşmeye göre yapılan dairelerin %80’inin müvekkili şirkete verilmesi gerektiğini, 340 dairenin %80’inin…. verildiği için geriye 263 dairenin dava tarihindeki rayiç bedelinin 263×60.000,00TL=15.780.000,00TL olduğunu, bilirkişi heyetinin dava tarihi olarak belirlediği 60.000,00 TL değere de itiraz ettiklerini, dava tarihi itibariyle daire değerinin en az 85.000,00TL olması gerektiğini, Tüketici Mahkemesinde yapılan bir tespitte de değerin 85.000,00 TL olarak belirlendiğini, 1061 ve 1062 adalara imar durumuna göre bilirkişi heyetinin de tespit ettiği gibi toplam olarak 206 dairenin sığdığını, bu adalara yapılacak olan dairelerin de %80’inin sözleşme gereği müvekkili şirketi ait olduğunu, dolayısıyla müvekkili şirkete 164,8 daire düştüğünü, bu dairelerin rayiç bedellere göre dava tarihinde 20.000,00TL maliyetle yapılabildiğinden 60.000,00 TL-20.000,00TL=40.000,00 TL uğranılan müspet zarar olduğunu, 164,8×40.000,00TL=6.592.007,00TL edeceğini, dolayısıyla müspet zararın 15.780.000,00TL +6.592.007,00TL=22.372.007,00TL edeceğini, daire değeri 85.000,00 TL’dan hesaplama yapıldığında 35.674.600,00TL edeceğini, bu hesapta arsanın %20 dava tarihi itibariyle rayiç bedelinin olmadığını, oysa müspet zarar taleplerinin bilirkişi heyetince talebe ve hukuka aykırı olarak Borçlar Kanunu’nun 369. maddesinde yer alan tazminat olarak kabul ederek sadece 660.000,00TL olarak bulunduğunu, sözleşmeyi de davalı tarafın dava açıldıktan bir yıl sonda yani 2007 yılında Borçlar Kanunu’nun 369. maddesine göre feshedildiğini iddia ederek yine yanlış bir hesaplama yaptıklarını, bütün itirazlarının Borçlar Kanunu’nun 369. maddeye göre hesaplamaların böyle yapılmayacağı yönünde olduğunu, zira söz konusu 369.maddeye göre sözleşmenin ileriye dönek olarak feshedileceğini, Yargıtay içtihatlarının da bu yönde olduğunu, dolayısıyla bu madde gereğince hesaplamaların bilirkişi heyetinin yaptığı gibi yapılamayacağını, ayrıca mahkemenin dediği gibi fesih üzerinde de anlaşmış olmadıklarını, bu beyanlarda bulunmalarının Borçlar Kanunu’nun 369.maddesine göre feshi kabul ettikleri anlamına gelmediğini, dava dilekçesindeki talebin davalı kooperatifin kat karşılığı inşaat sözleşmesine aykırı davranmasından kaynaklanan müspet zarar talebi olduğunu, Yargıtay kararlarında da belirtildiği üzere kat karşılığı inşaat sözleşmelerinin tek taraflı olarak feshedilemeyeceğini, bu sözleşmelerin feshedilebilmesi için mahkeme kararı gerektiğini, böyle bir mahkeme kararının olmadığını, dolayısıyla sözleşme ayakta kaldığı sürece talep edilen zararın müspet zarar olduğunu dava dilekçesinde yanlış ifade edilse bile bunun mahkemeyi bağlamayacağını, zira hukuki nitelendirmenin mahkemeye ait olduğunu, hukuki durum bu olmasına rağmen bilirkişi heyetinin müvekkilini kusurlu bularak karşı tarafın Borçlar Kanunu’nun 369.maddesine göre sözleşmeyi feshettiğini söyleyerek yanlış bir hesaplama yaptığını ve yetkisi dışında hukuki nitelendirmede bulunduğunu, mahkemenin kararında ifade ettiğinin aksine tarafların Borçlar Kanunu’nun 369.maddesine göre sözleşmenin fesih edildiği hususunda ittifak etmediklerini, zira her seferinde sözleşmenin ayakta olduğunu ve müspet zararı istediklerini ifade ettiklerini, sözkonusu 369.maddenin salt eser sözleşmelerinde uygulanan bir madde olduğunu, oysa taraflar arasındaki sözleşmenin karma nitelikte taşınmaz satış vaadi içeren bir eser sözleşmesi olduğunu ve sona erebilmesi için mahkeme kararı gerektiğini, Türk Borçlar Kanunu’nun 484.maddesinin gerekçesinde de ifade edildiği gibi buradaki zararın müspet zarar olduğunu belirterek, mahkeme kararının kaldırılmasına ve davanın tümden kabulüne karar verilmesini talep etmiştir.
Davalı vekili istinaf dilekçesinde özetle; Mahkemece sözleşmenin feshinin BK’nun 369. maddesi uyarınca feshedildiği yönündeki tespitinin hukuka aykırılık teşkil ettiğini, müvekkili kooperatifin haklı nedenleri araştırılmadan feshin nasıl gerçekleştiği hiç irdelenmeden eksik kanatle hüküm kurulduğunu, halbuki fesih beyanını içeren 8.11.2000 tarihli taahhütlü mektup ile sözleşmenin feshedildiğini, taraflar arası ihtilafsız olup, bu fesih mektubu içeriğinin de davacının kat karşılığı inşaat sözleşmesi gereği tamamlaması gereken sürenin çoktan dolmuş olması sebebiyle ve halen işlerin en ufak bir kısmında ilerleme olmaması sebebiyle sözleşmenin tek taraflı olarak feshedildiğinin ortada olduğunu, yani müvekkili kooperatifçe sözleşmenin davacı tarafından süresi içerisinde taahhüdün yerine getirilmemesi ve verilen sürelerin dolması sonucu feshedildiğini, inşaata başlaması için defalarca ihtar keşide edildiği ve en son ihtarda verilen sürenin dolmasından sonra inşaata hiç başlanmaması üzerine sözleşmenin haklı nedenle feshedildiğini, bu fesih bildiriminin de davacıya ulaştığı ve davacının eldeki davayı açtığı, dosyada mevcut belgeler, taraflar arası ihtar ve yazışmalarla sabit olduğunu, feshin niteliğinin bu doğrultuda değerlendirilmesi ve araştırılması gerekirken sırf var olduğu iddia edilen 2009 tarihli bir dilekçedeki bir beyana takılarak inceleme ve nitelendirme yapılmasının kabul edilemez olduğunu, dolayısıyla müvekkil kooperatifçe gerçekleştirilen feshin haklı fesih olarak kabulü gerekmekte olup, fesihten önce yapılan imalat/inşaatların bedeli, bu imalat/inşaatı gerçekleştiren yüklenicilere zaten ödenmiş olduğu da nazara alınarak feshin BK 369. maddeye göre gerçekleştiği faraziyesiyle davacı zararı oluştuğu kabulüne kanaat getirilerek davacının kar kaybı talebinde haklı olduğu değerlendirilmesinin haksız ve hukuka aykırı olduğunu, davacının arsada en ufak bir işlem yapmadığını, davacı yanca hiçbir imalat/inşaat yapılmadığının da ikrar halinde olduğunu, davacının yapılan imalatların alt müteahhitler tarafından gerçekleştirildiğinin ve dava dışı bu müteahhitlerin yaptıkları imalat karşılığını, müvekkili kooperatiften daire olarak aldıklarını, imalata dair bir alacakları bulunmadığının ikrar halinde olduğunu, dolayısıyla müvekkili kooperatifçe gerçekleştirilen feshin haklı fesih olarak kabulü gerekmekte olup, fesihten önce yapılan imalat/inşaatların bedelinin bu imalat/inşaatı gerçekleştiren müteahhitlere zaten ödendiğini, davacının imalat bedellerine dair hiçbir imalat inşaat yapmadığının da tüm raporlarla açık olup davacının da tevilli olarak ikrarında olduğunu, mahkemece davacının müspet zarar talebinin kabulünün haksız ve hukuka aykırı olduğunu, yargılama boyunca sözleşmenin feshinin BK 369. maddesine göre yapıldığı iddiası üzerine değerlendirmeler yapıldığını, feshin haklı fesih veya haksız fesih olduğuna dair araştırma yapılmasına gerek görülmeden bilirkişiler raporlarını bu kabulden yola çıkarak inşa ettiklerini, tüm itirazları neticesinde son bilirkişi raporunda bu hususun detaylı şekilde irdelendiğini, taraflar arası sözleşmenin hükümleri izah edildiğini, davacının sözleşme süresinin geçmesine rağmen edimlerini yerine getirmediğinin açıkça ortaya konulduğunu, raporda da açıkça izah edildiği üzere, davacının 6 ada üzerine… toplam 21 Blok inşaat yapmayı taahhüt ettiğini ve….) hiçbir imalat ve inşaat yapılmadığı sadece ve sadece …. seviyesinde çok cüz’i inşaat yapıldığını, davacının sözleşme şartlarına uymadığını, bazı adalarda inşaata hiç başlamadığını, bazı adalardaki seviyenin de hiçe yakın olduğunun açıkça tespit ettiklerini, yine davacının mücbir sebep/ifa imkansızlığı olarak ileri sürdüğü inşaat yasağının ise bazı adalar için zaten hiç bulunmadığı ….. ve buna rağmen inşaatın bu adalarda devam ettirilmediğini, bazı adalarda inşaat yasağının kendiliğinden kalktığı …. ve bazıları için ise jeolojik ve jeoteknik etüd raporu alınması ve rapora göre gerekli önlemlerin alınmasıyla ifa imkansızlığının aşılmasının mümkün olmasına rağmen davacı tarafından hiçbirinin yerine getirilmeyerek işin yapılmadığının tespit edildiğini, tüm bu hususların detaylarıyla bilirkişiler tarafından tespit edildikten sonra sözleşmenin feshinde asli kusurun davacı müteahhitte bulunduğu ve sözleşmenin feshi sebebiyle de kar kaybını talep etmesinin hukuken mümkün olmadığının açıkça bildirildiğini, sözleşmenin yüklenicinin işi yapmaması sebebine istinaden ve yüklenici kusuruna dayanılarak feshedildiğinin açıkça ortada olduğunu, gerek bilirkişilerce ve gerekse daha evvelden Ankara 1. Asliye Ticaret Mahkemesinin … sayılı dosyasındaki bilirkişilerce, davacı tarafından süresinde hiçbir inşaat imalat gerçekleştirilmediği ve işin sözleşme süresinde tamamlanmasının mümkünü bulunmadığının bildirildiğini, ancak sırf 15.06.2009 tarihli dilekçede yazılı olduğu iddia edilen (ki bu beyan ve iddianın yer aldığı dilekçenin dahi taraflarından tespit edilemediğini), feshin BK 369. maddesine dayanılarak yapıldığı beyanına dayanak yapılarak müspet zarar hesabı yapıldığını, fesih, yüklenicinin edimlerini yerine getirmemesi sebebiyle ve haklı nedenle yapıldığını, davaya cevap dilekçesinde ve aşamalardaki tüm cevap ve beyanlarda da olayın akışının böyle anlatıldığını ve davaya karşı savunmaların bu şekilde yapıldığını, bu savunmaların hukuki dayanağının, mevzuat maddesi olarak bir vekil tarafından bir dilekçede “BK 369. maddesi” olarak gösterilmişse bu hukuki vasıflandırmasındaki maddi hatadan başka bir şey olmadığını, Ankara 1. Asliye Ticaret Mahkemesinin…. E. sayılı dosyasından, davacı tarafından yine feshin haksız fesih olduğunun tespiti, haksız feshin iptali ve tazminat talepli olarak müvekkili kooperatife karşı, tarafları aynı olan dava açıldığını, işbu davada bilirkişi raporu alındığını ve fakat davanın davacı aleyhine seyri, aleyhine bilirkişi raporları verilmesi üzerine davanın davacı tarafından takipsiz bırakıldığını ve HMUK 409.maddesi uyarınca davanın açılmamış sayılmasına karar verildiğini, ancak bu dosyadan alınan bilirkişi raporlarında detaylı olarak feshin haklı fesih olup olmadığı hususunun araştırıldığını, aynı konuda araştırma yapan bu bilirkişilerin kanaatinin feshin haklı fesih olarak görülmesi yönünde olduğunu, Yargıtayın kararlılık gösteren içtihatlarında da feshin her halükarda haklı fesih veya haksız fesih olup olmadığının araştırılması gerektiği ve feshin niteliğine göre sonuçlar doğuracağının hükmolunduğunu, dava konusu olayda da feshin, sözleşme konusu işlerin sözleşmede kararlaştırılan süre içinde tamamlanmamış olması ve inşaat seviyesinin onca geçen seneye rağmen neredeyse sıfır düzeyinde bulunması sebebiyle feshin gerçekleştirildiği ortada olduğunu, izah edilen sebeplerden dolayı davacının hiçbir imalatı bulunmadığı gibi taraflar arasındaki sözleşmenin davacının kusuru sebebi ile feshedildiğinden davacının kar kaybını talep etmesinin hukuken mümkün olmadığını, mahkemece sözleşmenin BK’nın 369. maddesi uyarınca fesh ettiği hususunun kabulünde olduğu bu nedenle davacının kar kaybını talepte haklı olduğu yönünde verilen kararının haksız ve hukuka aykırı olduğunu, taraflarınca kabulünün mümkün olmadığını belirterek, mahkeme kararının kaldırılmasına, davanın reddine karar verilmesini talep etmiştir.
Müdahil … vekili istinaf dilekçesinde özetle; Müvekkilinin davacı …. ile 21.08.1999 tarihinde daire satış sözleşmesi imzalayarak …dairenin alım satımına ilişkin mutabakata vardıklarını, daha sonra müvekkili ile davacı arasında bir ek protokol yapılarak bu daire için başkaca borcun kalmadığının tutanak altına alındığını, satışı yapılan dairenin de…. nolu bağımsız bölüm olarak kararlaştırıldığını, müvekkilinin satın alınan dairenin parasını vermesine rağmen tapunun halen teslim edilmediğini, bu nedenle davaya müdahil olduğunu, dosya kapsamında alınan bilirkişi raporlarında hiçbir müdahilinin mağduriyetine değinilmediğini, bu konuda herhangi bir tespit yapılmadığını, bilirkişi raporuna itirazlarının ve yeni bir bilirkişiden rapor alınması taleplerinin nazara alınmadığını, gerekçesiz bir şekilde taleplerinin reddedildiğini belirterek, mahkeme kararının kaldırılmasına, mahkemesine gönderilmesine, bu talebin kabul görmemesi halinde kararın kaldırılarak davanın esastan reddine veya kararın düzeltilmesine karar verilmesini talep etmiştir.
Müdahiller … … A.Ş ve ….Ltd.Şti. vekili istinaf dilekçesinde özetle; Bilirkişi raporunda davanın 2011 yılında açıldığı belirtilerek buna göre hesap yapıldığını, halbuki dava tarihinin 2006 olduğunu, inşaatların davacı ve müdahil davacı şirketler tarafından yapıldığını, dava dışı üçüncü şahısların işi yaptığına dair hiçbir delilin bulunmadığını, müdahil bile olmak istemeyen dava dışı şahıslar lehine karar verilmesinin usul ve yasaya aykırı olduğunu, davacının davada kabul edilen kısma ilişkin alacağının yanlış hesaplandığını, davacının BK.369. maddesine göre alacağının 77,1 daire değil 424 daire olduğunu, bilirkişilerce davacı alacağının eksik hesaplandığını, müspet zararın 660.000,00 TL değil 5.160.000,00 TL üzerinden değerlendirilmesi gerektiğini, davacının kısmi kabuldeki talebinin fazlası saklı olmak üzere 4.500.000,00 TL olduğunu ve 660.000,00 TL’nın ise davalının hukuk dışı eylemlerine ilişkin olduğunu, bilirkişi kurulunun davacının maruz kaldığı eylemler sebebiyle talep ettiği 660.000,00 TL’yi sanki B.K’nun 369 talebiymiş gibi değerlendirerek davacı alacağını küçülttüğünü, davalının BK’nun 369 maddesine göre sözleşmeyi feshettiğini, bilirkişi kurulunun da bu maddeye göre fesih yapıldığını ifade ettiğini, davalının son celse bile bilirkişi kurulu raporuna göre karar verilmesini istediğini, BK.’nun 369’un davalının kabulünde olduğunu, mahkemenin de doğru bir biçimde bu maddeye göre karar verdiğini, bu maddenin ilk şartının yapılan imalat bedelinin ödenmesi olduğunu, bilirkişi raporunda yapılan imalatların tespit edildiğini, imalatlarla ilgili tespitlere bir itirazlarının bulunmadığını, ancak davacı şirketçe dava konusu sözleşmeden alınan yetkilerle yapılan ve yaptırılan imalatların bedelinin ve yapılacak kısımdan davacı şirketin elde edeceği karın tespit edilerek davacı şirkete ödenmesinin gerektiğini, 2006 dava tarihi itibariyle BK’nun 369’a göre, mahkeme kararında olduğu gibi davacı hiçbir imalat yapmamış olsa bile 22.214.103,00 TL, bilirkişinin son raporunda belirttiği gibi davacı işin %5’ini yapmış olsa bile 23.232.358,00 TL, …. sayılı tespit raporu esas alındığında ise 25.947.912,00 TL, 07/07/2012 tarihli bilirkişi raporunda görülen 340 daire imalatına göre 29.014.113,00 TL davacının alacağı olduğunu, dava konusu sözleşmenin 2007 yılında feshedilmediğini, geçmişte davacı aleyhine mahkemece verilmiş bir fesih kararı olmadığı gibi BK’nun 369’a göre geriye etkili bir feshin söz konusu olamayacağını, bilirkişilerin dava ile ilgisi bulunmayan Ankara 1. Asliye Ticaret Mahkemesinin ….E sayılı dava üzerinden değerlendirme yapmalarının hukuka aykırı olduğunu, tüm imalatların davacı ve müdahil davacılar tarafından yapıldığını, davacı şirketin o günkü zor koşullarda ….. gibi taşeron şirketlerin ayrı ortaklıkları ile işi devam ettirdiğini, … Kooperatifinin 09/07/2010 tarihli beyanında inşaatları davacı ve müdahil davacı şirketlerin yaptığını belirterek müdahil olmak istemediğini bildirdiğini, dava dışı üçüncü şahıs kooperatiflerin müdahil davacılara ödeme yapmadıklarını, davacı şirketin tek muhatabı olan davalının davacıya borcunu her halükarda ödemesi gerektiğini, davacı ve müdahil davacı şirketler ile davalı arasında yapılan sözleşme gereği imalattan doğan alacaklarını istediklerini, müdahil davacılarla yapılan sözleşmelerin davalının noterde sözleşme ile verdiği yetkilerle ve bu yetkilere ilaveten verdiği vekaletteki yetkilerle yapıldığını, müdahil davacılarla sözleşmelerin noterde yapıldığını, arsa sahibini temsilen davacı şirketin imza attığını, müdahil davacıların davacının davalıdan alacağı üzerinden müdahil olup, davalıdan ayrıca bir para istemediklerini belirterek mahkeme kararının kaldırılarak davanın kabulüne karar verilmesini talep etmiştir.
Dava, tapu iptal ve tescil, alacak/sözleşmenin feshi istemlerine olup, mahkemece verilen karara karşı davacı vekili, davalı vekili, müdahiller …, … … A.Ş ve ….Ltd.Şti. vekillerince istinaf kanun yoluna başvurulmuştur.
İnceleme, 6100 sayılı Hukuk Usulü Muhakemeleri Kanunu (HMK)’nun 355. madde hükmü uyarınca istinaf dilekçelerinde belirtilen sebeplerle sınırlı olarak ve kamu düzenine aykırı hususların olup olmadığı gözetilerek yapılmıştır.
… karşılığı inşaat sözleşmeleri, tapuda pay devrini de içerdiğinden, yapılması özel şekil şartına tabi olduğu gibi, dönme suretiyle sona ermesi de, tek taraflı irade beyanının karşı tarafa ulaştırılmasıyla mümkün değildir. Ancak tarafların tamamının katılım ve dönme konusundaki uygun iradelerinin birleşmesiyle ya da açılacak dava sonucu verilecek kararla da sona erdirilebilir…
… karşılığı inşaat yapım sözleşmesinin feshi ya da dönme halinde kusura bakılmaksızın taraflar verdiklerini geri isteyebilecekleri ve kat karşılığı inşaat yapım sözleşmelerinde yüklenici arsa sahibinin arsası üzerine inşaat yapmış olup söküp götüremeyeceğinden bedelini arsa sahibinden isteyebilecektir. Kural bedelin fesih-dönmenin kesinleştiği tarihe göre belirlenmesi olup tarafların iradelerinin uyuşmaması halinde fesih kararının kesinleştiği tarihin esas alınması gerekir ise de, tarafların fesih-dönme konusunda iradelerinin birleştiği durumlarda mahkeme kararına ihtiyaç kalmayacağından iradelerin birleştiği tarihin esas alınması gerekmektedir. Bedelin neye göre belirleneceğine gelince, gerek mahkeme kararının kesinleştiği gerekse fesih-dönme iradelerinin birleştiği tarih esas alınsın, bedelin bu tarihlerdeki mahalli piyasa rayiçleri ile hesaplanması gerekir. Mahalli piyasa rayiçleri içerisinde yüklenici kârı ve KDV olacağından bunların piyasa rayiçleri ile belirlenen bedele ayrıca katılması mümkün değildir.(Yargıtay.15. HD….
Dava konusu somut olayda, davacı ile davalı kooperatif arasında Ankara 11. Noterliği’nin 13/06/1994 tarihli … yevmiye sayılı …akdedildiği ihtilafsız olup, davacı yüklenici, davalı arsa sahibidir.
Taraflar arasındaki sözleşme gereğince …parsellerde kayıtlı toplam 69.000m2 miktarındaki taşınmaza imar planının tasdiki neticesinde ortaya çıkacak ada ve parsellerin tamamı üzerinde inşaatın yapılacağının (md.2) yüklenicinin sözleşme şartları çerçevesinde yapacağı veya yaptıracağı inşaatların %20’sinin kooperatife %80’inin yükleniciye ait olacağı (md.3/1), imar planının tasdiki ve yapılan dağıtım neticesinde şimdilik alınan bilgilere göre….nolu adalara arsaların yerleştirilmiş durumda olduğu (md.3/2), imar tapularının alınmasını takiben 8 ay içerisinde mücbir sebepler dışında inşaat ruhsatlarının tamamı alınarak inşaata başlanmış olacağı, yüklenicinin haklı olduğu nedenler söz konusu ise bu sürenin uzayabileceği (md. 3/3), inşaat ruhsatlarının alınmasını takiben inşaata başlanmış sayılacağı ve inşaatla ilgili sürenin başlamış olacağı, kooperatife ait dairelerden 80 adedinin tamamlanma süresinin 50 ay, kooperatife düşen kalan dairelerin tamamlanma süresinin ise 72 ay olduğu, yüklenicinin mücbir sebepler nedeniyle meydana getirdiği gecikmeler için bu sürenin işlemeyeceği, yüklenicinin mücbir sebepler dışında meydana getirdiği gecikmelerde yüklenicinin geciken her ay için daire başına cezai şart ödeyeceği, cezai şartın başlamasını takip eden 24 ay içersinde(mücbir sebepler dışında) yüklenici inşaatı tamamlayamazsa bu takdirde tasfiye yılı … fiyatları gözönüne alınarak inşaatın tasfiye edileceği (md. 3/4), imalatlarda …. aynen uyulacağı (md. 3/8), yüklenicinin sözleşmede belirtilen şartları yerine getirmek kaydıyla üçüncü şahıslarla düzenleme biçiminde kat karşılığı inşaat ve gayrimenkul satış vaadi sözleşmeleri yapabileceği, işi ihale edebileceği, yeni şahıslarla yaptığı ihalelerde istediği yüzdeyi kullanarak sözleşme yapabileceği, yaptığı sözleşmeleri feshedebileceği, %20’nin dışında uygun bir yüzdeyle arsayı dilediği bedelle bahsedilen üçüncü şahıslara verebileceği düzenlemelerine yer verilmiştir.
Davacı yüklenici ile davalı kooperatif arasında usulüne uygun 13/06/1994 tarihli kat karşılığı inşaat sözleşmesi yapıldığı ihtilafsız olup, mahkemece dava konusu sözleşmenin 818 Sayılı Borçlar Kanunu’nun 369.maddesi kapsamında feshedildiği gerekçesine dayalı olarak hüküm kurulmuş ise de davalının bu beyanına dayanak gösterilen 28/04/2009 tarihli bilirkişi raporuna itiraz dilekçesi olarak verilen davalı vekilinin15/06/2009 tarihli dilekçesinde davalı kooperatifin davacı şirketle yapmış olduğu imalatlar karşılığı 32 adet taşınmaz tapusu verilerek fazlasıyla ödendiği ve sözleşmenin feshinin haklı olduğuna yönelik olduğu, dilekçe içeriği ve yargılama aşamasındaki beyan ve itirazları değerlendirildiğinde, davalı kooperatif vekilinin beyan ve itirazlarının davacı yüklenicinin yaptığı imalatların bedellerinin fazlasıyla ödendiğine yönelik olduğu ve fesih iradesinin ortaya konulduğu, davalı kooperatif tarafından 08/11/2000 tarihli davacıya hitaben gönderilen yazıdaki yüklenici olan davacının temerrüdüne dayalı feshettiğine ilişkin beyanları birlikte değerlendirildiğinde davalı kooperatifin Borçlar Kanunu’nun 369.maddesine dayalı fesih iradesinin olduğunun kabulü mümkün olmayıp mahkemece hatalı değerlendirmeyle Borçlar Kanunu’nun 369.maddesine göre fesih yapıldığı kabul edilerek yazılı şekilde hüküm kurulması doğru olmamıştır.
Bu durumda, mahkemece taraflar arasındaki sözleşme hükümleri değerlendirilerek, taraflar arasındaki kat karşılığı inşaat sözleşmesi feshedilmiş olmakla, tarafların fesihteki haklılık durumları, yine taraflar arasında görülen ve sonuçlanan davalara ilişkin dosyalar da incelenip, sözleşmede davacı yüklenici ile davalı kooperatifin hak ve yükümlülükleri kapsamında birlikte değerlendirilmek suretiyle, sözleşme gereğince yapılan tapu devirleri varsa bunlar da dikkate alınmak suretiyle davadaki talep kalemleri yönünden bilirkişi incelemesi yaptırılarak sonucuna uygun bir karar verilmesi gerekirken eksik inceleme ve hatalı değerlendirmeyle yazılı şekilde karar verilmesi doğru olmadığı gibi müdahale talebinde bulunanların ve müdahil olarak kabul edilenlerin taleplerinin asli ya da fer’i müdahale mi olduğu hususu belirlenip taleplerin niteliğine göre ödenmesi gereken harçların ikmali de yapılmak suretiyle haklarında bir karar verilmesi gerekirken davaya müdahale talep edenlerin bir kısmının müdahale talepleri konusunda değerlendirme yapılmayarak olumlu ya olumsuz bir karar verilmemesi, müdahale talepleri kabul edilen bir kısım müdahillerin de mahkeme karar başlığında gösterilmemiş olması usul ve yasaya aykırı bulunmuştur.
Açıklanan nedenlerle, eksik inceleme ve hatalı değerlendirmeyle yazılı şekilde hüküm kurulması doğru olmadığından davacı vekili, davalı kooperatif vekili, müdahiller … vekili, ….A.Ş. ve ….Ltd. Şti.’nin istinaf başvurularının kabulüne, esası incelenmeksizin mahkeme kararının HMK’nın 353/1-a.4 ve 353/1-a.6 maddeleri gereğince kaldırılmasına, davanın yeniden görülmesi için dosyanın kararı veren mahkemeye gönderilmesine karar verilmesi gerekmiştir.
HÜKÜM: Yukarıda açıklanan nedenlerle;
1- Davacı vekili, davalı … vekili, müdahiller … vekili, ….A.Ş. ve ….Ltd. Şti.’nin istinaf başvurularının kabulüne,
2-Ankara 5. Asliye Ticaret Mahkemesi’nin 23/11/2017 gün ve … Karar sayılı kararının HMK’nın 353/1-a.4 ve 353/1-a.6 maddeleri gereğince kaldırılmasına,
3-Davanın yeniden görülmesi için dosyanın kararı veren ilk derece mahkemesine gönderilmesine,
4-Davacı tarafından yatırılan 35,90 TL istinaf karar harcının istek halinde kendisine iadesine,
5-Davalı … tarafından yatırılan 11.272,00 TL istinaf karar harcının istek halinde kendisine iadesine,
6-Müdahil … tarafından yatırılan 35,90 TL istinaf karar harcının istek halinde kendisine iadesine,
7-Müdahil … ….A.Ş tarafından yatırılan 54,40 TL istinaf karar harcının istek halinde kendisine iadesine,
8-Müdahil ….Ltd.Şti. tarafından yatırılan 54,40 TL istinaf karar harcının istek halinde kendisine iadesine,
9- Davacı, davalı, müdahiller …, … ….A.Ş ve ….Ltd.Şti. tarafından ödenen istinaf kanun yoluna başvurma harcı ve yapılan istinaf yargılama giderlerinin ilk derece mahkemesince verilecek kararda dikkate alınmasına,
Dosya üzerinde yapılan inceleme sonucunda HMK’nın 353/1-a maddesi gereğince KESİN olarak 09/07/2021 tarihinde oybirliği ile karar verildi.

….