Emsal Mahkeme Kararı Ankara Bölge Adliye Mahkemesi 27. Hukuk Dairesi 2020/1146 E. 2022/714 K. 22.06.2022 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı kesinleşmiş bir karardır.

T.C. ANKARA BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ 27. HUKUK DAİRESİ
Esas No: 2020/1146 – Karar No:2022/714
T.C.
ANKARA
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
27. HUKUK DAİRESİ
DOSYA NO : 2020/1146
KARAR NO : 2022/714
T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
K A R A R

İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ : ANKARA 9. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
TARİHİ : 03/02/2020
NUMARASI : 2018/8 E-2020/76 K

DAVACI :
VEKİLİ :
DAVALI :
VEKİLİ :
DAVANIN KONUSU : Alacak (Eser Sözleşmesinden Kaynaklanan)
KARAR TARİHİ : 22.06.2022
KARAR YAZIM TARİHİ : 23.06.2022
Davacı vekili tarafından davalı aleyhine açılan eser sözleşmesinden kaynaklanan alacak istemine ilişkin davada mahkemece davanın kısmen kabulüne dair verilen karara karşı süresi içinde taraf vekillerince istinaf kanun yoluna başvurulması üzerine yapılan incelemede;
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:
Davacı vekili;Müvekkil şirket ile davalı arasında 11/06/2012 tarihli asıl işverenin …Ltd Şti ve 01/08/2013 tarihli asıl işverenin …Ltd Şti olduğu su izolasyonları işinin yapılmasına ilişkin sözleşmelerin imzalandığını, her bir sözleşmenin 4. maddesindeki ödemeye ilişkin esaslar dahilinde müvekkili şirketin davalı şirket nam ve hesabına SSK giderleri olarak 51.231,96 TL ödeme yaptığını, 11/06/2012 tarihli asıl işverenin …Ltd Şti olan sözleşme gereğince davalının cezai müeyyide nedeniyle müvekkiline 33.405,80 TL borçlu olduğunu, bu sözleşmeler gereğince davalının yapması gereken işlerin yarım bırakıldığını, davalının eksik işleri tamamlamadığını, müvekkilinin dava dışı firmalara bu işleri tamamlattırdığını, bu nedenle faturalara bağlı olarak müvekkilinin toplam 3.948,00TL alacaklı olduğunu belirterek davalının ayıplı hizmeti nedeniyle uygulanan cezai müeyyide, sözleşmeye aykırı olarak yapılmayan işler nedeniyle dışarıdan temin edilen hizmet alımı ve sözleşmede açıkça yazmasına rağmen davalı şirket nam hesabına ödenen SSK bedelleri karşılığında alacağı olan toplam 88.585,76 TL alacağın davalıdan tahsiline karar verilmesini talep etmiştir.
Davalı vekili; Sadece 11/06/2012 tarihli sözleşmenin 4.maddesinde SSK ve diğer kesintilere ilişkin hükmün mevcut olduğunu, sözleşmeye göre SSK giderlerini hakkedişlerden kesilmesi ve bu ödemenin taşeron namı hesabına yapılması ve bu kesintinin de taşerona resmi olarak yansıtılması gerektiğini, davacının sunmuş olduğu belgede müvekkili ile sözleşme imzalanmasından önceki aylara ait primler olduğu gibi işçilerin isimlerinin de bulunmadığını, ayrıca iddia edilen 51.231,96 TL lık SSK ödemesine ilişkin ödeme belgesinin de sunulmadığını, müvekkiline ait olup olmadığı dahi anlaşılamayan bu belge ve talepleri kabul etmediklerini, davacıyla akdedilen diğer sözleşme olan 01/08/2013 tarihli sözleşmede SSK giderlerine ilişkin hükmün bulunmadığını, bu giderlerin davacı tarafça karşılanması gerektiğini, müvekkilinin işini tam olarak yaptığını, davacının müvekkilinden isteyebileceği bir cezanın söz konusu olmadığını, ayrıca bu güne kadar imalatın eksik ya da hatalı olduğu konusunda davacının yazılı, sözlü her hangi bir bildiriminin de bulunmadığını, cari hesap ekstresinden de anlaşılacağı üzere müvekkilinin davacıdan en az 60.289,88 TL alacağı bulunduğunu belirterek davanın reddine ve kötüniyetli davacı aleyhinde tazminata karar verilmesini talep etmiştir.
İlk Derece Mahkemesince; Davanın taraflar arasında imzalanan eser sözleşmeleri nedeni ile işveren durumunda olan davacı şirket tarafından davalı adına yapılan SGK ödemeleri ile davalının eksik, ayıplı ve süresinde iş yapmamasından kaynaklanan ceza ve nama ifa bedelinin davalıdan tahsili istemine ilişkin olduğu, taraflar arasında imzalanan 11/06/2012 tarihli taşeron sözleşmesi ile … Gölbaşı yerleşkesi inşaatı su ve ısı izolasyonlarının yapılması işinin bir bölümünü alt yüklenici sözleşmesiyle davalı şirketin üstlendiği, bu sözleşmede yapılacak işin, birim fiyatların ve tarafların yükümlülüklerinin ayrıntılı olarak belirtildiği, taraflar arasında imzalanan ikinci sözleşmenin 01/08/2013 tarihli olup davacının yüklenici konumunda olduğu, Çankaya’da bulunan ofis ve ticaret merkezi inşaatı su izolasyonlarının yapımı işini davalı şirketin üstlendiği, bu sözleşmede de tarafların yükümlülükleri ve işin bedelinin ayrıntılı olarak düzenlenmiş olduğu, tarafların delileri toplanarak 07/03/2019 tarihli bilirkişi raporunun alındığı ve bu raporda belirtilen kayıtların temin edilerek aynı bilirkişilerden 27/05/2019 tarihli raporun alındığı, davacının ilk talebinin SGK ödemelerine ilişkin olduğu, kayıtlar üzerinde yapılan inceleme sonucu davacının 51.231,96 TL’nı aşar biçimde SGK ödemesinin bulunduğu, dosyada örnekleri bulunan sözleşmelerin 4.maddesi uyarınca SGK ödemelerinin davalının sorumluluğunda olduğu, hakediş ödemelerinden davacının SGK için yaptığı ödemelerin mahsup edilmemiş olması nedeni ile SGK’ ya davacı tarafından yapıldığı ve davalının sorumluluğunda olduğu ispatlanan 51.231,96 TL’nın davalıdan tahsili gerektiğinin kabul edildiği, davacının bir diğer talebinin işin süresinde teslim edilmemiş olmasından kaynaklanan gecikme cezası ödemesi ve eksik ve ayıplı işlerden kaynaklanan nama ifa yoluyla yapılan harcamaların davalıdan tahsili istemine ilişkin olup bilirkişilerin tüm dosya kapsamı dikkate alındığında davalının sözleşme ile yüklendiği işten kaynaklanan gecikme olduğu, bu gecikme nedeni ile davacıya asıl işveren tarafından kesilen gecikme cezasının davalının üstlendiği iş ile ilgili olduğu kanıtlanamadığı gibi, nama ifa adı altında talep edilen ve harcamanın dayanağı olarak gösterilen belgedeki işlerin davalının üstlendiği iş ile ilgili olduğu kanıtlanamadığı için bu taleplerin reddi gerektiği gerekçesiyle, davanın kısmen kabulüne, 51.231,96 TL SGK ödemesinin davalıdan alınıp davacıya ödenmesine, SGK ödemesine ilişkin fazlaya ilişkin talep haklarının saklı tutulmasına, davacının diğer taleplerinin reddine karar verilmiştir.
Davacı vekili istinaf dilekçesinde özetle; Müvekkilinin taraflar arasında imzalanan her bir sözleşmenin 4.maddesinde ödemeye ilişkin belirtilen esaslar dahilinde davalı adına SSK giderleri olarak 51.231,96TL ödeme yaptığını, fakat bu ödemenin karşılığının müvekkili şirkete ödenmediğini, bu ödemeler nedeniyle ve yine davalı tarafın hatalı ve eksik imalatı nedeniyle müvekkili şirketin cezaya düşmesi ve davalı tarafından yapılması gereken işlerin müvekkili tarafından yapılması nedeniyle ödenen bedellerin tahsili için açıtıkları davada mahkeme tarafından yerinde olarak SGK ödemelerine yönelik taleplerinin kabul gördüğünü, ancak diğer taleplerinin usul ve yasaya aykırı olarak reddedildiğini, mahkemece yalnızca bilirkişi raporuna göre hüküm kurulduğunu, bilirkişi raporuna beyan ve itirazlarının dikkate alınmadığını, davalının hatalı ve eksik imalatı nedeniyle müvekkili şirketin cezaya düşmesi nedeniyle düzenlenen 33.405,80TL bedelli faturanın müvekkili şirketle davalı arasında asıl işverenin …A.Ş olduğu su ve izolasyon işinin yapılmasına ilişkin olarak davalı şirketin bu işleri yapmaması nedeniyle asıl işveren tarafından yapıldığını ve müvekkiline fatura edildiğini, …AŞ tarafından 33.405,80 TL’lık faturanın inşaattaki eksik ve ayıpların kendileri tarafından karşılanması nedeniyle düzenlenen hizmete ilişkin olduğundan şantiyede verilen hizmet bedelinin ismi ile kesildiğini, …AŞ ile dava konusu olay dışında müvekkili şirketin bir inşaat faaliyeti olmadığını, bu durumun da kesilen bu faturanın dava konusu işe ait olduğunu gösterdiğini, buna rağmen mahkemece gecikme cezasına ilişkin talebin ve eksik iş nedeniyle üçüncü kişilere yaptırılan işlerin davalının üstlendiği işle ilgili olduğunun ispatlanamadığından bahisle verilen kısmi red kararının kabulünün mümkün olmadığını, eksik iş nedeniyle üçüncü kişilere yaptırılan işlerle ilgili 3.948,00TL bedelli faturaların dosyaya sunulduğunu ve müvekkilince eksik işlerin tamamlatıldığının sabit olduğunu, buna rağmen kısmi red kararı verilmesinin yerinde olmadığını, dava konusu olan sözleşme kapsamındaki ve bilirkişilerce de belirlenen 51.231,96TL, …AŞ tarafından düzenlenen 33.305,80TL’lık faturalar haricinde müvekkilinin davalıdan 4.432,54 TL alacaklı olduğunu, dilekçesindeki hesap tablosunda yer alan 49.228,13TL’nın davalının sözleşmeler gereği kendisinin ödemesi gerektiği halde yerine getirmemesi nedeniyle müvekkili tarafından ödenmek durumunda kalınan yemek ve sarf malzemeleri vs. giderlerinden kaynaklı olduğunu, bunların faturaya değil el belgesine bağlı olduğunu, ancak bilirkişilerce bu hususun irdelenmediğini ve mahkemece de dikkate alınmadığını, müvekkilinin caride yer alan alacağına hükme esas alınan bilirkişi raporunun rücu edilebilir dediği SGK ödemeleri eklendiğinde alacağın 55.664,45TL olduğunu, bu rakama …AŞ tarafından 33.405,80TL eklendiğinde alacağın esasen 89.070,30TL olduğunu, buna rağmen mahkemece davanın kısmen reddine karar verilmesinin yerinde olmadığını belirterek, davanın kısmen reddine yönelik mahkeme kararının kaldırılmasına ve davanın tümden kabulüne karar verilmesini talep etmiştir.
Davalı vekili istinaf dilekçesinde özetle; 01.08.2013 tarihli sözleşmede SGK giderlerinin müvekkili şirkete ait olduğuna dair hiç bir ifade olmadığını, bu konuda müvekkilinin sözleşmedeki ”SSK giderleri” ifadesinin karşılıklı anlaşılarak çıkartıldığını ve sözleşmenin bu şekli ile imzalandığını ifade ettiğini, buna rağmen bilirkişilerce bu doğrultudaki itirazların yok sayıldığını ve mahkemece de bilirkişi raporu doğrultusunda hüküm kurulduğunu, her iki sözleşme karşılaştırılsaydı ikinci sözleşmede SSK giderleri ifadesinin olmadığının açıkça görüleceğini, kararın eksik incelemeyle verildiğini, ayrıca 01.08.2013 tarihli sözleşmede ve hakedişlerde imzası olan …’ın tanık olarak dinlenilmesinin mahkemeden talep edilmiş ise de bu tanığın mahkeme tarafından dinlenmediğini, bu hususta da eksik inceleme yapıldığını, SGK’ya yapılan ödemelerin hangi şirketin adına yapıldığı ve en önemlisi bu giderlerin hangi işçiler için yapıldığı ispatının davacıya ait olduğunu, ancak yapılan ödemelerin hangi işçiler için olduğunun belli olmadığını, belgelerde sadece ödemelerin yapıldığı iş yerinin SSK sicil numarası son rakamı ibaresinin yer aldığını, davacının iş yerinin şantiye, ofis vb. bir çok bölümü olduğunu sadece iş yerinin SSK sicil son rakamının ispata yeter olmadığını, bu hususlar ispatlanmadığı için davanın reddine karar verilmesi gerektiğini, davacının hangi iş yerine ve hangi işçi için ödendiği belli olmayan SGK primlerini müvekkilinden tahsil etmeye çalıştığını, bilirkişi raporlarında tespiti yapılan 51.231,93 TL SGK ödemesinin, davacı tarafın kayıtlarında nasıl gösterildiği, bunun müvekkiline yansıtma işlemi yapıp yapmadığı hususunun aydınlatılmadığını, mahkemenin bu hususu göz ardı ettiği için verdiği hükmün sebepsiz zenginleşmeye neden olacağını, hüküm kısmında SGK ödemelerine ilişkin olarak fazla hakların saklı tutulmasına karar verilmiş ise de davacının fazlaya ilişkin talebinin bulunmadığını, mahkemece eksik inceleme ve yanlış değerlendirme sonucunda hatalı hüküm verildiğini belirterek mahkeme kararının kaldırılmasına ve davanın reddine karar verilmesini talep etmiştir.
Dava, eser sözleşmesinden kaynaklanan alacak istemine ilişkin olup, mahkemece davanın kısmen kabulüne dair verilen karara karşı süresi içinde taraf vekillerince istinaf kanun yoluna başvurulmuştur.
İnceleme, 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun (HMK) 355. maddesi hükmü uyarınca istinaf dilekçelerinde belirtilen sebeplerle sınırlı olarak ve kamu düzenine aykırı hususların olup olmadığı gözetilerek yapılmıştır.
6100 sayılı HMK’ nın 266. ve devamı maddeleri uyarınca çözümü özel ve teknik bilgiyi gerektiren hallerde hâkim bilirkişinin oy ve görüşünün alınmasına karar verir. Bilirkişi raporunu hazırlarken raporun dayanağı olan somut ve özel nedenleri bilimsel verilere uygun olarak göstermek zorundadır.
HMK’nın 281. maddesinde tarafların, bilirkişi raporunda eksik gördükleri hususların, bilirkişiye tamamlattırılmasını, belirsizlik gösteren hususlar hakkında ise bilirkişinin açıklama yapmasının sağlanmasını veya yeni bilirkişi atanmasını mahkemeden talep edebilecekleri, mahkemenin bilirkişi raporundaki eksiklik yahut belirsizliğin tamamlanması veya açıklığa kavuşturulmasını sağlamak için bilirkişiden ek rapor alabileceği, ayrıca gerçeğin ortaya çıkması için gerekli görürse, yeni görevlendireceği bilirkişi aracılığıyla, tekrar inceleme de yaptırabileceği açıklanmıştır. Mahkemelerce bilirkişilerin seçimine özen gösterilmesi, bilirkişilerin uyuşmazlık konusu hakkında özel ve teknik bilgi sahibi uzman kişiler arasından seçilmesi gerekir.
Bilirkişi raporu kural olarak hâkimi bağlamaz. Hâkim, raporu serbestçe takdir eder. Hâkim, raporu yeterli görmezse, bilirkişiden ek rapor isteyebileceği gibi gerçeğin ortaya çıkması için önceki bilirkişi veya yeniden seçeceği bilirkişi vasıtasıyla yeniden inceleme de yaptırabilir. Hükme esas alınan bilirkişi raporunun eksiksiz ve yeter derecede kanaat verici olması, varılan sonucun hukuki dayanakları, dökümleri ve ayrıntılarını göstermesi, tarafların itirazlarını karşılaması ve denetime elverişli bulunması gerekir.
Dava konusu somut olayda, davacı yüklenici ile dava dışı iş sahipleri … İnşaat şirketi ile …şirketiyle yapılan sözleşmeler kapsamında taraflar arasında Ankara Gölbaşı İlçesinde bulunan … Gölbaşı yerleşkesi inşaatı su ve ısı izolasyonlarının yapımına ilişkin 11.06.2012 tarihli sözleşmenin ve Ankara Çankaya İlçesinde bulunan Ofis ve Ticaret Merkezi inşaatının su izolasyonlarının yapımına ilişkin 01.08.2013 tarihli sözleşmelerin akdedildiği ve bu işlerin davalıya taşere edildiği anlaşılmakta olup, davada talep edilen kalemler yönünden taraflar arasındaki sözleşmeler kapsamında SGK prim ödemeleri, cezai şart ve eksikliklerin giderilmesine ilişkin taleplerin bu sözleşmeler kapsamında değerlendirilmesi gerekirken davalıdan tahsil kararı verilen SGK ödemeleri yönünden taraf beyan ve itirazları doğrultusunda denetlenebilir nitelikte rapor alınması gerekirken, davacı tarafından sunulan belgeler esas alınarak itirazları karşılamayan bilirkişi raporuna dayanılarak eksik inceleme ve değerlendirmeyle hüküm kurulması doğru olmamıştır.
Açıklanan nedenlerle taraf vekillerinin istinaf başvurularının kabulüne, esası incelenmeksizin mahkeme kararının HMK’nın 353/1-a.6 maddesi gereğince kaldırılmasına, dosyanın ilk derece mahkemesine gönderilmesine karar verilmesi gerekmiştir.
HÜKÜM: Yukarıda açıklanan nedenlerle;
1-Taraf vekillerinin istinaf başvurularının kabulüne,
2-Ankara 9. Asliye Ticaret Mahkemesi’nin 03.02.2020 tarih, 2018/8 E-2020/76 K sayılı kararının HMK’nın 353/1-a.6 maddesi gereğince kaldırılmasına,
3-Davanın yeniden görülmesi için dosyanın ilk derece mahkemesine gönderilmesine,
4-Davacı tarafından yatırılan 54,40 TL peşin istinaf karar harcının istek halinde kendisine iadesine,
5-Davalı tarafından yatırılan 875,00 TL peşin istinaf karar harcının istek halinde kendisine iadesine,
6-Taraflarca yapılan istinaf yargılama giderlerinin ve ödenen istinaf başvuru harçlarının ilk derece mahkemesince yeniden verilecek kararda dikkate alınmasına,
Dosya üzerinde yapılan inceleme sonucunda HMK’nın 353/1-a maddesi gereğince KESİN olarak 22.06.2022 tarihinde oybirliği ile karar verildi.

Başkan…

Üye…

Üye…

Katip…