Emsal Mahkeme Kararı Ankara Bölge Adliye Mahkemesi 27. Hukuk Dairesi 2020/1110 E. 2022/653 K. 08.06.2022 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C. ANKARA BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ 27. HUKUK DAİRESİ
Esas No: 2020/1110 – Karar No:2022/653
T.C.
ANKARA
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
27. HUKUK DAİRESİ

DOSYA NO : 2020/1110
KARAR NO : 2022/653

T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
K A R A R

İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ : ANKARA 1. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
TARİHİ : 11/02/2020
NUMARASI : 2019/669 E-2020/113 K

DAVACI :
VEKİLİ :
DAVALI :
VEKİLİ :
DAVANIN KONUSU : İtirazın İptali (Eser Sözleşmesinden Kaynaklanan)
KARAR TARİHİ : 08/06/2022
KARAR YAZIM TARİHİ : 09/06/2022
Davacı vekili tarafından davalı aleyhine açılan eser sözleşmesinden kaynaklanan alacak istemine ilişkin davada mahkemece davanın reddine dair verilen karara karşı süresi içinde davacı vekilince istinaf kanun yoluna başvurulması üzerine yapılan incelemede;
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:
Davacı vekili; Müvekkilinin davalı şirkete vermiş olduğu mal karşılığında 17/01/2019 tarihli 37.238,44TL tutarlı fatura kestiğini, davalının da bu faturanın bir kısmını ihtirazi kayıtsız olarak icra takibinden önce ödediğini, faturanın bakiyesi 10.000,00TL’nın ödenmemesi üzerine müvekkili tarafından davalı aleyhinde Ankara 10. İcra Dairesi’nin 2019/6466 sayılı dosyası ile icra takibi başlatıldığını, takibe davalı tarafından itiraz edildiğini ve itiraz dilekçesinde satılan malın tam ve eksiksiz biçimde teslim edilmediğinden bahisle kalan ödemenin yapılmadığının ifade edildiğini, bunun gerçeği yansıtmadığını, teslimin tam ve eksiksiz olduğunu, davalının faturaya süresinde itiraz da etmediğini, takibe itirazın haksız olduğunu belirterek itirazın iptaline, takibin devamına ve %20 oranında icra inkar tazminatına karar verilmesini talep etmiştir.
Davalı taraf davaya karşı süresinde cevap dilekçesi sunmamış, davalı vekili 10/02/2020 tarihli beyan dilekçesinde dava dilekçesinin davacıya değil vekil olarak kendisine tebliği gerektiğinden tebligatın usulüne uygun olmadığını, davacının edimini tam ve doğru olarak yerine getirmediğini, sistemi devreye almadığını, eksiklerin giderilmesi için müvekkilinin başka bir şirketten hizmet almak zorunda kaldığını, eksik işleri başka bir firmaya yaptırdığını belirterek davanın reddine karar verilmesini talep etmiştir.
İlk Derece Mahkemesince;Taraflar arasındaki uyuşmazlığın eser sözleşmesinden kaynaklandığı, uyuşmazlığın temelinin ise davacı tarafından davalıya satılan Adp ve Konpadasyon panonun montaj ve devreye alınma işinin satış bedeline dahil olup olmadığı noktasında toplandığı, davalı tarafından da mevcut davadan önce davacı tarafa Ankara 51. Noterliğinden ihtar çekildiği, söz konusu ihtarda davacıya montajını yaptığı makinenin eksiksiz ve çalışır durumda olduğunun tespitini yaptırmasının yani devreye alınmasının istenildiği, devreye alındıktan sonra bakiye bedelin ödeneceğinin belirtildiği, davadan önce davacı tarafından söz konusu makinenin devreye alınmadığı, davacı tarafından düzenlenen faturada her ne kadar devreye alınmaya ilişkin bir içerik gözükmese de taraflar arasındaki mail yazışmalarında özellikle davacı tarafından davalıya atılan 16 Kasım 2018 tarihli mailde test ve devreye alınma işleminin sözleşme bedeline dahil olduğunun açıkça belirtildiği, bundan dolayı taraflar arasındaki eser sözleşmesi uyarınca davacının söz konusu makineyi test ve devreye alınma yükümlülüğünün olduğu yönünde kanaatin oluştuğu bu kanaat çerçevesinden davacının eser sözleşmesinin bedelini isteyebilmesi için öncelikle üzerine düşen yükümlülüğünü yerine getirmesi gerektiği, mevcut olayda davacının test ve devreye alma yükümlülüğünü yerine getirmemesi nedeniyle bakiye bedeli isteyemeyeceği yönünde kanaat oluştuğu, 16 Kasım 2018 tarihli mailde her ne kadar montaj, test ve devreye alma 1.250,00-TL+KDV olarak gözükse de aynı mailde ödemenin işin başlangıcında %50 kalanı pano teslimindedir şeklinde düzenlemenin bulunduğu, pano test edilerek devreye alınmadığından panonun tam olarak teslimden bahsedilemeyeceği ve kalan %50’lik sözleşme bedelini davacının henüz isteme hakkının bulunmadığı gerekçesiyle davanın reddine karar verilmiştir.
Davacı vekili istinaf dilekçesinde özetle; Taraflar arasında eser değil, satım sözleşmesinin bulunduğunu, müvekkili ile davalı arasında imzalanmış bir sözleşme olmadığını, müvekkilinin sattığı makineleri devreye almak ile ilgili olarak bir taahhüdünün de bulunmadığını, müvekkilinin satış öncesinde davalı tarafa taahhüt kapsamında hiçbir bildiriminin olmadığını, davalı tarafın mail ile müvekkilinden taahhütler talep ettiğini, müvekkilinin bu talepleri kabul etmediğini, davalı tarafından dosyaya sunulan tek yönlü olarak müvekkiline gönderildiğini ve müvekkili tarafından kabul edildiğine dair hiçbir kayıt içermeyen beyanlarının sözleşmeyi eser sözleşmesine dönüştürmesinin mümkün olmadığını, müvekkilinin satışın gerçekleştirdiği ürünün buzdolabı gibi paket bir ürün olduğunu ve teslim edildikten sonra fişinin takılması ve çalıştırılması için satın alan kişinin gereken altyapıyı sağlaması gerektiğini, bu panonun çalışacağı yerde tesisatın hazır edilmesinin davalının sorumluluğunda olduğunu, davalı tarafın müvekkilinden kompanzasyon panosu satın aldığını, satılan ürünün teslim yeri olağan koşullarda satıcının adresi olduğunu, bu konuda mahkemenin bilirkişi incelemesine gitmesi halinde durumun açıklığa kavuşağını, mahkemece davalının tek taraflı beyanla sözleşme olmayan bir konuda eser sözleşmesi varmış gibi yazdıkları mailleri esas alması ve bilirkişi raporu dahi alınmadan hüküm kurmasının hukuken hatalı olduğunu, hiçbir kabul içermemek kaydıyla, taraflar arasındaki ilişkinin bir eser sözleşmesi olduğu kabul edilse dahi yerinde keşif yapılarak eserin yapılıp yapılmadığının araştırılması gerektiğini, bu yapılmaksızın salt davalı beyanı esas alınarak satışı yapılan panonun test ve devreye alınmadığının kabulü ile karar verilmesinin hukuka aykırı olduğunu, diğer yandan taraflar arasında imzalanmış bir eser sözleşmesi bulunmamakla birlikte 17.01.2019 tarihli irsaliyeli faturada montaj bedeli 1.250,00TL + KDV olarak belirtildiği, faturanın irsaliyeli fatura olarak davalıya teslim edildiği ve tacir olan davalının basiretli bir tacir gibi davranmak zorunda olduğu, dolayısıyla fatura konusu malların usulüne uygun olarak teslim edildiğinin tartışmasız olduğunu, ayrıca taraflar arasında panonun devreye alınması sorumluluğunun müvekkilinde olduğu kabul edilse bile, gelinen aşamada gerek panonun halihazırda çalışıyor olması, davalının müvekkilinden bu aşamadan sonra başka bir hizmet almak istememesi nedeniyle bu aşamadan sonra müvekkilinin panoyu devreye alması gibi bir durumun fiilen söz konusu olamayacağını, dolayısıyla müvekkilinin bakiye alacağını alamaması ve davalının sebepsiz zenginleşmesi durumunun söz konusu olacağını, bu nedenle en fazla montaj bedeli olarak belirlenen 1,250,00TL + KDV’nin mahsubu ile davanın kabulüne karar verilmesi gerektiğini, ki montaj ve devreye almayı da müvekkilinin yaptığını, mahkemece yapılan değerlendirmenin hatalı ve kendi içerisinde çelişkili olduğunu, sırf davalı tarafından gönderilen mail içeriğinin ve maildeki taleplerin müvekkili tarafından kabul edildiği sonucuna ulaşılamayacağını, müvekkilinin bu mail içeriklerini hiç bir şekilde kabul etmediğini, kabul ettiğine dair beyanın da bulunmadığını, bir an için mail içeriği kabul edilse bile mailde kalan %50 ödemenin pano tesliminde yapılacağının belirtildiğini, panonun devreye alınması yönünde bir mailin de olmadığını, panonun ise teslim edildiği hususunun tartışmasız olduğunu, bu halde dahi davanın kabulüne karar verilmesi gerektiğini, ayrıca davalı firmanın peşinat olarak 37.238,44 TL’lık faturanın %50’sini değil, daha fazla bir miktarda ödeme yaptığını, bakiye 10.000,00TL alacağın kaldığını, bu fiili durumun dahi davalı tarafından gönderilen mail içeriği ile çeliştiğini, bu halde taraflar arasında ödemenin işin başlangıcında %50 kalanı pano teslimindedir şeklinde bir anlaşmaya varıldığının kabul edilemeyeceğini belirterek mahkeme kararının kaldırılmasına ve davanın kabulüne karar verilmesini talep etmiştir.
Dava, eser sözleşmesinden kaynaklanan itirazın iptali istemine ilişkin olup, mahkemece davanın reddine dair verilen karara karşı davacı vekilince istinaf kanun yoluna başvurulmuştur.
İnceleme, 6100 sayılı Hukuk Usulü Muhakemeleri Kanunu (HMK)’nun 355. madde hükmü uyarınca istinaf dilekçesinde belirtilen sebeplerle sınırlı olarak ve kamu düzenine aykırı hususların olup olmadığı gözetilerek yapılmıştır.
Taraflar arasında kompanzasyon panosu, jeneratör, şönt ve harmonik reaktörler yapımı ve montaj işini konu alan sözlü eser sözleşmesinin olduğu tarafların kabulünde olup, davacı yüklenici, davalı iş sahibidir.
Ankara 10.İcra Müdürlüğünün 2019/6466 sayılı dosyasında davacı yüklenici tarafından davalı iş sahibi aleyhine 06/05/2019 tarihinde 17/01/2019 tarihli KDV dahil 37.238,44 TL fatura kapsamında bakiye 10.000,00 TL alacağın tahsili için icra takibi başlatıldığı, ödeme emrinin tebliği üzerine davalının süresinde 15/05/2019 tarihinde takibe itirazıyla icra takibinin durması üzerine davanın İcra İflas Kanunu’nun 67.maddesi gereğince bir yıllık yasal hak düşürücü süre içerisinde açıldığı anlaşılmıştır.
Davacı ile davalı arasındaki sözleşmeye ilişkin olarak toplam iş bedelinin davacı tarafça takibe konu yapılan faturada gösterilen 37.238,44 TL olduğu, bu bedelden bakiye 10.000,00 TL’nın ödenmediği hususu ihtilafsızdır.
Yargıtay’ın yerleşik içtihatları gereğince götürü bedelli sözleşmelerde işin eksik ve kusurları dikkate alınıp düşülmek suretiyle yapılan imalâtın, işin tamamına göre fiziki oranı tespit edilip bu oran götürü bedele uygulanarak hak edilen iş bedelinin tespiti ve bundan kanıtlanan ödemeler indirilmesi suretiyle yüklenici alacağı ya da fazla ödeme bulunup bulunmadığının belirlenmesi gerekir( Yargıtay 15 HD, 06.04.2021, 2020/1409, 2021/1445).
Bu durumda, dosyada mevcut davalı ihtarı ve e-posta yazışmalarından sözleşme kapsamında olan bir kısım işlerin davacı yüklenici tarafından eksik bırakıldığı anlaşılmakta ise de, toplam sözleşme bedeli içerisinde yapılan ve yapılmadığı iddia edilen imalatlara yönelik bedel tespitine ilişkin kesin bir belirleme bulunmadığından, eksik yapılan imalatın da davalı tarafça giderildiği beyan edilmiş olmakla, mahkemesince eksik bırakıldığı savunulan ve ispatlanacak olan eksik imalatlar gözetilip düşülmek suretiyle, fiilen yapılmış olan imalatın sözleşmenin tamamına göre fiziki oranı tespit edilmek, bulunacak oran toplam iş bedeli olan 37.238,44 TL bedele uygulanmak suretiyle davacı yüklenici tarafından yapılan iş bedeli hesaplanarak bu miktardan ihtilafsız 27.238,44 TL ödemenin mahsubu ile sonucuna göre bir karar verilmesi gerekirken eksik inceleme ve değerlendirmeyle yazılı şekilde hüküm kurulması doğru olmamıştır.
Açıklanan nedenlerle, davacı vekilinin istinaf başvurusunun kabulüne, esası incelenmeksizin mahkeme kararının HMK.’nun 353/1-a.6 maddesi gereğince kaldırılmasına, dosyanın mahkemesine gönderilmesine karar verilmesi gerekmiştir.
HÜKÜM: Yukarıda açıklanan nedenlerle;
1-Davacı vekilinin istinaf başvurusunun kabulüne,
2-Ankara 1. Asliye Ticaret Mahkemesi’nin 11/02/2020 gün ve 2019/669 E., 2020/113 K. sayılı kararının HMK’nın 353/1-a.6 maddesi gereğince kaldırılmasına,
3-Davanın yeniden görülmesi için dosyanın kararı veren ilk derece mahkemesine gönderilmesine,
4-Davacı tarafça yatırılan 54,40 TL peşin istinaf karar harcının istek halinde kendisine iadesine,
5-Davacı tarafça ödenen istinaf kanun yoluna başvurma harcı ve yapılan istinaf yargılama giderlerinin ilk derece mahkemesince verilecek kararda dikkate alınmasına,
Dosya üzerinde yapılan inceleme sonucunda HMK’nın 353/1-a maddesi gereğince KESİN olarak 08/06/2022 tarihinde oybirliği ile karar verildi.

Başkan

Üye

Üye

Katip