Emsal Mahkeme Kararı Ankara Bölge Adliye Mahkemesi 27. Hukuk Dairesi 2020/1098 E. 2022/713 K. 22.06.2022 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı kesinleşmiş bir karardır.

T.C. ANKARA BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ 27. HUKUK DAİRESİ
Esas No: 2020/1098 – Karar No:2022/713
T.C.
ANKARA
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
27. HUKUK DAİRESİ

DOSYA NO : 2020/1098
KARAR NO : 2022/713

T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
K A R A R

İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ : ANKARA 11. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
TARİHİ : 06/07/2020
NUMARASI : 2016/365 E-2020/379 K

DAVACI :
VEKİLİ :
DAVALI :
VEKİLİ :
DAVANIN KONUSU : İtirazın İptali (Eser Sözleşmesinden Kaynaklanan)
KARAR TARİHİ : 22.06.2022
KARAR YAZIM TARİHİ : 23.06.2022

Davacı vekili tarafından davalı aleyhine açılan eser sözleşmesinden kaynaklanan itirazın iptali istemine ilişkin davada mahkemece davanın kısmen kabulüne dair verilen karara karşı süresi içinde davalı vekilince istinaf kanun yoluna başvurulması üzerine yapılan incelemede;

GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:
Davacı vekili; Taraflar arasında yapılan sözleşme gereğince müvekkili şirket tarafından, davalı şirkete ait … Tesisinin tamir ve bakımlarının eksiksiz olarak yapıldığını ve yine davalı şirketin İstanbul ilinde bulunan şantiye alanında montajı, elektrik tesisatı montajı ve tesis yerleşim danışmanlık hizmetlerinin gerçekleştirildiğini, bunun
yanında yine davalı şirkete ait toz indirgeme sisteminin de montajının eksiksiz olarak tamamlanarak teslim edildiğini, müvekkilince tamir ve bakım işlerinin eksiksiz olarak yapıldığı ve tesisin çalışır vaziyette herhangi bir hasar yada ayıp olmadan teslim edildiğinin 21.02.2016 tarihinde taraflarca tutanak altına alındığını, müvekkili tarafından yapılan bu iş nedeniyle 30.10.2015 tarihli 118.000,00 TL ve 05.02.2016 tarihli 6.582,04 TL bedelli faturaları düzenleyerek davalıya gönderildiğini, faturalara davalı şirket tarafından itiraz edilmediğini ve ticari kayıtlara işlendiğini, bu faturalar karşılığında davalı tarafından 96,582,04 TL ödeme yapıldığını, müvekkilinin 28.000,00TL bakiye alacağının kaldığını, müvekkilince bakiye alacağın talep edildiği dönemde davalı tarafından Ankara 54.Noterliği’nin 10.03.2016 tarihli ihtarnameyi keşide ederek tesiste arıza ve kırıkların meydana geldiğini, bunların 3 gün içerisinde giderilmesinin bildirildiğini, müvekkilinin 14.03.2016 tarihli cevabi ihtarıyla yapılan işin eksiksiz ve kusursuz teslim edildiği belirtilerek bakiye alacağın ödenmesinin istenildiğini ve davalının ödeme yapmaması üzerine Ankara 13. İcra Müdürlüğünün 2016/7006 sayılı dosyasında icra takibi yapıldığını, takibin davalının haksız itirazı nedeni ile durduğunu belirterek itirazın iptaline, davalı aleyhine en az %20 oranında icra inkar tazminatına karar verilmesini talep etmiştir.
Davalı vekili; Davacı tarafından müvekkiline verilen teklife istinaden taraflar arasında anlaşma sağlandığını, sözleşme gereğince ödemelerin belirtilen aşamalara bağlandığını, davacı tarafça sunulan 21.02.2016 tarihli tutanakta konkasör montajının Menteş Kardeşler Makine Firması tarafından test edilerek tamamlandığının belirtildiğini, bu belgenin tüm işin eksiksiz ve ayıpsız teslim edildiğine dayanak olamayacağını, kaldı ki müvekkilinin uzmanlık alanı olmadığından söz konusu tesisin bakım ve onarımının kusursuz olarak yapılıp yapılmadığını derhal anlama imkanının da olmadığını, müvekkili tarafından daha sonra yapılan tespitlerde tesisin bir çok yerinde ayıp, kırık, hataların bulunduğunu, 18.03.2016 tarihli tutanak ile 01.03.2016 tarihinde yapılan inceleme sonucu ortaya çıkan tespitte kırık, eksik ve ayıpların tutanak altına alındığını, sözleşmenin “garanti” başlıklı kısmı gereğince yapılan işin 1 yıl süre ile imalat hatalarına karşı garanti altında olduğunu, müvekkilince Ankara 54. Noterliğinin 10.03.2016 tarihli ihtarnamesinin davacıya gönderilerek eksik ve kusurların 3 günlük süre içerisinde giderilmesi aksi halde nam ve hesabına üçüncü kişilere yaptırılacağı hususunun ihtar edildiğini, ancak davacının cevabi ihtarıyla ihtarnamedeki hususları gidermeyeceğini belirterek bakiye işin tamamlanmaması halinde üçüncü kişilere yaptırılacağı ve bakiyenin ödenmeyeceğinin bildirildiğini, davacının işi tamamlamaması sonucu işlerin bir kısmının üçüncü alacağının ödenmesini talep ettiğini, bunun üzerine müvekkilince eksik ve kusurların dava dışı firmaya yaptırıldığını ve bu süreçte 7 gün boyunca konkasör tesisinin çalıştırılamadığını, davacının nam ve hesabına yaptırılan işler ve müvekkilinin mevcut ve muhtemel zararları konusunda dava açma haklarının saklı olduğunu, yine müvekkilince yapılan başvuru sonrasında İstanbul Makine Mühendisleri Odası tarafından görevlendirilen bilirkişinin 31/03/2016 tarihli raporuyla tesisteki eksik ve kusurların tespit edildiğini, davacının üstlendiği işi gereği gibi yerine getirmeden alacak talep edemeyeceğini, mahkemenin aksi kanaatte olması halinde nefaset kesintisi yapılması gerektiğini belirterek davanın reddine karar verilmesini talep etmiştir.
İlk Derece Mahkemesince; Davanın eser sözleşmesine dayalı alacağın tahsili amacı ile başlatılan takibe itirazın iptali istemine ilişkin olduğu, Türk Borçlar Kanunun 470. maddesine göre eser sözleşmesinin yüklenicinin bir eser meydana getirmeyi, işsahibinin de bunun karşılığında bir bedel ödemeyi üstlendiği sözleşme olduğu, davacının kırma eleme tesisinin gerekli bakımlarının yapılması, tesisin yeniden boyanması, yerinde montajı ve elektrik bağlantıları yapılarak çalıştırılması ve teslimi işini üstlendiği, davalının ise ödeme yapmayı taahhüt ettiği, Borçlar Kanunun 477. maddesine göre eserin açıkça veya örtülü olarak kabulünden sonra, yüklenicinin her türlü sorumluluktan kurtulduğu ancak, onun tarafından kasten gizlenen ve usulüne göre gözden geçirme sırasında fark edilemeyecek olan ayıplar için sorumluluğunun devam ettiği, iş sahibinin gözden geçirmeyi ve bildirimde bulunmayı ihmal ederse, eseri kabul etmiş sayılacağı, eserdeki ayıp sonradan ortaya çıkarsa işsahibinin gecikmeksizin durumu yükleniciye bildirmek zorunda olduğu, bildirmezse eseri kabul etmiş sayılacağı, 21.02.2016 tarihli teslim tesellüm tutanağının incelenmesinden konkasör montajının … Makine Firması tarafından test edilerek tamamlandığı, bundan sonraki ilk ihtarın ise Ankara 54. Noterliğinin 10.03.2016 tarihli … yevmiye numaralı ihtarnamesi ile ayıp ihbar sürelerinin geçmesi akabinde ileri sürüldüğü, bu kapsamda davalının ayıp nedeni ile işin bedelini ödememesinin mümkün görülmediği, bununla birlikte davacı yanın sözleşmenin “garanti” maddesi ile “tamirat yapılan ekipmanlarının işçiliğinin 1 yıl süre ile garanti altında olduğunu” kabul ettiği, bu kapsamda davalı yanca 18.03.2016 tarihli tutanak ile 01.03.2016 tarihinde yapılan tespitteki kırık, eksik ve ayıpların davacının işçiliğinden kaynaklanıp kaynaklanmadığı, garanti kapsamında olup olmadığının irdelenmesi gerektiği, davacının elek tellerini değiştirmediği, eksik yapılan imalatın bedelinin işçilik dahil 5.343,04 TL olduğu, diğer eksik, kırık ve hataların ise kullanım hatasından kaynaklı olduğu yerinde inceleme yapılarak alınan bilirkişi raporundan anlaşıldığı, neticeten belirlenen bedelin davacının alacağından mahsubu sonucu davacının 22.656,96 TL alacağı bulunduğu sonucuna ulaşıldığı, davacı yanca davalıya gönderilen ihtarnamelerin tebliğ şerhleri dosyaya eklenmediğinden davalının temerrütünün ispatlanamadığının kabul edildiği, alacak eser sözleşmesinden kaynaklı olup yargılamayı gerektirdiğinden icra inkar tazminatına yönelik talebin reddi gerektiği gerekçesiyle, davanın kısmen kabulü ile, davalı tarafından Ankara 13. İcra Dairesinin 2016/7006 sayılı icra dosyasına yapılan itirazın kısmen iptali ile 22.656,96 TL asıl alacak üzerinden takibin devamına, asıl alacak olan 22.656,96 TL’ye takip tarihinden itibaren avans faizi işletilmesine, İİK’nun 67/2. ve 4. maddesi hükümlerinin lafzı gereğince icra inkar tazminatına yönelik talebin reddine, fazlaya ilişkin istemlerin reddine karar verilmiştir.
Davalı vekili istinaf dilekçesinde özetle; Dosyada düzenlenen 28.02.2020 tarihli bilirkişi raporuna itirazlarının mahkemece değerlendirilmediğini, ek rapor alınması taleplerinin reddedildiğini, bilirkişi raporunun eksik ve hatalı olmasına rağmen mahkeme tarafından hükme esas alınmasının hukuka aykırı olduğunu, davacının 14.09.2015 tarihli teklifi ile taraflar arasında 90’lık kırma eleme tesisinin bakım ve revizyonlarının yapılarak yerine montajının yapılıp devreye alınması işine ilişkin sözleşme ilişkisi kurulduğunu, sözleşme konusu konkasör tesisinin 21.02.2016 tarihinde tesliminden sonra bir takım ayıp ve eksikler tespit edildiğini ve 18.03.2016 tarihli tutanak ile imza altına alındığını, bunun üzerine davacıya keşide edilen Ankara 54. Noterliğinin 10.03.2016 tarih … yevmiye numaralı ihtarnamesi ile ayıp ve eksiklerin giderilmesinin talep edildiğini ancak davacı tarafça eksik ve ayıpların giderilmediğini, sonrasında ayıp ve eksiklerin dava dışı 3. kişilerce giderildiğini, sözleşmedeki garanti hükümleri ve … tarafından düzenlenen 31.03.2016 tarihli rapor göz önünde bulundurulduğunda ayıp ihbarının süresinde yapılmadığına ilişkin gerekçenin yerinde olmadığını, bilirkişi raporunda ve mahkeme gerekçesinde ayıpların açık ayıp olduğu belirtilmekte ise de konkasör tesisinde tespit edilen ayıpların açık ayıp olmadığını, gizli ayıp niteliğinde olduğunu, hükme esas alınan bilirkişi raporunda ayıpların açık ayıp olduğunu belirtirken cümlenin devamında bu hususların kullanım hatasından dolayı meydana geldiğini belirttiğini, bilirkişilerin bu değerlendirmesinin hatalı olduğunu, zira bir hususun hem açık ayıp olup hem de kullanım hatasından kaynaklanamayacağını, her iki kavramın da birbirinden farklı ve birbirinin tamamen zıt olduğunu, taraflar arasındaki sözleşme gereği davacı tarafça 1 yıl garanti verildiğini, ayıpların açık ayıp olduğunu kabul anlamına gelmemek kaydı ile, sözleşmede garanti şartı bulunması halinde yüklenici garanti süresi içerisinde ihbara gerek olmaksızın çıkacak ayıpları onarmak zorunda olduğunu, her ne kadar hükme esas alınan bilirkişi raporunda ve mahkeme gerekçesinde kırık ve hataların kullanma hatasından kaynaklı olduğu belirtilmişse de dosyadaki evraklardan anlaşıldığı üzere dava konusu makinenin müvekkilli şirkete teslimi ile ayıpların ortaya çıkışı arasında çok kısa bir süre bulunduğunu, bu süre zarfında dava konusu makinenin müvekkilli şirketçe kullanılmadığı gibi kontroller sonucu ortaya çıktığını, dolayısıyla kullanıcı hatasından meydana gelmesinin mümkün olmadığını belirterek, mahkeme kararının kaldırılmasına, davanın reddine karar verilmesini talep etmiştir.
Dava, eser sözleşmesinden kaynaklanan itirazın iptali istemine ilişkin olup, mahkemece davanın kısmen kabulüne dair verilen karara karşı davalı vekilince istinaf kanun yoluna başvurulmuştur.
İnceleme, 6100 sayılı Hukuk Usulü Muhakemeleri Kanunu (HMK)’nun 355. madde hükmü uyarınca istinaf dilekçesinde belirtilen sebeplerle sınırlı olarak ve kamu düzenine aykırı hususların olup olmadığı gözetilerek yapılmıştır.
Taraflar arasında 14.09.2015 tarihli davacı teklifine istinaden taş kırma ve eleme tesisinin tamir ve bakımlarının yapımı hususunda icap ve kabul şeklinde eser sözleşmesi ilişkisinin kurulduğu ihtilafsız olup davacı yüklenici, davalı iş sahibidir.
Sözleşmeye göre işin bedelinin 55.000,00 TL+ KDV süresinin 35 iş günü olduğu, tüm tamiratı yapılan ekipmanların işçiliğinin 1 yıl süre ile imalat hatalarına karşı garantili olduğu, yanlış ve hatalı işletmeden doğacak arıza ve kusurların garanti kapsamında bulunmadığı, ayrıca bakım kılavuzunda belirtilen standart aşınma parçalarının ( palet, astar, kayış vs.) ve elektrik motorlarının garanti kapsamında olmadığı anlaşılmıştır.
Eser sözleşmesi, karşılıklı edimleri içeren bir iş görme akdîdir. Yüklenicinin edimi, eseri meydana getirmek ve iş sahibine teslim etmek, iş sahibinin karşı edimi ise teslim edilen eserin bedelini ödemektir… Eser sözleşmesinde ayıba dair hükümler, 818 sayılı BK’nın 359-363 (TBK 474-478) maddeleri arasında düzenlenmiştir. İmâl edilen eserde ayıp varsa, iş sahibi tarafından süresi içersinde ayıp ihbarında bulunulması şartıyla… Borçlar Kanunu’nun 475. maddesinde sayılan seçimlik haklarından birisini kullanabilir. 6098 sayılı TBK’nın 475. maddesinde ayıp halinde iş sahibine üç seçimlik hak tanınmıştır. Bunlar eserin kullanılamayacak ve kabule zorlanamayacak ölçüde ayıplı ya da sözleşme hükümlerine aykırı olması halinde sözleşmeden dönme, ayıp oranında bedelden indirim isteme ve aşırı bir masraf gerektirmediği takdirde onarımı isteme ya da onarım bedellerini talep etme hakkıdır. Eser sözleşmesi ilişkilerinde… 818 sayılı BK’nın 359. ve 01.07.2012 tarihinde yürürlüğe giren 6098 sayılı TBK’nın 474. maddesi hükümlerine göre iş sahibi açık ayıplarda eserin tesliminden sonra, işlerin olağan akışına göre imkân bulur bulmaz (makul süre içerisinde) eseri muayene ve açık ayıpları ihbar etmek zorunda olduğu, BK 362 son ve TBK’nın 472/son maddesi hükümleri gereğince ayıbın gizli olup sonradan ortaya çıkması halinde gecikmeksizin (derhal) ayıbı yükleniciye bildirmek zorunda olduğu, aksi halde eseri olduğu gibi kabul etmiş sayılacağı hükümleri getirilmiştir. Bu hükümler gereğince gerek açık gerek gizli ayıplarda iş sahibinin ihbar zorunluluğu bulunmakta ise de yüklenici eserdeki işçilik, malzeme ve yapımla ilgili açık ve gizli ayıplardan dolayı sorumluluğu garanti ettiği süre için önceden kabul ettiğinden yüklenici lehine olan iş sahibinin ihbar zorunluluğunu aramaktan vazgeçtiği ve garanti süresi içinde ortaya çıkan bu ayıpları ücretsiz olarak gidermeyi sözleşme tarihinde peşinen kabul ve taahhüt ettiği kabul edilmektedir. İş sahibi ihbar zorunluluğu olmaksızın garanti süresi içinde ortaya çıkan açık ve gizli ayıplarla ilgili zamanaşımı süresi içinde seçimlik haklarını kullanarak yükleniciden ayıpların giderilmesini talep edebileceği gibi, aleyhine dava açabilecek ve iş bedelini ayıp giderim bedeli miktarınca ödemekten kaçınabilecektir (Yargıtay 15. HD. 03.06.2021tarih ve 2020/1722 E-2021/2490 K)
Dava konusu somut olayda, taraflar arasındaki sözleşmede 1 yıllık garanti süresinin öngörüldüğü, Yargıtay’ın yerleşik içtihatlarında da kabul edildiği üzere garanti süresinde ortaya çıkan açık ve gizli ayıplar yönünden herhangi bir ayıp ihbarına gerek bulunmadığı, iş sahibi tarafından garanti süresi içerisinde ortaya çıkan açık ve gizli ayıplarla ilgili zamanaşımı süresi içerisinde seçimlik haklarını kullanarak yükleniciden ayıpların giderilmesi bedelini talep edebileceği anlaşılmaktadır.
Bu durumda, mahkemece alınan bilirkişi raporunda açık ayıp ve kullanıcı hatası şeklinde tespit ve değerlendirmeler bulunduğu, ancak az yukarıda belirtilen ilkeler çerçevesinde denetlenmesinin yapılamadığı da dikkate alınarak yine yerleşik içtihatlar gereği bilirkişi raporuna yapılan teknik itirazlara ilişkin ek rapor alınmaksızın yazılı şekilde eksik inceleme ve hatalı değerlendirmeyle hüküm kurulması doğru olmamıştır.
Açıklanan nedenlerle, davalı vekilinin istinaf başvurusunun kabulüne, esası incelenmeksizin mahkeme kararının HMK.’nın 353/1-a.6 maddesi gereğince kaldırılmasına, dosyanın mahkemesine gönderilmesine karar verilmesi gerekmiştir.
HÜKÜM: Yukarıda açıklanan nedenlerle;
1-Davalı vekilinin istinaf başvurusunun kabulüne,
2-Ankara 11. Asliye Ticaret Mahkemesinin 06.07.2020 gün ve 2016/365 E., 2020/379 K. sayılı kararının HMK’nın 353/1-a.6 maddesi gereğince kaldırılmasına,
3-Davanın yeniden görülmesi için dosyanın kararı veren ilk derece mahkemesine gönderilmesine,
4-Davalı tarafça yatırılan 387,00 TL peşin istinaf karar harcının istek halinde kendisine iadesine,
5-Davalı tarafça yapılan istinaf yargılama giderleri ile ödediği başvurma harcının ilk derece mahkemesince verilecek kararda dikkate alınmasına,
Dosya üzerinde yapılan inceleme sonucunda HMK’nın 353/1-a maddesi gereğince KESİN olarak 22.06.2022 tarihinde oybirliği ile karar verildi.

Başkan …

Üye …

Üye …

Katip …