Emsal Mahkeme Kararı Ankara Bölge Adliye Mahkemesi 27. Hukuk Dairesi 2020/1078 E. 2022/422 K. 14.04.2022 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı kesinleşmiş bir karardır.

T.C. ANKARA BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ 27. HUKUK DAİRESİ
..

T.C.
ANKARA
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
27. HUKUK DAİRESİ

T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
K A R A R
..

İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ : ANKARA 8. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
TARİHİ : 15/11/2019
NUMARASI : ….

DAVANIN KONUSU : Tazminat (Eser Sözleşmesinden Kaynaklanan)

KARAR TARİHİ : 14/04/2022
KARAR YAZIM TARİHİ : 14/04/2022
Eser sözleşmesinden kaynaklanan tazminat talepli davada mahkemece davanın reddine dair verilen karara karşı süresi içinde davacı vekilince istinaf kanun yoluna başvurulması üzerine yapılan incelemede;
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:
Davacı vekili özetle; taraflar arasında garaj binası yapımına ilişkin 05.10.2004 tarihli sözleşmenin akdedildiğini, geçici kabulün12.07.2005 tarihi itibariyle yapıldığını, kesin kabulün 12.07.2006 tarihinde onaylandığını, SGK ilişiksiz belgesinin de idareye verildiğini, Ankara 10. Asliye Ticaret Mahkemesinin 2011/748 esas sayılı davasında müvekkilinin bakiye 13.149 TL kesin hesap alacağı bulunduğunun ve davalıya borçlu olmadığının hüküm altına alındığını, kararın Yargıtay tarafından onanmak ve karar düzeltme talebinin reddine karar verilmek suretiyle kesinleştiğini, müvekkilinin alacağına geç kavuşması, teminat mektuplarının iade edilmemesi sonucu mağdur olduğunu, 36.600 TL tutarlı kesin teminat mektubu karşılığı taşınmazda … lehine 50.000 TL’lik ipotek tesis edildiğini, ayrıca 13.812,90 TL’lik haciz bulunduğunu, 2008/328 sayılı dosyada taşınmaza 24.03.2008 tarihinde 200.000 TL kıymet takdir edildiğini, müvekkilinin 12.01.2012 tarihli satış sözleşmesiyle değeri en az 500.000 TL olan taşınmazı 280.000 TL fiyatla ve şartlara bağlanmak suretiyle satmak zorunda kaldığını, haczin fekkedildiğini, ancak ipoteğin halen kaldırılamadığını, sözleşmede ipoteğin kaldırılması için 70 ay süre verildiğini, alıcının satış bedelini dolara çevirerek depo ettiğini, “inşaat mühendisi bilirkişi marifetiyle öncelikle satışa konu gayrimenkulun… Satış tarihindeki (01.02.2012) değerinin saptanarak, davacı müvekkili, saptanacak değer ile satışta belirlenen (-280.000 TL) fark tutar kaybı + değer tenzilinden dolayı kaybı olan 80.000 TL + alıcıda depo edilmesi gereken ancak ipoteğin fekki sağlanamadığından kaybedilen 130.000 TL toplamının, 01.02.2012 satış tarihindeki TCMB efektif satış kurundan dolara çevrilerek, dava tarihine kadar olan ($) bazında %3,5 bileşik faize ilave edilerek…” şimdilik 101.000 TL’nin tahsiline karar verilmesini talep etmiştir.
Davalı vekili özetle; mahkemenin görevli olmadığını, alacağın zamanaşımına uğradığını, davacının lehine alacak oluşturmak için muvazaalı birtakım işlemler yaptığını, satıldığı belirtilen bağımsız bölümün halen davacı şirketin merkezi olarak kayıtlı bulunduğunu, satış bedelinin resmi senette 120.000 TL olarak gösterildiğini, alıcı Makbule’nin davacı şirket ortaklarının kız kardeşi olduğunu, ipoteğin sadece müvekkili ile olan sözleşme ilişkisi gereğince tesis edilmediğini savunarak davanın reddine karar verilmesini talep etmiştir.
Mahkemece özetle; “…Tüm dosya kapsamı ve toplanan deliller değerlendirildiğinde, davanın, satışa konu gayrimenkulun satış tarihindeki değerinin saptanarak davacı tarafın saptanacak değer ile satışta belirlenen fark tutar kaybı + değer tenzilinden dolayı kaybı olan 80.000,00 TL + alıcıda depo edilmesi gereken 130.000,00 TL toplamının 01.02.2012 satış tarihindeki T.C. … … efektif satış kurundan dolara çevrilerek dava tarihinde kadar dolar bazında %3,5 bileşik faizi ilave edilerek bulunan meblağın dava tarihindeki T.C. … … efektif satış kurundan TL’ye çevrilerek avans faizi ile birlikte şimdilik 101.000,00 TL’nin davalıdan tahsili talebine ilişkin olduğu, taraflar arasında Ankara 49. Noterliği’nin 05/10/2004 gün ve 15041 yevmiye no ile onaylanan “… İşine ait anahtar teslimi götürü bedelli sözleşme” imzalandığı, sözleşme uyarınca kesin hak edişini sunan davacı tarafça davalı idare tarafından taleplerinin karşılanmadığı gerekçesiyle Ankara 10. Asliye Ticaret Mahkemesi’nin 2011/748 esas, 2014/65 karar sayılı dosyası ile davanın görüldüğü, bu dosyada davacı … San. Ve Tic. A.Ş., davalı … olup, kesin hak ediş sonucu idareye sunulan 26.137,00 TL alacağın ödenmesi ve kesin teminatın 1/2’sinin davacı şirkete ödenmesine talebi ile davacı şirketin kesin hak ediş sonucu davalı genel müdürlüğün belirttiği 49.434,60 TL borçlu olmadığının tespiti ile fazlaya ilişkin hakları saklı kalmak kaydı ile davacı şirketin 25/04/2007 tarihinde ilgili bankaya ödemek zorunda kaldığı ve dava süresince devam edecek 1/2 teminat mektubu masrafına karşılık şimdilik 10.000,00 TL’nin reeskont faizi ile birlikte davalı genel müdürlükten tahsiline karar verilmesi istenmiş ve mahkemece kesin hak edişin kesinleşmediği kabul edilerek teminat mektubu serbest bırakılmadığı gerekçesiyle teminat mektubu masrafı talebinin yerinde görülmediği ve davacının hak ediş alacağından kaynaklanan 13.149,00 TL’nin 03/05/2007 tarihinden itibaren işleyecek reeskont faizi ile birlikte davalıdan tahsili ile davacıya verilmesine, fazlaya ilişkin taleplerin reddine ve davacının menfi tespit talebinin kabulü ile davacının davalıya 49.434,60 TL borçlu olmadığının tespitine karar verilmiş ve kararın Yargıtay 15. Hukuk Dairesi’nin esas no:2014/3307, karar no:2015/5366 sayılı ve 26/10/2015 tarihli kararı ile kararın hüküm fıkrasının 1.bendindeki 03/05/2007 tarihinin silinerek yerine 07/05/2007 tarihinin yazılmasına, bu şekilde alacağa yönelik temerrüt tarihinin düzeltilmesi suretiyle onandığı ve karar düzeltme talebinin reddedilerek kararın kesinleştiği, Ankara 13. Asliye Ticaret Mahkemesi’nin 03/04/2018 tarih ve 2017/324 esas, 2018/215 karar sayılı kararında davacı … San. Ve Tic. A.Ş., davalı … olup, dava konusunun banka teminat mektubunun iadesi olduğu ve davanın kabulü ile “… A.Ş. … Şubesi’nce düzenlenmiş 23/09/2004 tarihli ve 12615709 no’lu 36.600,00 TL bedelli kati teminat mektubunun davalıdan alınarak davacıya iadesine karar verildiği, ancak kararın kesinleşmesine ilişkin dosyada bir belge olmadığı anlaşılmış, mahallinde keşif yapılmış ve bilirkişi kurulu tarafından sunulan bilirkişi raporuna göre davacı, 16/10/2014 ve 28/12/2016 tarihlerinde teminat mektubunun iadesi için davalıya yazı yazmış, davalıya borçlu olmadığının tespiti talebiyle açtığı Ankara 10. Asliye Tic. Mah. 2011/748 E. sayılı davası sonucunda verilen karar, Yargıtay 15. HD. 2016/1058 E. 2016/5060 K. sayılı karar düzeltme ret kararı ile 07.12.2016 tarihinde kesinleştiği, ancak bu dava sonucunda verilen kararda, davacının davalıya borçlu olmadığının tespitine ve hakediş alacağının tahsiline karar verilmiş olmakla birlikte, kesin hakediş kesinleşmediği için teminat mektubunun iadesine hak kazanmadığı belirtilerek davacının teminat mektubu komisyon ve masraflarının tahsili yönündeki talebi reddedildiği, teminat mektubunun iadesine ilk olarak Ankara 13. Asliye Tic. Mah. 2017/324 E. sayılı kararı ile karar verildiği, ancak bu kararın da henüz dava tarihi itibariyle kesinleşip kesinleşmediği belli olmadığı, sonuç olarak, davacının dava dışı … ile sözleşme imzaladığı 12/01/2012 tarihinde ve satışın yapıldığı 01/03/2012 tarihinde Ankara 10. Asliye Tic. ve Ankara 13. Asliye Tic. Mahkemesi kararlarına göre, teminat mektubunun iadesine hak kazanmadığı anlaşılmaktadır. Davacı ile dava dışı alıcı arasındaki sözleşmenin imzalandığı 12/01/2012 tarihinde, henüz davacının teminat mektubunun iadesine, dolayısıyla ipoteğin fekkine hak kazanıp kazanmadığı belli olmadığı gibi teminat mektubunun iadesine dair davanın açılma tarihi bile bu sözleşmeden sonra olduğu, bu sözleşmenin akdedildiği tarihte henüz teminat mektubunun iadesi yönünde Ankara 13. Asliye Tic. Mah. 2017/324 E. sayılı 03.04.2018 tarihli kararı tesis edilmediği, sözleşmeye göre davacının alıcıya karşı ipoteğin fekkini sağlaması gereken son tarih, 70 aylık sürenin bitim tarihi olan 12.11.2017’dir. 12.11.2017 itibariyle alıcıda işletilen paranın ulaştığı değer takip eden sayfada hesaplandığı gibi 347.286,66 TL olduğu, davacının sözleşmenin tarafı olmayan davalıdan dava dışı alıcı ile aralarındaki sözleşmeye göre talepte bulunabileceği düşünülse bile davacı 70.000,00 TL aldığında bu parayı kullanarak 50.000,00 TL’lik ipoteği fekketmediği için davacının zararını artmış olduğundan söz edilemeyeceği, davacı 70 aylık sürede davaya konu ipoteğin fekkini sağlamış olsa idi zaten dava dışı alıcı …’ndan kalan 130.000,00 TL’lik alacağını döviz bazında işletebileceği, mahkemece davacının ipoteğin satış tarihi itibariyle veya en geç 70 aylık süre içerisinde fek edilmemiş olması nedeniyle davalıdan zarar talebinde bulunabileceği kabul edildiği taktirde bu zararın ipotek tutarı kadar olacağı, dava dışı … ile aralarındaki sözleşmeye göre talepte bulunup bulunamayacağının sözleşme hükümlerinin tarafı olmayan davalıya karşı ileri sürülüp sürülemeyeceğinin takdirinin mahkemeye ait olduğu, yine davacının taşınmazın satışı üzerine aldığı 70.000,00 TL peşinat (veya resmi tapu senedine göre 120.000,00 TL) ile dava dışı alıcı ile arasındaki sözleşmede kararlaştırılan 70 aylık süre içinde ipotek bedelini depo ederek ipoteğin fekkini sağlamamış olmasının zararını arttırmak olarak kabul edilip edilemeyeceğinin takdirinin mahkemeye ait olduğunun belirtildiği raporun sunulduğu görülmüş, davacı ile dava dışı … arasındaki sözleşmenin imzalandığı 12/01/2012 tarihinde henüz davacının teminat mektubunun iadesine, dolayısıyla ipoteğin fekkine hak kazanıp kazanmadığının belli olmadığı gibi buna ilişkin davanın açılma tarihinin sözleşmeden sonra olduğu ve yukarıda ayrıntılı olarak belirtilen Ankara 13. Asliye Ticaret Mahkemesi’nce henüz karar verilmediği, bu durumda davacının sözleşme imzalandığı tarihte henüz kazanmış sayılamayacağı bir hakka dayalı olarak davalı tarafa yönelik bu davayı açamayacağı, yine davacı tarafın 70.000,00 TL’yi aldığında 50.000,00 TL’lik ipoteği kaldırdığı taktirde zaten dava dışı alıcı …’ndan kalan 130.000,00 TL’lik alacağını döviz olarak faizini işletebileceği, ayrıca zararının bu ipotek tutarı kadar olabileceği, ipoteğin fek koşulları oluştuğu halde davalının ipoteği kaldırmadığı nedenle davacı şirketin zarara uğradığından bahsedilerek açılan bu davada tazminat talebinin sadece ipoteğin kaldırılmamış olması zararına yönelik olamayacağı, zarar iddiasını ispatlaması gerektiği ve bununla birlikte dava dışı … ile aralarındaki sözleşmeye göre sözleşme hükümlerinde ismi bulunmayan davalı tarafa yönelik zarar tazmini…” talep edemeyeceği gerekçesiyle davanın reddine karar vermiştir.
Davacı vekili istinaf dilekçesinde özetle; mahkemece delillere, maddi gerçeklere aykırı tespitlerle gerekçede hata edilerek hüküm kurulduğu, müvekkilinin 24.10.2005 tarihinden başlayarak teminat mektubunun iadesini talep ettiği, kesin kabulün onaylanmasına ve 11.09.2009 tarihli SGK ilişiksiz belgesi verilmesine rağmen teminatın iade edilmediği, 2011/748 esas sayılı davada 13.149 TL kesin hakediş alacağının hükme bağlandığı, teminat mektubunun yargı yoluyla iadesinin talep edildiği, satış sözleşmesinde öngörülen 70 aylık sürede ipotek fek edilemediğinden müvekkilinin tek gayrimenkulünü satmak zorunda kaldığı nedenleriyle mahkeme kararının kaldırılmasını talep etmiştir.
Dava eser sözleşmesinden kaynaklanan tazminat talepli olup mahkemece davanın reddine ve dair verilen karara karşı davacı vekili tarafından istinaf kanun yoluna başvurulmuştur.
İnceleme, 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu 355. madde hükmü uyarınca istinaf dilekçesinde belirtilen sebeplerle sınırlı olarak ve kamu düzenine aykırı hususların olup olmadığı gözetilerek yapılmıştır.
Mahkemece, dosya kapsamındaki bilgi, belge ve toplanan deliller değerlendirilerek yasal düzenlemelere uygun ve isabetli gerekçeyle karar verilmiş olduğu, ileri sürülen istinaf sebepleri dikkate alındığında mahkeme kararında usul ve esas yönünden yasaya aykırılık bulunmadığı anlaşılmakla davacı vekilinin istinaf başvurusunun esastan reddine karar verilmesi gerekmiştir.
HÜKÜM: Yukarıda açıklanan nedenlerle;
1-) Davacı vekilinin istinaf başvurusunun HMK 353/1-b.1 madde gereğince esastan reddine,
2-) Harçlar Kanunu gereğince alınması gereken 80,70 TL istinaf karar harcından peşin alınan 54,40 TL harcın mahsubu ile bakiye 26,30 TL harcın davacıdan tahsili ile Hazine’ye irat kaydına,
3-) İstinaf başvurusu nedeniyle davacı tarafından yapılan yargılama giderlerinin ve ödenen başvuru harcının kendisi üzerinde bırakılmasına,
Dosya üzerinde yapılan inceleme sonucunda HMK’nın 361. maddesi gereğince kararın taraflara tebliği tarihinden itibaren 2 hafta içinde Yargıtay’da TEMYİZ yolu açık olmak üzere 14.04.2022 tarihinde oybirliği ile karar verildi.

e-imzalıdır e-imzalıdır e-imzalıdır e-imzalıdır