Emsal Mahkeme Kararı Ankara Bölge Adliye Mahkemesi 27. Hukuk Dairesi 2019/993 E. 2021/660 K. 30.06.2021 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C. ANKARA BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ 27. HUKUK DAİRESİ
Esas No: …. T.C.
ANKARA
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
27. HUKUK DAİRESİ

….

T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
K A R A R

İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ : ANKARA 2. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
TARİHİ : 21/11/2018
NUMARASI ….
DAVANIN KONUSU : Alacak (Eser Sözleşmesinden Kaynaklanan)
KARAR TARİHİ : 30/06/2021
KARAR YAZIM TARİHİ : 02/07/2021
Davacı vekili tarafından davalı aleyhine açılan alacak istemine ilişkin davada mahkemece davanın kabulüne dair verilen karara karşı süresi içinde davalı vekili tarafından istinaf kanun yoluna başvurulması üzerine yapılan incelemede;
GEREĞİ GÖRÜŞÜLÜP DÜŞÜNÜLDÜ:
Davacı vekili; müvekkili şirket ile davalı idare arasında 25/12/2008 tarihinde 8.636.625,00 TL bedelli….. İşletme Müdürlüğünün ihtiyacı olan 10 kalemden 43.575 metre çelik kordlu bant ve 195 set ekler malzemelerin temin işi ile ilgili tedarik sözleşmesi imzalandığını, sözleşmenin 17.1. maddesinde idare tarafından sözleşmenin 18. maddesinde belirtilen süre uzatımından ve sözleşme kapsamında yaptırılacak iş artışlarından kaynaklanan haller hariç işin zamanında bitirilmemesi, malın teslim edilmemesi halinde geçen her takvim günü için yükleniciye yapılacak ödemelerden sözleşme bedeli üzerinden binde bir (%0,1) oranında gecikme cezası kesileceğinin hüküm altına alındığını, sözleşmenin bu hükmündeki yanlış anlamaya ve mükerrer kesinti yapılmasına sebep olabilecek bu ifadenin idare tarafından fark edilerek 2009 yılında yapılan sözleşmede ” gecikilen her takvim günü için teslim edilmeyen kısım bedelinin binde biri (%0,1) üzerinden gecikme cezası uygulanır” şeklinde revize edilerek hukuka aykırılığın giderildiğini, ancak davalı tarafından müvekkiline 2018 yılında geç teslim edilen ürünler için teslim edilmeyen ürünlerin bedeli üzerinden değil, toplam sözleşme bedeli üzerinden gecikme cezası kesilerek 120.572,93 Euro gecikme cezası uygulandığını, bu cezanın 109.725,93 Euro’luk kısmının haksız olduğunu, uygulamanın sözleşmeye, hukuka ve TMK’nın 2. maddesinde düzenlenen dürüstlük kuralına aykırı olduğunu, uygulanacak ceza kesintisinin teslim edilmeyen mallar üzerinden hesaplanması gerektiğini belirterek; müvekkili şirketten fazladan tahsil edilen 109.725,93 Euro gecikme cezasının, cezanın kesildiği tarihten itibaren Euro üzerinden işleyecek mevduata uygulanan en yüksek avans faizi ile birlikte TBK’nın 99. maddesi gereği belirtilen miktar yönünden aynı bedel ile iade edilmesini talep etmiştir.
Davalı vekili; davacı ile 25/12/2008 tarihinde …. Müdürlüğünün ihtiyacı olan 10 kalem 43.575 metre çelik kordlu bant ve 195 set ekler malzemelerin temin işi ile ilgili tedarik sözleşmesi imzalandığını, işin süresinin işe başlama tarihi olan 26/12/2008 ‘den itibaren 250 takvim günü olup son teslim tarihinin 01/09/2009 olduğunu, davacının 10 kalem malzemeden, 43.575 metre bant ve bu bantlara ait 195 set ücretsiz ekler malzemesinin 36.575 metrelik kısmının teslimatını teslim süresinde gerçekleştirdiğini, geri kalan toplam 7.000 metrelik bandın tesliminde 6 ila 13 gün arasında değişen gecikmeler yaşandığını, sözleşmenin 17.1 maddesi gereğince sözleşme bedeli üzerinden davacıya gecikme cezası kesildiğini, uygulamanın 2008 yılında yapılan sözleşmenin 17. maddesine uygun olduğunu, davacının basiretli tacir olup, bir sonraki dönem için 2009 yılında yapılan sözleşmenin, dava konusu sözleşmenin tadili olduğunu ileri sürerek bu sözleşmenin hükümlerine dayanarak talepte bulunamayacağını, belirterek; davanın reddini savunmuştur.
Mahkemece; davanın, sözleşme gereğince kesilen gecikme cezasının iadesi talebine ilişkin olduğu, uyuşmazlığın, geç teslim nedeniyle kesilen gecikme cezasının teslim edilmeyen kısım üzerinden mi yoksa sözleşme bedeli üzerinden mi yapılması gerektiği noktasında toplandığı, taraflar arasında düzenlenen 25/12/2008 tarihli sözleşmenin 17.1 maddesinde “idare tarafından sözleşmenin 18. maddesinde belirtilen süre uzatımından ve sözleşme kapsamında yaptırılacak iş artışlarından kaynaklanan haller hariç işin zamanında bitirilmediği, mal teslim edilmediği takdirde geçen her takvim günü için yükleniciye yapılacak ödemelerden sözleşme bedeli üzerinden binde bir (%0,1) oranında gecikme cezası kesilecektir. Kesilecek toplam ceza tutarı hiç bir şekilde ihale bedelini aşamaz ” hükmü bulunduğu, davalı tarafından sözleşmenin bu hükmü dikkate alınarak teslim edilmeyen miktar nedeniyle toplam sözleşme bedeli üzerinden gecikme cezası uygulandığı, her ne kadar maddede iş zamanında bitirilmediği veya mal teslim edilmediği takdirde sözleşme bedeli üzerinden gecikme cezasının kesileceğine ilişkin hüküm bulunmakta ise de, bunun teslim edilmeyen miktar üzerinden gecikme cezasının kesileceği şeklinde anlaşılarak bu şekilde uygulama yapılması gerektiği, Yargıtay 15. Hukuk Dairesinin 27/02/2015 tarih …. esas ….. kararının da bu şekilde olduğu, bozma kararındaki sözleşmenin ve uygulamanın aynı olduğu, Mahkemece bilirkişiye yaptırılan hesaplamada davacının sorumlu olduğu gecikme cezası miktarının 10.426,50 Euro olduğunun, fazladan davacıya 110.396,63 Euro gecikme cezasının uygulanarak hakedişinden kesinti yapıldığının tespit edildiği, yapılan yargılama sonucunda davacıdan 110.396,63 Euro fazladan gecikme cezası kesintisinin yapıldığı, davacının talebinin 109.725,93 Euro olduğu gerekçesiyle; taleple bağlı kalınarak davacının davasının kabulüne, dava tarihinden önce davalı temerrüde düşürülmediğinden dava tarihinden itibaren 3095 sayılı kanunun 4/a maddesinde düzenlenen faiziyle birlikte 109.725,93 Euro alacağın davalıdan tahsiline karar verilmiştir.
Davalı vekili istinaf başvurusunda; mahkemece uzman olmayan bilirkişi tarafından verilen rapora itirazları değerlendirilmeden ve Yargıtay’ın emsal içtihatlarına da aykırı biçimde yeni bir rapor alınmadan hüküm kurulmasının usul ve yasaya aykırı olduğunu, hükme esas alınan bilirkişi raporunun, dosya kapsamında yer alan savunmalarını ve sundukları delilleri ve dosya kapsamındaki diğer delilleri, özellikle de taraflar arasında imzalanmış olan sözleşmelerde yer alan emredici hükümleri tam olarak dikkate almadan, değerlendirmeden düzenlendiğini, her ne kadar davacı tarafça …. sayılı sözleşme ile taraflar arasındaki … sayılı sözleşmenin 17.maddesinin tümünün kaldırılarak gecikme cezasının sözleşme bedeli üzerinden değil gecikme yaşanılan bedel üzerinden hesaplanması gerektiği iddia edilmiş ise de; davacının bahsettiği hükümlerin iki farklı döneme ait iki farklı sözleşmeye ait hükümler olduğunu, davacının teslimde gecikmeye neden olduğu ve tarafına ceza kesilmesine neden olan dönemin … referanslı sözleşmenin yürürlükte olduğu dönem olduğunu ve gecikme cezasının da bu sözleşmenin 17.maddesine göre sözleşme bedeli üzerinden kesilmesinin sözleşmeye uygun bir uygulama olduğunu, bilirkişilerin de bahsi geçen 17. maddeyi yorumladıklarını, Türk Ticaret Kanunu’nun “Tacir Olmanın Hükümleri” başlıklı 18. maddesinin 2.fıkrasına göre tacir olan davacı yüklenicinin de ihalenin şartlarını bilerek bu ihaleye girdiğini ve sözleşmeyi imzaladığını, hal böyle iken gayet açık olan sözleşme hükmünün farklı şekillerde yorumlanmasının iyi niyet kuralları ile bağdaşmayacağını, bundan başka mahkeme kararında hesap hataları bulunduğunu, aleyhe olan hesap hatalarını kabul etmediklerini, kararda ayrıca harç ve yargılama giderleri ile vekalet ücretlerinin aleyhe olarak yanlış hesaplandığını, kararda Euro üzerinden hüküm kurulmasının da hukuka aykırı olduğunu belirterek; mahkeme kararının aleyhe olan kısımlarının kaldırılmasını ve nihayetinde davanın reddine karar verilmesini talep etmiştir.
Dava, eser sözleşmesinden kaynaklanan, alacak istemine ilişkin olup, mahkemece davanın kabulüne dair verilen karara karşı davalı vekilince istinaf başvurusunda bulunulmuştur.
İnceleme, 6100 sayılı HMK’nın 355. madde hükmü uyarınca istinaf dilekçesinde belirtilen sebeplerle sınırlı olarak ve kamu düzenine aykırı hususların olup olmadığı gözetilerek yapılmıştır.
Dosya kapsamına, kararın dayandığı delillerle, yasaya uygun gerektirici nedenler ve ileri sürülen istinaf sebepleri dikkate alındığında kararda usul ve esas yönünden yasaya aykırılık bulunmadığı ve özellikle sözleşmenin 13.2.3.5 maddesine göre, davacının iş bedeli alacağından haksız kesildiği anlaşılan bedelin, Euro olarak hesaplanarak fiili ödeme tarihindeki döviz satış kuru üzerinden TL olarak ödeneceğinin tabi bulunmasına göre, davalı vekilinin istinaf başvurusunun esas yönünden reddine karar verilmesi gerekmiştir.
HÜKÜM: Yukarıda açıklanan nedenlerle;
1-Davalı vekilinin istinaf başvurusunun HMK’nun 353/1-b.1 maddesi gereğince ESASTAN REDDİNE,
2-Alınması gereken 27.380,62 TL istinaf karar harcından peşin alınan 6.845,15 TL harcın mahsubu ile bakiye 20.535,47‬ TL harcın davalıdan alınarak Hazine’ye irat kaydına,
3-Davalı tarafından yatırılan istinaf kanun yoluna başvurma harcı ile yapılan yargılama giderlerinin kendi üzerinde bırakılmasına,
Dosya üzerinde yapılan inceleme sonucunda HMK’nun 361. maddesi gereğince kararın taraflara tebliği tarihinden itibaren 2 hafta içinde Yargıtay’da TEMYİZ yolu açık olmak üzere 30/06/2021 tarihinde oybirliği ile karar verildi.

Başkan …
e-imzalıdır

Üye …
e-imzalıdır

Üye …
e-imzalıdır

Katip …
e-imzalıdır