Emsal Mahkeme Kararı Ankara Bölge Adliye Mahkemesi 27. Hukuk Dairesi 2019/939 E. 2021/639 K. 24.06.2021 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı kesinleşmiş bir karardır.

T.C. ANKARA BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ 27. HUKUK DAİRESİ

T.C.
ANKARA
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
27. HUKUK DAİRESİ

….

T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
K A R A R

İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ : ANKARA 10. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
TARİHİ : 07/03/2019
NUMARASI :…

DAVANIN KONUSU : İtirazın İptali (Eser Sözleşmesinden Kaynaklanan)

KARAR TARİHİ : 24.06.2021
KARAR YAZIM TARİHİ : 24.06.2021

Davacı vekili tarafından davalı aleyhine açılan eser sözleşmesinden kaynaklanan itirazın iptali istemine ilişkin davada mahkemece davanın reddine dair verilen karara karşı süresi içinde davacı vekilince istinaf kanun yoluna başvurulması üzerine yapılan incelemede;
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:
Davacı vekili özetle; müvekkilinin 28.06.2016 tarihli sözleşme ile belirtilen adreste mobilya işlerini üstlendiğini, müvekkilinin edimini ifa ederek teslim ettiğini, 30.11.2016 tarih ve 185.260 TL bedelli fatura ile sevk irsaliyesinin 2016 yılı Aralık ayı başında davalıya gönderildiğini, davalının itiraz süresini geçirerek iade ettiğini, faturanın 28.12.2016 tarihli ihtarname ekinde tekrar gönderildiğini, davalının tekrar iade ettiğini, müvekkilinin yaptığı sözleşme dışı işlere ilişkin 30.12.2016 tarih ve 4.367,65 TL bedelli faturayı sevk irsaliyesi ile birlikte 06.01.2017 tarihinde davalıya iadeli taahhütlü mektupla gönderdiğini ancak davalı şirketin faturayı da iade ettiğini, davalı şirketin sözleşme kapsamındaki işe ilişkin 185.260 TL tutarlı faturayı KDV bedeli olan 28.260 TL hariç ödediğini, sözleşme dışı işler bedelinin de ödenmediğini, müvekkilinin 32.627,65 TL alacağın tahsili için başlattığı 19.İcra Müdürlüğünün … sayılı takibinin davalının haksız itirazı sonucu durduğunu, davalının takipten sonra…. sayılı dosyayla tespit yaptırdığını, delil tespit raporunun gerçeğe aykırı olduğunu öne sürerek itirazın iptali ile takibin devamına ve icra inkar tazminatının tahsiline karar verilmesini talep etmiştir.
Davalı vekili özetle; davacının uzun süre işe başlamadığını, sürekli hatalı uygulamalar yaptığını, işin hukuken geçerli biçimde teslim edilmediğini, davacının işten el çektiğini, Aralık ayı içerisinde iş bedeline ilişkin faturayı geçmişe dönük tarihli olarak düzenleyerek gönderdiğini, müvekkilinin yasal süre içerisinde itiraz ederek ayıp ihbarında bulunduğunu, iş bedelinden indirim talep ettiğini, davacının 23.12.2016 tarihinde iş bedeli indirimini kabul etmediğini bildirdiğini, ilave iş yapıldığı gerekçesiyle fatura düzenlenmişse de, sözleşme dışı iş yapılmadığını, tanık dinletilmesine rıza göstermediklerini, teslim tarihinin sözleşmeden itibaren 6 hafta ve ek 2 hafta olmak üzere 8 hafta olarak kararlaştırıldığını, 23.08.2016 tarihinde teslim gerekirken süresinde teslim etmediğini, sözleşme gereğince hergün için 250 TL cezai şart ödemesi gerektiğini, sözleşme götürü bedelli olduğu için ek ücret istenemeyeceğini, eksik ve ayıplı işlerin …. sayılı dosyada tespit edildiğini, listelenen işler bedelinin 18.920 TL olduğunu, müvekkilinin birçok kez ayıp ihbarında bulunduğunu, davacının eksik ve ayıpları gidermediğini, alacak likit olmadığı için icra inkar tazminatı talep edemeyeceğini savunarak davanın reddine karar verilmesini talep etmiştir.
İlk Derece Mahkemesince; “Taraflar arasında davalıya ait ….adresindeki iş yerinin bir kısım mobilya işlerinin KDV hariç 157.000,00 TL bedel ile yapılması hususunda sözleşme bulunduğu, bu sözleşme kapsamında davalının davacıya 157.000,00 TL ödeme yaptığı yönünde uyuşmazlık yoktur. Uyuşmazlık, davacının edimini ayıpsız olarak ve süresinde teslim edip etmediği , davalının mahsuba konu edilebilecek cezai şart alacağının olup olmadığı hususlarında toplanmaktadır. Mahkememizce davaya konu uyuşmazlık bilirkişiler marifetiyle yerinde incelenmiş bilirkişi raporunda eserin ayıplı olduğu tespit edilerek davacının davalı Metelsan şirketinden hak ettiği KDV Hariç tutarın 138.700,00 TL (157.000,00 TL – 18.300,00 TL ) / KDV Dahil 163.666,00 TL (138.700,00 TL * 1,18) olduğu rapor edilmiştir. Eser sözleşmesinde ayıba dair hükümler, 6098 sayılı TBK’nın 474-478. maddeleri arasında düzenlenmiştir. Ayıp eserde olması gereken lüzumlu vasıfların veya sözleşmede kararlaştırılan vasıfların eksikliğini ifade etmektedir. TBK’nın 474/I. maddesine göre iş sahibinin eserin tesliminden sonra işlerin olağan akışına göre geç sayılmayacak bir süre içinde eseri muayene edip varsa ayıplarını yükleniciye bildirmesi gerekir. Dosya kapsamında davalının davacıya ayıpları bildirdiği, davacının da bir takım düzeltmeler yapmaya çalıştığı açıktır. Bu nedenle davalının eseri ayıplı haliyle kabul ettiği kabul edilemeyecektir. Ayıp halinde iş sahibinin hakları 6098 sayılı TBK’nın 475. maddesinde düzenlenmiştir. Bu maddeye göre iş sahibinin seçimlik hakları sözleşmeden dönme, bedelden indirim yapılmasını veya ayıbın giderilmesini talep etme haklarıdır. Tespit edilen ayıba göre davalının bedelden indirim hakkı kabul edilmelidir. Davacının edimine karşılık bilirkişi raporuyla tespit edildiği üzere bakiye 6.664,20 TL iş bedelinin olduğu anlaşılmıştır. Öte yandan davacı ilave işler yaptığını iddia etmişse de davalı aralarında böyle bir sözleşme ilişkisi olmadığını savunmuş ayrıca yapıldığı iddia edilen ilave işler mahallinde tespit edilememiş olmakla davacının bu iddiasını ispat edemediğinin kabulü gerekmiştir. Davacının bakiye iş bedeli tespit edilmiş ise de davalı yan işin süresinde teslim edilmemesinden kaynaklı cezai şart alacağının olduğunu ve bunun mahsubunu cevap dilekçesiyle talep etmektedir. Taraflar arasındaki sözleşmede teslim tarihi 27.08.2016 olarak belirlenmiştir. Taraflar arasındaki mail görüşmeleri dosyaya sunulmuştur. Davalı çalışanının 12.11.2016 tarihli mailinde bir kısım düzeltmelerin yapıldığı davalı yana bildirilmiş son kez düzeltmeler için ekip gönderileceği beyan edilmiş, aynı gün davalı yan da 5 gün içerisinde eksikliklerin giderilmemesi durumunda yasal yollara başvurulacağını bildirmiştir. Buna göre bu tarih itibariyle işin halen işin sözleşme şartlarına uygun olarak teslim edilmediğinin davacının da kabulünde olduğunun kabulü ile sözleşmede belirlenen tarihten 12.11.2016 tarihine kadar sözleşmede belirlenen her gün için 250,00 TL cezai şart hesaplanması durumunda davacının 6.664,20 TL alacağının çok üzerinde cezai şart alacağı doğacağından mahsup talebinin kabulü ile takip tarihi itibariyle davacının davalıdan alacağının olmadığının kabulü gerekmiştir. Bu nedenlerle davanın reddi gerekmiştir. Davalı yan kötü niyet tazminatı talep etse de dosya kapsamında davalının takipte kötü niyetli olduğuna ilişkin delil bulunmadığı” gerekçesiyle davanın reddine karar vermiştir.
Davacı vekili istinaf dilekçesinde özetle; ayıp iddiasının gerçeği yansıtmadığı, tüm imalatların davalının talebi gereğince yapıldığı, duvar ve tavanlarda eğrilik olduğunun lazer ölçümüyle belirlendiği, davalının temizlik firmasının çalışması 3.kişilerin müdahaleleri ve malzeme seçimiyle duvar ve tavan eğriliklerinin dahi ayıp olarak müvekkiline yüklendiği, belirtilen ayıpların açık ayıp olduğu, sözleşme bedeli KDV hariç belirlendiği ve ilave işler yapıldığı halde davalının KDV ve sözleşme dışı işler bedelini ödemediği, bilirkişi raporunda 22 kalem tespite yer verilerek hangi kalem için ne miktar olduğu belirtilmeksizin 18.300 TL+KDV bedel hesaplandığı, raporun denetime elverişli olmadığı, tespitin teslimden uzun süre sonra yapıldığı, kullanımdan kaynaklı ve hasar ve yıpranmanın gözetilmediği, sözleşme dışı işlerin keşif mahallinde incelenmediği, kulpların teklife dahil olmadığının açıkça yazılı olduğu, led kaplama ve makam odası tuvaletindeki aynanın sözleşme dışı yapıldığı halde ilave iş bulunmadığının rapor edildiği, müvekkilinden kaynaklı gecikme yaşanmadığı, teslimat için birçok kez gidildiği, ancak teslim alınmadığı, ekstra taleplerde bulunulduğu, montajdan önce yapılması gereken halı döşeme işinin zamanında yaptırılmadığı, sürecin uzadığı, bu hususun davalı tanığı tarafından da beyan edildiği nedenleriyle kararın kaldırılmasına karar verilmesini talep etmiştir.
Dava, eser sözleşmesinden kaynaklanan itirazın iptali istemine ilişkin olup, mahkemece davanın reddine dair verilen karara karşı süresi içinde davacı vekilince istinaf kanun yoluna başvurulmuştur.
İnceleme, 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun 355. maddesi hükmü uyarınca istinaf dilekçesinde belirtilen sebeplerle sınırlı olarak ve kamu düzenine aykırı hususların olup olmadığı gözetilerek yapılmıştır.
Mahkemece, dosya kapsamındaki bilgi, belge ve toplanan deliller değerlendirilerek yasal düzenlemelere uygun ve isabetli gerekçeyle karar verilmiş olduğu, ileri sürülen istinaf sebepleri dikkate alındığında mahkeme kararında usul ve esas yönünden yasaya aykırılık bulunmadığı ve özellikle taraflar arasındaki e-posta ve yazışmalar, mahkemece mahallinde keşifle alınan rapor ve ek rapor doğrultusunda ayıplı işlerin belirlenmiş bulunmasına, sözleşme dışı iş yapıldığının ispatlanamamış olmasına ve davaya konu takip öncesi eksik ve ayıplara ilişkin yazışmalar dikkate alınarak davacının 12 Kasım 2016 tarihinden evvel teslim ettiğini ispatlayamamış bulunmasına, davalı tarafça da ayıplı ifa ve süresinde teslim etmeme nedeniyle ödemezlik definde bulunulmuş olmasına göre davacı vekilinin istinaf başvurusunun HMK’nın 353/1-b.1 maddesi gereğince esastan reddine karar verilmiştir.
HÜKÜM: Yukarıda açıklanan nedenlerle;
1-) Davacı vekilinin istinaf başvurusunun HMK’nın 353/1-b.1 maddesi gereğince esastan reddine,
2-) Davacıdan alınması gereken 59,30 TL istinaf karar harcından peşin alınan 44,40 TL harcın mahsubu ile bakiye 14,90 TL harcın davacıdan tahsili ile Hazine’ye irat kaydına,
3-) Davacı tarafça istinaf başvurusu nedeniyle yapılan yargılama giderlerinin üzerinde bırakılmasına,
Dosya üzerinde yapılan inceleme sonucunda 6100 sayılı HMK’nın 362/1-a maddesi gereğince KESİN olmak üzere 24.06.2021 tarihinde oybirliği ile karar verildi.

Başkan … Üye … Üye … Katip …