Emsal Mahkeme Kararı Ankara Bölge Adliye Mahkemesi 27. Hukuk Dairesi 2019/890 E. 2021/698 K. 08.07.2021 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C. ANKARA BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ 27. HUKUK DAİRESİ
….

T.C.
ANKARA
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
27. HUKUK DAİRESİ


T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
K A R A R

İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ : ANKARA 3. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
TARİHİ : 27/09/2018
NUMARASI :…

DAVANIN KONUSU : Menfi Tespit (Eser Sözleşmesinden Kaynaklanan)

KARAR TARİHİ : 08.07.2021
KARAR YAZIM TARİHİ : 08.07.2021

Davacı vekili tarafından davalı aleyhine açılan eser sözleşmesinden kaynaklanan menfi tespit istemine ilişkin davada mahkemece davanın kısmen kabulüne dair verilen karara karşı süresi içinde taraf vekillerince istinaf kanun yoluna başvurulması üzerine yapılan incelemede;
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:
Davacı vekili özetle; taraflar arasında akdedilen faz II ve faz III doğalgaz hattı inşaasına ilişkin 30.12.2004 tarihli sözleşme gereğince müvekkilinin işi sözleşme, projeler ve standartlara uygun olarak tamamladığını, işlerin geçici kabullerinin yapıldığını, hattın davalı tarafından işletmeye alındığını, ancak davalının 27.08.2013 tarihinde faz II kesin hesap negatif iş değişikliği konusunda toplantı yaptığını, davalının kullanılmayan 1477,52 metre borudan 1084,32 metre borunun teslim edildiğini ve 393,20 metre borunun iade edilmediğini tespitle müvekkilinden 125.522,74 USD’nin ödenmesini talep ettiğini, müvekkilinin ortalama 12 metre olan 13.562 adet boruyu kaynatarak 162.746,16 metre hat inşaa ettiğini, dilekçesinde açıkladığı nedenlerle fire meydana gelmesinin normal olduğunu, davalı şirketin proje için %0,5 oranında fire öngördüğü halde müvekkilinin %0,2 oranında olmakla daha az fire verdiğini, davalının müvekkili tarafından verilen teminat mektubunu paraya çevirme tehlikesi bulunduğunu öne sürerek müvekkilinin 125.522,74 USD borçlu olmadığının tespitine karar verilmesini talep etmiştir.
Davalı vekili özetle; davacı tarafça geçici kabul yapıldığı öne sürülmüş ise de, faz III projesinde eksiklikler bulunduğunu, davacının eksiklikleri kısmen tamamladığını, bir kısmının müvekkili tarafından davacı hesabına yatırıldığını, geçici kabulün 31.08.2012 tarihinde revize edildiğini, davacının kendisine teslim edilen ancak hatta kullanılmayan boruları kısmen iade etmediğinin tespit edildiğini, sözleşmede fire payı ile ilgili hüküm bulunmadığını, borudaki fireli saç birim fiyatına ilişkin düzenleme yapıldığını savunarak davanın reddine karar verilmesini talep etmiştir.
İlk Derece Mahkemesince;”Davalı … ın 30.12.2004 tarihinde …çaplarında 12 metre boruları yüklenici davacı şirkete verdiği, bu boruların tesliminin yapıldığı idare deposundan şantiye stoklarına, buradan boru ferşiyatının yapıldığı güzergaha taşınmaları ile yükleme ve boşaltmalarının yüklenici tarafından gerçekleştirildiği, ayrıca bu boruların güvenliğinin sağlanmasının da geçici kabul aşamasına kadar davacının görevi olduğu, sözleşmelerde borularda fireye ilişkin her hangi bir hüküm bulunmadığı, 27.08.2013 tarihli toplantı tutanağının 1 nolu maddesi çerçevesinde idare tarafından yükleniciye teslim edilen borulardan artan boruların teslim edilmemesi nedeniyle 121.443,58 USD negatif iş değişikliğine karar verildiği, hesabı ilişkin tablonun tutanak ekindeki ibraz edildiği, tutanak ekindeki verilen evraklarda ise yüklenicinin imza ve kaşesinin bulunmadığının tespit edildiği, yüklenicinin itirazı üzerine 20.09.2013 tarihli yazı ile iş değişikliği tablosunun yeniden incelendiği ve 125.522,74 USD ye çıkarıldığı, 27.08.2013 tarihli toplantı sonunda dözenlenmiş olan ve negatif iş değişikliği hesabına dayanak oluşturan tablodaki boru temin ve kullanım miktarları yeniden hesaplanarak ilgili tabloların tekrar düzenlendiği, buna göre teslim edilmesi gereken boru miktarının hesap edildiği, buna göre hurda boruların toplam ağırlığının 67.490,24 kg veya 67,49 ton çıktığı, … ın teslim edildiği Ekim- Kasım 2007 dönemi için hurda boru bedelinin 0,420 TL/kg olduğunun tespit edildiği, hurda boruların toplam değerini 28.345,90 TL olduğu, boruların teslim edildiği son tarih olan 22.11.2007 deki merkez bankası ABD doları kurunun 1.1931 TL olduğu, hurda bedelinin 23.758,19 USD olduğunun hesap edildiği, buna göre imal boru bedeli olarak 47.126,06 USD, hurda bedeli 23.758,19 USD olmak üzere toplam bedelin 70.884,25 USD olduğu, davacı şirketten kesilen toplam 125.522,74 USD den düşüldüğünde geriye 54.638,49 USD tutarında fazla kesinti yapıldığının davacının bu miktarda davalı şirkete borcunun olmadığı, bu bedelin henüz davacı şirketten kesilmediği belirlenmiş, bu belirlemeye uymayan birinci bilirkişi kurulu raporu ile taraf itirazlarına değer” verilmediği gerekçesiyle : “Davacı şirket ile davalı şirket arasında aktedilen …. projesi yapım iş sözleşmesi kapsamında kullanılmak üzere davalı … tarafından daacı şirkete teslim edilen 40 ve 16 inç çapındaki muhtelif et kalınlığındaki borulardan iş sonunda artan ve davalı şirkete tesli edilmesi gereken borularda eksik teslim edilen hat borusundan kaynaklanan negatif iş değişkliği adı altında kesilen ancak henüz ödenmesi yaplmayan 54.638,49 USD yönünden davacı şirketin BORÇLU OLMADIĞININ TESPİTİNE, Fazlaya ilişkin istemin REDDİNE,” karar vermiştir.
Davacı vekili istinaf dilekçesinde özetle; 2007 yılında bitirilen proje için 6 yıl sonra yapılan toplantıda boruların eksik olduğunun iddia edilmesinin kabulünün mümkün olmadığı, boru hatta inşaatında firesiz boru kullanmanın mümkün olmadığı, bilirkişiler tarafından projede kullanılan borularda meydana gelen fire oranının işin tekniği gereği mümkün olduğunun tespit edildiği, davalı tarafça projede boru fire oranı %0,5 olarak öngörülmüşken müvekkilinin %0,2 oranında fire verdiği, proje kapsamında ortalama boyu 12 metre olan boruların kullanıldığı, toplam 13.562 adet boru kullanılarak 162.746,16 metre uzunluğunda hat inşaa edildiği, haliyle her boy boruda kısalma oluşmasının doğal olduğu, mahkemece davanın kabulüyle 125.522,74 USD borçlu olmadıklarının tespitine karar verilmesi gerekirken kısmen kabule karar verildiği nedenleriyle kararın kaldırılmasını talep etmiştir.
Davalı vekili istinaf dilekçesinde özetle; müvekkilinin kullanılacak boruları davacıya teslim ettiği, sözleşmede fire payına ilişkin düzenleme bulunmadığı, ikinci bilirkişi kurulunun hukuki ve sözleşmesel dayanağı olmadan farazi hesaplamalar yaptığı, karara esas alınan bu raporda sözleşme, teknik şartname ve Yapım İşleri Genel Şartnamesi hükümlerinin yok sayıldığı, hurda hesabına dayanılarak karar verilmesinin doğru olmadığı, davacının teslim edilen boruları en ekonomik şekilde kullanması gerektiği, hatalı kaynak masraflarının davacıya ait olduğu, onarım sonrası ortaya çıkan tüm parçaların teslim edilmesi gerektiği, ilk bilirkişi kurulunun çoğunluk görüş ve raporunda da belirtildiği üzere eksik boru miktarının kaynak ağzı açılırken ya da taşlama işleme sırasında yok olmasının ve toprağa karışmasının mümkün olmadığı, aksine milimetre ölçüsünde de olsa bir miktar uzamaya neden olacağı, taşlama sırasında talaş hale gelen kısmın hiçbir zaman bu miktarlara ulaşmayacağı ve sözleşmede artan borunun teslim edileceği ile teklif edilen birim fiyat üzerinden karşılanacağı kabul edildiğinde hesap edilen bedelin yerinde olduğu nedenleriyle kararın kaldırılmasına karar verilmesini talep etmiştir.
Dava, eser sözleşmesinden kaynaklanan menfi tespit istemine ilişkin olup, mahkemece davanın kısmen kabulüne dair verilen karara karşı süresi içinde taraf vekillerince istinaf kanun yoluna başvurulmuştur.
İnceleme, 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun 355. maddesi hükmü uyarınca istinaf dilekçesinde belirtilen sebeplerle sınırlı olarak ve kamu düzenine aykırı hususların olup olmadığı gözetilerek yapılmıştır.
Eser sözleşmesinde malzeme iş sahibi tarafından sağlanmışsa yüklenici, onları gereken özeni göstererek kullanmakla ve bundan dolayı hesap ve artanı geri vermekle yükümlüdür (TBK 472/2).
Taraflar arasında ….. inşaasına ilişkin 30.12.2004 tarihli iki ayrı sözleşme akdedildiği, davalı …’ın 27.08.2013 günlü toplantısında davacı yükleniciye teslim edilen borulardan hatta kullanılmayıp artan kısmın bir bölümünün iade edilmediğinin tespit edildiği, iade edilmeyen boru bedelinin 125.522,74 USD olarak hesaplanıp davacıdan talep edildiği, hatta kullanılmayıp artan boru miktarının 1477,52 metre, iade edilen boru miktarının 1084,32 metre ve iadesi gereken boru miktarının 393,20 metre olarak hesaplandığı, mahkemece oluşturulan her iki bilirkişi kurulu tarafından iadesi gereken boru miktarı hususunda raporlar arasında fark bulunmadığı, birinci kurul raporunda boruların çapı itibariyle kaynak ağzı açma ve taşlama işlemleri sırasında talaş olarak metreler mertebesinde hatta ölçülebilir oranda toprağa karışmasının teknik olarak mümkün olmadığı, aksine milimetre düzeyinde olsa kaynak uygulanmasından ötürü uzunluk kazancı oluşacağı tespit edilerek iadesi gereken boruların bedeli davalıya maliyet bedeli üzerinden hesaplanarak 125.522,74 USD olarak belirlenmişken, ikinci bilirkişi kurulunun 40″ borularda 3.05 metreden ve 16″ borularda 1.21 metreden kısa parçaların imalatta kullanılamayacağı gerekçesiyle belirtilen uzunluklardan kısa parçalar için hurda değeri üzerinden, daha uzun parçalar için imal boru birim fiyatı üzerinden hesaplama yapılmak suretiyle iadesi gereken boruların toplam bedelinin 70.884,25 USD olarak tespit edildiği, raporlar arasındaki farkın ikinci raporda iadesi gereken boruların büyük bir kısmı için hurda değeri üzerinden hesaplama yapılmasından kaynaklandığı anlaşılmış olup, sözleşmede fire oranına ilişkin düzenleme bulunmadığı, davacı yüklenicinin kendisine teslim edilen ancak hatta kullanmadığı borulardan 393,20 metre boruyu iade etmediği belirlidir.
Taraflar arasındaki sözleşme ve ekleri ile mahkemece alınan her iki bilirkişi kurul raporlarında davalı iş sahibi tarafından davacı yükleniciye teslim edilen borulardan artan miktarın davalı iş sahibine iadesinde fire oranının uygulanacağına ilişkin herhangi bir düzenleme bulunmadığının anlaşılmasına ve davalı tarafça bilirkişi raporlarında da belirtildiği üzere iade edilmediği anlaşılan 393,20 metre boru miktarı üzerinden davalı tarafça yapılan kesintinin taraflar arasındaki sözleşmeye uygun olduğu, bu nedenle mahkemece davanın reddine karar verilmesi gerekirken yazılı şekilde davanın kısmen kabulüne karar verilmiş olması doğru olmadığından davacı vekilinin istinaf başvurusunun esastan reddine, davalı vekilinin istinaf başvurusunun kabulüne, mahkeme kararının kaldırılmasına, HMK 353/1.b.2 madde gereğince davanın reddine dair yeni hüküm tesisine karar verilmiştir.
HÜKÜM: Yukarıda açıklanan nedenlerle;
1-) Davacı vekilinin istinaf başvurusunun HMK 353/1.b.1 madde gereğince esastan reddine,
2-) Davalı vekilinin istinaf başvurusunun kabulüne,
3-) Ankara 3. Asliye Ticaret Mahkemesinin 27.09.2018 tarih ve …
sayılı kararının HMK’nın 353/1.b.2 maddesi gereğince kaldırılmasına,
4-) Davanın reddine,
5-) Alınması gereken 59,30 karar harcının davacı tarafça yatırılan 4.394,85 TL peşin harçtan mahsubu ile artan 4.335,55TL harcın karar kesinleştiğinde ve talebi halinde davacıya iadesine,
6-) Davalı tarafça yatırılan 3.270,21 TL bakiye karar harcının karar kesinleştiğinde ve talebi halinde davalıya iadesine,
7-) Avukatlık Asgari Ücret Tarifesi gereğince hesaplanan 26.464,27 TL vekalet ücretinin davacıdan alınarak davalıya ödenmesine,
😎 Davacı tarafından yapılan yargılama giderlerinin üzerinde bırakılmasına,
9-) Davalı tarafından yapılan 50 TL tebligat giderinin davacıdan alınarak davalıya ödenmesine,
10-) 6100 sayılı HMK’nın 333. maddesi gereğince, taraflarca yatırılan gider ve delil avansının kullanılmayan kısmının karar kesinleştiğinde yatıran ilgili tarafa iadesine,
İstinaf incelemesi yönünden;
11-) Alınması gereken 59,30 istinaf karar harcından peşin alınan 44,40 TL harcın mahsubu ile bakiye 14,90 TL harcın davacıdan alınarak Hazine’ye irat kaydına,
12-) Davacı tarafından yatırılan istinaf başvuru harcı ve yapılan istinaf yargılama giderlerinin üzerinde bırakılmasına,
13-) Davalı tarafından ödenen 1.913,77 TL istinaf karar harcının talep halinde kendisine iadesine,
14-) Davalı tarafından ödenen 121,30 TL istinaf başvuru harcı ile 18,50 TL tebligat ve 41,65 TL posta gideri olmak üzere toplam 181,45 TL’nin davacıdan alınarak davalıya verilmesine,
15-) Davalı tarafça yatırılan gider avansından kullanılmayan kısmın karar kesinleştiğinde kendisine iadesine,
Dosya üzerinde yapılan inceleme sonucunda HMK’nın 361. maddesi gereğince kararın taraflara tebliği tarihinden itibaren 2 hafta içinde Yargıtay’da TEMYİZ yolu açık olmak üzere 08.07.2021 tarihinde oybirliği ile karar verildi.