Emsal Mahkeme Kararı Ankara Bölge Adliye Mahkemesi 27. Hukuk Dairesi 2019/882 E. 2021/553 K. 03.06.2021 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı kesinleşmiş bir karardır.

T.C. ANKARA BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ 27. HUKUK DAİRESİ
Esas No: 2019/882 – Karar No:2021/553

T.C.
ANKARA
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
27. HUKUK DAİRESİ

DOSYA NO : 2019/882
KARAR NO : 2021/553

T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
K A R A R

İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ : ANKARA 6. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
TARİHİ : 26/02/2019
NUMARASI :

DAVANIN KONUSU : İtirazın İptali (Eser Sözleşmesinden Kaynaklanan)
KARAR TARİHİ : 03/06/2021
KARAR YAZIM TARİHİ : 04/06/2021

Davacı vekili tarafından davalı aleyhine açılan eser sözleşmesinden kaynaklanan alacağın tahsili için yapılan icra takibine vaki itirazın iptali istemine ilişkin davada mahkemece davanın kabulüne dair verilen karara karşı süresi içinde davalı vekili tarafından istinaf kanun yoluna başvurulması üzerine yapılan incelemede;
GEREĞİ GÖRÜŞÜLÜP DÜŞÜNÜLDÜ:
Davacı vekili; davalı ile davacı arasında yapılan işin sonucunda kesilen faturaların karşılığının ödenmemesi nedeniyle davalı şirket aleyhine 27.03.2017 tarihinde Ankara 15. İcra Müdürlüğü’nün …/…… sayılı dosyasıyla icra takibi yapıldığını , davalının icra takibine itirazı nedeniyle takibin durduğunu, davacı ile davalı firma arasında Alüminyum Sürgü ve kapak sistemlerinin yapılması konusunda 19.02.2016 ve 11.04.2016 tarihinde sözleşmelerden kaynaklanan yükümlülüklerini müvekkilinin ifa etmesine rağmen, icra takibine konu bakiye alacağın ödenmediğini, faturaların borçlunun ticari defterlerinde kayıtlı olduğunu ve davalının süresi içinde faturalara itiraz etmediğini ileri sürerek, davanın kabulü ile itirazın iptali ile takibin devamına, davalı aleyhine %20 icra inkâr tazminatına karar verilmesini talep etmiştir.
Davalı vekili; taraflar arasındaki 19/02/2016 ile 19/04/2016 tarihli sözleşmelerle davalının yapmış olduğu inşaatta kullanılacak dolap kapakları işleri için anlaşma yapıldığını ve sözleşmelerde belirtilen bedellerin ödendiğini , icra takibi konusu ödemenin davalı tarafından yapılmadığını, davacının yapmış olduğu işlemleri ayıplı ve eksik olarak yaptığını, ayıbın davacıya bildirilerek giderilmeden bakiye bedelin ödenmeyeceğinin belirtildiğini, davacının sözleşmeye aykırı edimde bulunarak ayıpları gidermeden icra takibi yaptığını , davalının inşaatında yapılan dolap kapakları işini davacı yapmasına rağmen sürgü frenlerini yanlış ve ayıplı yaptığından dolap kapaklarında fren sisteminin çalışmadığını ve hız kesilmeden kapakların kapanmadığını, ayıpların giderilmemesi nedeniyle ödeme yapılmadığını, yapılan araştırmada ayıpların giderim bedelinin işçilik dahil 20.000,00 TL üzerinde olduğunun anlaşıldığını savunarak, davanın reddine ve davacı aleyhine %20’den aşağı olmamak üzere kötüniyet tazminatına karar verilmesini talep etmiştir.
Mahkemece, taraflar arasında düzenlenen sözleşme, cari hesap ekstresi, faturalar, icra dosyası, alınan bilirkişi raporu ve tüm dosya kapsamı birlikte değerlendirildiğinde, taraflar arasında yapılan satış sözleşmesi uyarınca sözleşmeye konu malların tesliminin yapıldığı ancak bedelinin ödenmemesi nedeniyle davacı tarafça icra takibine girişildiği, teslim edilen malların ayıplı olduğuna dair yasada belirtilen uygun sürede davalı tarafından ihbar yapılmadığı gerekçesiyle davanın kabulü ile itirazın iptaline, takibin devamına, icra inkâr tazminatı koşulları oluştuğundan davacı lehine icra inkar tazminatına karar verilmiştir.
Davalı vekili istinaf dilekçelerinde; müvekkili şirketin davacıya hiçbir suretle borcunun bulunmadığını, müvekkili ile davacı arasında 19/02/2016 ile 19/04/2016 tarihlerinde müvekkilinin yapmış olduğu inşaatta kullanılacak dolap kapakları işleri için anlaşma yapıldığını, davacının bu işlemlerin karşılığı sözleşmelerde belirtilen bedelleri aldığını, icra takibi konusu ödemenin müvekkili tarafından yapılmadığını, bunun sebebinin ise davacının yapmış olduğu işlemlerin ayıplı ve eksik olarak yapmasından kaynaklandığını, bu durumun da davacıya anlatılmasına rağmen davacının sözleşmeye aykırı edimde bulunarak ayıpları gidermeden icra takibi başlattığını, davacı ile müvekkili arasında yapılan işin müvekkilinin yapmış olduğu inşaatta bulunan dairelerin içinde kullanılan dolapların kapakları, kapak sürgüleri ve dolapların sessiz ve güvenli bir şekilde kapanması için alınan dolap sürgü frenlerini kapsadığını, davacının müvekkiline sözleşme uyarınca teslim ettiği ve taktığı dolap kapaklarına uygun olmayan dolap sürgü frenleri dolayısıyla dolap kapaklarının ya kapanamadığını ya da sürgü freni kapağa küçük geldiği için hızlı bir şekilde kapandığını, bu ayıpların davalının işlerini teslim etmesi esnasında belirlendiğini, bu nedenle müvekkilinin ayıp iddiasına rağmen dolap sürgü frenlerini değiştirmeyen davacının bu edimini nedeniyle bakiye bedelin ödenmediğini ve yapılan haksız icra takibine taraflarınca itiraz edildiğini, dava konusu işin bir satış işi olmadığını, davacının müvekkilinin dolaplarının kapak ölçülerini alması ve bu kapak ölçülerine göre dolap kapağı, sürgüsü ve sürgü freni yaptığını ve teslim ettiğinin ortada olduğunu, davacının yapmış olduğu işleri doğru ve eksiksiz teslim etme sorumluluğunun bulunduğunu, 12.10.2018 tarihli bilirkişi raporunda müvekkilin haklılığının açıkça tespit olunduğunu, müvekkilinin inşaatında bulunan toplam 215 dairenin 102 tanesinde bilirkişi tarafından inceleme yapıldığını ve 12.10.2018 tarihli bilirkişi raporunda görüldüğü üzere müvekkilin haklı olduğu ve ayıp nedeniyle davacının sorumlu olduğuna dair rapor tanzim olunduğunu, bu duruma rağmen Yerel Mahkemenin dosyaya ve hukuka uygun olmadan vermiş olduğu davanın kabulü kararının kaldırılması gerektiğini, icra inkar tazminatı koşullarının bulunmadığını belirterek, davanın reddine karar verilmesini talep etmiştir.
Dava, eser sözleşmesinden kaynaklanan bakiye alacağın tahsili için yapılan icra takibine vaki itirazın iptali istemine ilişkin olup, mahkemece davanın kabulüne dair verilen karar davalı vekili tarafından istinaf edilmiştir.
İnceleme, 6100 sayılı HMK’nın 355. madde hükmü uyarınca istinaf dilekçesinde belirtilen sebeplerle sınırlı olarak ve kamu düzenine aykırı hususların olup olmadığı gözetilerek yapılmıştır.
HMK’nın 33. maddesine göre hakim Türk hukukunu resen uygular. Bu nedenle mahkemece; tarafların gösterdiği hukuki sebep ile bağlı olmaksızın somut uyuşmazlığa uygun olan hukuki müessese ve ilgili kanun hükümleri belirlenerek uyuşmazlığın doğru hükümlere göre çözümlenmesi gerekir. Bu açık düzenleme karşısında tarafların, iddia ve savunmalarının dayanağı olarak farklı bir yasa kuralına dayanmış olmaları tarafların lehine veya aleyhine sonuç doğurmaz ve bu konuda usuli kazanılmış hak doğduğundan da söz edilemez.
Öncelikle taraflar arasındaki 11/04/2016 tarihli sözleşme ve karşılıklı edimleri incelendiğinde; tarafların aralarındaki ilişki bir satış sözleşmesi olmayıp yanlar arasında anlaşmanın yapıldığı tarihte yürürlükte bulunan 6098 sayılı BK’nın 470 ve devamı maddelerinde düzenlenen eser sözleşmesi ilişkisi olup, davacı taşeron, davalı ise yüklenicidir.
Eser sözleşmesinde ayıba dair hükümler, 6098 sayılı TBK’nın 474-478. maddeleri arasında düzenlenmiştir.
Ayıp sebebiyle yüklenicinin sorumluluğunu düzenleyen TBK’nın 474. maddesi uyarınca açık ayıplar yönünden iş sahibi imkân bulur bulmaz eseri gözden geçirmek ve ayıpları varsa, bunu uygun bir süre içinde, gizli ayıplar yönünden ise, 477/son maddesi uyarınca da, ortaya çıkar çıkmaz gecikmeksizin durumu yükleniciye bildirmek zorunluluğu bulunmaktadır. Ayıbın bildirilmemesi halinde eser kabul edilmiş sayılır. Ayıp ihbarı yapılması vakıasından lehine sonuç çıkaracak olan davalı olduğundan ayıp ihbarı yapıldığını HMK 190 ve TMK 6. madde gereğince davalı ispatlamalıdır.
Somut olayda mahkemece, davalının TTK’nın 23. maddesinde öngörülen süre içersinde ayıp ihbarında bulunmadığı bu nedenle ayıba bağlı haklarının düştüğü kabul edilerek davanın kabulüne karar verilmiştir. Mahkemenin ayıp ihbarına dayanak yaptığı yasa maddesi satım akdi ile ilgili olup, somut olayda taraflar arasındaki ilişki eser sözleşmesi ilişkisi olduğundan satım akdine ilişkin hükümlerin eldeki davada uygulanma imkânı bulunmamaktadır. Bu durumda, mahkemece mahallinde keşif yapılarak alınan ve oluşa uygun olup denetlenebilir olduğu anlaşılan 12/10/2018 tarihli bilirkişi raporuna göre, taraflar arasındaki sözleşme gereğince davacının yaptığı imalatta bir kısım ayıpların olduğu ve davalı tarafça ispatlanan bu ayıpların gizli ayıp olduğu ve giderim bedelinin 3.315,00 TL olduğu anlaşıldığından davacının bakiye iş bedeli olan 20.742,00 TL’den mahsubu gerektiğinden davacının bakiye alacağı 17.427,00 TL olup, mahkemece bu kısım yönünden davanın kısmen kabulüne karar verilmesi gerekirken imalattaki aybın niteliği dikkate alınmadan ve TTK’nın hükümlerinin uygulanarak karar verilmesi doğru olmamıştır.
İcra İflas Kanunu’nun 67/II. maddesi uyarınca itirazın iptâli davasının kabulüne karar verilmesi halinde davacı alacaklı yararına icra inkâr tazminatına hükmedilmesi için alacaklının yaptığı icra takibine davalı borçlunun haksız olarak itiraz etmesi gerekmektedir. Somut olayda, yapılan yargılama sürecinde icra takip dosyası getirilmiş, tarafların göstermiş oldukları kanıtlar toplanıp, mahallinde keşif yapılarak yapılan işte ayıp olup olmadığı tespit edilerek, bilirkişiden rapor alınmış, alacak-borç durumu yargılama sonucu alınan bilirkişi raporuna göre belirlenmiştir. Bu durumda dava, konusu itibariyle yargılamayı gerektirir özellik arzetmektedir. Takibe konu edilen alacak likid değildir. Bu nedenle davacının icra inkar tazminatı talebinin koşulları oluşmadığından icra inkar tazminatı talebinin reddi gerekirken kabulüne karar verilmesi de hatalı olmuştur.
Davalı vekilinin diğer istinaf nedenlerinin ise dosya kapsamına, kararın dayandığı delillerle, yasaya uygun gerektirici nedenler ve ileri sürülen istinaf sebepleri dikkate alındığında kararda usul ve esas yönünden yasaya aykırılık bulunmadığı anlaşılmakla esastan reddine karar verilmesi gerekmiştir.
Yukarıda açıklanan nedenlerle, davalı vekilinin istinaf başvurusunun kabulüne, mahkeme kararının HMK’nın 353/1-b.2 maddesi gereğince kaldırılmasına, davanın kısmen kabulüne dair aşağıdaki kararın verilmesi gerekmiştir.
HÜKÜM: Yukarıda açıklanan nedenlerle;
1-Davalı vekilinin istinaf başvurusunun KABULÜNE,
2-Ankara 6. Asliye Ticaret Mahkemesi’nin 26/02/2019 tarih ve …./….. E. ……/…… K. sayılı kararının 6100 sayılı HMK’nın 353/1-b.2 maddesi gereğince KALDIRILMASINA,
3-Davanın KISMEN KABULÜ ile, Ankara 15. İcra Müdürlüğü’nün ……/…. sayılı icra dosyasındaki davalı itirazının 17.427,00 TL asıl alacak üzerinden iptaline, takibin bu miktar üzerinden devamına, takip tarihinden itibaren asıl alacağa değişen oranlarda avans faizi uygulanmasına, fazlaya ilişkin istemin reddine,
4-İcra inkâr tazminatı talebinin REDDİNE,
5-Davalının kötü niyet tazminatı talebinin REDDİNE,
6-Alınması gereken 1.190,44 TL nispi harçtan peşin alınan 354,23 TL harcın mahsubu ile bakiye 836,21 TL harcın davalıdan alınarak Hazineye irat kaydına,
7-Davacı tarafından yatırılan 354,23 TL nispi harcın davalıdan alınarak davacıya verilmesine,
8-Davacı tarafından yapılan 31,40 TL başvurma harcı, 147,50 TL tebligat ve posta gideri ve 1.000,00 TL bilirkişi ücreti olmak üzere toplam 1.178,90 TL yargılama giderinin davanın kabul edilen miktar üzerinden hesaplanan 990,51 TL’nin davalıdan alınarak davacıya verilmesine, bakiye kısmın davacı üzerinde bırakılmasına,
9-Davalı tarafından yapılan yargılama gideri bulunmadığından bu konuda bir karar verilmesine yer olmadığına,
10-Davacı kendisini vekille temsil ettirdiğinden A.A.Ü.T. uyarınca hesaplanan 4.080,00 TL vekalet ücretinin davalıdan alınarak davacıya verilmesine,
11-Davalı kendisini vekille temsil ettirdiğinden A.A.Ü.T. uyarınca hesaplanan 3.315,00 TL vekalet ücretinin davacıdan alınarak davalıya verilmesine,
12-6100 sayılı HMK’nın 333. maddesi gereğince, taraflarca yatırılan gider ve delil avansının kullanılmayan kısmının karar kesinleştiğinde ilk derece mahkemesince ilgili tarafa iadesine,
İstinaf incelemesi yönünden;
13-Davalı tarafından yatırılan 354,30 TL istinaf karar harcının talep halinde davalıya iadesine,
14-Davalı tarafından yapılan 121,30 TL istinaf kanun yoluna başvurma harcı ile 16,45 TL dosya gönderme masrafı olmak üzere toplam 137,75 TL yargılama giderinin davacıdan alınarak davalıya verilmesine,
Dosya üzerinde yapılan inceleme sonucunda 6100 sayılı HMK’nın 362/1-a maddesi uyarınca KESİN olarak 03/06/2021 tarihinde oybirliği ile karar verildi.

Başkan

¸e-imzalıdır

Üye

¸e-imzalıdır

Üye

¸e-imzalıdır

Katip