Emsal Mahkeme Kararı Ankara Bölge Adliye Mahkemesi 27. Hukuk Dairesi 2019/839 E. 2021/637 K. 24.06.2021 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı kesinleşmiş bir karardır.

T.C. ANKARA BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ 27. HUKUK DAİRESİ

T.C.
ANKARA
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
27. HUKUK DAİRESİ

T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
K A R A R

İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ : ANKARA 12. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
TARİHİ : 13/12/2018
NUMARASI …
DAVANIN KONUSU : Alacak (Eser Sözleşmesinden Kaynaklanan)

KARAR TARİHİ : 24.06.2021
KARAR YAZIM TARİHİ : 24.06.2021

Davacı vekili tarafından davalı aleyhine açılan eser sözleşmesinden kaynaklanan itirazın iptali talepli dava ile alacak talepli birleşen davada mahkemece davanın reddine ve birleşen davanın kısmen kabulüne dair verilen karara karşı süresi içinde davacı vekilince istinaf kanun yoluna başvurulması üzerine yapılan incelemede;
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:
Davacı vekili özetle; müvekkili ile davalı arasında … … Santralinde epoksi kaplama işine ve boya işine ilişkin iki ayrı sözleşme yapıldığını, ilk sözleşmeden önce davalı yetkilisinin kumlama yapılacak yüzeylerde kaplama olmadığını, paslı ve kumlamaya hazır halde bulunduğunu belirttiğinden müvekkilinin kaplamasız ve kuru yüzeylere göre teklif verdiğini, oysa yüzeylerin elyaf, lastik ve epoxy kaplamalı ve de ıslak olduğunu, tank ve hatların su ve kimyasallarla dolu olduğunu, müvekkilinin iradesinin sakatlandığını, bu nedenle yer teslim belgesinin imzalanmadığını, davalının kaplamaların sökülmesi, kurutma ve boşaltma işlemlerinin adam/saat hesabıyla yapılmasını kabul ettiğini, ancak işçilerin 800 saat çalışma ücretlerinin ödenmediğini, 64 metrekarelik stok tankı ve dozaj tankının tankının lastik kaplı olduğunu, müvekkilinin uyarılarına rağmen davalının lastik kaplama sökülmeksizin üzerine epoksi yapılması talimatını verdiğini, kumlama yapılan tank ve hatlarda epoksi kuruma süreleri beklenmeden davalının kimyasal sıvı alımı yaptığını, bu nedenle bu işin garanti dışı bırakıldığını, davalının faturaları ödemediğini, bazı faturaları iade ettiğini, müvekkilini verdiği teminat senetlerini iade etmediğini, ihtarnamelere cevap vermediğini, davalının boyaların sahte olduğunu öne sürdüğünü, boya üretici firmanın satışı yapan firmanın acentesi ve boyaların kendi ürünü olduğunu davalıya bildirdiğini, takibe konu faturaları 31.08.2012 tarihinde almasına rağmen itiraz etmediğini, davalının e-posta ile gönderdiği raporun mesnetsiz olduğunu, zira tüm yüzeylerin power brush yöntemi ile temizlenip astar yapıldığını, davalı yetkilisi kontrol mühendisinin işlemlere her aşamada onay verdiğini öne sürerek…. sayılı takibe vaki itirazın iptaliyle takibin devamına ve icra inkar tazminatına karar verilmesini talep etmiştir.
Davalı vekili özetle; davalının akdedilen 28.03.2012 tarihli sözleşmeyle hasarlı kaplama ve korozyonlu yüzeylerin giderilmesi ve yeniden kaplanması işini, 17.04.2012 tarihli sözleşmeyle de kondenserin dış yüzeyi ile kondensere bağlı ana soğutma suyu borularını … boya ile boyamayı üstlendiğini, davacının 14.05.2012 tarihli, 150.821 TL tutarlı faturası için müvekkilinin 61.189,65 TL iş bedeli ve 1.189, 65 TL damga vergisi ödediğini ve davacı personelinin yemek bedeli için 4.417,94 TL’nin mahsup edildiğini, ayrıca 75.818,63 TL daha ödeme yapıldığını, yine ayıplı iş nedeniyle 18.05.2012 tarih … nolu iade faturası ile davacı alacaklarından 8.183,42 TL’nin mahsup edildiğini, davacının her iki sözleşme kapsamında üstlendiği işleri sözleşme ve eklerine uygun olmayan biçimde ve ayıplı olarak ifa ettiğini, boya işine ilişkin 12.06.2012 tarihli 17.700 TL tutarlı faturanın iade edildiğini, faturaya 15.06.2012 tarihli eksik ve kusurlu iş raporunun da eklendiğini, davacının bir kısmı boya işini düzeltmek için bazı yerleri yeniden boyadığını, yaptığı bu iş için 15.08.2012 tarihli faturayı gönderdiğini, ayıplı işi düzeltmek için yaptığı işler nedeniyle talepte bulunamayacağını, davacının iddia ettiği e-postaların müvekkili yetkilileri tarafından gönderilmediğini, sözleşmede hasarlı kaplama ve korozyonlu yüzeylerin giderilmesi, yüzey hazırlandıktan sonra yenide kaplanması kararlaştırıldığından davacının yüzeylerin kaplamasız olduğu söylenerek yanıltıldığı iddiasının doğru olmadığını, sözleşmede yer teslim belgesi düzenlenmesinin öngörülmediğini, mevcut kaplamaların sökülmesi için saat ücreti ödenmesinin kabul edilmediğini, ancak davacının 14.05.2012 tarihli fatura kapsamındaki 856 saat ücret için iyiniyetle 400 saatinin kabul edildiğini, kalan kısma ilişkin 18.05.2012 tarihli iade faturası düzenlendiğini, stok tankı ve dozaj tankındaki mevcut lastik kaplama sökülerek epoksi yapılması gerekirken lastik sökülmeden kaplandığını, müvekkilinin buna dair talimatta bulunmadığını, tank ve hatlarda epoksi kuruma süresinin beklendiğini, davacının onayı ile sıvı alımı yapıldığını, boyanın Jotun boya tarafından üretilip etiketlenmediğinin bizzat Jotun boya tarafından bildirildiğini, sonraki yazışmaların durumu kurtamaya matuf olduğunu, yüzey temizliğinin sözleşmeye uygun yapılmadığını, davacının 5 yıl garanti verdiğini, işlerin … santralde yapıldığını, santralin üretime devam etmemesi halinde telafisi güç zararların doğacağını, icra inkar tazminatı koşullarının oluşmadığını savunarak davanın reddine karar verilmesini talep etmiştir.
Birleşen davada
Davacı vekili özetle; taraflar arasında akdedilen sözleşmeler nedeniyle müvekkilinin toplam 150.239,63 TL ödeme yaptığını, ekli CD, video kayıtları ve fotoğraflardan anlaşılacağı üzere davalı yüklenicinin yaptığı tüm kaplama ve boyaların deforme olduğunu, kalktığını, döküldüğünü, müvekkili tarafından kullanılamayacak ve kabulü beklenemeyecek durumda olduğunu, eserin kabulünün yapılmadığını öne sürerek 150.239,63 TL’nin tahsiline karar verilmesini talep etmiştir.
Davalı vekili özetle; sözleşmeyle ilgili e-posta kayıtları bulunduğunu, yüzeylerin kuru ve boyamaya hazır olduğu bildirilmişse de ıslak ve kaplamalı olduğunun görüldüğünü, durumun davacıya bildirildiğini, adam saat ücreti ödenmesinin kararlaştırıldığını, davacının hem adam saat ücreti olmadığını bildirdiğini hem de bir miktar ödeme yapmakla yüzeylerin sözleşme şartlarına uygun olmadığını kabul etmiş olduğunu, müvekkili işi yerine getirdikten sonra kaplama ve boyanın kürlenme süresi 72 saatin beklenmesi gerektiği halde kar elde etme düşüncesiyle beklenilmeyerek su ve kimyasal akışına izin verildiğini, santralin bir gün kapalı kalması halinde 500.000 TL zarar meydana geleceğinin bildirildiğini, beklenmediği için yapılan işin bozulduğunu, müvekkilinin davalı mühendis ve kontrol amirlerinin talimatıyla iş yaptığını, davalının işi kabul ettiğini beyan etmiştir.
İlk Derece Mahkemesince; ” Yukarıda belirtildiği üzere gerek yerinde keşif incelemesi yapılmasına engel şartların söz konusu olması gerek işin yapıldığı yer olan … Santralin aktif olması nedeniyle keşif tarihinin belirlenememesi gerekse de yapılan iş tarihinin üzerinden geçen zaman zarfından dolayı keşif incelemesinin şu aşamada dosyanın çözümüne getireceği katkının sınırlı olacağına kanaat edinilmesi sebebiyle mahkememizce dosyada yer alan tutanaklar, tanık beyanları, 2 adet sözleşme metni, fotoğraflar, CD içerikleri ile diğer ilgili bilgi ve belgeler üzerinden bilirkişi incelemesi yapılmasına karar verilmiş, tüm dosya birlikte değerlendirildiğinde; davacının sözleşmeler kapsamında yaptığı işin teknik şartnameye aykırı olduğu iddiası ile davalı tarafından tutanaklar tutularak yapılan eksik işlerin davalıya bildirildiği, davalının tuttuğu tutanakların yapılması konusunda anlaşılan işin gereği ile sözleşme maddelerine uygun olduğu, nitekim 16.10.2012 tarihli tutanak içeriklerinde de belirtildiği üzere işletme sırasında tank içi epoksi kaplamanın renginin değiştiği, yüzeyden ayrılarak kavlandığı ve soyulduğunun fotoğraflar ve video çekimiyle ispat edildiği, benzer şekilde 15.01.2013 tarihi CD ve fotoğraflardan da görüleceği üzere ana soğutma suyu borularında kondenser ile soğutma kuleleri arasındaki boru hattında epoksi yüzey kaplamasının yer yer çatladığı, büyük ölçüde kavlanarak soyulup döküldüğü, metal yüzeylerin ortaya çıktığı, tutanak içerikleri ve tanık beyanlarına göre bahse konu ayıpların işin bitiminden çok sonra ortaya çıktığından gizli ayıp niteliğinde olduğunun kabulünün gerektiği, ayrıca tutanaklarda sıralanan ve belirtilen işlerin sözleşme ve teknik şartnameye uygun olmaması, sözleşme ile yüklenicinin işin yapımında kullandığı malzemelerin imalat ve kalitesinden doğacak kusurlara karşı 5 yıl süreyle sorumlu olmasından kaynaklı üzerine düşen edim yükünü yerine getirmemesi karşısında yüklenicinin gerçekleştirdiği imalatın kabul edilemeyecek düzeyde olduğu, teknik şartnamenin 6. maddesinde işin kontrolü ve kabulünün düzenlendiği, davalı tarafça bu doğrultuda yapılan işin geçici veya kesin kabulü yapılmadan yukarıda belirtilen hususların tespit edildiği, sonuç itibarıyla asıl ve birleşen dava yönünden mahkememizce verilen kesin sürelere rağmen bilirkişi incelemesi için gerekli gider avansını süresinde yatırmaması ile bilindiği üzere yüklenicinin yapılan işi kararlaştırılan sürede ve nitelikte yapmış olduğunu ispat külfetinin bulunması karşısında bakiye alacak isteminden kaynaklı ispat edilmeyen dava nedeniyle asıl davanın reddine karar verilmesi gerektiği, asıl davada istenen asıl alacak miktarı üzerinden davacı aleyhine icra inkar tazminatına hükmedileceği anlaşılmıştır. Diğer yandan birleşen davada davacının isteminin sözleşmeden dönme nedeniyle bedel iadesi olduğu kabulünün gerektiği, asıl davacının yargılama sırasında üzerine düşen edimleri yerine getirmeyerek yapılan işin istenen nitelikte olduğuna dair ispat külfetini yerine getiremediği, sözleşmede garanti süresi kabul edildiğinden iş sahibinin TBK md. 478 vd. maddelerde öngörülen sürelerle bağlı olmayıp, ayıp ihbarını garanti süresi içinde her zaman yapabileceği, nitekim bu doğrultuda birleşen davacı tarafından garanti süresi içinde tespit edilen eksik ve ayıp işler birleşen davalıya bildirilmesine rağmen bu işlerin yüklenici tarafından yerine getirilmediği, dolayısıyla 6098 sayılı TBK. md. 475 gereği yukarıda belirtilen olgulardan kaynaklı olarak ortaya konulan işin iş sahibinin hakkaniyet gereği kabule zorlanamayacağı ölçüde ayıplı ve sözleşme hükümlerine aykırı olduğunun kabulünden hareketle davacının iş bedeline karşılık davalıdan banka yoluyla yapılan ödemeler, damga vergisi ve yemek bedeli olmak üzere toplam 141.426,13-TL tutarındaki ödemesini talep edebileceği, fazlaya ilişkin istem koşullarının somut olayda oluşmadığı” gerekçesiyle asıl davanın reddine, 6.017,40 TL kötü niyet tazminatının davacıdan tahsiline ve birleşen davanın kısmen kabulü ile 141.426,13 TL’nin tahsiline karar vermiştir.
Davacı vekili istinaf dilekçesinde özetle; müvekkilinin faturalara konu edimi ifa ettiği, faturaların ticari defterlere işlendiği, eserin ayıpsız yerine getirildiği, ayıplı olduğunun davalı tarafça ispatlanamadığı, ayıbın tespiti için keşfin zorunlu olduğu, eserin yapılmasında yer almayan davalı çalışanlarının beyanı esas alınarak karar verildiği, davanın kabulüne , birleşen davanın reddine karar vermek gerekirken hatalı olarak, delile dayanmadan karar verildiği nedenleriyle kararın kaldırılmasını talep etmiştir.
Dava, eser sözleşmesinden kaynaklanan itirazın iptali talepli dava ile alacak talepli birleşen davada mahkemece davanın reddine ve birleşen davanın kısmen kabulüne dair verilen karara karşı süresi içinde davacı vekilince istinaf kanun yoluna başvurulmuştur.
İnceleme, 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun 355. maddesi hükmü uyarınca istinaf dilekçesinde belirtilen sebeplerle sınırlı olarak ve kamu düzenine aykırı hususların olup olmadığı gözetilerek yapılmıştır.
Davacı-birleşen davada davalı vekilince her iki davada verilen karar istinaf edilmiş ise de, birleşen davaya ilişkin istinaf harçlarının yatırılmadığı, mahkemece düzenlenen usulüne uygun muhtıranın 24.03.2019 tarihinde tebliğ edilmesine rağmen istinaf harçlarının yatırılmadığı, mahkemece 08.04.2019 tarihinde birleşen dava yönünden “istinaf başvuru talebinin reddine” karar verildiği, ek kararın 13.04.2019 tarihinde tebliğ edildiği, ek kararın istinaf edilmeksizin kesinleştiği anlaşılmıştır.
Eser iş sahibinin kullanamayacağı veya hakkaniyet gereği kabule zorlanamayacağı ölçüde ayıplı ya da sözleşme hükümlerine aynı ölçüde aykırı olursa sözleşmeden dönme hakkını kullanabilir (TBK 475/1.1).
Taraflar arasında 28.03.2012 tarihli yüzey temizliği ve kaplama, 17.04.2012 tarihli boya işine ilişkin iki ayrı sözleşme akdedildiği çekişmesiz olup, asıl davada yüklenici iş bedelini tahsil için başlattığı icra takibine vaki itirazın iptalini, birleşen davada ise işsahibi her iki sözleşme kapsamında yapılan işlerin kabul edilemeyecek derecede ayıplı olduğunu öne sürerek yaptığı ödemenin tahsilini dava ettiği, mahkemece işin kabul edilemeyecek derecede ayıplı olduğu gerekçesiyle asıl davanın reddine, birleşen davanın kısmen kabulüne 141.426,13 TL’nin tahsiline karar verildiği, açıklandığı üzere davacı-birleşen davada davalı tarafça birleşen dava yönünden istinaf harçlarının yatırılmamış olması nedeniyle mahkemece verilen “istinaf başvuru talebinin reddine” dair kararın kesinleştiği, birleşen davada verilen karar kesinleşmekle işin kabule icbar edilemeyecek derecede kusurlu olduğunun sabit olduğu anlaşılmıştır.
Mahkemece, dosya kapsamındaki bilgi, belge ve toplanan deliller değerlendirilerek yasal düzenlemelere uygun ve isabetli gerekçeyle karar verilmiş olduğu, ileri sürülen istinaf sebepleri dikkate alındığında mahkeme kararında usul ve esas yönünden yasaya aykırılık bulunmadığı ve özellikle taraflar arasındaki sözleşme, dosyaya sunulan delil ve belgeler, mahkemece alınan bilirkişi raporu ve istinaf talebinde bulunulmayan birleşen davada eserin kabul edilemeyecek derecede ayıplı olduğu gerekçesiyle kurulan hüküm dikkate alınarak asıl davada davacı-birleşen davada davalı vekilinin aşağıdaki husus dışında kalan istinaf başvurusunun reddine karar verilmiştir.
Asıl dava itirazın iptali davası olmakla birlikte davalı vekilince cevap dilekçesi ve yargılama aşamasında sunulan beyan ve dilekçelerde asıl davanın reddi talep edilmekle birlikte, kötüniyet tazminatı talebinde bulunulmadığından talep dışında hüküm kurulduğu gibi davadaki haklılık durumunun yargılamayla belirlenecek olması da dikkate alındığında koşulları da oluşmadığı halde asıl davada davalı yararına kötüniyet tazminatına hükmedilmiş olması doğru olmadığından davacı vekilinin istinaf başvurusunun kabulü ile HMK 353/1.b.2 madde gereğince mahkeme kararının kaldırılmasına, asıl davada kötüniyet tazminatına hükmedilmeksizin davanın reddine dair yeniden hüküm tesisine karar verilmiştir.
HÜKÜM: Yukarıda açıklanan nedenlerle;
1-) Davacı vekilinin istinaf başvurusunun kabulüne,
2-) Ankara 12. Asliye Ticaret Mahkemesi’nin 13.12.2018 tarih ve…. sayılı kararının 6100 sayılı HMK 353/1.b.2 madde gereğince kaldırılmasına,
Asıl davada
3-) Davanın reddine,
4-) Davacı tarafça yatırılan 308,40 TL peşin harçtan alınması gereken 59,30 TL karar ve ilam harcının indirilmesiyle artan 249,10 TL harcın karar kesinleştiğinde ve talep halinde davacıya iadesine,
5-) Avukatlık Asgari Ücret Tarifesi gereğince hesap ve takdir olunan 4.694,74 TL vekalet ücretinin davacıdan alınarak davalıya verilmesine,
6-) Davacı tarafça yapılan yargılama giderlerinin üzerinde bırakılmasına,
7-) Davalı tarafça yapılan 5.161 TL yargılama giderinin davacıdan alınarak davalıya verilmesine,
😎 6100 sayılı HMK’nın 333. maddesi gereğince gider ve delil avansının kullanılmayan kısmının karar kesinleştiğinde yatıran ilgili tarafa iadesine,
Birleşen davada
9-) Davanın kısmen kabulü ile;
10-) 141.426,13-TL’nin birleşen dava tarihinden itibaren işleyecek avans faiziyle birlikte davalıdan tahsili ile davacıya ÖDENMESİNE, fazlaya ilişkin istemin reddine,
11-) Alınması gereken 9.660,82 TL.harçtan peşin alınan 2.565,75 TL.harcın mahsubu ile bakiye 7.095,07 TL nin davalıdan alınarak hazineye irad kaydına,
12-) Davacı kendisini vekil ile temsil ettirdiğinden AÜT gereğince 14.064,09-TL vekalet ücretinin davalıdan alınarak davacıya ödenmesine,
13-) Davalı kendisini vekil ile temsil ettirdiğinden AÜT gereğince 2.180,00-TL vekalet ücretinin davacıdan alınarak davalıya ödenmesine,
14-) Birleşen dava dosyasında davacı tarafından yapılan yargılama gideri olarak 24,30 TL.başvurma harcı, 2.565,75 TLPeşin harç, 3,75 TL.vekalet harcı toplamı olmak üzere 2.593,80 TL.’den kabul / red oranına göre 2.441,64 TL.davalıdan alınarak davacıya ödenmesine, geri kalan miktarın davacı üzerinde bırakılmasına,
15-) Davalı tarafından yapılan yargılama gideri olmadığından bu konuda karar verilmesine yer olmadığına,
16-) HMK 333 maddesi gereğince yatırılan gider avansından kalanın karar kesinleştiğinde yatırana iadesine,
İstinaf İncelemesi yönünden;
17-) Davacı tarafından yatırılan 44,40 TL istinaf karar harcının talep halinde kendisine iadesine,
18-) Davacı tarafından istinaf başvurusu nedeniyle ödenen 121,30 TL istinaf kanun yoluna başvuru harcı, 27 TL posta masrafı ve 27 TL tebligat masrafı olmak üzere toplam 175,30 TL istinaf yargılama giderinin davalıdan tahsili ile davacıya verilmesine,
Dosya üzerinde yapılan inceleme sonucunda HMK’nın 362/1-a maddesi gereğince KESİN olarak 24.06.2021 tarihinde oybirliği ile karar verildi.