Emsal Mahkeme Kararı Ankara Bölge Adliye Mahkemesi 27. Hukuk Dairesi 2019/1925 E. 2021/933 K. 21.10.2021 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı kesinleşmiş bir karardır.

….
T.C.
ANKARA
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
27. HUKUK DAİRESİ

….

T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
K A R A R

BAŞKAN : … (…)
ÜYE : … (…)
ÜYE : … (…)
KATİP : … (…)

İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ : ANKARA 10. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
TARİHİ : 24/12/2018
NUMARASI ….
DAVANIN KONUSU : Alacak (Eser Sözleşmesinden Kaynaklanan)
KARAR TARİHİ : 21/10/2021
KARAR YAZIM TARİHİ : 27/10/2021
Davacı vekili tarafından davalı aleyhine açılan alacak davasında mahkemece davanın reddine dair verilen karara karşı süresi içinde davacı vekilince istinaf başvurusunda bulunulması üzerine yapılan incelemede;
GEREĞİ GÖRÜŞÜLÜP DÜŞÜNÜLDÜ:
Davacı vekili; müvekkili ile davalı şirket arasında imzalanan 28/10/2007 tarihli alt yüklenicilik sözleşmesi ile davalının yükleniminde bulunan Ankara…. pansiyon inşaatları ile alt yapı ve çevre düzenlemesi inşaatının anahtar teslimi yapılması ve bunun yanında binaların drenaj + perde yalıtımı + büzleri + bacaları ve dolgusu, okulların kendi saha tanzimi + basketbol ve voleybol sahalarının yapımı + tel çitleri + kilitli parke taşı döşemesi (tören alanının ve tretuarların yapımı dahil) ve peyzaj işleri, alt yapı ile ilgili olarak ana hat logara kadar tüm işleri inşaatları ile alt yapı ve çevre düzenlemesi işlerinin davacı tarafından yapılmasının kararlaştırıldığını, yer tesliminin 06/11/2017’de yapıldığını, müvekkilinin sözleşme ve eklerine uygun olarak işe devam ettiğini ancak davalının sözleşmeye aykırı olarak hakedişlerden kesintiler yaptığını, sözleşme gereği yapması gereken ödemeleri yapmadığını, iş sahibi idare ile işin geçici kabulünün yapılması ve teminatların idareden geri alınmasına rağmen müvekkiline ödeme yapılmadığını, müvekkilinin yapmış olduğu imalatların ana yüklenici tarafından teslim alınıp kabul edildiğini, iş sahibi tarafından davalıya gecikme nedeniyle herhangi bir ceza kesintisi de yapılmadığını, teminat kesintisinin iade edilmemesinin haksız olduğunu belirterek müvekkilinin alacaklarının tespiti ile şimdilik 10.000,00 TL’nin davalıdan tahsilini, alacaklara, ilgili ödemenin davalı tarafından dava dışı idareden tahsil edildiği tarihten itibaren reeskont faizi uygulanmasını; 18/10/2018 tarihli ıslah dilekçesi ile dava değerini ıslah ederek 47.788,03 TL alacağın temerrüt tarihinden itibaren işleyecek faizi ile birlikte davalıdan tahsilini talep etmiştir.
Davalı vekili; taraflar arasında düzenlenen sözleşmede işin bitirilme tarihinin 01/11/2008 olduğu açıkça yazılmasına rağmen, davacının işi süresinde bitiremediğini, bunun üzerine davacı şirket yetkilisi …’un bir tutanak imzalayarak … İlköğretim okulu işini 05/12/2008 tarihinde, … Lisesi işini ise 05/01/2009 tarihinde bitirilip teslim edileceğine ilişkin taahhüt verdiğini ancak bu tarihlerde de işin bitirilemediğini, bu durumun iş sahibi … tarafından düzenlenen 22/10/2009 tarihli geçici kabul tutanağından da anlaşılabileceğini, zira işin ancak 23/11/2009 tarihinde bitirilebildiğini, davacı şirket sahipleri tarafından kendi şirket çalışanlarına ait olacak şekilde sahte maaş bordroları düzenlenip müvekkili şirketin hakim ortağı…’ın imzası taklit edilerek bazı bankalardan kredi çekildiğini, davacı firma ortaklarının bu nedenle bir kısmının tutuklandığını, davacının hem işi taahhüt ettiği sürede tamamlamadığını hem de yarım bırakarak iş alanını ve müştemilatını terk ettiğini, eksik işlerin başka firmalara yaptırıldığını,
davacıya bitirmiş olduğu işe istinaden kesmiş olduğu faturalar karşılığında 26/11/2007 ile 31/12/2007 tarihleri arasında 1.212.796,40 TL, 01/10/2008 ile 31/12/2008 tarihleri arasında ve 01/01/2009 ile 31/12/2009 tarihleri arasında 262.311,02 TL olmak üzere toplam 1.416.476,39 TL ödeme yapıldığını, teminat karşılığı alıkonulan herhangi bir kesinti olmadığını belirterek; davanın reddini savunmuştur.
Mahkemece; davanın, alt taşeronluk sözleşmesinden kaynaklı alacağın tahsiline yönelik olduğu, davacı tarafından, davalı yükleniminde olan işin belli bir kısmının yapılması hususunda taraflar arasında alt taşeronluk sözleşmesi imzalandığı, davacı şirketin iflas idaresi vekili 25/05/2015 tarihli celsede vekaletnameyi sunarak iflas idaresi olarak davaya devam edileceğini belirttiğinden davaya iflas idaresi adına devam edildiği, davalı vekili tarafından son rapora da itiraz edilmesi ve …’ye yazılan müzekkereye de verilen cevapta kesin hakedişin 23/12/2014 tarihinde onaylandığı, alt yüklenici çalıştırılması halinde idareden izin alınması gerektiği, söz konusu işle ilgili idareden alt yüklenici çalıştırılması yönünde herhangi bir izin alınmadığı, alt yüklenici konumunda bulunmayan firmalarla ilgili yapılmış sözleşmelerin idarede olmadığı bildirildiğinden yeniden ek rapor alınmasına gerek görülmediği, davalı vekili tarafından ıslaha yönelik talebin zamanaşımına uğradığı yönünde itirazda bulunulmuş ise de kesin hakedişin onaylandığı tarih gözönünde bulundurulduğunda ıslah talebinin zamanaşımına uğramadığı, toplanan delillere göre davacı ile davalı arasında alt yüklenicilik sözleşmesi imzalandığı, bir kısım işlerin de davacı tarafından yapıldığı, her ne kadar davacı tarafça söz konusu iş ve teminat kesintilerinden dolayı alacağı olduğu iddia edilip iş bu dava açılmış ise de, işin tasfiye edildiği tarihe kadar alt yüklenicilik sözleşmesinden kaynaklı alacağı olduğunu ispat edemediği, bilirkişi raporlarında belirlenen 47.788,03 TL’nin ise devam eden ilişkiye yönelik olup, bu alacağın ise dava konusu edilmediği gerekçesiyle davanın reddine karar verilmiştir.
Davacı vekili istinaf başvurusunda; dava konusu işin müvekkili şirket tarafından yapıldığı hususunda taraflar arasında bir ihtilaf bulunmadığını, bu hususta uyuşmazlık varmış gibi değerlendirme yapılarak, tarafların beyan ve talepleri dikkate alınmaksızın, görevini aşar şekilde ve görüş katmak suretiyle hazırlanan bilirkişi raporlarının kabulünün mümkün olmadığını, her iki taraf da dava konusu sözleşmenin geçerliliğine itiraz etmemişken bu sözleşmenin gerek rapor hazırlanması esnasında gerekse hüküm kurulurken dikkate alınmamasının hatalı olduğunu, bilirkişilerin dava konusu inşaatın yüzde kaçının müvekkili tarafından yapıldığının tespit edilmesinin zor olduğunu belirterek müvekkilinin yaptığı işin bedelini tespit etmekten kaçındıklarını, davalı şirkete iş sahibi … tarafından yapılan hak ediş ödemeleri ile müvekkili şirketin ticari defterindeki kayıtların karşılaştırılması halinde işin yüzde kaçının müvekkili tarafından yapıldığı kolayca tespit edilebilecekken bilirkişiler tarafından görev aşılmak suretiyle hukuki değerlendirme yapıldığını ve itirazları doğrultusunda rapor tanzim edilmediğini, müvekkilinin inşaatın büyük bir kısmını tamamladığını, yine cevap dilekçesinde bu hususun davalı tarafından kabul edildiğini, her ne kadar iş 21/10/2009 tarihinde bitirilmiş olsa da sözleşmede belirtilen süreye ek olarak başkanlık oluru ile davacı ve davalıya işi bitirmeleri için ek süre verildiğini, bu durumda müvekkilinin hak edişlerinden haksız olarak kesinti yapıldığı görülmekte olup bu haksız kesintinin müvekkiline iadesi gerektiğini, yine 11/09/2012 tarihli bilirkişi raporunun 10. sayfasında “…’den gönderilen belgeler arasında işin kesin kabulünün 05/03/2011 tarihinde yapıldığı, 19/09/2011 tarihinde makamca onaylandığı görülmekte olup, işin kesin kabulü yapıldığına göre davacı tarafın bu işten dolayı davalı tarafa varsa borcu, defterden çıkartılarak mahsuplaşmanın yapılması ve inceleme sonucuna göre davacı taraftan kesilen nakit teminat kesintilerinden geriye kalanın iadesi gerektiği düşünülmektedir.” denilmesine rağmen davalı yanca haksız yapılan teminat kesintilerinin iadesine karar verilmediğini, bu talepleri yönünden mahkemece değerlendirme yapılmadığından hükmün eksik bırakıldığını belirterek; mahkeme kararının kaldırılmasını, yeniden yargılama yapılarak, 28/10/2007 tarihli sözleşme gereği yapılan işin bedelinin ödenmeyen kısmının ödenmesini, haksız teminat kesintisinin iadesini ayrıca davanın kabulüne karar verilmesini talep etmiştir.
Dava, eser sözleşmesinden kaynaklanan alacak istemine ilişkin olup, mahkemece davanın reddine dair verilen karara karşı davacı vekilince istinaf başvurusunda bulunulmuştur.
İnceleme, 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu (HMK)’nun 355. madde hükmü uyarınca istinaf dilekçesinde belirtilen sebeplerle sınırlı olarak ve kamu düzenine aykırı hususların olup olmadığı gözetilerek yapılmıştır.
Taraflar arasında düzenlenen 28/10/2007 tarihli “Taşeron Sözleşmesi” niteliği itibariyle dava tarihinde yürürlükte bulunan 6098 Sayılı Türk Borçlar Kanunu’nun 470 ve devamı maddelerinde düzenlenen eser sözleşmesi olup, davacı taşeron, davalı yüklenicidir.
Bu sözleşme kapsamında davacı taşeron davalı yükleniciye karşı Ankara ili …., …. 300 kişilik pansiyonun inşaatları ile alt yapı ve çevre düzenlenmesi işlerini toplam 11.573.700,00 TL + KDV bedel ile yapmayı üstlenmiştir.
Davacı taşeron bu sözleşme kapsamında işlerin büyük bir kısmını tamamladığını belirterek; alacaklarının tespiti ile tahsili talebinde bulunmuştur. Davalı yüklenici ise, davacının işi taahhüt ettiği sürede tamamlamadığı gibi, yarım bırakarak iş yerini terk ettiğini ileri sürerek davanın reddini savunmuştur.
Her ne kadar mahkemece; davacının işin tasfiye edildiği tarihe kadar alt yüklenicilik sözleşmesinden kaynaklı alacağı olduğunu ispat edemediği, bilirkişi raporlarında belirlenen 47.788,03 TL’nin ise devam eden ilişkiye yönelik olup, bu alacağın ise dava konusu edilmediği gerekçesiyle davanın reddine karar verilmiş ise de; taraflar arasında eser sözleşmesi ilişkisi dışında bir ticari ilişki olduğuna dair bir iddia ve savunma bulunmamaktadır. Ayrıca, davalı tarafça sunulan 17/11/2008 Tarihli “Tutanak” başlıklı belgede, davacı adına …; … … İlköğretim Okulunu 05/12/2008 tarihinde, … Lisesini 05/02/2009 tarihinde bitmiş halde teslim edeceğini aksi takdirde günlük 2.000,00 TL gecikme cezası ödeyeceğini kabul etmiştir. Bu tutanak, davacının … kayıtlarının kapatıldığı anlaşılan 28/11/2007 tarihinden sonraki bir tarihte düzenlenmiş olup, taraflar arasındaki eser sözleşmesi ilişkisinin … kayıtlarının kapatılması ile birlikte son bulduğuna yönelik kabulün yerinde olmadığı anlaşılmıştır.
Dosyada kapsamındaki bilgi, belge ve taraf beyanlarından, taraflar arasındaki eser sözleşmesi ilişkisinin, sözleşme kapsamındaki işlerin tamamlanmasından önce son bulduğu anlaşılmaktadır. Bu nedenle Mahkemece alınan bilirkişi raporlarından da anlaşıldığı gibi, dava dışı iş sahibi İdare’nin kayıtlarına göre yapılan işin miktar ve bedelinin tespiti mümkün değildir. Bununla birlikte yukarıda belirtildiği üzere, taraflar arasında eser sözleşmesi ilişkisi dışında ticari bir ilişki bulunduğu da iddia edilmediğinden, birbirini teyit eden ticari defter kayıtlarına göre, davacının davalıdan 47.788,03 TL alacaklı olduğu, davacının alacak talebini bu miktar üzerinden ıslah ettiği anlaşılmakla, davanın tarafların ticari defter kayıtlarındaki alacak miktarına göre kabulüne karar verilmesi gerekirken, eksik inceleme ve hatalı değerlendirme ile reddine karar verilmesi doğru olmamıştır.
Yukarıda açıklanan nedenlerle; davacı vekilinin istinaf başvurusunun kabulüne, mahkeme kararının HMK’nın 353/1-b.2 maddesi gereğince kaldırılmasına, davanın kabulüne karar verilmesi gerekmiştir.
HÜKÜM; Yukarıda açıklanan nedenlerle;
1-Davacı vekilinin istinaf başvurusunun KABULÜNE,
2-Ankara 10. Asliye Ticaret Mahkemesi’nin 24/12/2018 tarih ve… sayılı kararının HMK’nun 353/1-b.2 maddesi gereğince KALDIRILMASINA,
3-Davanın KABULÜ ile,
47.788,03 TL’nin 10.000,00 TL’sinin dava tarihi olan 16/09/2010, 37.788,03 TL’sinin ıslah tarihi olan 18/10/2018 tarihinden itibaren işleyecek avans faizi ile birlikte davalıdan tahsili ile davacıya verilmesine,
4-Harçlar Kanunu gereğince alınması gereken 3.264,40 TL karar ve ilam harcının peşin alınan 148,50 TL ve 645,32 TL ıslah harcı toplamı 793,82 TL’den mahsubu ile bakiye 2.470,58 TL harcın davalıdan alınarak Hazine’ye irat kaydına,
5-Davacı tarafından yatırılan 148,50 TL peşin harç ile 645,32 TL ıslah harcı toplamı 793,82‬ TL harcın davalıdan alınarak davacıya verilmesine,
6-Davacı kendisini vekil ile temsil ettirdiğinden yürürlükte bulunan A.A.Ü.T. gereğince hesaplanan 7.012,44 TL vekalet ücretinin davalıdan alınarak davacıya verilmesine,
7-Davacı tarafından yapılan 17,15 TL başvurma harcı, 1.650‬,00 TL bilirkişi ücreti, 69‬,00 TL tebligat gideri, 43,1‬0 TL müzekkere gideri ve 28,85 TL dosya posta masrafı olmak üzere toplam 1.808,1‬0 TL yargılama giderinin davalıdan alınarak davacıya verilmesine,
8-Davalı tarafından yapılan yargılama giderlerinin kendi üzerinde bırakılmasına,
9-6100 sayılı HMK’nın 333. maddesi gereğince taraflarca yatırılan gider ve delil avansının kullanılmayan kısmının karar kesinleştiğinde yatıran ilgili tarafa iadesine,
İstinaf incelemesi yönünden;
10-Davacı tarafından yatırılan 44,40 TL istinaf karar harcının talep halinde kendisine iadesine,
11-İstinaf başvurusunda bulunan davacı tarafından yatırılan 121,30 TL istinaf kanun yoluna başvurma harcı, 41,50 TL posta masrafı ve 22,00 TL tebligat gideri olmak üzere toplam 184,8‬0 TL istinaf yargılama giderinin davalılardan alınarak davacıya verilmesine,
Dosya üzerinde yapılan inceleme sonucunda 6100 sayılı HMK’nın 362/1-a maddesi gereğince KESİN olmak üzere 21/10/2021 tarihinde oybirliği ile karar verildi.

….

e-imzalıdır e-imzalıdır e-imzalıdır e-imzalıdır