Emsal Mahkeme Kararı Ankara Bölge Adliye Mahkemesi 27. Hukuk Dairesi 2019/1917 E. 2021/1189 K. 22.12.2021 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C. ANKARA BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ 27. HUKUK DAİRESİ

T.C.
ANKARA
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
27. HUKUK DAİRESİ

T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
K A R A R

BAŞKAN : … (…)
ÜYE : … (…)
ÜYE : … (…)
KATİP : … (…)

İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ : ANKARA 13. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
TARİHİ : 12/09/2019
NUMARASI …
KARAR TARİHİ : 22/12/2021
KARAR YAZIM TARİHİ : 24/12/2021
Davacı vekili tarafından davalı aleyhine açılan alacak davasında mahkemece davanın kısmen kabulüne dair verilen karara karşı taraf vekillerince istinaf başvurusunda bulunulması üzerine yapılan incelemede;
GEREĞİ GÖRÜŞÜLÜP DÜŞÜNÜLDÜ:
Davacı vekili; 07/11/2014 tarihli….olmak üzere 14600 adet 120 mm madeni püsüs üretimine ilişkin 2014/134312 nolu ihaleye, ihale tarihi ve yasal mevzuat uyarınca olası süreleri göz önüne alarak üretim tarihi ve fiyat teklifi sunduğunu, ihalenin 25/12/2014 tarihinde kesinleştiğine dair bildirimin davalı tarafından davacıya 08/01/2015 tarihinde yapıldığını ve yine sözleşmeye davet yazısının 15/01/2017’de tebliğ edildiğini, ancak sözleşmenin davalı idarenin yönetim kurulunun toplanamadığı gerekçesi ile ihale tarihinden yaklaşık 3 ay sonrasında 22/01/2015 tarihinde imzalanabildiğini, davacının ihaleye katılım sürecinde davalı idarenin yasal sürelere riayet ederek sözleşme imzalanacağını göz önüne alıp teslim tarihlerini belirttiğini, 22/01/2015 tarihli sözleşme davacının teklifine göre düzenlenmekle ilk teslimin 2015’in Şubat tarihinde olup 2.000 adet 120mm …. üretilmesi gerektiğini, müvekkilinin … ve İhale Yönetmeliği’nin 40. maddesi uyarınca sözleşmeyi imzalamaması halinde geçici teminatı irat kaydedileceğinden sözleşmeyi imzalamak zorunda kaldığını, davalı idare tarafından sürelere riayet edilmediğini ve davacıdan gecikmelere ilişkin gecikme cezası kesilerek hakedişlerin eksik ödendiğini, idarenin ihalenin kesinleştiğini bildirmeden üretime başlanamayacağını bildiğini ve fakat 22/01/2015 tarihinde sözleşmeye istinaden bu tarihten 8 gün sonra üretimin tamamlanması ve teslimat yapılmasını ön gördüğünü bu durumun hayatın olağan akışına aykırı olduğunu,…. 5,38 ve 39. maddeleri gereğince ihale yetkilisinin 10 iş günü içerisinde ihale kararını onaylaması ve onay tarihinden itibaren en geç 3 iş günü içerisinde ihale üzerinde bırakılana bildirilmesi gerektiğini, ancak davalının 07/11/2014 tarihli ihaleyi 25/12/2014 tarihinde kesinleştirdiğini ve davacıya 08/01/2015’de bildirdiğini, davaya konu madeni püsüs kalıp üretimlerinin 3- 4 ay sürmekte olup bu hali ile üretimin sözleşmede belirlenen tarihlerde yapılabilmesinin mümkün olmadığını, bu süreçte sözlü olarak teslim süresinde yardımcı olunacağı iletilmişse de 31/06/2015, 31/07/2015,09/10/2015, 15/07/2016 ve 19/11/2016 tarihli süre uzatımı taleplerinin reddedildiğini, teslim tarihinin gecikmesinde davacının herhangi bir kusuru bulunmadığı halde haksız olarak cezai müeyyide uygulandığını, bu arada davalı idare tarafından gönderilen 20/04/2016 tarihli yazı ile sözleşmede talep edilen ürün sayılarında değişiklik talep edildiğini, müvekkili şirketin talebin kabul edilebilir olduğunu fakat bu değişiklik sebebiyle yeni termin süreleri verilmesi gerektiğini ve ceza uygulanmaması gerektiğini belirttiğini, bu talebe ve değişikliğe rağmen gecikme cezaları kesilerek haksız uygulamaya devam edildiğini, bu hali ile idarenin sözleşmenin 19. Maddesine de aykırı davrandığını, yine müvekkili elinde hazır olan püsüslerin de idare tarafından yer olmadığı gerekçesiyle teslim alınmadığı halde, 40 gün gecikme cezası kesildiğini kesilen bu cezaların nakit para akışının durmasına bu nedenle üretimin daha fazla aksamasına ve zincirleme zarara uğranılmasına neden olduğunu belirterek; 07/11/2014 tarihli ihaleye ilişkin 22/01/2015 tarihli sözleşme gereği toplam 2.248.400,00 TL ödenmesi gerekirken davalı tarafından yapılan eksik ödemeden şimdilik 500.000,00 TL’nin dava tarihinden itibaren faizi ile birlikte davalıdan tahsiline karar verilmesini talep etmiştir.
Davalı vekili; taraflar arasındaki istisna akdinde davacı talebinin zaman aşımına uğradığını, 07/11/2014 tarihli ihaleye davacının 2.248.400,00 TL bedelle teklif sunduğunu ihale üzerinde kalan davacı ile 22/01/2015 tarihli sözleşme imzaladığını, yüklenici davacının sözleşmenin ifasını gecikmeli olarak yerine getirdiğini, gecikmeler nedeniyle sözleşmenin gecikme cezası başlıklı 16. maddesine göre gecikme cezası tahakkuk ettirilerek yüklenici istihkaklarından toplam 1.151.550,40 TL mahsup edilerek kesildiğini, 7.200 adet ….. madeni püsüsün 2.000 adetlik ilk termininin Şubat 2015 olarak belirlendiğini ve ilk parti teslimatın gelmesi gereken tarih 28/02/2015 olarak belirtilip gecikme cezasının buna göre tahakkuk ettirildiğini, Satın Alma ve İhale Yönetmeliği’nin 38. maddesinde belirtilen durumun ihale komisyonu tarafından ihale kararının alınmasından sonraki süreye işaret ettiğini, ihale komisyon karanının 22/12/2014’te alındığını, ihale yetkilisi tarafından 25/12/2014’te onaylandığını ve 38.madde kapsamında belirlenen süreye riayetsizlik bulunmadığını, onaylanıp kesinleşen ihale kararının bir gün sonra 26/12/2014’te faks yazısı ile davacı firmaya bildirildiğini ve iadeli taahhütlü mektubun tebliğe çıkarıldığını, ayrıca kesinleşen ihale kararın kurumun internet sitesinde yayınlandığını, bu doğrultuda 39. Maddedeki süreye riayetsizlik bulunmadığını, idari şartnamenin 25.1 maddesine göre 07/11/2014’te teklifini sunan davacının hukuki sorumluluğunun 06/01/2015 itibari ile kalmadığını, bu tarihten sonra sözleşme imzalamaktan imtina etmesinde herhangi bir sorumluluğu bulunmadığını, bu düzenlemeden yararlanabilecekken davacının 22/01/2015’te sözleşme imzaladığını, basiretli bir tacir olarak sözleşmeyi imzaladıktan sonra gecikmeden kaynaklanan yükümlülüğünü bertaraf etmek için ihale sürecini gerekçe göstermesinin iyi niyetten uzak olduğunu, 07/11/2014 tarihli firmanın birim fiyat teklif mektubunun 1. maddesinde ihale dokümanını oluşturan tüm belgelerin istekli tarafından okunduğu anlaşıldığı ve kabul edildiğinin firma yetkilisi tarafından imza ve beyan edildiğini, sözleşmenin ifası aşamasında yüklenicinin faklı tarihlerde fabrikaya verdiği dilekçelerle teslim tarihlerinin 90 gün ileriye alınması talebinde bulunduğunu, bu durumun da gecikmenin davacının kendisinden kaynaklandığının açık göstergesi olduğunu, yüklenicinin bu talebinin uygun bulunmadığını ve durumun kendisine bildirildiğini, ayrıca davacının yükümlülüğünü zamanında yerine getirmemesi nedeniyle 2.990 adet … madeni püsüs için yeniden ihaleye çıkılmak zorunda kalındığını belirterek; davanın reddini savunmuştur.
Mahkemece; davanın, taraflar arasında imzalanan sözleşme kapsamında davalı tarafından davacı hak edişinden yapılan ceza kesintilerinin iadesi talebine ilişkin olduğu, davalı tarafından zamanaşımı def’inde bulunulmuş ise de TBK’nın 146. maddesi kapsamında sözleşmeden kaynaklanan davada 10 yıllık zamanaşımı süresinin dolmadığı nazara alınarak itirazın yerinde görülmediği, davalı kurum tarafından 14.600 adet madeni püsüs temini yönünde 07/11/2014 tarihinde ihaleye çıkıldığı, ihaleye davacı tarafından teklif verildiği, 22/12/2014 tarihinde ihale komisyonunca en avantajlı teklif veren davacı ile sözleşme imzalanmasına karar verildiği, ihale komisyonu kararının …..tarafından 25/12/2014 tarihinde onaylandığı, kesinleşen ihale kararının 26/12/2014 tarihinde faks yazısı ile ve ayrıca iadeli taahhütlü posta ile 08/01/2015 tarihinde tebliğ edildiği, davalının davacıyı sözleşmeye davet yazısının 06/01/2015 tarihinde faks yoluyla ve iadeli taahhütlü posta yoluyla 13/01/2015 tarihinde tebliğ edildiği, taraflar arasında 22/01/2015 tarihinde sözleşmenin imzalandığı, davalı tarafından sözleşmenin teslim şekli başlıklı 10.3 maddesinde öngörülen tarihlerde belirtilen miktarlarda madeni püsüsün teslim edilmemesi nedeniyle sözleşmenin 16. Maddesine istinaden davacıya gecikme cezası tahakkuk ettirilerek toplam 1.151.550,40 TL’nin davacı istihkaklarından mahsup edildiği, toplanan deliller ve yapılan bilirkişi incelemesi sonucu düzenlenen kök ve ek rapor içeriği tüm dosya kapsamı ile birlikte değerlendirildiğinde; … Genel Müdürlüğü Satın Alma ve İhale Yönetmeliği’nin 38. maddesinde ihale yetkilisinin ihale kararını 10 iş gün içerisinde onaylayacağının belirtildiği, 39. maddesinde ise ihale sonucunun ihale kararının ihale yetkilisi tarafından onaylandığı günü izlenen en geç 3 gün içerisinde ihale üzerinde bırakılan dahil olmak üzere teklif veren bütün isteklilere bildirilir düzenlemesi bulunduğu, yönetmelikte 10 iş günü ve 3 iş günü şeklinde ön görülen sürelerin ihale komisyonunun kararından sonra ihale yetkilisinin onayı aşamalarını kapsadığı buna göre ihale komisyonu kararının alındığı 22/12/2014 tarihinden itibaren 3 iş günü içerisinde 25/12/2014 tarihinde onaylandığı, ihale kararının kesinleştiği 25/12/2014 tarihinden itibaren süresi içerisinde davacıya bildirimin yapılmış olduğu anlaşılmakla birlikte 07/11/2014 tarihinde yapılan ihalenin ihale komisyonu tarafından 45 gün sonra 22/12/2014 tarihinde karara bağlandığı bu suretle ihalenin sonuçlanması ve sözleşmenin imzalanması sürecinin davacıdan kaynaklanmayan sebeplerle uzadığı ancak sözleşmede öngörülen teslim tarihlerinde bir değişikliğe gidilmediği, davacı yanın ek süre verilmesi talebinin davalı tarafından kabul edilmediği, davalı kurum tarafından davacı yana teslimdeki gecikme nedeniyle sözleşmenin gecikme cezası başlıklı 16. maddesine istinaden gecikme cezası tahakkuk ettirilmiş ise de bilirkişi heyeti raporunda ifade edildiği üzere ihale ilanından itibaren sözleşmenin imzalanması aşamasına kadar 3 ay gibi bir süre geçmiş olmasında davalı kurum yönünden ihale onay sürecinin uzamasının etkili olduğu, Mahkemece bu kapsamda davacıya 45 gün ek süre verilmesinin makul ve yerinde olacağının kabul edildiği, bilirkişi heyetince düzenlenen açık, denetlenebilir ve dosya kapsamına uygun bilirkişi kök ve ek raporuna göre davalı tarafından davacıya 45 gün ilave süre verilmemesi nedeniyle fazla tahakkuk ettirilen gecikme cezası tutarı toplam 202.356,00 TL olarak tespit edildiği gerekçesiyle; davanın kısmen kabulüne; 202.356,00 TL’nin 15/12/2017 dava tarihinden itibaren işleyecek yasal faizi ile birlikte davalıdan alınarak davacıya ödenmesine karar verilmiştir.
Davacı vekili istinaf başvurusunda; gerek TBK’nın 179/2 maddesi gerekse Yargıtay 19. Hukuk Dairesi’nin müstekar içtihatlarına göre dönemsel ifayı içeren asgari alım taahhütlü sözleşmelerde dönem bitimini müteakip ihtirazi kayıt konulmaksızın ya da ihtar yapılmadan mal verilmeye devam edilmesinin önceki döneme dair cezai şart talebinden zımnen vazgeçildiği anlamına geldiğinin kabul edilmesine ve davalı kurum tarafından yapılan teslimatlarda ihtirazi kayıt konulmamasına göre artık gecikme cezası kesintisi yapılamayacağından, yapılan kesinti tutarlarının müvekkiline ödenmesi gerektiğini, somut olayda, deliller ve bilirkişi raporu kapsamında da görüleceği üzere davalı kurumun başlangıçta gecikmedeki kusurun kendilerinden kaynaklandığını, bu durumun herhangi bir sıkıntı doğurmayacağına dair beyanları ile müvekkil şirketi sözleşmenin imzalanmasına ikna ettiğini, sonrasında tamamen kötüniyetli olarak müvekkili şirkete cezai yaptırımlar uyguladığını, ayrıca, bahse konu bir kısım malın da, davalı kurum tarafından yeri olmadığı gerekçe gösterilerek alınmadığını, ancak bu hususun alınan bilirkişi raporunda incelenmemesi nedeniyle mahkemece de göz ardı edildiğini, bilirkişi raporlarına esas olarak alınan 45 günlük takdiri makul sürenin bu konudaki ihaleler için oldukça uzun bir süre olup, bu tarz ihalelerde belirlenen sürelerde teslim şartı olması sebebiyle ivedilikle ve yasal sürelere riayet edilerek hareket edilmesi gerektiğini, davalı idarenin, tamamen kendi kusuru ile bu gecikmeye sebep olduğunu, müvekkili şirkete kesilen 1.186.254,65 TL gibi haksız ve yüksek ceza nedeniyle şirketin nakit akışını sağlamakta güçlük çektiğini, dışarıdan faiz ile borçlanma yoluna gittiğini, malzeme tedarikinde ve çalışan personel ödemelerinde gecikmeler yaşandığını, bu gibi durumlar sebebiyle de, işin tamamlanmasının davalı kurumun kusuru sebebiyle daha da geciktiğini ve işin maliyetinin arttığını, belirterek; mahkeme kararının kaldırılarak davanın kabulüne karar verilmesini talep etmiştir.
Davalı vekili istinaf başvurusunda; öncelikle davanın zamanaşımına uğradığına ilişkin def’ileri nedeniyle davanın reddine karar verilmesi gerektiğini, bilirkişi heyetinin ihale ilanından itibaren sözleşme imzalanması bakımından 45 günlük sürenin makul olduğu, buna karşılık geçen 90 günlük sürenin fazla olduğu, 45 günlük süre için ceza kesilemeyeceğine dair tespitinin hukuka ve sözleşmeye aykırı olduğunu, davacının basiretli tacir olarak sözleşmeyi imzaladığını ve kesilen cezalara karşı ihtirazi kayıt ileri sürmediğini, ihale dokümanı olan İdari Şartnamenin tekliflerin geçerlilik süresi başlıklı 25.1 ve devam eden 25.2 maddesi kapsamında davacının sunmuş olduğu teklif ile ilgili müvekkilinin herhangi bir hukuki sorumluluğu kalmadığından anılan teklifin son geçerlilik tarihi olan 06/01/2015 tarihinden sonraki dönemde sözleşme imzalamaktan imtina etmesinde de hukuken ve madden herhangi bir sorumluluğu bulunmadığını, davacının 22/01/2015 tarihinde, yani teklif geçerlilik süresinden 16 gün sonra sözleşmeyi imzaladığını, davacının basiretli bir tacir olarak sözleşmeyi imzaladıktan sonra gecikmeden kaynaklanan yükümlülüğünü bertaraf etmek için ihale sürecini gerekçe göstermeye çalışmasının iyi niyetten uzak olduğunu, yine davacının ihale dokümanını okuyup kabul ettiğini, ayrıca Satın Alma Yönetmeliği’nin 39.maddesinde kesinleşen ihale kararının … internet sitesinde yayınlanacağı hükmü bulunduğunu, bunun dışında davacının savunma sanayi ve kamu kuruluşları ile ihale yoluyla iş yapan bir firma olarak ihale prosedürünün belli bir zaman alacağını bildiğini, açıklanan ihale dokümanı hükümleri birlikte değerlendirildiğinde yüklenicinin kusurlu olarak geç teslimatları sebebiyle ortaya çıkan gecikme cezalarının bilirkişi raporunda belirtilen sözleşmeden doğan edim yükümlülüğünün ifası bakımından 45 günlük süre için gecikme cezasının işletilemeyeceği, davacının davalıdan 99.792,00 TL ve 102.564,00 TL alacaklı olduğu tespitinin hukuken kabulünün mümkün olmadığını belirterek; mahkeme kararının kaldırılarak davanın öncelikle zamanaşımı ve her halükârda esas yönünden reddine karar verilmesini talep etmiştir.
Dava, eser sözleşmesinden kaynaklanan alacak istemine ilişkin olup, mahkemece davanın kısmen kabulüne dair verilen karara karşı taraf vekillerince istinaf başvurusunda bulunulmuştur.
İnceleme, 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun (HMK) 355. maddesi hükmü uyarınca istinaf dilekçelerinde belirtilen sebeplerle sınırlı olarak ve kamu düzenine aykırı hususların olup olmadığı gözetilerek yapılmıştır.
Taraflar arasında düzenlenen 22/01/2015 tarihli “Sözleşme” başlıklı sözleşme niteliği itibariyle 6098 Sayılı Türk Borçlar Kanunu’nun 470 ve devamı maddelerinde düzenlenen eser sözleşmesi olup, davacı yüklenici davalı iş sahibidir.
Sözleşmenin 2. Maddesinde taraflara ilişkin ünvan, e-mail, telefon ve adres bilgileri verilmiş, 2.4 maddesinde ise tarafların yazılı tebligatı daha sonra süresi içinde yapmak kaydıyla, elden teslim, posta veya posta kuryesi, teleks veya faks veya elektronik posta gibi diğer yollarla bildirimde bulunabileceği kabul edilmiştir. Sözleşmenin 4. Maddesine göre davacı yüklenici, sözleşmede belirlenen şartlar dahilinde 14.600 adet 120 mm madeni püsüsü (… nolu teknik şartname ve ekindeki resimlere göre imal etme işini üstlenmiştir. Sözleşme teklif birim fiyat sözleşme olup, idarece hazırlanmış cetvelde yer alan her bir iş kaleminin miktarı ile bu iş kalemleri için yüklenici tarafından teklif edilen birim fiyatların çarpımı sonucu bulunan tutarların toplamı olan 1.139.600,00 TL + 1.108.800,00 TL olmak üzere 2.248.400,00 TL olup, fiyatlara KDV dahil değildir. Sözleşmenin 10.3 maddesinde sözleşme kapsamındaki imalatların teslim şekli kararlaştırılmış; 7400 (… adet madeni püsüsün 2015 yılı Mart ayından 2015 yılı Aralık ayına kadar, 7200 (…..) adet madeni püsüsün ise 2015 yılı Şubat ayından 2015 yılı Kasım ayına kadar belirlenen miktarlarda teslim edileceği kabul edilmiştir. Sözleşmenin 16.maddesinde gecikme cezaları, 17.maddesinde ise süre uzatımı verilebilecek haller ve şartları açıklanmıştır.
Sözleşmenin gecikme cezasını düzenleyen 16.maddesi kapsamında davalı iş sahibi idarece 530.483,80 TL + 621.066,60 TL olmak üzere toplam 1.151.550,40 TL gecikme cezası davacı yüklenicinin hakedişlerinden kesinti yapılmış olup, işbu dava bu gecikme cezası kesintilerinin haksız olduğu iddiasıyla açılmıştır.

Dosya ekinde bulunan ihale evrakları incelendiğinde; dava konusu işe ilişkin ihale onay kararının 22/10/2014 tarihinde alındığı, ihale ilanının 24/10/2014 tarihinde yayınlandığı, davacı yüklenicinin 30/10/2014 tarihinde bedelini ödemek suretiyle ihale dokümanı olan idari şartname, sözleşme tasarısı, standart formlar ve teknik şartnameyi satın aldığı, yükleniciye verilen İdari Şartnamenin 48.maddesinde ve Sözleşme Tasarısı’nın 10.3 maddesinde, işe başlama ve bitirme (teslim) tarihlerinin belirtilmiş olduğu, davacı yüklenicinin 07/11/2014 tarihinde teklif verdiği, bu teklifinde ihaleye ilişkin ihale dokümanını oluşturan tüm belgelerin okuduğunu, anladığını, teklif fiyata dahil olduğu belirtilen tüm masraflar ve teklif geçerlilik süresi de dahil olmak üzere ihale dokümanında yer alan tüm düzenlemeleri dikkate alarak teklif verdiğini, dokümanda yer alan yükümlülükleri yerine getirmemesi durumunda uygulanacak yaptırımları kabul ettiğini kabul etmiştir. Davalı iş sahibi tarafından 13/11/2014 tarihinde davacı yükleniciden aşırı düşük teklife ilişkin açıklama istendiği, davacı yüklenicinin 20/11/2014 tarihinde açıklama beyanında bulunduğu, bu tarihten sonra 25/12/2014 tarihinde ihale komisyonu tarafından ihale sonucuna ilişkin kararın açıklandığı, kararın aynı gün onaylandığı, yine ihale kararının 26/12/2014 tarihinde davacıya faks ile bildirildiği, 08/01/2015 tarihinde ise posta ile bildirim yapıldığı, davacının 06/01/2015 tarihli faks bildirimi ile 13/01/2015 tarihli iadeli taahhütlü posta bildirimi ile sözleşmeye davet edildiği, sözleşmenin ise 22/01/2015 tarihinde imzalandığı anlaşılmıştır.
Mahkemece alınan 21/01/2019 tarihli kök ve 17/05/2019 tarihli ek raporda; ihale ilanının yayınlandığı andan sözleşmenin yapılması safhasına kadar 3 aylık sürenin geçtiği, burada gerçekleşen gecikmede davalı kurumun kendi iç yazışmalarının ve onay prosedürlerinin etkili olduğu, ihalenin sonuçlanması ve sözleşmenin imzalanması arasında bu kadar uzun bir süre bulunmasına rağmen sözleşmenin ifa tarihinde değişikliğe gidilmediği, oysa davacı yüklenicinin 30/06/2015 tarihinde davalıya gönderdiği yazıda malzemelerin teslim tarihlerinin 90 gün ileriye alınmasını talep ettiği, ihale ilanının yayınlandığı tarihten itibaren sonuçlanması ve sözleşmenin imzalanması bakımından 45 günlük sürenin yeterli olacağı, buna karşılık bu arada 90 günlük sürenin geçmesinde davalı kurumun kendi iç yazışmalarının ve onay prosedürlerinin etkili olduğu, sözleşmenin ifası bakımından 45 günlük süre için gecikme cezasının işletilemeyeceği tespitinde bulunularak, teslim tarihlerine göre davalı iş sahibi tarafından kesilebilecek gecikme cezaları belirlenmiştir.
Her ne kadar mahkemece hükme esas alınan bilirkişi raporunda yukarıdaki gerekçelerle 45 gün ek süre verilmesi gerektiği tespitinde bulunulmuş ise de, gerek sözleşme dokümanı, gerekse davalı iş sahibinin Makina Ve Kimya Endüstrisi Kurumu Genel Müdürlüğünün 4734 Sayılı Kamu İhale Kanununun 3.Maddesinin (g) Bendi Kapsamında Yapacağı Mal Ve Hizmet Alımları Hakkında Yönetmeliğinde ihale ilanı ile ihalenin sonuçlanması ve sözleşmenin imzalanması arasında geçecek süre yönünden herhangi bir emredici hüküm bulunmadığı, Yönetmeliğin “Kesinleşen İhale Kararının Bildirilmesi başlıklı 39. Maddesinin; “ihale sonucu, ihale kararının ihale yetkilisi tarafından onaylandığı günü izleyen en geç üç gün içerisinde, ihale üzerinde bırakılan dahil olmak üzere ihaleye teklif veren bütün isteklilere bildirilir ve … ’nin internet sitesinde ilân edilir” (ki bu süre RG-27/3/2020-31081 ile yapılan değişiklikle beş güne çıkarılmıştır) şeklindeki hükmüne istinaden 25/12/2014 tarihinde kesinleşerek süresi içinde tebligatların yapıldığı, davacı yüklenicinin yine İdari Şartname’nin Tekliflerin Geçerlilik Süresi başlıklı 25.maddesine göre vermiş olduğu teklifle 60 gün süre ile bağlı olup, bu tarihten sonra sözleşme imzalamakla yükümlü olmadığı, basiretli tacir olarak hem İdari Şartname’de, hem de Sözleşme Tasarısı’nda açık bir şekilde gösterilmiş olan teslim tarihlerinin sözleşme imzalandıktan sonra değiştirilmesini de talep edemeyeceği, mahkeme gerekçesinin aksine, iş bu ihalenin tabi olduğu yasal mevzuatta bulunmayan bir makul süre tespiti yapılamayacağı, davalı iş sahibi idarenin ihalenin yayınlandığı tarih ile sözleşme tarihi arasında geçen süre yönünden kusurlu olduğunun kabul edilemeyeceği, bu nedenle ihalenin makul sürede sonuçlandırılarak sözleşme imzalanmaması nedeniyle süre uzatımı verilemeyeceği gibi bu kapsamda yeni teslim süreleri belirlenerek gecikme cezası hesaplaması da yapılamayacağı, açıklanan nedenlerle davanın reddine karar verilmesi gerekirken eksik inceleme ve hatalı değerlendirme ile kısmen kabulüne karar verilmesinin usul ve yasaya olmadığı kanaatine varılmıştır.
Açıklanan nedenlerle; davacı vekilinin istinaf başvurusunun Dairemizin karar gerekçesine göre esastan reddine, davalı vekilinin istinaf başvurusunun kabulü ile mahkeme kararının kaldırılmasına, davanın reddine karar verilmesi gerekmiş, aşağıdaki hüküm kurulmuştur.
HÜKÜM: Yukarıda açıklanan nedenlerle;
1-Davacı vekilinin istinaf başvurusunun 6100 Sayılı HMK’nın 353/1-b.1 maddesi gereğince ESASTAN REDDİNE,
2-Davalı vekilinin istinaf başvurusunun KABULÜNE,
3-Ankara 13. Asliye Ticaret Mahkemesi’nin 12/09/2019 tarih ve 2017/856 Esas- 2019/629 Karar sayılı kararının 6100 sayılı HMK’nın 353/1.b-2 maddesi gereğince KALDIRILMASINA,
4-Davanın REDDİNE,
5-Harçlar Kanunu gereğince alınması gereken 59,30 TL karar ve ilam harcından, peşin alınan 8.538,75 TL harcın mahsubu ile fazla yatırılan 8.479,45‬ TL’nin karar kesinleştiğinde ve talebi halinde davacıya iadesine,
6-Davalı kendisini vekil ile temsil ettirdiğinden karar tarihinde yürürlükte bulunan A.A.Ü.T. gereğince hesaplanan 42.050,00 TL vekalet ücretinin davacıdan alınarak davalıya verilmesine,
7-Davacı tarafından yapılan yargılama giderlerinin kendi üzerinde bırakılmasına,
8-Davalı tarafından yapılan yargılama gideri bulunmadığından bu hususta karar verilmesine yer olmadığına,
9-6100 sayılı HMK’nın 333. maddesi gereğince, taraflarca yatırılan gider ve delil avansının kullanılmayan kısmının karar kesinleştiğinde yatıran ilgili tarafa iadesine,
İstinaf incelemesi yönünden;
10-Davacıdan alınması gereken 59,30 TL istinaf karar harcından peşin alınan 44,40 TL harcın mahsubu ile bakiye 14,90 TL harcın davacıdan alınarak Hazine’ye irat kaydına,
11-Davalı tarafından yatırılan 3.455,74 TL istinaf karar harcının talep halinde kendisine iadesine,
12-Davacı tarafından yatırılan istinaf kanun yoluna başvurma harcı ve yapılan yargılama giderlerinin kendi üzerinde bırakılmasına,
13-Davalı tarafından yapılan 121,30 TL istinaf kanun yoluna başvurma harcı ile 24,50 TL tebligat gideri olmak üzere toplam 145,8‬0 TL istinaf yargılama giderinin davacıdan alınarak davalıya verilmesine,
Dosya üzerinde yapılan inceleme sonucunda 6100 Sayılı HMK’nın 361. maddesi gereğince kararın taraflara tebliği tarihinden itibaren 2 hafta içinde Yargıtay’da TEMYİZ yolu açık olmak üzere 22/12/2021 tarihinde oybirliği ile karar verildi.