Emsal Mahkeme Kararı Ankara Bölge Adliye Mahkemesi 27. Hukuk Dairesi 2019/1852 E. 2021/1084 K. 01.12.2021 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı kesinleşmiş bir karardır.

T.C. ANKARA BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ 27. HUKUK DAİRESİ
….
T.C.
ANKARA
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
27. HUKUK DAİRESİ

….

T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
K A R A R

BAŞKAN : … (…)
ÜYE : … (…)
ÜYE : … (…)
KATİP : … (…)

İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ : ANKARA 2. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
TARİHİ : 21/05/2019
NUMARASI …

KARAR TARİHİ : 01/12/2021
KARAR YAZIM TARİHİ : 03/12/2021
Davacı vekili tarafından davalı aleyhine açılan hizmet sözleşmesinden kaynaklanan itirazın iptali istemine ilişkin davada mahkemece davanın kabulüne dair verilen karara karşı süresi içinde davalı vekilince istinaf kanun yoluna başvurulması üzerine, Başkanlar Kurulu kararı ile dosya Dairemize gelmiş olmakla yapılan incelemede;
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:
Davacı vekili; Müvekkilinin reklam ve tanıtım sektöründe iş yaptığını, taraflar arasında aylık 10.000,00 TL +KDV bedelli hizmet sözleşmesinin akdedildiğini, davalının yeni yönetim kurulunun aldığı karardan bahisle 02.02.2018 tarihinde sözleşmeyi tek taraflı ve nedensiz olarak feshettiğini, sözleşmenin 13.maddesindeki düzenleme gereğince fesihten 60 gün öncesinden ihbar bildirimi yapılmasının zorunlu olduğunu, müvekkilinin sözleşmeye uygun olarak 2018 yılı Şubat ve Mart aylarına ilişkin ajans hizmet bedellerine hasren 31.03.2018 tarihli 23.600,00 TL’lık faturayı tanzim ettiğini, iş bu faturanın davalı yanca da kabul edilerek kayıtları işlendiğini, ancak bedelinin ödenmediğini, bunun üzerine müvekkilince Ankara 2. İcra Müdürlüğünün….sayılı dosyasında davalı aleyhine icra takibi yapıldığını, davalının neden göstermeksizin yaptığı itirazı ile takibin durdurulduğunu, davalının kayıtlarına işlediği faturayı iade faturası düzenleyerek müvekkiline göndermiş olduğunu, ancak iade faturasının müvekkilince kabul edilmediğini belirterek, davalının icra takibine itirazının iptali ile takibin devamına ve en az %20 oranında icra inkar tazminatına karar verilmesini talep etmiştir.
Davalı vekili; Taraflar arasında 01.12.2017 başlangıç tarihli “Hizmet ve İşbirliği Sözleşmesi”nin imzalandığını, müteakip süreçte müvekkili şirket tarafından davacı şirketin hizmetlerinden memnun kalınmadığını, bu nedenle sözleşmenin 02.02.2018 tarihinde tek taraflı olarak feshedildiğini, feshe rağmen davacının Şubat ve Mart 2018 dönemlerine ait “Ajans Hizmet Bedeli” adı altında 31.03.2018 tarihli 23.600,00 TL’lık fatura tanzim edildiğini sözlü olarak bildirdiğini, ancak söz konusu faturanın müvekkiline tebliğ edilmediğini, müvekkilince bu bilginin alınması üzerine 01.05.2018 tarihli iade faturası düzenlenmişse de söz konusu faturanın davacı tarafından 30.05.2018 tarihli ihtarnameyle müvekkili şirkete iade edildiğini, davacının tüm taleplerinin zamanaşımına uğradığını, icra takibine dayanak davacı faturasının müvekkiline tebliğ edilmediğini, dolayısıyla sözleşmenin 7.maddesi gereğince ödeme yükümlülüğü fatura tesliminden 7 gün sonra başlayacağından müvekkilinin ödeme yükümlülüğünün de bulunmadığını, sözleşmenin feshinden sonra müvekkilinin aylık ücreti ödeme yükümlülüğünün bulunmadığını, sözleşmenin 13.maddesi gereğince müvekkilince fesih ihbarı yapıldıktan sonra davacı yanca sözleşme kapsamında yeni bir iş yapılmayacağı, önceki işlerin tamamlanacağı ve bu tamamlama hususunda taraflar arasında bir protokol yapılacağının kararlaştırıldığını, davacının fesih ihbarından sonraki dönemde müvekkili şirkete hiçbir hizmetin verilmediğini, yükümlülüğünü yerine getirmeyen davacının ücret talebinin hukuki dayanağının bulunmadığını, alacak likit ve muaccel olmadığından icra inkar tazminatı talebinin de reddi gerektiğini, müvekkili temerrüde düşürülmediğinden işlemiş faiz talebinin hukuka aykırı olduğunu belirterek davanın reddine karar verilmesini talep etmiştir.
İlk Derece Mahkemesince; Tarafların ticari defter ve belgeleri de incelenmek suretiyle, mali müşavir bilirkişi tarafından düzenlenen 20/03/2019 tarihli bilirkişi raporu ve tüm dosya kapsamına göre, taraflar arasında 14/12/2017 tarihli ”Hizmet ve İş Birliği Sözleşmesi” düzenlendiği, davalı tarafından herhangi bir gerekçe gösterilmeksizin ve yazılı bildirimde bulunmaksızın 02/02/2018 tarihli e-posta ile davacı tarafa verilen bilgi ile sözleşmenin feshedildiği, davacı tarafça sözleşmenin 13. maddesi uyarınca ihbar bildirimi süresinin dikkate alınarak Şubat ve Mart aylarına ait sözleşmede ön görülen aylık ücret çerçevesinde davalı şirket adına KDV dahil 23.600,00 TL tutarında 31/03/2018 tarih ve …… numaralı fatura düzenlenerek davacı tarafça kendi defter kayıtlarına kaydedildiği, davacının defter ve belgelerine göre 31/12/2018 tarihi itibariyle davalı taraftan 23.600,00 TL tutarında alacağının bulunduğu, diğer yandan dava konusu faturanın davalı tarafın ticari defter ve belgelerinde kayıtlı olmadığı, ancak davalı tarafça söz konusu faturaya istinaden 01/05/2018 tarih ve ….. numaralı iade faturası düzenlenerek davacıya tebliğ edildiği, davalı tarafça davacı tarafın düzenlemiş olduğu faturanın kendilerine tebliğ edilmediğinin ileri sürüldüğü ancak davacı tarafından düzenlenen faturaya ait numaranın yer aldığı iadeli taahhütlü bir postanın davalının adresine teslim edildiğinin görülmesinden ve davalı tarafından kesilen iade faturasında davacının fatura bilgilerine tarih ve numara bilgilerine yer verilmesinden de anlaşılacağı üzere, takibe konu faturanın davalı tarafa tebliğ edildiği sonucuna varıldığı, davalı tarafın yasal süresi içerisinde faturaya itiraz etmediği, bu haliyle davalı tarafın takibe yönelik itirazının haksız olduğu gerekçesiyle davanın kabulü ile, Ankara 2. İcra Müdürlüğünün…. sayılı dosyasına davalı tarafın itirazının iptali ile takibin aynen devamına, alacağın (23.960,79TL) % 20si oranında icra inkar tazminatının davalıdan alınarak davacıya verilmesine karar verilmiştir.
Davalı vekili istinaf dilekçesinde; Mahkeme tarafından davacı şirketçe dosyada delil olarak dayanılmayan ve sunulmayan bir belgeye dayalı olarak faturanın müvekkilli şirkete tebliğ edildiğinin kabul edilmesinin açıkça hukuka aykırı olduğunu, dosya kapsamında davacı şirket tarafından bilirkişi raporu ekinde dosyaya sunulan iadeli-taahhütlü gönderi belgesine delil olarak dayanılmadığını, dava konusu faturanın müvekkili şirkete tebliğ edildiğinden bahisle davanın kabulüne karar verilmesinin hukuka aykırı olduğunu, her ihtimalde, iadeli- taahhütlü gönderinin içinde dava konusu fatura olduğunun belli olmadığını ve gönderinin müvekkili şirkete tebliğ edilmediğini, davacı şirket tarafından hangi aşamada yazıldığı belli olmayan “…. nolu fatura” şeklindeki açıklamaya değer verilerek gönderinin içinde dava konusu faturanın bulunduğunun kabulünün hukuken mümkün olmadığını, mahkemenin müvekkili şirketin tanzim ettiği iade faturasına ilişkin gerekçesinin de hukuki olmadığını, bu kapsamda müvekkili şirket tarafından davacı şirketten alınan sözlü bilgilere dayalı olarak iade faturası tanzim edilip, davacı şirkete gönderildiğini, davacı şirket tarafından müvekkili şirketin davaya konu icra takibinden önce temerrüde düşürüldüğüne dair bir iddiası ve delili olmamasına karşın işlemiş faizin kabul edilmesinin hukuka aykırı olduğunu belirterek, mahkeme kararının kaldırılmasına ve davanın reddine karar verilmesini talep etmiştir.
Dava, itirazın iptali istemine ilişkin olup, mahkemece davanın kabulüne dair verilen karara karşı davalı vekilince istinaf kanun yoluna başvurulmuştur.
İnceleme, 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun(HMK) 355. maddesi hükmü uyarınca istinaf dilekçesinde belirtilen sebeplerle sınırlı olarak ve kamu düzenine aykırı hususların olup olmadığı gözetilerek yapılmıştır.
Mahkemece, dosya kapsamındaki bilgi, belge ve toplanan deliller değerlendirilerek yasal düzenlemelere uygun ve isabetli karar verilmiş olduğu, ileri sürülen istinaf sebepleri dikkate alındığında mahkemenin vakıa ve hukuki değerlendirmesinde usul ve esas yönünden yasaya aykırılık bulunmadığı anlaşılmakla davalı vekilinin aşağıdaki hususların dışında kalan diğer istinaf nedenleri yerinde görülmemiş, reddine karar verilmesi gerekmiştir.
6098 sayılı Türk Borçlar Kanunu 117. (mülga 818 sayılı BK’nın 101/I. md.) maddesine göre sözleşme ilişkisinden kaynaklanan alacaklara temerrüt faizi yürütülebilmesi için alacağın muaccel olması yeterli olmayıp, borçlunun ihtarla temerrüde düşürülmesi gerekir. Ya da aynı maddenin ikinci bendi uyarınca taraflarca ödeme tarihinin kesin olarak belirlenmesi gerekir.
Dava, İİK 67. maddesine göre açılmış itirazın iptâli davasıdır.
Davacı tarafından davalı aleyhine Ankara 2. İcra Müdürlüğünün… sayılı dosyası ile 31/03/2018 tarihli faturaya istinaden 23.600,00TL asıl alacak 360,79TL işlemiş faiz olmak üzere 23.960,79TL toplam alacak için icra takibi başlatıldığı, davalının süresinde itirazı üzerine takibin durdurulduğu, bir yıllık hak düşürücü süre içersinde davanın açıldığı anlaşılmıştır.
Davacı tarafça, davalının icra takip tarihinden önce ihtarnameyle temerrüde düşürülmediği gibi taraflar arasındaki sözleşmenin “Hizmetlerin Ücretlendirilmesi” başlıklı 7.maddesinde yer alan “…fatura tarihinden itibaren 7 gün içersinde 10.000,00 TL+KDV tutarını öder…” düzenlemesi kesin vadeyi değil faturanın ödeme zamanını gösterdiğinden işlemiş faize ilişkin talebin reddi gerekirken kabulüne karar verilmesi doğru olmamıştır.
Açıklanan nedenlerle davalı vekilinin istinaf başvurusunun kabulüne, HMK’nın 353/1-b.2 maddesi gereğince mahkeme kararının kaldırılmasına, davanın 23.600,00 TL asıl alacak üzerinden kabulüne, fazla istemin reddine, hüküm altına alınan alacağın %20’si oranında olmakla 4.720,00 TL icra inkar tazminatının davalıdan alınarak davacıya verilmesine dair yeniden esas hakkında aşağıdaki hüküm kurulmuştur.
HÜKÜM: Yukarıda açıklanan nedenlerle;
1-Davalı vekilinin istinaf başvurusunun kabulüne,
2-Ankara 2. Asliye Ticaret Mahkemesi’nin 21/05/2019 tarih ve …. sayılı kararının 6100 sayılı HMK’nın 353/1-b.2 maddesi gereğince kaldırılmasına,
3-Davanın kısmen kabulü ile, davalının Ankara 2. İcra Müdürlüğü’nün …… sayılı takip dosyasında itirazının 23.600,00 TL asıl alacak üzerinden iptali ile takibin bu miktar üzerinden devamına, fazlaya ilişkin istemin reddine,
4-Hüküm altına alınan alacağın %20’si oranında olmakla 4.720,00 TL icra inkar tazminatının davalıdan alınarak davacıya verilmesine,
5-Harçlar Kanunu gereğince alınması gerekli 1.612,12 TL karar ve ilam harcından peşin ödenen 289,40 TL harcın mahsubu ile bakiye 1.322,72 TL harcın davalıdan tahsili ile Hazine’ye irat kaydına,
6-Davacı tarafça ödenen 289,40 TL harcın davalıdan alınarak davacıya verilmesine,
7-Avukatlık Asgari Ücret Tarifesi gereğince davada kabul edilen miktar üzerinden hesaplanan 5.100,00 TL vekalet ücretinin davalıdan tahsili ile davacıya verilmesine,
8-Avukatlık Asgari Ücret Tarifesi gereğince davada reddedilen miktar üzerinden hesaplanan 360,79 TL vekalet ücretinin davacıdan tahsili ile davalıya verilmesine,
9-Davacı tarafından yapılan tebligat-posta gideri ve bilirkişi ücreti olmak üzere toplam 720,10 TL yargılama giderinden davada kabul edilen orana göre hesaplanan 709,26 TL’sının davalıdan tahsili ile davacıya verilmesine, bakiye giderin davacı üzerinde bırakılmasına,
10-Davalı tarafından yapılan yargılama gideri bulunmadığından bu konuda karar verilmesine yer olmadığına,
11-6100 sayılı HMK’nın 333. maddesi gereğince, taraflarca yatırılan gider ve delil avansının kullanılmayan kısmının karar kesinleştiğinde yatıran ilgili tarafa iadesine,
İstinaf incelemesi yönünden;
12-Davalı tarafından ödenen 409,09TL peşin istinaf karar harcının talep halinde kendisine iadesine,
13-Davalı tarafından ödenen 121,30 TL istinaf kanun yoluna başvurma harcı ve 5,50 TL tebligat masrafı, 23,50 TL posta masrafı olmak üzere toplam 150,30 TL yargılama giderinin davacıdan alınarak davalıya verilmesine,
Dosya üzerinde yapılan inceleme sonucunda 6100 Sayılı HMK’nın 362/1-a maddesi gereğince KESİN olmak üzere 01/12/2021 tarihinde oybirliği ile karar verildi.
….
e-imzalıdır e-imzalıdır e-imzalıdır e-imzalıdır