Emsal Mahkeme Kararı Ankara Bölge Adliye Mahkemesi 27. Hukuk Dairesi 2019/1770 E. 2021/1082 K. 01.12.2021 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı kesinleşmiş bir karardır.

T.C. ANKARA BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ 27. HUKUK DAİRESİ

T.C.
ANKARA
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
27. HUKUK DAİRESİ

….

T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
K A R A R

….

İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ : ANKARA 6. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
TARİHİ : 01/06/2018
NUMARASI …..
DAVANIN KONUSU : Alacak (Eser Sözleşmesinden Kaynaklanan)

KARAR TARİHİ :01/12/2021
KARAR YAZIM TARİHİ :03/12/2021
Davacı vekili tarafından davalı aleyhine açılan eser sözleşmesinden kaynaklanan alacak istemine ilişkin davada mahkemece davanın reddine dair verilen karara karşı süresi içinde davacı vekilince istinaf kanun yoluna başvurulması üzerine yapılan incelemede;
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:
Davacı vekili; … ….tarafından 22/12/2015 tarihinde ilanı yapılan…….ihalesine müvekkili şirketin istekli sıfatı ile katıldığını, ihale konusu ahşap travers malzemesinin (Azobe cinsi ağaç) temini için müvekkili şirket tarafından 15/01/2016 tarihinde piyasada faaliyet gösteren tedarikçilerle iletişime geçildiğini ve bu kapsamda dava dışı ……Ltd.Şti.’nin teklif verdiğini … tarafından yazılan 18/02/2016 tarihli yazıyla söz konusu malzemenin Avrupadaki tedarikçinin stoklarında olduğunun teyid edildiğini, bu süreçte davalı … tarafından uyuşmazlık konusu ihalenin 28/01/2016 tarihinde yapıldığını, ihaleye biri geçersiz olmak üzere toplamda yalnızca iki teklif verilmiş olmasına rağmen … tarafından karar verme sürecinin uzun tutulması nedeniyle ihale komisyon kararının 10/03/2016 tarihinde açıklandığını ve aynı tarihte ihaleye ilişkin ….. Traversi Tebdili Hizmet Alımı İşine Ait Sözleşmenin akdedildiğini, ihale sonucunun açıklanmasının bir aydan fazla sürmesi ve bu nedenle ihaleye ilişkin sözleşmenin davalı ile akdedilmesi sürecinin uzaması neticesinde müvekkili şirket tarafından ihale konusu mala ilişkin siparişin kesinleştirilemediğini ve bu süreçte dava dışı … tarafından Avrupa’daki tedarikçinin stoklarında olduğunun teyidi verilen malzemenin müvekkilinin siparişi kesinleştirememesi sebebiyle Avrupalı tedarikçi tarafından başka bir alıcıya satıldığını, ihale konusu malzemenin tükenmekte olan bir ağaç olması, kesim tarihlerinin ihale kapsamında akdedilen sözleşmede öngörülen ifa tarihine denk gelmesi ve istenilen miktarın da fazla olması sebebi ile başka tedarikçilerden de temin edilmesinin mümkün olmadığını, ihale konusu malzemenin davalıya tesliminin vaktinde yapılmadığını, bu nedenle müvekkilince 11/07/2016 tarihli yazıyla ortaya çıkan mücbir sebep uyarınca davalıdan cezasız 90 günlük süre uzatımı talep ettiğini, ancak söz konusu talebin davalı tarafından kabul edilmediğini, 27/09/2016 tarihli “ödeme emri belgesi” ile sözleşmenin 16.maddesine istinaden hukuka aykırı bir şekilde müvekkili şirketin hakedişlerinden gecikme cezası olarak 282.504,18 TL kesinti yapıldığını, söz konusu gecikmenin müvekkili şirket kusurundan kaynaklanmadığını, davalı …’nun değerlendirme sürecini uzatması neticesinde ortaya çıkan mücbir bir sebepten kaynaklandığını, söz konusu sözleşmenin tip sözleşme olup bu nedenle hükümlerinin genel işlem koşulu niteliğinde olduğunu, gecikme cezasının kanunda ve sözleşmede öngörülen usule aykırı bir şekilde alındığını, bu sebeple de ceza bedelinin iadesinin gerektiğini belirterek müvekkili şirketin hakedişlerinden kesinti yapılmak suretiyle tahsil edilen 282.504,18 TL tutarındaki gecikme hukuka aykırılığının tespiti ile söz konusu cezanın kesinti yapılma tarihi olan 27/09/2016 tarihinden itibaren işleyecek avans faizi ile birlikte müvekkili şirkete geri ödenmesine karar verilmesini talep etmiştir.
Davalı vekili cevap dilekçesinde: Davanın süresinde açılmadığını, zamanaşımı ve hak düşürücü süreler yönünden reddi gerektiğini, müvekkili idarenin kanunlar ve yönetmeliklerde belirtilen süreler içinde üzerine düşen yükümlülüğünü zamanında yerine getirdiğini, herhangi bir gecikmeye yol açmadığını, aksine davacının ihaleyi kazandığının kendisine bildirildiği 19/02/2016 tarihinde dava dilekçesinde bahsi geçen … firması ile ön anlaşmayı yapmak, sözleşmeyi yapmak üzere davet edildiğini, 01/03/2016 tarihinde de aynı firma ile yaptığı anlaşmayı kesinleştirme imkanının bulunduğunun görüldüğünü, sözleşmenin imzalanmasını takiben müvekkili tarafından 18/03/2016 tarihinde davacı yükleniciye yer teslimi yapılarak işe başlandığını, işin toplam süresinin 200 gün olduğunu, söz konusu işte kullanılacak ahşap traverslerin 90 gün içinde idareye tesliminin, sözleşmenin 16.1.2 maddesinde de belirtildiği gibi zorunlu tutulduğunu, 90 günlük sürenin 16/06/2016 tarihinde dolduğunu, davacının mücbir sebep iddiasının yerinde olmadığını, sözleşmenin 16.1.2.maddesinden görüldüğü gibi traverslerin teslimi ile ilgili özel bir ceza maddesi belirtildiğini, bu durumun işin süresinde bitirilmemesi gibi bir kritere dayanmadığından gecikmeden kaynaklı hesaplanan ceza tutarının ihtar çekilmeksizin yapılan ilk hakediş ödemesinden kesildiğini, müvekkilince yapılan işlemlerin yasa, sözleşme ve şartname hükümlerine uygun olup davanın haksız ve mesnedsiz olduğunu belirterek reddine karar verilmesini talep etmiştir.
İlk Derece Mahkemesince; İhale belgeleri incelendiğinde davacı yüklenicinin ihale konusu traversi temin için dava dışı tedarikçi … … Ltd. Şirketinden söz konusu malzemeyi temin edeceğini davalıya bildirdiği halde sonraki yazılarında Avrupa’da bulunan tedarikçinin stoklarında yer alan malzemeyi başka firmalara satması sonucu malzeme tesliminin zamanında gerçekleşemeyeceğini belirttiğinin ortada olduğu, ihale dökümanındaki şartları okuyup kabul ederek teklif veren davacının, ihale konusu işi şartname ve sözleşmeye uygun bir biçimde yerine getirmeyi mümkün kılacak hazırlık ve programlama çalışmasının ihale konusu edimin ifasını zora sokmayacak şekilde önceden basiretli bir tacirin sorumluluğunu taşıyarak gerçekleştirmesi gerektiği, davacının ihaleye girerken ve traversleri ne kadar sürede teslim etmesi gerektiği konusunda hüküm ihtiva eden sözleşmeyi imzalarken yurtiçi ve yurtdışı piyasalarda, piyasa koşullarında meydana gelebilecek olumsuzlukları gözeterek hareket etmesi gerektiği, yurtdışında bulunan tedarikçi firmanın ürünü başkasına satmasının müçbir sebep olarak kabul edilemeyeceği, traversin üretildiği ağacın mevsimlere göre değişen üretim miktarını da öngörerek teklifde bulunması gerektiği gözetildiğinde mücbir sebep nedeniyle gecikme olduğu iddiasına değer verilmediği, davacının ihalenin sonucunun açıklanmasının bir aydan fazla sürmesi nedeniyle davalı kurumun kusurlu olduğu yönündeki savunmasına, ihalelerde izlenmesi gereken kanuni süreç ve ihaleye konu işin çapı gözetildiğinde bir aylık sürenin makul bir süre olduğu değerlendirilerek bu yöndeki davacı iddiasına da değer verilmediği, davacının sözleşmenin genel işlem koşulu içeren tipik sözleşme olmasına dayalı olarak 16. maddenin genel işlem şartı olması nedeniyle uygulanmaması yönündeki iddiasına da itibar edilmediği, kamuya açık ve birden fazla firmanın teklif verdiği ihalelerde sözleşme koşullarının ihale alındıktan sonra değiştirilmesinin ihale bedeli oluşumuna etkisi gözetildiğinde kamu ihalelerinin yapılış mantığının ortadan kalkacağının açık olduğu, bunun yanı sıra sözleşmenin 16. maddesi, TBK’nın 21. maddesi kapsamında yazılmamış sayılmasını gerekli kılacak nitelikte olmadığı, çünkü 16.maddenin karşı tarafın açıkca menfaatine aykırı düzenleme içermediği, bu madde de belirlenen cezanın uygulanabilmesi davacının sözleşmeye aykırı tutum ve davranışlarına bağlanmış olduğu, davacının sözleşmeye aykırı davranmayıp süresinde traversleri teslim etseydi, cezaya muhatap olmayacağından 16. maddenin başlı başına karşı tarafın menfaatine aykırılık içerdiğinin söylenemeyeceğini, kaldı ki ihale şartnamesi önceden ilan edildiğinden davacının bu hükümden haberdar olmadığını iddia etmesinin de mümkün bulunmadığı, sözleşmenin 16.1.1 maddesinde ihaleye konu işin tamamındaki gecikmenin düzenlendiği, işin sadece bir bölümünü içerir “traverslerin temini” işi için sözleşmenin 16.1.2 maddesinde ayrıca düzenleme yapıldığı, işin tamamı için ikiyüz günlük süre belirlenip bu sürenin aşılması halinde en az on gün süreli yazılı ihtar yapma şartının 16.1.1 madde kapsamında sadece işin tamamı için belirlenen süre yönünden kabul edildiği, traversler için ise doksan günlük sürenin 16.1.2 maddede belirlenmiş ve bu sürenin aşılması halinde her gün için sözleşme bedelinin %0,5’i kadar cezai şart uygulanacağının ayrıca kararlaştırıldığı, 16.1.2 maddede on gün süreli yazılı ihtar koşulunun bulunmadığı, traverslerin teslimindeki gecikme halinde protestonun tebliği ile başlıyacak 10 günlük sürenin kabulü halinde gecikmeye rağmen cezasız dönemin oluşacağı, oysa sözleşmede cezasız bir dönemin kararlaştırılmadığı, 16.1.1. maddede ifade edilen protestonun sözleşme feshedilmeden önce giderebilecek aykırılıkların tamamlanması ve böylece sözleşmenin ayakta tutulması için getirildiği, oysa 16.1.2 maddede doksan günlük süre geçtikten sonra gecikmenin geriye alınmasının mümkün olmadığı, bu nedenle davacıya ihtar yapılmaksızın sözleşmenin 16.1.2 maddesi kapsamında ceza uygulaması yapılabileceğinin mahkemece kabul edildiği ve maddede “sözleşme bedelinin %0,5’i” oranının esas alınacağı kararlaştırıldığından bilirkişi raporunda sadece travers bedeli esas alınarak yapılan hesaba itibar edilmediği ve sözleşme bedelinin tamamı üzerinden %0,5 oranı uygulanarak hesap edilen 282.504,18 TL ceza tutarının yerinde olduğu gerekçesiyle davanın reddine karar verilmiştir.
Davacı vekili istinaf dilekçesinde özetle; Müvekkilinin ihale süresindeki tüm tutum ve davranışlarının basiretli bir tacirden beklenilenlere mütenasip olduğunu, uyuşmazlık kapsamında yaşanılan gecikmenin tek ve asıl sebebinin davalı tarafından değerlendirme ve sözleşmenin akdedilmesine ilişkin sürecin nedensiz yere uzatılmasından kaynaklandığını, bu gecikme sürecinden müvekkilinin sorumlu tutulmasının mümkün olmadığını, tüm bu sebeplerle davalı tarafından müvekkili şirketin hakedişlerinden gecikme cezası kesintisi yapılmasının hukuka aykırı olup söz konusu bedelin müvekkili şirkete iadesinin gerektiğini, uyuşmazlık konusu gecikmenin mücbir sebep nedeniyle ortaya çıktığını, davalı tarafından tek bir geçerli teklif olmasına rağmen değerlendirme sürecinin uzun tutulmasının müvekkili şirket tarafından alımı gerçekleştirilecek olan ihale konusu malın bir başka alıcıya satılmasına sebebiyet verdiğini ve bu sebeple aynı özelliklerde ve miktarda malın tedarik edilmesinin uzun sürdüğünü, malı başkasına satılmasının ardından gerekli tüm çabanın müvekkili tarafından gösterilmiş olmasına rağmen gerek yurt içinde gerekse yurt dışında ihale konusu miktar kadar stoku elinde bulunduran tedarikçinin bulunamadığını, taraflar arasında imzalanmış olan sözleşmenin “Cezai Şartlar” maddesinin genel işlem koşulu niteliğinde olduğunu, davalı tarafından da ifade edildiği üzere akdedilen sözleşmenin tip bir sözleşme olduğunu, müvekkili şirketin söz konusu sözleşmeyi akdederken hükümlerine müdahale edemediğini, sözleşme maddeleri üzerinde değişiklik yapamadığını, bu durumun söz konusu hükümlerin genel işlem koşulu niteliğinde olduğunun açık bir göstergesi olduğunu, buna göre müvekkilinin sözleşmenin aleyhine hükümlerin serbest iradesi ile kabul etmediğinden bu nedenle bu hükümlerin yazılmamış sayılması sonucunu doğurduğunu, dava konusu ceza bedelinin gerek sözleşmede gerekse de 4735 Sayılı Kamu İhale Sözleşmeleri Kanunu’nda yer alan ihtar şartına aykırı şekilde tahsil edildiğini, aynı şekilde Hizmet Alımlarında Tip İdari Şartnamenin 51.maddesinde de öngörülen cezanın uygulanabilmesi için ihtar koşulunun yerine getirilmesi gerektiğinin açıkça belirtildiğini, sözleşmenin 16. maddesinde de …’nun ihtarda bulunması gerektiğinin öngörüldüğünü, kesinti yapılan ceza bedelinin müvekkiline iadesi gerektiğini belirterek, mahkeme kararının kaldırılmasına ve davanın kabulüne karar verilmesini talep etmiştir.
Dava, hakedişlerden yapılan gecikme cezası kesintisinden kaynaklı alacak istemine ilişkin olup mahkemece davanın reddine dair verilen karara karşı davacı vekilince istinaf kanun yoluna başvurulmuştur.
İnceleme, 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun(HMK) 355. maddesi hükmü uyarınca istinaf dilekçesinde belirtilen sebeplerle sınırlı olarak ve kamu düzenine aykırı hususların olup olmadığı gözetilerek yapılmıştır.
Davacı ile davalı arasında 10/03/2016 tarihinde Ankaray İşletmesi depo sahası ve ray hatlarında 10 kalem makas travers tebdili işi kapsamında eser sözleşmesinin akdedildiği, davacının yüklenici, davalının iş sahibi olduğu, sözleşmenin birim fiyat sözleşme olup bedelin 2.017.887,00 TL (md.6.1) ve Hizmet İşleri Genel Şartnamesinin sözleşme eki olduğu(md.8), sözleşme tarihinden itibaren 10 gün içinde işyeri teslimi yapılarak işe başlanılacağı, işe başlama tarihinden itibaren 200 takvim gününde işin bitirileceği (md.9 ve 10), yüklenicinin işi süresinde bitirmemesi durumunda idare tarafından en az 10 gün süreli yazılı ihtar yapılarak gecikilen her takvim günü için kesilecek günlük ceza miktarının sözleşme bedelinin %0,5’i(binde beşi)oranında uygulanacağı(md.16.1.1), traverslerin Ankaray işletmesine işe başlama süresinden itibaren 90 takvim günü içersinde teslim edilmemesi halinde gecikilen her takvim günü için kesilecek günlük ceza miktarının sözleşme bedelinin %0,5’i(binde beşi)oranında uygulanacağı(md.16.1.2), belirtilen cezaların ayrıca protesto çekmeye gerek kalmaksızın yükleniciye yapılacak ödemelerden kesileceği(md.16/2), süre uzatımı verilebilecek hallerin sözleşmenin 17.maddesinde düzenlendiği, davacının doksan günlük sürede traverslerin teslimini taahhüt etmesine rağmen yirmisekiz günlük gecikme ile teslimin gerçekleştiği, davalının gecikilen bu süre için sözleşmenin 16.1.2 maddesine dayalı olarak sözleşme bedelinin %0,5 oranında 282.504,18 TL gecikme cezası uyguladığı hususları belirgindir.
Mahkemece, dosya kapsamındaki bilgi, belge ve toplanan deliller değerlendirilerek yasal düzenlemelere uygun ve isabetli karar verilmiş olduğu, ileri sürülen istinaf sebepleri dikkate alındığında mahkemenin vakıa ve hukuki değerlendirmesinde usul ve esas yönünden yasaya aykırılık bulunmadığı anlaşılmakla davacı vekilinin istinaf başvurusunun HMK’nın 353/1-b.1 maddesi gereğince esastan reddine karar verilmesi gerekmiştir.
HÜKÜM: Yukarıda açıklanan nedenlerle;
1-Davacı vekilinin istinaf başvurusunun HMK’nın 353/1-b.1 maddesi gereğince esastan reddine,
2-Harçlar Kanunu gereğince alınması gereken 59,30 TL istinaf karar harcından peşin alınan 44,40 TL harcın mahsubu ile bakiye 14,90 TL harcın davacıdan tahsili ile Hazine’ye irat kaydına,
3-İstinaf başvurusu nedeniyle davacı tarafından yapılan yargılama giderlerinin ve ödenen başvuru harcının kendisi üzerinde bırakılmasına,
Dosya üzerinde yapılan inceleme sonucunda HMK’nın 361. maddesi gereğince kararın taraflara tebliği tarihinden itibaren 2 hafta içinde Yargıtay’da TEMYİZ yolu açık olmak üzere 01/12/2021 tarihinde oybirliği ile karar verildi.
…..

e-imzalıdır e-imzalıdır e-imzalıdır e-imzalıdır