Emsal Mahkeme Kararı Ankara Bölge Adliye Mahkemesi 27. Hukuk Dairesi 2019/169 E. 2021/274 K. 18.03.2021 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı kesinleşmiş bir karardır.

T.C. ANKARA BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ 27. HUKUK DAİRESİ

T.C.
ANKARA
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
27. HUKUK DAİRESİ

..
T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
K A R A R

İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ : ANKARA 7. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
TARİHİ : 22/11/2018
NUMARASI : …

DAVANIN KONUSU : İtirazın İptali (Eser Sözleşmesinden Kaynaklanan)

KARAR TARİHİ : 18.03.2021
KARAR YAZIM TARİHİ : 18.03.2021
Davacı vekili tarafından davalı aleyhine açılan eser sözleşmesinden kaynaklanan itirazın iptali talepli davada mahkemece davanın kısmen kabulüne dair verilen karara karşı süresi içinde taraf vekillerince istinaf kanun yoluna başvurulması üzerine yapılan incelemede;
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:
Davacı vekili özetle; davalının yüklenicisi olduğu…. müvekkili tarafından üstlenildiğini, müvekkili işleri tamamladığı halde davalının iş bedelini kısmen ödemediğini, cari hesap bakiyesinin tahsili için başlatılan Ankara 22. İcra Müdürlüğünün … yevmiye numaralı ihtarname ekinde kendi grup şirketlerinden olan ve aynı adreste faaliyet gösteren şirketlerin oluşturduğu yüklenici adi ortaklık ile düzenlediği eksik ve kusurlu işlere ilişkin tutanağa istinaden 03.03.2015 tarihli faturayı gönderdiğini, müvekkilinin faturayı ../.. yevmiye numaralı ihtarname ekinde iade ettiğini, davalının 20.07.2014 tarihli 2 numaralı hakediş kapsamındaki bir kısım işleri kusurlu gösterdiğini, oysa aynı tarihte işlerin teslim alınmış olduğunu öne sürerek itirazın iptaliyle takibin devamına ve icra inkar tazminatının tahsiline karar verilmesini talep etmiştir.
Davalı vekili özetle; müvekkilinin “……. yüklenici tarafından eksik ve kusurlu işlerin belirlendiğini, müvekkilinin derhal davacıya bildirimde bulunduğunu, davacının imalatların uygun olduğunda ısrarcı olduğunu, eksiklikleri gidermediğini, yüklenici tarafından müvekkili hakedişinden kesinti yapılacağını bildirilmesi üzerine kesintinin kendisine yansıtılacağı ve iade faturası düzenleneceğini davacıya bildirdiğini, davacının bu bilgi üzerine kötüniyetle takip başlattığını savunarak davanın reddine karar verilmesini talep etmiştir.
İlk Derece Mahkemesince; “Dava konusu uyuşmazlıkta davacı tarafça yapılan işlerle ilgili olarak 30.03.2014 ve 20.07.2014 tarihli hakedişler düzenlenmiştir. Yine davacı şirketin kayıtlarına göre davalı şirket adına toplam 546.127,24-TL tutarında 4 adet fatura düzenlediği, karşılığında 510.970,00-TL tahsilat yaptığı, yapılan tahsilatların mahsubu sonrasında davalı şirketten 35.157,54-TL bakiye alacağının kaldığı, davacı şirketin 31.12.2014 tarihli kapanış kaydı öncesinde yine aynı tarihte dönem sonu hesaplarla ilgili açıklaması ile davalı şirketin 21.594,24-TL daha alacaklandırıldığı, bu tutar da mahsup edildiğinde davalının borcunun 13.563,00-TL olarak kayıtlara geçtiği, davalı şirketin ticari defter kayıtlarında ise davacı tarafından kendi adlarına toplamı 547.942,00-TL tutarında 4 adet fatura kesildiği, davacı şirkette yapılan 511.475,00-TL ödeme kaydının bulunduğu, mahsup sonrasında davacı şirketin davalı şirketten 36.472,00-TL alacağının kaldığı, 03.03.2015 tarih, 36.580,00-TL bedelle iade faturasının davacı borcuna kaydedilerek mahsubu sonrasında davalı şirketin davacı şirketten 108,00-TL tutarında alacaklı duruma geçtiği, bu durumda davalı şirketin kesmiş olduğu 03.03.2015 tarih, 36.580,00-TL bedelli faturanın uyuşmazlık konusu oluşturduğu, davalı taraf … tarafından yapılan kontrollerde belirlenen eksik ve ayıplı işlerle ilgili olarak bu faturanın kesildiğini ileri sürdüğü, ancak … tarafından yapılan kontrollerin 07.08.2015 – 10.05.2016 tarihinde olduğu, faturanın ise 03.03.2015 tarihli olduğu, bu kapsamda davalının kesmiş olduğu eksik ve ayıplı işler fatura içerinin gerçeğe uygun olmadığı, kaldı ki davalı tarafça davacıya yapılan bir ayıp ihbarının bulunmadığı, davalının kesmiş olduğu iade faturasının tek başına delil olma özelliği bulunmadığı, fatura içeriğinin sözleşmeye uygun olduğunun ispat etme yükünün fatura kesen davalıya ait olduğunu, bunun ispatının da ancak yazılı delille ticari defter ve yeminle mümkün olduğu, davalı yanın bu bağlamda herhangi bir ispat belgesini dosyaya sunamadığı, bu kapsamda davacının ticari defter kayıtlarına göre takip tarihi olan 19.03.2015 tarihinde davalıdan 13.563,00-TL alacaklı olduğu, her ne kadar davacı tarafça ticari defterlerinde dönem sonu hesaplamaları yapılırken muhasebeci tarafından yanlışlıkla davalının alacaklandırıldığı, davalının ticari defterlerinde de böyle bir kaydı olmadığı, davalı şirketin defterlerinde yer alan ödemeler nazara alındığında davacı ticari defterlerinde yer alan 31.12.2014 tarihli hatalı kayda itibar edilmemesi, davaya konu 35.157,24-TL’ye hükmedilmesi gerektiği belirtilmiş ise de, kesin delille ispat edilmediği sürece ticari defterlerin esas alınması gerektiğinden davacının itirazının mahkememizce nazara alınmadığı” gerekçesiyle davanın kısmen kabulüyle itirazın kısmen iptaline, takibin 13.563 TL asıl alacak üzerinden devamına, fazlaya ilişkin talebin reddine, asıl alacağın % 20’si oranında olmakla 2.713 TL icra inkar tazminatının davalıdan tahsiline karar vermiştir.
Davacı vekili istinaf dilekçesinde özetle; taraflar arasında bir cari hesap sözleşmesi bulunmadığından tarafların ticari ilişki gereğince düzenledikleri faturalar ve ödemelerin dikkate alınması gerektiği, müvekkilinin yaptığı iş karşılığı faturaları düzenlediği, davalının da faturalara dayalı kısmi ödeme yaptığı, uyuşmazlığın bir kısım işin eksik olduğu iddiasına dayandığı, bilirkişi raporlarının eksik imalatların müvekkilinin üstlendiği mekanik işlerle ilgili olmadığını ortaya koyduğu, her iki taraf ticari defterlerinin ticari ilişkiye dayalı iş bedeli ve ödemeler konusunda birebir örtüştüğü, davalı tarafça savunulmayan defterlerinde de kayıtlı olmayan 21.595,24 TL hatalı ödeme kaydı sebebiyle müvekkili alacağından mahsup edilmesinin mülkiyet hakkını ihlal ettiği, bilirkişi raporuna itiraz edildiği, müvekkilinin yüklendiği işleri 2014 yılında tamamladığı, hakedişlerin 30.03.2014 ve 20.07.2014 tarihinde taraflarca düzenlendiği, ihtirazi kayıt bulunmadığı, müvekkilinin ödenmeyen alacak için 1 yıl sonra takip başlatmak zorunda kaldığı, 20.03.2015 tarihinde geçmiş tarihli fatura düzenlenerek sözde dava dışı yüklenici tarafından eksik işlerin yapıldığının ve bedelinin hakedişinden kesildiğinin öne sürüldüğü nedenleriyle kararın kaldırılmasını talep etmiştir.
Davalı vekili istinaf dilekçesinde özetle; sadece davacı ticari defterleri dikkate alınarak hüküm kurulmasının hukuka aykırı olduğu, defterlerin uyuşmamasının davacı lehine yorumlandığı, mahkemenin savunmaları dikkate almadığı, kesilen faturanın dava dışı yüklenici tarafından giderilip bedeli müvekkilinden tahsil edilen eksikliklerle ilgili olduğu, geçici kabul eksiklikleri listesindeki işlerle ilgili olmadığı, önce depoların yapıldığı, davacı tarafından depoların mekanik işlerinin gerçekleştirildiği, bilahare su isale hatları yapılarak su verildiğinde eksikliklik ve kusurların belirlendiği, teslim tarihi itibariyle ayıbının tespitinin mümkün olmadığı, bilirkişi heyetinde hukukçu bilirkişi bulunması gerektiği, bilirkişilerin faturanın delil olarak kabul edilemeyeceğine dair hatalı değerlendirme yaptıkları, ticari defterlere göre müvekkilinin alacaklı olduğu nedenleriyle kararın kaldırılmasına karar verilmesini talep etmiştir.
Dava eser sözleşmesinden kaynaklanan itirazın iptali talepli olup mahkemece davanın kısmen kabulüne dair verilen karara karşı süresi içinde taraf vekillerince istinaf kanun yoluna başvurulmuştur.
İnceleme, 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun 355. maddesi hükmü uyarınca istinaf dilekçesinde belirtilen sebeplerle sınırlı olarak ve kamu düzenine aykırı hususların olup olmadığı gözetilerek yapılmıştır.
Kural olarak, her iki tarafın tacir ve dava konusunun ticari işletmeleriyle ilgili olduğu davalarda bir tarafın ticari defterleri kanuna göre eksiksiz ve usulüne uygun olarak tutulmuş, açılış ve kapanış onayları yaptırılmış ve defter kayıtları birbirini doğruluyorsa ve diğer tarafın aynı koşullarla tutulmuş ticari defterlerindeki kayıtların bunlara aykırı olmaması veya diğer tarafın ticari defterlerini ibraz etmemesi yahut defter kayıtlarının aksinin senet veya kesin bir delille ispatlanmamış olması halinde sahibi ve halefleri lehine delil teşkil eder (HMK 222). Taraflardan biri kendi defterlerine delil olarak dayanmış olsa dahi, ancak karşı tarafın defterleriyle uyumlu olduğu taktirde kendi defterlerindeki kayıtlar lehine delil teşkil edebileceğinden, diğer tarafın defterlerinin de incelenmesi zorunludur. Taraf defterlerindeki kayıtların uyuşmaması durumunda ispat yükü kendisinde olan taraf uyuşmayan kayıttan yararlanamaz. Diğer bir deyimle ticari defterlerle ispatlanmak istenen vakıada ispat yükünün kimde olduğuna bakılarak değerlendirme yapılmalıdır.
Somut olayda davacının alt taşeron olarak üstlendiği mekanik işler kapsamındaki imalatları tamamlayarak davalı taşerona teslim ettiği, taraflarca iki adet hakediş düzenlendiği, hakedişlerde eksik ve kusurlu işler bedeline yer verilmediği, hakedişlerin ihtirazi kayıtsız imzalandığı, davacının bakiye iş bedelinin tahsili için başlattığı icra takibinde düzenlenen ödeme emrinin tebliği üzerine davalı tarafından keşide edilen ihtarname ekinde yüklenici ile düzenlediği tutanaktır başlıklı bila tarihli belgeyi gönderdiği, tutanakta davacının üstlendiği beş kalem imalatta eksik ve kusur bulunduğu ile giderim bedellerinin 31.000 TL+KDV olduğunun ve yüklenici tarafından giderilerek bedelinin davalı taşeron hakedişinden kesildiğinin belirtildiği, ancak tutanakta eksiklik ve kusurların ne oldukları ile kapsamlarının açıklanmadığı, yine bu eksik ve kusurlu işlere ilişkin davalı tarafça 03.03.2015 tarihli fatura düzenlenmesine rağmen takipten önce davacıya belirlenen eksik ve kusurlu işlere ilişkin bildirimde bulunulmadığı gibi dava dışı yüklenici tarafından giderildiklerine yahut bedellerinin davalı hakedişinden kesildiğine dair belge de sunulmadığı, bilirkişi kurulunun … tarafından geçici kabul için düzenlenen eksik ve kusurlu işleri gösterir listede davacının üstlendiği iş kapsamındaki iki adet kaleme ilişkin baca ve mesnet eksikliğinin açık ayıp olduğu, davalının teslim aldığı bu kalemlere ilişkin ayıp bildiriminde bulunduğunu savunmadığı, belirlenen üç kalemdeki su kaçağı vb kusurların ise gizli ayıp teşkil ettiği, ancak teslimden itibaren geçen bir yılı aşkın sürede imalatın muhafaza edilememesinden de kaynaklanmış olabileceğinin rapor edildiği, kaldı ki davalı tarafın tutanakta belirlenen eksik ve kusurlu işlerin geçici kabul listesindeki işlerle ilgili olmadığını savunduğu da gözetildiğinde davacının üstlendiği işi sözleşme gereğince teslim ettiğinin, davacının taraflarca düzenlenen ihtirazi kayıtsız imzalanmış hakedişlerde yazılı iş bedeline hak kazandığının kabulü gerektiği, iş bedelini ödediğini ispat yükünün davalıda olduğu, davalının defter kayıtlarının kapanış tasdiklerinin bulunmadığı, taraf kayıtlarının birbirini doğrulamadığı, davalı tarafından içeriğinin doğruluğu kanıtlanamamış olan iade faturası hariç tutulduğunda davacının bakiye 35.157,24 TL alacaklı olduğu, davacı defterlerinde yer alan ve sehven oluşturulduğu savunulan 21.594,24 TL ödeme kaydının davalı defterlerinde de yer almadığı, davalı tarafça 21.594,24 TL ödeme yapıldığına dair kanıt da sunulmamış olduğu, bu tutarda bir ödeme yapıldığının ispatlanamadığı, davacının iş bedeline hak kazandığı ve icra takibinde talep edilen miktar kadar alacaklı olduğu kanıtlanmış olduğundan davanın kabulü yerine mahkemece belirtilen miktarın mahsubuyla bakiye alacak üzerinden davanın kısmen kabulüne karar verilmesi doğru olmadığından davalı vekilinin istinaf başvurusunun HMK 353/1.b.1 madde gereğince reddine, davacı vekilinin istinaf başvurusunun kabulüyle, mahkeme kararının HMK 353/1.b.2 madde gereğince kaldırılmasına, davanın kabulüne, itirazın iptaline ve takibin 35.157,24 TL asıl alacak üzerinden devamına, alacak likit olduğundan icra inkar tazminatının tahsiline dair yeniden esas hakkında hüküm tesisine karar verilmiştir.
HÜKÜM: Yukarıda açıklanan nedenlerle;
1-) Davalı vekilinin istinaf başvurusunun HMK 353/1.b.1 madde gereğince esastan reddine,
2-) Davacı vekilinin istinaf başvurusunun kabulüne,
3-) Ankara 7. Asliye Ticaret Mahkemesi’nin 22.11.2018 tarih ve …. Karar sayılı kararının HMK’nın 353/1.b.2 maddesi gereğince kaldırılmasına,
4-) Davanın kabulüne,
Davalının Ankara 22. İcra Müdürlüğünün…. sayılı takibine vaki itirazının iptaline, takibin 35.157,24 TL asıl alacak üzerinden devamına,
5-) Alacağın % 20’si oranında olmakla 7.031, 45 TL icra inkar tazminatının davalıdan alınarak davacıya verilmesine,
6-) Alınması gereken 2.401,59 TL karar harcından davacı tarafça ikmal edilmiş olan 424,61 TL harcın indirilmesiyle bakiye 1.976,98 TL harcın davalıdan alınarak Hazine’ye gelir kaydına,
7-) Davacı tarafça ikmal edilmiş olan 424,61 TL peşin harcın davalıdan alınarak davacıya verilmesine,
😎 Avukatlık Asgari Ücret Tarifesi gereğince hesaplanan 5.273,59 TL vekalet ücretinin davalıdan alınarak davacıya verilmesine,
9-) Davacı tarafından yapılan 2.937 TL yargılama giderinin davalıdan alınarak davacıya verilmesine,
10-) Davalı tarafından yapılan yargılama giderlerinin üzerinde bırakılmasına,
11-) 6100 sayılı HMK’nın 333. maddesi gereğince, taraflarca yatırılan gider ve delil avansının kullanılmayan kısmının karar kesinleştiğinde yatıran ilgili tarafa iadesine,
İstinaf incelemesi yönünden;
12-) Davacı tarafından yatırılan 232 TL istinaf karar harcının talep halinde davacıya iadesine,
13-) Davalıdan alınması gereken 2.401,59 TL istinaf karar harcından peşin alınan 927 TL harcın mahsubu ile bakiye 1.474,59 TL harcın davalıdan alınarak Hazine’ye gelir kaydına,
14-) Davacı tarafından ödenen 98,10 TL istinaf kanun yoluna başvurma harcının davalıdan alınarak davacıya verilmesine,
15-) Davalı tarafından yapılan istinaf yargılama giderlerinin davalı üzerinde bırakılmasına,
Dosya üzerinde yapılan inceleme sonucunda 6100 sayılı HMK’nın 362/1-a maddesi gereğince KESİN olmak üzere 18.03.2021 tarihinde oybirliği ile karar verildi.

Başkan … Üye … Üye … Katip …
e-imzalıdır e-imzalıdır e-imzalıdır e-imzalıdır

e-imzalıdır e-imzalıdır e-imzalıdır e-imzalıdır