Emsal Mahkeme Kararı Ankara Bölge Adliye Mahkemesi 27. Hukuk Dairesi 2019/1652 E. 2021/1021 K. 18.11.2021 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı kesinleşmiş bir karardır.

T.C. ANKARA BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ 27. HUKUK DAİRESİ
….

T.C.
ANKARA
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
27. HUKUK DAİRESİ

….

T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
K A R A R

BAŞKAN : … (…)
ÜYE : … (…)
ÜYE : … (…)
KATİP : … (…)

İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ : ANKARA 12. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
TARİHİ : 12/07/2019
NUMARASI : …
DAVANIN KONUSU : İtirazın İptali (Eser Sözleşmesinden Kaynaklanan)

KARAR TARİHİ : 18/11/2021
KARAR YAZIM TARİHİ : 22/11/2021
Davacı vekili tarafından davalı aleyhine açılan eser sözleşmesinden kaynaklanan itirazın iptali istemine ilişkin davada mahkemece davanın kısmen kabulüne dair verilen karara karşı süresi içinde taraf vekillerince istinaf kanun yoluna başvurulması üzerine yapılan incelemede;
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:
Davacı vekili; Taraflar arasında 250 … … (…) … … İşinin yapılması konusunda 17/05/2013 tarihinde sözleşme akdedildiğini, sözleşmeye göre müvekkili ile davalı arasında müvekkilinin sorumluluğunda olan yapacağı ve teslim edeceği işlerin sıralandığını, sözleşme gereğince müvekkilinin üzerine düşen sorumlulukları yerine getirdiğini, sözleşme konusu işin tamamlandığını, teslim tutanağı ile davalıya teslim edildiğini ve davalı tarafından da işin dava dışı idareye teslim edildiğini, idarece de yapılan kesin kabul uyarınca müvekkili şirketçe gerçekleştirilen iş kapsamında herhangi bir ayıp veya eksikliğin olmadığının açık olduğunu, ancak davalının sözleşme bedeli olan 27.500,00TL’nı ödemediğini ve Ankara 16.İcra Müdürlüğü’nün….. sayılı dosyasında yapılan takibe itiraz ettiğini belirterek itirazın iptaline ve %100 oranında icra inkar tazminatına karar verilmesini talep etmiştir.
Davalı temsilcisi; Davacı ile 2013 yılında … ili … 250 … Sayısal … … işinin yapılması konusunda sözleşme imzaladıklarını, davacının sözleşmede kendisine yüklenen sorumluluklarını yerine getirmediğini, işleri bitirmediğini eksik ve kusurlu yaptığını, her ne kadar teslim tutanağı imzalanmış ise de tutanağın prosedür gereği yapıldığını, idarece yapılan kontrollerde paftaların yanlış ve eksik çizildiğini ve büyük ölçekli … yapım yönetmeliğine uygun olmadığı belirtilerek dosyanın iade edilip çizimin yeniden yapılmasının istenildiğini, davacı şirketin işi yarım bırakıp kendilerini mağdur ettiğini, davacı tarafından hatalı yapılan işler ile eksik bırakılan işlerin taraflarınca tamamlandığını, işler zamanında bitirilemediği için … … tarafından işin bedelinin %30’u oranında ceza kesildiğini, davacıya banka kanalıyla 2.540,00 TL ödendiğini, ayrıca 3.645,00 TL elden ödeme yapıldığını, ayrıca sözleşmede 2.maddede sigorta, yakıt, kiralama vb.giderlerin taşerona ait olduğu belirtildiği halde bu giderlerin tamamının taraflarınca yapıldığını, yaklaşık 12.240,00 TL tutarında masraf yapıldığını, hataların ve eksikliklerin giderilmesi için de yaklaşık 15.000,00 TL masraf yapıldığını, bu durumda sözleşmede belirlenen taşeronunun alacağından çok çok fazla paranın zaten ödenmiş olduğunu, davacının işi kendi imkanları ile yapmadığını araç ve ekipmanların davacıya ait olmadığını, taraflarına ait donanım ve ekipmanların kullanıldığını belirterek davanın reddine ve davacı aleyhine %100 oranında tazminata karar verilmesini talep etmiştir.
İlk Derece Mahkemesince; Davacı ile davalı arasında yapılan 17.05.2013 tarihli İş Yapım Sözleşmesi bulunduğu, bu sözleşmeye göre davacının …, 250 … … Sayısal … … işinin yapımı konusunda anlaşıldığı, yani taraflar arasında yazılı alt taşeronluk sözleşmesi bulunduğu, Bursa Nöbetçi Asliye Ticaret Mahkemesine yazılan talimat yoluyla davalı şirkete ait ticari defterler kayıtlar üzerinde inceleme yapılarak 19/01/2016 tarihli bilirkişi raporunun alındığı, dosya üzerinde yaptırılan bilirkişi incelemesi ile 09/09/2016 tarihli ve 25/12/2017 tarihli bilirkişi raporlarının alındığı, bilirkişi Heyetine … … eklenmek suretiyle aldırılan ek raporda “davacının gerçekleştirdiği işlere karşılık sözleşme bedelinden (27.500,00TL) alacaklı olduğu miktarın 18.728.00 TL+KDV olduğu, davalının yaptığını savunduğu 2.540,00TL’lık ödemenin davacıya yapıldığının kabulü halinde davacının alacağı 16.188,00 TL olacağı, dosyada daha önceki bir temerrüt tarihine rastlanmadığından icra takibindeki faiz başlangıcının takip tarihi olduğunun değerlendirildiği” nin bildirildiği, davalı tarafından … … ve İş … aracılığı ile yapılan 2.540,00TL ödemenin … … ve Niyazi Ali Harancı isimli kişilere yapılmış olup davacı vekilinin duruşmadaki beyanlarına ve davacı şirketin … kayıtlarına göre … … şirketin yetkilisi ve çalışanı olan … …’ın eski eşi olmakla bu kişiye yapılan ödemenin davacı şirkete yapılmış olduğunun kabulü gerektiği, son bilirkişi raporunun hüküm kurmaya yeterli ve elverişli bulunarak hükme esas alındığı, dosya kapsamı ve bilirkişi raporları doğrultusunda taraflar arasındaki ticari ilişki belirlenerek davalı şirketin davacıya bilirkişi raporu kapsamında 16.188,00 TL borçlu olduğunun kabulü ile asıl alacak likit( davalı tarafından belirlenebilir ) olduğu kabul edilerek İİK’nın 67/2 maddesi gereğince %20 icra inkar tazminatının davalıdan tahsili gerektiğine dair gerekçeyle davanın kısmen kabulüne, Ankara 16. İcra Müdürlüğünün….sayılı dosyasında davalının yaptığı itirazın 16.188,00TL asıl alacak bakımından iptali ile takibin bu miktar üzerinden devamına, faize ve asıl alacağın fazlasına ilişkin talebin reddine, 3.237,60 TL icra inkar tazminatının davalıdan alınarak davacıya ödenmesine karar verilmiştir.
Davacı vekili istinaf dilekçesinde özetle; Mahkeme kararının herhangi bir gerekçeye dayanmadığını, faiz taleplerinin reddedilmesinin doğru olmadığını, iş yapım sözleşmesi gereği sözleşme konusu işin 04.06.2013 tarihinde teslimi ile birlikte artık davalı için temerrüdün şartlarının oluştuğunu, davaya konu icra takibinde de işin teslim tarihi olan 04.06.2013 tarihi itibarıyle faiz hesaplanıp bu şekilde talep edildiğini, müvekkili tarafından işin teslimi ile birlikte davalı açısından temerrüt şartları oluştuğundan faiz talebinin reddine karar verilmesinin doğru olmadığını, davalının yaptığını savunduğu 2.540,00 TL ödemenin mahsup edilmemesi gerektiğini, yapılan ödemelerin … … ve Niyazi Ali Harancı isimli dava dışı şahıslara yapılmış olduğunu ve bu kişilerin müvekkili şirketle ilgisinin bulunmadığını, bu şahısların müvekkili şirket yetkilisi ya da çalışanı olmadığını, bu hususun … kayıtlarının getirtilmesi ile açıklığa kavuştuğunu, 12.900,00 TL cezanın davalı ile bir ilgisi bulunmadığını, davalının bu cezayı kendisi ödemiş gibi aksettirmeye çalıştığını, oysa 18.01.2016 tarihli bilirkişi raporu ile davalı defterlerinin incelenmesi sonucunda defter kayıtlarında kesildiği iddia edilen 12.900,00 TL cezaya ilişkin bir kayıt olmadığının belirtildiğini, bu cezanın müvekkiliyle veya davalı ile bir alakası olmadığı gibi cezanın müvekkili nedeniyle kesildiğine dair bir bilgi ve belgenin de bulunmadığını, müvekkilinin işi 04.06.2013 tarihinde davalıya teslim ettiğini, bu tarihten sonra cezanın neye dayanak kesildiğinin dahi müvekkili tarafından bilinmediğini, davalıya ait olmayan, davalının dahi ödemediği bir faturayı dosya içerisine sunarak mahkemeyi yanılgıya düşürdüğünü, davalı tarafından sunulan 12.240,00 TL tutarındaki harcama faturalarının dosya ile ilgisi olmadığını, davalının taraflar arasındaki ilişki başlamadan, yani 17.05.2013 tarihinde sözleşme dahi imzalanmadan önceki örneğin 28.03.2013, 15.04.2013, 14.05.2013…vd tarihlerindeki faturaları dahi delil olarak ibraz etmiş olmasının kötü niyetli olduğunu gösterdiğini, hükme esas alınan 18.09.2018 tarihli bilirkişi raporlarına itirazlarının değerlendirilmediğini,17.05.2013 tarihli iş yapım sözleşmesine göre müvekkilinin işi yapıp teslim ettiği ve yapılan işin davalı tarafından kabul edildiğinin 04.06.2013 tarihli teslim tutanağı ile bariz olduğunu, işin sadece müvekkilinin sözleşme gereği yapması gerekenleri yapıp davalıya teslim ettikten sonra davalının da hiçbir şey yapmadan direkt idareye teslim edebileceği bir iş olmadığını, davalının müvekkilinin yaptığı işleri hiçbir katkı sağlamadan idareye teslim etmeyeceğini, davalının bir takım nedenlerle geç olarak işi idareye teslim etmesinde müvekkilinin hiçbir menfaati veya engeli bulunmadığı gibi müvekkilinin teslimden sonra meydana gelen gecikmelerden sorumlu tutulamayacağını, kaldı ki şimdiye kadar davalının eksik yapılan iş nedeniyle zararları varsa müvekkilinden bir talepte de bulunmadığını, 18.09.2018 tarihli bilirkişi raporunun ekinde yer alan mail çıktılarının … … tarafından tek taraflı düzenlenmiş olduğunu, maillerde yer alan ifadelerin hiçbir hususu kanıtlayamadığını, raporda belirtilen tarihlerin işin müvekkili tarafından davalıya değil, davalı tarafından idareye teslim tarihleri olduğunu, bilirkişilerin teslim zamanında yanıldıklarını, mahkemece kıyaslama yapılan 25.12.2017 tarihli bilirkişi raporun tamamiyle başka bir olayı irdelediğini, davalı ile dava dışı … arasındaki sözleşmenin dava konusu ile bir ilgisi bulunmadığını, … Bankasının yüklenici …’e gönderdiği 20.08.2013 tarihli yazıda belirtilen eksiklerle ilgili olarak 17.05.2013 tarihli sözleşmede müvekkiline ait bir yükümlülük bulunmadığını, kaldı ki 20.08.2013 tarihli yazıda 20.05.2013 tarihinden itibaren cezalı çalışmakta olduğunun belirtildiğini, müvekkili ile davalı arasındaki 17.05.2013 tarihli sözleşme nazara alındığında zaten cezanın müvekkilinden kaynaklı olmadığının, müvekkili ile sözleşme düzenlenmesinin üzerinden 3 gün sonra davalı ve …’in cezalı çalışmakta olduğunun anlaşıldığını ancak tüm bu somut delillere aykırı olarak bilirkişilerin gecikme cezasından müvekkilinin sorumlu olduklarına kanaat getirmelerinin hukuka ve hakkaniyete aykırı olduğunu, 18.01.2016 tarihli bilirkişi raporuna itirazlarının değerlendirilmediğini, raporda hesaplama hatası yapıldığını, tanık dinletilmesine muvafakat etmemelerine rağmen tanıkların dinlendiğini, dava değeri 30.978,37 TL olup, bu miktarın tanıkla ispat sınırının üzerinde kaldığını belirterek mahkeme kararının kaldırılmasına ve davanın kabulüne karar verilmesini talep etmiştir.
Davalı vekili istinaf dilekçesinde özetle;Davacının sözleşme gereği yüklendiği edimleri tam ve gereği gibi yerine getirmediğini, işi eksik teslim ettiğini, hiçbir sorumluluğunu yerine getirmediğini, işin idareye teslimi esnasında bulunmadığını, idarenin tespit ettiği eksikleri gidermediğini, bunların sözleşme şartları olduğunu, … …’ndan gönderilen 10.08.2013 tarihli evrakta teslim edilen hesaplarda hata ve eksikler olduğundan koordinat ve kot onayı yapılmadığı ve yüklenicinin 20.05.2013 tarihinden itibaren cezalı çalışmakta olduğunun bildirildiğini, hükme esas alınan tarihli bilirkişi raporunda davacının üzerine düşen edimleri tam ve gereği gibi yerine getirmediği ile ücretin tamamına hak kazanmadığı tespitlerinin yerinde olduğunu, iş yapım sözleşmesi ve teslim tutanağında tarih kaydı bulunmadığını, tutanağın bilgisayar çıktısı olarak hazırlandığını ve her iki tarafın da imzalı birer nüsha aldığını, buna göre davacı tarafın sunduğu tutanakta el yazısı ile sonradan 04.06.2013 tarihinin yazıldığının görüldüğünü, davalı …’ın sunduğu tutanak örneğinde ise tarih bulunmadığını, müvekkilindeki örnekte sadece 2013 tarihi yazılı iken davacı tarafın sunduğu sözleşme örneğine yine sonradan el yazısı ile 17.05.2013 tarihinin eklendiğinin görüldüğünü, davacı tarafın sunduğu mail içeriklerinden işin eksik kaldığı ve tamamlanmaya çalışıldığının anlaşıldığını, işin eksik ve zamanında yerine getirilmemesi nedeniyle … … tarafından hakedişten kesilen 12.900,00 TL gecikme cezasının tüm sorumluluğunun davacı taşerona ait olduğunu, 25.12.2017 tarihli bilirkişi raporunda da bunun tespit edildiğini, 18.09.2018 tarihli ek raporda bu hususun değiştirilerek gecikme cezasının sorumluluğunun taraflara pay edilmesinin ve bu raporun da hükme dayanak tutulmasının hukuka aykırı olduğunu, davacı tarafın eksik bıraktığı ve müvekkilince tamamlanan işler için müvekkilinin yaptığı harcama ve masrafların(12.400,00TL) mahkeme kararında dikkate alınmadığını, harcama faturalarının, fiş ve belgelerin dosyaya sunulduğunu, bu harcamaların müvekkilinin ticari defterlerinde kayıtlı olduğunu, bu tutarın talep konusu alacaktan düşülmesi gerektiğini, davacının iddialarını kanıtlayamadığını, davalı …’ın davacı … …’ın eşi … … ve çalışan… adına banka havalesi ile ödeme gönderdiğini, davacı tarafın bu ödemelerin varlığını inkar etmekle kötüniyetli olduğunu, dekonlara göre banka kanalıyla yapılan ödeme tutarının 2.540,00 TL olduğunu, 12.900,00 TL gecikme cezası, taşeron yerine yapılan ödeme ve harcamalar 12.240,00 TL, davacı taşerona banka kanalıyla yapılan 2.540,00TL ödeme dikkate alındığında müvekkilin toplam zararının 27.000,00 TL’nı geçtiğini ve davacının alacak talebini ortadan kaldırdığını, 25.12.2017 tarihli raporun daha hakkaniyetli ve seçenekli sonuçlar sunduğudan esas alınması gerektiğini, alacak likit olmadığından müvekkili aleyhine icra inkar tazminatına hükmedilmesinin doğru olmadığını belirterek mahkeme kararının kaldırılmasına ve davanın reddine karar verilmesini talep etmiştir.
Dava, eser sözleşmesinden kaynaklanan itirazın iptali istemine ilişkin olup mahkemece davanın kısmen kabulüne dair verilen karara karşı taraf vekillerince istinaf kanun yoluna başvurulmuştur.
İnceleme, 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun (HMK)355. maddesi hükmü uyarınca istinaf dilekçelerinde belirtilen sebeplerle sınırlı olarak ve kamu düzenine aykırı hususların olup olmadığı gözetilerek yapılmıştır.
Davaya dayanak Ankara 16. İcra Müdürlüğü’nün …. sayılı icra dosyasında davacı tarafından davalı … ….Ltd.Şti., … … ve … … aleyhine 27.05.2014 tarihinde başlatılan icra takibinde 17/05/2013 tarihli sözleşme ve 04/06/2013 tarihli teslim tutanağına dayanılarak 27.500,00 TL asıl alacak, 3.478,37 TL işlemiş faiz olmak üzere toplam 30.978,37 TL alacağın tahsili talebinde bulunulduğu, ödeme emrinin tebliği üzerine yasal sürede davalı borçlunun 03.06.2014 tarihinde borca itiraz ettiği davanın 1 yıllık süre içinde açıldığı anlaşılmıştır.
Davacı ile davalı arasında 17.05.2013 tarihli ” İş Yapım Sözleşmesi” başlıklı sözleşmenin düzenlenmiş olup davacı taşeron, davalı yüklenicidir. Sözleşmeye göre davacı taşeronun davalı yüklenicinin yükümlülüğünde bulunan 250 … … (…) Sayısal … … işinin yapımı konusunda taraflarca anlaşılmış, yapılacak işlerin sözleşmede sıralanarak, sözleşme bedeli 27.500,00 TL+KDV olarak kararlaştırılmıştır.
Dava dışı iş sahibi … … AŞ’nin yazısı ekinde gönderilen belgelerden … Belediyesi … işine ilişkin … … AŞ. ile dava dışı yüklenici … arasında 27/03/2013 tarihinde sözleşme akdedildiği, 21/05/2014 tarihinde kesin hakedişin düzenlendiği ve söz konusu bu hakedişte yüklenicinin alacağından 12.900,00TL gecikme cezasının mahsup edildiği, kesin kabulün ise 28/03/2014 iş bitim tarihi gösterilmek suretiyle tutanağın 21/05/2014 tarihinde onaylanmış olduğu görülmüştür.
Yargıtay’ın yerleşik içtihatlarında da kabul edildiği üzere kural olarak işin yüklenici tarafından yapıldığının kabulü gerekir.Bunun aksinin iş sahibi tarafından ispatlanması zorunlu olup(Yargıtay 15.HD 2012/2825E-7676K, 06/12/2012), somut olayda dosya kapsamından söz konusu karinenin aksinin davalı tarafça kanıtlanamadığı anlaşılmıştır.
Dosyada mevcut 04/06/2013 tarihli teslim tutanağı ile yapılan işin davalıya teslim edildiği, teslim tutanağında eksik ve kusur hususlarında bir belirleme olmadığı gibi gecikme cezasının uygulanacağına ilişkin bir kabulun de bulunmadığı görülmüştür. Davalı tarafça teslim tutanağının imzalandığı ancak prosedür gereği yapıldığı savunulmuş ise de tutanağın aksi davalı yanca kanıtlanamamıştır. Taraflar arasındaki sözleşmede gecikme cezasına ilişkin bir düzenleme olmadığı gibi dava dışı idare ile yüklenici arasındaki sözleşme hükümlerinin uygulanacağına dair bir düzenlemeye de yer verilmemiştir. Kaldı ki 12.900,00 gecikme cezasının … … tarafından akidi dava dışı …’in hakedişinden kesilerek uygulandığı anlaşılmıştır.
Bu durumda taraflar arasındaki sözleşmede kararlaştırılan ve icra takibi ile talep edilen iş bedeli olan 27.500,00 TL bedelden davacının sorumluluğunda olduğu kabul edilen miktarda gecikme cezasının mahsubu doğru olmadığı gibi herhangi bir açıklama içermeksizin banka yoluyla dava dışı üçüncü şahıslara ödendiği anlaşılan 2.540,00 TL ödemenin davacı namına yapıldığı davalı tarafça yasal delillerle kanıtlanamamış olup delil listesinde de yemin deliline dayanılmamış olmakla bu miktarın da davacı alacağından mahsubu yerinde görülmediğinden davacı vekilinin istinaf isteminin kabulü gerekmiş, icra takibinden önce davalının temerrüde düşürülmediği anlaşılmakla işlemiş faize ilişkin istemin reddine karar verilmiştir.
Dava İcra İflas Kanunu’nun 67. maddesine dayanılarak açılan itirazın iptâli istemine ilişkindir. İİK’nun 67/II. maddesi uyarınca itirazın iptâli davasının kabulüne karar verilmesi halinde davacı alacaklı yararına icra inkâr tazminatına hükmedilmesi için alacaklının yaptığı icra takibine davalı borçlunun haksız olarak itiraz etmesi ve alacağın likit (hesaplanabilir) olması gerekmektedir.
Dava konusu somut olayda davacı taşeron, iş bedeli alacağının tahsili amacıyla davalı aleyhine başlattığı ilâmsız icra takibine davalı yüklenici borçlunun haksız itiraz ettiğinden bahisle itirazın iptâli, takibin devamı ve icra inkâr tazminatının tahsili talebinde bulunmuştur.
Yapılan yargılama sürecinde icra takip dosyası getirilmiş, tarafların göstermiş oldukları kanıtlar toplanıp, bilirkişi raporları alınmış, alacak-borç durumu yapılan yargılama sonucu belirlenmiştir.
Bu durumda dava, konusu itibariyle yargılamayı gerektirir özellik arzetmektedir. Takibe konu edilen alacak likid olmayıp alacağın varlığı yargılama sonucunda saptandığından davacının icra inkar tazminatı talebinin yasal koşulları oluşmadığından reddi gerekirken kabulü doğru olmadığından davalı vekilinin bu hususa ilişkin istinaf isteminin kabulü gerekmiş, yukarıda açıklanan nedenlerle sair istinaf talepleri yerinde görülmeyerek reddi gerekmiştir.
Açıklanan nedenlerle, taraf vekillerinin istinaf başvurularının kabulü ile HMK’nın 353/1.b.2 maddesi gereğince mahkeme kararının kaldırılmasına, davanın kısmen kabulü ile 27.500,00 TL asıl alacak bakımından itirazın iptali ile takibin devamına, fazla istemin reddine, alacak likid olmadığından davacının icra inkar tazminatı talebinin reddine, davacının itirazın iptali istemi kısmen kabul kısmen reddedilmiş olup buna göre icra takibi tamamen haksız olmadığı gibi, davacı alacaklının kötüniyetli olduğu da kanıtlanmadığından davalının kötüniyet tazminatı talebinin reddine karar verilmesi gerekmiş, aşağıdaki hüküm kurulmuştur.
HÜKÜM: Yukarıda açıklanan nedenlerle;
1- Taraf vekillerinin istinaf başvurularının kabulüne,
2- Ankara 12. Asliye Ticaret Mahkemesinin 12/07/2019 tarih ve …. Karar sayılı kararının HMK’nın 353/1.b.2 maddesi gereğince kaldırılmasına,
3-Davanın kısmen kabulüne,
4- Ankara 16. İcra Müdürlüğünün….sayılı dosyasında davalının yaptığı itirazın 27.500,00 TL asıl alacak bakımından iptali ile takibin bu miktar üzerinden devamına, fazla istemin reddine,
5- Davacının icra inkar tazminatı talebinin reddine,
6- Davalının kötüniyet tazminatı talebinin reddine,
7- Harçlar kanunu gereğince alınması gerekli 1.878,53 TL karar harcından peşin alının 374,25 TL harcın mahsubu ile bakiye 1.504,28 TL harcın davalıdan alınarak Hazine’ye irat kaydına.
8-Davacı vekille temsil olunduğundan davada kabul edilen miktar üzerinden Avukatlık Asgari Ücret Tarifesi gereğince hesaplanan 5.100,00 TL vekalet ücretinin davalıdan tahsili ile davacıya ödenmesine,
9-Davalı vekille temsil olunduğundan davada reddedilen miktar üzerinden Avukatlık Asgari Ücret Tarifesi gereğince hesaplanan 3.478,37 TL vekalet ücretinin davacıdan tahsili ile davalıya ödenmesine,
10- Davacı tarafından yapılan posta masrafı olarak 781,85 TL, bilirkişi ücreti 2.150,00 TL olmak üzere toplam 2.931,85 TL yargılama giderinden davada kabul oranına göre hesaplanan 2.602,60 TL yargılama gideri ile davacı tarafça ödenen 374,25TL peşin harç olmak üzere toplam 2.976,85 TL yargılama giderinin davalıdan alınarak davacıya ödenmesine, kalan giderin davacı üzerinde bırakılmasına,
11-Davalı tarafça yapılan yargılama gideri olan 1.000,00 TL bilirkişi giderinden davanın red oranına göre hesaplanan 112,30TL giderin davacıdan alınarak davalıya verilmesine, kalan giderin davalı üzerinde bırakılmasına,
12-6100 sayılı HMK’nın 333. maddesi gereğince, taraflarca yatırılan gider ve delil avansının kullanılmayan kısmının karar kesinleştiğinde yatıran ilgili tarafa iadesine,
İstinaf İncelemesi yönünden:
13-Davacı tarafından ödenen 44,40 TL istinaf karar harcının talep halinde kendisine iadesine,
14-Davalı tarafından ödenen 331,96 TL istinaf karar harcının talep halinde kendisine iadesine,
15-Davacı tarafından ödenen 121,30 TL istinaf başvuru harcının davalıdan alınarak davacıya verilmesine,
16-Davalı tarafından ödenen 29,78 TL dosya gönderme masrafından istinaftaki haklılık durumuna göre takdiren 14,89TL yargılama gideri ile 121,30 TL istinaf başvuru harcı olmak üzere toplam 136,19 TL istinaf yargılama giderinin davacıdan alınarak davalıya verilmesine, kalan giderin davalı üzerinde bırakılmasına,
Dosya üzerinde yapılan inceleme sonucunda HMK’nın 362/1-a maddesi gereğince KESİN olmak üzere 18/11/2021 tarihinde oybirliği ile karar verildi.
……