Emsal Mahkeme Kararı Ankara Bölge Adliye Mahkemesi 27. Hukuk Dairesi 2019/1642 E. 2021/983 K. 11.11.2021 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C. ANKARA BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ BAM 27. HUKUK DAİRESİ
T.C.
ANKARA
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
27. HUKUK DAİRESİ


T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
K A R A R

BAŞKAN : … (…)
ÜYE : … (…)
ÜYE : … (…)
KATİP : … (…)

İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ : ANKARA 6. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
TARİHİ : 29/05/2019
NUMARASI ….
ASIL VE KARŞI
DAVANIN KONUSU : Alacak (Eser Sözleşmesinden Kaynaklanan)

KARAR TARİHİ : 11/11/2021
KARAR YAZIM TARİHİ : 11/11/2021

Asıl ve karşı davada açılan eser sözleşmesinden kaynaklanan alacak istemine ilişkin davalarda, mahkemece asıl ve karşı davanın reddine dair verilen karara karşı süresi içinde taraf vekillerince istinaf kanun yoluna başvurulması üzerine yapılan incelemede;
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:
Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; taraflar arasında 07/05/2011 tarihinde … …’de … regülatörü ve … projesi birinci aşama inşaat işleri yapım işi taahhüdü işi kapsamındaki bir kısım genel inşaat işlerinin yapılması ve üstlenilmesi konusunda sözleşme imzalandığını, hava koşullarının beklenenden daha zorlu olmasından dolayı tarafların karşılıklı rızaları ile ana sözleşmenin 12. maddesinde öngörülen gecikme cezasının uygulanmayacağını düzenleyen ve iş bitim süresini 10/05/2012 tarihine uzatan ek sözleşme imzalandığını, davalının işin süresinde ve sözleşme hükümlerine uygun şekilde yapılmadığından bahisle sözleşmeye konu işi müvekkilinin izni/onayı alınmaksızın, müvekkilinin sahada işi yürütmekte iken ve hatta bu hususu kabul etmemesine rağmen bir kısım işlerin davalı şirket tarafından tek taraflı olarak müvekkilinin sözleşme kapsamı dışına çıkartılarak müvekkili firma nam ve hesabına yürütülüp işin tamamlandığını, bölgedeki kış koşulları nedeniyle şantiyeye ancak 30/03/2012 tarihinde ulaşıldığını ve geçici kabulün yapılmasının davalıya bildirildiğini, daha sonra müvekkilinin taleplerinin reddedilerek haksız olarak işten el çektirildiğini, davalının sözleşmeyi feshetmediğini, müvekkilinin rızası olmadan sözleşmeye konu işi müvekkili nam ve hesabına tamamlaması nedeniyle 09/10/2014 tarihinde ihtarname gönderilerek taleplerinin iletildiğini, davalı tarafça sözleşmeye konu 3.318.452,00 TL’lik işin yapımı için ne kadar harcama yapıldığının bildirilmediğini, sözleşmenin 12.3 madde hükmünün dikkate alınması gerektiğini, bu nedenle de işin müvekkili nam ve hesabına tamamlanmasından sonra mevcut ise alacağın müvekkiline ödenmesi gerektiğini, ancak davalının herhangi bir ödeme yapmadığını, işin müvekkilinin nam ve hesabına yaptırılan kısmının bedelinin tespiti ile bu çerçevede bakiye alacağından şimdilik 5.000,00 TL’nin, 21/02/2017 tarihli ıslah dilekçesiyle HMK’nın 180. Maddesi gereğince davanın tamamen ıslah edildiğini belirterek davalı tarafından müvekkili nam ve hesabına ifa edilen kısım yönünden bakiye iş bedelinin tespitiyle şimdilik 1.000 TL, 47.700 TL malzeme bedelinin 26/12/2013 tarihinden, 15.600 TL hakediş alacağının 01/08/2012 tarihinden ve 11.500 TL komisyon bedelinin 01/08/2012 tarihinden itibaren ticari faiziyle birlikte şimdilik 4.000 TL’sinin ve banka çeklerinin iadesini talep ve dava etmiştir.
Davalı vekili cevap ve karşı dava dilekçesinde özetle; taraflar arasındaki 07/05/2011 tarihli sözleşme ile davacının üstlendiği edimleri yerine getirmekte temerrüde düşmesi üzerine taraflar arasında ana sözleşmeyi revize eden ek sözleşme yapıldığını, davacının ek sözleşme ile belirlenen edimleri dahi yerine getirmekte temerrüde düştüğünü, bu sebeple Tirebolu Asliye Hukuk Mahkemesi’nin …. Değişik İş dosyası ile davacının üstlenmiş olduğu edimleri süresinde ve tam olarak yerine getirmemesi üzerine tespit yaptırıldığını, davacının 30/07/2012 tarihinde davalıya başvurarak 07/05/2011 tarihinde sözleşmesi imzalanılan ve ek sözleşme ile değiştirilen taahhüdü altında yapılan inşaat işlerinin geçici kabul işlemlerinin yapılmasını talep ettiğini, 01/08/2012 tarihinde 6 nolu hak ediş raporu düzenlenerek 01/08/2012 tarihine kadar yapılan işin birim fiyatları üzerinden hesaplamasının yapıldığını, 24/05/2013 tarihli geçici kabul tutanağı hazırlandığını, davacının eksik ve ayıplı olarak yaptığı imalatların tespit edildiğini, ek sözleşme hükümlerinden de anlaşılacağı üzere tarafların hava koşulları ya da sair talepler yüzünden karşılıklı rızaları ile ek sözleşme yapmalarının söz konusu olmadığını, davacının edimlerini süresinde yerine getirmemesi nedeniyle ek sözleşme yapıldığını, ek sözleşmede belirtilen yükümlülükler davacı yüklenici tarafından süresinde yerine getirilmediğinden cezai şart hükümlerinin uygulandığını, davacı ek sözleşme ile asıl sözlemenin kapsamı dışında çıkartılan işlerin de kendi nam ve hesabına yapıldığını iddia edildiğini, oysa ek sözleşme hükmünün son derece açık olup ek sözleşmenin akdedilmesi ile ana sözleşmedeki … 2 regülatörü imaları ve … 1 tünel içi su iletim kanalı imalatının yüklenici davacıdan geri alındığını, davacının sözleşmesi sözleşme hükümleri gereği feshedildiğinden yüklenici davacının nam ve hesabına işlerin tamamlanmasının söz konusu olmadığını, bu nedenle davacı yüklenicinin herhangi bir hak ve alacağı olmadığından davanın reddine karar verilmesi gerektiğini, taraflar arasında akdedilen sözleşmenin 13.3 maddesinde cezai şartın düzenlendiğini, davacının asıl sözleşme ve ek sözleşme ile üstlendiği edimleri yerine getirmekte temerrüde düştüğünden şimdilik 20.000,00 TL gecikme cezasına ilişkin alacağın temerrüt tarihinden itibaren faiziyle birlikte davacıdan tahsiline karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
Davacı vekili karşı davaya karşı sunmuş olduğu cevap dilekçesinde; karşı davacının müvekkilinden talep edebileceği bir cezai şart alacağı olmadığını, ek sözleşmede açıkça cezai şart uygulanmayacağı hükmünden ve karşı davacının dilekçesinde cezai şart kesintisinin yapılarak mücbir nedenler olabilir gereği iade edilmesinden de görüleceği üzere karşı davacının gecikme nedeniyle cezai şart kesintisi yapma hakkından açıkça feragat edildiğini, TBK’nın 179/2 maddesi gereği alacaklının kendisi tarafından yapılması gerekli hazırlıkları yapmamasının yanında alacaklının ifa etmemeye neden olması veya ona razı olmasının cezai şartın düşmesini gerektirdiği, ek sözleşmeden ve iş ile ilgili belgelerin celbinden de anlaşılacağı üzere işin gecikmesinin müvekkilinden değil hava koşullarından ve davalının gerekli imalat izinlerini zamanında almamasından kaynaklandığını, dosya kapsamında bulunan geçici kabul tutanağından işin cezai şarta ilişkin ihtirazi kayıt konulmadan kabul edildiğinin de açık olduğunu, bu bakımdan işin kabulünde cezai şart hakkını saklı tutmayan davalının cezai şart isteme hakkı da düşeceğinden karşı davanın reddine karar verilmesini istemiştir.
Mahkemece; dosya içerisinde mevcut tüm deliller ve alınan bilirkişi raporları birlikte değerlendirildiğinde; sözleşmenin mücbir sepebe ilişkin hükümlerinin geçersizliğinin tespiti talep olunmuş ise de tarafların tacir olup, TBK’nın yürürlük ve sözleşme tarihi gözetildiğinde bu istemin yerinde olmadığı, taraflar arasında akdedilen ek sözleşme gereği 07/05/2011 tarihli sözleşmeye konu işlerin nam ve hesabına yaptırılmasından dolayı alacak talebinin ise, ana sözleşmedeki … 2 regülatörü imalatı ve … 1 tünel içi su iletim kanalı imalatının ek sözleşme kapsamı dışında olduğunun açıkça ifade edildiği, ancak … 1 ile ilgili imalatların eksiksiz ve zamanında bitirildikten sonra işveren ve yüklenicinin karşılıklı anlaşmak kaydıyla … 2 regülatörü imalatının yapımına başlanayacağı, eğer anlaşma olmaz ise 17.3 maddesi doğrultusunda işin sözleşme kapsamı dışına çıkarıldığının kararlaştırıldığı, davacının sözleşme ve ek sözleşmeden kaynaklı edimini süresinde ifa etmediği gibi taraflar arasında bu yönde varılmış bir mutabakatta bulunmadığından davacının dava dilekçesinde bahsi geçen nama ifadan kaynaklı ve davalının sözleşmeye aykırı davranmasından kaynaklı alacak talebinin de yerinde görülmediği, ıslah dilekçesine konu çeklerle ilgili harç ikmali gerçekleştirilmediğinden bu yöndeki istemin değerlendirilmediği, alınan en son bilirkişi raporuna göre davacı kayıtlarında davacının davalıdan herhangi bir alacağı bulunmadığı, aksine davalıdan 30.150,08 TL fazla tahsilat yaptığına dair kaydın yer aldığı, davalı kayıtlarında ise davacıya herhangi bir borcunun bulunmadığı, fazla ödemesinin bulunduğu, 6 nolu hak edişdeki alacak miktarının tamamının ödenmiş olduğu, bakiye hak ediş alacağının mevcut olmadığı, yine davacının malzeme bedeli talebinin dayandığı 3000 metreküp kum ile ilgili olarak defter kaydına rastlanmadığı tespit olunduğundan davacının gerek bakiye hak ediş alacağı, gerek malzeme bedeline ilişkin istemin delillerle uyumlu, gerekçeli ve detaylı, hükme esas alınabilir mahiyette görülen ek rapor doğrultusunda reddine karar verildiği, ıslah dilekçesinde teminat mektuplarından kaynaklı ödenen komisyonlarla ilgili tazmin talebinin sözleşmenin 18. maddesinde belirtilen koşulların gerçekleşmemesi nedeniyle reddine karar verildiği, karşı dava yönünden ise, taraflar arasında akdedilen ek sözleşmede, ana sözleşmedeki haklar saklı kalmak kaydıyla sözleşmede belirtilen hususların tamamen yerine getirilmesi halinde ana sözleşmedeki 12. maddede belirtilen gecikme cezası ile ilgili yaptırımları içeren hususların uygulanmayacağı ancak belirtilen şekilde iş programı ve ekleri her anlamda belirtilen sürelerde, belirtilen hususlar için biri zamanında yerine getirilmez ise herhangi bir sözlü veya yazılı ikaz yapılmadan ana sözleşmedeki tüm cezai yaptırımların uygulanacağının öngörüldüğü, 6 nolu hakediş raporunda 300.000,00 TL gecikme cezası kesinti yapıldığı, yine aynı hakedişde yapılan gecikme cezası kesintisinin taraflar arasında düzenlenen tutanak gereği iade edildiği, hakedişte bahsi geçen 06/08/2012 tarihli tutanağın “… İnşaat arasındaki yapım işi için 07/05/2011 tarihinde yapılan sözleşmenin 12.2 maddesi gereğince 300.000,00 TL lik cezai kesinti bu hak edişte nakit olarak kesilmiştir. Yazışmalar çerçevesinde mücbir sebepler bulunabilir ihtimaline karşılık belki cezanın hepsi uygulanmayabilir. Bundan dolayı cezi işlemler gecici kabul sonrası uygulanmak üzere ertelenmiştir.”şeklinde tanzim edilerek taraflarca imzalandığı, tutanağın tanziminden sonra taraflar arasında geçici kabul tutanağı düzenlendiği, yapılan işin sözleşme ve eklerine uygun olduğu ve geçici kabule engel olabilecek eksik kusur ve arızaların bulunmadığı ifade edilerek işin ihtirazı kayıt ileri sürülmeksizin teslim alındığı, talebin dayanağı olan cezai şartın ifaya ekli cezai şart olup, cezanın istenebilmesi için sözleşmede aksi kararlaştırılmadıkça teslimde ihtirazı kaydın ileri sürülmesinin zorunlu olduğu ve işin tesliminde ihtirazı kayıt konulmadığı gerekçesiyle karşı davanın reddine karar verilmiştir.
Davacı- karşı davalı vekili istinaf dilekçesinde; taraflar arasındaki kök ve ek sözleşme kapsamında değerlendirme yapılması gerekirken sözleşme hükümlerinden ayrılmak suretiyle karar verildiğini, taraflar arasında imzalanan 07.05.2011 tarihli yapım işi sözleşmesinin … İlçesinde yapılacak … Santraline ilişkin olduğunu, işin zamanında bitirilmemesi nedeniyle tarafların 11.01.2012 tarihli ek sözleşme imzaladıklarını ve sözleşmenin süresinin 10.04.2012 tarihine kadar uzatıldığını, kök sözleşmedeki gecikme cezasının uygulanmayacağının kararlaştırıldığını, sözleşmenin tamamlanması halinde … içi su iletim kanalı imalatının ise ek sözleşmenin kapsamı dışında kalacağının, … 1 ile ilgili imalatın eksiksiz ve zamanında bitirilmesinden sonra tarafların anlaşması kaydıyla … II’ye ilişkin imalatın da yapımına başlanacağının kararlaştırıldığını, ek sözleşme ile kararlaştırılan edimlerin olumsuz hava koşulları nedeniyle zamanında yerine getirilemediğini, davalının mücbir nedenin ortadan kalkmasıyla 11.05.2012 tarihi itibarıyle inşaat sahasına girerek sözleşmenin 7.3.maddesi uyarınca sözleşmeyi feshetmeden davacı adına imalat yaparak inşaatı bitirdiğini, sözleşmenin tasfiyesi amacıyla işbu davanın açıldığını, müvekkilinin bir kısım imalatları yaptığının 6 nolu hakediş ile sabit olduğunu, kalan imalatın davalı tarafından yapıldığını da kabul ettiklerini, ancak davalının müvekkili nam ve hesabına yaptığı imalata ilişkin dosya içerisinde bir delil bulunmadığını, müvekkili ile davalı arasındaki sözleşmelerin feshine yönelik olarak davalı yanca bir işlem yapılmadığını, mahkemece davanın reddine karar verilmesinin doğru olmadığını, işin mücbir sebeplerle süresinde bitirilmediğini, davalının müvekkili yerine inşaata girerek bitirdiğinin kabulü ile davalının yaptığı imalat bedelinin müvekkilinin daha önceden yaptığı ve hakedişe bağlanan imalat bedelinin toplanarak tüm iş bedelinden mahsubu ile ortaya çıkacak meblağın davalıdan tahsiline karar verilmesi gerektiğini, mücbir neden devreye girmese müvekkilinin edimini yerine getirebileceğini, davalının müdahil olarak müvekkilinin hak kazanmasına engel olduğunu, ayrıca kar kaybına da sebep olunduğunu belirterek mahkeme kararının kaldırılmasını, davanın kabulüne, karşı davanın reddine karar verilmesini istemiştir.
Davalı karşı davacı vekili istinaf dilekçesinde özetle; taraflar arasındaki sözleşmenin 12.3.maddesinde cezai şartın düzenlendiğini, buna göre davacı tarafın asıl sözleşme ve ek sözleşme ile üstlendiği edimleri yerine getirmeyerek temerrüde düştüğünü, bu nedenle aleyhine cezai şart hükmünün işletildiğini, 300.000,00 TL cezai şartın hakediş bedelinden nakit olarak kesildiğini, ancak uygulanmasının geçici kabul işlemleri sonrasına bırakıldığını, bu hususun tutanak altına alındığını, gecikme cezasının tutanak gereği iade açıklamasıyla iade edildiğini, işin geçici kabulünün 24.05.2013 tarihinde yapıldığını, cezai şartın davacı karşı davalıdan tahsili aşamasına geçildiğini, müvekkilinin cezai şart talep etme hakkının düştüğünün belirlenmesinin hukuka aykırı olduğunu, bilirkişi raporlarının müvekkilinin cezai şart talebinin haklı olduğuna ilişkin belirlemeler içerdiğini, karşı davanın reddinin doğru olmadığını belirterek, mahkeme kararının kaldırılmasını, asıl davanın reddine, karşı davanın kabulüne karar verilmesini talep etmiştir.
Dava ve karşı dava eser sözleşmesinden kaynaklanan alacak istemine ilişkin olup, mahkemece asıl ve karşı davanın reddine dair verilen karara karşı taraf vekillerince istinaf kanun yoluna başvurulmuştur.
İnceleme, 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun 355. maddesi hükmü uyarınca istinaf dilekçelerinde belirtilen sebeplerle sınırlı olarak ve kamu düzenine aykırı hususların olup olmadığı gözetilerek yapılmıştır.
Mahkemece, dosya kapsamındaki bilgi, belge ve toplanan deliller değerlendirilerek yasal düzenlemelere uygun ve isabetli gerekçeyle karar verilmiş olduğu, ileri sürülen istinaf sebepleri dikkate alındığında mahkeme kararında usul ve esas yönünden yasaya aykırılık bulunmadığı ve özellikle taraflarca düzenlenen 01.08.2012 tarihli 6 no’lu son hakedişte 300.000,00 TL gecikme cezası belirtilmiş olmakla 06.08.2012 tarihli taraflarca tutulan tutanakta gecikme cezasının uygulanıp uygulanmayacağının gecici kabulden sonra değerlendirileceğinin kararlaştırıldığı, 24.05. 2013 tarihinde yapılan gecici kabul tutanağında gecikme cezası uygulanmasına ilişkin herhangi bir tespitin ve ihtirazı kaydın bulunmadığının anlaşılmasına, dava ve karşı dava tarihleri dikkate alındığında ifaya ekli nitelikteki cezai şartın reddine ilişkin mahkeme kararında usul ve yasaya aykırılık bulunmadığı anlaşılmakla taraf vekillerinin istinaf başvurusunun esastan reddine karar verilmesi gerekmiştir.
HÜKÜM: Yukarıda açıklanan nedenlerle;
1-Taraf vekillerinin istinaf başvurusunun HMK’nın 353/1-b.1 maddesi gereğince ESASTAN REDDİNE,
2-Harçlar Kanunu gereğince asıl dava yönünden alınması gereken 59,30 TL istinaf karar harcından peşin alınan 44,40 TL harcın mahsubu ile bakiye 14,90 TL harcın asıl davada davacıdan tahsili ile Hazine’ye irat kaydına,
3-Harçlar Kanunu gereğince karşı dava yönünden alınması gereken 59,30 TL istinaf karar harcı peşin yatırıldığından yeniden harç alınmasına yer olmadığına,
4-İstinaf başvurusu nedeniyle asıl ve karşı davada davacılar tarafından yapılan istinaf kanun yoluna başvurma harçları ile yargılama giderlerinin kendileri üzerinde bırakılmasına,
Dosya üzerinde yapılan inceleme sonucunda HMK’nın 361. maddesi gereğince kararın taraflara tebliği tarihinden itibaren 2 hafta içinde Yargıtay’da TEMYİZ yolu açık olmak üzere 11/11/2021 tarihinde oybirliği ile karar verildi.