Emsal Mahkeme Kararı Ankara Bölge Adliye Mahkemesi 27. Hukuk Dairesi 2019/1606 E. 2021/1010 K. 17.11.2021 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı kesinleşmiş bir karardır.

T.C. ANKARA BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ 27. HUKUK DAİRESİ

T.C.
ANKARA
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
27. HUKUK DAİRESİ
….

T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
K A R A R

BAŞKAN : … (…)
ÜYE : … (…)
ÜYE : … (…)
KATİP : … (…)

İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ : ANKARA 13. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
TARİHİ : 30/04/2019
NUMARASI ….

DAVANIN KONUSU : İtirazın İptali (Eser Sözleşmesinden Kaynaklanan)

KARAR TARİHİ : 17.11.2021
KARAR YAZIM TARİHİ : 18.11.2021
Davacı vekili tarafından davalı aleyhine açılan eser sözleşmesinden kaynaklanan itirazın iptali istemine ilişkin davada mahkemece davanın kısmen kabulüne dair verilen karara karşı süresi içinde taraf vekillerince istinaf kanun yoluna başvurulması üzerine yapılan incelemede;
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:
Davacı vekili; Müvekkili şirketin davalının … işini yaptığını, işin tam ve eksiksiz tesliminin yapıldığını, iş karşılığında kestiği üç adet faturanın bedelinin ödenmemesi üzerine davalı hakkında Ankara 29.İcra Müdürlüğü’nün …. sayılı dosyasında takip başlatıldığını, davalının itiraz ettiğini belirterek itirazın iptaline, takibin devamına, alacağın %20’sinden az olmamak üzere icra inkar tazminatına karar verilmesini talep etmiştir.
Davalı davaya cevap dilekçesi sunmamış olup davalı vekili bilirkişi raporuna karşı verdiği beyan dilekçesinde faturadaki malların tesliminin kanıtlanması gerektiğini, raporda aleyhe olan hususları kabul etmediklerini, ödemelerin mahsubu neticesi alacağın kalmadığını, aksine müvekkilinin alacaklı olduğunu, davacının kendi ticari kayıtlarının dahi alacağı doğrulamadığını belirterek davanın reddine ve müvekkili lehine %20 oranında kötüniyet tazminatına karar verilmesini talep etmiştir.
İlk Derece Mahkemesince; Taraflara ait tüm deliller getirtildiği, ayrıca tarafların…… kayıtlarının denetim yönünden dosyaya eklenmesini takiben ticari kayıt ve defterler bir uzman bilirkişi aracılığıyla incelendiği, 13/02/2017 tarihli bilirkişi raporunda, KDV dahil takibe dayanak yapılan fatura bedellerinin toplamının 8.762,74 TL olarak tespit edildiği, davalıya …. unvanı ile yapılan satış tutarının 2010/2012 döneminde 3 adet belgeye dayalı olarak toplam 15.537,00 TL’lik satışın …. kayıtlarında görüldüğü, 2014 yılı kayıtlarının dökümünden sonuç olarak 3.503,48 TL davacının davalıdan alacaklı bulunduğunun izlendiği, ancak bu miktar yönünden de davacının alacağını ispat yönünde teslim belgesini sunamadığının açıklandığı, davalı vekilinin bu rapora 2010 yılı kayıtlarının kapanış maddesinin 0 olması gerektiğini, 5.259,26 TL olan görünümünden 3.503,48 TL’nın mahsubu ile kendilerinin esasen 1.755,77 TL alacakları bulunduğunu açıklayarak itiraz ettiği, davalının ticari defterlerinin incelenmesi amacıyla … Ticaret Mahkemesine yazılan talimat ile alınan rapor içeriğine göre davalının 2014 yılı defterlerini sunmaktan kaçındığı, 2010 yılı yevmiye defterinde ise 5.259,26 TL tutarlı faturanın kayıtlarına işlenmediğinin ve ayrıca ticari ilişkilerde kasa hesabından nakit ödemeler nedeniyle cari hesap borç/alacak ilişkisinin oluşmadığı sonucunun açıklandığı, mahkemece 2010 yılı davacı kayıtları usulüne uygun düzenlenmediğinden mevcut bakiye veriş kaydına değer verilemediğini, davalı yanın 2014 yılı ticari kayıtlarını sunmadığı ve sunmaktan kaçınmış sayıldığı sonucunun dikkate alındığı, davacının 2014 yılı fatura bakiyesi usulüne uygun tutulan kayıt ve defterinde 3.503,48 TL olduğu, yalnızca ticari defterlere usulüne uygun kayıt tek başına alacağın varlığını kanıtlayıcı belge sayılamayacak ise de davalı yanın bu miktarı 2010 yılı kayıtlarından mahsup ederek lehlerine olan alacağın varlığını açıklamış olması bu miktar alacağın ve alımın davalı tarafından varlığının kabulü anlamını taşıyabileceği sonucunu düşündürdüğü, kaldı ki 2014 yılı kayıtlarının davalı tarafça sunulmadığını, davacı yanın mal teslimine dair de açıkça bu faturalar dayanağı irsaliyeleri mahkemeye sunamadığı gibi BS kayıtlarında da miktarı itibariyle izlenemeyeceğinin tespit edildiği, mali inceleme yapan bilirkişi raporunda 3.503,48 TL’lık alacağın varlığının değerlendirilmesi ile bu miktar davacı alacağının davalı kayıtlarının sunulamaması nedeniyle kanıtlanmamış sayılması toplanan kanıtlara ve dosya kapsamına göre doğru kabul edilemediğinden davacının bu miktar yönünden davasının kabulüne ve alacak likit olmakla %20 oranında icra inkar tazminatına karar verildiği, davalı yanın kötüniyet tazminatı isteğinin kanıtlanamadığından reddedildiği gereçesiyle davanın kısmen kabulü ile davalının Ankara 29. İcra Müdürlüğünün….. sayılı takip dosyasında itirazının 3.503,48 TL asıl alacak için iptaline, takibin bu miktar için devamına, asıl alacağa takip tarihinden itibaren avans faizi işletilmesine, fazlaya ilişkin isteğin reddine, kabul edilen alacağın %20’si oranında hesaplanan 700,70 TL icra inkar tazminatının davalıdan alınarak davacıya verilmesine, davalının kötüniyet tazminat talebinin reddine karar verilmiştir.
Davacı vekili istinaf dilekçesinde özetle; Bilirkişi raporunun eksik ve hatalı olduğunu, müvekkilinin ticari defter ve kayıtlarının incelenip davalının yalnızca 2010 yılı ticari defterleri üzerinde inceleme yapıldığını, davalının defterlerinin kapanış onayı yapılmadığı tespit edildiğinden 2010 yılına ait defterlerin bu davada delil olarak kabul edilmesi/ davalı lehine yorumlanmasının mümkün olmadığını, icra takibinde işlemiş faiz talep edilebileceğini, TTK’nın 1530. maddesine göre fatura tarihini takip eden 30 günün sonundan itibaren faiz işlemeye başlayacağını, bu madde hükmünün nazara alınmadığını, davalının yapılan ihtaratlara rağmen ticari defter ve kayıtlarını sunmadığını buna göre deliller tam anlamıyla toplanmadan karar verildiğini, davalı cevap dilekçesi sunmadığı halde beyan dilekçesi nazara alınarak bilirkişi raporu düzenlendiğini, davalıya delil göstermesi için süre verilmesinin yasal olarak mümkün olmadığını, HMK’nın 140/3.maddesi uyarınca tahkikata geçildikten sonra başka delil bildirilemeyeceğini belirterek mahkeme kararının kaldırılmasına karar verilmesini talep etmiştir.
Davalı vekili istinaf dilekçesinde özetle; Davacının kendi ticari kayıtlarına göre iddia ettiği alacağı ispatlayamadığını, müvekkilinin 2010 yılı ticari defterlerinde 30.12.2010 tarih, 5.259,26 TL’lık faturanın kayıtlarda olmadığının tespit edildiğini ve davacının söz konusu faturada yazılı malları müvekkiline teslim ettiğine dair delil sunamadığını, davacının 2010 yılı ticari defterlerinin kapanış kaydı bulunmadığından delil olarak kabulünün de mümkün olmadığını, bir an için davacının 2011, 2012, 2013 ve 2014 yılı ticari defterlerinin gerçeği yansıttığı düşünüldüğünde davacının 31.12.2014 tarihindeki kapanış maddesinin 3.503,48 TL değil,( 5.259,26-3.503,48=)1.755,77 TL olacağını, buna göre müvekkilinin borçlu değil alacaklı olduğunu, 05.04.2018 tarihli ek raporda da sanki 2014 yılı faturalarını kabul etmiş ve ödeme iddiasında bulunulmuş gibi değerlendirme yapıldığını, itirazlarının değerlendirilmediğini, davacı tarafça dosyaya sunulan 11.10.2014 tarih 002792 sıra nolu irsaliyede imza olmadığı, 18.08.2014 tarihli … sıra nolu irsaliyede teslim alan kısmında müvekkilinin ismi değil başka bir ismin yazılı olduğunu ve imza olup olmadığının da belirsiz olduğunu, müvekkilinin adresinin Kızılcahamam olup irsaliyede sevk yeri olarak “…” yazıldığını, yani ürünlerin nereye sevkedildiğinin de belirsiz olduğunu, davacının 2014 yılına ait takip dayanağı yaptığı bu iki faturada yazılı malları müvekkiline teslim ettiğini ispatlayamadığını, emsal gösterilen Yargıtay kararları ve HMK’nun 221. maddesi birlikte değerledirildiğinde somut olayda davacının davada münhasıran müvekkilinin defterlerine dayanmamış olduğundan müvekkilinin ticari defterlerini ibraz etmemiş olmasının davacı tarafın iddialarının kabulü anlamına gelmeyeceğini, 5.259,26 TL bedelli fatura davacı kayıtlarında tahsil edildiği kayıtlı olmasına rağmen alacak iddiası ile müvekkili aleyhine icra takibi yapılmasının kötüniyetli olduğunu ve müvekkili lehine %20’den az olmamak üzere tazminata hükmedilmesi gerekirken aksi yönde hüküm kurulmasının usul ve yasaya aykırı olduğunu belirterek mahkeme kararının kaldırılmasına ve davanın reddi ile müvekkili lehine kötüniyet tazminatına karar verilmesini talep etmiştir.
Dava eser sözleşmesinden kaynaklanan itirazın iptali istemine ilişkin olup mahkemece davanın kısmen kabulüne dair verilen karara karşı taraf vekillerince istinaf kanun yoluna başvurulmuştur.
İnceleme, 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun(HMK) 355. maddesi hükmü uyarınca istinaf dilekçelerinde belirtilen sebeplerle sınırlı olarak ve kamu düzenine aykırı hususların olup olmadığı gözetilerek yapılmıştır.
Taraflar arasında … imalatı konulu eser sözleşmesi ilişkisi bulunduğu, davacının yüklenici, davalının iş sahibi olduğu, davacı yüklenici tarafından Ankara 29.İcra Müdürlüğü’nün…..sayılı takip dosyasında 2.008,42 TL, 1.495,06 TL ve 5.259,26 TL bedelli üç adet faturaya dayalı olarak gecikme faizleri de dahil toplam 12.810,42 TL alacağın tahsili için davalı aleyhinde ilamsız icra takibi yapıldığı, ödeme emrinin davalı borçluya 29/01/2016 tarihinde tebliğ edildiği, borçlunun 04/02/2016 tarihinde süresinde borca itirazı ile takibin durdurulduğu, davanın İcra İflas Kanunu’nun (İİK) 67. maddesinde yer alan bir yıllık yasal sürede açıldığı, davacının ticari kayıtlarında 30.12.2010 tarihli 5.259,26 TL’lık faturanın bedelinin tahsil edildiği şeklinde kayda alındığı, 2014 yılı usulüne uygun tutulan kayıt ve defterine göre 18/08/2014 ve 11/10/2014 tarihli faturalar nedeniyle toplam 3.503,48 TL alacaklı olduğu, 5.259,26 TL tutarlı faturanın davalının 2010 yılı ticari defter kayıtlarına işlenmediği, 2014 yılı ticari defter ve belgelerinin ise sunulmadığı, delil listesinde yemin delili gösterilmiş ise de yasal süreden sonra davalı delillerinin bildirildiği, 2014 yılına ilişkin davacıya takip konusu edilen 18/08/2014 ve 11/10/2014 tarihli faturalar nedeniyle ödeme yapıldığına dair herhangi bir belgenin de sunulmadığı hususları belirgindir.
6102 sayılı Türk Ticaret Kanunu’nun 1530. maddesindeki ticari hükümlerle yasaklanmış hükümler ile mal ve hizmet tedarikinde geç ödemenin sonuçları ile ilgili düzenlemenin 2.ve 4.bentlerinin ticari işletmeler arasında mal ve hizmet tedariki amacıyla yapılan işlemlerde uygulanması mümkün olup, yanlar arasındaki sözleşmenin eser sözleşmesi ilişkisi olması nedeniyle somut olayda bu madde hükmünün uygulanması mümkün olmadığından(Yargıtay 15 HD 2016/3758E, 2018/351K, 05/02/2018) ve takip tarihinden önce davalının ihtarname ile temerrüde düşürüldüğü de iddia ve ispat olunamadığından işlemiş faize hükmedilmemesi usul ve yasaya uygun bulunmuştur.
İİK’nın 67/II.maddesi gereğince borçlu yararına tazminata hükmedilebilmesi için alacaklının takibinde haksız bulunması yanında kötüniyetli olduğunun da kanıtlanması gerekir. Davacı tarafın itirazın iptali istemi kısmen kabul kısmen reddedilmiş olup buna göre icra takibi tamamen haksız olmadığı gibi, davacı alacaklının kötüniyetli olduğu da kanıtlanmadığından davalı lehine kötüniyet tazminatına hükmetme koşulları oluşmadığından mahkemece kötüniyet tazminatı talebinin reddine karar verilmesi yerinde görülmüştür.
Açıklanan nedenlerle mahkemece, dosya kapsamındaki bilgi, belge ve toplanan deliller değerlendirilerek yasal düzenlemelere uygun ve isabetli karar verilmiş olduğu, ileri sürülen istinaf sebepleri dikkate alındığında mahkeme kararında usul ve esas yönünden yasaya aykırılık bulunmadığı anlaşılmakla taraf vekillerinin istinaf başvurularının HMK’nın 353/1-b.1 maddesi gereğince esastan reddine karar verilmesi gerekmiştir.
HÜKÜM: Yukarıda açıklanan nedenlerle;
1-Taraf vekillerinin istinaf başvurularının HMK’nın 353/1-b.1 maddesi gereğince esastan reddine,
2-Harçlar Kanunu gereğince davacıdan alınması gereken 59,30 TL istinaf karar harcından peşin alınan 44,40TL harcın mahsubu ile bakiye 14,90 TL harcın davacıdan alınarak Hazineye irat kaydına,
3-Harçlar Kanunu gereğince davalıdan alınması gereken 239,32 TL istinaf karar harcından peşin alınan 60,00 TL harcın mahsubu ile bakiye 179,32 TL harcın davalıdan tahsili ile Hazineye irat kaydına,
4-İstinaf başvurusunda bulunan davacı ile davalı tarafından yapılan istinaf yargılama giderleri ile ödedikleri istinaf başvurma harçlarının kendileri üzerinde bırakılmasına,
Dosya üzerinde yapılan inceleme sonucunda HMK’nın 362/1-a maddesi gereğince kesin olmak üzere 17.11.2021 tarihinde oybirliği ile karar verildi.

Başkan … Üye … Üye … Katip …