Emsal Mahkeme Kararı Ankara Bölge Adliye Mahkemesi 27. Hukuk Dairesi 2019/1548 E. 2021/934 K. 21.10.2021 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C. ANKARA BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ 27. HUKUK DAİRESİ
….
T.C.
ANKARA
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
27. HUKUK DAİRESİ

….
T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
K A R A R

İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ : ANKARA 14. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
TARİHİ : 24/06/2019
NUMARASI ….
DAVANIN KONUSU : Menfi Tespit/ Menfi Zarar Tazminatı (Eser Sözleşmesinden Kaynaklanan)
KARAR TARİHİ : 21/10/2021
KARAR YAZIM TARİHİ : 18/11/2021
Davacı vekili tarafından davalı aleyhine açılan menfi tespit ve tazminat istemlerine ilişkin davada mahkemece davanın reddine dair verilen karara karşı süresi içinde davacı vekilince istinaf başvurusunda bulunulması üzerine yapılan inceleme sonucunda;
GEREĞİ GÖRÜŞÜLÜP DÜŞÜNÜLDÜ:
Davacı vekili; müvekkili şirket ile dava dışı … arasında 01/07/2015 tarihinde … İşlerinin Malzeme ve İşçiliğinin Anahtar Tesliminin Yapılması İşi”nin yapılması için taşeron sözleşmesi imzaladığını, davalının yüklenmiş olduğu işi 10/08/2016 tarihinde eksiksiz ve tam olarak teslim etmeyi taaahüt etmesine rağmen yerine getiremediğini, süre uzatma talebinin müvekkili tarafından kabul edilerek 20/10/2016 tarihine kadar süre uzatım verdiğini, sonrasında işin gecikmesi nedeniyle uyarı yazısı gönderdiğini, buna rağmen işin yerine getirilmemesi nedeniyle tarafların sözleşmeyi 18/11/2016 tarihinde feshettiğini, fesih protokolü uyarınca müvekkilinin 18/11/2016 tarihine kadar işçilik bedelini ödediğini, malzeme bedeli yönünden ise davalının elinde bulunan malzemeyi müvekkiline verdiğini, henüz temin edilmeyen malzemeler yönünden ise 31/05/2017 tarihli 70.482,37 USD’lik çek bedelini iade etmeyi taahhüt ettiğini, sözleşme feshedilmeseydi söz konusu çek çerçevesinde malzemelerin dava dışı …. Şirketinden temin edilerek müvekkiline verileceğini, sözleşme feshedilince davalının mal teslimine aracı olmak istemediğini, bu nedenle müvekkili tarafından verilen çeki iade edeceğini ve malzemeyi doğrudan müvekkilinin dava dışı …….. Anonim Şirketinden temin etmesini istediğini ve bedelini müvekkilinin doğrudan dava dışı şirkete ödemesini istediğini, bunun üzerine müvekkilinin de aynı vadede ve bedelli çek düzenleyerek dava dışı … verdiğini, buna rağmen davalının fesih protokolü gereği iadesi gereken 70.482,37 USD bedelli çeki müvekkiline iade etmediğini, bu şekilde haksız kazanç temin etmeye çalıştığını, müvekkilinin aynı malzeme için hem davalıya hem de dava dışı ….. Şirketine ödeme yapmak zorunda kaldığını, müvekkilinin taraflar arasında imzalanan sözleşme kapsamında 598.000,00 TL ödeme yaptığını, davalının ancak 450.000,00 TL bedelli iş yaptığını, bu durumun ticari defterlerin incelenmesi ile anlaşılabileceğini, fesih protokolü sonrasında hali hazırda müvekkiline fatura düzenlemediğini, bu durumun da davalının müvekkilinden alacağı kalmadığını gösterdiğini belirterek; müvekkilinin 31/05/2017 keşide tarihli,…… numaralı, 70.482,37 USD bedelli çek nedeniyle borçlu olmadığının tespitini, ayrıca davalının müvekkilini zarar uğrattığını, fesih sonrası müvekkilinin başka bir şirketle anlaşma yapmak zorunda kalıp, fazladan ödeme yaptığını, yine yukarıda belirtildiği üzere davalının yaptığı işe göre müvekkilinin fazladan yaptığı ödemeyi de iade etmesi gerektiğini belirterek; sözleşmenin feshedilmesinden doğan müvekkilinin zararları için fazlaya ilişkin hakları saklı kalmak kaydıyla 5.000,00 TL’nin avans faizi ile davalıdan tahsilini talep etmiştir.
Davacı vekili 08/07/2017 tarihli dilekçesi ile, müvekkilinin dava konusu ettiği çeke ilişkin mahkemece sadece davalı yönünden tedbir kararı verilmesi üzerine, davalının bankaya müracaat ettiğini, çek üzerinde tedbir kararının olması üzerine davalı şirket yetkilisinin bankadan uzaklaştığını, dava konusu çeki babası olan …’a ciro ettiğini, …’un da çeki kötü niyetli olarak tahsil etmeye çalıştığını, banka tarafından durumun bildirilmesi üzerine müvekkilinin…. arayarak çeki iade etmesi hususunu bildirdiğini,… da 70.432,00 USD’lik çekin ödenmemesi halinde karşılıksız kaşesi vurduracağını belirtmesi üzerine, müvekkilinin … ile görüşerek çeki teslim aldığını ve yerine 70.000,00 TL’lik çek vermek zorunda kaldığını ve çekin arkasına ciro edilemez yazıldığını, müvekkilinin …’un kötünyetli yaklaşımı nedeniyle mağdur olduğunu karşılıksız kaşesi tehdidi altında davalıya 70.000,00 TL bedelli çek vermek zorunda kaldığını, davaya konu 70.432,00 USD’lik çekin iade edilerek yerine 70.000,00 TL bedelli çek verilmesi nedeniyle davaya bu bedel üzerinden devam edilmesi gerektiğini, bu nedenle 70.000,00 TL bedelli çek için de tedbir kararı verilmesini talep ettiklerini, HMK’nun 141 maddesi uyarınca davadaki çek miktarını değiştirdiklerini, belirterek; müvekkilinin 70.000,00 TL bedelli çek nedeniyle borçlu olmadığının tespitini ve sözleşmenin feshi nedeniyle uğradıkları zararları için fazlaya ilişkin haklarını saklı tutarak 5.000,00 TL’nin davalıdan tahsilini talep etmiştir.
Davalı, 28/12/2018 tarihli beyan dilekçesinde; son hakedişe giren işlerin 20/10/2016 tarihine kadar yapılan işleri kapsadığını, bu tarihten sözleşmenin feshedildiği 17/11/2016 tarihine kadar sevk edilen malzeme ve yapılan imalatların 4.hakedişe girmesi gerektiğini, buna göre 4 nolu hakkediş bedelinin KDV dahil 147.087,00 TL olması gerektiğini, ayrıca ek olarak 1 nolu hakkediş kapsamında taşerona verilen çek için vade farkı faturası düzenlendiğini, fesih protokolü ile verilen malzemelerin de ödemesinin yapılması gerektiğini, 18/11/2016 tarihli irsaliyeli malzeme bedelinin, 23/11/2016 tarihli irsaliyeli malzeme bedelinin ödendiğini, 24/11/2016 tarihli irsaliyeli malzemenin bedelinin ödenmediğini, 31/01/2018 tarihli 70.000,00 TL bedelli çekin 09/06/2017 tarihinde ödenmesi gereken hakkediş alacağı için verildiğini, fesihten sonra yapılan çek ödemeleri ve nakit ödemelerin beyanlarının ispatı olduğunu belirtmiştir.
Mahkemece; davanın, taraflar arasındaki eser sözleşmesinin feshi sebebiyle iadesi gereken çek nedeniyle borçlu olmadığından iadesi ve sözleşmenin feshine neden olduğundan bahisle zararın tazmini istemi olduğu, davacı tarafından davadan sonra çekin iade edildiği ve karşılığında 70.000,00 TL bedelli çek verildiği iddia edilerek söz konusu çek yönünden borçlu olmadığının tespitinin ve sözleşmenin feshi nedeniyle zararların tazmininin istendiği, toplanan delillere ve tüm dosya kapsamına göre taraflarca sözleşmenin feshi tarihinde 4. hakedişe konu işlerin tespit edilmediği, sonrasında da işin tamamlanmış olmasına göre davacının 4. hakedişe girmediğini iddia ettiği ve karşı tarafça kabul edilemeyen işlere ilişkin ispat yükünün davacıda olmasına göre; davada, davacı tarafından, sözleşmenin feshi nedeniyle zarara uğranıldığından bahisle tazminat talep edilmiş ise de, sözleşme tarafların karşılıklı iradeleri ile sona erdirildiğinden protokolde sözleşmenin feshi nedeniyle zararlardan kaynaklanan tazminat hakları saklı tutulmadığından, davacının sözleşmenin feshi nedeniyle tazminat talebinde bulunamayacağı, davacının 70.482,37 USD lik çekin iadesi gerektiği halde iade edilmediğinden, davadan sonra çekin iadesi gerçekleşmiş ise de karşılığında 70.000,00 TL bedelli çek vererek sonrasında ödediğinden bahisle söz konusu çek ile yapılan ödemenin istirdadına ilişkin talebi yönünden ise, ispatı gereken hususun 70.482,37 USD’lik çekin fesih protokolü kapsamında iadesi gereken bir çek olup, bedelsiz kaldığı ve bedelsiz kalmasına rağmen 70.000,00 TL bedelli çek verilmek zorunda kalınıp kalınmadığı olduğu, yargılama sırasında davaya konu USD cinsinden verilen çekin iade edilmesi nedeniyle, bu talep yönünden davanın konusuz kaldığı, 70.000,00 TL bedelli çek yönünden ise; davalının söz konusu çekin taraflar arasındaki sözleşme kapsamında davacının ödemesi gereken hakediş bedellerine mahsuben aldığını beyan ettiği, taraflar arasında söz konusu çekin verilme sebebine ilişkin bir anlaşma bulunmadığı, bu durumda davacının, söz konusu 70.000,00 TL bedelli çekin USD cinsindeki çekin iadesini sağlamak için verdiğini kanıtlamakla yükümlü olduğu, her ne kadar davacı tarafından 70.000,00 TL bedelli çekin, USD cinsinden verilen çekin iadesi sırasında düzenlenerek verildiği belirtilerek USD cinsi çeke ilişkin ödeme olduğu iddia edilmiş ise de, çeklerin aynı anda verilmesinin, söz konusu 70.000,00 TL bedelli çekin, USD cinsindeki çeke karşılık verildiği şeklinde yorumlanamayacağı, 70.000,00 TL bedelli çekin, USD cinsinden alınan çeke karşılık mı yoksa taraflar arasındaki eser sözleşmesi ve fesih protokolleri çerçevesinde mevcut iş bedeline mahsuben mi verildiği hususunda bilirkişiden rapor alındığı, alınan bilirkişi raporunda, davacı tarafından sözleşmenin feshi sırasında yapılan iş miktarının tespit edilmemiş olmasına ve işin de sonraki taşeron tarafından bitirilmiş olmasına göre; davalının, yapılan ödemeler sonrasında, 4. Hakkediş de hesap edildiğinde, 70.000,00 TL bedelli çekin verilmesinden önce 92.095,84 TL hakediş alacağı ve nakdi teminat alacağı olduğunun anlaşıldığı, bu nedenle verilen 70.000,00 TL bedelli çek ile yapılan ödemenin USD cinsinden verilen çekin iadesine karşılık değil, davalının alacağına mahsuben verildiğinin kabul edilmesi gerektiği gerekçesiyle; davacının 31/05/2017 keşide tarihli 70.482,37 USD bedelli çeke istinaden, açılan davanın, dava açılmasından sonra çekin iade edilmiş olması nedeniyle konusuz kaldığından karar verilmesine yer olmadığına, davacının dava sonrasında davalı tarafa verdiği 70.000,00 TL bedelli çek ile yapılan ödemenin istirdadı talebinin reddine, davacının sözleşmenin feshi nedeniyle tazminat talebinin reddine, davanın konusuz kalan kısmına ilişkin yargılama giderleri yönünden ise; dava konu çek davalıya malzeme sağlanması sırasında verilmiş olup, taraflar arasındaki protokol gereğince dava dışı firmaya aynı miktarda davacı tarafından çek verilmesi ile söz konusu çekin davacıya iadesinin kararlaştırıldığı, söz konusu çek, taraflar arasındaki ödenmeyen iş bedeline yönelik olmadığından, davalının, söz konusu çek bedelini alacağına mahsup edemeyeceği, yerine yeni çekin verilmesi durumunda iade ile yükümlü olduğu, davacı tarafından teslim tutanağı ile dava dışı şirkete aynı miktarda çekin teslim edilmiş olmasına rağmen davalı tarafından çekin iade edilmediği, taraflar arasındaki protokol gereğince söz konusu çekin bedelsiz kalmasına rağmen iade edilmediğinden dava açmakta davacı haklı olduğundan konusuz kalan kısım yönünden yargılama gideri ve vekalet ücretinden davalının sorumlu tutulmasına karar verilmiştir.
Davacı vekili istinaf başvurusunda; usule ilişkin olarak; mahkemenin davayı değerlendirirken davalının dosyaya sunduğu delillere göre karar verdiğini, süresinde sunulmayan hiçbir delil ve beyanın HMK’nın 140 ve 141. maddelerine göre değerlendirilemeyeceğini, kendilerince sunulan beyanların ise irdelenmediğini, esasa ilişkin olarak ise; mahkemenin fesih protokolünü ibraname olarak algıladığını, oysa 17/11/2016 tarihli fesih protokolünün ileriye etkili olarak taraflar arasında devam eden işin sonlandırılmasına yönelik olduğunu, sadece davalının malzemeler konusunda müvekkilini gayrikabili rücu olarak ibra ettiğini, ancak müvekkilinin zararlarına ilişkin herhangi bir ibrası yada feragati bulunmadığını, kaldı ki davalının fesih protokolüne aykırı olarak USD bedelli çeki iade etmemesi nedeniyle fesih protokolünün geçersiz hale geldiğini, bu nedenle dava dışı iş sahibi TAI tarafından müvekkiline taraflar arasındaki sözleşmeye konu bina yönünden kesilen gecikme cezalarından davalının sorumlu olduğunu, Mahkemenin verilen 70.000,00 TL bedelli çekin USD cinsindeki çekin iadesini sağlamak için verildiğini ispat yükünü kendilerine verdiğini, bu hususun kanıtlanabilmesi için 08/07/2017 tarihli cevaba cevap dilekçesi adı altında 3 adet delil sunulduğunu, bu delillerin USD cinsinden çekin yazdırılmaması için, 70.000 TL’lik çekin müvekkili tarafından USD cinsinden çekin yazdırılması tehdidi altında zorla verildiğini ortaya koyduğunu verilen kararın ise müvekkilinin mağduriyetine neden olduğunu, Mahkemenin, gerekçeli kararındaki tespite göre, tarafların ayrı ayrı düzenledikleri 4 nolu hakedişe ilişkin iddia ve hesapların birbiri ile büyük ölçüde çelişkili olduğunun kabul edildiğini, o halde birbiri ile çelişen hesaplarda neden davalının ticari kayıtlarının esas aldığının gerekçeli kararda belirtmediğini, bilirkişi Kurulu’nun ticari defter incelemesi yapması neticesinde, müvekkilinin davalıya 549.100,00 TL ödeme yaptığını tespit ettiğini, ancak ek raporda yeni bir değerlendirme getirerek, fesih protokolünde yer alan davalıya yapılan 101.668,00 TL ödemeyi ticari defterlere göre kabul edilen toplam ödemeden minha ettiğini, sözleşmenin ve yapılan işin malzeme +işçilik sözleşmesi olup, fesih protokolündeki malzemelerin, davalının daha önceden proje için aldığı, fesih nedeniyle ödemesi yapılan ve teslim alınan malzemeler olup, bu bedelin de sözleşme bedeli içerisine dahil olduğundan yapılan bu minhanın hatalı olduğunu, yine bilirkişi kurulunun müvekkilinin yaptığı bu fazla ödemenin içerisine, davalının fatura düzenlememesi nedeniyle 70.000,00 TL’lik çek ödemesini dahil etmeyi atladığını, söz konusu bedel de dahil edildiğinde müvekkilinin 82.355,00 TL + 70.000,00 TL = 152.355,00 TL fazla ödeme yaptığının açık olduğunu, davalının 4 numaralı hakedişin düzenlenmesini müteakip borçlu çıkacağını bildiğinden, 4 numaralı kesin hakedişi ısrarla imzalamadığını, bu hakedişe ilişkin fatura da düzenlemediğini, ticari defter kayıtlarında da yer almadığını, bu nedenle, davalıya karşı, fesih protokolünde iade etmesi gereken USD çeki iade etmeyerek, karşılıksız kaşesi vurdurma tehdidi altında müvekkilinden aldığı 70.000,00 TL’lik çekin karşılığının bulunmadığını, dolayısıyla, söz konusu çek bedelinin 31/01/2018 tarihinde ödenmesi nedeniyle, 70.000,00 TL’lik çekin istirdadı gerekirken Mahkeme’nin red kararı vermesinin doğru olmadığını belirterek; mahkeme kararının kaldırılmasını, müvekkilinin 31/01/2018 vadeli….. seri numaralı ve 70.000,00 TL’lik çekin istirdadına karar verilmesini ve sözleşmenin feshedilmesi nedeniyle uğranılan zararın şimdilik 5.000,00 TL’sinin sözleşmenin feshedildiği tarihten itibaren işleyecek avans faiziyle birlikte davalıdan tahsilini talep etmiştir.
Dava, eser sözleşmesinden kaynaklanan menfi tespit ve tazminat istemlerine ilişkin olup, mahkemece davanın reddine dair verilen karara karşı süresi içinde davacı vekilince istinaf başvurusunda bulunulmuştur.
İnceleme, 6100 sayılı HMK’nın 355. madde hükmü uyarınca istinaf dilekçesinde belirtilen sebeplerle sınırlı olarak ve kamu düzenine aykırı hususların olup olmadığı gözetilerek yapılmıştır.
Dosya kapsamına, kararın dayandığı delillerle, yasaya uygun gerektirici nedenler ve ileri sürülen istinaf sebepleri dikkate alındığında mahkeme kararında usul ve esas yönünden yasaya aykırılık bulunmadığı anlaşılmakla, davacı vekilinin istinaf başvurusunun esastan reddine karar verilmesi gerekmiştir.

HÜKÜM: Yukarıda açıklanan nedenlerle;
1-Davacı vekilinin istinaf başvurusunun 6100 sayılı HMK’nın 353/1-b.1 maddesi gereğince ESASTAN REDDİNE,
2-Alınması gereken 59,30 TL istinaf karar harcından 44,40 TL harcın mahsubu ile bakiye 14,9‬0 TL harcın davacıdan alınarak Hazine’ye irat kaydına,
3-İstinaf başvurusu nedeniyle davacı tarafından yatırılan istinaf kanun yoluna başvurma harcı ile yapılan yargılama giderlerinin kendi üzerinde bırakılmasına,
Dosya üzerinde yapılan inceleme sonucunda HMK’nın 361. maddesi gereğince kararın taraflara tebliği tarihinden itibaren 2 hafta içinde Yargıtay’da TEMYİZ yolu açık olmak üzere 21/10/2021 tarihinde oybirliği ile karar verildi.
….
e-imzalıdır e-imzalıdır e-imzalıdır e-imzalıdır