Emsal Mahkeme Kararı Ankara Bölge Adliye Mahkemesi 27. Hukuk Dairesi 2019/1398 E. 2021/861 K. 07.10.2021 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C. ANKARA BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ 27. HUKUK DAİRESİ

T.C.
ANKARA
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
27. HUKUK DAİRESİ

T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
K A R A R

İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ : ANKARA 10. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
TARİHİ : 20/02/2019
NUMARASI :….
DAVANIN KONUSU : Alacak (Eser Sözleşmesinden Kaynaklanan)

KARAR TARİHİ :07/10/2021
KARAR YAZIM TARİHİ :07/10/2021

Davacı vekili tarafından davalı aleyhine açılan eser sözleşmesinden kaynaklanan alacak istemine ilişkin davada mahkemece davanın zamanaşımı nedeniyle reddine dair verilen karara karşı süresi içinde davacı vekili tarafından istinaf kanun yoluna başvurulması üzerine yapılan incelemede;
GEREĞİ GÖRÜŞÜLÜP DÜŞÜNÜLDÜ:
Davacı vekili; müvekkil şirket ile davalı şirket arasında imzalanan taşeronluk sözleşmesi gereğince müvekkil şirketin davalıya ait taşınmaz üzerinde yapılacak bloğun sözleşmede kararlaştırılan yol inşaatı, pis su şebekesi inşaatı, pis su muayene bacaları inşaatı işlerinin yapımını üstlendiğini, iş bedelinin 200.000TL belirlendiğini ancak sözleşmeye göre bedelin nakden ödenmesi yerine termal tesisten 1+1 iki daire, 2+1 iki daire olmak üzere 4 dairenin müvekkile verilmesinin kararlaştırıldığını, üstelenilmiş olan inşaat işlerinin tamamının sözleşmeye ve ekli şartnamelere, projelere ve detaylara uygun malzeme ve işçilikle yapılarak 2005 yılında davalıya teslim edilmesine rağmen iş bedeli olarak kararlaştırılan taşınmazların tapusunun müvekkili adına tescil edilmediğini, iş tesliminden iki yılı aşkın bir süre geçtikten sonra davalı şirket tarafından Güdül Asliye Hukuk Mahkemesi’nin…… sayılı dosyasıyla tespit talebinde bulunup düzenlenen bilirkişi raporunda genel yapının sözleşmeye uygun olduğu ancak yol imalatında ağır tonajlı araçların geçmesi nedeniyle yolda hasarlanmalar olduğu, hasarlı kilit taşlarının bulunduğunun belirtildiğini, bu hususu kabul etmediklerini, hasarlanmaların iş tesliminden sonra kullanım esnasında oluştuğunu, müvekkiline kusur yüklenemeyeceğini, tespit raporuna itiraz dilekçesinde bu hususun da belirtildiğini, tespit yapıldıktan sonra tespit miktarında belirtilen miktarın ödenmesi veya eksik olduğu belirtilen işlerin yapılması amacıyla herhangi bir başvuru olmadığı gibi dava da açılmadığını, 11/03/2014 tarihli ihtara rağmen iş bedeli olarak kararlaştırılan dairelerin tapuda devrinin yapılmadığını belirterek, fazlaya ilişkin hakları saklı kalmak kaydıyla sözleşme gereğince iş bedeli olarak kararlaştırılan dairelerin tapuda müvekkili şirket adına devir ve tescili ile teslimine, devir ve teslim mümkün olmadığı takdirde dairelerin emsal bedellerine istinaden faize dair talep hakları saklı kalmak kaydıyla şimdilik 10.000TL’ nin taraflarına ödenmesine karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
Davalı vekili; sözleşmenin tarafı olan şirketin 16/08/2012 tarihinde bütün aktif ve pasifleri ile birlikte müvekkili şirkete devredildiğini ve söz konusu şirketin sicil kaydının silindiğini dolayısıyla bu şirkete tebligat kanununun 35. maddesine göre yapılan tebliğin usulsuz olduğunu ileri sürdükleri cevap ve itirazların süresinde olduğunu belirterek, devir nedeniyle müvekkili şirkete husumet yöneltilemeyeceğinden husumet yokluğu nedeniyle davanın reddine, talebin 5 yıllık zamanaşımına tabi olduğunu, bu sürenin geçtiğini belirterek talebin zamanaşımı nedeniyle, esasa ilişkin olarak da davacı iddialarının yerinde olmadığını belirterek davanın esastan reddine karar verilmesini talep etmiştir.
Mahkemece yapılan yargılama sonucu verilen gerekçeli ve ek tavzih kararında, devralan şirket tarafından husumet itirazında bulunmuş ise de, sözleşmede iş veren olarak görünen şirketin davalı Renktaş Şirketi tarafından devralındığından devralan şirketin husumet itirazının yerinde olmadığı, davalının süresinde zamanaşımı itirazında bulunduğu, sözleşmenin imzalandığı tarihte yürürlükte bulunan 818 sayılı Borçlar Kanununun 126/4. maddesine göre eser sözleşmesinden kaynaklı bütün davalar 5 yıllık zamanaşımına tabi olup, zamanaşımı süresinin bedelin muaccel olduğu günden başlayacağı, taraflar arasında imzalanan 25/01/2005 tarihli sözleşmede işin süresi iş yeri teslimini müteakip 100 iş günü olarak belirlendiği, iş yeri teslimine yönelik herhangi bir tutanak yok ise de davacı işin süresinde bitirilerek teslim olunduğunu iddia ettiği ve Güdül Asliye Hukuk Mahkemesi’nin …. Değişik İş sayılı dosyada iş veren tarafından işlerin sözleşme ve eklerine uygun yapılıp yapılmadığı eğer uygun yapılmadı ise hatalı ve eksik işlerin ne olduğu, tamamlanması gerekli maliyetin bilirkişilerce tespiti için 21/08/2007 tarihinde tespit istendiği , 10/09/2007 tarihli inşaat mühendisinden alınan bilirkişi raporunda eksik ve ayıplı işlerin maliyetinin belirlendiği, yüklenici davacıya bilirkişi raporunun tebliğ edilmesi üzerine davacı yüklenicinin 23/10/2017 tarihli dilekçe ile eksik ve ayıplı işlerin imalden değil kullanımdan kaynaklı olduğu, müvekkilinin sorumlu olmadığını belirttiğinden en geç işin 23/10/2007 tarihinde teslim edildiği ve alacağın bu tarih itibariyle muaccel olduğunun kabulü gerektiği, alacağın muaccel olduğu tarihten davacının ihtar çektiği 10/03/2014 tarihi ve dava tarihine kadar yukarıda belirtilen 818 sayılı Borçlar Kanunun 126/4. maddesinde belirtilen 5 yıllık zamanaşımı süresi geçmiş olmakla davanın zamanaşımı nedeniyle reddine karar verilmiştir.
Davacı vekili istinaf dilekçesinde özetle; davaya konu inşaat işine ilişkin kesin kabul ve kesin hesabın yapılmadığını, davalı tarafından defaatle teslim olgusunun gerçekleşmediği beyan edilmişken mahkemece davacının alacağına ilişkin zamanaşımı süresinin geçtiğinin kabul edilmesinin hukuk ve hakkaniyetle bağdaşmadığını, dava ikame edilmeden önce davalı şirketin talebi üzerine Güdül Asliye Hukuk Mahkemesi’nin….. D.iş sayılı dosyası ile yaptırılan tespit sonucu alınan bilirkişi raporunda inşaatta eksik ve ayıplı işlerin toplam bedelinin 23.490,00 TL olduğunun, sözleşme kapsamındaki diğer işlerin ise tamamının işin tekniğine ve sözleşme şartlarına uygun olarak yapıldığının belirtildiğini, davalı şirket tarafından bu rapora itiraz edilmediğini, ancak işin teslim alınmadığını ve ödeme gerçekleştirilmediğini, davalı şirketçe sözleşme konusu 100 adet dairenin büyük bir bölümünün kullanım hakkının…. devredildiğinin ve bir kısmının da bağışlandığının müvekkili tarafından öğrenilmesi üzerine davalıya 11.03.20104 tarihli ihtarname keşide edildiğini ve bedelin ödenmesinin istendiğini, davalının da cevabi ihtarname ile işin tamamlanıp teslim edilmediğinden ödeme yapılmayacağını bildirdiğini, işin teslimine, kesin hesap ve kesin kabulünün yapıldığına ilişkin herhangi bir tutanak veya delilin dosyada yer almadığını, davalı tarafça yargılama başlangıcından itibaren her aşamada işin teslim edilmediği ve eksik iş yapıldığı beyan edilmesine rağmen mahkemece işin en geç 23.10.2007 tarihinde kabulü cihetine gidilmiş olmasının usul ve yasaya aykırı olduğunu, teslimin gerçekleştiği kabul edilse dahi bu tarihin en geç davalı şirketçe dairelerin üniversiteye devir tarihi olarak kabul edilmesi gerektiği, teslim tarihinin 25.03.2014 olarak kabul edilmesi halinde davanın 5 yıllık zamanaşımı süresi içinde açıldığını, müvekkilinin alacağı bakımından zamanaşımı süresinin geçtiğinin kabulünün hukuken mümkün olmadığını belirterek, mahkeme kararının kaldırılmasına, davanın kabulüne karar verilmesini talep etmiştir.
Dava, eser sözleşmesinden kaynaklanan alacak istemine ilişkin olup, mahkemece davanın zamanaşımı nedeniyle reddine dair verilen karar davacı vekili tarafından istinaf edilmiştir.
İnceleme, 6100 sayılı HMK’nın 355. madde hükmü uyarınca istinaf dilekçesinde belirtilen sebeplerle sınırlı olarak ve kamu düzenine aykırı hususların olup olmadığı gözetilerek yapılmıştır.
Dosya kapsamına, kararın dayandığı delillerle, yasaya uygun gerektirici nedenler ve ileri sürülen istinaf sebepleri dikkate alındığında kararda usul ve esas yönünden yasaya aykırılık bulunmadığı ve özellikle davacının dava dilekçesindeki beyanı ve dosya kapsamından davacının sözleşme kapsamındaki işleri teslim ettiğinin anlaşılmasına, dava tarihine kadarki süreç içinde davalının borcunu kabul ederek kendisini oyaladığı iddiasının kanıtlanamamış olmasına göre, davacı vekilinin istinaf başvurusunun esas yönünden reddine karar verilmesi gerekmiştir.
HÜKÜM: Yukarıda açıklanan nedenlerle;
1-Davacı vekilinin istinaf başvurusunun HMK’nun 353/1-b.1 maddesi gereğince ESASTAN REDDİNE,
2-Alınması gereken 59,30 TL istinaf karar harcından peşin alınan 44,40 TL harcın mahsubu ile bakiye 14,90 TL harcın davacıdan alınarak Hazineye irat kaydına,
3-Davacı tarafından yapılan istinaf kanun yoluna başvurma harcı ile yargılama giderlerinin davacı üzerinde bırakılmasına,
Dosya üzerinde yapılan inceleme sonucunda 6100 Sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun 361. maddesi gereğince kararın taraflara tebliğ tarihinden itibaren 2 hafta içinde Yargıtay’da TEMYİZ yolu açık olmak üzere 07/10/2021 tarihinde oy birliği ile karar verildi.