Emsal Mahkeme Kararı Ankara Bölge Adliye Mahkemesi 27. Hukuk Dairesi 2019/1285 E. 2021/758 K. 21.09.2021 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı kesinleşmiş bir karardır.

T.C. ANKARA BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ 27. HUKUK DAİRESİ
.

T.C.
ANKARA
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
27. HUKUK DAİRESİ

.
.

T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
K A R A R

BAŞKAN : … (…)
ÜYE : … (…)
ÜYE : … (…)
KATİP : … (…)

İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ : ANKARA BATI ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
TARİHİ : 30/05/2019
NUMARASI :…

DAVANIN KONUSU : İtirazın İptali (Eser Sözleşmesinden Kaynaklanan)
KARAR TARİHİ : 21/09/2021
KARAR YAZIM TARİHİ : 21/09/2021

Davacı vekili tarafından davalı aleyhine açılan eser sözleşmesinden kaynaklanan alacağın tahsili için yapılan icra takibine vaki itirazın iptali istemine ilişkin davada mahkemece davanın kısmen kabulüne dair verilen karara karşı süresi içinde davalı vekilince istinaf kanun yoluna başvurulması üzerine yapılan incelemede;
GEREĞİ GÖRÜŞÜLÜP DÜŞÜNÜLDÜ:
Davacı vekili; müvekkili ile davalı şirket arasında 20.06.2015 tarihli Konya İli, … yapım işine ait alüminyum doğrama ve silikon cephe cam markiz ve imalatların yapımı konusunda sözleşme imzalandığını, sözleşmenin 6.maddesi uyarınca imalatların davalı tarafından yerine getirilip belirlenen bedelin de davalı şirket tarafından ödeneceğinin kararlaştırıldığını, sözleşme bedelinin 140.000,00 TL+ KDV olarak belirlendiğini, müvekkilinin sözleşme uyarınca belirlenen edimleri yerine getirdiğini ancak müvekkilinin hakettiği bir kısım bedel olan 80.519,74 TL’nın müvekkiline ödenmediğini, borcun davalı şirket yetkililerince haricen kabul edildiğini ancak davaya konu faturanın davalı şirket tarafından kötü niyetli olarak iade edildiğini, bunun üzerine müvekkili adına davalı şirket hakkında fatura ve sözleşmeden kaynaklı alacakla ilgili olarak Ankara Batı İcra Müdürlüğü’nün… sayılı dosyası ile yapılan ilamsız icra takibine davalının haksız olarak itiraz ettiğini belirterek haksız itirazın iptali ile asıl alacağın %20’sinden az olmamak üzere icra inkar tazminatına hükmedilmesini talep ve dava etmiştir.
Davalı vekili; davanın hukuki yarar yokluğundan reddedilmesi gerektiğini, alacağın muaccel hale gelmediğini, bu durumda takip yapılmasında hukuki yarar bulunmadığını, alacak iddiasının gerçek anlamda ticari ilişki içerisinde bulunulan dava dışı şirkete karşı ileri sürülmesi gerekirken müvekkili şirkete fatura kesildiğini ve takip başlatıldığını, müvekkiline husumet yöneltilemeyeceğini, dava dilekçesinde sözü edilen işin yüklenicisinin müvekkili şirket olmayıp, dava dışı …..olduğunu, bu hususun alacaklı olduğunu iddia eden davacı tarafından da bilindiğini, … ile müvekkili arasında bu işe ilişkin bir sözleşme imzalanmadığını, müvekkili şirketin almadığı bir parayı vermesinin beklenemeyeceğini, ayrıca davacının dava dışı şirketin iflas ettiğini ve anılan işlerin idare tarafından feshedildiğini öğrendikten sonra ekonomik olarak tahsil edebileceği kişi olarak müvekkili şirkete yöneldiğini ve takip başlattığını, 20.06.2015 tarihli sözleşmeye göre talep edilebilir bir alacak bulunmadığını, talep edilen imalat bedellerinin idarenin hakedişine dahil edilmediğini, taşeron hakedişi yapılmadığını, taşeronun fatura kesmediğini, yüklenicinin hesabına hakediş yatmadığını, takip tarihi nazara alındığında ve sözü edilen şartların gerçekleşmediği gözetildiğinde takibe dayanak sözleşmeye göre ortada muaccel bir alacak olmadığını, faturaya dayanılıyor ise, 30.11.2015 tarih ve … sıra numaralı faturanın müvekkili şirketçe kabul edilmeyerek süresi içinde itiraz edilmekle iade edildiğini, faturaya dayalı mal tesliminin olup olmadığı hususlarının araştırılması gerektiğini, ödeme emrinde anılan hiçbir borcu kabul etmemekle birlikte temerrüt ihtarı gönderilmeden temerrüt faizinin işletilmesini de kabul etmediklerini, kötü niyet tazminatına hükmedilmesi gerektiğini savunarak davanın reddine karar verilmesini talep etmiştir.
Mahkemece, taraflar arasındaki eser sözleşmesi kapsamında davacının davalıya Konya İli … ilçesi 10 yataklı devlet hastanesi yapım işine ait Alüminyum doğrama ve silikon cephe cam markiz ve imalatını taahhüt ettiği, yapılan işlerle ilgili davacının faturaya dayalı alacak talebinde bulunduğu, dava dışı idareyle yapılan yazışmalar kapsamında, davacının taahhüt ettiği işlerin yüzde doksanını ifa ettiğinin anlaşıldığı, her ne kadar davalı tarafından sözleşme kapsamından alacağın muaccel olmadığı savunulmuşsa da dava dışı idarece hastane yapım işine ait asıl sözleşme feshedildiğinden ve mahsuplar sonucu asıl yüklenicinin hakedişinden kesinti ile davalıya ödemelerin yapılmış olduğu anlaşıldığından, davacının alacağını isteyebilecek durumda olduğu yani alacağın muaccel hale geldiği, davacı tarafından sunulan ve dava dışı asıl yüklenici … … Şti’nin çalışanı olan … imzalı belge ile yapılan işler tespit ediliğinden bu belgeye itibar edilerek yapılan hesap sonucu davacının kayıt ve defterlerindeki 78.408,00TL alacak talebinin kabulü gerektiği kanaatiyle davanın kısmen kabulüne; davalının Ankara…. esas sayılı dosyasına vaki itirazının 78.408,00 TL üzerinden iptali ile takibin asıl alacağa takip tarihinden itibaren işletilecek reeskont faizi ile birlikte devamına, fazlaya dair istemin reddine, hükmedilen 78.408,00 TL üzerinden hesaplanacak %20 icra inkar tazminatının davalıdan tahsiline, davalının kötüniyet tazminatı isteminin reddine karar verildiği görülmüştür.
Davalı vekili istinaf dilekçesinde özetle; mahkemece husumet itirazlarının değerlendirilmediğini, davaya konu sözleşme incelendiğinde esas ticari ilişkinin dava dışı …. davacı arasında vuku bulduğunun kabulü gerektiğini, davacının dava dışı şirketin iflas ettiğini ve işlerinin idare tarafından feshedilmesini öğrendikten sonra müvekkili şirkete yöneldiğini, anılan imalatların dava dışı şirket tarafından yapıldığını, yerel mahkemenin sadece davacı tarafça sunulan ve kim tarafından imzalandığı, imzanın doğruluğu denetlenmeden bir belgeye itibar ederek davanın kabulüne karar vermesinin hukuka aykırı olduğunu, alacağın muaccel hale gelmediğini, yerel mahkeme kararının gerekçesinde “davalı şirketin ise hastane yapımında alt yapı ve çevre düzenlemesi işini yüklendiği” şeklinde bir bilgiye yer verildiğini ancak dosya içerisindeki hiçbir belgede bu yönde bir bilgi bulunmadığını, takibe dayanak belge dışında hiçbir belgenin hükme esas alınamayacağını, itirazın haklı olup olmadığı araştırılırken icra takibinin dayandığı takibin esas alınması gerektiğini, hükme esas alınan bilirkişi raporunda yer verilen “…”nun şantiye şefi olduğu yönündeki bilginin doğru olmadığını, bu kişinin dava dışı şirkette 19.09.2015-13.11.2015 tarihleri arasında yaklaşık iki aylık bir çalışması olduğunu, bu şahıs tarafından imzalandığı iddia edilen belgeye dayanılarak hüküm kurulmasının doğru olmadığını, bu belgede şahsın el yazısının dahi bulunmadığını, bilirkişi raporunun çelişkili olduğunu, hükme esas alınamayacağını, davacının basiretli bir tacir olup imzaladığı sözleşmenin hukuki anlam ve sonuçlarını değerlendirebilecek yeterlilikte olduğunu, dava konusu imalatlar ile ilgili olarak davalı şirkete hakediş ödemesi yapılmadığını, bunun …’nin cevabi yazısından da anlaşıldığını, 03.04.2017 tarihli bilirkişi raporu ile sonrrasında dosyaya sunulan belgeler kapsamında davacının davalı şirketten herhangi bir alacağı bulunmadığının anlaşıldığını, dava konusu imalatların 12 ve 13 numaralı hakedişlere konu olduğunu, davacının yalnızca bu hakedişlere dayanarak hak talebinde bulunabileceğini, 31.08.2015 tarihine kadar davacıya ödeme yapılmış olduğundan bahisle davacının alacaklı addedilmesinin mümkün olmadığını, icra inkar tazminatına hükmedilebilmesinin şartlarının oluşmadığını, ancak gerekçesi dahi yazılmadan tazminata hükmedildiğini, alacağın likit olmadığını, kötüniyet tazminatına hükmedilmesi gerektiğini, açıkça reddettiklerini bildirdikleri bilirkişi heyeti tarafından sunulan raporların hükme esas alındığını, kararın kaldırılması gerektiğini belirterek, mahkeme kararının kaldırılmasını ve yeniden yargılama yapılarak davanın reddine karar verilmesini talep etmiştir.
Dava, eser sözleşmesinden kaynaklanan alacağın tahsili için yapılan icra takibine vaki itirazın iptali istemine ilişkin olup, mahkemece davanın kısmen kabulüne dair verilen karar davalı vekilince istinaf edilmiştir.
İnceleme, 6100 sayılı HMK’nın 355. madde hükmü uyarınca istinaf dilekçesinde belirtilen sebeplerle sınırlı olarak ve kamu düzenine aykırı hususların olup olmadığı gözetilerek yapılmıştır.
Dosya üzerinde yapılan inceleme sonucunda; taraflar arasında alüminyum doğrama, silikon cephe, cam markiz ve camları imalatını konu alan 140.000,00 TL+KDV götürü bedelli 20.06.2015 tarihli eser sözleşmesi bulunduğu, dosyadaki bilgi ve belgelerden iş sahibinin …, yüklenicisinin dava dışı ……, 20.06.2015 tarihli sözleşme gereğince davacının alt taşeron, davalının ise taşeron olduğu, dava dışı … ile dava dışı ….Ltd.Şti.arasında 03.02.2016 tarihinde fesih tutanağı düzenlendiği ve fesih tarihindeki imalatların ve oranlarının belirlendiği görülmüştür.
Taraflar arasındaki hakediş alacaklarının belirlenmesinde fesih tarihine ilişkin bu tutanağın esas alınması gerekirken mahkemece dava dışı ….Ltd.Şti nin şantiye şefince tutulduğu belirtilen belgenin esas alınarak değerlendirme yapılması ve sonucuna göre karar verilmesi doğru olmamıştır.
Dosyadaki bilgi belgeler, sözleşme ve mahkemece alınan bilirkişi raporları birlikte değerlendirildiğinde; davacı tarafça toplam işin %84,03 oranında tamamlandığı anlaşılmış olmakla, davacı tarafça talep edilebilecek iş bedelinin tespiti usul ekonomisi de gözetilerek ek rapor alınmadan Dairemizce yapılan hesaplamada (140.000,00+ KDV = 165.200,00 x 84,03/100 =138.817,56 TL olduğu, bundan davalı tarafça 3 adet çekle yapılan 80.000,00 TL ödeme ile yine mahkemece alınan bilirkişi raporunda davacı alacağından düşülen ve davacı tarafça istinaf edilmemiş olması nedeniyle oluşan müktesep hak dikkate alınarak 2.111,74 TL nin mahsubu ile davacının bakiye alacağının 56.705,82 TL olduğu anlaşıldığından bu miktar yönünden davanın kısmen kabulüne, davalı takipten önce temerrüde düşürülmediğinden işlemiş faiz talebinin reddine, alacak yargılama ile belirlendiğinden icra inkar tazminatı talebinin ve davalının kötüniyet tazminatı isteminin koşulları oluşmadığından reddine karar vermek gerekmiştir.
Dosya kapsamına, kararın dayandığı delillerle, yasaya uygun gerektirici nedenlere, delillerin takdirinde bir isabetsizlik bulunmamasına ve ileri sürülen istinaf sebepleri dikkate alındığında mahkemenin vakıa ve hukuki değerlendirmesinde usul ve esas yönünden yasaya aykırılık bulunmadığı anlaşıldığından davalı vekilinin diğer istinaf nedenleri yerinde görülmemiştir.
Yukarıda açıklanan nedenlerle, davalı vekilinin istinafının kabulü ile mahkeme kararının HMK’nın 353/1.b.2 maddesi gereğince kaldırılarak davanın kısmen kabulüne dair aşağıdaki şekilde hüküm kurulmuştur.
HÜKÜM: Yukarıda açıklanan nedenlerle;
1-Davalı vekilinin istinaf başvurusunun KABULÜNE,
2-Ankara Batı Asliye Ticaret Mahkemesi’nin 30.05.2019 tarih ve… sayılı kararının 6100 sayılı HMK’nın 353/1-b.2 maddesi gereğince KALDIRILMASINA,
3-Davanın kısmen kabulü ile davalının Ankara Batı İcra Müdürlüğü’nün…. esas sayılı dosyasına vaki itirazının 56.705,82 TL asıl alacak üzerinden iptaline, takibin bu miktar üzerinden devamına, takip tarihinden itibaren asıl alacağa reeskont faizi uygulanmasına, fazlaya ilişkin istemin reddine,
4- Davacının icra inkar tazminatı talebinin reddine,
5-Davalının kötüniyet tazminatı isteminin reddine,
6-Alınması gereken 3.873,57 TL karar ve ilam harcından peşin alınan 939,27TL harcın mahsubu ile bakiye 2.934,30 TL karar ve ilam harcının davalıdan alınarak Hazineye irat kaydına,
7-Davacı tarafından yatırılan 939,27 TL peşin harcın davalıdan tahsili ile davacıya verilmesine,
8-Davacı tarafından sarf edilen 29,20 TL başvuru harcı, 4,30 TL vekalet harcı, 157,55 TL tebligat ve posta gideri ile 2.000,00TL bilirkişi ücreti olmak üzere toplam 2.157,55 TL yargılama giderinden davanın kabul oranına göre hesap edilen 1.518,91 TL’nin davalıdan alınarak davacıya ödenmesine, artan kısmın davacı üzerinde bırakılmasına,
9-Davacının kendisini vekil ile temsil ettirdiği görülmekle karar tarihinde yürürlükte bulunan AAÜT gereğince davanın kabul oranına göre takdir ve hesap edilen 8.171,76 TL vekalet ücretinin davalıdan alınarak davacıya ödenmesine,
10-Davalının kendisini vekil ile temsil ettirdiği görülmekle karar tarihinde yürürlükte bulunan AAÜT gereğince davanın red oranına göre takdir ve hesap edilen 3.575,56 TL vekalet ücretinin davacıdan alınarak davalıya ödenmesine,
İstinaf incelemesi yönünden;
11-Davacı tarafından yatırılan 35,90 TL istinaf karar harcının talep halinde kendisine iadesine,
12-Davacı tarafından yatırılan 98,10 TL istinaf kanun yoluna başvurma harcı ile 163,00 TL dosya gönderme masrafı olmak üzere toplam 261,10 TL yargılama giderinin davalıdan alınarak davacıya verilmesine,
Dair, dosya üzerinden yapılan inceleme sonucu KESİN olmak üzere 21/09/2021 tarihinde oy birliği ile karar verildi.21.09.2021

Başkan …

Üye …

Üye …

Katip …