Emsal Mahkeme Kararı Ankara Bölge Adliye Mahkemesi 27. Hukuk Dairesi 2019/1274 E. 2021/885 K. 13.10.2021 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C. ANKARA BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ BAM 27. HUKUK DAİRESİ
T.C.
ANKARA
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
27. HUKUK DAİRESİ

….

T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
K A R A R

BAŞKAN : … (…)
ÜYE : … (…)
ÜYE : … (…)
KATİP : … (…)

İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ : ANKARA 10. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
TARİHİ : 18/04/2019
NUMARASI ….
DAVANIN KONUSU : Alacak (Eser Sözleşmesinden Kaynaklanan)

KARAR TARİHİ : 13/10/2021
KARAR YAZIM TARİHİ : 14/10/2021
Davacı vekili tarafından davalı aleyhine açılan eser sözleşmesinden kaynaklanan alacak istemine ilişkin davada mahkemece davanın kısmen kabulüne dair verilen karara karşı süresi içinde taraf vekillerince istinaf kanun yoluna başvurulması üzerine yapılan incelemede;
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:
Davacı vekili ; Ankara ……. parselde davalı şirket tarafından inşa edilen konut nitelikli iki blok ve kapalı otoparktan oluşan binalara mutfak dolabı, kapı, vestiyer, soyunma dolabı, banyo dolabı, süpürgelikler gibi ahşap uygulamaların yapılmasına ilişkin taraflar arasında 21/09/2013 tarihinde sözleşme imzalandığını, müvekkilinin sözleşme konusu işi tam ve eksiksiz olarak 09.02.2015 tarihinde tamamlayıp tutanakla teslim ettiğini, dava tarihi itibariyle davalı şirketten 500.555,38 TL alacaklı olduklarını, davalı şirketin Ankara 2. Noterliğinin 16.02.2015 tarih ve ….. yevmiye nolu ihtarnamesi ile 500.555,38 TL borcu olduğunu ve bu borçtan çeşitli gerekçeler ile 481.751,48 TL kesinti yaptığını, 18.803,90 TL’nı ise bloke ettiğini, gizli ayıplar çıkmaması halinde bloke edilen bu miktarı 6 ay sonra ödeyeceğini beyan ettiğini, davalının müvekkili şirket alacağından yaptığı kesintiler ile bloke işleminin haksız ve hukuka aykırı olduğunu, gecikmeye davalının sebep olduğunu, bu nedenle gecikme cezası talep edemeyeceği gibi teslim tutanağını da ihtirazi kayıtsız imzaladığından ifayı çekincesiz kabul etmiş olduğunu, yabancı uyruklu işçi çalıştırıldığı gerekçesiyle kesilen cezanın da bu husus ispatlanamadığından yerinde olmadığını, yine ifanın çekincesiz kabul edilmesi nedeniyle talep edilemeyeceğini, ayıplı ifa nedeniyle yapılan kesintileri de kabul etmediklerini, davacının açık ayıp iddiasında bulunduğunu, eseri kabul ettiğinden müvekkilinin TBK’nın 477. maddesi gereğince sorumluluğunun bulunmadığını, ayrıca müvekkiline hiç bir şekilde ayıp bildiriminde bulunulmadığını, montaj sonrası temizlik yapılmadığı iddiasıyla yapılan kesintinin de yerinde olmadığını, yine işçilik alacaklarının ödenmediği iddiasıyla yapılan kesintiyi de kabul etmediklerini, ödenmeyen işçilik alacağının bulunmadığını ve bu hususun yazılı delille ispatı gerektiğini, davalı yanca yapılan kesintiler ve bloke işleminin haksız olduğunu, ayrıca bu kesintiler toplamının sözleşme bedelinin yarısından fazla olup fahiş ve kabul edilemez olduğunu belirterek fazla hakları saklı olarak şimdilik 50.000,00 TL’nın teslim tarihinden itibaren işleyecek ticari avans faizi ile birlikte davalıdan tahsiline karar verilmesini talep etmiştir.
Davalı vekili;Davacının müvekkiline ait inşaatta mutfak dolabı, kapı, vestiyer, soyunma dolabı, banyo dolabı, süpürgelikler gibi ahşap uygulamaları yapmayı üstendiğini, davacının işin yapımı sırasında bir takım işleri eksik imal ettiğini, meydana gelen bu eksikliklerin müvekkil firma ile davacı şirket yetkilisi tarafından anında tutanak altına alındığını ve davacı şirkete sözleşmede kararlaştırılan cezai yaptırımların uyguladığını, e-posta yazışmalarından davacı tarafın kabul ve beyanına göre işin teslimi gereken tarihinin 28/05/2014 tarihinden itibaren 60+30 günün 2014 yılı Ağustos ayı sonu olması gerektiğini, buna rağmen davacının işi zamanında bitirmediğini, son kez davacıya 01.09.2014 tarihli ihtarnameyle 15 gün süre verildiğini ve bu süreden teslim süresine kadar geçen zaman için 142 gün gecikme cezası uygulandığını, sözleşmede düzenlenen işin %70’lik kısmının ödenmesi şartının, sözleşmenin 2/b maddesinde kesin ve süresiz teminat mektubu karşılığı ödeneceğinin düzenlendiğini, bu şarta uygun teminat mektubunun verilmemesi nedeniyle peşin kısmın müvekkili tarafından ödenmediğini, daha sonra 400.000,00TL’lık süreli teminat mektubu verildiğinde müvekkilinin teminat mektubu tutarını peşinat olarak davacının hesabına ödediğini, bu nedenle gecikmeye müvekkilinin sebep olduğuna yönelik davacı iddialarının yerinde olmadığını, 19/11/2014 tarihli protokolde sözleşmenin nihai bedeli tespit edilirken sözleşmeden kaynaklı diğer haklarının saklı olduğuna dair konulan ihtirazi kayıt yanında iş teslim tutanağının kabulünden hemen sonra göndermiş oldukları ihtarnamede cezai şart ve eksikliklerden doğan bedelin davacı alacaklarından takas-mahsup edildiğini, sözleşmenin 3/i maddesi gereğince işverence tespit edilen cezaların ihtar veya ihbara gerek olmaksızın istenebileceğini, yabancı işçi çalıştırıldığının tutanaklarla tespit edildiğini ve sözleşmenin 3/ı,i ve 3/11 maddeleri kapsamında 20.000,00TL ve 40.000,00 TL cezanın tahakkuk ettirildiğini, işlerin yapımı aşamasında davacı tarafa gerekli uyarı ve bilgi verilmesine rağmen tesisatlarda delikler açıldığını, montaj yapılacak malzemelerin taşıma esnasında gerekli hassasiyet gösterilmeyerek yapı içerisinde hasarlar meydana geldiğini, sözleşmenin 6/b maddesi gereğince işin yapımı sırasındaki onarım, bakım ve düzeltme işlerinden davacının sorumlu olduğunu, ancak bildirimlere rağmen davacı yanca ayıplar giderilmediğinden bu işlerin üçüncü kişiye tamamlattırıldığını, bu nedenle onarım işinin maliyeti olan 18.400,00TL ve 5.500,00TL’nın davacının hakedişinden kesildiğini, sözleşmenin 3/g maddesi gereğince davacı sorumlu olduğu halde montaj işleri bittiğinde gerekli temizlikleri yapmadığından üçüncü kişiye 600,00TL’na yaptırıldığını ve bu bedelin davacının hakedişinden kesildiğini, davacı taraf adına şantiyede çalışan montaj işçilerinin işçi alacaklarının ödenmediğinden bu nedenle davacının hakedişinden 2.500,00TL kesinti yapıldığını, davacı yanca tamamlanmayan eksiklerin müvekkilince üçüncü şahıslara yaptırıldığını ve kesintilerin haklı olduğunu belirterek davanın reddine karar verilmesini talep etmiştir.
İlk Derece Mahkemesince; Dosya kapsamından taraflar arasındaki sözleşmenin ” işin bedeli ve ödeme şekli” başlıklı 2. maddesinin b bendinde davacı tarafından toplam sipariş bedelinin %70’lik kısmına tekabül eden kesin ve süresiz teminat mektubu verilmesi halinde bu kadar bedelin peşin olarak ödeneceğinin düzenlendiği, taraf defterlerinden sabit olduğu üzere toplam iş bedelinin 953.502,84 TL olduğu, buna göre, davacının 667.451,99 TL bedelli teminat mektubu vermesi gerekirken 400.000,00 TL bedelli teminat mektubu verdiği, davalının da buna istinaden 400.000,00 TL peşin ödeme yaptığı, sözleşme gereği işin teslim tarihi 28.08.2014 olmasına rağmen teslimin bu tarihte yapılmadığı bu hususta davalının davacıya gönderdiği ihtarnamede gecikmesi bildirildiğinde, davacının cevaben sözleşme bedelinin %70 ‘ine tekabül eden peşin ödemenin yapılmaması nedeniyle gecikme olduğunu, yatırılması halinde işin tamamlanacağını bildirdiği, davacının sözleşme gereği kendi yükümlülüğünde olan teminat mektubunu eksik sunmakla davalının eksik peşin ödemesine itirazı haklı olmadığı, taraflar arasındaki iş teslim tutanağının 09.02.2015 tarihi olmakla teslimin bu tarihte gerçekleştiği, akabinde davalının davacıya 16.02.2015 tarihli ihtarnameyi gönderdiği yabancı uyruklu işçi çalıştırılması, montaj esnasında yapıya zarar verilmesi, binanın temiz bırakılmaması, teslimin 142 gün gecikmesi nedeniyle hakedişten anılan bedellerin kesildiğinin bildirildiğini, taraflar arasındaki sözleşmenin 4. maddesinin 3.5 ve 3.11 fıkralarında iş sağlığı ve güvenliği mevzuatına göre aykırı durumlar olması halinde cezai müeyyidelerin düzenlenerek hakedişten kesilebileceğinin hüküm altına alındığı, davalının sözleşme süresinde yabancı işçi çalıştırılması hususunda ihtarda bulunduğu, bu nedenle sözleşme gereği hakedişten 20.000,00 TL kestiği, bu durumun tekrarlaması nedeniyle de 40.000,00 TL kesinti yaptığı ve bu kesintide sözleşmesel olarak haklı olduğu, taraflar arasındaki sözleşmenin 3/g maddesinde davacının imalat bitince imalat mahallini temizleyerek teslim edeceğinin hüküm altına alındığı, davalının A blok inşaatında temizlik yapılmaması nedeniyle 3. kişilere temizlik yaptırdığını 600,00 TL makbuz ile ispatlamış olduğundan sözleşme gereği bu bedeli talep etmekte de haklı olduğu, az yukarıda belirtildiği üzere işin geç teslim edildiği ve geç teslimde davalıdan kaynaklı bir kusurun olmadığı yönünde kanaat oluştuğundan buna göre 01.09.2014 tarihli ihtarnameyle gecikmenin davacıya bildirildiği verilen 15 günlük süreye ilişkin tebligatın davacıya 04.09.2015 tarihinde yapıldığı, teslim tutanak tarihi 09.02.2015 olduğuna göre işin 142 gün geç teslim edildiğinin kabulü gerektiği, buna göre taraflar arasındaki sözleşmeye göre bilirkişi raporundaki hesaplama doğrultusunda 406.192,21 TL gecikme cezasının uygulanmasının mümkün olduğu, buna rağmen davalının kesintilere ilişkin ihtarında gecikme cezası olarak 394.751,48 TL kesinti yaptığını bildirerek bu bedel yönünden mahsup talebini sınırlandırdığından davacıdan 394.751,48 TL gecikme bedeli kesintisi yapabileceği kanaatine ulaşıldığını, 6098 sayılı TBK 182/2 maddesine göre hakim aşırı gördüğü ceza koşulunu kendiliğinden indirebileceği, fakat ticari şirket olan tarafların tacir olduğuna şüphe bulunmamakla 6100 sayılı TTK 22. maddesine göre bu bedelden indirim yapılamayacağının anlaşıldığı, kaldı ki sözleşme bedeli, yapılmış olan ödemeler de dikkate alınarak yerleşik Yargıtay uygulamaları doğrultusunda cezai şartın davacının ekonomik olarak mahvına da neden olmayacağı kanaatine varıldığı, öte yandan davacının montajlama esnasında verdiği zararları davalının fotoğraflarla belgelediği zararın tamiri için 18.400,00 TL ve 5.500,00 TL harcadığını ihtar ve iddia ettiği mahkememizce aldırılan ek bilirkişi raporunda bu bedelin yapılan işler nedeniyle istenebileceğinin bildirildiği, bedeli teknik bilirkişice belirlenen bu kalemin de davalının mahsup etmesinde haksız olmadığı, sözleşme gereği davacı defterlerinden de sabit olduğu üzere davalının davacıya 430.000,00 TL ödeme yaptığı, sözleşme gereği toplam iş bedelinin 953.502,84 TL olduğu, yukarıda açıklanan yabancı işçi çalıştırılması nedeniyle 40.000,00 TL ve 20.000,00 TL, temizlik nedeniyle 600,00 TL, verilen zararın tadilatı için 18.400,00 TL ve 5.500,00 TL, gecikme nedeniyle 394.751,48 TL olmak üzere haklı yapılan kesintilerin ve daha önce yapılan ödemenin mahsubu ile davacının davalıdan bakiye 44.251,36 TL alacağının kaldığı gerekçesiyle davanın kısmen kabulü ile 44.251,36 TL’nın dava tarihinden itibaren işleyecek avans faizi ile birlikte davalıdan tahsiline, fazla istemin reddine karar verilmiştir.
Davacı vekili istinaf dilekçesinde özetle; Sözleşme konusu işin 09.02.2015 tarihli teslim tutanağından da anlaşıldığı üzere müvekkili şirket tarafından tam ve eksiksiz olarak tamamlandığını ve davalya sözleşme şartlarında teslim edildiğini, müvekkili şirketin neden olduğu herhangi bir gecikmenin söz konusu olmadığını, davalı tarafın peşin ödemeyi sözleşmeye uygun olarak yapmadığını, ihtarname ile kendisine verilen 7 günlük sürede de geciken 181.016,10 TL’nı ödemediğini, davalı tarafın sözleşmeye aykırı bu davranışlarından dolayı gecikme cezası talep etme hakkının bulunmadığını, davalının ifayı çekincesiz olarak kabul etmesi nedeniyle cezai şart talep edemeyeceğini, davalının ceza kesintisi hakkını saklı tutmadığını, ifayı kabul etmesinden sonra yeniden doğurmaya çalıştığını, davalı tarafından işin tesliminden aylar sonra ceza kesintisi adı altında 17.09.2015 tarihinde fatura kesildiğini, davalı şirketin dava tarihine teminat mektubu verilmesi gerektiği yönünde bir itirazda bulunmadığını, kendi edimini ifa etmeyen tarafın işin geciktiği iddiasının dinlenmesinin mümkün olmadığını, işin yapımı esnasında yabancı uyruklu işçi çalıştırıldığının tespit edildiği ve buna istinaden 20.000,00 TL ceza uygulandığı iddialarının gerçek dışı olduğunu ve davalı yanca ispat edilemediğini, davalının açık ayıp iddiasında bulunduğunu, teslim tutanağında yazılı olduğu üzere tutanağın imza tarihinde davalı şirketin sözleşme konusu işin yapımının … tarafından tamamlanarak kendisine usulüne uygun teslim ettiğinin yazılı olduğunu, montaj sonrası temizlik yapılmadığından bahisle sözleşmeye dayanılarak 600,00 TL kesinti yapıldığı iddiasının yazılı belge ispat edilmesi gerektiğini ve bu iddiayı kabul etmediklerini, kesintiler toplamının sözleşme bedelinin yarısından fazla olup fahiş ve kabul edilemez nitelikte olduğunu belirterek mahkeme kararının kaldırılarak davanın kabulüne karar verilmesini talep etmiştir.
Davalı vekili istinaf dilekçesinde özetle; Davacının sözleşmede kararlaştırılan tarihte ve kararlaştırılan şekilde işi bitirmediğini, bu hususun mahkemece de tespit edildiğini, geç teslimde müvekkili şirketin bir kusuru bulunmadığını, cezai şart uygulanmasının mümkün olduğunu, 19.11.2014 tarihli protokolde sözleşmenin nihai bedeli tespit edilirken sözleşmeden kaynaklı diğer haklarının saklı kaldığına dair ihtirazi kayıt yanında iş teslim tutanağının kabulünden hemen sonra gönderdikleri ihtarnamede davacı tarafından işi zamanında teslim etmemesi ile ilgili cezai şart ve diğer eksiklerden doğan bedelin davacı alacağından takas-mahsup edildiğini, mahkemece cari alacak hesaplaması yapılırken 30.11.2014 tarihli, 22.947,46 TL’lık mal iadesine ilişkin faturanın dikkate alınmadığını, bu iade faturaya davacı yanın da bir itirazı bulunmadığını, karara dayanak alınan raporda müvekkilinin borçlu olduğu miktarın 18.400,00 TL olarak tespit edilmiş olup bu bedelin üzerinde hükmedilen 44.251,36 TL’ye nasıl ulaşıldığının anlaşılamadığını, yanlış hesaplama nedeniyle verilen kararın hukuka aykırı olduğunu belirterek mahkeme kararının kaldırılarak davanın reddine karar verilmesini talep etmiştir.
Dava eser sözleşmesinden kaynaklanan alacak istemine ilişkin olup mahkemece davanın kısmen kabulüne dair verilen karara karşı taraf vekillerince istinaf kanun yoluna başvurulmuştur.
İnceleme, 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun(HMK) 355. maddesi hükmü uyarınca istinaf dilekçelerinde belirtilen sebeplerle sınırlı olarak ve kamu düzenine aykırı hususların olup olmadığı gözetilerek yapılmıştır.
İfaya ekli cezai şartın amacı borçlunun borcu belirlenen zaman ve yerde ifa etmesini, borcun belirlenen yer ve zamanda ifa edilmemesi nedeniyle alacaklının uğradığı zararın tazminini sağlamaktır. Alacaklı hakkından açıkça feragat etmiş veya ifayı ihtirazi kayıt olmaksızın kabul etmiş olmadıkça, asıl borçla birlikte cezanın ifasını da isteyebilir ( TBK 179/2). Ancak aksi sözleşmede kararlaştırılabileceği gibi, alacaklı ifadan önce cezai şart talep etme hakkını açıkça saklı tutmuş yahut keşide ettiği ihtarnamede cezai şart talep etmek, cezai şart nedeniyle iş bedelini ödemekten kaçınmak gibi cezai şart hakkını saklı tuttuğunu gösterir davranışlarda bulunmuşsa, ihtirazi kayıt olmaksızın ifayı kabul etmiş olsa dahi cezai şart talep edebilir (Yargıtay 15 HD. 2020/2512E, 2021/1196K, 25/03/2021)
Dava konusu somut olayda, taraflar arasındaki sözleşme, toplanan deliller ve alınan bilirkişi raporları ile dosya kapsamı birlikte değerlendirildiğinde taraflar arasındaki sözleşmenin “İşyerinin teslimi ve İşe Başlama” başlığı altında düzenlenen 1/c maddesinde öngörülen”…gecikilen her takvim günü için sözleşme bedelinin % 0,3(binde üç) oranında günlük gecikme cezası uygulanır…” şeklinde öngörülen cezai şartın ifaya ekli ceza niteliğinde bulunduğu, sözleşmeye konu işin dosyada mevcut taraflarca da imza ve içeriği kabul edilen 09.02.2015 tarihinde iş teslim tutanağı ile teslim edildiği, söz konusu tutanakta geç ifaya dayalı cezai şart haklarının saklı tutulduğuna, bir başka ifadeyle gecikmeye ilişkin ihtirazi kayıtla teslim alındığına yönelik bir beyanın yer almadığı, tutanakta taraflar arasında çıkacak uyuşmazlıklarda işbu tutanak birincil kaynak olmak üzere sırasıyla sözleşme , Borçlar Kanunu ve yasalarda sözleşme konusu iş ve işlemler için düzenlenmiş hükümlerin uygulanacağına ilişkin yer alan ifadelerin ihtirazi kayıt niteliğinde bulunmadığının anlaşılmasına göre gecikme cezasının mahsubu mümkün değildir.
Bu durumda, dosya kapsamıyla gecikme cezası dışında davacının belirlenen bakiye alacak miktarı dikkate alındığında davada talep edilen miktara göre davanın kabulüne karar verilmesi gerekirken kısmen kabul kararı verilmesi doğru olmadığından davacı vekilinin istinaf talebinin kabulüne karar vermek gerekmiştir.
Mahkemece, dosya kapsamındaki bilgi, belge ve toplanan deliller değerlendirilerek yasal düzenlemelere uygun ve isabetli karar verilmiş olduğu, ileri sürülen istinaf sebepleri dikkate alındığında mahkemenin vakıa ve hukuki değerlendirmesinde usul ve esas yönünden yasaya aykırılık bulunmadığı ve özellikle davada talep edilen miktara göre davalı vekilinin istinaf başvurusunun esastan reddine karar verilmesi gerekmiştir.
Açıklanan nedenlerle, davalı vekilinin istinaf başvurusunun HMK’nın 353/1-b.1 maddesi gereğince esastan reddine, davacı vekilinin istinaf başvurusunun kabulüne, HMK’nın 353/1.b-2 maddesi gereğince mahkeme kararının kaldırılmasına, davanın kabulüne karar verilmesi gerekmiş, aşağıdaki hüküm kurulmuştur.
HÜKÜM: Yukarıda açıklanan nedenlerle;
1-Davalı vekilinin istinaf başvurusunun HMK’nın 353/1-b.1 maddesi gereğince esastan reddine,
2-Davacı vekilinin istinaf başvurusunun kabulüne,
3-Ankara 10. Asliye Ticaret Mahkemesi’nin 18/04/2019 tarih,….. K sayılı kararının HMK’nın 353/1.b-2 maddesi gereğince kaldırılmasına,
4-Davanın kabulü ile 50.000,00 TL alacağın dava tarihi olan 21.06.2016 tarihinden itibaren işleyecek avans faiziyle birlikte davalıdan tahsili ile davacıya verilmesine,
5-492 Sayılı Harçlar Kanunu gereğince, alınması gereken 3.415,50 TL nispi karar ve ilam harcından, peşin alınan 853,88 TL harcın mahsubu ile bakiye 2.561,62 TL harcın davalıdan tahsili ile Hazineye irad kaydına,
6-Davacı tarafça yatırılan 853,88 TL peşin harcın davalıdan tahsili ile davacıya ödenmesine,
7-Davacı tarafından yapılan 29,20 TL başvuru harcı, 197,80TL tebligat/posta/müzekkere masrafı, 3.550,00 TL bilirkişi ücreti olmak üzere toplam 3.777,00 TL yargılama giderinin davalıdan alınarak davacıya verilmesine,
8-Avukatlık Asgari Ücret Tarifesi gereğince hesaplanan 7.300,00 TL vekalet ücretinin davalıdan alınarak, kendisini vekil ile temsil ettiren davacıya verilmesine,
9-6100 sayılı HMK’nın 333. maddesi gereğince taraflarca yatırılan gider ve delil avansının kullanılmayan kısmının karar kesinleştiğinde yatıran ilgili tarafa iadesine,
İstinaf incelemesi yönünden;
10-Davacı tarafından ödenen 44,40 TL peşin istinaf karar harcının talebi halinde kendisine iadesine,
11-Davalıdan alınması gereken 3.022,81TL istinaf karar harcından peşin alınan toplam 755,75 TL harcın mahsubu ile bakiye 2.267,06 TL harcın davalıdan alınarak Hazineye irat kaydına,
12-İstinaf başvurusunda bulunan davacı tarafından ödenen 121,30 TL istinaf kanun yoluna başvurma harcı ile 51,70 TL posta gideri olmak üzere toplam 173,00 TL yargılama giderinin davalıdan alınarak davacıya verilmesine,
13- İstinaf başvurusu nedeniyle davalı tarafından yapılan yargılama giderleri ile ödenen başvuru harcının davalı üzerinde bırakılmasına,
Dosya üzerinde yapılan inceleme sonucunda HMK’nın 361. maddesi gereğince kararın taraflara tebliği tarihinden itibaren 2 hafta içinde Yargıtay’da TEMYİZ yolu açık olmak üzere 13/10/2021 tarihinde oybirliği ile karar verildi.

….

e-imzalıdır e-imzalıdır e-imzalıdır e-imzalıdır