Emsal Mahkeme Kararı Ankara Bölge Adliye Mahkemesi 27. Hukuk Dairesi 2019/1151 E. 2021/843 K. 06.10.2021 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı kesinleşmiş bir karardır.

T.C. … BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ 27. HUKUK DAİRESİ
….
T.C.

BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
27. HUKUK DAİRESİ
….

T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
K A R A R

BAŞKAN : … (…)
ÜYE : … (…)
ÜYE : … (…)
KATİP : … (…)

İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ : … 9. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
TARİHİ : 04/02/2019
NUMARASI …
DAVANIN KONUSU : Alacak- Tazminat (Eser Sözleşmesinden Kaynaklanan)
KARAR TARİHİ : 06/10/2021
KARAR YAZIM TARİHİ : 06/10/2021
Davacı vekili tarafından davalı aleyhine açılan alacak ve tazminat davasında mahkemece davanın kısmen kabulüne dair verilen karara karşı süresi içinde taraf vekillerince istinaf başvurusunda bulunulması üzerine yapılan incelemede;
GEREĞİ GÖRÜŞÜLÜP DÜŞÜNÜLDÜ:
Davacı vekili; davacı şirket ile davalı arasında imzalanan 17/05/2013 tarihli sözleşme ile “……. “işini davacının üstlendiğini, servis yolları yapılacak mahallerde kamulaştırma sorunu olması, projelerin verilmemesi ve 2. bir şirketin yaptığı çalışmalar nedeniyle davalıdan ek süre talep edildiğini, idarenin verdiği ek süreler ile işin bitim tarihinin 18/05/2014 olarak değiştirildiğini, şirketin hak edişlerinden haksız olarak 1.278.622,41 TL ceza kesintisi yapıldığını, hakediş bedellerinin ihtirazi kayıt ile tahsil edildiğini, davalıdan kaynaklanan nedenler ile ek süre verilmesi gerektiği halde geciken süreler için ceza işlemi yapılmaya devam edildiğini, davalının haklı olmayan gerekçeler ile sözleşmeyi fesih ettiğini belirterek; sözleşmenin feshinin haksız olduğunun tespitini, nakde çevrilen teminat mektubu bedelinden şimdilik 5.000,00 TL, gecikme cezaları nedeni ile hak edişlerden kesilen şimdilik 5.000,00 TL, ödemesi yapılan hak edişlerin fiyat farkından kaynaklanan alacaklarına karşılık şimdilik 5.000,00 TL, 10 nolu hak ediş bedelinden kalan alacakları için şimdilik 5.000,00 TL, fazladan yapılan imalat nedeni ile 2015 yılı piyasa fiyatlarına göre hesaplanacak ilave imalat bedelinden şimdilik 5.000,00 TL ve sözleşmenin haksız feshedilmesinden kaynaklanan kâr yoksunluğu nedeni ile şimdilik 5.000,00 TL alacaklarının sözleşmenin fesih tarihi olan 10/07/2015 tarihinden itibaren hesaplanacak avans faizi ile birlikte davalıdan tahsilini talep etmiştir.
Davalı vekili; kamulaştırma işlemi gerekçe gösterilerek süre talep edilmiş ise de, kamulaştırma projelerinin hazırlanması ve eki niteliğindeki diğer işlemlerin davacı yükleniciye ait olduğunu, işin yapımı sırasında ortaya çıkan her türlü uygulama projelerinin davacı tarafından bedelsiz olarak yapılacağının kararlaştırıldığını, kazı yapılmadan önce kesitlere uygun olarak her yarmanın profil ve kesitleri oluşturulup onay için idareye başvurulup, onay alındıktan sonra kazıya başlanması gerekir iken kazı tamamlandıktan sonra projelerin hakedişler ile birlikte sunulduğunu, kamulaştırılacak alanlar ile ilgili kamulaştırma planlarının hazırlanması yükümlülüğü davacıya ait olduğu halde bu güne kadar bunların yerine getirilmediğini, işin süresinin hesaplanmasında havanın çalışmaya uygun olmayan dönemleri ile resmi tatil günleri dikkate alınarak belirleme yapıldığını, bu nedenle aynı gerekçeler ile süre uzatımı verilmesinin mümkün olmadığını, davacının isteği üzerine sözleşme koşullarına uygun olduğu için ek süre verildiğini, işin sözleşmede ön görülen süre içerisinde tamamlanamaması nedeni ile yine sözleşme hükümleri uyarınca ceza uygulanmasının yerinde olduğunu, sözleşmeye konu işin bitirilmesi gereken tarih olan 01/04/2014 tarihi itibarı ile işin % 15.9’unun süre uzatımı sonucu ortaya çıkan teslim tarihi olan 18/05/2016 tarihi itibarı ile işin tamamlanma oranının ancak % 21,13 seviyesine ulaştığını, sözleşmenin birim fiyat esasına göre düzenlendiğini, sözleşmenin haklı nedenle fesih edildiğini belirterek; davanın reddini savunmuştur.
Mahkemece davanın, taraflar arasında imzalanan eser sözleşmesinin davalı tarafından feshedilmesi nedeni ile ödenmediği ileri sürülen alacaklar, fesih nedeni ile oluşan zararlar, ilave iş bedeli, gecikme cezası ve kâr yoksunluğu nedeni ile oluşan davacı alacaklarının davalıdan tahsili ile birlikte fesih işleminin haklı neden olmaksızın gerçekleştirildiğinin tespitine karar verilmesi istemlerine ilişkin olduğu, taraflar arasında imzalanan sözleşme uyarınca davacı tarafından yerine getirilen işin sözleşmede ön görülen gerçekleşme oranında yürümediği, uyarılara rağmen verilen ek süre sonunda da işin tamamlanmadığını ileri sürüp, 16/06/2015 tarihli uyarı yazısı ile işin sözleşmede ön görülen tamamlanma seviyesine ulaşmadığı, bu yazının tebliğinden itibaren 10 gün içerisinde iş geçici kabule hazır hale getirilmez ise sözleşmenin fesih edileceği ve daha önce alınan teminatın irat kayıt edileceği uyarısını içeren ihtarın davacıya 19/06/2015 tarihinde tebliğ edildiği, bu uyarıya rağmen işin tamamlanma oranının sözleşmede ön görülen süre ve ihtarname ile tanınan süre içerisinde tamamlanmaması üzerine bu kez sözleşmenin 25.3 maddesi uyarınca yetkili makam oluru alınarak 10/07/2015 tarihi itibarı ile taraflar arasındaki sözleşme feshedilerek teminat mektubunun paraya çevrildiği, bilirkişi raporunun 6. Sayfasında feshin haklılığı konusunda yapılan değerlendirmeye göre, sözleşme uyarınca davalının 16/06/2015 tarihli 12885 sayılı yazıları ile işin geçici kabule hazır hale getirilmesi amacı ile davacı yükleniciye 10 gün süre verildiği, uyarı yazısı davacıya 22/06/2015 tarihinde tebliğ edilmekle ihtarnamede belirtilen sürenin 02/07/2015 tarihinde dolduğu, 30/06/2015 tarihli tutanak ile davacı tarafından gerçekleştirilen işin tamamlanma oranının belirlendiği, bu tarih itibarı ile işin tamamlanma oranının % 83 seviyesinde olduğu, ihtarnameye rağmen tespit edilen bu gerçekleşme oranını daha fazla artıracak ve eksik kalan işin yerine getirilmesi için davacının arazide herhangi bir personel ve çalışmasının bulunmadığı, bu tespit karşısında davacının işi geçici kabule hazır hale getiremeyeceği açık olup, sözleşmenin feshine davacı tarafın sözleşmeye aykırı davranışlarının neden olduğu, sözleşmenin davalı tarafından haklı nedenle feshedildiği, sözleşmenin feshine davacının davranışlarının neden olduğu, davalı tarafından yapılan fesih işlemi haklı nedene dayandığı için davacının yapılamayan işler nedeni ile kâr yoksunluğu talep edemeyeceği, davalının sözleşmenin 25.3 maddesine uygun biçimde 10 gün süre verilen ihtarname düzenlediği, ihtarnamenin davacıya tebliğ edilmesinden sonra işin geçici kabule hazır hale getirilmeyip, işin % 83 gerçekleşme oranında bırakıldığı, sahada hiçbir davacı çalışanı kalmadığı için işin tamamlanmasının mümkün olmaması nedeni ile teminatın paraya çevrilmesinin sözleşme hükümlerine uygun olduğu, sözleşmenin fiyat farkı ödemesi ve hesaplaması şartları başlıklı 14.2. maddesindeki düzenlemeye göre yükleniciye fiyat farkı verilmeyeceği, ancak mücbir sebep veya idarenin kusuru nedeni ile süre uzatımı verilmesi nedeni ile iş bitim süresinin uzatılması halinde ilan/ davet tarihinde yürürlükte bulunan fiyat farkı esasları uyarınca fiyat farkı ödeneceği, işin yapımı nedeni ile davalı idareden kaynaklanan aksaklıklardan dolayı 47 gün ek süre verilerek işin bitim tarihinin 18/05/2014 tarihine ötelendiği, davacının davet edilmesine rağmen katılmayarak imzalamadığı 12/11/2015 tarihli 10 nolu hak ediş raporunda, sözleşme fiyatları ile yapılan işin tutarının 10.969.963,49 TL olarak tespit edildiği, bu tespite göre işin % 82.36 seviyesinde tamamlandığı, bu tamamlanma oranı dikkate alındığında 47 günlük ek süreye karşılık gelen sözleşme bedeline ulaşılamadığı, bu nedenle sözleşmenin 14.2 maddesi uyarınca fiyat farkı verilmesinin mümkün olmadığı gibi, davacı şirketin tek taraflı olarak düzenlediği 31/05/2015 tarihli 10 nolu hak ediş raporunda fiyat farkı hesaplamasına da yer verilmediği için davacının davalıdan fiyat farkı adı altında ücret talep etmesinin mümkün olmadığı, sözleşmenin feshedilmesi nedeni ile sözleşme eki 47/11 maddesi gereğince düzenlenen 30/09/2015 tarihli durum tespit tutanağında ve davacı taraf davet edilmesine rağmen katılmayarak imzalamadığı 12/11/2015 tarihli ve 10 nolu hak ediş raporunda yer alan imalat miktarı dikkate alındığında davacı şirketin tek taraflı olarak düzenlediği 31/05/2015 tarihli ve 10 nolu hak ediş raporundaki imalat miktarları örtüşmediği için sırf davacı tarafından düzenlenen hak ediş raporu esas alınarak ödeme yapılmasının mümkün olmadığı, bu nedenle davacının kendisi tarafından düzenlenen 10 nolu hak ediş nedeni ile davacıdan talep edebileceği alacağının bulunmadığı, sözleşmenin fesih edilmesi nedeni ile sözleşme eki 47/11 maddesi gereğince düzenlenen 30/09/2015 tarihli durum tespit tutanağında ve davacı taraf davet edilmesine rağmen katılmayarak imzalamadığı 12/11/2015 tarihli ve 10 nolu kesin hak ediş raporunda yer alan imalat miktarları dikkate alındığında, davacı tarafın fazladan yaptığı imalatın söz konusu olmadığının bilirkişilerce belirlendiği, bu nedenle davacının fazla imalat nedeni ile davalıdan talep edebileceği alacağının bulunmadığı, taraflar arasında imzalanan sözleşmenin 25. maddesinde gecikme halinde uygulanacak cezalar ve sözleşmenin feshinin nasıl gerçekleşeceği konusunda açık hükümler yer aldığı, sözleşmenin 25.1 maddesine göre, süre uzatım halleri hariç yüklenicinin sözleşmeye uygun olarak işi süresinde bitirmediği takdirde en az 10 gün süreli yazılı ihtar yapılarak gecikme cezası uygulanması yapılabileceği, sözleşmenin 25.2 maddesinde gecikme cezasının nasıl hesaplanacağının belirlendiği, sözleşmenin 25.1 maddesinde yer alan açık düzenlemeye göre işin verilen süre uzatımına rağmen teslim edilmemiş olması halinde işin tamamlanması için 10 gün sürenin verildiği ihtarnamenin gönderilmesi gerektiği, davalı tarafından düzenlenen 16/06/2015 tarihli ve …. sayılı ihtarname mevcut olup, bu ihtarnamede sözleşmenin 25.2 maddesi açıkça yazılmış olmasına rağmen ihtarnamenin sonunda “İş bu maddeler gereğince tebliğ tarihinden itibaren işin 10 gün içerisinde geçici kabule hazır hale getirilmesi gerekmektedir. Aksi halde sözleşmenin fesih edileceği ve teminatın irat kayıt edilerek yasaklılık işlemlerine başlanacağının” bildirildiği, 10 günlük sürenin sonunda işin geçici kabule hazır hale getirilmemesi durumunda gecikme cezası uygulanacağının açıkça davacıya ihtar edilmediği, yukarıda içeriği özetlenen ihtarnamenin gecikme cezası uygulanması için sözleşmenin 25. maddesine göre usulüne uygun biçimde hazırlanmış bir ihtarname olarak kabul edilmesinin mümkün olmadığı, bu hali ile gecikme cezalarının sözleşme hükümlerine uygun ihtar düzenlenmeden kesilmesinin mümkün olmadığı, sözleşmede yer alan usule uyulmadan kesilen gecikme cezalarının davacıya iadesi gerektiği, davalı daha önce temerrüde düşürülmediği için davacı alacağına dava tarihinden itibaren ve her iki tarafın tacir olması gözetilerek avans faizi uygulanması gerektiği gerekçesiyle; davanın kısmen kabulüne, sözleşmenin 25.1 maddesi uyarınca 10 gün süre verilen ihtara rağmen işin süresinde bitirilmediği iddiasına dayalı kesintinin haksız olduğu belirtilerek talep edilen 5.000,00 TL’nin dava tarihi olan 05/10/2016 tarihinden itibaren hesaplanacak değişen oranlı avans faizi ile birlikte davalıdan alınıp davacıya ödenmesine, bu talebin fazlaya ilişkin kısmının istek uyarınca saklı tutulmasına, sözleşmenin haksız fesih edildiğinin tespiti talebi ile birlikte diğer alacak taleplerinin reddine karar verilmiştir.
Davacı vekili istinaf başvurusunda; mahkemece, yasal süre içerisinde hükme esas bilirkişi raporuna karşı sundukları dilekçedeki itiraz ve taleplerinin gerekçesiz şekilde reddedildiğini, ceza kesintisine ilişkin alacak kalemine temerrüt tarihi olan müvekkilinin davalı iş sahibine vermiş olduğu dilekçe tarihi olan 27/08/2014 tarihinden itibaren işleyecek avans faizi ile ödenmesi kararı verilmesi gerekirken, faiz başlangıç tarihinin dava tarihi olarak esas alınmasının usul ve yasaya uygun olmadığını, dava dilekçesinde müvekkilinin işin yapımı sırasında yer teslimi yapılan sahada başka bir firmaya kar siperi işi verilmiş olması, bu işin süresi ile çalışma sahasının çakışması, kamulaştırma problemleri, ödenek yoksunluğu nedeniyle hak edişlerin eksik ödenmesi, haksız ve yersiz olarak yapılan gecikme cezası kesintileri, işin yapıldığı sırada kış şartlarının ağır geçmesi ve ısının 10 derecenin altında olması nedeniyle asfaltlama yapılamaması, ocak taşı ile ilgili patlatma ruhsatlarının davalı idare kusuru nedeniyle iptal edilmesi gibi haklı nedenler ileri sürülerek ek süre taleplerinin reddinin haksız olduğunun ileri sürüldüğünü, bilirkişinin bu iddialarına ilişkin bir açıklama yapmadığı gibi, kar siperi işinin bitiş tarihini de yanlış aldığını, yine, idarenin genel müdürlüğü tarafından kar siperi işinin bitiş tarihine göre 300 gün ek süre verilmesi yönündeki kararını ve teftiş raporundaki süre uzatımına ilişkin görüşü de dikkate almadığını, bu nedenle bilirkişi raporunun hükme esas alınamayacağını, dava dilekçesinde ve yargılamada açıkladıkları nedenlerle sözleşmenin feshi haksız olduğundan, müvekkilinin alamadığı işlerin kârlarının hesaplanması ve müvekkiline ödenmesine karar verilmesi gerektiğini, müvekkilin bir diğer talebi olan, fiilen gerçekleştirilen metrajların bilirkişi aracılığı ile belirlenip, fazladan yapılan imalatların 2015 yılı piyasa fiyatlarına göre hesaplaması yapılarak oluşacak alacaktan şimdilik 5.000,00 TL’nin tahsili istemi hakkında; davalı idarenin tek taraflı yaptığı, ancak yazılı olarak 30/09/2015 tarihinden çok önce idarece hak edişe dahil edilmeyen iş kalemlerine dair işlerin neler olduğu tespit edilmeden ve müvekkilince hazırlanan hak ediş yerine, müvekkilinin tespite katılmadığından bahisle alacağın mevcut olmadığı kararının hukuka uygun olmadığını, hükme esas bilirkişi raporunda; müvekkilinin yaptığı ancak hak edişi onaylanmayan işler ile ilgili olarak davalı idarenin teknik raporuna dahi yer verilmeden sadece … atıf yapılarak hukuki uygunluk kanaati verilmesinin olaya ve hukuka uygun olmadığını, ek süre talebinin hukuka aykırı olarak reddi ile yaptığı işlerin bedellerini alamamasının farklı hususlar olduğunu, kabul anlamına gelmemekle birlikte, fesih haklı dahi olsa iş tasfiye edilmeden önce müvekkiline işin devamı sırasında verilmeyen fiyat farkının hesaplanması gerektiğini belirterek; mahkeme kararının kaldırılmasını ve davanın kabulüne karar verilmesini talep etmiştir.
Davalı vekili istinaf başvurusunda; uygulama projelerinin hazırlanmasının yüklenici firma sorumluluğunda olup, müvekkiline yüklenecek bir kusur olmadığı gibi, davacının iddia ettiği gibi bir alacağının da bulunmadığını belirterek; mahkeme kararı usul ve yasaya aykırı olduğundan belirtilen sebep ve gerekçelerle kamu düzeninden olan hususlar da dikkate alınarak mahkeme kararının kaldırılması suretiyle davanın reddine karar verilmesini talep etmiştir.
Dava, eser sözleşmesinden kaynaklanan haksız fesih nedeniyle müspet ve menfi zararlar, gecikme cezası, bakiye iş bedeli, sözleşme dışı iş bedeli istemine ilişkin olup, mahkemece davanın kısmen kabulüne dair verilen karara karşı taraf vekillerince istinaf başvurusunda bulunulmuştur.
İnceleme, 6100 sayılı HMK’nun 355. madde hükmü uyarınca istinaf dilekçelerinde belirtilen sebeplerle sınırlı olarak ve kamu düzenine aykırı hususların olup olmadığı gözetilerek incelenmiştir.
Taraflar arasında düzenlenen 17/05/2013 tarihli “… Yollarının İyileştirilmesi ve Yeni Servis Yollarının Yapılması Yapım İşi” niteliği itibariyle dava tarihinde yürürlükte bulunan 6098 Sayılı Türk Borçlar Kanunun’nun 470 ve devamı maddelerinde düzenlenen eser sözleşmesi olup; davacı yüklenici, davalı iş sahibidir.
Bu sözleşme ile davacı yüklenici … Yollarının İyileştirilmesi ve Yeni Servis Yollarının Yapılması işini 13.318.983,50 TL + KDV birim fiyat esası ile üstlenmiştir. Sözleşmeye göre işin süresi iş yeri teslim tarihinden itibaren 300 gün olup, sürenin hesaplanmasında, havanın fen noktasında çalışmaya uygun olmayan dönemi ile resmi tatil günleri dikkate alındığından bu nedenlerle ayrıca süre uzatımı verilmeyecektir. Yine aynı sözleşmenin 8.2.1 maddesine göre Yapım İşleri Genel Şartnamesi sözleşmenin ekidir. İş bu sözleşme davalı iş sahibinin …. sayılı yazısında; 27/05/2015 ve 16/06/2015 tarihli fesih ihbarları yapıldığı, advacı şirket tarafından işin %95 seviyesinde olduğunun bildirildiği, kontrol teşkilatınca yapılan inceleme sonucunda işin %83’ünün bitirildiği gerekçesiyle sözleşmenin 25.3 maddesi uyarınca 10/07/2015 tarihi itibariyle feshedilmiştir.
Davacı yüklenici; uygulama projelerinin teslim edilememesi ve servis yolları yapılacak mahallerde kamulaştırma problemleri olması; iklim şartlarından dolayı çalışmaya elverişli olmayan 15/12/2013-01/04/2014 tarihleri arasındaki 105 günlük çalışılamayan sürenin iş programında atlatılması gerekirken yanlışlıkla çalışılacak dönem olarak değerlendirildiği; davalı iş sahibi tarafından başka bir şirket tarafından aynı çalışma alanında yapılan kar siperleri yapımı işi nedeniyle verilen 47 günlük sürenin yeterli olmadığı, kar siperleri yapımının 27/08/2014 tarihine kadar sürdüğü ve söz konusu tarihte geçici kabulün yapıldığı, bu tarihe kadar kar siperleri yapılan bölgede çalışılamadığı hem de kamulaştırma yapılamadığı için yapım işlerinin aksadığı; malzeme ocaklarından malzeme temininde davalı idareden kaynaklı sıkıntılar yaşandığı, yine patlayıcı madde temininde davalı idareden kaynaklı sorunlar yaşanması nedenleriyle kendisine ek süre verilmesi gerekirken, davalı idarece bu sürelerin verilmediğini, bu nedenle sözleşmenin haksız feshedildiğini ileri sürmüştür.
6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun “Bilirkişiye başvurulmasını gerektiren hâller” başlıklı 266. maddesinde “Mahkeme, çözümü hukuk dışında, özel veya teknik bilgiyi gerektiren hâllerde, taraflardan birinin talebi üzerine yahut kendiliğinden, bilirkişinin oy ve görüşünün alınmasına karar verir. Hâkimlik mesleğinin gerektirdiği genel ve hukuki bilgiyle çözümlenmesi mümkün olan konularda bilirkişiye başvurulamaz.” düzenlemesine yer verilmiştir. Aynı Kanun’un 282. maddesi uyarınca mahkeme, takdiri bir delil olan bilirkişi görüşlerini diğer delillerle birlikte serbestçe değerlendirir. Bilirkişi raporlarında görülen eksiklik ya da belirsizliğin tamamlanması veya giderilmesi görevi de, aynı Kanun’un 281/2. maddesine göre mahkemeye aittir. Bu halde, mahkemece re’sen veya tarafların talebi üzerine, Kanun’un 281/3. maddesi uyarınca, ilk raporu veren bilirkişilerden ek rapor alınabileceği gibi yeni bir bilirkişiler kurulu da oluşturulabilir. Nitekim, mahkemece bilirkişi raporunun denetimine imkân tanınması amacıyla Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun 279/2. maddesi hükmünce kararda, bilirkişi raporunda inceleme konusu yapılan maddi vakıalar ile varılan sonuçların gerekçelerine yer verilmesi zorunluluğu bulunduğu ifade edilmiştir.
Somut olayda Mahkemece oluşturulan bilirkişi heyeti tarafından düzenlenen 03/10/2018 tarihli raporda, davacı yüklenicinin haksız fesih iddiasının dayanağı olarak süre uzatımı verilmesi gerektiğini ileri sürdüğü nedenlerin hiçbiri sözleşme ve ekleri ile taraflar arasındaki yapım işi süresi değerlendirilmek suretiyle tartışılmamış, yükleniciye mevcut sözleşme ve ekleri ile fiili durum kapsamında ek süre verilmesi gerekip gerekmediği hususunda teknik bir açıklama yapılmamıştır. Düzenlenen rapora karşı, taraf vekillerince usulüne uygun olarak itiraz edilmesine rağmen mahkemece bu itirazları karşılar şekilde ek rapor alınmamıştır.
Mahkemece yapılacak iş; bilirkişi heyetinden taraf itirazlarını karşılar şekilde ve özellikle davacı yüklenicinin süre uzatımı verilmesi gerektiğine ilişkin ileri sürdüğü ancak bilirkişi heyeti tarafından hiç değerlendirilmeyen nedenler teknik yönü ile tartışılarak, sözleşme ve ekleri kapsamında talep edilen ancak davalı iş sahibi tarafından verilmesi gerekirken verilmeyen süre var ise, bunun tespiti, bu sürenin verilmesi halinde işin hangi tarihte bitirilmesi gerektiği, yine sözleşmenin feshedildiği tarih de dikkate alınarak sözleşme kapsamında ek süre verilmiş olsa idi işin tamamlanıp tamamlanamayacağının belirlenmesi, ek süre verilmesi gerektiği ve bu süre içinde işin tamamlanmasının mümkün olduğunun tespit edilmesi halinde ise, sözleşmenin feshinde tarafların kusur durumları; taraflardan birinin tam kusurlu yada tarafların müterafık kusurlu olup olmadıkları teknik inceleme yaptırılmak suretiyle ek rapor alınarak; sonucuna göre davadaki talepler hakkında karar verilmesinden ibarettir. Açıklanan hususlar gözetilmeden, davacı ve davalının rapora karşı teknik itirazları karşılanmadan, eksik ve denetlenebilir nitelikte olmayan heyet raporuna göre karar verilmesi doğru olmamıştır.
Yukarıda açıklanan nedenlerle; taraf vekillerinin diğer istinaf nedenleri incelenmeksizin, istinaf başvurularının kabulü ile mahkeme kararının HMK’nın 353/1-a.6 maddesi gereğince kaldırılmasına, dosyanın Dairemiz kararına uygun şekilde yeniden görülmesi için ilk derece mahkemesine gönderilmesine karar verilmesi gerekmiştir.

HÜKÜM: Yukarıda açıklanan nedenlerle;
1-Taraf vekillerinin istinaf başvurularının KABULÜNE,

2-Ankara 9. Asliye Ticaret Mahkemesi’nin 04/02/2019 tarih ve … sayılı kararının HMK’nun 353/1-a.6 maddesi gereğince KALDIRILMASINA,
3-Dairemiz kararına uygun şekilde davanın yeniden görülmesi için dosyanın ilk derece mahkemesine GÖNDERİLMESİNE,

4-Davacı tarafından yatırılan 44,40 TL istinaf karar harcının talep halinde kendisine iadesine,
5-Davalı tarafından yatırılan 341,55 TL istinaf karar harcının talep halinde kendisine iadesine,
6-İstinaf talep eden taraflarca yatırılan istinaf kanun yoluna başvurma harcı ile yapılan yargılama giderlerinin ilk derece mahkemesince yeniden verilecek kararda dikkate alınmasına,
Dosya üzerinde yapılan inceleme sonucunda 6100 Sayılı HMK’nun 353/1-a maddesi gereğince KESİN olmak üzere 06/10/2021 tarihinde oybirliği ile karar verildi.