Emsal Mahkeme Kararı Ankara Bölge Adliye Mahkemesi 26. Hukuk Dairesi 2023/782 E. 2023/1001 K. 01.12.2023 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C. ANKARA BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
26. HUKUK DAİRESİ Esas-Karar No: 2023/782 – 2023/1001
T.C.
ANKARA
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
26. HUKUK DAİRESİ

ESAS NO : 2023/782
KARAR NO : 2023/1001

T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
K A R A R

İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ : ANKARA 4. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
TARİHİ : 16/06/2022
NUMARASI : 2022/302 Esas 2022/517 Karar

DAVACI :
VEKİLİ :
DAVALI :

DAVANIN KONUSU : Tazminat (Ölüm Ve Cismani Zarar Sebebiyle Açılan Tazminat)

KARAR TARİHİ : 01/12/2023
GEREKÇELİ KARAR
YAZILMA TARİHİ : 22/12/2023

Mahalli mahkemesince verilen karara karşı davacı vekili tarafından süresi içinde istinaf kanun yoluna başvurulmuş olup, başvuru şartlarının yerine getirildiği dosya üzerinde yapılan ön inceleme ile anlaşılmakla yapılan istinaf incelemesi sonunda;
TARAFLARIN İDDİA VE SAVUNMALARI;
Davacı vekili, 31.01.2020 tarihinde davalı sigorta şirketine zorunlu mali sorumluluk sigorta poliçesi ile sigortalı, dava dışı …’nun sevk ve idaresindeki … plakalı halk otobüsü ile durağa yaklaşırken aniden fren yapması üzerine araçta yolcu olarak bulunan ve inmeye hazırlanan davacının koltuktan fırlayarak yere düşmesi sonucu sağ kolundan yaralandığını,Katip Çelebi Üniversitesi Atatürk Eğitim Araştırma Hastanesinden alınan 14.09.2020 tarihli rapor gereğince davacının özür oranını %11, iyileşme süresinin 120 gün, bakıcı ihtiyacının 60 gün olarak belirlendiğini, Çanakkale 6 Asliye Ceza Mahkemesinin 2020/240 Esas sayılı dosyasında davacının kusursuz, davalı sigortalı araç sürücüsünün asli ve tam kusurlu olduğunun tespit edildiğini, dava öncesi davalıya 12.03.2021 tarihinde yaptıkları başvuru üzerine davalı tarafından 39.000 TL ödenmiş ise de ödemenin yetersiz olduğunu belirterek fazlaya ilişkin hakları saklı kalmak kaydıyla şimdilik 500 TL sürekli işgöremezlik, 500 TL geçici işgöremezlik tazminatı olmak üzere toplam 1.000 TL maddi tazminatın kaza tarihinden işleyecek temerrüt faizi ile birlikte davalıdan tahsiline karar verilmesini talep etmiştir.
Davalı sigorta şirketi vekili, İstanbul Anadolu mahkemelerinin yetkili olduğunu, davacının 15.03.2021 tarihinde 2021.E.50036 sayılı başvuru ile Sigorta Tahkim Komisyonu nezdinde dava açtığını Uyuşmazlık Hakemi tarafından 19.07.2021 tarih ve K-2021/97092 sayılı karar ile 39.900 TL’nin 30.10.2020 tarihinden itibaren işleyecek yasal faiziyle tahsiline karar verildiğini, tazminatın icra dosyasına 20.09.2021 tarihinde 44.082 TL olarak ödendiğini, eldeki dava ile Uyuşmazlık Hakem Başvurusunun tarafları, konusu ve dava sebebinin aynı olduğunu bu nedenle davanın kesin hükmün nedeniyle usulden reddi gerektiğini, taraflar arasında kesin mutabakatname imzalandığını, davalı şirketin tam ve mutlak surette ibra edildiğini, davacının haklarından feragat ettiğini, kabul anlamına gelmemek üzere ödenen tazminat ile ödenmesi gereken tazminat arasında fahiş nispette fark yok ise ödemeye dair anlaşmanın geçerli kabul edileceğini, itirazları baki kalmak kaydıyla davacının maluliyetinin tespiti için ATK’dan muayene edilerek uygun yönetmelik çerçevesince rapor alınmasını, geçici iş göremezlik tazminatı, bakıcı ve tedavi giderlerinin poliçe kapsamında olmadığını, sigortalı araç sürücüsünün tam kusurlu olduğu yönündeki iddiaları kabul etmediklerini, davacının da müterafik kusurlu olduğunu, kusur yönünden rapor alınmasını, dava tarihinden itibaren yasal faiz istenebileceğini belirterek davanı reddini savunmuştur.
İLK DERECE MAHKEMESİ KARARI
Mahkemece davanın trafik kazasından doğan geçici ve sürekli iş göremezlik maddi tazminat istemine ilişkin olduğu, davacı vekilinin dava dilekçesi ile 12.03.2021 tarihinde davalı sigorta şirketine ihtar gönderildiğini, ihtarın sigorta şirketi tarafından teslim alındığını, Sigorta şirketi tarafından yalnızca 39.900,00 TL ödeme yapıldığını, davacının maluliyetinin çok fazla olduğundan bakiye tazminatın ödenmesi amacıyla davanın açıldığını belirttiği, davacı vekilinin duruşmada davalının cevap dilekçesinde sunduğu sulh ve ibra protokolündeki imzanın kendisine ait olduğunu, davacının %50 kusurlu olduğundan bahisle, Sigorta Tahkim Komisyonundan çıkan kusur raporunda belirtilen %50 kusur oranına istinaden sulh ve ibra protokolü yaptıklarını, bu nedenle mahkemece yeniden kusur raporu alınarak karar verilmesini talep ettiği, davalı vekilinin ise Sigorta Tahkim Komisyonu nezdinde alınan kusur raporu doğrultusunda, taraflar arasında kesin mutabakatname imzalandığını, davalı şirketin tam ve mutlak surette ibra edildiğini, davacı haklarından feragat ettiğini, esasa ilişkin feragat dava hakkını düşürdüğünü, bunun üzerine mutabakata varılan tutar olan 44.088,20 TL’nin 20.09.2021 tarihinde davacı vekilinin banka hesabına yatırıldığını bu hususun dikkate alınarak davanın reddine karar verilmesini talep ettiği, sunulan Sulh ve İbra Protokolünün incelenmesinde, söz konusu protokolün davacı ile davalı sigorta şirketi tarafından imza edildiği, bu protokol ile … plaka sayılı aracın 31.01.2020 tarihinde karıştığı trafik kazası sonucu davacı …’ın malul kalması sonucu sürekli iş göremezlik, geçici iş göremezlik ve geçici bakıcı talebiyle Sigorta Tahkim Komisyonu nezdinde ikame olunan 2021/E.50036 sayılı dosyaya ilişkin olarak dosyadaki tazminat ve poliçeye bağlı tüm talepler yönünden anlaştıklarını ve birbirlerini kayıtsız şartsız ibra ettiklerini, ayrıca bu dosya kapsamında başlatılan Ankara 12. İcra Dairesi 2021/9122 icra dosyasından kaynaklanan alacaklarından ve kazadan kaynaklı poliçeye bağlı olarak doğmuş veya doğabilecek alacak haklarından ve her türlü talebinden feragat edilmesi şartı ile davalı tarafından ödeme yapılacağının hüküm altına alındığı, protokolde davalı sigorta şirketinin ödeme yapması ile davalı sigorta şirketini kayıtsız şartsız ibra ettiği, anılan ibraname ve sulh protokol hükümleri ile tüm dosya kapsamından davacının Sulh ve İbra Protokolü ile kazadan kaynaklı poliçeye bağlı olarak doğmuş veya doğabilecek alacak haklarından ve her türlü talebinden ibra etmesi ve bu protokol kapsamında davalı sigorta şirketinin de ödeme yapması, tarafların hukuki durumlarına etki edecek protokolü vekilleri ve yetkili temsilcileri marifeti ile düzenlenmeleri, iradeyi fesada uğratacak nitelikte yasada tanımlı hata, hile, ikrah veya gabin durumunun varlığına ilişkin delilin bulunmayıp bu yönlü iddianın öne sürülmemesi ve başkaca nedenle alacak hakkı bulunduğunun ispat edilmemesi hususları birlikte değerlendirildiğinde ispat olunamayan davanın reddine karar verilmiş, karara karşı davacı vekili tarafından istinaf kanun yoluna başvuru yapılmıştır.
İLERİ SÜRÜLEN İSTİNAF SEBEPLERİ;
Davacı vekili istinaf başvuru dilekçesinde; kararın yasa ve usule aykırı olduğunu, davacının Sigorta Tahkim Komisyonu nezdinde %50 kusur oranı yönünden anlaşmaya vardığını, dava konusu kazaya ilişkin olarak Çanakkale 6. Asliye Ceza Mahkemesi’nin 2020/240 E. sayılı dosyasıyla yapılan yargılamada davacının kusursuz, araç sürücüsünün ise tam kusurlu olduğunun tespit edildiğini, Sigorta Tahkim Komisyonu nezdinde hatalı kusur incelemesi yapılarak tazminattan %50 indirim yapıldığını, bu durumun karşı tarafın sebepsiz zenginleşmesine neden olurken davacının eksik tazminat almasına sebep olduğunu, bu durumun hukuk düzenince korunmaması gerektiğini, tazminatın yetersizliği ve hatalı kusur raporunun dayanak alınarak ödeme yapıldığı hususunun değerlendirilmediğini, hukuki sorumluluğun tek taraflı bir ibranameyle ortadan kaldırılmasının olanaksız olduğunu, ödemenin davalının sorumlu olacağı tazminat içinde “yetersiz” olup olmadığının değerlendirilmesi, sigortadan alınan paranın yetersiz olup olmadığının, maddi zararın miktarı, niteliği, kusur oranlarına göre bilirkişi incelemesi yaptırılarak belirlenmesi gerekirken, ibranameye dayanılarak davanın reddedilmesinin doğru olmadığını, davacı, sigorta şirketinden bir miktar para alarak davalının poliçeden doğan sorumluluğunu ibra etmişse de, daha sonra açtığı davada, kazadan doğan maddi zararının fazla olduğunu ileri sürerek bunun tazminini istediğini, Mahkeme, davacının delilleri toplanarak kazadan dolayı uğradığı maddi zararın miktarı, niteliği ve kusur oranlarına göre ibraname karşılığı alınan bedelin KTK.’nun 111/2.maddesi uyarınca yetersiz veya fahiş olup olmadığının bilirkişi incelemesi de yaptırılarak belirlenmesi gerekirken, geçerliği araştırılmadan ibranameye dayalı olarak davacının maddi tazminat isteminin reddinin doğru olmadığını (emsal 11.HD. 02.10.2003, 2275-8707 kararı ), sigorta şirketinin ödediği miktar ile ödenmesi gereken gerçek miktar arasında aşırı bir fark bulunup bulunmadığının, ödeme tarihindeki verilere göre belirlenmesi gerektiğini belirterek istinaf isteminin kabulü ile yerel mahkeme kararının kaldırılmasına davanın kabulüne karar verilmesini talep etmiştir.
DELİLLERİN DEĞERLENDİRİLMESİ ve GEREKÇE;
Davacı vekilinin HMK.nın 355. maddesi gereğince istinaf sebepleri ile sınırlı olarak, dosya içerisindeki bilgi ve belgeler, mahkeme kararının gerekçesi, dayanılan delillerin tartışılıp değerlendirilmesi ile yapılan inceleme sonunda;
Dava trafik kazasından kaynaklanan cismani zarar nedeniyle geçici ve sürekli işgöremezlik tazminatı istemine ilişkindir.
Davacı vekili, 31.01.2020 tarihinde davalı sigorta şirketine zorunlu mali sorumluluk sigorta poliçesi ile sigortalı, dava dışı …’nun sevk ve idaresindeki … plakalı halk otobüsü ile durağa yaklaşırken aniden fren yapması üzerine araçta yolcu olarak bulunan ve inmeye hazırlanan davacının koltuktan fırlayarak yere düşmesi sonucu sağ kolundan yaralandığını, Katip Çelebi Üniversitesi Atatürk Eğitim Araştırma Hastanesi raporuna göre davacının özür oranını %11, iyileşme süresinin 120 gün, bakıcı ihtiyacının 60 gün olarak belirlendiğini, Çanakkale 6 Asliye Ceza Mahkemesinin 2020/240 Esas sayılı dosyasında davacının kusursuz, davalı sigortalı araç sürücüsünün asli ve tam kusurlu olduğunun tespit edildiğini, dava öncesi davalıya 12.03.2021 tarihinde yaptıkları başvuru üzerine davalı tarafından 39.000 TL ödenmiş ise de ödemenin yetersiz olduğunu belirterek fazlaya ilişkin hakları saklı kalmak kaydıyla şimdilik 500 TL sürekli işgöremezlik, 500 TL geçici işgöremezlik tazminatı olmak üzere toplam 1.000 TL maddi tazminatın kaza tarihinden işleyecek temerrüt faizi ile birlikte davalıdan tahsiline karar verilmesini talep etmiş, mahkemece taraflar arasındaki Sulh ve İbra Protokolü gereğince davanın reddine karar verilmiş; davacı vekili tarafından KTK’nun 111 maddesi gereğince değerlendirme yapılmadığına yönelik istinaf sebepleri ileri sürmüştür.
2918 sayılı KTK’nun 111. maddesinde, “Bu Kanunla öngörülen hukuki sorumluluğu kaldıran veya daraltan anlaşmalar geçersizdir. Tazminat miktarlarına ilişkin olup da, yetersiz veya fahiş olduğu açıkça belli olan anlaşmalar veya uzlaşmalar yapıldıkları tarihten başlayarak iki yıl içinde iptal edilebilir.” düzenlemesi yapılmıştır. Bu maddede düzenlenen sürenin hukuki niteliği, “hak düşürücü süre” olduğundan, kısmi ödemeyi kabul etmiş olan kişi, iki yıllık hak düşürücü süreyi geçirmemişse zararının kalan bölümünü dava edebilecektir.
Somut olayda davacının yaralanmasına neden olan kazanın 31.01.2020 tarihinde meydana geldiği, davacı tarafından zararının karşılanması için kazaya neden olduğu belirtilen aracın zorunlu mali sorumluluk sigortacısı olan davalıya 17.10.2020 tarihinde başvuru yapıldığı, başvurunun 19.10.2020 tarihinde tebliğ edildiği davalı tarafından ödeme yapılmaması üzerine davacı tarafından 15.03.2021 tarihinde Sigorta Tahkim Komisyonu Uyuşmazlık Hakem Heyetine başvuru yapılarak %11 maluliyet oranı, 120 gün iyileşme süresi karşılığı fazlaya ilişkin hakları saklı tutularak 15.500 TL tazminat talep ettiği, ıslah dilekçesinde talebini 500 TL geçici işgöremezlik, 39.400 TL sürekli işgörmezlik olarak açıkladığı, Sigorta Tahkim Komisyonu Uyuşmazlık Hakem Heyetinin 13.03.2021 Tarih 2021-E- 50036 ;19.07.2021 Tarih K -2021-97092 sayılı kararı ile sigortalı araç sürücüsünün %50 kusur oranı, davacının %11 maluliyet 120 gün iyileşme süresine karşılık 39.900 TL tazminatın 30.10.2020 tarihinden itibaren işleyecek yasal faiziyle birlikte sigorta şirketinden tahsiline karar verildiği, karara sigorta şirketince itiraz edildiği, Sigorta Tahkim Komisyonu İtiraz Hakem Heyetinin 10.08.2021 -2021 .İ. 29152, 11.10.2021 -2021-2021-İHK 31863 sayılı kararı ile sigorta şirketinin itirazının kabulüne Sigorta Tahkim Komisyonu Uyuşmazlık Hakem Heyetinin 13.03.2021 Tarih 2021-E- 50036 ;19.07.2021 Tarih K -2021-97092 sayılı kararının kaldırılmasına davacı başvuran tarafından sigorta şirketine eksik belge ile başvuru yapılmış olduğundan başvurunun usulden reddine karar verilmiştir. Davalı sigorta şirketi tarafından STK Uyuşmazlık hakem heyeti kararından sonra bu karara 10.08.2021 tarihinde itiraz edilmiş itiraz sonuçlanmadan davacı vekili ile davalı sigorta şirketi vekili arasında sulh ve ibra protokolü yapılarak Sigorta Tahkim Komisyonu Uyuşmazlık Hakem Heyetinin 13.03.2021 Tarih 2021-E- 50036 ;19.07.2021 Tarih K -2021-97092 sayılı kararı ve Ankara 12 İcra Müdürlüğünün 2021/9122 sayıl takip dosyasına istinaden 35.000 TL tazminat 5.000 TL vekalet ücreti 4.000 TL icra vekalet ücreti, 2.300 yargılama giderinden 1.524,4 TL stopaj, 686,42 TL KDV kesintisinden sonra davacı vekiline 20.09.2021 tarihinde 44.082 TL ödeme yapılmıştır.
Davacı vekili eldeki dava ile 20.09.2021 tarihinde yapılan ödemenin yetersiz olduğunu belirterek KTK’nun 111 maddesi gereğince fazlaya ilişkin hakları saklı tutularak 500 TL geçici, 500 TL sürekli işgörmezlik tazminatı talep ettiğinden mahkemece davacının talebinin KTK’nun 111 maddesi kapsamında değerlendirilmesi ve davacının gerçek zararın belirlenmesi için maluliyetine ilişkin Yargıtay uygulamalarına göre olay tarihinde yürürlükte olan mevzuat hükümlerine göre maluliyet raporu alınması ve ödeme tarihi verileri dikkate alınarak gerçek zarar hesabı yapılması ve bulunacak tutar ile ödeme miktarının karşılaştırılması ve sonucuna göre ödenen tazminat bedelinin yeterli olması halinde zarar görenin zararı karşılanmış sayılacağının dikkate alınması, dava açılmadan önce yapılan ödemenin yetersiz olduğunun anlaşılması halinde ise karar tarihine en yakın veriler dikkate alınarak tazminatın hesaplanması, zarar ve yararın denkleştirilmesi ilkesi gereğince yapılan ödemeye hesaplama yapıldığı tarihe kadar geçen süre için yasal faiz uygulanarak güncellenmesi ve hesaplanan tutardan mahsup edilerek sonucuna göre karar verilmesi gerekirken bu yönde bir araştırma yapılmadan davanın sulh-ibraname nedeniyle reddi doğru görülmemiştir.
Açıklanan nedenlerle davacı vekilinin istinaf başvurusunun kabulü ile HMK.nın 353/1.a.6.maddesi gereğince ilk derece mahkemesi kararının kaldırılmasına ve yeniden inceleme yapılmak üzere dosyanın mahkemesine gönderilmesine, kaldırma sebebine göre davacı vekilinin diğer istinaf sebeplerinin şimdilik incelenmesine yer olmadığına karar vermek gerekmiştir.
HÜKÜM: Yukarıda açıklanan gerekçelerle;
1-Davacı vekilinin istinaf başvurusunun KABULÜ ile, ilk derece mahkemesi kararının usul ve yasaya uygun olmaması nedeniyle KALDIRILMASINA,
HMK.nın 353/1.a.6.maddesi gereğince davanın yeniden görülmesi için dosyanın kararı veren mahkemeye GÖNDERİLMESİNE, kaldırma sebebine göre davacı vekilinin diğer istinaf sebeplerinin şimdilik incelenmesine yer olmadığına
2-Harçlar Kanunu gereğince alınan istinaf karar ve ilam harcının davacıya iadesine,
3- Başvuran tarafça yapılan istinaf yargılama giderlerinin ilk derece mahkemesi tarafından verilecek nihai kararda dikkate alınmasına,
4-Karar tebliği, harç mahsup, iade ve tahsil işlemlerinin ilk derece mahkemesince yerine getirilmesine,
5-Bakırköy 10. İcra dairesinin 2023/4893 Esas sayılı dosyasına yatırılan 2.364,00 TL teminatın yatırana iadesine,
Dosya üzerinden yapılan inceleme sonunda HMK.nın 353/1.a maddesi gereğince KESİN olmak üzere 01.12.2023 tarihinde oy birliği ile karar verildi.

Başkan
Üye
Üye
Katip

* Bu belge, 5070 sayılı Kanun hükümleri gereğince elektronik imza ile imzalanmıştır.