Emsal Mahkeme Kararı Ankara Bölge Adliye Mahkemesi 26. Hukuk Dairesi 2023/609 E. 2023/380 K. 02.06.2023 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C. ANKARA BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
26. HUKUK DAİRESİ Esas-Karar No: 2023/609 – 2023/380
T.C.
ANKARA
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
26. HUKUK DAİRESİ

ESAS NO : 2023/609
KARAR NO : 2023/380

T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
K A R A R

İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ : ANKARA 3. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
ARA KARAR TARİHİ : 12/12/2022
NUMARASI : 2022/799 Esas (Derdest)

DAVACI :
VEKİLİ :
DAVALI :
VEKİLİ :

DAVANIN KONUSU : İhtiyati Haciz Talebi
KARAR TARİHİ : 02/06/2023
GEREKÇELİ KARAR
YAZILMA TARİHİ : 19/06/2023

Mahalli mahkemesince verilen karara karşı davacı vekili tarafından süresi içinde istinaf kanun yoluna başvurulmuş olup, başvuru şartlarının yerine getirildiği dosya üzerinde yapılan ön inceleme ile anlaşılmakla yapılan istinaf incelemesi sonunda;
TARAFLARIN İDDİA VE SAVUNMALARI
Davacı vekili; 24.04.2013 tarihinde dava dışı …. Şti’ne ait …’in sevk ve idaresindeki … plakalı yolcu otobüsü ile davacı ve eşi …’nin yolcu olarak bulunduğu…’ın sevk ve idaresindeki … plakalı araca arkadan çarpması sonucu meydana gelen trafik kazasında davacının yaralandığını, eşi …’nin öldüğünü, davacı tarafından ….Şti., … ve … Sigorta AŞ. aleyhine açılan dava sonunda Ankara Batı Asliye Ticaret Mahkemesinin 11.09.2018 tarih 2015/468 Esas 2018/506 Kararı ile davacı lehine 103.038,37-TL destekten yoksun kalma tazminatı ile kendi yaralanması nedeniyle 10.000,00-TL, eşinin ölümü nedeniyle 15.000,00-TL manevi tazminata karar verildiğini, … Sigorta AŞ tarafından anılan karar gereğince davacıya 100.000,00-TL destekten yoksun kalma tazminat ile 13.000,00-TL yaralanmadan kaynaklı maddi tazminata ilişkin toplam 113.000,00-TL ödeme yapıldığını, bakiye alacak için, ilam borçluları aleyhine Ankara 9. İcra Müdürlüğünün 2019/8448 sayılı takip dosyasından yapılan icra takibi sırasında ilam borçlusu ….Şti’nin davalı ….Tic. Ltd. Şti’ne devredildiğini öğrendiklerini, TBK’nun 202 maddesi gereğince devreden şirketin borçlarından devralan şirketin de devreden şirketle birlikte müştereken ve müteselsilen sorumlu olduğunu belirterek davalı …. Ltd. Şti’nin Ankara 9.İcra Müdürlüğünün 2019/8448 sayılı takip dosyasından borçlu olduğunun kabulü ile icra dosyasındaki alacak, faiz ve diğer fer’ilerinin davalı …. Şti. ile birlikte sorumlu olmak üzere müştereken ve müteselsilen tahsiline, ilam alacağının tahsilini teminen davalı…. Şti’nin taşınır- taşınmaz malları ile 3. kişilerdeki hak ve alacakları üzerine ihtiyati haciz konulmasına karar verilmesini talep etmiştir.
İLK DERECE MAHKEMESİ KARARI
Mahkemece 12.12.2022 tarihli ara karar ile davacı … tarafından davalı … Şirketi aleyhine açılan Ticari Şirket Birleşmeden Kaynaklanan davada, davacı vekilinin dava dilekçesinde, davalının Ankara 9. İcra Md.nün 2019/8448 Esas sayılı dosyasından borçlu olduğunun kabulünü, icra dosyasından alacaklarının faiz ve ferileri ile birlikte borçlu şirketten müştereken ve müteselsilen tahsiline, davacı alacağının tahsilini teminen borçlunun taşınır, taşınmaz malları ile üçüncü kişilerdeki hak ve alacaklarının dosya borcuna yeter miktarının yukarıda belirtilen icra dosyasından öncelikle teminatsız ihtiyaten haczine karar verilmesini talep ettiği, ihtiyati haciz talep eden vekili tarafından talebe dayanak Arabuluculuk son tutanağı, Ankara Batı Asliye Ticaret Mahkemesinin 2015/468 Esas – 2018/506 Karar sayılı ilam sureti, Ankara Batı 3 Ağır Ceza Mahkemesinin 2014/46 Esas – 2014/173 Karar sayılı ilam sureti, konu ile ilgili fotoğraflar.. vs. vekaletname sureti ile birlikte dosyaya sunulan delillere dayalı olarak ihtiyati haciz talebinde bulunulmuş ise de, ihtiyati hacze dayanak edilen belgelerin alacağın varlığı ve muaccel olup olmadığı ile ödenip ödenmediği hususunda mahkemede yaklaşık bir delille kanaat oluşturmadığı gibi, alacağın varlığı yargılamayı gerektirdiğinden, borçlunun mal kaçırdığı ya da mal varlığını gizlediği ve bu yönde hileli işlemlerde bulunduğu yönünde de bir delil bulunmadığı, bu nedenlerle İ.İ.K.’nun 257/1. maddesinde belirtilen ihtiyati haciz koşullarının oluşmadığı kanaatine varılmakla davacı vekilinin ihtiyati haciz talebinin reddine karar verilmiş; 12.12.2022 tarihli ara karara karşı davacı vekili tarafından istinaf kanun yoluna başvurulmuştur.
İLERİ SÜRÜLEN İSTİNAF NEDENLERİ
Davacı vekili istinaf başvuru dilekçesinde özetle; mahkemenin ihtiyati haciz talebinin reddine ilişkin kararının hukuki dayanaktan yoksun olduğunu, gerekçenin mahkemelerce yanlış değerlendirildiğini, yasada ihtiyati haciz kararının amacını gerçekleştirmek için mahkemenin gerekli tedbirleri almasının sınırlandırılmadığını, ancak bununla birlikte, hâkimlerin haciz kararını verirken tarafların menfaat dengesini ve ihtiyatî haczin amacını göz önünde bulundurmasının gerekli ve zorunlu olduğunu, kaldı ki, ihtiyati haciz taleplerinde yaklaşık ispat yeterli iken, tam ispat bile aranmamışken ve tam ispat sayılacak çok sayıda delil de mahkemeye sunulmuşken, üstelik açık yasa hükmü varken, anılan gerekçe, uzun sürmesi muhtemel yargılamalarda haklı olan tarafın haklarına geç kavuşmasına, daha da kötüsü hakkına kavuştuğu anda artık hakkına kavuşmasının bir önemi kalmaması gibi telafisi imkansız zararlara da yol açabileceğini, nitekim, eldeki davada karşı tarafının şirket olduğu da göz önüne alındığında, davalı şirketin taşınır taşınmaz malları üzerine haciz konulmasının davanın neticesi yönünden telafisi imkansız hiçbir zarara yol açmayacağının muhakkak olduğunu ,verilmesini talep ettikleri haciz kararının ne dava açısından ve ne de davalı şirket açısından hiçbir zarara yol açmayacağını, belirtilen nedenlerle ihtiyati haciz talebinin reddine ilişkin ara kararının yasaya aykırı olduğunu, 24.04.2013 tarihinde, sürücüsü … olan ve …. Şti adına kayıtlı / sigortalı … plakalı ticari araç (yolcu otobüsü) Eskişehir istikametinden İstanbul istikametine seyir halinde iken önünde seyir halinde olan ve davacı … ve eşi muris …’ın da yolcu olarak bulunduğu, sürücüsü… sevk ve idaresindeki … plakalı kamyonete otobüsün sağ ön kısmı ile arkadan çarptığını, meydana gelen kazada davacının eşi …’ın vefat ettiğini, davacının da yaralandığını, otobüs sürücüsü … hakkında açılan ceza davasında ATK İhtisas Dairesinin raporunda olayın oluşmasında Otobüs şoförünün %100 oranında kusurlu olduğu, davacı ve eşinin içinde bulunduğu araç sürücüsü…’ın ise herhangi bir kusurunun bulunmadığının belirlendiğini, yargılamanın sonucunda ise, Ankara Batı 3. ACM nin 2014/46 Esas, 2014/173 Karar sayılı ve 15.07.2014 tarihli kararı ile otobüs sürücüsü …’in taksirle öldürme suçundan mahkumiyetine karar verildiğini, davacı tarafından davalılar …. Şti ve … aleyhine maddi-manevi tazminat davası açılmış olup, Ankara Batı Asliye Ticaret Mahkemesinin 2015/468 Esas- 2018/506 Karar sayılı ve 11.09.2018 tarihli kararı ile, 103.038,37-TL destekten yoksun kalma tazminatı ve ayrıca davacının yaralanması nedeniyle 10.000,00-TL ve eşinini vefatı nedeniyle de 15.000,00-TL olmak üzere toplam 25.000,00-TL manevi tazminata hükmedildiğini, Asliye Ticaret Mahkemesinin anılan kararının Ankara 9. İcra Md.nün 2019/8448 Esas sayılı dosyası ile icra takibine konu edilerek, borçlular hakkında icra takibi başlatıldığını, yapılan icra takibinden şu ana kadar hiçbir tahsilat yapılamadığını, davacının mağduriyetinin halen devam ettiğini, yapmış oldukları hukuki araştırmalar neticesinde, …. Şti. tarafından devralındığının öğrenildiğini, her neviden işletmenin devrinde sorumluluk hallerini düzenleyen TBK’nun 202/1 maddesine göre;’ “Malvarlığının veya işletmenin devralınması Madde 202- Bir malvarlığını veya bir işletmeyi aktif ve pasifleri ile birlikte devralan, bunu alacaklılara bildirdiği veya ticari işletmeler için Ticaret Sicili Gazetesinde, diğerleri için Türkiye genelinde dağıtımı yapılan gazetelerden birinde yayımlanacak ilanla duyurduğu tarihten başlayarak, onlara karşı malvarlığındaki veya işletmedeki borçlardan sorumlu olur.” hükmü gereğince davalı ……Ltd. Şti.’nin TBK madde 202/1 hükmünün aradığı alacaklılara bildirme halini gerçekleştirmediğini, … işletmesi, … …. Şti. web sitesinde bu firmaya ait alt markalardan birisi olarak görünüme açıldığını, Web sitedeki görünüm aleni olacak şekilde yayınlandığından … …. Şti. yönünden devralma işlemi tam anlamıyla gerçekleşmiş olup davalı … şirketinin TBK’nun 202/1 maddesi gereğince… şirketinin davaya konu borçlarından sınırsız süreyle sorumlu olduğunu, bu nedenle kendisine karşı da aynı davanın açıldığını, anılan devir konusunda basında dahi çok sayıda haber çıkmış olup devir işleminin basın yoluyla bile kamuoyuna duyrulduğunu, Ankara 9. icra müdürlüğünün 2019/8448 Esas sayılı dosyasından AŞTİ ye yazılan müzekkere sonucu, AŞTİ den dosyaya sunulan 20189 sayılı yazıda, otobüs giriş kayıtlarının tutulduğu sistemde Mayıs ayında … Nak. ve Tic. Şti.ne ait sefer kaydına rastlanmadığının belirtildiğini bu duruma ilişkin kamuoyu haberlerinin dosyaya sunulduğunu, bir haber sitesinde yayınlanmış haberde; “…, 7 Ocak 2021 Perşembe günü, …’in Bursa merkezinde … Yönetim Kurulu Başkanı …’in katılımıyla düzenlenen törenle, filosuna 5 adet … otobüs kattı…….. Yönetim Kurulu Üyesi İbrahim Yumuşak, yeni otobüs yatırımları ve sektörle ilgili beklentilerini Taşıma Dünyası’na açıkladı. Sektöre 2008 yılında bireysel otobüsçü olarak adım attıklarını belirten İbrahim Yumuşak, “… aşkı 2008 yılına dayanıyor. Filoda ilk otobüsümüz o zaman hizmet vermeye başladı. Sonrasında bu iş hoşumuza gitti, zaten sevilmezse yapılması da mümkün değil. Bir otobüs ile başladık, iki, üç ve arkası geldi. … altın yıllarını 2011-2017 yılları arasında yaşadı. O süreçte … araçlar çok revaçtaydı. Biz 2011 yılında 6 araçlık sıfır … yatırımı yaptık. Şu an …’un … acenteliğini yapıyoruz. Firmada hizmet veren otobüslerimiz de var. Aynı zamanda da Yeni … firmasını da yürütüyoruz. Bu süreçte … yatırımı gündeme geldi. 1 Ocak 2021 itibariyle …’i devraldık. … 1996 yılında kurulmuş bir şirket. Daha önce Ağaçlı ailesine aitti. 9 Mart 2017’de firma Sayın …’ye geçti. Şimdi bize nasip oldu ve …’i devraldık. Zaten yıllardır … aşkı vardı. Mersin bildiğimiz bir şehir. Yolcularının nasıl bir konseptte seyahat etmek istediğini, firmadan neler beklediğini çok iyi biliyoruz. …’e sadık bir yolcu kitlesi var……İbrahim Yumuşak, 35 yaşında. Sektördeki iş süreçlerini tutkuyla yapmaya odaklanmış birisi: “… Yüksek Okulu mezunuyum. Babadan ticaret erbabıyım. Babamız bizi yanından hiç ayırmadı ve ticaretin her sürecini öğrenmemiz için ilgilendi. ……Yatırım yaparken, genelde 6 aylık süreçler halinde planlardık. Babam da bize 1 yıllık vadeli planlamamız yönünde telkinde bulunurdu. Bugün gelmiş olduğumuz noktada babamın ne kadar doğru düşündüğünü gördük. Bugün … Gıda Şirketi hem …, hem …, hem de … noktasında yatırım yaparak ilerleyebiliyorsak yatırımlarımızı günübirlik değil, en az birkaç yıllık yapmamızdandır..” şeklinde yayınlanan haberlerle de, … Şirketinin davalı … Şirketi tarafından devralındığı hususu şirketlerin en yetkili isimlerinin açıklamalarıyla doğrulandığını, dolayısıyla, … …. Şti.nin anılan borçlardan sorumluluğunun her türlü izahtan vareste olduğunu, (emsal İstanbul BAM, 14. HD., 2021/1569 Esas, 2021/1545 Karar, 09.12.2021 tarihli kararı) belirterek istinaf isteminin kabulü ile yerel mahkemenin ihtiyati haciz talebinin reddine dair 12.12.2022 tarihli hükmünün kaldırılmasına yeniden hüküm kurularak, ihtiyati haciz talebinin kabulüne karar verilmesini talep etmiştir.
DELİLLERİN DEĞERLENDİRİLMESİ ve GEREKÇE
Dava, trafik kazasından kaynaklanan ve ilama dayalı destekten yoksun kalma tazminatı ile manevi tazminattan TBK’nun 202 maddesi gereğince borçlu şirketi devralan davalı şirketin sorumlu olduğu gerekçesiyle açılan alacak istemine ilişkindir.
Uyuşmazlık, davacının ilama dayalı maddi ve manevi tazminat isteğiyle açılan dava nedeniyle davalının menkul-gayrımenkul ve 3.kişilerdeki hak ve alacaklarına ihtiyati haciz konulmasına karar verilmesini talep edildiği halde mahkemece bu talebin reddine karar verilmesinin yerinde olup olmadığına ilişkindir.
2004 sayılı İİK’nın 257/1.maddesinde; “Rehinle temin edilmemiş ve vadesi gelmiş bir para borcunun alacaklısı, borçlunun yedinde veya üçüncü şahısta olan taşınır ve taşınmaz mallarını ve alacaklariyle diğer haklarını ihtiyaten haczettirebilir” düzenlemesi muaccel, bir başka deyişle vadesi gelmiş alacaklar yönünden ihtiyati haciz koşulları düzenlemiş olup, muaccel olmayan/vadesi gelmemiş alacak yönünden ise ihtiyati haciz koşulları aynı yasanın 257/2.maddesinde ise; “Vadesi gelmemiş borçtan dolayı yalnız aşağıdaki hallerde ihtiyati haciz istenebilir:
1-Borçlunun muayyen yerleşim yeri yoksa;
2-Borçlu taahhütlerinden kurtulmak maksadiyle mallarını gizlemeğe, kaçırmağa veya kendisi kaçmağa hazırlanır yahut kaçar ya da bu maksatla alacaklının haklarını ihlal eden hileli işlemlerde bulunursa;
Bu suretle ihtiyati haciz konulursa borç yalnız borçlu hakkında muacceliyet kesbeder.” şeklinde düzenleme yapılmıştır.
İİK’nun 257/1.maddesinde rehinle temin edilmemiş ve vadesi gelmiş para borçlarının alacaklısının ihtiyati haciz talep edebileceği belirtilmiştir.
Bu açıklamalara göre ihtiyatı haciz “Alacaklının, bir para alacağının zamanında ödenmesini güvence (garanti) altına almak için, mahkeme kararı ile, borçlunun mallarına önceden geçici olarak el konulması”dır.
İhtiyati haciz hukukumuzda geçici hukuki koruma olarak düzenlenmiştir.
Mahkemenin ihtiyati haciz kararı verilip verilmeyeceği hususundaki takdir hakkını alacaklı tarafından ibraz edilen delillerin mahiyetine ve halin icabına göre kullanması gerekmektedir.
Amaç bakımından; ihtiyati haciz, bir alacağın tahsilini teminini sağlayan bir vasıtadır. İhtiyati hacizde, ihtiyaten haczedilen mal ve haklar, alacaklının açtığı veya yaptığı veya açmayı yahut yapmayı düşündüğü dava veya icra takibinin konusu değildir.
Geçici hukuki koruma yargılamasını asıl hukuki koruma yargılamasından ayıran özelliklerden biri ispat ölçüsü noktasındadır. HMK’nın ihtiyati tedbirle ilgili 390. maddesinin gerekçesinde geçici hukuki korumalarda ispat hususu üzerinde durulmuştur. Kanunda açıkça öngörülmemişse ya da işin niteliği gerekli kılmıyorsa, bir davada (normal bir yargılamada) yaklaşık ispat değil, tam ispat aranır. Çünkü, hakim, mevcut ispat ve delil kuralları çerçevesinde, tarafların iddia ettiği bir vakıa konusunda tam bir kanaate varmadan o vakıayı doğru kabul edemez. Örneğin, bir alacak davasında taraflardan biri bir sözleşmenin varlığına dayanıyorsa hakim bu sözleşmenin varlığı konusunda (mevcut ispat yükü ve delil kuralları çerçevesinde) tam bir kanaate sahip olmalıdır. Yani, zayıf veya kuvvetli bir ihtimal, karar vermek için yeterli değildir. Sözleşmenin varlığı konusunda tam kanaat uyanmazsa o zaman ispat yükü kendisine düşen tarafın aleyhine bir karar verilmesi gerekir. Ancak kanun koyucu bazen ya doğrudan kendisi düzenleme yaparak ya da işin niteliği ve olayın özelliği gereği hakime, bu durumu belirterek, ispat olgusunu düşürme imkanı vermiştir. Bu düşürülmüş ispat ölçüsü çerçevesinde, tam kanaat değil, kuvvetle muhtemel, yaklaşık bir kanaat yeterli görülmektedir.
Doktrinde bu yönde karar verilmesi için tam ispat ölçüsü yerine yaklaşık ispat ölçüsü olarak ifade edilmektedir. Ancak, yaklaşık ispatla yetinilmiş olması, ispatın aranmayacağı ya da ispat kurallarının tamamen dışına çıkılacağı anlamına gelmez. Bir taraf iddiasını mahkeme önüne ne kadar inandırıcı şekilde getirirse getirsin, bu sadece bir iddiadan ibarettir. İddia edilen vakıanın sabit yani doğru kabul edilebilmesi için, ispat yükü üzerine düşen tarafın bunu kanundaki delil sistemi içinde yine kanunun aradığı ispat ölçüsü çerçevesinde ispat etmesi gerekir. Tam ispatın arandığı durumlarda bu ölçü tereddütsüz ortaya konmalıdır. Yaklaşık ispat durumundan ise hakim o iddianın ağırlıklı ihtimal olarak doğru olduğunu kabul etmekle birlikte, zayıf bir ihtimal de olsa, aksinin mümkün olduğunu gözardı etmez. Bu sebepledir ki, genelde geçici hukuki korumalara, özel de ihtiyati tedbire ve ihtiyati hacze karar verilirken haksız olma ihtimalide dikkate alınarak talepte bulunandan teminat alınması öngörülmüştür. Geçici hukuki korumalarda, bazen karşı tarafın dinlenmemesi, tüm delillerin ayrıntılı bir biçimde incelenmesine yeterli zamanın olmaması gibi sebeplerle yaklaşık ispat yeterli görülmüştür. Bu çerçevede aslında ispat ölçüsü bakımından bir yenilik getirilmemekle birlikte, “yaklaşık ispat” kavramı kullanılarak doktrinde kabul gören ifade tasarıya alınmış, ayrıca burada hem tam ispatın aranmadığı belirtilmiş hem de basit bir iddianın yeterli olmadığı vurgulanmak istenmiştir.
Şartlarda değişiklik olması durumunda yargılama aşamasında yeniden ihtiyati haciz talebinde bulunulması mümkündür.
Somut olayda davacı vekili ilama dayalı alacağından ilam borçlusu şirketin ilamdan sonra icra takibi aşamasında eldeki davalının davalısı şirket tarafından devralındığını belirterek TBK’nun 202 maddesi gereğince ilam borcundan devralan şirketin de devredilen şirketle birlikte müşterek ve müteselsil sorumluluğu ile devralan şirketin malvarlığı üzerine ihtiyati haciz konulmasını talep ettiği ancak bu aşamada yaklaşık ispat koşullarının da oluşmadığı anlaşılmakla davacının ihtiyati haciz isteminin reddine ilişkin 12.12.2022 tarihli ara kararda bir isabetsizlik bulunmamasına göre davacı vekilinin yerinde görülmeyen istinaf başvurularının esastan reddi gerekmiştir.
HÜKÜM : Yukarıda açıklanan nedenlerle
1-Davacı vekilinin istinaf başvurusunun HMK.nın 353/1-b-1 maddesi uyarınca ESASTAN REDDİNE,
2-Peşin alınan harcın mahsubu ile yeniden harç alınmasına yer olmadığına,
3-Davacı tarafından yapılan istinaf başvuru giderinin kendi üzerinde bırakılmasına,
4-Karar tebliği işlemlerinin ilk derece mahkemesince yerine getirilmesine
Dosya üzerinde yapılan inceleme neticesinde 6100 sayılı HMK.nın 362/1-f maddesi uyarınca KESİN olmak üzere 02.06.2023 tarihinde oy birliği ile karar verildi.

Başkan
Üye
Üye
Katip

* Bu belge, 5070 sayılı Kanun hükümleri gereğince elektronik imza ile imzalanmıştır.