Emsal Mahkeme Kararı Ankara Bölge Adliye Mahkemesi 26. Hukuk Dairesi 2023/545 E. 2023/333 K. 12.05.2023 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C. ANKARA BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
26. HUKUK DAİRESİ Esas-Karar No: 2023/545 – 2023/333
T.C.
ANKARA
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
26. HUKUK DAİRESİ

ESAS NO : 2023/545
KARAR NO : 2023/333

T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
K A R A R

İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ : ANKARA 5. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
TARİHİ : 21/03/2023
NUMARASI : 2022/542 Esas 2023/162 Karar

DAVACI
VEKİLLERİ :
DAVALI :
VEKİLİ :

DAVANIN KONUSU : Tazminat
KARAR TARİHİ : 12/05/2023
GEREKÇELİ KARAR
YAZILMA TARİHİ : 06/06/2023

Mahalli mahkemesince verilen karara karşı davacı vekili tarafından süresi içinde istinaf kanun yoluna başvurulmuş olup, başvuru şartlarının yerine getirildiği dosya üzerinde yapılan ön inceleme ile anlaşılmakla yapılan istinaf incelemesi sonunda;
TARAFLARIN İDDİA VE SAVUNMALARI
Davacı vekili; 20.05.2021 tarihinde davalıya zorunlu mali mesuliyet sigorta poliçesi ile sigortalı … plakalı aracın park halindeki davacıya ait… plakalı araca çarparak hasara neden olduğunu, davalı şirket tarafından davacıya ait aracın onarımı yaptırılmış ise de onarımın orijinal parça yerine eş değer parça ve yüksek ıskonto uygulanarak giderildiğinden hasar bedelinin eksik ödendiğini, aynı konuda Sigorta Tahkim Komisyonuna yaptıkları başvurunun usulden reddedildiğini belirterek fazlaya ilişkin hakları saklı tutularak şimdilik 1.000,00 TL hasar bedeli ile 100,00 TL uzman görüşü ücretinin 05.10.2021 temerrüt tarihinden itibaren işleyecek temerrüt faiziyle birlikte davalıdan tahsiline karar verilmesini talep etmiştir.
Davalı vekili, İstanbul Anadolu Asliye Ticaret Mahkemesinin yetkili olduğunu, davacı tarafından dava konusu taleple ilgili olarak davadan önce Sigorta Tahkim Komisyonuna yaptığı başvurusunun reddedildiğini, eldeki davanın kesin hüküm nedeniyle dinlenemeyeceğini, davanın belirsiz alacak davası olarak açılamayacağını, davacının zararının davalı şirket tarafından karşılandığını belirterek davanın reddini savunmuştur.
İLK DERECE MAHKEMESİ KARARI
Mahkemece davanın 20.05.2021 tarihinde davacı tarafa ait araçta meydana gelen hasarın davalı sigorta şirketinden tazmini istemine ilişkin olduğu, yapılan yargılama ve toplanan delillerden davacının maliki olduğu… plakalı aracın 20.05.2021 tarihinde gerçekleşen trafik kazasında oluşan hasarının ödenmesi için önce davalı sigorta şirketine başvurduğu, davalı sigorta şirketinin talebi ret etmesi üzerine 19.11.2021 tarihinde Sigorta Tahkim Komisyonuna başvurarak araçta oluşan hasar olarak miktarı fazlaya ilişkin haklarını saklı tutarak 5.350,00 TL’nin tarafına ödenmesini talep ettiği, uyuşmazlık hakem heyetinin 15.04.2022 tarih ve K-2022/89824 sayılı kararı ile başvuran tarafından ileri sürülen hasarı ispata yarar bilgi ve belgelerin sunulmadığı, sunulan belgelerin dayanak olarak kabul edilmesinin mümkün olmadığı ve dosyadaki mevcut belgelerle gerçek hasar miktarının ve varsa bakiye hasar miktarının tespitinin mümkün olmadığını gerekçesi ile talebin reddine kesin olarak karar verildiği, davacının bu aşamalardan sonra eldeki davayı açtığı, Sigortacılık Kanununun 30. maddesinin 12. fıkrasında belirtilen sınırın altında kalan uyuşmazlıklar hakkında Sigorta Tahkim Komisyonu tarafından itiraz üzerine verilen kararların kesin olduğu, davacının dava açmadan önce başvurduğu Sigorta Tahkim Komisyonunun kesin olarak karar vermesi, uyuşmazlık hakem heyetinin 15.04.2022 tarih ve K-2022/89824 nolu kararında talebin usulden reddine karar verildiği belirtilmiş ise gerekçede talebin ispatlanamadığı açıklandığından talebin usulden değil esastan red edilmesi, dava dilekçesinde talep edilen uzman görüşü ücreti talebinin de sigorta tahkim dosyası ile olan bağlantısı göz önünde bulundurulduğunda bu kararın ve kesin hükmün kapsamında bulunduğu, bu şekilde eldeki dava ile başvurunun konusunun, taraflarının ve sebebinin aynı olması, Hukuk Muhakemeleri Kanununun 114. maddesinin 1. fıkrasının i bendine göre aynı davanın daha önceden kesin hükme bağlanmamış olmasının dava şartı olması nedenleri ile davanın Sigortacılık Kanununun 30. maddesinin 12. fıkrası, Hukuk Muhakemeleri Kanununun 114. maddesinin 1. fıkrasının i bendi ve 115. maddesinin 2. fıkrasının 1. cümlesi gereğince daha önceden kesin hükme bağlanmış olduğundan dava şartı noksanlığı nedeni ile usulden reddine karar verilmesi gerektiği sonuç ve kanaatine varılmış olmakla davanın Sigortacılık Kanununun 30. maddesinin 12. fıkrası, Hukuk Muhakemeleri Kanununun 114. maddesinin 1. fıkrasının i bendi ve 115. maddesinin 2. fıkrasının 1. cümlesi gereğince daha önceden kesin hükme bağlanmış olduğundan dava şartı noksanlığı nedeni ile usulden reddine karar verilmiş; hükme karşı davacı vekili tarafından istinaf kanun yoluna başvurulmuştur.
İLERİ SÜRÜLEN İSTİNAF SEBEPLERİ
Davacı vekili istinaf başvuru dilekçesinde özetle; Sigorta Tahkim Komisyonuna yapılan başvuru tarihi itibariyle 5684 sayılı Sigortacılık Kanunu’nun 30. maddesinin 12. fıkrasında; 5.000,00-TL altındaki uyuşmazlıklar hakkında verilen hakem kararlarının kesin olduğu, 5.000,00-TL ve daha üzerindeki uyuşmazlıklar hakkında verilen hakem kararlarına karşı, kararın Komisyonca ilgiliye bildiriminden itibaren on gün içinde bir defaya mahsus olmak üzere Komisyon nezdinde itiraz edilebileceği, 40.000,00-TL’nin üzerindeki uyuşmazlıklar hakkında verilen kararlara karşı temyize gidilebileceğinin düzenlendiği, Kanundan itiraz için öngörülen 5.000,00-TL’lik sınırın hem esastan hem de usulden reddedilen kararlar için geçerli olup bu tutarın altındaki uyuşmazlıklarda itiraz yoluna başvurmanın mümkün olmayacağını, ancak esastan reddedilen başvurulardan farklı olarak usulden reddedilen başvurular için yeniden başvuru yapmak ya da dava açmanın mümkün olmadığını, ancak Ankara 5. Asliye Ticaret Mahkemesinde gerçekleşen yargılamada Sigorta Tahkim Komisyonunda verilen kararın duruşmadaki tüm ısrarlarına rağmen oldukça sığ bir biçimde incelendiğini ve oldukça hatalı bir biçimde kesin hüküm olduğu gerekçesiyle red kararı verildiğini, Yargıtayın yerleşik içtihatlarının usulden red kararının kesin hüküm teşkil etmeyeceği yönünde olduğunu, Yargıtay 23. Hukuk Dairesi Esas:2016/2058 Karar:2018/5985 sayılı kararına bakıldığında, “Mahkemece, kesin hüküm teşkil ettiği kabul edilen ilk dava, 6100 Sayılı HMK’nın yürürlükte bulunduğu tarihte açılmıştır. 01…..2012 tarihinde yürürlüğe giren 6100 Sayılı HMK’nın 114/g maddesinde gider avansı dava şartı olarak düzenlenmiştir. HMK’nın 120. maddesinde “Davacı, yargılama harçları ile her yıl Adalet Bakanlığınca çıkarılacak gider avansı tarifesinde belirlenecek olan tutarı, dava açarken mahkeme veznesine yatırmak zorundadır. HMK’nın 324. maddesinde ise delil ikamesi avansı düzenlenmiştir. 03.04.2012 tarihli Resmi Gazete’de yayımlanan Hukuk Muhakemeleri Kanunu Yönetmeliği’nin 45/…. maddesi “Davacı, yargılama harçları ile her yıl Bakanlıkça çıkarılacak gider avansı tarifesinde belirlenecek olan tutarı dava açarken mahkeme veznesine yatırmak zorundadır. Gider avansı, her türlü tebligat ve posta ücretleri, keşif giderleri, bilirkişi ve tanık ücretleri gibi giderler için davacıdan alınan meblağı ifade eder.” düzenlemesini haizdir. Yönetmeliğin 45/…. maddesi uyarınca gider avansının verilen kesin süre içerisinde yatırılmaması halinde ise dava, dava şartı yokluğundan reddedilecektir. Bu durumda mahkemece, … …. Asliye Hukuk Mahkemesinin 2014/78 Esas, 2014/633 Karar sayılı dosyasında kurulan hükmün, davanın usulden reddine ilişkin olduğunun kabulü ile işbu dava bakımından kesin hüküm teşkil etmeyeceği dikkate alınarak işin esasına girilmesi gerekirken, yanılgılı gerekçeye dayalı olarak hüküm kurulması doğru olmamıştır.” şeklinde olup görüldüğü üzere Sigorta Tahkim Komisyonunca verilen ve Ankara 5. Asliye Ticaret Mahkemesince kesin hüküm olarak değerlendirilip davanın red gerekçesi olarak izafe edilen usulden red kararının kesin hüküm olarak kabulünün mümkün olmadığını belirterek istinaf isteminin kabulü ile yerel mahkeme kararının kaldırılmasına davanın kabulüne karar verilmesini talep etmiştir.
DELİLLERİN DEĞERLENDİRİLMESİ ve GEREKÇE
Davacı vekilinin istinaf sebepleri ile sınırlı olarak, dosya içerisindeki bilgi ve belgeler, mahkeme kararının gerekçesi, dayanılan delillerin tartışılıp değerlendirilmesi ile yapılan inceleme sonunda;
Dava, davacıya ait park halindeki araca davalı şirkete zorunlu mali mesuliyet sigorta poliçesi ile sigortalı aracın çarpması sonucu davacı aracında meydana gelen bakiye hasar bedeli ile uzman görüşü ücretinin davalı sigorta şirketinden tahsili istemine ilişkidir.
HMK’nın 114. Maddesinin 1 fıkrasının i bendi gereğince aynı davanın, daha önceden kesin hükme bağlanmamış olmasının dava şartı olduğu; aynı kanunun 115. maddesinin 2 fıkrasında dava şartı noksanlığı (giderilmesi mümkün olmayan) bulunması halinde davanın usulden reddine karar verileceği; aynı kanunun 303/1-2 fıkralarında da bir davaya ait şekli anlamda kesinleşmiş olan hükmün, diğer bir davada maddi anlamda kesin hüküm oluşturabilmesi için, her iki davanın taraflarının, dava sebeplerinin ve ilk davanın hüküm fıkrası ile ikinci davaya ait talep sonucunun aynı olması gerektiği, bir hükmün davada veya karşılık davada ileri sürülen taleplerden, sadece hükme bağlanmış olanlar hakkında kesin hüküm ifade edeceği düzenlemelerine yer verilmiştir.
Somut olayda davacının vekilinin 19.11.2021 tarihinde Uyuşmazlık Hakem Heyetine yaptığı başvuru ile davacıya ait park halindeki araca davalı sigorta şirketine ZMMS poliçesi ile sigortalı aracın 20.05.2021 tarihinde çarpması sonucunda davacıya ait araçta oluşan hasar bedeline ilişkin fazlaya ilişkin haklarını saklı tutarak 1,00 TL hasar bedelinin davacı başvurana ödenmesini talep ettiği, Uyuşmazlık Hakem Heyetinin 2021 E.24174 ve 15.04.2022 – K-2022/8982 sayılı kararı ile başvuran tarafından ileri sürülen hasarı ispata yarar bilgi ve belgelerin sunulmadığı, sunulan belgelerin dayanak olarak kabul edilmesinin mümkün olmadığı ve dosyadaki mevcut belgelerle gerçek hasar miktarının ve varsa bakiye hasar miktarının tespitinin mümkün olmadığını gerekçesi ile talebin reddine karar verildiği anlaşılmaktadır.
Davacının dava konusu talebiyle ilgili olarak eldeki davadan önce Uyuşmazlık Hakem Heyetine yaptığı başvurusunun reddine karar verilmiş olması, Sigortacılık Kanununun 30. maddesinin 12. fıkrası, Hukuk Muhakemeleri Kanununun 114. maddesinin 1. fıkrasının i bendi ve 115. maddesinin 2. fıkrasının 1. cümlesi gereğince eldeki davanın daha önceden kesin hükme bağlanmış olması nedeniyle yerel mahkemece dava şartı noksanlığından davanın usulden reddine karar verilmesinde usul ve esas yönünden yasaya aykırı bir yön bulunmadığından davacı vekilinin istinaf başvurusunun HMK’nın 353/1-b.1 maddesi gereğince esastan reddine karar vermek gerekmiştir.
HÜKÜM : Gerekçesi yukarıda izah edildiği üzere;
1-Davacı vekilinin istinaf başvurusunun Hukuk Muhakemeleri Kanunun 353/1-b.1 maddesi gereğince ESASTAN REDDİNE,
2-Harçlar Kanunu gereğince alınması gereken 179,90 TL istinaf karar harcı peşin alındığından yeniden harç alınmasına yer olmadığına
3-Davacı tarafça yapılan istinaf yargılama giderlerinin üzerinde bırakılmasına,
4-Davacı tarafından yatırılan delil ve gider avansından kullanılmayan kısmın HMK’nın 333.maddesi uyarınca karar kesinleştiğinde davacıya iadesine,
5-Kararın taraflara tebliğine,
Dosya üzerinden yapılan inceleme sonunda HMK’nın 361.maddesi gereğince gerekçeli kararın tebliğinden itibaren İKİ HAFTALIK SÜRE İÇERİSİNDE TEMYİZ YASA YOLU AÇIK olmak üzere 12.05.2023 tarihinde oybirliği ile karar verildi.

Başkan
Üye
Üye
Katip

* Bu belge, 5070 sayılı Kanun hükümleri gereğince elektronik imza ile imzalanmıştır.