Emsal Mahkeme Kararı Ankara Bölge Adliye Mahkemesi 26. Hukuk Dairesi 2023/38 E. 2023/456 K. 10.07.2023 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı kesinleşmiş bir karardır.

T.C. ANKARA BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
26. HUKUK DAİRESİ Esas-Karar No: 2023/38 – 2023/456
T.C.
ANKARA
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
26. HUKUK DAİRESİ

ESAS NO : 2023/38
KARAR NO : 2023/456

T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
K A R A R

BAŞKAN :
ÜYE :
ÜYE :
KATİP :

İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ : ANKARA 12. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
TARİHİ : 25/10/2022
NUMARASI : 2022/418 Esas 2022/836 Karar

DAVACI :
VEKİLLERİ :

DAVALI :
VEKİLİ :

DAVANIN KONUSU : Tazminat (Ölüm Ve Cismani Zarar Sebebiyle Açılan )
KARAR TARİHİ : 10/07/2023
GEREKÇELİ KARAR
YAZILMA TARİHİ : 13/07/2023

Mahalli mahkemesince verilen karara karşı davacı vekili tarafından süresi içinde istinaf kanun yoluna başvurulmuş olup, başvuru şartlarının yerine getirildiği dosya üzerinde yapılan ön inceleme ile anlaşılmakla yapılan istinaf incelemesi sonunda;
TARAFLARIN İDDİA VE SAVUNMALARI
Davacı vekili, 17.10.2015 tarihinde davacının sevk ve idaresindeki araçla kendi şeridinde seyrederken davalıya Zorunlu Mali Mesuliyet Sigortası ile sigortalı … plakalı çekici ve çekicinin arkasında bulunan … plakalı dorsenin yolu enlemesine kaplaması ve ışıklı uyarıcı lambaların olmaması sebebiyle dorsenin sol ön köşesine çarparak yaralandığını, kusursuz olan davacının teknisyen olarak 2.450,00-TL maaş aldığını, ayrıca 143 adet büyükbaş, 511 koyunu olup hayvancılık da yaptığını belirterek fazlaya ilişkin hakları saklı kalmak kaydıyla şimdilik geçici iş göremezlik tazminatından 500,00-TL, kalıcı iş göremezlik tazminatından 2.000,00-TL’nin kaza tarihinden itibaren işleyecek avans faizi ile davalıdan tahsilini talep ve dava etmiş; 27.06.2019 tarihli ıslah dilekçesi ile dava değerini 290.000,00-TL’ye yükseltmiştir.
Davalı … Sigorta AŞ vekili; kazaya karışan … plakalı aracın 06.06.2015-06.06.2016 tarihleri arasında davalı şirkete Zorunlu Mali Mesuliyet Sigortası ile sigortalı olduğunu, davacının kusuru, maluliyet durumunu ve zararını ispatlaması gerektiğini, kusur ve maluliyet yönünden rapor alınmasını, avans faiz talebinin yerinde olmadığını belirterek davanın reddini savunmuştur.
İLK DERECE MAHKEMESİ KARARI
Mahkemece davanın, 6098 sayılı Türk Borçlar Kanunu’nun 49, 50, 54/1-3, ve 55 maddeleri kapsamında, trafik kazasına dayalı açılan maddi tazminat davası olduğu, Mahkemece 17.07.2019 tarihinde davacının %56 oranında maluliyet oranı, 9 ay geçici iş göremezlik süresi için belirlenen 22.707,35-TL geçici iş göremezlik, 267.292,65-TL daimi maluliyet olmak üzere toplam 290.000,00-TL maddi tazminatın (poliçe limiti ile sınırlı olacak şeklide) dava tarihi olan 30/12/2015 tarihinden itibaren işleyecek avans faizi ile birlikte davalıdan tahsiline ilişkin verilen kararın davalı tarafından istinaf edilmesi üzerine Ankara Bölge Adliye Mahkemesi 26. Hukuk Dairesinin 28/04/2022 tarihli, 2019/2955 Esas ve 2022/1210 Karar sayılı ilamı ile ”…Davacının belirli bir işyerine bağlı olarak çalıştığının anlaşılmasına göre, olay tarihinden 3 ay öncesinden itibaren ilk derece mahkemesince alınan rapor tarihine kadar olan tüm maaş bordrolarının ve ek ödemelere ilişkin ödeme belgelerinin işyerinden istenerek davacının hesaplamaya esas alınacak gerçek gelirinin belirlenmesi, davacının memur, sözleşmeli memur ya da işçi statüsünde çalışıp çalışmadığı ve kazadan sonra geçici iş göremezlik süresi içerisinde maaşını almaya devam edip etmediğinin sorulması ve sonucuna göre geçici iş göremezlik süresi içinde maaşını almaya devam etmiş ise bu süre için kazanç kaybı olmayacağından mahrum kaldığı ek ödeme, fazla mesai gibi ücretler varsa belirlenerek tazminat hesabının buna göre yapılması gerekirken, yazılı şekilde eksik inceleme ile hüküm kurulması doğru görülmemiştir.” gerekçesi ile kaldırıldığı ,kaldırma kararından sonra davacının hesaplamaya esas alınacak gerçek gelirinin belirlenmesi için gerekli yazışmaların yapıldığı, davacının memur olduğu, ek ödeme ve fazla mesai ücreti olmadığı tespit edilerek maaş bordroları üzerinden yeni bir rapor alındığı, aktüer bilirkişiden alınan raporda; Çalışma Gücü ve Melekte Kazanma Gücü Kaybı Oranı Tespit İşlemleri Yönetmeliği hükümlerine göre davacının % 56 oranında malul olduğunun kabulü durumunda 455.284,44 TL, Özürlülük Ölçütü ve Özürlülere Verilecek Sağlık Kurulu Raporları Hakkında Yönetmelik hükümlerine göre davacının % 18 oranında malul olduğunun kabulü durumunda 146.341,42-TL sürekli kısmi iş gücü kaybı yönünden maddi tazminat hesaplandığı, netice olarak davalı … Sigorta AŞ’ye Zorunlu Mali Sorumluluk Sigorta Poliçesi ile sigortalı … plakalı çekici ile çekiciye bağlı … plakalı dorse sürücüsü …’in tam kusuru ile meydana gelen olayda davacının yaralandığı, memur olması sebebi ile maaşını tam aldığı geçici iş görmezlik zararı olmadığı, kalıcı iş görmezlik tazminatı olarak da kaza tarihi 17.10.2015 tarihi olduğundan kaza tarihindeki yönetmelik Özürlülük Ölçütü ve Özürlülere Verilecek Sağlık Kurulu Raporları Hakkında Yönetmelik olup buna göre hesap edilen 146.341,42-TL üzerinden kalıcı iş görmezlik tazminatına hükmedilerek sigortalı araç ticari araç olduğundan dava tarihinden itibaren avans faizi ile tahsiline karar verilmesi gerektiği kanısıyla açılan davanın kısmen kabulüne; davacının 22.707,35-TL geçici iş göremezlik talebinin reddine, davacının daimi maluliyet talebinin kısmen kabulüne, 146.341,42-TL tazminatın dava tarihi olan 30/12/2015 tarihinden itibaren işleyecek avans faizi ile birlikte davalıdan tahsiline, fazlaya ilişkin istemin reddine karar verilmiş; hükme karşı davacı vekili tarafından istinaf talebinde bulunulmuştur.
İLERİ SÜRÜLEN İSTİNAF SEBEPLERİ
Davacı vekili istinaf başvuru dilekçesinde; davacının geçirmiş olduğu trafik kazası neticesinde; bacak, kalça ve kaburgalarından yaralandığını, akciğerinde sönme oluştuğunu ,bu yaralanma neticesinde davacının koltuk değneklerinin yardımı olmaksızın yürüyemediğini, bacağının işlevini tam olarak yerine getirememesi sebebiyle, yürüme mesafesine bağlı olarak; yaralandığı bölgedeki ağrıların dayanılmaz derecede arttığını, ayrıca yaralanan kaburgası ile sönmüş olan akciğeri solunumda güçlük çekmesine yol açtığını, tüm bu işlev kayıpları dikkate alındığında davacıda meydana gelen maluliyet oranının adli tıp raporunda tespit edilen %18’den daha yüksek olduğunu, yerel mahkemenin kararının Bölge Adliye Mahkemesi tarafından sadece geçici iş göremezlik tazminatı yönünden kaldırılmış olup yerel mahkemenin diğer kalemler yönünden kararı ile bağlı olduğunu, yerel mahkemece yeniden ele alındığında bilirkişi tarafından düzenlenen 22.09.2022 tarihli hesap raporunda, sadece geçici iş göremezlik tazminatı yönünden hesap yapması gerekirken kalıcı iş göremezlik tazminatına ilişkin de hesaplama yapılarak bilirkişinin yetki sınırını aştığını, istinaf incelemesi neticesinde sadece geçici iş göremezlik tazminatı yönünden kararın bozulduğunu, bu nedenle; Bölge Adliye Mahkemesince yeni bir rapor alınması gerektiği yönünde karar verilmiş sair itirazların sonra değerlendirileceğine karar verildiğini, sadece geçici iş göremezlik tazminatı yönünden yeniden inceleme yapması için dosyanın bilirkişiye sevk edildiğini, bilirkişinin sadece geçici iş göremezlik tazminatı yönünden dosyayı ele alması gerekirken yetki ve inceleme sınırını aşarak kalıcı iş göremezlik hesabı yaptığını, Bölge Adliye Mahkemesince kalıcı iş göremezlik hesabı yönünden karar kaldırılmadığı halde Yerel Mahkemece, ilk kararına uymadan davanın kısmen kabulüne karar vermesinin usule ve hakkaniyete aykırı olduğunu, Mahkemenin bu talep yönünden ilk kararı ile bağlı olduğunu, bu hususta davacı lehine usulü kazanılmış hak doğduğunu emsal nitelikteki bir kararda; “Yargıtay tarafından bozulan bir hükmün bozma kararının kapsamı dışında kalmış olan kısımları kesinleşir. Bozma kararına uymuş olan mahkeme kesinleşen bu kısımlar hakkında yeniden inceleme yaparak karar veremez. Bir başka anlatımla, kesinleşmis bu kısımlar, lehine olan taraf yararına usuli kazanılmış hak oluşturur. (04.02.1959 gün ve 13/5 sayılı YIBK).” denilmek sureti ile bozma yapılmayan hususların kazanılmış hak teşkil edeceğinin açıklandığını, bu hususta istinaf mahkemesi tarafından kaldırılma konusu yapılmayan hususlarda davacı lehine usulü kazanılmış hak doğduğunu,
Geçici iş göremezlik tazminatı yönünden hesabın davacının geçici malul kaldığı dönemde maaşını tam aldığı belirtilerek bu nedenle geçici iş göremezlik tazminatı hesabı yapılmamış ise de bu durumun kabulünün mümkün olmadığını, davacının geçici iş göremez kaldığı döneme ilişkin olarak ayrıca bir ödeme almadığını, geçici iş göremez kaldığı döneme ilişkin tazminat talebinin reddinin açıkça hukuka aykırı olduğunu,
Davacının açıkça hak kaybına uğradığını, maluliyeti arasında farklı yönetmeliklere göre de olsa %56 ve %18 arasında ciddi fark bulunduğundan bu çelişkinin giderilmesi gerektiğini, Yargıtay içtihatlarıyla sabit olduğu üzere raporlar arasındaki çelişki giderilmeden bir karar kurulması halinde bozma yoluna gidildiğini, emsal nitelikteki Yargıtay Hukuk Genel Kurulu ‘nun 2016/1086 Esas. 2020/200 Karar. 25.02.2020 tarihli kararında; Yargıtay Hukuk Genel Kurulunun 17.02.2010 gün ve 2010/21-60 Esas, 2010/90 Karar sayılı ilamı ile 06.10.2010 gün ve 2010/10-390 Esas, 2010/448 Karar sayılı ilamların da belirtildiği üzere Adli Tıp Kurumu Başkanlığı’nın ilgili ihtisas kurulu ile üniversitelerin tıp fakülteleri ilgili bilim dalı başkanlıklarınca ya da S. S. Yüksek Sağlık Kurulu’nca düzenlenen raporlar arasında çelişkinin mevcut olması hâlinde, çelişkinin Adlî Tıp Kurumu Başkanlığı Adli Tıp Genel Kurulu tarafından giderilmesi de zorunludur…”…Adli Tıp Kurumu 3. İhtisas Kurulu ile Sosyal Sigorta Yüksek Sağlık Kurulu raporları arasındaki görüş farklılığının Adli Tıp Genel Kurulundan rapor aldırılmak suretiyle giderilmesi gerektiği belirtilmiş ise de, Özel Dairenin bozma kararından sonra yapılan kanun değişikliği ile Adli Tıp Genel Kurulu yerine Adli Tıp Kurumu Başkanlığı Adli Tıp 2. Üst Kurulunun ihtisas edildiğini belirtmek gereklidir. 2659 sayılı Adli Tıp Kanunu’nun 03.11.2016 tarihli ve 6754 sayılı Kanun’un 30. maddesi ile değişik Adli Tıp Üst Kurullarının Görevleri başlıklı 15. maddesinin “f” fıkrası uyarınca “Adlî Tıp İhtisas Kurulları ile Adlî Tıp Kurumu dışındaki sağlık kuruluşlarının heyet hâlinde verdikleri rapor ve görüşler arasında ortaya çıkan çelişkileri, konu ile ilgili uzman üyelerin katılımıyla inceler ve kesin karara bağlar.” düzenlemesi çerçevesinde Adli Tıp Üst Kurullarınca giderilmesi gereklidir. Anılan düzenlemeden de açıkça anlaşılacağı üzere, Adli Tıp Üst Kurulları çeşitli sağlık kuruluşları ile Adli Tıp İhtisas Kurulları raporları arasında çıkabilecek çelişkileri son merci olarak inceleyip kesin olarak karara bağlayacaktır…” denilmek sureti ile raporlar arasında çelişki bulunması halinde çelişkinin Adli Tıp Üst Kurullarınca incelenerek çelişkinin gidermesi gerektiğini, dosyada da Adli Tıp 2. İhtisas Kurulunun 15.02.2019 tarihli ve Adli Tıp 3. İhtisas Kurulunun 01.11.2017 tarihli raporları arasındaki çelişkinin giderilmesi gerektiğini, davacı lehine usulü kazanılmış hak doğduğundan bu hak gözetilerek dosyanın karara bağlanması gerekirken eksik ve hatalı inceleme neticesinde karar verildiğini belirterek istinaf isteminin kabulü ile yerel mahkeme kararının kaldırılmasına davanın kabulüne karar verilmesini talep etmiştir.
DELİLLERİN DEĞERLENDİRİLMESİ ve GEREKÇE
Davacı vekilinin HMK’nın 355. maddesi gereğince istinaf sebepleri ile sınırlı olarak, dosya içerisindeki bilgi ve belgeler, mahkeme kararının gerekçesi, dayanılan delillerin tartışılıp değerlendirilmesi ile yapılan inceleme sonunda;
Dava trafik kazasından kaynaklanan geçici ve sürekli işgöremezlik tazminatı istemine ilişkindir.
Davacı vekili, davalının Zorunlu Mali Sorumluluk Sigortacısı olduğu araçla davacının sevk ve idaresindeki aracın çarpışması sonucu meydana gelen trafik kazasında davacının yaralandığını belirterek geçici ve sürekli işgöremezlik tazminatın davalıdan tahsilini talep etmiş, mahkemece davacının memur olması sebebi ile maaşını tam aldığı geçici iş görmezlik zararı bulunmadığından bu yöndeki talebinin reddine, %18 oranında maluliyet oranı için belirlenen sürekli işgöremezlik tazminatının davalıdan tahsiline karar verilmiştir.
Davalı zarar görenin gerçek zararından sorumludur. Davacının geçici iş göremezlik süresince mahrum kaldığı kazanç kaybından davalının sorumlu tutulabilmesi için bu dönem zararının karşılanmamış olması ve zarar görenin aynı zarar nedeniyle iki kez ödeme almamış olması gerekir. Dairemizin kaldırma kararından sonra yapılan araştırmada davacının … Kaymakamlığı İlçe Gıda Tarım ve Hayvancılık Müdürlüğünde memur olarak çalıştığı kazadan sonra geçici iş göremezlik süresi içerisinde maaşını almaya devam ettiği, maaşı dışında ek ödeme, fazla mesai gibi aldığı başka bir ödeme bulunmadığı tespit edilmiş olduğundan 9 aylık geçici işgöremezlik süresince kazanç kaybı olmadığından bu yöndeki talebinin reddinde bir isabetsizlik bulunmamıştır.
Somut olayda, davacının maluliyetine ilişkin rapor Adli Tıp Kurumu 2 İhtisas Kurulundan alınmıştır. 06.02 2019 tarihli raporda 12.03.1964 doğumlu …’ın 17.10.2015 tarihinde maruz kaldığı trafik kazasına bağlı yürüyüş bozukluğu arızası nedeniyle Kas ve İskelet Sistemi Hastalıkları, Alt Ekstremite, Yürüyüş Bozuklukları Tablo 3.4 Hafif, c maddesine göre;kişinin tüm vücut özürlülük oranının %18.0 (yüzdeonsekiznoktasıfır) olduğu, tıbbi iyileşme süresinin 17.10.2015 tarihinden itibaren 9 (dokuz) aya kadar uzayabileceği belirlenmiş olup, bu rapor doğrultusunda hesaplanan sürekli iş göremezlik tazminatından davalının sorumlu tutulmasında bir isabetsizlik görülmemesine, Bölge Adliye Mahkemesi kararında davalı vekilinin sair istinaf sebepleri incelenmediğinden davacı yararına kazanılmış hak oluşmamasına göre davacının bu yöne ilişkin istinaf sebeplerinin de reddi gerekmiştir.
Yargıtay’ın yerleşik uygulamalarına göre; haksız fiil sonucu çalışma gücü kaybına uğranıldığı iddiası ve buna yönelik bir talebinin bulunması halinde, zararın kapsamının belirlenmesi açısından maluliyetin varlığı ve oranının belirlenmesi için Adli Tıp Kurumu İhtisas Dairesi veya Üniversite Hastanelerinin Adli Tıp Anabilim Dalı bölümleri gibi kuruluşların çalışma gücü kaybı olduğu iddia edilen kişide bulunan şikâyetler dikkate alınarak oluşturulacak uzman doktor heyetinden, haksız fiilin gerçekleştiği tarihte yürürlükte olan yönetmelik hükümleri dikkate alınarak yapılması gerekmektedir. Mahkeme tarafından alınan maluliyet tespitine ilişkin raporun belirlenen bu esaslara, oluşa, usul ve yasaya uygun olması nedeni ile rapor doğrultusunda ve gerekçeleri açıklanarak sürekli işgöremezlik tazminatına karar verilmiş olmasında bir usulsüzlük görülmemiştir.
Açıklanan nedenlerle, olaya ilişkin alınan bilirkişi raporlarının dosya kapsamına uygun olduğu, kararın yeterli gerekçe içerdiği, davacı vekilinin ileriye sürdüğü istinaf sebeplerinin yerinde olmadığı ve ilk derece mahkemesi kararı usul ve esas yönünden yasaya uygun bulunduğundan, davacı vekilinin istinaf başvurusunun HMK.nın 353 /1-b.1 maddesi gereğince esastan reddine karar verilmiştir.
HÜKÜM : Gerekçesi yukarıda izah edildiği üzere;
1-Davacı vekilinin istinaf başvurusunun Hukuk Muhakemeleri Kanunun 353/1-b.1. maddesi gereğince ESASTAN REDDİNE,
2-Harçlar Kanunu gereğince alınması gereken 269,80-TL karar harcından peşin alınan 80,70-TL harcın mahsubu ile bakiye 189,10-TL harcın davacıdan alınarak hazineye gelir kaydına,
3-Davacı tarafça yapılan istinaf yargılama giderlerinin üzerinde bırakılmasına,
4-Gider avansından artan kısım varsa karar kesinleştiğinde davacıya iadesine ,
5-Kararın taraflara usulüne uygun şekilde tebliğine, karar kesinleştiğinde yatırdıkları oranda kendilerine iadesine,
6-Karar tebliği, harç mahsup, iade ve tahsil işlemlerinin ilk derece mahkemesince yerine getirilmesine,
Dosya üzerinden yapılan inceleme sonunda HMK.nın 362/1.a maddesi gereğince miktar itibariyle KESİN olmak üzere 10.07.2023 tarihinde oy birliği ile karar verildi.

Başkan

Üye

Üye

Katip

* Bu belge, 5070 sayılı Kanun hükümleri gereğince elektronik imza ile imzalanmıştır.