Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.
Ankara BAM 26. Hukuk Dairesi 2023/36 Esas – 2023/693 Karar
T.C.
ANKARA
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
26. HUKUK DAİRESİ
ESAS NO : 2023/36
KARAR NO : 2023/693
T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
K A R A R
İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ : ANKARA 10. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
TARİHİ : 20/10/2022
NUMARASI : 2021/780 Esas 2022/718 Karar
DAVACI :
VEKİLİ :
DAVALI :
DAVANIN KONUSU : Trafik Kazası Nedeniyle Maddi Tazminat
KARAR TARİHİ : 13/10/2023
GEREKÇELİ KARAR
YAZILMA TARİHİ : 06/11/2023
Mahalli mahkemesince verilen karara karşı davalı vekili tarafından süresi içinde istinaf kanun yoluna başvurulmuş olup, başvuru şartlarının yerine getirildiği dosya üzerinde yapılan ön inceleme ile anlaşılmakla yapılan istinaf incelemesi sonunda;
TARAFLARIN İDDİA VE SAVUNMALARI
Davacı vekili, 29.03.2017 tarihinde davacının içinde yolcu olarak bulunduğu dava dışı …’un sevk ve idaresindeki … plakalı araçla, zorunlu mali mesuliyet sigorta poliçesi bulunmayan dava dışı …’in sevk ve idaresindeki … plakalı aracın karıştığı trafik kazasında kusursuz davacının yaralandığını ve malul kaldığını, dava dışı araç işleteni ve araç sürücüsüne karşı açtıkları Ankara 12. Asliye Hukuk Mahkemesinin 2018/288 E sayılı dava dosyası kapsamında Ankara Üniversitesi Tıp Fakültesi Adli Tıp Anabilim Dalı Başkanlığı tarafından düzenlenen 27.11.2018 tarihli Adli Tıp Raporu ile davacının %100 oranında malul kaldığı ve sürekli olarak başka birinin bakımına muhtaç hale geldiğinin tespit edildiğini, bakıcı gideri zararları için alınan 18.11.2019 tarihli bilirkişi raporunda bakıcı zararlarının 1.846.711,96 TL olarak belirlendiğini, bakıcı gideri zararlarının kaza tarihinde geçerli sağlık/tedavi gideri teminatını aştığını, bu nedenle davalı … bakıcı gideri zararlarının tazmininden tahsilde tekerrür olmamak üzere kaza tarihinde geçerli teminat limiti ile sorumlu olduğunu, davalı …başvuruda bulunulduğunu, başvuru dilekçe ve eklerinin 01.11.2021 tarihinde …tebliğ edilmesine rağmen ödeme yapılmadığını, arabuluculuk başvurusunda taraflar arasında anlaşma sağlanamadığını, dava konusu trafik kazası nedeni ile Ankara 43. Asliye Ceza Mahkemesinin 2018/644 E sayılı dosyası ile ceza yargılaması yapıldığını belirterek 330.000,00 TL bakıcı giderinin kaza tarihinden itibaren işleyecek avans faizi ile birlikte davalıdan teminat limiti ile sorumlu olmak üzere tahsilde tekerrür olmamak üzere tahsiline karar verilmesini talep etmiştir.
Davalı vekili, dava konusu alacağın zamanaşımına uğradığını, davacı tarafından davadan önce yapılan başvuru üzerine davalı tarafından 22.02.2018 tarihinde 252.120,00 TL, 26.03.2018 tarihinde 77.880,00 TL olmak üzere teminat limiti olan 330.000 TL tazminatın davacıya ödendiğini, yapılan bu ödeme ile davacının zararının karşılandığını ve limitin tükendiğini, davayı kabul anlamına gelmemekle 29.03.2017 tarihinde davacı …’un yaralanmasına neden olan trafik kazasının meydana gelmesindeki kusur oranının tespit edilmesinin gerektiğini, davalının sorumluluğunun Zorunlu Mali Mesuliyet Sigortası bulunmayan plakası tespit edilemeyen araç sürücüsünün kazanın oluşumundaki kusuru ile sınırlı olduğunu, bu husus dışında zarar görenin kazanın meydana gelmesinde ve zararın artmasında kusurunun bulunup bulunmadığının araştırılmasının gerektiğini, davayı kabul anlamına gelmemek ile birlikte davalı hakkında tazminata hükmedilmesi durumunda ödenmek zorunda kalınan tazminatın … plakalı araç maliki ve sürücüsüne rücu edileceğini, bu nedenle davanın araç maliki …. Ltd. Şti. ile sürücü …’e ihbarı gerektiğini, meydana gelen kaza ile davacının gerçek zararı arasında illiyet bağının bulunup bulunmadığı, olayda hatır taşıması olup olmadığı, Sosyal Güvenlik Kurumu tarafından zarar görene gelir bağlanıp bağlanılmadığının, geçici iş göremezlik tazminatı ödemesinin yapılıp yapılmadığının belirlenmesinin gerektiğini, kaza tarihi itibariyle sürekli sakatlık ve sürekli bakıcı gideri için ödenebilecek toplam azami teminat limitinin 330.000,00 TL olduğunu, … için hesaplanan sürekli sakatlık tazminatı, teminatı doldurduğundan, bakıcı giderine ilişkin talebin karşılanmasının mümkün olamadığını, başvuru üzerine davalının sorumlu olduğu tutar hak sahibine ödendiğinden bakiye muaccel bir alacak bulunmadığını dolasıyla faiz istenemeyeceğini belirterek davanın reddini savunmuştur.
İLK DERECE MAHKEMESİ KARARI
Mahkemece davanın, … sorumluluğuna dayalı tazminat isteminden ibaret olup, davacının içerisinde yolcu olarak bulunduğu sürücü …’un sevk ve idaresindeki … plakalı araç ile seyir halinde bulundukları sırada 29.03.2017 tarihinde … plakalı aracın karıştığı trafik kazası nedeniyle yaralandığı, bu aracın Güvence Hesabı teminatında olduğu iddiasına dayalı olarak bakıcı gideri tazminatı şeklinde maddi tazminatın kaza tarihinden itibaren işleyecek avans faiziyle birlikte davalıdan tahsili istemine ilişkin olduğu, kaza tarihi, dava tarihi ve uzayan ceza zamanaşımı dikkate alınarak davaya konu trafik kazası sonucu davacı yaralanmış olmakla taksirle yaralama eylemi için ceza zamanaşımı süresi, olay tarihinde yürürlükte bulunan 5237 sayılı TCK’nın 66/1-e maddesi uyarınca 8 yıl olduğundan davalının zamanaşımı definin yerinde olmadığı, somut olayda, davacı hakkında hükme esas alınan maluliyet raporunda davacının sürekli olarak bakıcı ihtiyacının olduğu tespit edilmiş olup dosya içerisindeki kusur raporunda dava dışı sigortasız … plakalı araç sürücüsünün %100 oranında kusurlu olduğunun bilirkişi raporu ile sabit olduğu, davalının zarardan sürücünün kusuru oranında sorumlu olacağı, davacının bakıcı giderine ilişkin gerçek zararının 5.348.085,90 TL olduğunun bilirkişi raporu belirlendiği, davacı yan teminat altındaki kusurlu araçta yolcu olmadığından hatır taşıması indirimi yapılamayacağı, davalı yanca teminatın tamamının davacıya ödendiği bu nedenle sorumluluklarının kalmadığını beyan edilmiş ise de hasar dosyasının incelenmesinden davacıya yapılan ödemenin sürekli sakatlık teminatına ilişkin olduğu, tedavi giderlerine ilişkin teminatın kaza tarihi itibariyle 330.000,00 TL olduğu, 6098 Sayılı TBK’nun 54. maddesinde tedavi giderleri ile çalışma gücünün azalmasından veya yitirilmesinden doğan kayıplar, bedensel zararlar kapsamında sayılmış olup, ZMSS Genel Şartlarında da sakatlık nedeniyle ayrı, tedavi giderleri nedeniyle ayrı teminatlar verildiği, sakatlık tazminatı hesaplanırken mağdurun meslekte kazanma gücü kaybı oranına göre elde edeceği gelirdeki azalma hesaplanırken, bakıcı giderlerinin; mağdurun bakımı, hastaneye gidip gelmesi, ilaçları, gerektiğinde sürekli yanı başında bulunması gereken hasta bakıcı-yardımcı maaş ve ücretleri olduğu, daimi iş gücü kaybı tazminatı ile yaşam boyu bakım giderleri farklı tazminat kalemleri olup, yaşam boyu bakıcı giderlerinin sakatlık teminatı kapsamında değerlendirilmesinin mümkün olmadığı, Yargıtay 4. Hukuk Dairesi’nin kökleşen içtihatların da bu yönde olduğu, bu halde yaşam boyu bakıcı giderlerinin tedavi giderleri teminatı kapsamında olduğu (aynı yönde Ankara BAM 26 HD 2020/67 E ve 2022/1497 K nolu kararı ),davacı tarafından davalıya başvuruda bulunmuş olup davalının temerrüt tarihinden itibaren araç hususi olmakla yasal faizden sorumlu olacağı gerekçesiyle davanın kabulü ile 330.000 TL bakıcı gideri tazminatının 21.11.2021 tarihinden itibaren işleyecek yasal faizi ile birlikte davalıdan alınarak davacıya verilmesine karar verilmiş; hükme karşı davalı vekili tarafından istinaf kanun yoluna başvurulmuştur.
İLERİ SÜRÜLEN İSTİNAF SEBEPLERİ
Davalı vekili istinaf başvuru dilekçesinde özetle; 29.03.2017 tarihinde meydana gelen trafik kazasıyla ilgili olarak davadan önce davacı tarafından davalıya yapılan başvuru üzerine davalı tarafından yapılan inceleme sonucu davacıya 22.02.2018 tarihinde 252.120 TL, 26.03.2018 tarihinde 77.880 TL tazminat ödendiğinden yapılan bu ödeme ile davacının zararı karşılanmış olup davalının sorumluluğunun kalmadığını, davacı tarafça 16.02.2018 tarihinde davalının ibra edildiğini, ibraname ve ödeme üzerinden 2 yıllık hak düşürücü süre geçtikten sonra 22.12.2021 tarihinde maddi zararların karşılanması için açılan eldeki davanın hak düşürücü süre yönünden reddi gerekirken kabulünün yasaya aykırı olduğunu,
Mahkemece hükme esas alınan raporun hatalı olduğunu, Karayolları Motorlu Araçlar Zorunlu Mali Sorumluluk Sigortası Genel Şartlarında yapılan değişiklik ile 01.06.2015 tarihinden itibaren gerçekleşen trafik kazalarına ilişkin olarak yapılacak hesaplamalarda TRH 2010 tablosunun ve %1,8 faiz oranının dikkate almasını, Anayasa Mahkemesi tarafından 2918 sayılı Karayolları Trafik Kanunun 90. maddesinde Genel Şartlara yapılan atıf iptal etmiş olmakla birlikte, aynı Kanunun 93. Maddesi ile 5684 sayılı Kanunun 11 ve 6102 sayılı TTK’nın 1425 maddeleri gereği Zorunlu Mali Sorumluluk Sigortası Genel Şartların halen yürürlükte olduğunu, 2918 sayılı Kanunun 90. Maddesinde zorunlu mali sorumluluk sigortası kapsamında tazminatın 2918 sayılı kanun ile 6098 sayılı Türk Borçlar Kanununa göre hesaplanacağının düzenlendiğini, 2918 sayılı kanunda tazminatın hesaplanmasına ilişkin bir hüküm bulunmadığını, 6098 sayılı Borçlar Kanununda ise haksız fiile ilişkin tazminatın nasıl hesaplanacağı konusunda sadece genel kurallar belirlenmiş olup, hesaplamaya ilişkin detayların belirtilmediğini, bu Genel Şartlarda yer alan hesaplamaya ilişkin TRH 2010 tablosu ve 1,8 teknik faiz ile hesaplama yapılması gerektiğine yönündeki 2918 sayılı Kanun ile 6098 sayılı Kanuna aykırı olmayan hükümlerinin, gerçek zararın hesaplanmasını sağladığı ölçüde dikkate alınması yasal bir zorunluluk olup Mahkemece bu husus ve itirazlar dikkate alınmadan karar verildiğini,
Kaza tarihinde yürürlükte olan zorunlu mali mesuliyet sigorta poliçesi genel şart değişikliğinin (01.06.2015) Yürürlük Tarihi Sonrası Meydana Gelen Kazalarda A.5-b maddesinde, … kaza nedeniyle mağdurun tedavisine başlanmasından itibaren mağdurun sürekli sakatlık raporu alana kadar tedavi süresince ortaya çıkan bakıcı giderleri, tedaviyle ilgili diğer giderler ile trafik kazası nedeniyle çalışma gücünün kısmen veya tamamen azalmasına bağlı giderlerin sağlık gideri teminatı kapsamında olduğu ancak Sağlık giderleri teminatının Sosyal Güvenlik Kurumunun sorumluluğunda olduğu ilgili teminat dolayısıyla sigorta şirketinin ve … 2918 sayılı Karayolları Trafik Kanununun 98 inci maddesinden kaynaklanan sorumluluklarının sona erdiği, aynı Genel Şartların A.5 maddesinde teminat kapsamına giren zararların açıklandığı, A.5-b ve A.6-o bentlerinde de teminat içeriği dışında kalan tüm zararların (Geçici iş göremezlik, geçici bakıcı gideri, rapor bedeli, cenaze gideri, ulaşım, yol ve yemek gibi zararların) teminat kapsamı dışında olduğu belirtilmiş olup davalının geçici iş göremezlik ve bakıcı giderleri talepleri ile ilgili bir sorumluluğu bulunmadığını,
Yargıtay 17. Hukuk Dairesi 2019/14 E 2019/9227 K sayılı ilamında da görüleceği üzere kaza tarihinde yürürlükte olan mevzuata göre sürekli bakıcı gideri talebi ile ilgili ayrı bir teminatın bulunmadığı “sürekli bakıcı giderine ilişkin talebin sürekli sakatlık teminat limitinin tüketilmiş olması nedeniyle reddine karar verilmiş; Gaziantep Bölge Adliye Mahkemesi 17. Hukuk Dairesi kararı, davacı vekili ile davalı vekili tarafından temyiz edilmiştir. sürekli sakatlık teminatı dışında bir İlk derece mahkemesince verilen karara yönelik olarak davalı vekili tarafından yapılan istinaf başvurusu üzerine HMK’nın 355 vd. maddeleri kapsamında yöntemince yapılan inceleme sonucunda Bölge Adliye Mahkemesince esastan verilen nihai kararda, dosya kapsamına göre saptanan somut uyuşmazlık bakımından uygulanması gereken hukuk kurallarına aykırı bir yön olmadığı gibi HMK’nın 369/1. ve 371. maddelerinin uygulanmasını gerektirici nedenlerin de bulunmamasına göre usul ve yasaya uygun Bölge Adliye Mahkemesi kararının onanmasına karar vermek gerekmiştir” ifadeleriyle durumun izah edildiğini, dava konusu kazanın yaşandığı tarihte sağlık gideri teminatı ile ilgili olarak Sosyal Güvenlik Kurumu sorumlu olduğundan Güvence Hesabı’nın bir sorumluluğu bulunamadığını,
Mahkemece hükmedilen alacağa 21.11.2021 tarihinden itibaren faiz işletilmesine karar verilmiş ise de temerrüt oluşmadığını, davalı tarafından sorumlu olduğu tutarın hak sahibine ödendiğini belirterek istinaf isteminin kabulü ile yerel mahkeme kararının kaldırılmasına davanın reddine karar verilmesini talep etmiştir.
DELİLLERİN DEĞERLENDİRİLMESİ ve GEREKÇE
Davalı vekilinin HMK’nın 355. maddesi gereğince istinaf sebepleri ile sınırlı olarak, dosya içerisindeki bilgi ve belgeler, mahkeme kararının gerekçesi, dayanılan delillerin tartışılıp değerlendirilmesi ile yapılan inceleme sonunda;
Dava, trafik kazasında yaralanmadan kaynaklanan bakıcı gideri tazminatı istemine ilişkindir.
Davacı vekili, dava konusu trafik kazası nedeniyle yaralanan davacı yolcu için, karşı aracın zorunlu mali mesuliyet sigorta poliçesi bulunmadığından davalı Güvence Hesabından bakıcı gideri tazminatı talep etmiş olup; mahkemece davanın kabulüne 330.000 TL bakıcı gideri tazminatın 21.11.2021 temerrüt tarihinden itibaren işleyecek yasal faizi ile birlikte davalıdan tahsiline karar verilmiştir.
Davalı vekili, hakdüşürücü süre, hesaplama yöntemi, bakıcı giderinin sürekli sakatlık teminatı içinde olup poliçe limitinin ödendiğini, bakıcı gideri tazminatının poliçe teminatı kapsamında olmadığını, faize yönelik olarak istinaf talebinde bulunmuştur.
5684 sayılı Sigortacılık Kanununun 14. Maddesine göre; Güvence Hesabı,
a) Sigortalının tespit edilememesi durumunda kişiye gelen bedensel zararlar için,
b)Rizikonun meydana geldiği tarihte geçerli olan teminat tutarları dâhilinde sigortasını yaptırmamış olanların neden olduğu bedensel zararlar için,
c)Sigorta şirketinin malî bünye zaafiyeti nedeniyle sürekli olarak bütün branşlarda ruhsatlarının iptal edilmesi ya da iflası halinde ödemekle yükümlü olduğu maddî ve bedensel zararlar için,
ç) Çalınmış veya gasp edilmiş bir aracın karıştığı kazada, Karayolları Trafik Kanunu uyarınca işletenin sorumlu tutulmadığı hallerde, kişiye gelen bedensel zararlar için başvurulabileceği düzenlenmiştir. Sigortacılık Kanununun 14. Maddesine dayanılarak çıkarılan Güvence Hesabı Yönetmeliğinin 9/b maddesi uyarınca, rizikonun meydana geldiği tarihte geçerli olan teminat tutarları dahilinde sigortasını yaptırmamış olanların neden olduğu bedensel zararlar Güvence Hesabından talep edilebilir.
6098 sayılı Türk Borçlar Kanunun Bedensel zarar başlıklı 54. Maddesinde “Bedensel zararlar özellikle şunlardır:
1. Tedavi giderleri.
2. Kazanç kaybı.
3. Çalışma gücünün azalmasından ya da yitirilmesinden doğan kayıplar.
4. Ekonomik geleceğin sarsılmasından doğan kayıplar.
Bedensel zarara uğrayan kimse tamamen veya kısmen çalışamamasından ve ilerde ekonomik yönden uğrayacağı yoksunluktan kaynaklanan zarar ve ziyanı ile bütün masraflarını zarar verenlerden isteyebilir.
Bunlar doktrin ve Yargıtay uygulamaları ile geçici işgöremezlik nedeniyle iş ve kazanç kaybı, sürekli işgöremezlik, kalıcı sakatlık yada maluliyet nedeniyle çalışma gücü ve kazanç kaybı, tedavi giderleri ve tüm iyileşme sürecinde yapılan her türlü masraflar ve ekonomik geleceğin sarsılmasından doğan kayıplar olarak kabul edilmektedir.
2918 sayılı Karayolları Trafik Kanunun İşletenin Hukuki Sorumluluğu başlıklı 85. maddesinde işletenin sorumlu olduğu zararlar belirlenmiş, “Bir motorlu aracın işletilmesi bir kimsenin ölümüne veya yaralanmasına yahut bir şeyin zarara uğramasına sebep olursa, motorlu aracın bir teşebbüsün unvanı veya işletme adı altında veya bu teşebbüs tarafından kesilen biletle işletilmesi halinde, motorlu aracın işleteni ve bağlı olduğu teşebbüsün sahibi, doğan zarardan müştereken ve müteselsilen sorumlu olurlar.” denilmiş, aynı kanunun 91. maddesinde ise “İşletenlerin, bu Kanunun 85 inci maddesinin birinci fıkrasına göre olan sorumluluklarının karşılanmasını sağlamak üzere mali sorumluluk sigortası yaptırmaları zorunludur.” şeklinde belirtilmiştir. 6111 sayılı yasa ile değiştirilen 2918 sayılı yasanın 98. maddesinin başlığı “Sağlık hizmet bedellerinin ödenmesi” olarak düzenlenmiş ve trafik kazaları sebebiyle üniversitelere bağlı hastaneler ve diğer bütün resmî ve özel sağlık kurum ve kuruluşlarının sundukları sağlık hizmet bedelleri, kazazedenin sosyal güvencesi olup olmadığına bakılmaksızın genel sağlık sigortalısı sayılanlar için belirlenen sağlık hizmeti geri ödeme usul ve esasları çerçevesinde Sosyal Güvenlik Kurumu tarafından karşılanacağı belirtilmiştir. Ancak, Sosyal Güvenlik Kurumu, tüm tedavi giderlerinden değil, söz konusu madde kapsamında kalan belgeli ve resmi yada özel sağlık kuruluşlarında yapılan sağlık hizmet bedellerinden sorumludur.
Yukarıda belirtilen maddelerden de anlaşılacağı üzere bakıcı gideri tazminatı, yaralanan kişinin iyileşme süresince veya ömür boyu başkasının bakımına ihtiyaç duyması nedeniyle ortaya çıkan zararı olup, 2918 sayılı KTK’nın 98. maddesinde belirtilen sağlık hizmet bedeli sayılamayacağı gibi, iyileşme süresince meydana gelen ve TBK’nın 54. maddesinde de sayılan bu zarardan zarar sorumluları KTK’nın 85 ve 91. maddeleri gereğince araç işleteni ve zorunlu mali sorumluluk sigortası ve dolayısıyla Güvence Hesabı sorumlu olduğundan ve KTK’nın 98. maddesinde belirtilen SGK’nın sorumlu olduğu sağlık hizmet bedeli kapsamında geçici işgöremezlik, bakıcı gideri ve tüm tedavi giderleri zararı bulunmadığından ve yasa ile düzenlenmeyen hususun zorunlu mali sorumluluk sigortası genel şartları ile düzenlenmesi mümkün olmadığı gibi, kanun maddesine aykırı genel şart hükümleri de getirilemeyecektir. (Yargıtay 10.H.D.’nin 2016/10172 E. 2019/10217 K. 24.12.2019 Tarihli, Yargıtay 17. Hukuk Dairesinin 2012/5743-2013/4496 sayılı, 01.04.2013 tarihli ilamı vb). 6098 sayılı Türk Borçlar Kanunu’nun 54. maddesinde, bedensel zarar kapsamına giren zarar türleri örnekseme yoluyla sayılmış olup kapatılan Yargıtay 17. Hukuk Dairesi’nin ve Yargıtay 4. Hukuk Dairesi’nin yerleşik uygulamaları gereği geçici iş göremezlik, bakıcı gideri ve SGK sorumluluğunda olmayan (belgesiz) tedavi giderleri de anılan kanun hükmü kapsamında tazmini gereken zararlardandır.
Nitekim Anayasa Mahkemesinin 17/7/2020 tarihinde 2019/40 E-2020/40 K. sayılı kararı ile Karayolları Trafik Kanunu’nun 90. maddesinin birinci cümlesinde yer alan “…ve bu Kanun çerçevesinde hazırlanan genel şartlarda…” ibaresi ile ikinci cümlesindeki “…ve genel şartlarda…” ibaresinin ve 92. maddesinin (i) bendinin Anayasa’ya aykırı olduğuna ve iptaline karar vermiş olması nedeniyle davacının zararının ve zararın kapsamının 2918 sayılı KTK.nın ve 6098 sayılı TBK’nın haksız fiile ilişkin hükümlerine ve Yargıtay uygulamalarına göre belirlenmesi gerekir.
6098 Sayılı TBK’nın 54. maddesinde tedavi giderleri ile çalışma gücünün azalmasından veya yitirilmesinden doğan kayıplar, bedensel zararlar kapsamında sayılmış, ZMSS Genel Şartlarında da sakatlık nedeniyle ayrı, tedavi giderleri nedeniyle ayrı teminatlar verilmiştir.
Sakatlık tazminatı hesaplanırken mağdurun meslekte kazanma gücü kaybı oranına göre elde edeceği gelirdeki azalma hesaplanırken, bakıcı giderleri; mağdurun bakımı, gerektiğinde sürekli yanında bulunması gereken hasta bakıcı-yardımcı maaş ve ücretleridir.
Daimi iş gücü kaybı tazminatı ile yaşam boyu bakım giderleri farklı tazminat kalemleri olup, yaşam boyu bakıcı giderlerinin sakatlık teminatı kapsamında değerlendirilmesi mümkün değildir. Yargıtay 4. Hukuk Dairesi’nin kökleşen içtihatları da bu yöndedir. Dava konusu olayda kaza tarihi olan 2017 yılında Hazine Müsteşarlığı tarafından yayınlanan Asgari Sigorta Teminatlarına İlişkin Tarife Ve Talimatta 01.01.2017 tarihinden itibaren geçeri olmak üzere zorunlu mali sorumluluk sigortası sağlık gideri teminatının kişi başına 330.000,00 TL. , sakatlanma ve ölüm teminatının kişi başına 330.000,00 TL. olduğu belirlenmiştir. Bahsedilen iki sorumluluğun her biri diğerinden bağımsızdır.
Açıklanan nedenler davacının bakıcı gideri zararı teminat kapsamında olduğundan davalı sigortasız araç sürüsüne izafe edilen %100 kusur oranına göre davacının Ankara Üniversitesi Tıp Fakültesi Adli Tıp Anabilim Dalı Başkanlığının 17.06.2022 tarihli raporu ile 04.09.2015 doğumlu …’un 29.03.2017 tarihli yaralanması neticesinde; Çalışma Gücü Ve Meslekte Kazanma Gücü Kaybı Oranı Tespit İşlemleri Yönetmeliği hükümlerine göre vücut genel çalışma gücünden %100(yüzdeyüz) oranında kaybettiği, Özürlülük Ölçütü Sınıflandırılması ve Özürlülere Verilecek Sağlık Kurulu Raporları Hakkında Yönetmelik hükümlerine göre özür oranının %100(yüzdeyüz) olduğu, devamlı surette iş göremezlik halinde kaldığı, Maluliyet Tespiti İşlemleri Yönetmeliği’ nin 12. Maddesine (03.08.2013-28727 sayılı resmi gazete) göre devamlı surette başka birinin bakımına muhtaç olduğu, bakıcı gideri karşılığı olarak 30.09.2022 tarihli aktüer bilirkişi raporuyla hesaplanan 5.348.085,90 TL bakıcı gideri tazminatı yönünden de davanın davalının teminat limitiyle sınırlı olarak kabulüne karar verilmesinde, davalı şirket tarafından davadan önce yapılan ödemenin davacının sürekli iş göremezlik zararına karşılık sakatlık teminatına ilişkin olmasına, bakıcı gideri için davalının dava öncesi ödenmemiş 330.000 TL’lik tedavi gideri teminatının bulunmasına, davacının dava öncesi 26.10.2021 tarihli başvurusunun 01.11.2021 tarihinde davalıya tebliğ edilmiş olması ve davalı tarafından 05.11.2021 tarihinde talebin reddedilmiş olması nedeniyle davalının 21.11.2021 tarihinden itibaren işleyecek yasal faizle sorumlu tutulmasında, 19.02.2018 tarihli ibranamenin sürekli işgöremezlik tazminatına ilişkin olması nedeniyle davanın süresinde açılmış olmasına, davacının davalının sorumlu olduğu araçta taşınan olmaması nedeniyle hatır taşıması indirimi yapılmamış olmasında bir isabetsizlik bulunmamasına göre davalı vekilinin anılan yönlere ilişkin istinaf sebepleri yerinde görülmemiştir.
Davacı vekili tarafından, davacı … ile annesi …, babası … adına dava konusu kazayla ilgili olarak kazaya karışan ZMMS poliçesi bulunmayan … plakalı araç sürüsü … ile maliki ….Ltd.Şti aleyhine açılan Ankara 12 Asliye Hukuk Mahkemesinin 25.12.2020 Tarih 2018/288 Esas 2020/286 Karar sayılı ilamı ile “davanın kısmen kabulü ile 5.000,00 TL geçici iş göremezlik tazminatı talebinin reddine,825.215,632 TL sürekli iş göremezlik, 1.477.369,57 TL bakıcı gideri tazminatının kaza tarihi olan 29/03/2017 tarihinden itibaren işleyecek yasal faiz ile davalılardan müştereken müteselsilen alınarak davacılar …’ya, 40.000,00 TL manevi tazminatın davacı …’a, 40.000,00 TL manevi tazminatın davacı …’ya kaza tarihi olan 29/03/2017 tarihinden itibaren işleyecek yasal faiz ile davalılardan müştereken müteselsilen alınarak ödenmesine, fazlaya ilişkin taleplerin reddine” karar verildiği, karar henüz kesinleşmemiş ise de eldeki davada hüküm altına alınan bakıcı gideri tazminatın talep gibi diğer sorumlularla tahsilde tekerrür oluşturmamak üzere davalı … tahsiline karar verilmesi gerekirken yazılı şekilde hüküm tesisi isabetli görülmediğinden davalı vekilinin anılan yöne ilişkin istinaf talebinin kabulü ile yerel mahkeme kararının HMK’nın 353/1-b-2 maddesi uyarınca kaldırılması ve düzeltilerek yeniden esas hakkında karar verilmesi gerekmiş ve aşağıdaki şekilde hüküm kurulmuştur.
HÜKÜM : Gerekçesi yukarıda izah edildiği üzere;
I-Davalı vekilinin istinaf başvurusunun kabulü ile ilk derece mahkemesi kararının KALDIRILMASINA,
HMK’nın 353/1.b.2.maddesi gereğince YENİDEN ESAS HAKKINDA HÜKÜM KURULMASINA,
Buna göre;
1-Davanın kabulü ile 330.000,00 TL bakıcı gideri tazminatının 21.11.2021 tarihinden itibaren işleyecek yasal faizi ile birlikte diğer sorumlularla tahsilde tekerrür oluşturmamak üzere davalıdan alınarak davacıya verilmesine,
2-492 Sayılı Harçlar Kanunu gereğince, alınması gereken 22.542,30 TL nispi karar ve ilam harcın, peşin alınan 1.127,12 TL harcın mahsubu ile noksan olan 21.415,18 TL’nin davalıdan tahsili ile hazineye irad kaydına,
3-Arabuluculuk aşamasında harcanan 1.320,00 TL giderin davalıdan tahsili ile hazineye gelir kaydına,
4-Davacı tarafça yatırılan 59,30 TL başvurma harcı, 1.127,12 TL peşin harç olmak üzere toplam 1.186,42 TL’nin davalıdan tahsili ile davacıya ödenmesine,
5-Davacı tarafından yapılan 2.315,70 TL tebligat/posta/müzekkere masrafı ve bilirkişi ücreti yargılama giderinin davalıdan alınarak davacıya verilmesine,
6-Avukatlık Asgari Ücret Tarifesi uyarınca, davacı yararına hesaplanan 49.200,00-TL vekalet ücretinin davalıdan alınarak, kendisini vekil ile temsil ettiren davacıya verilmesine,
7-Taraflarca yatırılan gider ve delil avansının kullanılmayan kısmının karar kesinleştiğinde ve talep halinde taraflara iadesine,
II-İSTİNAF HARÇ VE GİDERLERİ YÖNÜNDEN:
1-Davalı tarafından peşin olarak yatırılan istinaf karar harcının karar kesinleştiğinde ve talep halinde davalıya iadesine,
2-Davalı tarafından yapılan toplam 79,70 TL istinaf yargılama giderinin davacıdan alınarak, davalıya verilmesine,
3-İstinaf başvuru harcı peşin alındığından bu konuda karar verilmesine yer olmadığına,
4-Kullanılmayan istinaf gider avansının talep halinde davalıya iadesine
5-Kararın usulüne uygun şekilde taraflara tebliğine,
Dosya üzerinden yapılan inceleme sonucu HMK’nın 361/1 maddesi gereğince kararın tebliğinden itibaren İKİ HAFTALIK SÜRESİ İÇİNDE TEMYİZİ KABİL olmak üzere oy birliği ile 13.10.2023 tarihinde karar verildi.
Başkan
Üye
Üye
Katip
* Bu belge, 5070 sayılı Kanun hükümleri gereğince elektronik imza ile imzalanmıştır.