Emsal Mahkeme Kararı Ankara Bölge Adliye Mahkemesi 26. Hukuk Dairesi 2023/341 E. 2023/245 K. 07.04.2023 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C. ANKARA BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
26. HUKUK DAİRESİ Esas-Karar No: 2023/341 – 2023/245
T.C.
ANKARA
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
26. HUKUK DAİRESİ

ESAS NO : 2023/341
KARAR NO : 2023/245

T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
K A R A R

İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ : ANKARA 5. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
TARİHİ : 19/12/2022
NUMARASI : 2020/326 Esas 2022/752 Karar

DAVACI
VEKİLLERİ :
DAVALI :
VEKİLİ :
DAVANIN KONUSU : Tazminat (Cismani Zarar Sebebiyle Açılan)

KARAR TARİHİ : 07/04/2023
GEREKÇELİ KARAR
YAZILMA TARİHİ : 28/04/2023

Mahalli mahkemesince verilen karara karşı davacı vekili ve davalı … vekili tarafından süresi içinde istinaf kanun yoluna başvurulmuş olup, başvuru şartlarının yerine getirildiği dosya üzerinde yapılan ön inceleme ile anlaşılmakla yapılan istinaf incelemesi sonunda;
TARAFLARIN İDDİA VE SAVUNMALARI;
Davacı vekili, 23.07.2014 tarihinde davacının yolun karşısına geçmeye çalışırken plakası tespit edilemeyen motosikletli bir şahsın davacıya çarptığını, meydana gelen kaza sonucu davacının yaralandığını, Ankara Cumhuriyet Başsavcılığı tarafından yürütülen soruşturmada daimi arama kararı verildiğini, kazanın meydana gelmesinde davacının hiçbir kusurunun bulunmadığını, kazaya sebebiyet veren araç sürücüsünün ise tedbirsiz, dikkatsiz ve alkollü bir şekilde araç kullanmaktan dolayı asli ve tamamen kusurlu olduğunu, kazaya karışan araç sürücüsünün tespit edilememesinden dolayı meydana gelen geçici ve kalıcı iş göremezlik tazminatından davalı … sorumlu olduğunu belirterek fazlaya dair haklar saklı kalmak kaydıyla 500,00 TL geçici göremezlik, 500,00 TL kalıcı iş göremezlik tazminatının davalıdan tahsiline karar verilmesini talep etmiş, 21.07.2022 tarihli dilekçesi ile geçici iş göremezlik tazminatı talebini 9.177,34 TL’ye, sürekli iş göremezlik tazminatı talebini 37.490,60 TL olarak ıslah etmiştir.
Davalı vekili, davacı tarafından davadan önce başvuru yapılmadığını, kazadan sonra kaza tespit tutanağı tutulmadığını, dava konusu maddi vakıanın şaibeli olduğunu, … Yönetmeliğine göre motorlu bisikletlerin kullanılmasından ileri gelen zararlardan davalının sorumlu olmadığını, kazaya sebep olan aracın silindir hacminin 50 cm3 üstünde olduğunun davacı tarafından ispat edilmesi gerektiğini, davacı yayanın yolu kontrol etmeden dikkatsizce yola çıktığından asli kusurlu olduğunu, kazadaki kusur durumunun ve kusurlu hareket ile meydana geldiği iddia olunan zarar arasındaki illiyet bağının tespit edilmesi gerektiğini, geçici iş göremezlik tazminatının teminat kapsamında olmadığını belirterek davanın reddini istemiştir.
İLK DERECE MAHKEMESİ KARARI;
Mahkemece toplanan deliller ve benimsenen bilirkişi raporuna göre; Ankara Bölge Adliye 26. HD’nin 2018/2622 E.-2020/988 K. sayılı ve 07/07/2020 tarihli kaldırma kararı sonrasında davacının bildirmiş olduğu tanıkların dinlendiği, davacının 23.07.2014 tarihinde plakasını tespit edemediği bir motosikletin kendisine çarpması neticesinde yaralandığını ileri sürerek maddi tazminat davası açtığı, mahallinde yapılan keşif ile dinlenen tanık beyanları ve İlçe Emniyet Müdürlüğünün kaza tarihinde tanıkların bulunduğunu beyan ettiği yerde tanıklardan …’un işlettiği lokantanın faaliyet gösterdiğine ilişkin cevabi yazısı hep birlikte değerlendirildiğinde tanık beyanlarına itibar edilmesi gerektiği, buna göre davacının tanık beyanları ile kazayı ispat ettiği, alınan kusur bilirkişi raporuna göre meydana gelen kazada davacının % 25 oranında kusurlu olduğu, Hacettepe Üniversitesi Tıp Fakültesi Dahili Tıp Bilimleri Adli Tıp Anabilim Dalından alınan raporu ile belirlendiği üzere davacının kaza nedeniyle % 6,1 oranında sürekli iş göremezliğe uğradığı ve 15 ay süre ile geçici iş göremez halde kaldığı, alınan aktüer bilirkişi raporu ile davacının geçici iş göremezlik zararının % 25 kusur indirimi ile 9.677,34 TL olarak hesaplandığı, ancak aynı raporda hesaplanan 49.987,47 TL sürekli iş göremezlik tazminatı miktarından kusur indirimi yapılmadığı anlaşılmakla davacının % 25 kusuruna göre resen yapılan hesaplamaya göre davacının 37.490,60 TL sürekli iş göremezlik zararının oluştuğu ve davacının yaralanmasına neden olan aracın tespit edilememiş olması nedeniyle Sigortacılık Kanunun 14/a ve … Yönetmeliğinin 9/1.a maddesi gereğince … davacının zararlarından sorumlu olduğu, dava tarihi itibariyle davadan önce sigorta şirketine başvuru zorunluluğuna ilişkin yasal düzenleme bulunmadığı gibi davacının da davalıya dava tarihinden önce başvurduğuna ilişkin bir iddia bulunmadığı, davacı vekilince ıslah dilekçesi ile temerrüt tarihinden itibaren faiz işletilmesini talep edildiği, temerrüdün ise önceden yapılan başvuru bulunmadığından dava tarihi itibariyle oluştuğu ve kazaya neden olan aracın motosiklet olması nedeniyle yasal faiz işletilmesi gerektiği belirtilerek; davanın kabulüne, 9.677,34 TL geçici iş göremezlik ve 37.490,60 TL sürekli iş göremezlik tazminatı olmak üzere 47.167,94 TL maddi tazminatın 05.02.2016 dava tarihinden itibaren işleyecek yasal faizi ile davalıdan tahsiline karar verilmiş, karara karşı davacı vekili ve davalı vekili tarafından istinaf kanun yoluna başvuru yapılmıştır.
İLERİ SÜRÜLEN İSTİNAF SEBEPLERİ;
Davacı vekili istinaf başvuru dilekçesinde; mahkeme tarafından hükme esas alınan kusur oranlarına, maluliyet oranına, hesaplama yöntemi ve ilkelerine, yaşam tablosuna ve aleyhe olan tüm hususlara itiraz ettiklerini, keşif sonrası aldırılan kusur bilirkişi raporunda davalının sorumluluğunda bulunan plakası tespit edilemeyen sürücünün %75 oranında kusurlu olduğu, davacının %25 oranında kusurlu olduğunun belirtildiğini, dosya kapsamında dinlenen tanık beyanlarında ve davacının beyanında görüleceği üzere davacının kazanın meydana gelmesinde herhangi bir kusuru bulunmadığını, davacıya çarpıp kaçan sürücünün kazanın meydana gelmesinde asli ve tamamen kusurlu olduğu, tanık olarak beyanına başvurulan … beyanında ” kazaya tanık olduğunu, bir motosikletin iki şeritli yolda kendi şeridinden çıkmış şekilde ilerlerken davacıya çarptığını, davacının yolu kontrol ettiği sırada kazanın meydana geldiğini ” ifade ettiğini, davacının kazanın meydana gelmesinde herhangi bir kusuru bulunmadığını, hesaplama ilkeleri, hükme esas alınan maluliyet raporunda davacının maluliyetinin %6,1 olduğu tespitinin yapıldığını, davacının olası maluliyet artışı açısından fazlaya ilişkin haklarını saklı tuttuklarını, maluliyet oranı ve raporuna itiraz ettiklerini, ayrı ayrı hükmedilen tazminat kalemleri için tek bir vekalet ücreti verildiğini, davacının bunları tek bir davada talep edebileceği gibi, ayrı ayrı dava açarak da talep edebileceğini, ayrı dava açılması durumunda mahkeme tarafından ayrı ayrı vekalet ücretine hükmedilecekken davanın birlikte açılması sebebiyle toplam miktar üzerinden tek bir vekalet ücretine hükmedilmesinin mahkemelerin iş yükünün hafifletilmesi isteklerinin cezalandırılması anlamına geldiğini, toplam miktar üzerinden tek bir vekalet ücretine hükmedilmesinin doğru olmadığını ileri sürmüştür.
Davalı … vekili istinaf başvuru dilekçesinde; hükme esas alınan bilirkişi raporunun denetime elverişli olmadığını, kusur oranı farkları fahiş olup, yayaya atfedilen kusur oranına itirazlarının dikkate alınmadığını, davacının yolun karşısına geçerken yola çıkacağı anda yolu kontrol edip yol üzerinde güvenle durduramayacak kadar yaklaşmış araçlar varsa bu araçların geçişini bekleyip yolun boş olduğundan emin olduktan sonra yola çıkması gerektiğini, yayanın tam aksine yolu kontrol etmeden dikkatsizce yola çıktığını, KTK’nın 68. Maddesini ihlal ettiğinden asli kusurlu olduğunu, (Yargıtay 17. Hukuk Dairesinin 2013/19828 Esas ve 2015/5217 Karar sayılı kararı) maddi vakıa şaibeli olup, gerçeğe aykırı olarak, haksız çıkar sağlamak amaçlı olduğunu, … sosyal bir amaçla kurulmuş bir fon olup; fonun geliri ise biz vatandaşların trafik poliçesi primlerinden kesilen paylardan oluştuğunu, davacı yanca gerçekleştiği iddia edilen kazaya ilişkin kaza tespit tutanağı dahi tutulmamış olduğunu, maddi vakıanın kesin olarak ortaya konulması, aksi halde davanın reddi gerektiğini, Türk Medeni Kanunu’nun 6. Maddesi uyarınca ispat külfetinin davacıda olduğunu, davalı kurumun sorumluluğunun söz konusu olabilmesi için davacı zararının gerçekte trafik kazasından kaynaklandığının ve kazaya plakası tespit edilemeyen bir aracın sebep olduğunun somut delillerle ispatlanması gerektiğini, davacı taraf olaya ilişkin herhangi bir somut delil sunamadığı için davacının haksız davasının reddi gerektiğini, kabul anlamına gelmemek üzere davacının kaza tarihinde emekli olması sebebiyle lehine geçici iş göremezlik tazminatına hükmedilmesinin hatalı olduğunu, çalışma yoksa kazanç kaybı söz konusu olmayacağından geçici iş göremezlik zararının da doğmayacağını, (İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 40. Hukuk Dairesi-2019/2810e-2021/1348k-05.10.2021) kabul anlamına gelmemek üzere ATK raporunda belirlenen geçici iş göremezlik ve bakıcı tazminatı talebi tedavi teminatı içerisinde değerlendirildiğinden teminat dışı olduğunu, Karayolları Motorlu Araçlar Zorunlu Mali Sorumluluk Sigortası Genel Şartlarının A.5-b maddesinde ve 2918 sayılı Karayolları Trafik Kanunu’nun 98. maddesi gereğince SGK’nın sorumlu olduğunu, mahkeme tarafından TRH-2010 tablosu esas alınarak hatalı hüküm kurulduğunu, AYM’nin 9.10.2020 tarihli RG’de yayınlanan 17.7.2020 tarih, 2019/40 sayılı iptal kararı sonrasında TRH 2010 tablosuna göre hesaplama yapılamayacağını, olay tarihi (11/12/2010) itibarı ile PMF Yaşam Tablosu’na göre hesaplama yapılması gerektiğini, hatalı yaşam tablosu ve yönteme göre hesaplanan tazminat miktarının kabulü etmediklerini ileri sürmüştür.
DELİLLERİN DEĞERLENDİRİLMESİ ve GEREKÇE;
Taraf vekillerinin HMK.nın 355. Maddesi gereğince istinaf sebepleri ile sınırlı olarak, dosya içerisindeki bilgi ve belgeler, mahkeme kararının gerekçesi, dayanılan delillerin tartışılıp değerlendirilmesi ile yapılan inceleme sonunda;
Dava yaralanmadan kaynaklanan maddi tazminat istemine ilişkindir.
Davacı vekili, plakası tespit edilmeyen motosikletin davacıya çarpması sonucu yaralandığını, kazaya neden olan aracın tespit edilememesi nedeniyle … sorumlu olduğunu belirterek maddi tazminat talep etmiş, mahkemece Bölge Adliye Mahkemesi kararından sonra toplanan delillere göre davanın kabulüne karar verilmiştir.
5684 sayılı Sigortacılık Kanununun 14. Maddesine ve … Yönetmeliğinin 9. Maddesinde …,
a) Sigortalının tespit edilememesi durumunda kişiye gelen bedensel zararlar için,
b) Rizikonun meydana geldiği tarihte geçerli olan teminat tutarları dâhilinde sigortasını yaptırmamış olanların neden olduğu bedensel zararlar için,
c) Sigorta şirketinin malî bünye zaafiyeti nedeniyle sürekli olarak bütün branşlarda ruhsatlarının iptal edilmesi ya da iflası halinde ödemekle yükümlü olduğu maddî ve bedensel zararlar için,
ç) Çalınmış veya gasp edilmiş bir aracın karıştığı kazada, Karayolları Trafik Kanunu uyarınca işletenin sorumlu tutulmadığı hallerde, kişiye gelen bedensel zararlar için başvurulabileceği düzenlenmiştir.
Bu düzenlemeye göre trafik kazası sonucu zarar görenlerin zorunlu mali sorumluluk sigortasından yararlanma olanağının ortadan kalkmış olması durumunda, 5684 Sayılı Yasa’nın 14. maddesi gereğince kazaya neden olan motorlu aracın kimliği belirsiz ise, kaza sırasında geçerli poliçesi yoksa veya eksikse, poliçeyi düzenleyen sigorta şirketi iflas etmişse veya ruhsatı iptal edilmişse, çalınan veya gasp edilen araçlardan dolayı işleten sorumlu tutulamıyorsa, …’na başvurulabilecektir. … işletenin kusuru nispetinde sorumludur.
Mahkemece davanın reddine dair verilen ilk kararının Ankara Bölge Adliye 26. Hukuk Dairesinin 2018/2622 E.-2020/988 K. sayılı kararı ile kaldırılmasına karar verilmiş, mahkemece kaldırma kararından sonra dava konusu olaya ilişkin davacı tanıkları dinlenmiş, mahallinde keşif yapılarak alınan bilirkişi raporunda tanık beyanları da değerlendirilerek olay tarihinde trafiğin yoğun olduğu, araçların durduğu sırada davacının yolun karşına geçerken duran araçların arasından gelen plakası belirlenemeyen motosiklet tarafından çarpılması ile meydana gelen kazada motosiklet sürücüsünün olay yerinde taşıt trafiğinin yoğunluktan dolayı durduğunu dikkate alarak motosikleti ile duraklamış diğer araçlar gibi aracının cinsine ve teknik özelliklerine göre uygun bir şeritte aynı şekilde beklemesi gerekirken araçların arasından ve yanlarından dikkatsiz, tedbirsiz şekilde seyrederek yayaya çarpmış olduğu olayda %75 oranında, davacının ise yolun karşına geçerken duraklamakta olan araçların her an harekete geçeceğini göz önünde bulundurmadan kendi can güvenliğini dikkate almadan hareket etmekle %25 oranında kusurlu olduğu belirlenmiştir. Kazanın meydana geliş şeklinin ve kazaya neden olan aracın motosiklet olduğunun davacı tarafından kanıtlanmış olması ve kanıtlanmış olayın oluş şekline göre belirlenen kusur oranlarının olaya uygun olması nedeniyle davacı vekili ve davalı tarafın bu yöne ilişkin istinaf sebeplerinin reddi gerekmiştir.
Dosya içerisindeki bilgi ve belgelere, mahkeme kararının gerekçesinde dayanılan delillerin tartışılıp değerlendirilmesinde, özellikle oluşa uygun olarak düzenlenen uzman bilirkişi raporunda belirtilen kusur oranının ve maddi tazminata ilişkin bilirkişi raporunda Yargıtay tarafından kabul edilen TRH 2020 yaşam tablosu ve progresif rant yöntemi kullanılarak hesaplama yapılmış olmasında, davalı … 2918 sayılı KTK.nın 98. Maddesi kapsamında sağlık hizmet gideri sayılmayan geçici iş göremezlik zararından sorumlu tutulmuş olmasında bir isabetsizlik bulunmamasına ve karar tarihinde yürürlükte bulunan avukatlık asgari ücret tarifesi gereğince vekalet ücreti belirlenmiş olmasına göre, davacı vekili ve davalı … vekilinin istinaf başvurusunun HMK.nın 353/1.b.1.maddesi gereğince esastan reddine karar vermek gerekmiştir.
HÜKÜM : Yukarıda açıklanan nedenlerle;
1-Davacı vekilinin ve davalı … vekilinin istinaf başvurusunun Hukuk Muhakemeleri Kanunun 353/1.b.1 maddesi gereğince ESASTAN REDDİNE,
2-Harçlar Kanunu gereğince davalıdan alınması gereken 3.222,04 TL istinaf karar ve ilam harcından peşin alınan 805,51 TL’nin mahsubu ile kalan 2.416,53 TL harcın davalı … tahsili ile hazineye gelir olarak kaydedilmesine,
3-Harçlar Kanunu gereğince davacıdan alınması gereken 179,90 TL. istinaf karar ve ilam harcı peşin yatırıldığından yeniden alınmasına yer olmadığına,
4- Başvuran taraflarca yapılan istinaf yargılama giderlerinin üzerinde bırakılmasına,
5-Taraflarca yatırılan delil ve gider avansından kullanılmayan kısmın HMK’nun 333.maddesi uyarınca karar kesinleştiğinde yatırana iadesine,
6-Karar tebliği, harç mahsup, iade ve tahsil işlemlerinin ilk derece mahkemesince yerine getirilmesine,
Dosya üzerinden yapılan inceleme sonunda HMK.nın 362/1.a maddesi gereğince miktar itibariyle KESİN olmak üzere 07.04.2023 tarihinde oy birliği ile karar verildi.

Başkan
Üye
Üye
Katip

* Bu belge, 5070 sayılı Kanun hükümleri gereğince elektronik imza ile imzalanmıştır.