Emsal Mahkeme Kararı Ankara Bölge Adliye Mahkemesi 26. Hukuk Dairesi 2023/339 E. 2023/147 K. 10.03.2023 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı kesinleşmiş bir karardır.

T.C. ANKARA BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
26. HUKUK DAİRESİ Esas-Karar No: 2023/339 – 2023/147
T.C.
ANKARA
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
26. HUKUK DAİRESİ

ESAS NO : 2023/339
KARAR NO : 2023/147

T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
K A R A R

İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ : ANKARA 1. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
TARİHİ : 25/11/2019
NUMARASI : 2016/172 Esas 2019/984 Karar

DAVACILAR :
VEKİLLERİ :
DAVALILAR :
VEKİLİ :

DAVANIN KONUSU : Tazminat (Haksız Fiilden Kaynaklanan)
KARAR TARİHİ : 10/03/2023
GEREKÇELİ KARAR
YAZILMA TARİHİ : 03/04/2023

Mahalli mahkemesince verilen karara karşı davalı … A.Ş. vekili tarafından süresi içinde istinaf kanun yoluna başvurulmuş olup, başvuru şartlarının yerine getirildiği dosya üzerinde yapılan ön inceleme ile anlaşılmakla yapılan istinaf incelemesi sonunda;
TARAFLARIN İDDİA VE SAVUNMALARI
Davacılar vekili dava dilekçesinde özetle, 25.12.2015 tarihinde davalılardan … Sigorta A.Ş.’ne zorunlu mali sorumluluk sigortası ile sigortalı, … A.Ş. adına kayıtlı, …’ün sevk ve idaresindeki araçla kırmızı ışıkta geçerek yeşil ışıkta geçen davacılardan …’nın eşi, …’ın babası …’ya çarparak ölümüne neden olduğunu, desteğin temizlik şirketinde çalıştığını, mesai sonrası ve hafta sonları kuaförde ek iş yaptığını belirterek HMK’nun 107. maddesi gereğince fazlaya ilişkin hakları saklı kalmak üzere her davacı için ayrı ayrı 1.000,00-TL destekten yoksun kalma tazminatının davalı işleten ve sürücüden kaza tarihinden, davalı sigorta şirketinden temerrüt tarihinden itibaren işleyecek faiziyle birlikte müştereken ve müteselsilen tahsiline; davacı eş için 50.000,00-TL, davacı her çocuk için ayrı ayrı 40.000,00-TL manevi tazminatın kaza tarihinden itibaren işleyecek faiziyle birlikte davalı işleten ve sürücüden müteselsilen tahsiline karar verilmesini talep etmiş; 01/07/2019 tarihli dilekçesi ile, davacılar için istenen toplam 3.000,00-TL maddi tazminat talebini 40.065,89-TL artırarak 43.065,89-TL’ye yükseltmiştir.
Davalı … vekili, kazanın 25/12/2015 tarihinde trafiğin yoğun bir şekilde aktığı Kırkkonaklar Doğukent Bulvarı üzerinde müteveffa …’nın trafik kurallarına uymayarak karşıdan karşıya geçmeye çalışması sonucu davalının kusura olmaksızın çarpması ile meydana geldiğini, Ankara 22. Asliye Ceza Mahkemesinin 2016/93 esas sayılı dosyasındaki yargılamanın devam ettiğini, istenen tazminatların fahiş olduğunu, davalının desteği hastaneye kaldırmak için gerekli çabayı gösterdiğini, ilk müdahalesini yaparak, üzerine düşen sorumluluğu yerine getirmekten kaçınmadığını, asli kusurlu olmaması nedeniyle yapılacak hesaplamalarda kusur oranının dikkate alınmasını, hesaplanacak tazminat miktarının menfaat dengesi ve sorumluluğun paylaşılması ilkesi gereğince davalının mağduriyetine sebep olmayacak şekilde olması gerektiğini, ölümlü sonuç doğuran ağır kusurun dikkate alınması ile manevi tazminat miktarının düşük olması gerektiğini belirterek davanın reddini savunmuştur.
Davalı … A.Ş. vekili, kazaya karışan … plakalı aracın kaza tarihinde davalı şirkete ait olmasına rağmen, davalı şirket ile … arasında akdedilen 08.05.2014 tarihli Otomobil Kiralama Sözleşmesi ile 48 aylığına …’na kiralandığını ve aracın 08.05.2014 tarihinde teslim edildiğini, işleten sıfatının aracı uzun süreli kiralayan … Genel Müdürlüğüne ait olduğunu belirterek davanın reddini savunmuştur.
Davalı … Sigorta A.Ş. vekili, 25/12/2015 tarihinde ölümlü trafik kazasına karışan … plakalı aracın 07/07/2015 – 07/07/2016 tarihli arasında geçerli olmak üzere ZMMS poliçesi ile … A.Ş adına, ölüm halinde kaza tarihi itibariyle şahıs başına 290.000-TL limitle davalı şirkete sigortalı olduğunu, sorumluluklarının gerçek zarar, sigortalının kusuru ve poliçe limitiyle sınırlı olduğunu, kusur ve zarar yönünden bilirkişiden rapor alınmasını, dava tarihinden yasal faiz istenebileceğini belirterek davanın reddini istemiştir.
İLK DERECE MAHKEMESİ KARARI
Mahkemece davanın ölümlü trafik kazası nedeniyle maddi manevi tazminat talebine ilişkin olduğu, yapılan yargılama toplanan deliller tüm dosya muhteviyatı birlikte değerlendirmesi neticesinde, davaya konu ölümlü trafik kazasında kusur durumunun belirlenmesi amacıyla alınan bilirkişi raporu ve bu rapora karşı yapılan itirazları değerlendirmek için gönderilen ATK Ankara Trafik İhtisas Dairesinin raporunda ve yine itirazları değerlendirmek için verilen üç kişilik Karayollarından emekli bilirkişi heyetinden oluşan heyet raporunda sürücü …’ün gündüz vakti, kendisine yeşil ışıkta mahal için uygun olmayan seyir hızıyla ve tedbirsizce sağa dönüşü sırasında, yayaya karşı tedbir almakta geç kalması ile %15 oranında, …’nın ise kırmızı ışıkta geçmeye çalışması, kurallara aykırı davranışı, dikkatsizliği ve tedbirsizliği nedeniyle %85 oranında kusurlu bulunduğu, Ankara 22. Asliye Ceza mahkemesinin 2016/93 Esas sayılı dosyasında yer alan kusur raporu ile uyumlu olduğu, tazminatın belirlenmesi amacıyla alınan aktüer bilirkişi raporunda destek …’nın hayatını kaybetmesi nedeniyle; toplam destekten yoksan kalma tazminatının; eş … … için 40.170,29-TL, çocuk… … için 930,74-TL, Hakan … için 1.964,86-TL olduğu, hesaplanan maddi zararların davalı şirket tarafından temin edilen ZMMS poliçesi teminat limiti kapsamında kaldığının rapor edildiği, söz konusu raporların hüküm kurmaya ve denetime elverişli olduğu, kaza yapan aracın kiralanmış olmasının davalı şirketin işleten sıfatıyla olan yükümlülüğünü ortadan kaldırmadığı, manevi tazminat yönünden ise olayın oluş şekli, davaya konu ölümlü trafik kazası, olayının ağırlığı, olay nedeniyle duyulan elem ve acı, tarafların kusur durumu, ülkenin ekonomik koşulları, tarafların sosyal ve ekonomik durumları, paranın satın alma gücü, dikkate alınarak eş … … için 25.000-TL, çocuklar … … için ayrı ayrı 15.000-‘er TL manevi tazminatın kaza tarihinden itibaren işleyecek yasal faizi ile birlikte manevi tazminat sigorta poliçe kapsamında olmadığından davalı sigorta şirketi hariç diğer davalılardan alınarak davacılara verilmesine karar vermek gerektiği belirtilerek; davanın kısmen kabulü ile, eş … … için 40.170,29-TL, çocuk… … için 990,74-TL, çocuk … … için 1.964,86-TL olmak üzere toplam 43.065,89-TL’nin davalılar ……. Şti. ve davalı …’den kaza tarihinden davalı sigorta şirketi yönünden dava tarihinden itibaren işleyecek yasal faiziyle birlikte davalılardan müştereken ve müteselsilen tahsili ile davacılara verilmesine, eş … … için 25.000-TL, çocuklar … … için ayrı ayrı 15.000-‘er TL manevi tazminatın kaza tarihinden itibaren işleyecek yasal faizi ile birlikte davalılar … şirketi ile davalı … tahsili ile davacılara verilmesine karar verilmiş; hükme karşı davalı … A.Ş. vekili tarafından istinaf kanun yoluna başvuru yapılmıştır.
İLERİ SÜRÜLEN İSTİNAF SEBEPLERİ
Davalı … A.Ş. vekili istinaf başvuru dilekçesinde; yerel mahkeme kararının gerekçesiz, dayanaksız ve isabetsiz olduğunu, dosya kapsamında sunulan Kira Sözleşmesi, faturalar, sigorta poliçesinin bilirkişilerce ve mahkemece yeterince incelenmediğini, kusur yönünden alınan ve mahkemenin görevi olan hukuki değerlendirmeyi sunan bilirkişi raporuna dayanılarak karar verildiğini, HMK’nın 266. maddesinde “Mahkeme, çözümü hukuk dışında, özel veya teknik bilgiyi gerektiren hâllerde, taraflardan birinin talebi üzerine yahut kendiliğinden, bilirkişinin oy ve görüşünün alınmasına karar verir. Hâkimlik mesleğinin gerektirdiği genel ve hukuki bilgiyle çözümlenmesi mümkün olan konularda bilirkişiye başvurulamaz.” hükmünün yer aldığını, ancak yerel mahkemece bilirkişi heyetinin sorumluluklar bakımında raporda yer alan değerlendirmelerinin aynen hükme esas alındığını, hukuki değerlendirmenin bilirkişilere bırakıldığını, kazaya karışan … plakalı aracın kaza tarihinde davalı şirkete ait olduğunu ancak aracın davalı şirket ile …. arasında akdedilen 08.05.2014 tarihli Otomobil Kiralama Sözleşmesi’ne konu olduğunu, davalı şirkete ait aracın bu sözleşme ile ….’ya kiralandığını 26.12.2016’da gerçekleşen kazada da ve halen sözleşmede kiracı konumunda bulunan ….’nun kullanıcısı sevk ve idaresinde olduğunu, şirkete ait … plakalı aracın 07.07.2015 tarihinden itibaren 1(bir) yıl geçerli olmak üzere … Genel Sigorta Şirketi’nin 4101501120206 no’lu poliçesi ile sigortalandığını, poliçenin bir sonraki yıl dönemi için de her yıl yenilendiğini, Karayolları Trafik Kanunu’nun 85. maddesine göre; “Bir motorlu aracın işletilmesi bir kimsenin ölümüne veya yaralanmasına yahut bir şeyin zarara uğramasına sebep olursa, motorlu aracın bir teşebbüsün unvanı veya işletme adı altında veya bu teşebbüs tarafından kesilen biletle işletilmesi halinde, motorlu aracın işleteni ve bağlı olduğu teşebbüsün sahibi, doğan zarardan müştereken ve müteselsilen sorumlu olurlar.” denilmek suretiyle doğan zarardan sorumlu olanların açıkça belirlendiğini, Karayolları Trafik Kanunu’nun 3. maddesinde işleten kavramının açıkça tanımlandığını, maddeye göre işletenin; “Araç sahibi olan veya mülkiyeti muhafaza kaydıyla satışta alıcı sıfatıyla sicilde kayıtlı görülen veya aracın uzun süreli kiralama, ariyet veya rehni gibi hallerde kiracı, ariyet veya rehin alan kişidir. Ancak ilgili tarafından başka bir kişinin aracı kendi hesabına ve tehlikesi kendisine ait olmak üzere işlettiği ve araç üzerinde fiili tasarrufu bulunduğu ispat edilirse, bu kimse işleten sayılır.” olarak belirtildiğini, bahsedildiği gibi uzun süre kiralayanın işletenin sorumluluğunu taşıdığına ilişkin bir çok Yargıtay kararının mevcut olduğunu,( Yargıtay 4.Hukuk Dairesi, 17.02.2005 tarih, 2004/7697 E., 2005/1387 K., Yargıtay 11.Hukuk Dairesi, 05.05.2003 tarih, 2002/12356 E., 2003/4414 K.,Yargıtay 17.Hukuk Dairesi,15.02.2005 tarih, 2005/813 E., 2005/1150 K.,Yargıtay 11.Hukuk Dairesi,13.09.2004 tarih, 2003/13798 E., 2004/8129 K.) kaza tarihinde davalı şirketin, kazaya karışan aracın yalnızca maliki olduğunu, aracı işletenin ise; yukarıdaki kavramda da belirtildiği gibi aracı uzun süreli kiralayan …. olduğunu, üçüncü kişinin (mağdurun) trafik kazasından doğan zararının temini açısından, kanun koyucunun; sürücü ile birlikte işleteni de sorumlu tuttuğunu, davalı şirketin davada talep edilen tazminattan sorumlu olmasının söz konusu olmadığını, Karayolları Trafik Kanunu’na göre; davalı şirkete uzun süreli kiralamaya konu aracın karıştığı kazaya ilişkin sorumluluk atfedilemeyeceğini, davalı şirketin davaya konu kazaya karışan aracın işleten sıfatını haiz olmadığı sabit olduğundan, davanın reddi yerine kabulüne karar verilmesinin yasaya aykırı olduğunu belirterek istinaf isteminin kabulü ile yerel mahkeme kararının kaldırılarak, davanın husumet yokluğu nedeniyle reddine karar verilmesini talep etmiştir.
DELİLLERİN DEĞERLENDİRİLMESİ ve GEREKÇE
Davalı … A.Ş. vekilinin HMK.nın 355. maddesi gereğince istinaf sebepleri ile sınırlı olarak, dosya içerisindeki bilgi ve belgeler, mahkeme kararının gerekçesi, dayanılan delillerin tartışılıp değerlendirilmesi ile yapılan inceleme sonunda;
Dava trafik kazasından kaynaklanan destekten yoksun kalma tazminatı ile manevi tazminat istemine ilişkindir.
Davacı vekili, davalıların işleteni, sürücüsü ve zorunlu mali sorumluluk sigortacısı olduğu aracın davacıların desteğine çarparak ölümüne neden olduğunu belirterek davacı eş ve çocuklar için davalıların tümünden destekten yoksun kalma tazminatı ;sürücü ve işletenden manevi tazminat talep etmiş, mahkemece davanın kısmen kabulüne karar verilmiştir.
Davalı … A.Ş. vekili kazaya karışan aracın 08.05.2014 tarihli Otomobil Kiralama Sözleşmesi ile 48 aylığına ….’ya kiraya verildiğini, işleten olmadıklarını savunmuş, aracın kiraya verildiğine dair 08.05.2014 tarihli kira sözleşmesini, 18.08.2014 tarihli teslim belgesini, kira bedeline ilişkin faturaları sunmuştur.
2918 sayılı KTK’nun hükümlerine göre trafik kaydı, “işleteni” kesin olarak gösteren bir karine değilse de, onun kim olduğunu belirleyen güçlü bir kanıt niteliğindedir. Ancak, trafik kaydına rağmen işletenin 3.kişi olmasını engelleyen bir yasa hükmü de yoktur. Aynı Yasanın 3. maddesinde, “işleten; Araç sahibi olan veya mülkiyeti muhafaza kaydıyla satışta alıcı sıfatıyla sicilde kayıtlı görülen veya aracın uzun süreli kiralama, ariyet veya rehin gibi hallerde kiracı, ariyet veya rehin olan kişidir. Ancak, ilgili tarafından başka bir kişinin aracı kendi hesabına ve tehlikesi kendisine ait olmak üzere işlettiği ve araç üzerinde fiili tasarrufu bulunduğu ispat edilirse, bu kimse işleten sayılır” şeklinde tanımlanmıştır. Aynı Kanunun 85. maddesinde ise, “bir motorlu aracın işletilmesi bir kimsenin ölümüne veya yaralanmasına yahut bir şeyin zarara uğramasına sebep olursa, motorlu aracın bir teşebbüsün ünvanı veya işletme adı altında veya bu teşebbüs tarafından kesilen bilet ile işletilmesi halinde, motorlu aracın işleteni ve bağlı olduğu teşebbüsün sahibi, doğan zarardan müştereken ve müteselsilen sorumlu olurlar” hükmüne yer verilmiştir. Bu yasal düzenlenme karşısında, kazaya karışan araçların meydana getirdikleri zararlardan araç sahiplerinin hukuken sorumlu olacağı ilkesi benimsenmiş ise de, bu araçların sahipleri tarafından herhangi bir sebeple yararlanılmasının bir başka kimseye devir edilmesi halinde (çok kısa bir süre için olmamak kaydıyla) artık üzerinde fiili hakimiyeti kalmaması ve bu sebeple ekonomik yönden de bir yararlanma olanağının bulunmaması durumlarında, o aracı kaza sırasında fiili hakimiyeti altında bulunduran ve ondan ekonomik yönden yararlanan kimsenin işleten sıfatıyla meydana gelen zarardan sorumlu tutulması gerekip, bunun sonucu olarak da araç malikinin sorumlu tutulmaması gerekecektir. Gerek doktrinde, gerekse Yargıtay’ın uygulamalarında, kiracının işleten sıfatının belirlenmesinde, kira sözleşmesinin uzun süreli olması, araç üzerinde fiili hakimiyet ve ekonomik yararlanma unsurlarının birlikte bulunması gerekmektedir.
Dava konusu olayda davalı … A.Ş. vekili yargılama aşamasında kira sözleşmesini, araç teslim belgesini ve faturaları dosyaya ibraz etmiş, ancak mahkemece, kaza yapan aracın kiralanmış olmasının davalı şirketin işleten sıfatıyla olan yükümlülüğünü ortadan kaldırmadığı gerekçesiyle sorumluluğuna karar verilmiş ise eksik incelemeye dayalı olarak hüküm kurulamaz. Mahkemece dosyaya ibraz edilen kira sözleşmesinin adi yazılı şekilde düzenlenmiş olması nedeniyle 3. kişileri bağlayacak güçte bir kira sözleşmesi olup olmadığı, kira süresi, araç teslim belgesi ve faturalar, araç üzerinde fiili hakimiyet ve ekonomik yararlanmanın kime ait olduğu, kira sözleşmesinin ve kira bedelinin maliye ve vergi dairelerine bildirilip bildirilmediği, ibraz edilen sözleşme yükümlülüklerinin kim tarafından yerine getirildiği, gerektiğinde işleten ve kiracının ticari defter ve kayıtları üzerinde bilirkişi marifetiyle inceleme yaptırılmak suretiyle davalı … A.Ş. nin işleten sıfatının bulunup bulunmadığı hususlarının tartışılarak, sonucuna göre bir karar verilmesi gerekirken eksik inceleme ile yazılı şekilde karar verilmiş olması isabetli değildir.
Açıklanan nedenlerle davalı … A.Ş. vekilinin istinaf başvurusunun kabulü ile 6100 sayılı HMK.nın 353/1.a.6. maddesi gereğince kararın kaldırılmasına, yeniden karar verilmek üzere dosyanın mahkemesine gönderilmesine karar vermek gerekmiştir.
HÜKÜM : Yukarıda açıklanan nedenlerle;
1-Davalı … A.Ş. vekilinin istinaf başvurusunun kabulü ile; ilk derece mahkemesi kararının HMK.nın 353/1.a.6 maddesi gereğince KALDIRILMASINA,
Yeniden yargılama yapılması için dosyanın kararı veren mahkemeye GÖNDERİLMESİNE,
2-İstinaf yoluna başvuran davalı … A.Ş. tarafından yatırılan peşin harcın istek halinde kendisine iadesine,
3-İstinaf yoluna başvuran tarafça yapılan yargılama giderinin ilk derece mahkemesi tarafından yapılacak yargılamada dikkate alınmasına,
4-Ankara 6. İcra Dairesinin 2020/888 dosyasına yatırılan 98.324,99-TL teminat mektubunun yatıran tarafa iadesine,
5-Karar tebliği, harç mahsup, iade ve tahsil işlemlerinin ilk derece mahkemesince yerine getirilmesine,
Dosya üzerinden yapılan inceleme sonucu HMK’nun 353/1.a maddesi gereğince KESİN olmak üzere 10.03.2023 tarihinde oy birliği ile karar verildi.

Başkan
Üye
Üye
Katip

* Bu belge, 5070 sayılı Kanun hükümleri gereğince elektronik imza ile imzalanmıştır.