Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.
T.C. ANKARA BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
26. HUKUK DAİRESİ Esas-Karar No: 2023/1088 – 2023/873
T.C.
ANKARA
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
26. HUKUK DAİRESİ
ESAS NO : 2023/1088
KARAR NO : 2023/873
T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
K A R A R
İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ : ANKARA 13. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
ARA KARAR TARİHİ : 21.07.2023
NUMARASI : 2022/781 Esas
DAVACILAR :
VEKİLİ :
DAVALILAR :
DAVANIN KONUSU : Tazminat (ihtiyati haciz)
KARAR TARİHİ : 10/11/2023
GEREKÇELİ KARAR
YAZILMA TARİHİ : 29/11/2023
Mahalli mahkemesince verilen karara karşı ihtiyati haciz talebi reddedilen davacılar vekili tarafından süresi içinde istinaf kanun yoluna başvurulmuş olup, başvuru şartlarının yerine getirildiği dosya üzerinde yapılan ön inceleme ile anlaşılmakla yapılan istinaf incelemesi sonunda;
TARAFLARIN İDDİA VE SAVUNMALARI
Davacılar vekili; 28.04.2022 tarihinde davalıların işleteni, sürücüsü ve zorunlu mali mesuliyet sigortacısı olduğu … plakalı aracın davacılardan …’in eşi, …’nin oğlu, … ve … ‘in kardeşi yaya …‘a çarparak ölüme neden olduğunu, desteğin … Ltd. Şti’nde 4.429,25 TL maaşla çalıştığını, davalı sigorta şirketi tarafından davacı eş ve babaya toplam 146.891,00 TL destekten yoksun kalma tazminatı ödenmiş ise de ödemenin yetersiz olduğunu belirterek HMK’nun 107 maddesi gereğince fazlaya ilişkin haklar saklı kalmak üzere davacı eş … için 1.000,00 TL, davacı baba… için 1.000,00 TL destekten yoksun kalma tazminatının olay tarihinden itibaren işleyecek avans faiziyle birlikte davalılardan müştereken ve müteselsilen tahsiline; davacı … için 300.000,00 TL, … için 100.000,00 TL, … için 50.000,00 TL, … için 50.000,00 TL manevi tazminatın olay tarihinden itibaren işleyecek yasal faiziyle birlikte sigorta şirketi dışındaki davalılardan müştereken ve müteselsilen tahsiline, davalı işleten ve sürücünün taşınır ve taşınmaz malları ile 3 kişilerdeki hak ve alacaklarına, kazaya karışan … plakalı aracın trafik kaydına ihtiyati tedbir konulmasını talep etmiş; 30.12.2022 tarihli dilekçesi ile talebini ihtiyati haciz olarak değiştirmiş; 19.04.2023 tarihli dilekçesi ile maddi tazminatla ilgili olarak davalı sigorta şirketi ile anlaşma sağlandığından maddi tazminata ilişkin tüm davalılar yönünden davadan feragat ettiğini, manevi tazminat yönünden davaya devam ettiğini açıklamış; 28.04.2023 tarihli dilekçeleri ile talep konusu manevi tazminatlara ilişkin davalı işleten ve sürücünün taşınır ve taşınmaz malları ile 3. kişilerdeki hak ve alacaklarına, kazaya karışan … plakalı aracın trafik kaydına ihtiyati haciz konulmasını istemiştir.
Davalı sigorta şirketi vekili, sigortalı araç sürüsünün %25 kusur oranına göre 05.07.2022 tarihinde davacı eş …’e 129.770,00 TL baba…’ye 17.029,98 TL ödeme yaptıklarından davacıların bakiye zararının bulunmadığını, aksi halde ödeme tarihindeki verilere göre zararın belirlenmesini, bakiye zarar olması halinde yapılan ödemenin güncellenerek mahsubu ile davanın reddini savunmuştur.
Davalı … vekili, desteğin asli ve tam kusurlu olduğunu, sigorta şirketi tarafından yapılan ödeme ile davacıların zararının karşılandığını,manevi tazminat taleplerinin fahiş olduğunu belirterek davanın reddini istemiştir.
Davalı… savunma yapmamıştır.
İLK DERECE MAHKEMESİ KARARI
Mahkemece, 21.07.2023 tarihli ara karar ile; uyuşmazlığın trafik kazasından kaynaklanan maddi ve manevi tazminat istemli davada, sürücü ve işleten olan davalıların taşınır ve taşınmaz malları ile 3. kişilerdeki hak ve alacakları üzerine İİK’nın 257. vd. maddeleri gereğince ihtiyati haciz kararı verilebilmesi koşullarının gerçekleşip gerçekleşmediğine ilişkin olduğu, ihtiyatı haciz “Alacaklının, bir para alacağının zamanında ödenmesini güvence (garanti) altına almak için, mahkeme kararı ile, borçlunun mallarına önceden geçici olarak el konulması” olup geçici hukuki korumalarda, bazen karşı tarafın dinlenmemesi, tüm delillerin ayrıntılı bir biçimde incelenmesine yeterli zamanın olmaması gibi sebeplerle yaklaşık ispatın yeterli görüldüğü, somut olayda; davacılar vekilinin davacıların kaza nedeniyle uğradıkları maddi zararlara ilişkin olarak fazlaya ilişkin haklarını saklı tutarak toplam 2.000,00 TL maddi tazminatın tüm davalılardan müştereken ve müteselsilen, manevi zararları için toplam 500.000,00-TL manevi tazminatın davalı araç sürücüsü ve araç sahibinden müştereken ve müteselsilen tahsilini talep ettiği ,manevi tazminatın kişinin kişilik haklarının ihlali, bu kapsamda huzur, güvenlik, sağlık ve benzeri haklarının saldırıya uğraması halinde miktarının, kapsamının ve koşullarının hâkimin takdirine bağlı olarak belirlendiği, tazminat yükümlüsünün tutum ve davranışları olayın özelliği, kusurun varlığı, niteliği, ekonomik, sosyal çevre ve benzeri pek çok subjektif etkene göre belirlenen bir tazminat türü olup, maddi tazminat gibi miktarı objektif koşullara göre belirlenecek bir tazminat türü olmadığı,bu nedenlerle alacağın muaccel olması yanında, ihtiyati hacze esas belirli bir miktar olması gerekmekte olup eldeki davada tahkikat aşaması tamamlanmamış olup devam ettiğinden zararın varlığı kuvvetli deliller ile ispatlansa dahi, zarar miktarı henüz belli olmadığından ihtiyati haciz koşullarının oluşmadığı gerekçesiyle davacılar vekilinin ihtiyati haciz isteminin reddine karar verilmiş; ara karara karşı davacılar vekili tarafından istinaf kanun yoluna başvurulmuştur.
İLERİ SÜRÜLEN İSTİNAF NEDENLERİ
Davacılar vekili istinaf başvuru dilekçesinde özetle; kararın verildiği dava dosyasına, dava konusuna ilişkin tarafların kusur oranları ile kusur oranları neticesinde talep edilen destekten yoksun kalma tazminatı miktarlarının tespitine ilişkin bilirkişi raporlarının ibraz edilmesi akabinde, 28.04.2023 tarihli dilekçe ile davanın mahiyeti mucibince ihtiyati haciz talep ettiklerini yerel mahkeme tarafından gerekçesiz şekilde talebin ihtiyati tedbir olarak değerlendirilmek suretiyle 08.05.2023 tarihli ara karar ile yasaya aykırı olarak reddine karar verildiğini bu kararın istinaf edilmesi üzerine Ankara Bölge Adliye Mahkemesi 26. Hukuk Dairesince kaldırıldığını kaldırma karından sonra mahkemece verilen 21.07.2023 tarihli ihtiyati haciz kararının reddine ilişkin kararın yasaya aykırı olduğunu, somut olayda ihtiyati haczin şartlarının oluştuğunu, trafik kazası ile birlikte haksız fiilin gerçekleştiği tarih itibariyle tazminat talebinin muacceliyet kazandığını, davanın davalı …’un maliki olduğu olay günü davalı…’nin sevk ve idaresindeki … plakalı araç ile davacılardan … …’ın eşi, … …’ın oğlu, … ve … …’ın kardeşi olan …’a çarpması neticesinde meydana gelen ölümlü trafik kazasına dayalı manevi tazminat taleplerinin tahsiline ilişkin olup bu kapsamda … plakalı aracın sürücüsü…’nin kazanın meydana gelmesinde tek ve asli sorumlu olup tamamen kusurlu olduğunu, olayda davacıların eşini, oğlunu ve kardeşlerini elim bir kazada kaybetmenin acısı içinde olduğunu, dosyaya kusura ve feragat edilen destekten yoksun kalma tazminatına ilişkin tespitleri içerir bilirkişi raporlarının ibraz edildiğini, dava konusu kaza 28.04.2022 tarihinde gerçekleşmiş olup; 6098 Sayılı Türk Borçlar Kanunu uyarınca davalı sürücünün eyleminin bir haksız fiil olduğu, haksız fiili neticesinde zararın meydana geldiği ve tazminat alacağının da olay anında ortaya çıktığı gözetildiğinde, işbu tarih itibariyle tazminat talebinin muaccel hale geldiğini, dolayısıyla somut olayda ihtiyati haczin düzenlendiği 2004 Sayılı İcra ve İflas Kanunu’nun 257/1. maddesinin (Rehinle temin edilmemiş ve vadesi gelmiş bir para borcunun alacaklısı, borçlunun yedinde veya üçüncü şahısta olan taşınır ve taşınmaz mallarını ve alacaklarıyla diğer haklarını ihtiyaten haczettirebilir.) uygulama alanı bulacağını, (emsal Yargıtay 17. Hukuk Dairesi 2016/9800 E., 2017/8052 K. Sayılı ve 21.09.2017 Tarihli, Yargıtay 17. Hukuk Dairesi’nin 21.09.2017 Tarih 2016/9800 Esas, 2017/8052 Karar, Yargıtay 17. Hukuk Dairesi, 22.11.2018 Tarih, 2015/19078 Esas, 2018/11192 Karar, Yargıtay 17. Hukuk Dairesi, 20.05.2019 Tarih, 2016/14392 Esas, 2019/6326 Karar Sayılı Kararları) yerel mahkeme kararında muacceliyetin yanı sıra ihtiyati hacze esas belirli bir miktarın olması gerektiği ifade edilmişse de işbu gerekliliğin hukuken aranmadığını ancak yine de işbu koşulların dosya muhteviyatındaki bilgi, belge ve dokümanlar ile oluştuğunu, yerel mahkeme kararının açıkça ihtiyati haczin düzenlenme amacına aykırılık teşkil etmekle birlikte usule, yasaya ve hakkaniyete aykırı olduğunu, somut olaydaki tazminat talebinin muaccel olduğunu, Kanun sistematiği kapsamında ihtiyati haciz koşulları gözetildiğinde; ihtiyatı haciz kararı verilebilmesi için alacağın varlığının kesin veya tam olarak ispat edilmesi gerekmemekte olup kanaatin olmasının yeterli sayıldığını, dava dosyasına kazandırılan kaza tespit tutanağı, kusura ilişkin bilirkişi raporu, feragat edilen destekten yoksun kalma tazminatı talebe ilişkin bilirkişi raporu, ceza soruşturması kapsamında alınan ve huzurdaki dava dosyasına kazandırılan bilirkişi raporları, tanık anlatımları, ölü muayene tutanağı, huzurdaki dava dosyasında destekten yoksun kalma tazminatı talebine ilişkin davalı sigorta şirketi ile sulh protokolü uyarınca dosya kapsamındaki bilirkişi raporundaki tespit edilen meblağlara istinaden davalı tarafça tazmin edilen destekten yoksun kalma tazminatı gözetildiğinde somut olay nezdinde davacıların manevi tazminat alacağının oluştuğunun da kabulü gerektiğini, ihtiyati haciz için aranan yasal koşulun yaklaşık ispat olduğu gözetildiğinde; somut olayda zararın varlığına, zarar veren fiil ile davalılar arasında illiyet bağına, zarar veren eylemin hukuka aykırılığına dair hususlar ile yaklaşık ispatın yerine getirildiğinin kabulü gerektiğini, kararın verilmesine dayanak istinaf incelemesinde Bölge Adliye Mahkemesi 26. Hukuk Dairesince; “Mahkemenin ”alacağın varlığına kanaat edinmiş olmasından” anlaşılması gereken alacağın usul hukuku kurallarına göre kesin veya tam olarak ispat edilmesi değil, diğer hukuki himaye tedbirlerinde olduğu gibi ihtiyati hacizde de amaç davaya ilişkin yargılamadan farklı olarak, maddi hukuka dayanan hak bakımından nihai bir karar verip, uyuşmazlığı esastan sona erdirmek değildir. Yani ihtiyati haciz kararı verilebilmesi için ispat gerekmez, yaklaşık ispat için delil sunulması yeterli olup, alacaklının ilişkisinin varlığını ve muaccel olduğunu tam ve kesin olarak ispat etmesi aranmaz. Ancak ihtiyati haciz kararı verilebilmesi için alacaklının alacağın varlığı ve haciz sebepleri hakkında yaklaşık ispat kuralları çerçevesinde kanaat getirecek deliller sunulması gerekir..”şeklinde hüküm tesis edildiğini, dolayısıyla dosya muhteviyatındaki deliller gözetilerek talebinin kabulüne karar verilmesi gerekirken reddinin yasaya aykırı olduğunu, kaldı ki yerel mahkeme zarar miktarı henüz belli olmadığından ve tahkikat aşamasının tamamlanmadığından bahisle redde ilişkin kararına gerekçe kılmışsa da; bu hususun açıkça hakkaniyete ve ihtiyati haczin düzenlenme amacına aykırı olduğunu (emsal Yargıtay 17. HD., 2016/9800 E., 2017/8052 K. Sayılı ve 21.09.2017 Tarihli Kararı. Yargıtay 4. HD., E. 2012/7736 K. 2012/11049 T. 21.06.2012 kararı;) davaya konu somut olayda haksız fiile dayalı olarak zararın meydana gelmiş olduğu açık olup, haksız fiilden kaynaklanan tazminat davalarında tazmin yükümlülüğünün olay tarihi itibariyle muaccel hale geleceği gözetilerek ve dosya kapsamı itibariyle yaklaşık ispat şartının oluştuğunun kabulü ile, özellikle kazaya karışan davalı …’a ait … plakalı … marka araç başta olmak üzere araç maliki ve sürücünün taşınır ve taşınmaz malları ile üçüncü kişilerdeki hak ve alacakları üzerine İİK md. 257 gereğince başkalarına satış, devir ve temliki ve cebri icra yoluyla satışının önlenmesi için dava sonuna ve alacağın tahsiline kadar ihtiyati haciz konulmasına karar verilmesi gerekirken talebin reddinin yasaya aykırı olduğunu belirterek istinaf isteminin kabulü ile yerel mahkemenin 21.07.2023 tarihli ara kararının kaldırılmasına ihtiyati haciz talebinin kabulüne karar verilmesini talep etmiştir.
DELİLLERİN DEĞERLENDİRİLMESİ VE GEREKÇE
İhtiyati haciz talep eden davacılar vekilinin istinaf sebepleri ile sınırlı olarak, dosya içerisindeki bilgi ve belgeler, mahkeme kararının gerekçesi, dayanılan delillerin tartışılıp değerlendirilmesi ile yapılan inceleme sonunda;
Davacılar vekili; 28.04.2022 tarihinde davalıların işleteni, sürücüsü ve zorunlu mali mesuliyet sigortacısı olduğu … plakalı aracın davacılardan …’in eşi, …’nin oğlu, … ve …’in kardeşi yaya …‘a çarparak ölüme neden olduğunu, davalı sigorta şirketi tarafından davacı eş ve babaya toplam 146.891, 00 TL destekten yoksun kalma tazminatı ödenmiş ise de ödemenin yetersiz olduğunu belirterek HMK’nun 107 maddesi gereğince fazlaya ilişkin haklar saklı kalmak üzere davacı eş … için 1.000,00 TL, davacı baba… için 1.000,00 TL destekten yoksun kalma tazminatının olay tarihinden itibaren işleyecek avans faiziyle birlikte davalılardan müştereken ve müteselsilen tahsiline; davacı … için 300.000,00 TL, … için 100.000,00 TL, … için 50.000,00 TL, … için 50.000,00 TL manevi tazminatın olay tarihinden itibaren işleyecek yasal faiziyle birlikte sigorta şirketi dışındaki davalılardan müştereken ve müteselsilen tahsiline, davalı işleten ve sürücünün taşınır ve taşınmaz malları ile 3 kişilerdeki hak ve alacaklarına, kazaya karışan … plakalı aracın trafik kaydına ihtiyati tedbir konulmasını talep etmiş; 30.12.2022 tarihli dilekçesi ile talebini ihtiyati haciz olarak değiştirmiş; 19.04.2023 tarihli dilekçesi ile maddi tazminatla ilgili olarak davalı sigorta şirketi ile anlaşma sağlandığından maddi tazminata ilişkin tüm davalılar yönünden davadan feragat ettiğini, manevi tazminat yönünden davaya devam ettiğini açıklamış; 28.04.2023 tarihli dilekçeleri ile talep konusu manevi tazminatlara ilişkin davalı işleten ve sürücünün taşınır ve taşınmaz malları ile 3. kişilerdeki hak ve alacaklarına, kazaya karışan … plakalı aracın trafik kaydına ihtiyati haciz konulmasını istemiş, mahkemece 21.07.2023 tarihli ara karar ile ihtiyati haciz talebinin reddine karar verilmiştir.
Manevi tazminat kişinin kişilik haklarının ihlali, bu kapsamda huzur, güvenlik, sağlık ve benzeri haklarının saldırıya uğraması halinde miktarının, kapsamının ve koşullarının hakimin takdirine bağlı olarak belirlendiği, tazminat yükümlüsünün tutum ve davranışları, olayın özelliği, kusurun varlığı, niteliği, ekonomik, sosyal çevre ve benzeri pek çok subjektif etkene göre belirlenen bir tazminat türü olup, maddi tazminat gibi miktarı objektif koşullara göre belirlenecek bir tazminat türü değildir. Bu nedenlerle alacağın muaccel olması yanında, ihtiyati hacze esas belirli bir miktar olması koşulu sağlanamamaktadır. Açıklanan nedenlerle manevi tazminat yönünden ihtiyati haciz talebinin reddine karar verilmesinde usul ve yasaya aykırı bir yön bulunmamakla davacılar vekilinin istinaf başvurusunun HMK’nın 353/1.b.1.maddesi gereğince esastan reddi gerekmiştir.
HÜKÜM : Yukarıda açıklanan nedenlerle;
1-Davacılar vekilinin istinaf başvurusunun HMK.nın 353/1.b-1 maddesi uyarınca ESASTAN REDDİNE,
2-İstinaf karar harcı ile başvuru harcı peşin alındığından bu konuda karar verilmesine yer olmadığına,
3-Davacı tarafça yapılan istinaf yargılama giderinin kendi üzerinde bırakılmasına,
4-Karar tebliği işlemlerinin ilk derece mahkemesince yerine getirilmesine
Dosya üzerinden, yapılan inceleme sonununda HMK’nun 362/1/f ve İİK’nın 265/son maddesi gereğince KESİN olmak üzere 10.11.2023 tarihinde oy birliği ile karar verildi.
Başkan
Üye
Üye
Katip
* Bu belge, 5070 sayılı Kanun hükümleri gereğince elektronik imza ile imzalanmıştır.