Emsal Mahkeme Kararı Ankara Bölge Adliye Mahkemesi 26. Hukuk Dairesi 2022/982 E. 2022/1470 K. 02.06.2022 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C. ANKARA BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
26. HUKUK DAİRESİ
T.C.
ANKARA
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
26. HUKUK DAİRESİ

ESAS NO : 2022/982
KARAR NO : 2022/1470

T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
K A R A R

İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ : ANKARA 6. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
TARİHİ : 22/10/2021
NUMARASI : 2020/403 Esas 2021/758 Karar

DAVACI :
VEKİLLERİ :
DAVALI :
VEKİLİ :
DAVANIN KONUSU : Tazminat (Ölüm Ve Cismani Zarar Sebebiyle Tazminat)
KARAR TARİHİ : 02/06/2022
GEREKÇELİ KARAR
YAZILMA TARİHİ : 20/06/2022

Mahalli mahkemesince verilen karara karşı davacı vekili tarafından süresi içinde istinaf kanun yoluna başvurulmuş olup, başvuru şartlarının yerine getirildiği dosya üzerinde yapılan ön inceleme ile anlaşılmakla yapılan istinaf incelemesi sonunda;
TARAFLARIN İDDİA VE SAVUNMALARI
Davacı vekili, 14.07.2012 tarihinde davalıya zorunlu mali sorumluluk sigortası ile sigortalı … plakalı araç ile … plakalı aracın çarpıştığını, davacının sigortalı araçta yolcu olduğunu ve kaza sonucu yaralandığını belirterek fazlaya ilişkin hakları saklı kalmak üzere 100,00-TL kalıcı, 100,00-TL geçici iş göremezlik tazminatının davalı … şirketinden kusuru oranında tahsiline karar verilmesini talep etmiştir.
Davalı vekili, zamanaşımı süresinin dolduğunu, kazanın 14.07.2012 tarihinde meydana geldiğini 8 yıllık sürenin 17.07.2020 tarihinde dolduğunu, davanın 09.09.2020 tarihinde açıldığını, davacı tarafın davalı … şirketine trafik sigortası genel şartlarında bildirilen usule aykırı şekilde başvuruda bulunduğunu, davanın dava şartı noksanlığı nedeniyle usulden reddinin gerektiğini savunmuştur.
İLK DERECE MAHKEMESİ KARARI
Mahkemece; dava konusu trafik kazasının 14.07.2012 tarihinde meydana geldiği, davacı vekiline, davacının maluliyetinin kaza tarihi itibariyle tamamlanıp tamamlanmadığı, sonradan gelişen bir durumun olup olmadığına ilişkin beyanda bulunmak üzere süre verildiği ancak herhangi bir beyanda bulunulmadığı, davacının kaza tarihi itibariyle var ise maluliyetinin oluştuğu, eylemin aynı zamanda TCK.nın 89/1. maddesine göre taksirle yaralama suçunu oluşturduğu, Türk Ceza Kanununun 66/1-e. maddesi gereğince uzamış zamanaşımı süresi 8 yıl olup kaza tarihinden itibaren bu süre nazara alındığında davanın 09.09.2020 tarihinde zamanaşımı süresi geçtikten sonra açıldığı, arabuluculuk yoluna başvurunun 17.07.2020 tarihinde olduğu ve davacının sonradan oluşan bir maluliyetinin bulunmadığı, davalının süresinde zamanaşımı itirazında da bulunduğu gerekçesi ile davanın zamanaşımı nedeniyle reddine karar verilmiş, karara karşı davacı vekili tarafından istinaf kanun yoluna başvuru yapılmıştır.
İLERİ SÜRÜLEN İSTİNAF SEBEPLERİ
Davacı vekili istinaf başvuru dilekçesinde; kazanın 14.07.2012 tarihinde meydana geldiğini, Karayolları Trafik Kanununda 109. maddesinde maddi ve manevi tazminat talebinin 10 yıl olduğunun belirtildiğini, ceza zamanaşımının geçerli olduğu ve 14.07.2012 tarihinde gerçekleşen kazanın zamanaşımı süresinin 14.07.2020 tarihinde biteceği düşünülse yine mahkemenin verdiği kararın doğru olmadığını, Covid-19 salgınından dolayı, 30.04.2020 tarihinde yayınlanan Yargı Alanındaki Hak Kayıplarının Önlenmesi Amacıyla Getirilen Durma Süresinin Uzatılmasına Dair Cumhurbaşkanlığı Kararı’nda 13 Mart 2020 – 15.06.2020 tarihleri arasında yargılama sürelerinin durduğunu, davacının üç(3) gün ile zamanaşımı süresini kaçırdığından ilk derece mahkemesi ilk itirazlardan davayı reddetmesinin usul ve yasaya aykırı olduğunu, Covid-19 salgınından dolayı sürelerin uzamasına dair Cumhurbaşkanlığı Kararının göz önünde bulundurmadığını ileri sürmüştür.
DELİLLERİN DEĞERLENDİRİLMESİ ve GEREKÇE
Davacı vekilinin HMK.nın 355. maddesi gereğince istinaf sebepleri ile sınırlı olarak, dosya içerisindeki bilgi ve belgeler, mahkeme kararının gerekçesi, dayanılan delillerin tartışılıp değerlendirilmesi ile yapılan inceleme sonunda;
Dava trafik kazasında yaralanmadan kaynaklanan maddi tazminat istemine ilişkindir.
Davacı vekili, davalının zorunlu mali sorumluluk sigortacısı olduğu aracın karıştığı kaza sonucu araçta yolcu olarak bulunan davacının yaralandığını belirterek geçici ve sürekli iş göremezlik tazminatı talep etmiş, mahkemece zamanaşımı süresinin dolduğu gerekçesi ile davanın reddine karar verilmiştir.
Dava konusu kaza 14.07.2012 tarihinde meydana gelmiş, davacı vekili tarafından dava 09.09.2020 tarihinde açılmıştır.
2918 sayılı KTK.’nun 109. maddesinde “Motorlu araç kazalarından doğan maddi zararların tazminine ilişkin talepler, zarar görenin zararı ve tazminat yükümlüsünü öğrendiği tarihten başlayarak 2 yıl ve her halde, kaza gününden başlayarak 10 yıl içinde zamanaşımına uğrar, dava, cezayı gerektiren bir fiilden doğar ve Ceza Kanunu bu fiil için daha uzun bir zamanaşımı süresi öngörmüş ise, bu süre maddi tazminat talepleri için de geçerlidir.” hükmüne yer verilmiştir. Ceza zamanaşımı süresi ise olay tarihinde yürürlükte bulunan 5237 Sayılı TCK’nın 89 ve 66. maddelerine göre 8 yıldır. Olay tarihi olan 14.07.2012 tarihinden itibaren 8 yıllık zamanaşımı süresi 14.07.2020 tarihinde dolmuştur. Davacı vekili tarafından 17.07.2020 tarihinde arabulucuya başvuru yapılmış, anlaşamama tutanağı 07.09.2020 tarihinde düzenlenmiştir.
Covid-19 salgın hastalığı nedeniyle uygulanan kısıtlamalardan kaynaklanan yargı alanındaki hak kayıplarının önlenmesi amacıyla hazırlanan ve 26.03.2020 tarihli ve Resmi Gazetede yayımlanan 7226 sayılı Bazı Kanunlarda Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun’un Geçici 1. maddesi ve salgının devam etmesi üzerine 30.04.2020 tarihli Resmi Gazetede yayımlanan 29.04.2020 tarihli ve 2480 sayılı Cumhurbaşkanlığı Kararı gereğince tüm adli süreler, 13.03.2020 tarihinden itibaren 15.06.2020 tarihine kadar durdurulmuştur.
7226 Sayılı Yasanın Geçici 1. maddesi ile;
“a)Dava açma, icra takibi başlatma, başvuru, şikâyet, itiraz, ihtar, bildirim, ibraz ve zamanaşımı süreleri, hak düşürücü süreler ve zorunlu idari başvuru süreleri de dâhil olmak üzere bir hakkın doğumu, kullanımı veya sona ermesine ilişkin tüm süreler; 6/1/1982 tarihli ve 2577 sayılı İdari Yargılama Usulü Kanunu, 4/12/2004 tarihli ve 5271 sayılı Ceza Muhakemesi Kanunu ve 12/1/2011 tarihli ve 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu ile usul hükmü içeren diğer kanunlarda taraflar bakımından belirlenen süreler ve bu kapsamda hâkim tarafından tayin edilen süreler ile arabuluculuk ve uzlaştırma kurumlarındaki süreler 13/3/2020 (bu tarih dâhil) tarihinden itibaren 30/4/2020 (bu tarih dâhil) tarihine kadar durur. Bu süreler, durma süresinin sona erdiği günü takip eden günden itibaren işlemeye başlar. Durma süresinin başladığı tarih itibarıyla, bitimine on beş gün ve daha az kalmış olan süreler, durma süresinin sona erdiği günü takip eden günden başlamak üzere on beş gün uzamış sayılır. Salgının devam etmesi halinde Cumhurbaşkanı durma süresini altı ayı geçmemek üzere bir kez uzatabilir ve bu döneme ilişkin kapsamı daraltabilir. Bu kararlar Resmî Gazete’de yayımlanır.” şeklinde düzenleme yapılmış, 30.04.2020 tarihli Resmi Gazetede yayımlanan 2480 sayılı Cumhurbaşkanı kararı ile belirtilen sürelerin durdurulmasının 15.06.2020 tarihine kadar (bu tarih dahil) uzatıldığı belirtilmiş, bu duruma göre durma süresinin sona erdiği günü takip eden günden itibaren sürelerin tekrar işlemeye başlayacağı ve durma süresinin başladığı tarih itibariyle bitimine 15 gün ve daha az kalmış olan süreler, durma süresinin sona erdiği günü takip eden günden başlamak üzere 15 gün daha uzamış sayılacağı, belirtilmiştir.
Belirtilen yasal düzenlemeler ile zamanaşımı süresinin durmasına karar verildiğine göre zamanaşımı işlemeye başlamaz, başlamışsa durur. Zamanaşımını durduran sebeplerin ortadan kalktığı günün bitiminde zamanaşımı işlemeye başlar veya durmadan önce başlamış olan işlemesini sürdürür. Buna göre 14.07.2012 tarihinde meydana gelen olay nedeniyle 8 yıllık zamanaşımı süresi 14.07.2020 tarihinde dolmuş, davacı vekili tarafından 17.07.2020 tarihinde arabulucuya başvuru yapılmış, anlaşmama tutanağı 07.09.2020 tarihinde düzenlenmiş, dava ise 09.09.2020 tarihinde açılmıştır. Covid-19 salgın hastalığı nedeniyle yapılan yasal düzenlemeler sonucu eldeki davada işleyen zamanaşımı süresi 13.03.3020 tarihinde durmuş, bu tarih itibariyle zamanaşımı süresinin tamamlanmasına 121 gün kalmıştır. Sürelerin yeniden işlemeye başladığı tarih olan 15 Haziran 2020 tarihine duran süreler eklendiğinde, zamanaşımı süresinin davanın açıldığı 09.09.2020 tarihinde henüz dolmadığı anlaşıldığından davacı vekilinin istinaf başvurusunun kabulü ile HMK.nın 353/1.a.6.maddesi gereğince ilk derece mahkemesi kararının kaldırılmasına, tarafların iddia ve savunmalarına göre delilleri toplanarak sonucuna göre karar verilmesi için yeniden inceleme yapılmak üzere dosyanın mahkemesine gönderilmesine karar vermek gerekmiştir.
HÜKÜM : Yukarıda açıklanan nedenlerle;
1-Davacı vekilinin istinaf başvurusunun KABULÜ İLE; HMK.nın 353/1.a.6 maddesi gereğince ilk derece mahkemesi kararının KALDIRILMASINA,
Yeniden yargılama yapılması için dosyanın kararı veren mahkemeye GÖNDERİLMESİNE,
2-İstinaf yoluna başvuran tarafça yatırılan peşin harcın istek halinde yatırana iadesine,
3-İstinaf yoluna başvuran tarafça yapılan yargılama giderinin ilk derece mahkemesi tarafından yapılacak yargılamada dikkate alınmasına,
4-Karar tebliği, harç mahsup, iade ve tahsil işlemlerinin ilk derece mahkemesince yerine getirilmesine,
Dosya üzerinden yapılan inceleme sonucu HMK’nun 353/1.maddesi gereğince KESİN olmak üzere 02.06.2022 tarihinde oy birliği ile karar verildi.

Başkan …

Üye …

Üye …

Katip …

* Bu belge, 5070 sayılı Kanun hükümleri gereğince elektronik imza ile imzalanmıştır.