Emsal Mahkeme Kararı Ankara Bölge Adliye Mahkemesi 26. Hukuk Dairesi 2022/919 E. 2022/1329 K. 20.05.2022 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C. ANKARA BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
26. HUKUK DAİRESİ Esas-Karar No:…
T.C.
ANKARA
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
26. HUKUK DAİRESİ

….

T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
K A R A R

…..

İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ : ANKARA 1. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
TARİHİ : 21/12/2021
NUMARASI ….

DAVANIN KONUSU : Tazminat

KARAR TARİHİ : 20/05/2022
GEREKÇELİ KARAR
YAZILMA TARİHİ : 03/06/2022

Mahalli mahkemesince verilen karara karşı taraf vekillerince süresi içinde istinaf kanun yoluna başvurulmuş olup, başvuru şartlarının yerine getirildiği dosya üzerinde yapılan ön inceleme ile anlaşılmakla yapılan istinaf incelemesi sonunda;
TARAFLARIN İDDİA VE SAVUNMALARI
Davacı vekili dava dilekçesinde; davacı şirket adına kayıtlı ve dava dışı … sevk ve idaresindeki … plaka sayılı aracın … Bulvarı istikametinde seyir halinde iken yeşil ışıkta kavşağa giriş yaptığında, davalı … Şirketi adına kayıtlı ve diğer davalı … sevk ve idaresindeki … plakalı aracın döner kavşaktan ana yola kontrolsüz ve hızlı şekilde giriş yapması sonucu maddi hasarlı trafik kazası meydana geldiğini, trafik kazası tespit tutanağı uyarınca davalının kusurlu olduğunu, 1.47 promil alkollü olup kendini bilemeyecek kadar sarhoş durumda olduğunun tespit edildiğini, kırmızı ışık esnasında geçtiğini kendisinin de ikrar ettiğini, olaya ilişkin olarak Ankara 18. Asliye Ceza Mahkemesi’nin 2015/1768 esas sayılı dosyası ile dava açıldığını belirterek, fazlaya ilişkin hakları saklı kalmak kaydıyla şimdilik 100.000,00 TL maddi tazminatın kaza tarihinden işleyecek yasal faizi ile birlikte davalılardan müştereken ve müteselsilen tahsilini talep etmiştir.
Davalı … ile …… vekili cevap dilekçesinde; her ne kadar kazaya sürücü …’ın kontrolsüz ve hızlı şekilde yola giriş yapması ile 1,47 promil alkollü olmasının sebep olduğu ileri sürülüyor ise de, davacının iddiasının aksine kazanın oluşuna, davacıya ait araç sürücüsünün trafik kural ve icaplarına aykırı olarak 50 ve 30 Km hız tahdit levhaları bulunan ışıklı döner kavşağa kontrolsüz en az 120 Km hızla giriş yaptığı için meydana geldiğini, sürücünün aldığı alkol oranının kazanın oluşumunda doğrudan doğruya sonuca etkili olamayacağını, alkol dışında başka unsurlarında olayın meydana gelmesinde etkisinin belirlenmesi gerektiğini, trafik kaza tespit tutanağının bazı gerçekleri yanlış ve hatalı yansıttığını, davacıya ait aracın daha önce pertten onarılan bir araç olduğunu belirterek yersiz ve yasal dayanaktan yoksun davanın reddini savunmuştur.
İLK DERECE MAHKEMESİ KARARI
Yerel mahkemece, İstinaf’ın kaldırma kararı doğrultusunda eksik hususlar tamamlandıktan sonra Ankara Adli Tıp Kurumu Trafik İhtisas Daire Başkanlığı’ndan alınan 07/10/2021 tarihli raporda, sürücü …’nun kusursuz olduğu, davalı sürücü …’ın %100 oranında kusurlu olduğu, davacı sürücü …’nun kusuru olmadığından zarardan sorumlu olamayacağı, davalı sürücü …’ın dava konusu araçtaki zararın tamamı olan %100*80.000,00-TL = 80.000,00-TL’den sorumlu olduğunun oy birliği ile rapor edildiği, söz konusu rapora itiraz edilmesi ve özellikle … Daire Başkanlığı yazısı ile çelişmesi nedeni ile …. İhtisas Daire Başkanlığı’ndan alınan 11/11/2021 tarihli ek raporda, meydana gelen kazada davacı sürücü …’nun %25 oranında, davalı sürücü …’ın %75 oranında kusurlu olduğunun rapor edildiği, Adli Tıp raporlarından 07/10/2021 tarihli raporun araç değeri yönünden, 11/11/2021 tarihli ek raporun kusur yönünden usul ve yasaya uygun olarak hazırlanması ve denetime elverişli olması sebebi ile kabul edildiği, davalı tarafın bu kabul doğrultusunda kusur oranı %75 olduğundan ve aracın değeri 80.000,00-TL olarak belirlendiğinden davalının kusuruna tekabül eden 60.000,00-TL’den davacıya karşı sorumlu olduğunun anlaşıldığı, söz konusu bedele kaza tarihi olan 04/11/2015 tarihinden itibaren yasal faiz işletilmesi gerektiğinden bahisle, davanın kısmen kabulü ile 60.000,00-TL’nin kaza tarihi olan 04/11/2015 tarihinden itibaren işleyecek yasal faizi ile birlikte davalılardan müşterek ve müteselsilen alınarak davacıya verilmesine, fazlaya ilişkin talebin reddine karar verilmiş; hükme karşı taraf vekillerince istinaf kanun yoluna başvurulmuştur.
İLERİ SÜRÜLEN İSTİNAF SEBEPLERİ
1-Davacı vekili istinaf dilekçesinde; Trafik kazası tespit tutanağında davalının %100 kusurlu ve 1.47 promil alkollü ve kendini bilemeyecek kadar sarhoş durumda olduğunun tespit edildiğini, davalı sürücünün tutanaklardan da anlaşılacağı üzere olay yerine gelen kolluk birimine kırmızı ışık esnasında geçtiğini kendisinin de beyan ettiğini, Ankara 18. Asliye Ceza Mahkemesi’nin 2015/1768 esas sayılı dosyasında dava açılmış olup davalı sürücünün atılı suç nedeni ile cezalandırıldığını, iş bu tazminat davasında istinafa konu olan önceki hükümde davalı sürücünün kusuru sabit olmakla davanın kısmen kabulü ile 80.000,00-TL’nin kaza tarihinden itibaren işleyecek yasal faizi ile birlikte davalılardan müştereken ve müteselsilen tahsiline karar verildiğini, Ankara Bölge Adliye Mahkemesi 26.Hukuk Dairesi Başkanlığının 20.11.2020 tarih ve 2018/2599 Esas ve 2020/1753 Karar sayılı ilamı ile hükmün kaldırıldığını, BAM kararı sonrasında 07.10.2021 tarihli ATK raporunda davacı sürücü …’nun kusursuz olduğuna, davalı sürücü …’ın % 100 oranında kusurlu olduğuna kanaat getirildiğini, davalı tarafın itirazı doğrultusunda alınan ek raporda ise davacı sürücü …’nun % 25 oranında, davalı sürücü …’ın % 75 oranında kusurlu olduğuna kanaat getirildiğini, iki rapor arasındaki çelişki nedeni ile 24.11.2021 tarihli dilekçe ile itiraz ettiklerini, maddi hasarlı trafik kazası tespit tutanağında, sürücülerin kazanın oluşuna ilişkin farklı beyanda bulunduklarından kusurlandırma yapılamadığı, tutanak tanıkları kaza yerine geldiklerinde kavşakta ışıkların fasılalı yanmadığı, sürücü …’ın verdiği ilk ifadesinde “kaza anında ilk kendisine kırmızı ışığın yandığını sonrasında yeşil ışığın yanıyor olabileceğini net hatırlamadığını” beyan ettiğini, 07.11.2017 tarihli Bilirkişi Raporunda, sürücü …’ın K.T.K.’nun 47/b, 52/a ve 48. maddelerini ihlal ettiğinden % 100 oranında kusurlu olduğunu, sürücü …’nun kusurunun olmadığının belirlendiğini, ek raporda ise “…, …, … ve … Şube Müdürlüğü’nün 26.03.2021 havale tarihli yazısı dikkate alınarak fasılalı yanan ışıklara göre yeniden kusur oranının” belirlendiğinin belirtildiğini, …, …, … ve … Şube Müdürlüğü’nün 26.03.2021 havale tarihli yazısında, Belediyenin yaklaşık 6 yıl önce 04.11.2015 tarihinde … kayıtlarının fasılalı olarak ayarlandığı ve ancak elektrik kesintilerinin tespit edilemediğinin bildirildiğini, kaza sonrası olay yerine gelen Trafik ekiplerinin görgüye dayalı olarak sinyalizasyonun fasılalı yanmadığını özellikle rapor etmeleri ile … Fen İşlerinin beyanının 6 yıl öncesine ait olan bir tespit olduğunu, Trafik kaza tutanağı mevcut iken, günümüzde alınan ve 6 yıl öncesinin sinyalizasyonunu tahmini belirten Belediye yazısına dayanarak 11.11.2021 tarihli ATK raporunu kabul etmenin mümkün olmadığını,trafik ekiplerinin görgüye dayalı tuttuğu tutanağın mı yoksa 6 yıl önce 04.11.2015 tarihinin … kayıtlarının fasılalı olarak ayarlandığı ve ancak elektrik kesintilerinin tespit edilemediğini beyan eden Belediye yazısının mı muteber olduğunun tespiti gerektiğini, Mahkemenin Belediyenin tahmini yazısını muteber saydığını, bu halde Trafik ekiplerinin görevlerini kötüye kullandığını, gerçek dışı tutanak tanzim ettiğini kabul etmek gerektiğini,ancak bu durumu gösteren her hangi bir somut delil de bulunmadığını, kararın bu nedenle usul ve yasaya aykırı olduğunu belirterek kararın kaldırılmasını talep etmiştir.
2-Davalı ……. … vekili istinaf dilekçesinde; itirazları ve BAM kaldırma kararı nazara alınmadan eksik ve hatalı değerlendirme ile hüküm kurulduğunu, hükme esas alınan ATK trafik ihtisas dairesi başkanlığı tarafından sunulan raporun karar kurmaya elverişli olmadığını, ilk kararı istinaf talepleri doğrultusunda kaldıran BAM 26 Hukuk Dairesinin kaldırma kararında açıkça eksikliklerin giderilmesini müteakip “Atk Trafik İhtisas Dairesi ya da önceki bilirkişiler dışında kusur ve hasar konusunda uzman kgm fen heyeti veya itü makina mühendisliğinden seçilecek üç bilirkişi kurulu heyeti tarafından kusur ve hasar durumlarının araştırılması gerektiğinin belirtildiğini, mahkemece tüm ısrar ve itirazlarına rağmen bam kaldırma kararının aksine dosyanın yine ATK trafik ihtisas dairesine gönderildiğini, salt bu durumun dahi kaldırma kararına aykırı olduğunu, dosyanın ATK Trafik İhtisas Dairesi ya da önceki bilirkişiler dışında kusur ve hasar konusunda uzman kgm fen heyeti veya itü makina mühendisliğinden seçilecek üç bilirkişi kurulu heyetine tevdiine karar verilmesi gerektiğini, bu işlemler yapılmadan kurulan kararın eksik ve hatalı olduğunu (Yüksek Yargıtay 17. Hukuk Dairesi’nin 16.03.2016 tarih ve 2016/3367 sayılı karar), ATK trafik ihtisas dairesi Başkanlığı tarafından sunulan raporda kusur durumu ve araç değer kayıp bedelinin de hatalı ve eksik değerlendirildiğini, karara esas alınan 11.11.2021 tarihli ek raporda, cevabi yazıda ışıkların fasılalı yandığının belirlendiğinin söylendiği buna göre davacının dikkat ve özen yükümlülüğüne aykırı davrandığının tespit edildiği ancak tali ve %25 kusurlu olduğunun, davalı sürücüye %75 kusur atfedildiğini, bu tespitin tamamen hatalı ve dosya münderecatına aykırı olduğunu, kavşakta fasılalı ışık yanıyor olduğunun tespit edilmesi durumunda kavşağın ışıksız kavşak olarak kabul edilmesi ve kusur durumunun buna göre belirlenmesi gerektiğini (Yüksek Yargıtay 12. Ceza Dairesi’nin 15.05.2014 tarih ve 2014/11989 sayılı kararı), somut olayda da kaza tespit tutanağı ile sabit olduğu üzere olay günü ışığın fasılalı yandığını, bu halde olay yerindeki kavşağın Yargıtay içtihatları doğrultusunda Işıksız kavşak olarak kabul edilmesi, kusur durumunun buna göre belirlenmesi gerektiğini, davacının kavşağa çıkarken fasılalı yanan ışık ve hız limitlerini nazara almadan hareket ettiğinin tespiti ile davacıya atfedilecek bir kusur bulunup bulunmadığının araştırılması gerektiğini, oysa ATK raporunda sadece davalının sarı ışıkta geçtiği belirtilerek asli kusurlu olduğunun söylendiğini, davacının yaptığı aleni ihlalleri değerlendirilmeden ve davacının açık kural ihlalleri hiçe sayılarak kendisine tali kusur verildiğini, olay anında ışıkların fasılalı yandığı nazara alınarak tarafların diğer eylemleri ile bütün halinde kusur durumu değerlendirmesi yapılması gerektiğini, olay tespit tutanağı ve yaşanan olayın fotoğrafları ile sabit olduğu üzere çarpma sonucu davalının 1815 kg ağırlığında aracının savrularak kaldırıma çıkıp zor durduğunu, bu durumun davacının ne denli süratli geldiğini gösterdiğini, davacıya kırmızı ışık yansa dahi 140 km suratla kırmızı ışıkta duramayacağını ve kazaya sebebiyet vereceğini, Kaza yerinde hız sınırı 30-50 km arası olup bu durumun bilirkişi raporu ile sabit olduğunu, davacının minimum 140 km hızla geldiğinin de kaza tespit tutanağı ile tespit edildiğini, hasara sebebiyet veren asıl eylemin davacının 50 km maximum hız yapılması gereken bir yolda 130-140 km hız yapması, kavşaklı yola dikkatli girmeyerek davalıyı görmesine rağmen hızını azaltmaması olduğunu, davalının aracına arkadan çarpanın davacı olduğunu, hız sınırını yasal limitler dahilinde tutarak öndeki araç ile mesafesini ayarlamakla yükümlü olan ve davalı aracını gördüğünde hızını azaltması gerekenin davacı olduğunu, davacının olay günü, gelen araçların hız ve mesafelerini dikkate almadan vakit gece olmasına rağmen hız sınırının çok üzerinde ve kontrolsüzce kavşağa girerek sebebiyet verdiği kazada asli kusurlu olduğunu, kavşaklara giriş ve çıkışlarda nasıl davranılması gerektiğinin 2918 sayılı Karayolları Trafik Kanunu’nun 52/1-a.maddesinde düzenlendiğini, hiçbir suretle kavşağı kontrol etmeyerek, davalının kavşaktan geçtiğini görmesine rağmen hızını kesmeyerek ve meskun mahalde yaşanabilecek riskleri göze almadan sağ şeritten hız limitinin 5 katı bir süratle seyreden davacının kusursuz kabul edilmesi ya da tali kusurlu olduğunun belirlenmesinin mümkün olmayacağını (Yüksek Yargıtay 12 Ceza Dairesi’nin 02.11.2016 tarih ve 2016/12373 sayılı kararı), ATK raporunda davalıya atfedilen kusurun sadece alkollü olduğu iddiasından kaynaklanmakta olup, bir kimsenin alkollü iken araç kullanmasının, salt olayın bu nedenle yaşandığı sonucunu doğurmayacağını, zaten …’ın alkollü araç kullanmasının nörolojik olarak değerlendirildiği bilirkişi raporunda sadece tespit edilen oranlarda alkol kullanan bir kimsenin emniyetli bir şekilde araç sevk ve idare edemeyebileceği söylenmiş olup; olayın bu nedenle meydana geldiğine dair bir tespit yapılmadığını, olayda davalının, gayet kontrollü bir şekilde aracını kavşaktan anayola döndürdüğünü, hızının, limit dahilinde olduğunu, davacı, gece yarısı meskun mahalde hız limitinin 5 katı hızla gelerek davalıya arkadan çarpmasaydı bu kazanın da yaşanmayacağını, davacının, davalı aracını savuracak şekilde hız limitini 5 katı aşarak kontrolsüz olarak kavşağa girdiğini, hızını azaltmadığını, (olay yerinde fren izine rastlanmamış) ve kazaya sebebiyet verdiğini, bu hususlar değerlendirilmeden rapor verildiğini (Yüksek Yargıtay 17 Hukuk Dairesi’nin 04.04.2016 tarih ve 2016/4209 sayılı kararı, Yüksek Yargıtay 17 Hukuk Dairesi’nin 26.02.2015 tarih ve 2015/3456 sayılı kararı, Yüksek Yargıtay Ceza Genel Kurulu’nun 30.09.2014 tarih ve 2014/406 sayılı kararı), ATK raporunda itirazları ve hiç bir delil incelenmeksizin, en önemlisi BAM kaldırma kararı uyarınca değerlendirme yapılmadan önceki rapor doğrultusunda hasar bedelinin belirlendiğini ve davacının aracının ikinci el piyasa değerinin 130.000,00 TL olduğu, kazadan sonra aracın pert olarak kabul edilmesi gerektiği, pert değerinin ise 50.000,00 TL olabileceği belirtilerek 80.000,00 TL değer kaybı hesaplandığını, sigorta gözetim merkezinden gelen cevapta, davacıya ait aracın iş bu davaya konu kazadan evvel iki kez (06.06.2014 ve 22.07.2014 tarihlerinde) ağır hasar (pert) işlemine tabi kazaya karıştığının belirtildiğini, bu halde davacının, bu kazaya karışmasaydı aracının ikinci el piyasa değerinin, iki kez pert işlemi görmüş bir araç olarak değerlendirilerek belirlenmesi gerektiğini, ATK’nın, … sigortadan gelen yazı cevaplarını bile incelemeden rapor ibraz ettiğini, rapordaki aleyhe hususları kabul anlamına gelmemekle beraber, pert işlemi uygulanan davacının aracının piyasa değerinin 50.000,00 TL olduğuna dair yaptıkları tespit nazara alındığında; daha önce pert işlemine tabi tutulmuş davacı aracının piyasada 130.000,00 TL’ye satılacağına dair tespitin hatalı olduğunu, aksi halde daha önce ağır hasar-pert kaydı olan bir aracın tamir edilerek 130.000,00 TL’ye satılacağının kabul edilmesi halinde bu defa yine tamir edilmesini müteakip aynı bedellere satılabileceğinin de tespit edilmesi ve aracın değer kaybı olmayacağının belirlenmesi gerektiğini (yüksek Yargıtay 17 Hukuk Dairesi’nin 27.09.2017 tarih ve 2017/8229 sayılı kararı) belirterek kararın kaldırılmasını talep etmiştir.
DELİLLERİN DEĞERLENDİRİLMESİ ve GEREKÇE
Davacı vekili ile davalılar vekilinin istinaf sebepleri ile sınırlı olarak, dosya içerisindeki bilgi ve belgeler, mahkeme kararının gerekçesi, dayanılan delillerin tartışılıp değerlendirilmesi ile yapılan inceleme sonunda; Dava, trafik kazasından kaynaklanan araç hasarı istemine ilişkindir.
Davaya konu trafik kazasının 04.11.2015 tarihinde saat 02:00’de gece saatinde meydana geldiği, olay yerinin ışık kontrollü kavşak olduğu, KTT’da davalı sürücünün kırmızı fasılalı ışıkta geldiği istikamete dönüş yaptığı esnada, sağından sürücü beyanı gereğince yeşil ışıkta kavşağa giriş yapan davacıya ait aracın sürücüsü …’nun yönetimindeki araç ile çarpıştığı, davalı aracının çarpmanın etkisi ile savrularak yaya kaldırımına çıkıp kaldırımda bulunan trafik ışığı … levhasına çarptığı, davacı aracının da savrulup orta refüj üzerinde durabildiği, trafik görevlilerinin sürücülerin oluşla ilgili farklı beyanlarda bulunmaları nedeniyle kusur tespiti yapamadıkları belirtilmiştir. Ayrıca davalı sürücünün kaza anında ilk kendisine kırmızı ışık yandığını, sonrasında yeşil ışığın yanıyor olabileceğini ancak net hatırlamadığını beyan ettiği tutanağa yazılmıştır. Trafik görevlilerinin kaza yerine intikal ettiklerinde kavşak sistemi ışıklarının fasılalı yanmadığını belirtmeleri, ilgili belediyenin olay tarihi ve saatinde trafik ışıklarının fasılalı şekilde çalışmaya programlandığı, ancak elektrik kesintilerinin tespit edilemediği, depolama alanında doğrultu değiştirmeyen araçlara sarı fasılalı, 1920…. üzerinde seyreden ve kavşak içi depolama alanından …. … doğrultusunda hareket eden araçlara kırmızı fasılalı ışığın yandığı bildirilmiş, bu durumun kavşaktan dönüş yapmak isteyen davalı sürücünün KTT’daki beyanı ile de örtüştüğü, olaya ilişkin mobese ve kamera kaydı olmadığı anlaşılmıştır.
Kusur yönünden hükme esas alınan Ankara ATK’dan alınan 11.11.2021 tarihli raporda, kavşak sistemindeki trafik ışıklarının belediye tarafından verilen cevapta olduğu gibi fasılalı yandığının kabulü ile kusur tespiti yapılmış, davacıya ait aracın sürücüsünün sarı fasılalı ışıkta kavşağa dikkatli ve kontrollü şekilde girmeye özen göstermeyip, seyir hızıyla ve kontrolsüzce girerek, solundan depolama alanından, kırmızı fasılalı ışıkta geçerek önüne çıkan davalı sürücü yönetimindeki araca önlemsizce çarpması nedeniyle %25 oranında tali, davalı sürücünün olay mahalli kavşakta geldiği istikamete dönüş yapmak için bulunduğu depolama alanından istikametine kırmızı fasılalı trafik ışığı yanmasına rağmen kontrolsüzce kavşağa girerek, sağından fasılalı sarı ışıktan geçerek gelen, önünü kapattığı ve geçiş hakkı bırakmadığı davacıya ait aracın sürücüsünün kullandığı otomobilin sadmesine maruz kaldığı olayda %75 oranında asli kusurlu olduğu belirlenmiş, kazanın oluş şekli ve araçların kazadan sonra savrulması nedeniyle araçların olay anında hızlarının yüksek olduğu anlaşılmıştır.
Işıklı kavşakta kusur tespitinde trafik ışıklarının durumunun gözetilmesinde bir isabetsizlik bulunmaması, dolayısı ile hükme esas alınan raporun kazanın oluş şekli, dosya kapsamı, davalı sürücü beyanına uygun, denetime ve hükme elverişli bulunması, belediye tarafından verilen cevabın resmi nitelik taşıması, KTT’nın aksi sabit oluncaya kadar geçerli belgelerden olması, davacı şirket aracının iş bu davaya konu trafik kazasından önce ağır hasarlı iki ayrı trafik kazasına karıştığının belirlenmesi, ilgili hasar dosyalarının getirildiğinin görülmesi, aracın yaşı, modeli, km’si, özellikleri, önceki hasar kayıtları da gözetilerek düzenlenen raporda ağır hasarlı olması nedeniyle perte ayrılmasının uygun olduğunun belirtilmesi, olay tarihindeki hasarsız hali ile ikinci el piyasa değeri ve hasarlı hali ile ikinci el piyasa değerinin tespit edilmesi, aradaki farkın (hasarlı araç davacı uhdesinde olmakla) davacı zararı olarak tespitinde bir usulsüzlük olmaması, davalı tarafın kusuru oranında zarardan sorumlu olması nedeniyle tazminattan davacı tarafın kusuru oranında indirim yapılarak sonuç tazminatın bulunması, aracın piyasa değeri ve sovtaj değerinin özellikleri dikkate alındığında uygun görülmesi, raporun hükme elverişli olması ve mahkemenin gerekçesine göre davacı vekili ile davalılar vekilinin yerinde görülmeyen istinaf taleplerinin HMK’nın 353/1-b-1 maddesi gereğince (HMK.nın 355 maddesine göre istinaf sebepleri ile sınırlı olarak yapılan inceleme sonucu) esastan reddine karar verilmesi gerekmiş ve aşağıdaki şekilde hüküm kurulmuştur.
HÜKÜM : Gerekçesi yukarıda izah edildiği üzere;
1-Davacı … Tic. Ltd. Şti. vekili ile davalılar … ve … …….vekilinin istinaf talebinin 6100 Sayılı HMK’nın 353/1-b-1 maddesi gereğince ayrı ayrı ESASTAN REDDİNE,
2-Davacıdan alınması gereken 80,70 TL maktu istinaf karar harcının, peşin alınan 683,10 TL harçtan mahsubu ile bakiye 602,40 TL harcın talep halinde davacı şirkete iadesine,
3-Davalı taraftan alınması gereken 4.098,60 TL nispi istinaf karar harcından, davalılardan ayrı ayrı alınan toplam 2.049,65 TL harcın mahsubu ile bakiye 2.048,95 TL harcın davalılardan müştereken ve müteselsilen alınarak hazineye gelir kaydına,
3-Davacı şirket ve davalılar tarafından yapılan istinaf yargılama giderlerinin ayrı ayrı kendi üzerlerinde bırakılmasına,
4-İstinaf başvurma harcı peşin alındığından bu konuda karar verilmesine yer olmadığına,
5-Kararın tebliği, kesinleştirme, harç ikmali ve iadesi işlemlerinin yerel mahkemece yerine getirilmesine,
Dosya üzerinden yapılan inceleme sonucu HMK’nın 362/1-a maddesi gereğince KESİN olmak üzere 20.05.2022 tarihinde y birliği ile karar verildi.
…..
* Bu belge, 5070 sayılı Kanun hükümleri gereğince elektronik imza ile imzalanmıştır.