Emsal Mahkeme Kararı Ankara Bölge Adliye Mahkemesi 26. Hukuk Dairesi 2022/898 E. 2022/1402 K. 26.05.2022 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C. ANKARA BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
26. HUKUK DAİRESİ Esas-Karar No: 2022/898 – 2022/1402
T.C.
ANKARA
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
26. HUKUK DAİRESİ

ESAS NO : 2022/898
KARAR NO : 2022/1402

T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
K A R A R

İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ : ANKARA 2. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
TARİHİ : 16/12/2021
NUMARASI : 2020/583 Esas 2021/825 Karar

DAVACI :
VEKİLİ :
DAVALI :
VEKİLLERİ :
DAVANIN KONUSU : Tazminat (Cismani Zarar Sebebiyle Açılan Tazminat)

KARAR TARİHİ : 26/05/2022
GEREKÇELİ KARAR
YAZILMA TARİHİ : 17/06/2022

Mahalli mahkemesince verilen karara karşı davacı vekili tarafından süresi içinde istinaf kanun yoluna başvurulmuş olup, başvuru şartlarının yerine getirildiği dosya üzerinde yapılan ön inceleme ile anlaşılmakla yapılan istinaf incelemesi sonunda;
TARAFLARIN İDDİA VE SAVUNMALARI
Davacı vekili dava dilekçesinde; 09/05/2018 tarihinde davalı sigorta şirketi tarafından ZMMS ile sigortalı aracın karıştığı tek taraflı trafik kazası sonucu araç içerisinde yolcu olarak bulunan müvekkilinin yaralandığını ve maluliyetinin meydana geldiğini, kazaya ilişkin olarak Çay Cumhuriyet Başsavcılığı tarafından 2018/967 Soruşturma numaralı dosya ile ceza soruşturması yapıldığını, kaza tespit tutanağı ile de sabit olduğu üzere kazanın meydana gelmesinde sigortalı araç sürücüsünün asli ve tam kusurlu olduğunu, … Üniversitesi Tıp Fakültesi Adli Tıp Anabilim Dalı Başkanlığından alınan rapor uyarınca davacının geçici iş göremezlik süresinin 18 ay, bakıcı ihtiyaç süresinin 6 ay olduğu ve maluliyetinin de % 32 olduğunun tespit edildiğini, davacının maluliyeti nedeni ile hayatını normal bireylere göre daha çok efor sarf ederek yaşamak zorunda kaldığını ileri sürerek fazlaya ilişkin haklarını saklı tutarak 400,00-TL geçici iş göremezlik, 4.500,00-TL sürekli iş göremezlik, 100,00-TL bakıcı gideri ve 1.336,00 TL Adli Tıp Rapor Ücreti olmak üzere toplam 6.336,00-TL maddi tazminatın temerrüt tarihinden itibaren ticari faizi ile birlikte davalıdan tahsilini istemiştir.
Davacı vekili ıslah dilekçesi ile istemini 1.336,00 TL rapor ücreti de dahil edilerek, 260.707,88 TL’ye yükseltmiştir.
Davalı … Sigorta A.Ş. vekili cevap dilekçesinde; … adına kayıtlı bulunan … plakalı aracın poliçe değişikliği nedeni ile zeyil edilerek primlerinin iade edildiğini, … plakalı araç poliçesinin 29/05/2018 başlangıç tarihli olduğunu, kaza tarihinin ise 09/05/2018 olduğunu, bu nedenle kaza tarihi itibarıyla … plakalı aracın müvekkili şirket tarafından sigortalı olmadığını, öncelikle davacının maluliyetinin tespitinin gerektiğini, araç sürücüsünün 1.73 promil alkollü olduğunu, davacının yaralanma şekline bakıldığında emniyet kemerinin takılı olmadığının anlaşıldığını, bu nedenle müterafik kusur indirimi yapılması gerektiğini, dava sonunda tazminata hükmedilecek olması halinde rücu hakkı doğacağından davanın …’a ihbarının talep edildiğini, geçici iş göremezlik, bakıcı ve tedavi giderinin poliçe teminat kapsamında olmadığını, aracın aile kullanımında olduğunun açık olması nedeni ile avans faizi talebinin reddi gerektiğini savunarak davanın reddini istemiştir.
Davalı vekili 01/07/2021 tarihli dilekçe ekinde, uzlaşma raporunu da ekleyerek araç sürücüsü ile davacının ceza soruşturmasında uzlaştıklarından bahisle de davanın reddini istemiştir.
İLK DERECE MAHKEMESİ KARARI
Mahkemece; davanın, davalı tarafından sigortalı aracın tek taraflı kazası neticesinde araç içerisinde yolcu olarak bulunan davacının yaralanması nedeniyle maddi tazminat istemine ilişkin olduğu; Davalı tarafından sunulan 05/12/2018 tarihli “uzlaştırma Raporu” başlıklı belgenin incelenmesinden, söz konusu kaza nedeniyle davacı …’ın sigortalı araç sürücüsü … ile ilgili olarak tüm dava haklarından, maddi ve manevi tazminat haklarından feragat ettiği yönünde beyanda bulunduğunun görüldüğü, dava açılmadan önce soruşturma aşamasında davacı tarafından karşı araç sürücüsünden talep edilen edim olmaksızın uzlaşma sağlandığı, CMK 253/19. maddesindeki davacının artık maddi tazminat davası açma hakkı bulunmadığı gibi açılmış davadan da feragat etmiş sayılacağı düzenlemesi gereğince bu feragatin müteselsil sorumlu olan davalı sigorta şirketine de sirayet edeceğinin kabulü gerektiği, gerekçesi ile davanın reddine karar verilmiştir.
İLERİ SÜRÜLEN İSTİNAF SEBEPLERİ
Davacı vekili istinaf başvuru dilekçesinde;
Kararın usul ve yasaya aykırı olduğunu, tarafların edimsiz olarak uzlaştıklarını ve müvekkilinin araç sürücüsünün cezalandırılmaması için insani nedenler ile uzlaştığını, uzlaşma formunun matbu bir form olduğunu, içindeki maddelerde tarafların uzlaşması halinde suç nedeniyle maddi tazminat davası açılamayacağı ve açılmış dava var ise feragat etmiş sayılacağı yazılı ise de bu durumun uzlaşmanın hukuki sonuçlarının anlatıldığı anlamına gelmeyeceğini, müştekiye, uzlaşma halinde işleten ve sigorta şirketine karşı da dava açılamayacağının açıkça anlatılması gerektiğini, uzlaşma formunda bu hususta bir açıklık bulunmadığını, tarafların edimsiz uzlaşmaları halinde tazminat davası açabileceklerini, yetersiz ve ayrıntısız uzlaşmanın esas alınarak, müvekkili hakkında davanın reddine karar verilmesinin haksız olduğunu, belirterek kararın kaldırılarak davanın kabulüne karar verilmesini istemiştir.
DELİLLERİN DEĞERLENDİRİLMESİ ve GEREKÇE
Mahkemece verilen kararda kamu düzenine aykırılık görülmediğinden, HMK’nın 355. maddesi gereğince istinaf edenin sıfatına göre ve istinaf sebepleri ile sınırlı olarak yapılan istinaf incelemesi sonucunda;
Dava, trafik kazasından kaynaklanan cismani zarar nedeniyle, ZMMS kapsamında sigorta şirketinden tazminat istemidir. Mahkemece, suç teşkil eden eylemin, uzlaşmaya tabi olması ve 20/12/2018 tarihinde Cumhuriyet Savcısı tarafından uygun bulunarak onaylanan tarafların uzlaşması nedeniyle, CMK’nın 253/19 maddesi gereğince meydana gelen kaza nedeniyle tazminat davası açılamayacağından bahisle davanın reddine karar verilmiş, hüküm davacı vekili tarafından istinaf edilmiştir.
Kaza 09/05/2018 tarihinde meydana gelmiş olup, kaza sonucu davacının yaralandığı, kazaya karışan aracın maliki ve sürücüsü olan … ile davacı arasında, uzlaştırmacı huzurunda uzlaşma müzakereleri yapıldığı, taraflara uzlaştırmacı tarafından uzlaşmanın tüm hukuki sonuçları anlatıldıktan sonra, davacı ile araç sürücüsünün arasında ve uzlaştırmacı huzurunda gerçekleşen uzlaşmada tarafların şikayetinden vazgeçerek, başkaca talep ve dava hakları bulunmadığına dair beyanda bulunarak anlaştıkları, uzlaştırma tutanağından anlaşılmaktadır.
Çay Cumhuriyet Başsavcılığı’nın 2018/967 soruşturma no.lu dosyasında CMK’nın 253. maddesi gereğince uzlaştırma nedeniyle 20/12/2018 tarihinde Kovuşturmaya Yer Olmadığına karar verildiği, davacının maddi ve manevi tazminat taleplerinden de feragat ederek, araç sürücüsü ile uzlaştığı, uzlaşma tutanağındaki imzayı inkar etmediği anlaşılmaktadır.
CMK’nın 253/19 maddesinin “Uzlaşma sonucunda şüphelinin edimini def’aten yerine getirmesi halinde, hakkında kovuşturmaya yer olmadığı kararı verilir. Edimin yerine getirilmesinin ileri tarihe bırakılması, takside bağlanması veya süreklilik arz etmesi halinde, 171’inci maddedeki şartlar aranmaksızın, şüpheli hakkında kamu davasının açılmasının ertelenmesi kararı verilir. Erteleme süresince zamanaşımı işlemez. Kamu davasının açılmasının ertelenmesi kararından sonra, uzlaşmanın gereklerinin yerine getirilmemesi halinde, 171’inci maddenin dördüncü fıkrasındaki şart aranmaksızın, kamu davası açılır. Uzlaşmanın sağlanması halinde, soruşturma konusu suç nedeniyle tazminat davası açılamaz; açılmış olan davadan feragat edilmiş sayılır. Şüphelinin, edimini yerine getirmemesi halinde uzlaşma raporu veya belgesi, 9/6/1932 tarihli ve 2004 sayılı İcra ve İflas Kanununun 38 inci maddesinde yazılı ilam mahiyetini haiz belgelerden sayılır.” düzenlemesiyle şüpheli ile mağdur arasında uzlaşmanın gerçekleşmesi halinde tazminat davası açılmayacağı, açılmış davalardan ise feragat etmiş sayılacağı kabul edilerek, uzlaşmanın hukuk davaları açısından da sonuçları yasa ile açık şekilde belirlenmiştir.
Uzlaşma kapsamında yapılan anlaşmaların da; TBK’nın 28. maddesi (aşırı yararlanma) yahut TBK’nın 30 ve devamı maddeleri gereğince irade bozukluluklarına ilişkin hükümler çerçevesinde iptalinin talep edilmesi mümkün ise de, bu husus ancak anlaşmanın tarafına karşı açılabilecek dava ile ileri sürülebilir.
Davacı özgür iradesi ile uzlaşma tutanağını imzalamış olup, uzlaşma tutanağı CMK’nın 253/19. maddesi gereği ilam niteliğindedir. Öte yandan araç sürücüsü, işleteni ve trafik sigortası şirketi arasında kanundan kaynaklanan müteselsil borçluluk ilişkisi bulunduğundan, kendi aralarındaki iç ilişkide rücu şartları varsa zarar en son haksız fiil faili olan araç sürücüsü üzerinde kalır. (TBK’nın 162,163.vd mad.) TBK’nın 166. maddesi gereğince borçlulardan birinin ifa veya takasla borcun tamamını veya bir kısmını sona erdirmesi halinde, bu oranda diğer borçluların da borcundan kurtulacağı; borçlulardan biri, alacaklıya ifada bulunmaksızın borçtan kurtulmuşsa, diğer borçlular bundan, ancak durumun veya borcun niteliğinin elverdiği ölçüde yararlanabilirler şeklindeki düzenleme; yine aynı Kanun’un 168/2 fıkrası gereğince alacaklının diğerlerinin zararına olarak borçlulardan birinin durumunu iyileştirmesi halinde bunun sonuçlarına kendisinin katlanması gerekeceğine ilişkin düzenleme karşında, zarar görenin, sürücü ve/veya işleten ile yapacağı borcu sona erdiren anlaşmadan sigorta şirketi de istifade eder.
Bu durumda, ZMSS şirketi araç işleteninin 3. kişilere olan hukuki sorumluluğunu sigortalısının kusuru ve azami poliçe limitine kadar üstlenmesi nedeniyle sürücü ile yapılan uzlaşmanın, davalı sigorta şirketine de sirayet etmesine ve mahkemenin gerekçesine göre yerel mahkeme kararı usul ve esas yönünden hukuka uygun bulunduğundan, davacı vekilinin yerinde görülmeyen istinaf taleplerinin HMK’nın 353/1-b-1 maddesi gereğince esastan reddine karar verilmesi gerekmiş ve aşağıdaki şekilde hüküm kurulmuştur.
HÜKÜM: Gerekçesi yukarıda izah edildiği üzere;
1-Davacı vekilinin yerel mahkeme kararına yönelik istinaf başvurusunun 6100 Sayılı HMK’nın 353/1-b-1 maddesi gereğince ESASTAN REDDİNE,
2-İstinaf başvurma harcı peşin alındığından bu konuda karar verilmesine yer olmadığına,
3-Davacıdan alınması gereken istinaf karar ve ilam harcı peşin alındığından, yeniden harç alınmasına yer olmadığına,
4-Davacı tarafından yapılan istinaf yargılama giderlerinin kendi üzerinde bırakılmasına,
5-Kararın taraflara usulüne uygun şekilde tebliğine,
6-HMK’nın 333. maddesi gereğince kullanılmayan istinaf gider avansının karar kesinleştiğinde yatırana iadesine,
Duruşma açılmadan dosya üzerinde yapılan inceleme sonunda, HMK.nın 361/1 maddesi uyarınca kararın usulen tebliğinden itibaren 2 HAFTA İÇERİSİNDE TEMYİZ YOLU AÇIK olmak üzere 26/05/2022 tarihinde oy birliği ile karar verildi.

Başkan

Üye

Üye

Katip

* Bu belge, 5070 sayılı Kanun hükümleri gereğince elektronik imza ile imzalanmıştır.