Emsal Mahkeme Kararı Ankara Bölge Adliye Mahkemesi 26. Hukuk Dairesi 2022/463 E. 2022/1280 K. 18.05.2022 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C. ANKARA BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
26. HUKUK DAİRESİ Esas-Karar No: 2022/463 – 2022/1280
T.C.
ANKARA
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
26. HUKUK DAİRESİ

ESAS NO : 2022/463
KARAR NO : 2022/1280

T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
K A R A R

İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ : ANKARA 7. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
TARİHİ : 28/10/2021
NUMARASI : 2020/665 Esas 2021/716 Karar

DAVACILAR :
VEKİLİ :

DAVALI :
VEKİLLERİ :

DAVANIN KONUSU : Tazminat
KARAR TARİHİ : 18/05/2022
GEREKÇELİ KARAR
YAZILMA TARİHİ : 30/05/2022

Mahalli mahkemesince verilen karara karşı davacı vekili tarafından süresi içinde istinaf kanun yoluna başvurulmuş olup, başvuru şartlarının yerine getirildiği dosya üzerinde yapılan ön inceleme ile anlaşılmakla yapılan istinaf incelemesi sonunda;
TARAFLARIN İDDİA VE SAVUNMALARI
Davacı vekili, 08.07.2016 tarihinde davalı sigorta şirketine zorunlu mali sorumluluk sigortası ile sigortalı aracın davacı idaresinde bulunan bisiklete çarptığını, meydana gelen kaza sonucu davacının yaralandığını, davalıya sigortalı araç sürücüsünün tam kusurlu olduğunu belirterek, fazlaya ilişkin hakları saklı kalmak kaydı ile 500,00 TL geçici iş göremezlik, 2.500,00 TL sürekli iş göremezlik olmak üzere toplam 3.000,00 TL maddi tazminatın başvuru tarihinden 8 gün sonrasından itibaren avans faizi ile birlikte davalıdan tahsiline karar verilmesini talep etmiş, ıslah dilekçesi ile dava değerini 24.380,05 TL’ye yükselttiklerini bildirmiş, BAM kararından sonra taleplerini 42.042,08 TL olarak ıslah etmiştir.
Davalı vekili, davacı tarafından dava açılmadan önce gerekli belgeler ile birlikte başvuru yapılmadığını, geçici iş göremezlik zararının teminat kapsamında olmadığını, davacının maluliyetinin Özürlülük Ölçütü, Sınıflandırması ve Özürlülere Verilecek Sağlık Kurulu Raporları Hakkında Yönetmelik hükümlerine göre belirlenmesi gerektiğini savunmuştur.
İLK DERECE MAHKEMESİ KARARI
Mahkemece toplanan delillere göre; Ankara Bölge Adliye Mahkemesinin 19.11.2020 Tarih, 2018/1569 E. – 2020/1729 K. Sayılı kararı gereğince … Üniversitesi, Tıp Fakültesi Adli Tıp Ana Bilim Dalı Başkanlığından alınan raporda Özürlülük Ölçütü, Sınıflandırması ve Özürlülere Verilecek Sağlık Kurulu Raporları Hakkındaki Yönetmelik hükümlerine göre davacının kazadan dolayı toplam vücut özür oranının %9 olduğu, iyileşme süresinin 9 aya kadar uzayabileceğinin bildirildiği, aktüer bilirkişiden alınan rapora göre; 2018 yılı asgari ücreti esas alınarak hesaplama yapıldığı, davacı … lehine 24.433,27 TL sürekli iş göremezlik tazminatı hesaplandığı, 2021 yılı asgari ücreti esas alınarak hesaplama yapıldığında davacı … lehine 42.042,08 TL sürekli iş göremezlik tazminatı hesaplandığı, 01.03.2018 tarihli kararın davacı tarafça istinaf edilmediği, davalı taraf lehine kazanılmış hak oluştuğu belirtilerek davanın kısmen kabulü ile 24.433,27 TL’nin dava tarihinden itibaren işleyecek avans faizi ile birlikte davalıdan tahsiline karar verilmiş, karara karşı davacı vekili tarafından istinaf kanun yoluna başvuru yapılmıştır.
İLERİ SÜRÜLEN İSTİNAF SEBEPLERİ
Davacı vekili istinaf başvuru dilekçesinde; Davalı aleyhine açtıkları davada mahkemece karar verildiğini, kararın davalı tarafından istinaf edildiğini, davacı lehine sonuçlanan dava kazanıldığı için istinaf edilmediğini, istinaf tarafından kararın bozulduğunu, mahkemece tekrar yargılama yapıldığını, yargılamada yeniden hesaba ilişkin bilirkişi raporu alındığını, yeni bilirkişi raporu doğrultusunda taleplerini arttırdıklarını, ancak mahkemece daha önceden kurulan hüküm davacı tarafından istinaf edilmediğinden yani davacı taraf kazandığı davayı istinaf etmediğinden davalı lehine usuli kazanılmış bir hak doğduğu kabul edilerek ilk hükümdeki tazminat miktarı üzerinden yeniden hüküm kurulduğunu, verilen karar açıkça yasaya aykırı ve hak ihlali taşıdığını, usuli kazanılmış hak, bir hukuki uyuşmazlıkta, mahkemenin veya tarafların yapmış olduğu bir usul işlemi ile taraflardan biri lehine doğmuş hak olduğunu, usuli kazanılmış hakkın doktrin ve yargı içtihatları ile kabul edilmiş bulunan birçok istisnası bulunduğunu, görev, kamu düzeni, yeni bir kanunun çıkması, yeni bir içtihadı birleştirme kararının bunlardan bazıları olduğunu, mevcut davada ise maluliyet raporlarında hangi yönetmeliğin uygulanacağı konusunda hukuki uyuşmazlıklar bulunup gerek Yargıtay kararları ve gerekse son çıkan yasal düzenlemeler ile durum ortaya çıkarılmaya çalışıldığını, daha önceki hesap raporunda davacının geliri asgari ücretten hesaplandığını, ancak davalının mahkemece verilen kararı istinaf etmesi ve kararın Bölge Adliye Mahkemesince sonucunda dosya yaklaşık 2 yıl sonra tekrar hesaplanmaya gönderildiğini, güncel asgari ücretten yapılan hesaplama sonrasında ise davacının gerçek zararının hesaplandığını, kamu düzenini ilgilendirdiği için güncel asgari ücret üzerinden değerlendirme yapılmasının usuli kazanılmış hakkın istisnası olduğunu, aksi takdirde yargılamanın süreçlerinde davacının gerçek maluliyet zararının buhar olacağını, usuli kazanılmış hakkın Türk hukuk sistemine kazandırılmasının en önemli amaçlarından birinin de kamu düzeni olduğunu, asgari ücret, kamu düzeni ile ilgili olduğundan, davanın her aşamasında uygulanmasının zorunlu olduğunu, bozmadan sonra dahi asgari ücretlerde artış olmuşsa, yeniden tazminat hesabı yapılması gerektiğini, bir istek olmasa dahi, yargılamanın her aşamasında asgari ücret artışlarının doğrudan dikkate alınması gerektiğini, kamu düzenini ilgilendiren hususlarda usuli kazanılmış haktan söz edilemeyeceğini, gerçek kazançlarının hesaplanmasında hükme en yakın tarihteki asgari ücretin esas alınması gerektiğini. (HGK. 28.01.2004, E. 2004/10-24 – K. 2004/47, Yargı D. Kararlar, 2004/4-26, 21.HD. 21.01.1997, 162-86, HGK. 17.12.1997, 10-820 E.1074 K., YKD.1998/4-493, 21.HD.25.03.1996, 1631-1704, YKD. 1997/4-579, 21.HD. 12.05.1998, 3306-3473) 21.HD. 15.02.2000, 1077-1095, 21.HD. 26.11.1998, 8222-8206, 21.HD. 06.06.2002, 4702-5437). HGK. 17.12.1997, 10-820 E. 1074 K., 10.HD. 09.02.1978, 7628-795 ) belirtilen Yargıtay kararları doğrultusunda kararın kaldırılması ve gerçek zarar miktarları üzerinden hüküm kurulması gerektiğini ileri sürmüştür.
DELİLLERİN DEĞERLENDİRİLMESİ ve GEREKÇE
Davacı vekilinin HMK.nın 355. Maddesi gereğince istinaf sebepleri ile sınırlı olarak, dosya içerisindeki bilgi ve belgeler, mahkeme kararının gerekçesi, dayanılan delillerin tartışılıp değerlendirilmesi ile yapılan inceleme sonunda;
Dava trafik kazasında yaralanmadan kaynaklanan maddi tazminat istemine ilişkindir.
Davacı vekili, davalı sigorta şirketine zorunlu mali sorumluluk sigortası ile sigortalı aracın davacı idaresinde bulunan bisiklete çarpması sonucu davacının yaralandığını belirterek geçici ve sürekli iş göremezlik tazminatı talep etmiş, mahkemece verilen ilk kararda davanın kabulü ile 24.380,05 TL tazminatın davalıdan tahsiline karar verilmiş, karara karşı davalılar vekili tarafından istinaf kanun yoluna başvuru yapılmış, dairemizin 19.11.2020 Tarih, 2018/1569 E.-2020/1729 K. Sayılı kararı ile kararın kaldırılmasına karar verilmiştir.
Mahkemece Bölge Adliye Mahkemesi kararından sonra yapılan incelemede davacının zararın belirlenmesi için alınan maluliyet ve aktüerya raporunda davacının rapor tarihindeki verilere göre zararının 42.042,08 TL olduğu hesaplanmış, davacı tarafından dava değeri 42.042,08 TL olarak belirlendiği belirtilmiş, mahkemece ilk kararın davacı tarafından istinaf edilmemesi nedeniyle davalı yararına kazanılmış hak oluştuğu belirtilerek ilk kararda hüküm altına alınan 24.380,05 TL tazminatın davalıdan tahsiline karar verilmiştir.
Davacı vekili Bölge Adliye Mahkemesi kararından sonra alınan bilirkişi raporu ile belirlenen miktar üzerinden karar verilmesi gerektiğini ileri sürmüş ise de; mahkemece verilen ilk karara karşı davalı sigorta şirketi tarafından istinaf kanun yoluna başvuru yapılması üzerine ilk derece mahkemesi kararının kaldırıldığı, davacı tarafın ilk hükme ilişkin olarak istinaf kanun yoluna başvuru yapmadığı, ilk kararda hüküm altına alınan maddi tazminatın davacı yönünden kesinleştiğinin anlaşılmasına göre mahkemece davalı yararına oluşan usulü kazanılmış haklar dikkate alınarak karar verilmiş olması nedeniyle dosya kapsamı, kararın dayandığı delillerle gerektirici sebeplere göre, mahkemenin vakıa ve hukuki değerlendirmesinde usul ve esas yönünden yasaya aykırı bir yön bulunmamasına göre davacı vekilinin istinaf başvurusunun HMK.nın 353/1.b.1.maddesi gereğince esastan reddine karar vermek gerekmiştir.
HÜKÜM : Yukarıda açıklanan nedenlerle;
1-Davacı vekilinin İstinaf başvurusunun Hukuk Muhakemeleri Kanunun 353/1.b.1 maddesi gereğince ESASTAN REDDİNE,
2-Harçlar Kanunu gereğince alınması gereken 80,70 TL. istinaf karar ve ilam harcı peşin alındığından yeniden harç alınmasına yer olmadığına,
3-Başvuran tarafça yapılan istinaf yargılama giderlerinin üzerinde bırakılmasına,
4-Taraflarca yatırılan delil ve gider avansından kullanılmayan kısmın HMK’nın 333.maddesi uyarınca karar kesinleştiğinde yatırana iadesine,
5-Karar tebliği, harç mahsup, iade ve tahsil işlemlerinin ilk derece mahkemesince yerine getirilmesine,
Dosya üzerinden yapılan inceleme sonunda HMK.nın 362/1.a maddesi gereğince miktar itibariyle KESİN olmak üzere 18.05.2022 tarihinde oy birliği ile karar verildi.

Başkan

Üye

Üye

Katip

Bu belge, 5070 sayılı Kanun hükümleri gereğince elektronik imza ile imzalanmıştır.