Emsal Mahkeme Kararı Ankara Bölge Adliye Mahkemesi 26. Hukuk Dairesi 2022/390 E. 2022/741 K. 24.03.2022 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı kesinleşmiş bir karardır.

T.C. ANKARA BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
26. HUKUK DAİRESİ
T.C.
ANKARA
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
26. HUKUK DAİRESİ

T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
K A R A R

İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ : ANKARA 10. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
TARİHİ : 01/04/2019
NUMARASI …

DAVANIN KONUSU : Trafik Kazası Nedeniyle Maddi Tazminat
KARAR TARİHİ : 24/03/2022
GEREKÇELİ KARAR
YAZILMA TARİHİ : 28/03/2022

Mahalli mahkemesince verilen karara karşı davalı vekili tarafından süresi içinde istinaf kanun yoluna başvurulmuş olup, başvuru şartlarının yerine getirildiği dosya üzerinde yapılan ön inceleme ile anlaşılmakla yapılan istinaf incelemesi sonunda;
TARAFLARIN İDDİA VE SAVUNMALARI
Davacı vekili dava dilekçesinde; davalı …Ş. tarafından zorunlu mali mesuliyet sigortası ile güvence altına alınan, dava dışı sürücü …’ın sevk ve idaresindeki … plakalı araç ile davacının kullandığı motosiklete çarparak davacının geçici ve daimi iş görmezlik oluşacak biçimde yaralanmasına neden olduğunu, davalı … şirketine yapılan başvuruya olumlu yanıt alamadığını ileri sürerek, şimdilik 100TL geçici ve 100TL daimi iş görmezlik tazminatının olay tarihinden itibaren işleyen yasal faizi ile birlikte davalıdan tahsilini istemiştir.
Davacı vekili 15.02.2019 günlü bedel artırım dilekçesi ile daimi iş görmezlik tazminatının 98.578,00TL olarak tahsilini talep etmiştir.
Davalı …Ş., tarafına başvuru yapılmadığından dava şartının oluşmadığını, kusur ve poliçe ile sınırlı olarak sorumlu olabileceğini, dava tarihi öncesi faiz sorumluluğunun bulunmadığını belirterek davanın reddini savunmuştur.
İLK DERECE MAHKEMESİ KARARI
Mahkemece, trafik kusur uzmanı bilirkişinin 08.02.2019 günlü raporunda davalı tarafından teminat altına alınan araç sürücüsünün %75, davacının %25 oranında kusurlu olduğunun saptandığı, dava tarihinden önce trafik kazası sonucu davacıda geçici ve daimi iş görmezlik bulunup bulunmadığının belirlenmesi için… alınan 27.03.2018 günlü ve 790 sayılı raporda Çalışma Gücü Kaybı Oranı Tespit İşlemleri Yönetmeliği uyarınca davacının %14,30 oranında daimi iş görmezliğe neden olacak maluliyetinin bulunduğu, geçici iş görmezliğinin de 4 ay olduğunun saptandığı, yargılama sırasında….alınan 16.11.2018 günlü ve 3207 sayılı raporda ise Özürlülük Ölçütü, Sınıflandırılması ve Özürlülere Verilecek Sağlık Kurulu Raporları Hakkında Yönetmelik uyarınca davacının %15 oranında daimi iş görmezliğe neden olacak maluliyetinin bulunduğu, geçici iş görmezliğinin de 4 ay olduğunun saptandığı, aktüer bilirkişi tarafından düzenlenen 08.02.2019 günlü raporda, daimi iş görmezlik tazminatının 98.678,18TL olarak belirlendiği, davacının kaza tarihinde 16 yaşında bulunup, okul çağında olması nedeniyle gelir getirici bir işte çalışma olanağı bulunmadığından geçici iş görmezlik zararı bulunamayacağından davacının bu isteminin yerinde görülmediği, davacı zararlarının giderimi için yaptığı başvurunun 28.11.2017 tarihinde davalıya tebliğ edildiği görülmekle davalının 8 iş günü sonrasında temerrüde düştüğünden faizin 11.12.2017 tarihinden itibaren yürütülmesinin uygun görüldüğü gerekçesiyle davanın KISMEN KABULÜ ile, 98.678,18 TL daimi iş görmezlik tazminatının 11/12/2017 tarihinden itibaren işleyen yasal faizi ile birlikte davalıdan alınarak davacıya verilmesine, geçici iş görmezlik tazminatı isteminin reddine karar verilmiştir.
İLERİ SÜRÜLEN İSTİNAF SEBEPLERİ
Davalı vekili istinaf dilekçesinde, şirket aleyhine başvuru şartlarının gerçekleşmediğini, Karayolları Motorlu Araçlar Zorunlu Mali Sorumluluk (Trafik) Sigortası Genel Şartları’nda da sigorta şirketine başvuruda gerekli belgelerin neler olduğunun tek tek belirtildiğini ve başvurunun geçerli ve hukuka uygun olmasının bu evrakların varlığına bağlı tutulduğunu, davacı tarafın yapmış olduğu başvuruda, Özürlülük Ölçütü, Sınıflandırması ve Özürlülere Verilecek Sağlık Kurulu Raporları Hakkında Yönetmelik çerçevesinde düzenlenmiş sağlık kurulu raporu bulunmadığını, davanın başvuru şartı eksikliğinden reddi gerektiğini, dosya kapsamında yer alan maluliyet raporu usul ve yasaya aykırı olduğunu, “Özürlülük Ölçütü, Sınıflandırması ve Özürlülere Verilecek Sağlık Kurulu Raporları Hakkında Yönetmelik” uyarınca belirtilen esaslara uygun rapor alınması gerektiğini, rapor düzenlemeye yetkili sağlık kurumlarının Sağlık Bakanlığı tarafından belirlenip yayımlandığını buna göre düzenlenmeyen raporların esas alınamayacağını belirterek kararın kaldırılmasını istemiştir.
DELİLLERİN DEĞERLENDİRİLMESİ ve GEREKÇE
Davalı vekilinin istinaf sebepleri ile sınırlı olarak, dosya içerisindeki bilgi ve belgeler, mahkeme kararının gerekçesi, dayanılan delillerin tartışılıp değerlendirilmesi ile yapılan inceleme sonunda;
Dava trafik kazasında yaralanmadan kaynaklanan maddi tazminat istemine ilişkindir.
Davalı …, davacı tarafından davadan önce davalı … şirketine usulüne uygun başvuru olmadığını, davanın dava şartı yokluğu nedeniyle reddine karar verilmesi gerektiğini ileri sürmüş ise de; dava açılmadan önce sigorta şirketine başvuruyu düzenleyen 2918 sayılı KTK.nın 97. Maddesinde “sigorta kuruluşuna yazılı başvuruda bulunması” gerektiği belirtilmiş bu yazılı başvuruya eklenmesi zorunlu olan ve dava şartı olan başvurunun yapılmamış sayılmasına neden olacak belgeler belirtilmemiştir. Dosya kapsamına göre davacı tarafından dava açılmadan önce, davalının da kabulünde olduğu gibi davacı tarafından sigorta şirketine başvuru yapıldığı anlaşıldığından KTK.nın 97. Maddesinde belirtilmeyen belgelerin ibraz edilmemesi nedeniyle dava şartının yerine getirilmediğine ilişkin itirazı yerinde görülmemiştir.
Mahkemece hükme esas alınan maluliyet raporunun, istinaf dilekçesinde de talep edildiği gibi Özürlülük Ölçütü, Sınıflandırılması ve Özürlülere Verilecek Sağlık Kurulu Raporları Hakkındaki Yönetmeliğe göre belirlenmiş olmasına göre davalı vekilinin bu yöne ilişkin istinaf talepleri de yerinde görülmemiştir.
Diğer taraftan, tarafların bilirkişi raporunda kullanılan yaşam tablosuna ve tatbik edilen esaslara açık itirazları olmasa dahi TBK 51. maddesi uyarınca tazminatın kapsamının hakim tarafından belirlenmesi zaruridir. Gerçek zarar miktarı, hak sahibinin olay tarihindeki bakiye ömrü esas alınarak aktif ve pasif dönemde elde edeceği kazançlar toplamından oluşmaktadır. Gerçek zarar hesabı, özü itibariyle varsayımlara dayalı bir hesap olup, gerçeğe en yakın verilerin kullanılması esastır. Hak sahiplerinin bakiye ömürleri önceki yıllarda Fransa’dan alınan 1931 tarihli “PMF” cetvellerine göre saptanmakta iken, Başbakanlık Hazine Müsteşarlığı, Hacettepe Üniversitesi Fen Fakültesi Aktüerya Bilimleri Bölümü, BNB Danışmanlık, Marmara Üniversitesi ve Başkent Üniversitesi’nin çalışmaları ile “TRH 2010” adı verilen “Ulusal Mortalite Tablosu” hazırlanmış olup, … Kurumunca da ilk peşin sermaye değerinin hesaplanmasında anılan tabloların uygulanmasına geçilmiştir. Gerek diğer kurumlar ile Yargıtay Daireleri arasında tazminat hesabında birliğin sağlanması açısından ve gerekse bu tablonun ülkemize özgü ve güncel verileri içerdiği de göz önüne alınarak, ülkemizce de tazminat hesaplamalarında TRH 2010 Tablosu’na göre bakiye ömür sürelerinin belirlenmesinin, güncel verilere ve ülkemiz gerçeklerine daha uygun olacağına Yargıtay 17.Hukuk Dairesi’nce de karar verilmekle görüş değişikliğine gidilmiştir. (Yargıtay 17. HD 22/12/2020 tarih, 2019/5206 Esas – 2020/8874 Karar sayılı ilamı, 14/01/2021 tarih 2020/2598 Esas – 2021/34 Karar sayılı ilamı) Bu itibarla, tazminat hesaplanmasında TRH 2010 Tablosu’nun kullanılmasında bir isabetsizlik görülmemiş ise de; Anayasa Mahkemesi’nin 17/07/2020 tarih 2019/40-2020/40 sayılı kararı ile; KTK’nın 90.maddesindeki “Bu Kanun çerçevesinde hazırlanan genel şartlarda öngörülen usul ve esaslara tabidir.” bölümündeki “Bu Kanun çerçevesinde hazırlanan genel şartlarda” ibaresinin Anayasa’ya aykırı olduğu gerekçesiyle iptaline karar verilmekle; zarar hesaplanmasında ZMMS Genel Şartları ekindeki cetvellerin kullanılması mümkün olmadığından ve %1,8 teknik faiz bu cetvellerle getirildiğinden, artık uygulanması mümkün değildir. Bu nedenle aktüer raporunda %1,8 teknik faiz tatbik edilmesi doğru görülmemiş ise de, Yargıtay 4. Hukuk Dairesinin 21/6/2021 tarih ve 2021/2457 Esas, 2021/3304 Karar sayılı ilamında da belirtildiği üzere, karara esas alınan rapordaki hesap biçiminin davalı lehine olması ve aleyhe hüküm kurma yasağı gereği tazminat hesap biçimi kaldırma sebebi yapılamayacağından bu husus eleştirilmekle yetinilmiştir.
Açıklanan nedenlerle; dosya içerisindeki bilgi ve belgelere, mahkeme kararının gerekçesinde, dayanılan delillerin tartışılıp, değerlendirilmesinde usul ve esas yönünden yasaya aykırı bir yön bulunmamasına göre davalı …Ş. vekilinin istinaf başvurusunun HMK.nun 353/1-b.1 maddesi gereğince esastan reddine karar vermek gerekmiştir.
HÜKÜM : Gerekçesi yukarıda izah edildiği üzere;
1-Davalı …Ş. vekilinin istinaf başvurusunun HMK.nun 353/1-b-1 maddesi gereğince ESASTAN REDDİNE,
2-Harçlar Kanunu gereğince alınması gereken 6.740,71-TL karar harcından peşin alınan 1.686,00-TL harcın mahsubu ile bakiye 5054,71-TL harcın istinaf eden davalıdan alınarak hazineye gelir kaydına,
3-Davalı tarafça yapılan istinaf yargılama giderlerinin üzerinde bırakılmasına,
4-İstinaf eden tarafça yatırılan gider avansından kullanılmayan kısmın karar kesinleştiğinde ve talep halinde istinaf edene iadesine,
5-Kararın taraflara tebliği, kesinleştirme ve harç ile gider avansı iadesinin yerel mahkemece yerine getirilmesine,
Dair, dosya üzerinde yapılan inceleme sonunda, HMK.nın 362/1-a maddesi uyarınca KESİN olmak üzere 24/03/2022 tarihinde oy birliği ile karar verildi.
….

* Bu belge, 5070 sayılı Kanun hükümleri gereğince elektronik imza ile imzalanmıştır.