Emsal Mahkeme Kararı Ankara Bölge Adliye Mahkemesi 26. Hukuk Dairesi 2022/351 E. 2022/1285 K. 18.05.2022 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C. ANKARA BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
26. HUKUK DAİRESİ Esas-Karar No: 2022/351 – 2022/1285
T.C.
ANKARA
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
26. HUKUK DAİRESİ

ESAS NO : 2022/351
KARAR NO : 2022/1285

T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
K A R A R

İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ : ANKARA 2. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
TARİHİ : 20/11/2018
NUMARASI : 2016/542 Esas 2018/846 Karar

DAVACI :
VEKİLİ :

DAVALILAR :
VEKİLİ :

DAVANIN KONUSU : Tazminat (Rücuen Tazminat)
KARAR TARİHİ : 18/05/2022
GEREKÇELİ KARAR
YAZILMA TARİHİ : 30/05/2022

Mahalli mahkemesince verilen karara karşı davalı … Sigorta A.Ş. vekili ile davalılar … ve … vekili tarafından süresi içinde istinaf kanun yoluna başvurulmuş olup, başvuru şartlarının yerine getirildiği dosya üzerinde yapılan ön inceleme ile anlaşılmakla yapılan istinaf incelemesi sonunda;
TARAFLARIN İDDİA VE SAVUNMALARI
Davacı vekili, 26.10.2015 tarihinde davalıların Zorunlu Mali Sorumluluk sigortacısı, işleteni ve sürücüsü olduğu aracın davacı idaresinde bulunan motosiklete çarpması sonucu davacının yaralandığını, tedavilerinin devam ettiğini, tedavi giderlerinin oluştuğunu, davacının vücudundaki kırıklar sebebiyle çalışma gücünde önemli ölçüde azalma olduğunu, çalışamadığı için kazanç elde edemediğini, kazanç kaybına uğradığını ve ekonomik geleceğinin sarsıldığını, bu nedenlerle davacının kaza sonucu meydana gelen bedensel hasarlar nedeniyle çalışma gücünde kayıptan doğan kazanç kaybı, hastane ulaşımına yaptığı masraflar, bedensel rahatsızlığı için harcamak durumunda kaldığı/kalacağı tedavi giderleri için şimdilik fazlaya ilişkin hakları saklı kalmak üzere 500,00 TL maddi, 40.000,00 TL manevi tazminatın kaza tarihinden itibaren işleyecek yasal faizi ile birlikte davalı sigorta şirketinden poliçe limitiyle sınırlı olarak davalılardan müştereken ve müteselsilen tahsiline karar verilmesini talep etmiş, yargılama aşamasında dava değerini 37.352,67 TL olarak belirlemiştir.
Davalı … Sigorta A.Ş. vekili, davacı tarafın dava açılmadan önce 2918 sayılı KTK’nın 97. maddesi gereğince sigortaya başvuru yapılmadığını, bu nedenle dava şartı yokluğundan davanın usulden reddinin gerektiğini, sigortalının kusurunun tespiti için kusur raporu alınmasını, maluliyet oranının belirlenmesini, geçici iş göremezlik zararından sorumlu olmadıklarını, davacı motosiklet sürücüsünün kask ve koruyucu kıyafet giymediği için müterafik kusurunun bulunduğunu belirterek, davanın reddini istemiştir.
Davalılar … ve … vekili, kusuru kabul etmediklerini, bilirkişi tarafından olay incelendiğinde görüleceği üzere U dönüşü yapılamaz levhasının yanına yaklaşmadan görülemediğini, davalı …’nın U dönüşü yasak levhasını ancak eylemi başlattığı anda fark ettiğini, bu nedenle davacının kullandığı motosiklet ile davalının kullandığı aracın çarpıştığını, davacının da trafik akışını ve hızını gerektiği gibi kontrol etmesi gerektiğini belirterek davanın reddini istemişlerdir.
İLK DERECE MAHKEMESİ KARARI
Mahkemece toplanan deliller ve benimsenen bilirkişi raporuna göre; kazanın oluşumunda davalı araç sürücüsü …’nın % 100 oranında kusurlu olduğu, davacının herhangi bir kusurunun veya müterafik kusurunun bulunmadığı, olay nedeniyle davacının beden gücü kaybı oranının % 4 olarak belirlendiği ve 9 ay süre ile iş göremezlik halinde kaldığı, aktüer bilirkişi tarafından yapılan hesaplamaya göre davacının davalı taraftan talep edebileceği maddi tazminat miktarının 37.352,61-TL olduğu gerekçesi ile; 37.352,61-TL maddi tazminatın davalılardan 15.000,00-TL manevi tazminatın davalılar … ve …’dan müştereken ve müteselsilen tahsiline karar verilmiş, karara karşı davalı … Sigorta A.Ş. vekili ve davalılar … ve … vekili tarafından istinaf kanun yoluna başvuru yapılmıştır.
İSTİNAF SEBEPLERİ
Davalı … Sigorta A.Ş. vekili istinaf başvuru dilekçesinde; davanın açılmasından önce, 26.04.2016 tarihinde Resmi Gazete’de yayımlanarak yürürlüğe giren 6704 sayılı kanunun 5. maddesi ile 2918 Sayılı Karayolları Trafik Kanununun 97. maddesi değiştirildiğini, sigorta şirketlerine başvurunun, bir özel dava şartı haline getirildiğini, dava şartı noksanlığına ilişkin itirazlarının kararda tartışılmadığını, HMK.’un 297. maddesinde de, verilecek hükümde tarafların iddia ve savunmalarının özetinin, anlaştıkları ve anlaşamadıkları hususların, çekişmeli vakıalar hakkında toplanan delillerin, delillerin tartışılması ve değerlendirilmesinin, sabit görülen vakıalarla bunlardan çıkarılan sonuç ve hukuki sebeplerin yer alması gerektiği açıkça vurgulandığını, dava şartları yerine getirilmemiş davanın esasına girilerek hüküm tesisi yoluna gidilmesinin usule aykırı olduğunu ileri sürmüştür.
Davalılar … ve … vekili istinaf başvuru dilekçesinde; mahkemece olay yerinde keşif ve bilirkişi incelemesi yapılmadığını, keşif ve bilirkişi incelemesi yapılmış olsaydı, trafik işaretinin hatalı ve görünmesinin zor olduğu, olay mahallinin özelliği nedeniyle davacının daha dikkatli seyir etmesi gerektiğinin anlaşılacağını, maddi tazminat yönünden 26.10.2015 tarihi itibari ile faiz belirlemesinin doğru olmadığını, davalı sigorta şirketinin sorumluluğunun değerlendirilmesinin de hatalı olduğunu ileri sürmüştür.
DELİLLERİN DEĞERLENDİRİLMESİ ve GEREKÇE
Davalılar vekillerinin HMK.nın 355. maddesi gereğince istinaf sebepleri ile sınırlı olarak, dosya içerisindeki bilgi ve belgeler, mahkeme kararının gerekçesi, dayanılan delillerin tartışılıp değerlendirilmesi ile yapılan inceleme sonunda;
Dava, trafik kazasında yaralanmadan kaynaklanan maddi ve manevi tazminat istemine ilişkindir.
Davalı sigorta şirketi dava açılmadan önce davalı sigorta şirketine başvuru yapılmadığını, dava şartının yerine getirilmediğini savunmuştur. 2918 sayılı KTK’nın 97. maddesi 26/04/2016 tarih 29695 sayılı Resmi Gazete’de yayımlanan ve yayımı tarihinde yürürlüğe giren 14/04/2016 tarih 6704 sayılı kanunun 5.maddesi ile değiştirilmiş “Zarar görenin, Zorunlu Mali Sorumluluk sigortasında öngörülen sınırlar içinde dava yoluna gitmeden önce ilgili sigorta kuruluşuna yazılı başvuruda bulunması gerekir. Sigorta kuruluşunun başvuru tarihinden itibaren en geç 15 gün içinde başvuruyu yazılı olarak cevaplamaması veya verilen cevabın talebi karşılamadığına ilişkin uyuşmazlık olması hâlinde, zarar gören dava açabilir veya 5684 sayılı Kanun çerçevesinde tahkime başvurabilir” hükmü getirilmiştir.
Yapılan bu düzenleme ile zarar görenlerin dava yoluna gitmeden önce ilgili sigorta kuruluşuna yazılı olarak başvurmasının gerekli olduğu başvurudan itibaren sigorta kuruluşu en geç 15 gün içinde yazılı olarak cevap vermez yada verilen cevap zarar görenin talebinin karşılamaz ise zarar gören dava açabileceği gibi sigorta tahkim komisyonuna da başvuru yapabilir şeklinde belirtilmiştir.
6100 sayılı HMK’nın dava şartlarının düzenlendiği 114/2 maddesinde; “diğer Kanun’larda yer alan dava şartlarına ilişkin hükümler saklıdır.” denilmiştir.
Dava şartlarının incelenmesi başlıklı 115. maddesinde ise;
“(1)Mahkeme, dava şartlarının mevcut olup olmadığını, davanın her aşamasında kendiliğinden araştırır. Taraflar da dava şartı noksanlığını her zaman ileri sürebilirler.
(2)Mahkeme, dava şartı noksanlığını tespit ederse davanın usulden reddine karar verir. Ancak, dava şartı noksanlığının giderilmesi mümkün ise bunun tamamlanması için kesin süre verir. Bu süre içinde dava şartı noksanlığı giderilmemişse davayı dava şartı yokluğu sebebiyle usulden reddeder.
(3)Dava şartı noksanlığı, mahkemece, davanın esasına girilmesinden önce fark edilmemiş, taraflarca ileri sürülmemiş ve fakat hüküm anında bu noksanlık giderilmişse, başlangıçtaki dava şartı noksanlığından ötürü, dava usulden reddedilemez.” şeklinde düzenleme yapılmıştır.
Yargıtay 17 Hukuk Dairesinin 2018/4932 E. – 2018/12056 K. sayılı kararında “HMK’nin 114.maddesinde dava şartları gösterilmiş, 115/2. maddesindeki “Mahkeme, dava şartı noksanlığını tespit ederse davanın usulden reddine karar verir. Ancak, dava şartı noksanlığının giderilmesi mümkün ise bunun tamamlanması için kesin süre verir. Bu süre içinde dava şartı noksanlığı giderilmemişse davayı dava şartı yokluğu sebebiyle usulden reddeder.” şeklindeki düzenleme gereğince, eksik olan bir dava şartı, belirli bir süre verilerek giderilebilecek ise hakim tarafından eksikliğin giderilmesi için kesin süre verilmesi gerekir. Bu süre içinde dava şartı eksikliği tamamlanmaz ise dava, dava şartı yokluğu sebebiyle usulden reddedilmelidir. HMK’nin 114. maddesinde gösterilen dava şartı olarak belirlenen bir çok hususun tarafça giderilebilecek bir noksanlık olarak görüldüğü madde gerekçesinden de anlaşılmaktadır. Aynı maddenin 2. fıkrası “Diğer kanunlarda yer alan dava şartlarına ilişkin hükümlerin saklı olduğu” belirtilmiştir. Somut olayda davacılar destek zararının tazmini için …’na yazılı olarak başvurmadan doğrudan doğruya dava açmış iseler de, salt yazılı başvuru hususu belirli bir süre verilerek tamamlanabilecek dava şartı niteliğinde olmakla, mahkemece davacılara davalı …’na yazılı müracaat etmeleri için kesin süre verilerek yukarıdaki açıklamalar ışığında sonucuna göre bir karar verilmesi gerekirken, HMK’nin 30.madde hükmü gözetilmeden ve hak arama özgürlüğü, temel hak ve özgürlüklerden gereken şekilde yararlanılmasını ve bunların korunmasını sağlayan en etkili güvencelerden birisi olup yine bunlardan birisi olan mahkemeye erişim haklarını engeller biçimde düzenlendiği anlaşılan KTK 97.madde değişikliğindeki madde gerekçesinde gösterilen “yargının yükünün hafifletilmesi” gibi kamu yararı barındırmayan Yasa değişikliği gerekçe gösterilerek ve de eksik yorumlanarak yanılgılı değerlendirme ile yazılı şekilde hüküm kurulması doğru görülmemiştir.” şeklinde karar verilmiştir.
Yargıtay ilamında da belirtildiği gibi 2918 sayılı KTK.nın 97. maddesinde belirtilen başvuru zorunluluğunun HMK.nın 115/2. maddesine göre dava şartı olduğu, eksik olan dava şartının belirli bir süre verilerek giderilebilecek olduğu, davacı tarafa eksikliğin giderilmesi için kesin süre verilmesi, bu süre içinde dava şartı eksikliği tamamlanmaz ise davanın dava şartı yokluğu sebebiyle usulden reddedilmesi gerektiği belirtilmiş olup davacı tarafından sigorta şirketine hiç başvuru yapılmamış olması halinde dahi bu eksikliğin tamamlanabilir dava şartı olduğu belirtilmiştir.
Dava konusu olayda kaza 26.10.2015 tarihinde meydana gelmiş, dava ise Kanun’un yürürlüğe girdiği gün ile aynı gün 26.04.2016 tarihinde açılmıştır. Dosya kapsamına göre davacı tarafından dava açılmadan önce sigorta şirketine başvuru yapıldığına ilişkin herhangi bir bilgi ve belge bulunmadığı gibi davacı tarafından sigorta şirketine başvuru yapıldığı iddia da edilmediğinden HMK.nın 115/2. maddesine göre eksik olan dava şartının tamamlanması için davacı tarafa kesin süre verilerek giderilebilecek nitelikte olduğundan davacı tarafa eksikliğin giderilmesi için kesin süre verilmesi ve sonucuna göre karar verilmesi gerektiğinden davalı sigorta şirketinin bu yöne ilişkin istinaf sebebinin kabulü gerekmiştir.
2-6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun 297. maddesinde, mahkeme kararların tarafların iddia ve savunmalarının özetini, anlaştıkları ve anlaşamadıkları hususları, çekişmeli vakıalar hakkında toplanan delilleri, delillerin tartışılması ve değerlendirilmesini, sabit görülen vakıalarla bunlardan çıkarılan sonuç ve hukuki sebepleri, hüküm sonucu, yargılama giderleri ile taraflardan alınan avansın harcanmayan kısmının iadesi, varsa kanun yolları ve süresini, hükmün verildiği tarih ve hâkim veya hâkimlerin ve zabıt kâtibinin imzalarını, gerekçeli kararın yazıldığı tarihi, içermesi, hükmün sonuç kısmında, gerekçeye ait herhangi bir söz tekrar edilmeksizin, taleplerden her biri hakkında verilen hükümle, taraflara yüklenen borç ve tanınan hakların, sıra numarası altında; açık, şüphe ve tereddüt uyandırmayacak şekilde gösterilmesi zorunludur. Bu biçim yargıda açıklık ve netlik prensibinin gereğidir. Aksi hal, hükmün infazında zorluklara ve tereddütlere, yargılamanın ve davaların gereksiz yere uzamasına, davanın tarafı bulunan kişi ve kurumların mağduriyetlerine sebebiyet verecek ve Kamu düzeni ve barışını olumsuz yönde etkileyecektir (Hukuk Genel Kurulu – 2007/14-778 E, 2007/611 K, Dairemizin 01.04.2008 gün ve 2007/38353 Esas, 2008/7142 Karar sayılı ilamı).
Davacı vekili dava dilekçesinde, davacının trafik kazası sonucu yaralanması nedeniyle çalışma gücünden kayıptan doğan kazanç kaybı, hastane ulaşımına yaptığı masraflar, bedensel rahatsızlığı için harcamak durumunda kaldığı/kalacağı tedavi giderleri için toplam 500,00 TL. maddi tazminat talep etmiş ıslah dilekçesi ile dava değerini 37.352,61 TL. olarak ıslah ettiklerini beyan etmiş, diğer talep edilen zarar kalemleri ile ilgili herhangi bir miktar belirtmemiş, mahkemece hüküm fıkrasında 37.352,61 TL maddi tazminata hükmedilmiş ancak talep edilen hangi zarar kaleminin hüküm altına alındığı belirtilmediği gibi, talep edilen diğer zarar kalemleri ile ilgili olumlu veya olumsuz bir karar verilmemiştir. Mahkemece davacının dava dilekçesinde talep ettiği zarar kalemleri miktarları ve ıslah dilekçesinde talep edilen miktarın hangi zarara ilişkin olduğu açıklatılarak dava konusu olan taleplerin belirlenmesi ve sonucuna göre HMK.nın 297/2. maddesine uygun şekilde her talep yönünden ayrı ayrı karar verilmesi gerekirken yazılı şekilde denetime uygun olmayacak şekilde hüküm kurulmuş olması doğru görülmemiştir.
Açıklanan nedenlerle, davalı … sigorta A.Ş. vekili ve davalılar … ve … vekilinin istinaf başvurusunun kabulüne, 6100 sayılı HMK.nın 353/1.a.6. maddesi gereğince ilk derece mahkemesi kararının kaldırılmasına, belirtilen hususlardaki eksiklikler tamamlanarak yeniden yargılama yapılması için dosyanın mahkemesine gönderilmesine, sair hususların şimdilik incelenmesine yer olmadığına karar vermek gerekmiştir.
HÜKÜM : Yukarıda açıklanan nedenlerle;
1-Davalı … Sigorta A.Ş. vekilinin ve davalılar … ve … vekilinin istinaf başvurusunun KABULÜ İLE; ilk derece mahkemesi kararının HMK.nın 353/1.a.6 maddesi gereğince KALDIRILMASINA,
Yeniden yargılama yapılması için dosyanın kararı veren mahkemeye GÖNDERİLMESİNE,
2-İstinaf yoluna başvuran taraflarca yatırılan peşin harcın istek halinde yatırana iadesine,
3-İstinaf yoluna başvuran tarafça yapılan yargılama giderinin ilk derece mahkemesi tarafından yapılacak yargılamada dikkate alınmasına,
4-Kırıkkale 2. İcra Dairesinin 2019/1346 Esas sayılı dosyasına yatırılan 78.000,00 TL nakit teminat miktarının yatıran tarafa iadesine,
5-Karar tebliği, harç mahsup, iade ve tahsil işlemlerinin ilk derece mahkemesince yerine getirilmesine,
Dosya üzerinden yapılan inceleme sonucu HMK’nun 353/1.a maddesi gereğince KESİN olmak üzere 18.05.2022 tarihinde oy birliği ile karar verildi.

Başkan

Üye

Üye

Katip

* Bu belge, 5070 sayılı Kanun hükümleri gereğince elektronik imza ile imzalanmıştır.