Emsal Mahkeme Kararı Ankara Bölge Adliye Mahkemesi 26. Hukuk Dairesi 2022/2439 E. 2023/73 K. 10.02.2023 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C. ANKARA BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
26. HUKUK DAİRESİ Esas-Karar No: 2022/2439 – 2023/73
T.C.
ANKARA
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
26. HUKUK DAİRESİ

ESAS NO : 2022/2439
KARAR NO : 2023/73

T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
K A R A R

İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ : ANKARA 2. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
TARİHİ : 05/07/2022
NUMARASI : 2021/377 Esas 2022/506 Karar

DAVACILAR :
VEKİLİ :
DAVALILAR :
VEKİLİ :
DAVANIN KONUSU : Tazminat (Ölüm Ve Cismani Zarar Sebebiyle Açılan)
KARAR TARİHİ : 10/02/2023
GEREKÇELİ KARAR
YAZILMA TARİHİ : 02/03/2023

Mahalli mahkemesince verilen karara karşı davacılar vekili ve davalılar … ve … vekili tarafından süresi içinde istinaf kanun yoluna başvurulmuş olup, başvuru şartlarının yerine getirildiği dosya üzerinde yapılan ön inceleme ile anlaşılmakla yapılan istinaf incelemesi sonunda;
TARAFLARIN İDDİA VE SAVUNMALARI
Davacılar vekili, 13.06.2017 tarihinde davalıların işleteni, sürücüsü ve zorunlu mali sorumluluk sigortacısı olduğu aracın yaya …’a çarptığını, meydana gelen kaza sonucu …’un vefat ettiğini, kazada müteveffanın kusurunun bulunmadığını, kazaya ilişkin kamera kayıtları bulunduğunu, davacıların müteveffanın eşi ve çocukları olduğunu vefatı ile eşin destekten yoksun kaldığını belirterek fazlaya ilişkin hakları saklı kalmak üzere davacı eş … için 1.000,00-TL destekten yoksun kalma tazminatı, 50.000,00-TL manevi tazminat, kızı davacı… için 20.000,00-TL, oğlu davacı …için 20.000,00-TL, kızı davacı …l için 20.000,00-TL, kızı davacı … için 20.000,00-TL manevi tazminatın olay tarihinden işleyecek yasal faizi ile birlikte davalılardan müştereken ve müteselsilen tahsiline karar verilmesini talep etmiş, yargılama aşamasında davacı eş … için maddi tazminat talebini 42.843,57-TL olarak ıslah etmiştir.
Davalılar … ve … vekili, davanın görevsiz ve yetkisiz mahkemede açıldığını, kazada davalının hiç kusurunun olmadığını, müteveffanın emekli öğretmen olup, eşinin sağlık hizmetlerinden faydalanmaya devam edebileceği gibi maaşını almaya da devam edeceğini, bu nedenle davacının destekten yoksun kalmadığını, sigorta şirketi tarafından zarar görenlere ödeme yapılıp yapılmadığının sorulmasını, davacı tarafın manevi tazminat taleplerinin fahiş olduğunu belirterek, davanın reddini istemiştir.
Davalı sigorta şirketi vekili, davanın reddine karar verilmesi istemiştir.
İLK DERECE MAHKEMESİ KARARI;
Mahkemece Ankara BAM 26. Hukuk Dairesinin kararına göre; Anamur 1. Asliye Ceza Mahkemesi’nin 2018/104 Esas sayılı dosyasında sanık … hakkında taksirle ölüme neden olma suçu nedeniyle kamu davası açıldığı, yapılan yargılama sonucunda 08.02.2021 tarih ve 2018/104 Esas – 2021/102 Karar sayılı kararı ile sanığın asli kusurlu olduğu gerekçesi ile cezalandırılmasına karar verildiği, kararın Adana Bölge Adliye Mahkemesi 4. Ceza Dairesi’nin 17.11.2021 tarih ve 2021/1848 Esas – 2503 Karar sayılı kararı ile istinaf başvurusunun esastan reddine karar verildiği, kararın 17.11.2021 tarihinde kesinleştiği, bilirkişi heyetinden alınan 08.03.2022 tarihli raporda kazanın meydana gelmesinde davalı sürücü …’un % 75 oranında, davacılar murisi müteveffa yaya …’un ise % 25 oranında kusurlu olduğunun belirlendiği, aktüer bilirkişi raporu, tarafların sosyo-ekonomik durumları ve diğer hususlar birlikte değerlendirilmek suretiyle; davalı … Sigorta A.Ş.’den ZMMS poliçesi ile sigortalı olan davalı …’a ait olup, diğer davalı … idaresindeki … plaka sayılı aracın yaya olan davacıya çarpması şeklinde oluşan trafik kazasında davalı sürücünün % 75 oranında davacıların murisi …’un % 25 oranında kusurlu olduğu, desteğini kaybeden müteveffanın eşi davacı … için 42.843,57-TL destekten yoksun kalma tazminatı belirlendiği, davacı tarafın maddi tazminat talebini bilirkişi raporu ile belirlenen miktar kadar ıslah edildiği, davalı sigorta şirketinin kazaya karışan aracın ZMMS poliçesini yapmış olması, davalı …’un araç maliki (işleteni) olması, diğer davalı …’un ise kazaya karışan aracın sürücüsü olması nedeniyle tazminattan sorumlu oldukları gerekçesi ile; maddi tazminat talebi yönünden davanın kabulü ile, davacı … için 42.843,57-TL destekten yoksun kalma maddi tazminatın 13.06.2017 olay tarihinden işleyecek (davalı sigorta şirketi bakımından 03.08.2017 tarihinden itibaren) yasal faizi ile birlikte davalılardan müştereken ve müteselsilen tahsiline, manevi tazminat talebi yönünden, davanın kısmen kabulü ile, davacı … için 35.000,00-TL, davacı… için 15.000,00-TL, davacı …için 15.000,00-TL, davacı … 15.000,00-TL ve davacı … için 15.000,00-TL olmak üzere toplam 95.000,00-TL manevi tazminatın 13.06.2017 olay tarihinden işleyecek yasal faizi ile birlikte davalılar … ve …’dan müştereken ve müteselsilen tahsili ile davacılara ödenmesine karar verilmiş, karara karşı davacılar vekili ve davalılar … ve … vekili tarafından istinaf kanun yoluna başvuru yapılmıştır.
İLERİ SÜRÜLEN İSTİNAF SEBEPLERİ;
Davacılar vekili istinaf başvuru dilekçesinde; mahkeme kararında hatalı olarak …’un %75 oranında kusurlu olduğu sonuç ve kanaati ile hüküm kurmuşsa da; … %100 kusurlu olduğunu, olay anını gösteren kamera görüntüleri incelendiğinde havanın açık, yolun geniş ve düz olmasına rağmen davalı …’un müteveffaya çarpmamak için fren veya manevra yapmadığı, kazayı engellemek adına hiçbir çaba sarf etmediği, sevk ve idaresindeki aracı asgari güvenlik tedbirlerine uymadan kullandığının görüldüğünü, sürücünün hız sınırına uymadığı, olay yerinin yerleşim yeri içinde olması ve yaya trafiğinin yoğunluğu nedeni ile azami hız limitinin 40 km/saat olmasına karşılık bu hız sınırının çok üstünde bir hızla hareket etiğinin kamera görüntülerinden tespit edildiği, davalı sürücü yaklaşık 70 km/saat hızla yol almakta iken kazanın meydana geldiğini, …’un yayaların her zaman karşıdan karşıya geçtiğini bildiği bir bölgede her an bir kazaya sebep olabileceğini öngördüğü halde ve öngördüğü neticeyi kabullenerek aracını sevk ve idare ettiği, hemen ilerisinde yaya geçidi olduğunu gösteren trafik işaret levhasının varlığına rağmen ve kavşak yaklaşımı olduğu halde seyir halinde olduğu yola bakmadığını, hızını azaltmadığını, yayaya yaklaştığında dahi fren ve direksiyon tedbirine başvurmadığından %100 kusurlu olduğunu, %75 oranında kusur izafe edilmesinin hukuka aykırı olduğunu, kamera kayıtlarında müteveffanın karşıya geçmeden önce yolu kontrol ettiği ve ondan sonra yola giriş yaptığını, bu nedenle de müteveffanın hiçbir kusuru olmadığını, davacı …’un ev hanımı olup geçirdiği rahatsızlık nedeniyle bakıma muhtaç olduğunu, müteveffa … rahatsız olan eşinin bakımını tek başına üstlendiğini, davacıların maddi ve manevi açıdan telafisi mümkün olmayacak derecede zarara uğradığını, maddi ve manevi tazminat miktarının davacıların yaşadığı elemin ve maddi sorunların yanında davalının tam kusurlu olması, hayat standartları ve ekonomik durumu dikkate alındığında düşük ve hakkaniyete aykırı olduğunu, hüküm altına alınan destekten yoksun kalma tazminatının eksik hesaplandığını, eş …’un rahatsızlığı sebebiyle ihtiyaç duyduğu bakımın ücretli bakıcılar tarafından karşılanmakta olup, bu bakımın ömür boyu sağlanması gerektiği de göz önüne alındığında hükmedilmiş olan maddi tazminatın gerçekçi olmadığını, eksik ve hatalı bilirkişi raporu esas alınarak kurulan hükmün kaldırılması gerektiğini, davacıların eşi/babası olan …’un ölümü sebebiyle duyulan acının kısmen de olsa giderilebilmesi için; tarafların sosyal ve ekonomik durumları, davacıların ölene yakınlıkları sebebiyle duyacağı elemin derinliği gözönünde tutularak, daha yüksek manevi tazminata hükmedilmesi gerekirken, somut olay ile bağdaşmayan, düşük miktarda manevi tazminata hükmedilmesi hukuka ve hakkaniyete aykırı olduğunu, davalının %100 kusurlu olduğunu, müteveffaya kusur atfedilse dahi yerel mahkemece hükmedilen manevi tazminatın düşük olduğunu ileri sürmüştür.
Davalılar … ve … vekili istinaf başvuru dilekçesinde; mahkemece hükmedilen maddi ve manevi tazminat miktarlarının somut olaya göre oldukça fazla olduğunu, hükme esas alınan bilirkişi raporuna göre davalı sürücü … %75 kusurlu olduğunu, Anamur 1. Asliye Ceza Mahkemesi’nin 2018/104 Esas ve 2021/102 Karar sayılı dosyasında bulunan 29.06.2018 havale tarihli bilirkişi raporunda kaza yerinde yaya geçidinin olmadığının tespit edildiğini, bu durumun davalının kusur oranını düşürmesi gerekirken mahkemece dikkate alınmadığını, davacı taraf 01.08.2017 tarihli alınan özel uzman mütalaasına google earth görüntülerini sunmuş olup bu görüntülerde kaza tarihinden yıllar önceki fotoğrafta yaya geçidi gözükdüğünü, kusur oranı hatalı olduğundan tazminat miktarının da yüksek çıktığını, buna ilişkin itirazlarının değerlendirilmediğini ileri sürmüştür.
DELİLLERİN DEĞERLENDİRİLMESİ ve GEREKÇE;
Taraf vekillerinin HMK.nın 355. maddesi gereğince istinaf sebepleri ile sınırlı olarak, dosya içerisindeki bilgi ve belgeler, mahkeme kararının gerekçesi, dayanılan delillerin tartışılıp değerlendirilmesi ile yapılan inceleme sonunda;
Dava, trafik kazasından kaynaklanan destekten yoksun kalma tazminatı ve manevi tazminat istemine ilişkindir.
Davacılar vekili, davalıların işleteni, sürücüsü ve zorunlu mali sorumluluk sigortacısı olduğu aracın yaya …’a çarparak ölümüne sebebiyet verdiğini, davacıların mütevaffanın eşi ve çocukları olduğunu belirterek eş için destekten yoksun kalma tazminatı ve tüm davacılar için manevi tazminat talep etmiştir.
Mahkemece verilen ilk karara karşı davacılar vekili ve davalılar … ve … vekili tarafından istinaf kanun yoluna başvuru yapılmış, Ankara Bölge Adliye Mahkemesi 26. Hukuk Dairesinin 202/8 Esas – 2021/792 Karar sayılı kararı ile ceza mahkemesi dosyasının kesinleşmediği, ceza mahkemesi doyasında alınan kusur raporu ile meydana gelen çelişkinin giderilmesi gerektiği belirtilerek kararın kaldırılmasına karar verilmiştir.
Dava konusu kazadan sonra düzenlenen kaza tespit tutanağında … idaresinde bulunan aracın yaya …’a yolun sol şerdi üzerinde orta refüje yakın 1.80 cm mesafede aracın sağ ön kısmı ile çarptığı olayda yayanın asli, sürücünün ise tali kusurlu olduğu belirtilmiş, mahkemece alınan 10.07.2018 tarihli bilirkişi raporunda olaya ilişkin kamera görüntülerine göre yayanın kavşak başından karşıya geçmek istediği, 2 şeritli yolun orta şeride yakın yerde kazanın meydana geldiği, bu nedenle yayanın %25 oranında, araç sürücüsünün ise olay yerinin üçlü T kavşak olduğu, yolu bitirmek üzere olan yaya çarptığı, kaza sırasında sağ şeridin boş olduğu, sağa direksiyon tedbiri almadığından %75 oranında kusurlu olduğu belirlenmiştir.
Mahkemece Bölge Adliye Mahkemesi kararından sonra yapılan yargılamada incelenen Anamur 1. Asliye Ceza Mahkemesinin 2018/104 Esas – 2021/102 Karar sayılı dosyasında sanık … hakkında taksirle ölüme neden olma suçu nedeniyle kamu davası açıldığı, davacıların davaya katıldıkları, mahkemece hükme esas alınan Adli Tıp Kurumu Trafik İhtisas Dairesinden alınan 26.11.2019 tarihli raporda 01.08.2017 tarihli raporda sürücünün asli, yayanın tali kusurlu, 02.10.2017 tarihli raporda sürücünün tali, yayanın asli kusurlu olduğu, 29.06.2018 tarihli raporda sürücünün tali , yayanın asli kusurlu olduğunun belirlendiği, olaya ait kamera kayıtlarına göre olay yerinin üçlü T kavşak olduğu, hız limitinin 50 km olduğu, sanık …’un kavşağa yaklaşırken hızını düşürmediği, yayayı fark ettiğinde zamanında etkili fren tedbiri almadığı, yolda belirli mesafeyi katederek gelen yayaya ilk geçiş hakkını vermediği olayda asli kusurlu olduğu, yayanın ise yaklaşan yayalara karşı etkili koruma tedbiri almadığından tali kusurlu olduğu belirlenmiş, buna göre sanığın asli kusurlu olduğu kabul edilerek mahkumiyetine karar verilmiş, karara karşı sanık müdafii ve katılanlar vekili tarafından istinaf kanun yoluna başvuru yapılmış, Adana Bölge Adliye Mahkemesi 14 Ceza Dairesinin 2021/1848 Esas – 2021/2503 Karar sayılı kararı ile tarafların istinaf sebeplerinin reddi ile düzeltilerek esastan reddine karar verilmiş, karar 17.11.2021 tarihinde kesinleşmiştir.
Mahkemece ceza mahkemesi dosyası da getirilerek üç kişilik bilirkişi heyetinden alınan 08.03.2022 tarihli raporda da davalı sürücü …’un kavşağa yaklaşırken yaya ve araç trafiği nedeniyle hızını düşürmesi ve yayaya ilk geçiş hakkını vermesi gerektiği, yayayı görünce hızını azaltmaması nedeniyle %75 oranında, yayanın ise taşıt yolunda trafiği kontrol etmeden ve can güvenliğini tehlikeye atarak yola çıktığı belirtilerek %25 oranında kusurlu olduğu belirtilmiş, davacılar vekili ve davalılar işleten ve sürücü vekili tarafından rapora itiraz edilmesi üzerine alınan ek raporda da aynı kusur oranları tekrar edilmiş, mahkemece davalı sürücünün %75 oranında kusurlu olduğu kabul edilerek hüküm kurulmuş, ceza yargılaması sırasında alınan ve kesinleşen bilirkişi raporundaki kusur dağılımı ile mahkemece alınan bilirkişi raporunda belirlenen kusur oranlarının birbirine uygun olması sebebiyle benimsenmesinde bir isabetsizlik bulunmadığından tarafların kusur oranlarına yönelik itirazları yerinde görülmemiştir.
Taraf vekillerinin manevi tazminata ilişkin istinaf sebeplerinin incelenmesinde; 6098 sayılı TBK.nın 56. maddesi hükmüne göre, hakimin özel halleri göz önünde tutarak manevi zarar adı ile hak sahibine verilmesine karar vereceği bir para tutarı adalete uygun olmalıdır. Manevi tazminat, zarara uğrayanda, manevi huzuru gerçekleştirecek ve tazminata benzer bir fonksiyonu da olan özgün bir nitelik taşır. Manevi tazminat bir ceza olmadığı gibi, mamelek hukukuna ilişkin zararın karşılanmasını da amaç edinmemiştir. Zarar görenin zenginleşmemesi, zarar sorumlusunun da fakirleşmemesi gerekmektedir. Takdir edilecek miktarın, mevcut halde elde edilmek istenen tatmin duygusunun etkisine ulaşmak için gerekli olan kadar olmalıdır. 22.6.1976 günlü ve 7/7 sayılı İçtihadı Birleştirme Kararı’nın gerekçesinde de takdir edilecek manevi tazminatın tutarını etkileyecek özel hal ve şartlar da açıkça gösterilmiştir. Bunlar her olaya göre değişebileceğinden, hakim bu konuda takdir hakkını kullanır iken ona etkili olan nedenleri de karar yerinde objektif ölçülere göre isabetli bir biçimde göstermelidir.
Manevi tazminat zenginleşme aracı olmamakla beraber, bu yöndeki talep hakkındaki hüküm kurulurken olay sebebiyle duyulan acı ve elemin kısmen de olsa giderilmesi amaçlanmalı ve bu sebeple tarafların sosyal ve ekonomik durumları ile birlikte olayın meydana geliş şekli de gözönünde tutularak, hak ve nesafet kuralları çerçevesinde bir sonuca varılmalıdır. Zira, Türk Medeni Kanununun 4. maddesinde, kanunun takdir hakkı verdiği hallerde hakimin hukuka ve hakkaniyete göre hükmedeceği öngörülmüştür.
Somut olayda, 13.06.2017 tarihinde meydana gelen kazada davalı … idaresinde bulunan araç ile yolu geçmekte olan yaya … çarparak ölümüne neden olduğu, kazanın meydana gelmesinde davalı sürücünün %75 oranında kusurlu olduğu, olayın meydana geliş şekli, somut olayın özellikleri, zararın ağırlığı, tarafların sosyal ve ekonomik durumları, kaza tarihindeki paranın alım gücü, davacıların müteveffanın eşi ve çocukları olması ve davacılar vekilinin dava dilekçesinde davalı sürücünün tam kusuruna dayanarak talepte bulunmuş olması göz önünde bulundurulduğunda davacılar için belirlenen manevi tazminat miktarının uygun olduğu değerlendirilerek taraf vekillerinin bu yöne ilişkin istinaf sebeplerinin reddi gerekmiştir.
Açıklanan nedenlerle dosya içerisindeki bilgi ve belgelere, mahkeme kararının gerekçesinde dayanılan delillerin tartışılıp değerlendirilmesinde ve özellikle, ceza yargılaması sırasında alınan ve kesinleşen bilirkişi raporundaki kusur dağılımının mahkemece alınan rapor ile belirlenen kusur oranlarına uygun olması nedeniyle benimsenmesinde ve HMK.nın 355. maddesi gereğince tarafların istinaf sebepleri ile sınırlı olarak istinaf incelemesi yapıldığından maddi tazminata ilişkin raporun hükme esas alınmasında, ayrıca manevi tazminatın takdirinde TBK.nın 56. maddesindeki özel haller dikkate alınarak hak ve nesafet kuralları çerçevesinde karar verilmesinde bir usulsüzlük bulunmamasına göre davacılar vekilinin ve davalılar … ve … vekilinin istinaf başvurusunun HMK.nın 353/1.b.1. maddesi gereğince esastan reddine karar vermek gerekmiştir.
HÜKÜM : Yukarıda açıklanan nedenlerle;
1-Davacılar vekilinin ve davalılar … ve … vekilinin İstinaf başvurusunun Hukuk Muhakemeleri Kanunun 353/1.b.1 maddesi gereğince ESASTAN REDDİNE,
2-Harçlar Kanunu gereğince davacılardan alınması gereken 179,90-TL. istinaf karar ve ilam harcından peşin alınan 80,70-TL.’nın mahsubu ile kalan 99,20-TL. harcın davacılardan tahsili ile hazineye gelir olarak kaydedilmesine,
3-Harçlar Kanunu gereğince davalılar … ve …’dan alınması gereken 9.416,09-TL. istinaf karar ve ilam harcından peşin alınan 80,70-TL + 2.273,32-TL’nın mahsubu ile kalan 7.062,07-TL. harcın davalılar … ve …’dan tahsili ile hazineye gelir olarak kaydedilmesine,
4-Başvuran taraflarca yapılan istinaf yargılama giderlerinin üzerinde bırakılmasına,
5-Taraflarca yatırılan delil ve gider avansından kullanılmayan kısmın HMK’nun 333. maddesi uyarınca karar kesinleştiğinde yatırana iadesine,
6-Karar tebliği, harç mahsup, iade ve tahsil işlemlerinin ilk derece mahkemesince yerine getirilmesine,
Dosya üzerinden yapılan inceleme sonunda HMK.nın 362/1.a maddesi gereğince miktar itibariyle KESİN olmak üzere 10.02.2023 tarihinde oy birliği ile karar verildi.

Başkan

Üye
Üye
Katip

* Bu belge, 5070 sayılı Kanun hükümleri gereğince elektronik imza ile imzalanmıştır.