Emsal Mahkeme Kararı Ankara Bölge Adliye Mahkemesi 26. Hukuk Dairesi 2022/235 E. 2022/1420 K. 27.05.2022 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C. ANKARA BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
26. HUKUK DAİRESİ Esas-Karar No: …
T.C.
ANKARA
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
26. HUKUK DAİRESİ
….
T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
K A R A R

….

İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ : ANKARA 6. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
TARİHİ : 16/09/2021
NUMARASI ….
DAVANIN KONUSU : Trafik Kazası Nedeniyle Maddi ve Manevi Tazminat
KARAR TARİHİ : 27/05/2022
GEREKÇELİ KARAR
YAZILMA TARİHİ : 20/06/2022

Mahalli mahkemesince verilen karara karşı davacılar vekili, davalı … … A.Ş. Vekili ile davalı … Belediyesi vekili tarafından süresi içinde istinaf kanun yoluna başvurulmuş olup, başvuru şartlarının yerine getirildiği dosya üzerinde yapılan ön inceleme ile anlaşılmakla yapılan istinaf incelemesi sonunda;
TARAFLARIN İDDİA VE SAVUNMALARI
Davacılar vekili dava dilekçesinde: 04/07/2013 tarihinde davalı … Belediyesi Başkanlığına ait, davalı … yönetimindeki greyderin yol yapım çalışması sırasında yoldan bisikletle geçmekte olan davacıların desteği …’ye çarparak ölümüne sebebiyet verdiğini, davalı Belediye Başkanlığının ve davalı sürücünün kazanın gerçekleşmesinde gerekli güvenlik önlemlerini almadıklarından kusurlu olduklarını, aracın trafik … poliçesinin davalı … şirketi tarafından düzenlendiğini, kaza nedeniyle davacıların maddi ve manevi yönden zararlarının gerçekleştiğini ileri sürerek fazlaya ilişkin hakları saklı kalmak üzere 1.000,00-TL (500,00TL’sı davacı anne, 500,00TL’sı davacı baba için olmak üzere) maddi tazminatın davalılardan … şirketi yönünden ihbar tarihinden itibaren işleyecek olan avans faizi ile birlikte müştereken ve müteselsilen tahsiline, davacı anne ve baba için ayrı ayrı 50.000,00-TL ve davacı kardeşler için ayrı ayrı 7.000,00-TL olmak üzere toplam 135.000,00-TL manevi tazminatın yasal faizi ile birlikte davalılardan müştereken ve müteselsilen tahsiline karar verilmesini talep etmiş; 16.01.2018 tarihli ıslah dilekçesi ile davacı anne yönünden 52.357.88TL, davacı baba yönünden 66.116.66TL destek tazminatının davalı … şirketinden 30.01.2014 temerrüt tarihinden, diğer davalılar yönünden kaza tarihinden itibaren işleyecek avans faizi ile birlikte tazminini istemiştir.
Davalı … … A.Ş. vekili cevap dilekçesinde; aracın kaza tarihini kapsar şekilde davalı … şirketi tarafından yapılan geçerli bir ZMSS poliçesi bulunmadığını, kaza tespit tutanağında da ifade edildiği üzere kazaya karışan aracın tescilsiz iş makinesi olduğunu, davalı …’in sevk ve idaresindeki iş makinesinin motor ve şase numaraları ile davalı şirkete …. numaralı poliçe ile sigortalı aracın motor ve şasi numaralarının farklı olduğunu, kazaya karışan aracın tescil belgesinin kazadan birkaç gün sonra 08/07/2013 tarihinde düzenlendiğini, motor şasi numaralarının da kazadan hemen sonraki gün olan 05/07/2013 tarihinde zeyille poliçeye dahil edildiğini savunarak davanın reddini istemiştir.
Davalı … vekili cevap dilekçesinde, davalının kazanın gerçekleşmesinde kusurunun olmadığını savunarak davanın reddini istemiştir.
Davalı … Belediye Başkanlığı vekili cevap dilekçesinde; davalının kazanın gerçekleşmemesi için alınması gerekli güvenlik önlemleri aldığını, bu nedenle kusurunun olmadığını savunarak davanın reddini istemiştir.
İLK DERECE MAHKEMESİ KARARI
Yerel mahkemece, dava konusu olayın meydana gelmesinde, davalı … Belediye Başkanlığı’nın %70 oranında, davalı …’in %10 oranında, davacı … …’nin %20 oranında kusurlu olduğunun tespit edildiği, davacı anne … … lehine hesaplanan maddi zarardan TBK 52. maddesi kapsamında %20 kusur indirimi yapıldığı, 09.10.2020 tarih ve 31269 sayılı …. Gazetede yer alan Anayasa Mahkemesi Gerekçeli Kararı ve Yargıtay son İçtihatlarına göre TRH-2010 yaşam tablosu ve progresif rant yöntemine göre hesaplama yapıldığı, davacılar … …’ye 111.990, 41 TL ve … …’ye 100.177,70 TL olmak üzere toplam 212.168,11-TL destekten yoksun kalma tazminatı hesaplandığı, davacı tarafça, davalı … sigortaya başvurunun 07.11.2014 tarihinde yapıldığı, başvurudan itibaren 8 iş günü sonrasına gelen 20.01.2014 tarihinde davalı … şirketinin temerrüde düştüğü, kazaya karışan aracın İş Makinası olduğu anlaşılmakla avans faizi işletilmesi gerektiği, davalı … şirketi her ne kadar kaza tespit tutanağında iş makinasının motor numarasının farklı bir numara olduğunu iddia etmiş ise de, tespit tutanağında farklı bir numaraya rastlanmadığı, iddiaların afaki olduğu, davacı … için 111.990,41.TL, … … için 100.177,70.TL tazminat hesaplandığı, davacılar … ve …’nin 27.04.2018 tarihli temlikname ile 118.474,54-TL tutarındaki alacaklarını ve işlemiş ve işleyecek 45.000,00 TL tutarındaki faizini …’a temlik ettikleri, temlik belgesinin yazılı olması, temlik konusu ve miktarının belirli olması nedeniyle geçerli kabul edildiği, manevi tazminat yönünden davacıların kaza neticesinde duydukları elem ve kederin yoğun olması, elim bir kaza neticesinde ölüm meydana gelmesi, davacıların anne baba ve kardeşler olması nedeniyle kısmen kabulüne karar vermek gerektiğinden bahisle davanın kısmen kabulüne, 118.474,54-TL destekten yoksun kalma tazminatının … … A.Ş’den 20/01/2014 tarihinden itibaren, diğer davalılar yönünden kaza tarihi olan 04/07/2013 tarihinden itibaren işleyecek avans faizi ile birlikte tahsilde tekerrür olmamak üzere müştereken ve müteselsilen alınarak davacı temlik alana verilmesine, manevi tazminat yönünden davanın kısmen kabulü ile davacı anne ve baba için ayrı ayrı 25.000,00-TL, çocuklar için ayrı ayrı 5.000,00-TL manevi tazminatın kaza tarihi olan 04/07/2013 tarihinden itibaren işleyecek yasal faizi ile birlikte … şirketi dışındaki davalılardan tahsiline karar verilmiş; hükme karşı davacılar vekili, davalı … şirketi vekili ve davalı belediye vekili tarafından istinaf kanun yoluna başvurulmuştur.
İLERİ SÜRÜLEN İSTİNAF SEBEPLERİ
1-Davacılar vekili istinaf dilekçesinde; Karar kurulurken taleplerinin dikkate alınmadığını, ıslah dilekçesinin yok sayıldığını, dikkate alınmadığını, bu husus duruşma esnasında da dile getirildiği halde buna ilişkin bir belirleme yapılmadığını, 14/09/2021 tarihinde yasal süresi içinde dosyaya UYAP sistemi üzerinden ıslah dilekçesinin sunulduğunu ancak ıslah talepleri hakkında kabul veya red kararı verilmediğini, ıslah dilekçesinde 22/08/2021 tarihinde düzenlenerek dosyaya eklenmiş olan bilirkişi raporunda hesaplandığı üzere 118.474,54 TL olan talebi 93.693,57 TL artırarak 212.168,11 TL’ye çıkardıklarını, harcının yatırıldığını, 16/09/2021 tarihli duruşmada bu hususu dile getirmelerine rağmen dikkate alınmadığını, ıslah talebi hakkında karar verilmediğini, ilk taleple bağlı kalınarak karar verildiğini, destekten yoksun kalma tazminatı olarak 212.168,11 TL’ye karar verilmesi ve faiz uygulanması gerektiğini, manevi tazminat miktarı hakkaniyete uygun olmadığı gibi, müteveffanın acılı ailesinin yaşamış olduğu acı ve elemi dindirebilecek ya da hafifletebilecek düzeyde de olmadığını, çocuğunu kaybetmiş bir aile için yaşadıkları acı, ıstırap, elemi ve çocukları olmadan geçirecekleri yıllar düşünüldüğünde takdir edilmiş manevi tazminat tutarının hiç de tatmin edici bir miktar olmadığını, elim kaza nedeniyle müteveffanın ailesinin psikolojik buhrana girdiklerini, bu acının geri döndürülebilir veya hafifletilebilir bir yanı bulunmadığını, müteveffa …’nin feci şekilde ölümünün, bedeninin tonlarca ağırlıktaki iş makinesinin altında kalarak tanınmayacak hale gelmesinin, bu duruma canlı gözlerle şahit olan ailesi açısından manevi yıkımın hiçbir şekilde hafifletilemeyeceğini, bu duruma tanık olan ve kardeşlerinin yaşadığı bu feci ölüm olayını hayatlarının sonuna kadar unutamayacak olan diğer kardeşler için belirlenen manevi tazminat tutarının da son derece gülünç bir miktar olduğunu, elim ve feci bir şekilde can veren kardeşlerinin yasını ömür boyu tutacaklarını, hatta gelişme çağında oldukları için tüm hayatlarını etkileyeceğini, belirlenen 5.000TL’lik manevi tazminatın müteveffanın kardeşlerinin yaşadığı acıyı dindirebilecek nitelikte olmadığını, kısmen kabul kararının kaldırılarak anne ve baba için ayrı ayrı 50.000,00 TL ve kardeşler için ayrı ayrı 7.000,00 TL manevi tazminata karar verilmesi gerektiğini,
Davalılar kendisini vekil ile temsil ettirdiğinden A.A.Ü.T gereği reddedilen manevi tazminat üzerinden davalı tarafa 8.600,00 TL vekalet ücretine hükmedildiğini, manevi tazminat istemlerinde haklı olduklarını, tamamen kabulü gerektiğini, bu sebeple de manevi tazminat istemler kabul edildiğinde karşı taraf lehine vekalet ücreti çıkmayacağından manevi tazminat taleplerinin kısmen reddi nedeniyle davalı taraf lehine hükmedilen vekalet ücretini kabul etmediklerini belirterek kararın kaldırılmasını talep etmiştir.
2-Davalı … … AŞ vekili istinaf dilekçesinde; Mahkemece iş bu dava yönünden 2014/1859 E. Ve 2018/375 K. sayılı dosyada yapılan yargılama sonucu davalı şirket tarafından düzenlenen … poliçesinin kazaya karışan araca ait olduğuna dair kesin ve inandırıcı delil bulunamadığı gerekçesi ile reddedildiğini, davacı tarafın istinaf başvurusu neticesinde Ankara Bölge Adliye Mahkemesi 26. Hukuk Dairesi Başkanlığının 20.11.2020 tarihli 2018/2982 E. ve 2020/1749 K. sayılı kararında belirtilen “… Davalı belediyeye ait aracın kaza tarihi itibari ile davalı … şirketi nezdinde düzenlenen 31.01.2013/2014 vadeli ZMSS poliçesi ile sigortalı olduğu, davalı … acentesi tarafından aracın şasi, motor numarasının sisteme yanlış girildiğinin anlaşıldığı görülmekle, davalı … şirketinin KTK’nın 91.maddesi gereğince tazminattan sorumluluğu hususu incelenip, değerlendirilmeden yazılı olduğu gibi eksik inceleme ve değerlendirme sonucu hüküm kurulması doğru olmadığı…” sebeplerle ilk derece mahkemesi kararının kaldırıldığını, yeniden yapılan yargılama sonunda “… Davanın kısmen kabulüne, 118.474, 54 TL destekten yoksun kalma tazminatının … … A.Ş’den 20.01.2014 tarihinden itibaren işleyecek avans faizi ile birlikte tahsilde tekerrür olmamak üzere davacıya temlik alana verilmesine…” şeklinde karar verildiğini, kazaya karışan aracın davalı şirket nezdinde kaza tarihini kapsayan ZMMS poliçesi olmadığını, dava dilekçesinde davalı şirkete KTK ZMMS Poliçesi ile sigortalı olduğu iddia edilen … plakalı aracın şasi numarası ile kazaya karışan ve Kaza Tespit Tutanağında plakası yazılmamış olan aracın şasi numarasının birbiri ile örtüşmediğini, bu durum kaza tespit tutanağında da zabıt altına alınmış olup, “Kazaya karışan iş makinesine ait olduğu iddia edilen … poliçesindeki motor ve şasi numaraları araçla tutarlı olmadığından ayrıca iş makinesine ait tescil belgesi ve yetkili kurumca tanzim edilmiş plaka olmadığından araç trafikten men edilmiştir.” şeklinde belirtildiğini, kazaya karışan araç ile davalı şirkete sigortalı araç birbirinden farklı olup, kazaya karışan aracın davalı şirket nezdinde ZMMS poliçesi bulunmadığını, kazaya karışan aracın tescilsiz iş makinesi olduğunu, Keza, … sevk ve idaresindeki iş makinesinin motor ve şasi numaraları ile davalı şirkete …. numaralı poliçesi ile sigortalı aracın motor ve şasi numaralarının farklı olduğunu, aracın tescil belgesinin kazadan birkaç gün sonra 08.07.2013 tarihinde düzenlendiğini, motor şasi numaralarının da kazadan hemen sonraki gün olan 05.07.2013 tarihinde yapılan zeyil işlemi ile poliçeye dâhil edildiğini, tüm bunlar göz önüne alındığında, kaza tarihinde davalı … şirketi nezdinde geçerli bir KTK ZMMS poliçesi bulunmadığından, … şirketinin herhangi bir sorumluluğu bulunmadığını, önceki karar yerinde olmasına rağmen bölge adliye mahkemesinin bu kararı hukuki dayanaktan yoksun bir karar ile kaldırdığını, bir an için … şirketi nezdinde geçerli bir KTK ZMMS poliçesi olduğu düşünülse dahi, hesaplanan tazminattan … şirketinin sigortalının kusuru oranında sorumlu olacağını, kusur raporunda, sigortalanan araç sürücüsünün kazanın meydana gelmesinde %10 kusurlu olduğunun tespit edildiğini, … şirketinin sadece kendi sigortalısının kusuru oranında gerçek zararı ödemekle yükümlü olduğunu, başka kurum ve kuruluşların kusurlarından kaynaklanan zararı tazmin etmek zorunluluğu bulunmadığını, mahkemece davalı şirkete sigortalı aracın sürücüsünün kusuru oranına denk gelen miktar gözetilmeksizin, 22.08.2021 tarihli bilirkişi hesap raporunda %80 kusur üzerinden hesaplanan tazminat tutarının tamamından müteselsilen ve müştereken sorumlu tutulduklarını, kendi kusur oranı dışındaki zararları da tazmin etmek zorunda bırakıldığını, sigortalısının kusuru oranına denk gelen tazminat miktarının ayrıca hesaplanması gerektiğini, kabul anlamına gelmemekle birlikte yerel mahkemenin kararında esas almış olduğu faiz başlangıç tarihinin hatalı olduğunu, bilirkişi hesap raporunda davalı şirkete başvuru tarihinin 07.11.2014 olarak belirlenmesine rağmen başvuru tarihinden itibaren 8 iş günü sonrasına denk gelen tarihin 20.01.2014 olarak yazıldığını, gerekçeli kararda da yanlış yazılan tarihin esas alındığını, hatalı şekilde belirlenen bu faiz başlangıç tarihine istinaden hüküm kurulmasını kabul etmediklerini, davalı şirket aleyhine hükmedilen faiz türünün de hatalı olduğunu, avans faizi ticari işlerde talep edilebileceği gibi, işbu davanın konusu ticari işi ilgilendirmediği için, tazminatla birlikte faize hükmedilecek olursa bu faizin avans faizi değil ancak yasal faiz olabileceğini, olayda taraflardan birisi davalı şirkete sigortalı aracın sürücüsü olmakla birlikte diğer tarafın bir çocuk olduğunu, 6102 sayılı Türk Ticaret Kanunu’nun 19. maddesinin 2. fıkrasında belirtildiği üzere; “Taraflardan yalnız biri için ticari iş niteliğinde olan sözleşmelerin, Kanunda aksine hüküm bulunmadıkça, diğeri için de ticari iş sayılacağını, taraflardan biri için ticari iş niteliğinde olan işin diğer taraf için de ticari iş sayılabilmesinin aralarındaki hukuki ilişkinin sözleşme olmasına bağlı olduğunu, davaya konu olayda aradaki ilişki haksız fiile dayandığından ticari iş niteliğini kaybettiğini, talep edilebilecek faizin avans faizi olmayacağını belirterek kararın kaldırılmasını talep etmiştir.
3-Davalı … Belediye Başkanlığı vekili istinaf dilekçesinde; … Belediye Başkanlığı tarafından yol çalışması yapılan alanın sadece kazanın gerçekleştiği lojman sokak olmadığını, krokide belirtildiği gibi geniş bir alanda bazı iş makinalarının eski asfalt kazıma işlemi, bazı iş makinalarının asfalt öncesi zemin hazırlama işlemi ve diğer iş makinalarının da asfalt serim işlemi yaptığı geniş bir alan olduğunu, … Belediyesi tarafından yapılan bu çalışmalar esnasında asfalt öncesi zemin hazırlamak için … Belediyesinden destek talebinde bulunulması üzerine Belediyece bir adet greyderin görevlendirildiğini, bunun dışında tüm makina ve ekipmanların … Belediye Başkanlığı ve ihale ettiği yüklenici firmalar tarafından sağlandığını, yine güvenlik önlem ve tedbirlerinin … Belediye Başkanlığı Trafik güvenlik ekiplerince sağlandığını, çalışma alanının büyük olması sebebiyle çalışma yapılan yolların giriş ve çıkış kısımlarında sivil araçların girişini engelleyici tabelalar konulduğunu ve çalışma alanında yapılan kazılar sebebiyle zaten iş makinesi haricinde aracın girmesinin mümkün olmadığı bir alanda çalışma yapıldığından bilirkişi raporunda belirtilen yetkisiz sivil araçların girişlerinin engellenmediği iddiasının mesnetsiz olduğunu, çalışma yapılan alanın geniş olması ve meskun mahalde olması sebebiyle o bölgede yaşayan insanların tahliye edilmesi gibi bir durumun söz konusu olmadığını ve bu bölgede yaşayan insanlara sokağa çıkma yasağı ilan edilemeyeceğinden bu bölgede yaşayan vatandaşların çalışmalarda kontrollü davranmaları gerektiğini, olayın gerçekleştiği yolun dozer tarafından asfaltı parçalanmış ve … tarafından küreme yapılan bir alan olduğunu, bu alandan insanların yürüyerek bile geçmesinin çok zor olduğunu, ailenin çocuğuna bisikletle bu yola çıkmasına izin vermesinin kazayı meydana getirecek ana etkenlerden olduğunu, çalışmalar sırasında gerek yüklenici firmanın personeli gerek … Belediyesi ve gerekse … Belediyesi Zabıta ekiplerince çalışmalara eşlik edildiğini, olayın 12:40 sularında memurun istirahat saatinde olması nedeniyle … Belediyesi Fen İşleri Müdürlüğü personelinin sorumluluğu dışında olduğunu, bilirkişi raporunun yerinde yeterli inceleme yapılmadan ve çalışma alanının büyüklüğü değerlendirilmeden, belirtilen hususlar dikkate alınmadan hazırlandığını, kabul etmediklerini, davalı belediye tarafından olay günü aynı saatte dört ayrı noktada çalışma yapıldığını ve çalışma alanının geniş olması nedeni ile kazaya sebebiyet veren iş makinesinin (greyderin) yaklaşık 20 metre aşağı kısmına o bölgede yol yapım çalışması yapıldığına ilişkin uyarı levhasının konulduğunu, greyderin üzerinde iş makinesi olduğunu belirleyen tepe lambasının, iş makinesinin geri manevra yapması sırasında çevresinde ve gerisinde bulunan araçların veya kişilerin uyarılmasını sağlayan sesli uyarıcı ikaz sisteminin, dikiz aynasının bulunduğunun …’in Cumhuriyet Savcılığı’na verdiği 04.07.2013 tarihli Sorguluma Tutanağından anlaşılacağını, 04.07.2013 günü saat 15, 45’te düzenlenen Olay Yeri İnceleme Raporunda “Lojman Sokak üzerinde Belediye tarafından yol çalışması yapıldığı, yolun girişinde, çıkışında ve ortasında Büyükşehir Belediyesi asfalt çalışması ibareli yazılı levhanın olduğu ve yol girişinde bulunduğu, ikinci levhanın 500-550 metre gidildiğinden aynı yol çalışmasını belirten levhanın olduğu, tabelayla olay yeri arasında 200-250 metre mesafenin olduğu, olayın olduğu yerle ve üçüncü tabelanın arasındaki mesafenin 100-120 metre civarında olduğu, tabelanın olduğu yere kadar asfaltın kazılmış olduğunun belirtildiğini, Yol çalışmasının yapıldığı gün Zabıta Memuru, Fen İşleri Müdürü vekili ve İşçi Çavuşunun çalışma yapılacak bölgeyi gezerek iş güvenliğini ve gerekli emniyet tedbirlerini aldıklarını, olayın meydana geldiği sokağın başına ve sonuna gerekli uyarı tabelalarını koyduklarını, aynı bölgede dört ayrı noktada yol çalışması yapıldığından görevli personelin bir sonraki kral sokakta çalışma yapan iş makinelerinin fazla olması nedeni ile bu makinelerin bulunduğu sokağın üzerinde bulunmakta olduğunu, diğer sokaklarda çalışan iş makinelerini ara ara kontrol ettiğini, o esnada meydana gelen ölümlü kazayı görmediğini, Belediyede yeterli sayıda personel bulunmadığından her iş makinesi için bir personel görevlendirilemediğini, belediyeye ait … ile asfalt küremesi işi yapılırken geri manevrada …’nin ölümüne neden olan olayın gerçekleştiğini, Bu aracın dışında herhangi bir araç veya ekipman verilmediğini, Olayın diğer sokaklarda asfalt atılması işlemi devam ederken lojman sokak üzerinde meydana geldiğini, Aslen işin sorumluluğu … Belediyesi veya … Belediyesi tarafından bahse konu yol yapımını ihale ile alan yüklenici firma olduğunu, çalışma alanında Belediyeye ait … aracı hariç tüm iş makinalarının Büyükşehire ait olduğunu, güvenlik önlemleri ve tabelaların … Belediyesi tarafından konulduğunu, güvenlik levhalarında “….. yazdığını, Mehmet İzginin hastanede vefat ettiğini, Anne … …’nin … Polis Merkezi Amirliği’nde 05.07.2013 günü ifadesinde greyderin kenarında oğlunu gördüğünü, burnunda kan olduğunu, yerde yattığını belirttiğini, kazanın yol çalışması yapan greyderin geri manevrası esnasında bisikleti ile …’nin yandan çarpması şeklinde meydana geldiğini, ceza mahkemesinde alınan bilirkişi raporunda …’nin boş arsada yada çalışma yapılmayan bir yolda bisiklet sürmesi gerekirken, iş makinesinin bulunduğu ve kazılmış olan bozuk zeminli yola girip bisikletine hakim olamayıp iş makinesine çarparak sebebiyet verdiği olayda 2918 Sayılı Karayolları Trafik Kanunu’nun 66. (bisiklet, motorlu bisiklet ve motosiklet sürücülerine ; Ayrı bisiklet yolu varsa, bisiklet ve motorlu bisikletlerin taşıt yolunda, bisiklet, motorlu bisiklet ve motosikletlerin yayaların kullanmasına ayrılmış yerlerde, Bunlardan ikiden fazlasının taşıt yolunun bir şeridinde yan yana, sürülmesi yasaktır.) maddesini ihlal etmesinin olayda birinci derecede ve yüksek oranda etken olduğunun belirtildiğini, … Belediye Başkanlığının meydana gelen kaza ile ilgili tüm önlemleri aldığını, herhangi bir kusur ve sorumluluğu bulunmadığını, Husumetin … Belediyesine yöneltilmesi gerektiğini belirterek kararın kaldırılmasını talep etmiştir.
DELİLLERİN DEĞERLENDİRİLMESİ VE GEREKÇE
İstinaf eden taraf vekillerinin sıfatı gözetilerek ve istinaf sebepleri ile sınırlı olarak, dosya içerisindeki bilgi ve belgeler, mahkeme kararının gerekçesi, dayanılan delillerin tartışılıp değerlendirilmesi ile yapılan inceleme sonunda; Dava, trafik kazasından kaynaklanan destekten yoksun kalma ve manevi tazminat istemine ilişkindir.
1-Mahkemece 04.06.2018 tarih, 2014/1859-2018/375 sayılı önceki hükümde “davanın davalı … … AŞ yönünden reddine, 118.474,54TL destek tazminatının kaza tarihinden itibaren işleyecek avans faizi ile birlikte davalı … Belediye Başkanlığı ve …’den müştereken ve müteselsilen tahsili ile temlik alan davacı …’a ödenmesine, manevi tazminat davasının kısmen kabulü ile davacılar … ve … … için ayrı ayrı 25.000.00’erTL, davacı Hilim, Elif, Ali, Nihal ve Zeynep … için ayrı ayrı 5000.00’erTL olmak üzere toplam 75.000.00TL manevi tazminatın kaza tarihinden itibaren işleyecek yasal faizi ile birlikte davalı … Belediye Başkanlığı ve …’den müştereken ve müteselsilen tahsiline” karar verilmiş, hükme karşı davacılar vekili, davalı belediye vekili ve davalı … vekili tarafından istinaf kanun yoluna başvurulmuş, Dairemizce yapılan istinaf incelemesi sonucu, 20.11.2020 tarih, 2018/2982-2020/1749 sayılı kararda özetle “mahkemece, aracın ZMSS poliçesinin davalı … … tarafından düzenlendiğinden bahisle davalı … şirketinden de maddi tazminat talep edilmiş ise de, kaza sonrası düzenlenen kaza tespit tutanağında “kazaya karışan iş makinesine ait olduğu iddia edilen … poliçesindeki motor ve şasi numaraları araçla tutarlı olmadığından ayrıca iş makinesine ait tescil belgesi ve yetkili kurumca tanzim edilmiş plaka olmadığından aracın 23 ve 91. maddelerce trafikten men edilmiştir.” şeklinde not düşüldüğü, davalı … şirketi tarafından düzenlenen 31/01/2013 başlangıç ve 31/01/2014 bitiş tarihli poliçe nolu … poliçesinin bu nedenle kazaya karışan araca ait olduğuna dair kesin ve inandırıcı delil sunulamadığından davalı … şirketinin aracın … poliçesinin düzenlenmediği yönündeki savunmasına itibar edildiği gerekçesi ile reddedilmiş ise de, davalı … Belediyesi tarafından aleyhlerinde düzenlenen tutanak ve idari para cezasına … SCM’nin 2013/199D.İş sayılı dosyasında 17.07.2013 tarihinde itiraz edilmesi üzerine yapılan yargılama sonunda mahkemenin 30.12.2013 tarihli kararı ile, idari para cezasına konu aracın ZMSS poliçesi düzenlendiği sırada şasi numarasının sehven motor numarası olarak yazıldığı ve bu yanlışlığın 05.07.2013 tarihinde düzeltildiği, itiraz eden kurum aleyhine her ne kadar ZMSS poliçesi yaptırmadığından idari para cezası düzenlenmiş ise de, belediyenin söz konusu araca ZMSS poliçesi yaptırdığı, fakat motor numarasının sehven şasi numarası olarak sisteme girildiği anlaşıldığından bu hususa ilişkin itirazın kabulü ile … Trafik Tescil Denetleme şube amirliği ekiplerince düzenlenen 04.07.2013 tarihli ve …. seri nolu idari yaptırım kararında 2918SY nın 91. Maddesini ihlalden dolayı düzenlenen para cezası yönünden idari yaptırım kararının kaldırılmasına, kesin olmak üzere karar verilmiş ve bu karar davalı tarafça dosyaya ibraz edilmiştir. Buna göre davalı belediyeye ait aracın kaza tarihi itibari ile davalı … şirketi nezdinde düzenlenen 31.01.2013/2014 vadeli ZMSS poliçesi ile sigortalı olduğu, KTT’de iş makinesinin üzerinde yazılı şasi, motor numarası ile poliçede yazılı numaraların uyuşmadığı gerekçesi ile düzenlenen idari para cezasının kesin olarak iptaline karar verildiği, aracın kaza tarihinde ZMSS poliçesi bulunmadığına ilişkin iddianın yasal dayanağının kalmadığı, davalı … acentesi tarafından aracın şasi, motor numarasının sisteme yanlış girildiğinin anlaşıldığı görülmekle yargılama aşamasında dosyaya sunulan … SCM’nin ilgili kararı ve davalı … şirketinin KTK’nın 91.maddesi gereğince tazminattan sorumluluğu hususu incelenip, değerlendirilmeden yazılı olduğu gibi eksik inceleme ve değerlendirme sonucu hüküm kurulması doğru olmadığı gibi; HMK’nın 297. Maddesi hilafına davacıların manevi tazminat talepleri kısmen kabul edildiği halde, infazda tereddüt uyandıracak şekilde manevi tazminat davasının kabulüne şeklinde karar verilmesi, davacı baba yönünden hesaplanan destek tazminatından yerleşik yargıtay uygulamaları gereğince %5 oranında yapılması gereken yetiştirme giderinin %10 olarak uygulanması, müteveffanın askerden geldikten sonra iş arama süresinin destek tazminatı hesabında nazara alınmaması, hemen işe başlayacakmış gibi tazminat hesabı yapılması, aktüer bilirkişi raporunun bu yönlerden hükme elverişli olmaması, HMK’nın 125/2 fıkrası ikinci cümlesi gereğince alacağı temlik eden davacılar ile alacağı temlik alanın yargılama giderlerinden müteselsilen sorumlu olduğu gözetilmeden, davalı … şirketi lehine hükmedilen vekalet ücretinin sadece alacağı temlik alan davacıdan tahsiline karar verilmesi de doğru görülmediğinden davacılar vekili, davalı belediye vekili ve davalı … vekilinin bu hususlara ilişkin istinaf taleplerinin kabulü ile HMK’nın 353/1-a-6 maddesi uyarınca yerel mahkeme kararının kaldırılmasına ve davanın yeniden görülüp sonucuna göre karar verilmesi için ilk derece mahkemesine gönderilmesine, kararın kaldırılma sebebine göre istinafa gelen taraf vekillerinin sair istinaf taleplerinin incelenmesine şimdilik yer olmadığına” şeklinde karar verilmiştir. Önceki hükme esas alınan aktüer bilirkişi raporunda yerleşik Yargıtay uygulamaları ve kaza tarihi de dikkate alınarak PMF 1931 yaşam tablosu ve prograsif rant yöntemine göre davacı anne için 52.357,88TL, baba için 66.116,66TL destek tazminatı hesaplanmış, söz konusu raporda bilinen dönem sonu olarak 31.12.2018 tarihi alınmıştır. Yeniden mahkeme esasınakaydedilen dosyada alınan 22.08.2021 tarihli bir başka hesap bilirkişi raporunda ise, Yargıtayın görüş değişikliğinden bahisle TRH 2010 yaşam tablosu ve prograsif rant yöntemi uygulanarak ve rapor düzenlenme tarihine kadar güncel asgari ücret artışları da dikkate alınarak (bilinen dönem 22.08.2021 tarihinde sonlandırılarak) neticeten 100.177,70TL baba için, 111.990,41TL de anne için destek tazminatı bulunmuştur. 09.01.2018 tarihli önceki aktüer bilirkişi raporunda tazminat hesabına esas alınan veriler açıkça istinaf konusu edilmeyen ve kaldırma kararına konu edilmeyen hususlar yönünden davalı taraf lehine usulü kazanılmış hak oluşturmuştur. Örneğin ilk raporda askerlik süresi 12 ay olarak hesaplanmış iken, kaldırma kararından sonra alınan raporda bu sürenin 6 ay olarak alınması davalı taraf aleyhine daha fazla tazminat hesaplanmasına sebebiyet vermiştir. Oysa davacı tarafça önceki hüküm bu nedenle istinaf edilmemiştir. Bu nedenle taraflar lehine oluşan usulü kazanılmış haklar gözetilerek rapor alınması ve hüküm kurulması gerekmektedir. Yine hükmün kaldırılma sebeplerine göre, yeni aktüer bilirkişi raporu alınırken, önceki hükme esas alınan 09.01.2018 tarihli aktüer raporunda belirlenen 31.12.2018 tarihinde bilinen dönemin (işlemiş dönem) tazminat hesabı yapılması da doğru değildir.
Bu durumda mahkemece, 22.08.2021 tarihli hesap raporunu düzenleyen bilirkişiden; PMF 1931 yaşam tablosu ve Prograsif rant yöntemine göre 09.01.2018 tarihli önceki aktüer bilirkişi raporunda esas alınan veriler gözetilerek, bilinen dönem 31.12.2018 tarihinde sonlandırılarak, davacı anne ve baba için destekten yoksun kalma tazminatı hesaplanması, davacı baba yönünden %5 oranında yetiştirme gideri indirilmesi, desteğin askerlik süresinin 12 ay olarak alınması, desteğin üretime geçeceği (gelir elde edeceği) yaş, iş arama süresi vb. gibi Dairenin 2018/2982-2020/1749 sayılı kaldırma kararında belirtilen hususlar gözetilerek denetime elverişli bir ek rapor alınarak sonucuna göre karar verilmesi gerekirken, yazılı olduğu gibi usulü kazanılmış haklar gözetilmeden alınan rapora istinaden karar verilmesi doğru görülmemiştir.
2-HMK’nın 26. Maddesi gereğince hakim, tarafların talep sonuçları ile bağlı olup, ondan fazlasına veya başka bir şeye karar veremez. Duruma göre, ondan daha azına karar verebilir. Aynı yasanın 297/2. maddesi uyarınca da “hükmün sonuç kısmında, gerekçeye ait herhangi bir söz tekrara edilmeksizin, taleplerden her biri hakkında verilen hükümle, taraflara yüklenen borç ve tanınan hakların, sıra numarası altında; açık, şüphe ve tereddüt uyandırmayacak şekilde gösterilmesi gereklidir.” Somut olayda davacılar vekili 22.08.2021 tarihli aktüer bilirkişi raporunun tebliğinden sonra verdiği 14.09.2021 tarihli ıslah dilekçesi ile davacı anne ve baba yönünden talep ettiği destek tazminatlarını artırarak toplam 212.168,11TL tazminatın davalı taraftan tahsilini talep etmiştir.
Bu durumda mahkemece davanın belirsiz alacak davası mı, yoksa kısmi dava şeklinde mi açıldığı hususu değerlendirilip, davacılar vekilinin kaldırma kararından önce de 16.01.2018 tarihli dilekçe ile davacı anne ve baba yönünden dava dilekçesinde talep ettiği destek tazminatlarını artırdığı göz önünde bulundurularak, davacılar vekilinin 14.09.2021 tarihli dilekçesinde davacı anne ve baba yönünden toplamda artırdığı 93.693,57TL tazminat yönünden olumlu yada olumsuz bir karar verilmesi gerekirken, bu konuda her hangi bir karar verilmemesi de doğru görülmemiştir.
Kabule göre de; davacılar tarafından davalı … şirketine 07.01.2014 tarihli dilekçe ile dava açılmadan önce başvuruda bulunulduğu, davalı … şirketinin 12.03.2014 tarihli cevabında zararı karşılamayacağını bildirdiği anlaşılmakla, KTK’nın 99. maddesi gereğince davalıya başvuru dilekçesinin tebliğ tarihinden itibaren 8 iş günü sonrasında temerrüdü gerçekleşeceğinden, temerrüt tarihinin buna göre tespit edilmesi (temerrüt tarihinin tespit edilememesi halinde en geç davalı … şirketinin cevap verdiği tarihin temerrüt tarihi olarak kabulü) gerekirken, infazda duraksamaya yol açacak şekilde, davalı … şirketine başvuru tarihinin 07.11.2014, temerrüt tarihinin ise daha önceki bir tarih olan 20.01.2014 olarak kabulü ile bu tarihten itibaren faize hükmedilmesi de isabetli değildir.
Yine kabule göre, iş bu hükmün davalı … tarafından istinaf edilmediği gözetilerek bu kez de davacı taraf lehine oluşan usulü kazanılmış haklar dikkate alınarak hüküm kurulması gerektiğinin mahkemece göz önünde bulundurulması gerekmektedir.
Yukarıda 1 ve 2 nolu bentlerde açıklanan nedenlerle davacılar vekili ile davalı … şirketi ve … Belediye Başkanlığı vekilinin yerinde görülen istinaf taleplerinin kabulü ile (taraflar lehine oluşan usulü kazanılmış haklar da göz önünde tutulmak suretiyle) HMK’nın 353/1-a-6 maddesi uyarınca yerel mahkeme kararının kaldırılmasına (HMK’nın 355. maddesi gereğince istinaf sebepleri ile bağlı kalınarak yapılan inceleme sonunda) ve davanın yeniden görülüp sonucuna göre karar verilmesi için ilk derece mahkemesine gönderilmesine, kararın kaldırılma sebebine göre, davacılar vekili ile davalı … Belediye Başkanlığı vekili ve davalı … şirketi vekilinin sair istinaf taleplerinin şimdilik incelenmesine yer olmadığına karar verilmiştir.
HÜKÜM : Gerekçesi yukarıda izah edildiği üzere;
1-Yukarıda 1 ve 2 nolu bentlerde açıklanan nedenlerle davacılar vekili, davalı … … AŞ. vekili ve davalı … Belediye Başkanlığı vekilinin istinaf başvurularının ayrı ayrı KABULÜ ile; Ankara 6.Asliye Ticaret Mahkemesi tarafından verilen 16.09.2021 tarih, 2020/655 Esas 2021/623 Karar sayılı kararının, HMK’nın 353/1-a-6.maddesi gereğince KALDIRILMASINA,
Davanın yeniden görülüp sonucuna göre karar verilmesi için dosyanın ilk derece mahkemesine GÖNDERİLMESİNE,
Kararın kaldırılma sebebine göre istinafa gelen davacılar vekili ile davalı … şirketi vekili ve davalı … Belediye Başkanlığı vekilinin sair istinaf taleplerinin şimdilik incelenmesine yer olmadığına,
2-İstinaf yoluna başvuran davacılar tarafından yatırılan 59,30TL maktu istinaf karar harcı ile davalı … … AŞ tarafından yatırılan 2.024,00TL nispi, davalı belediye tarafından yatırılan 2.023,25TL nispi istinaf karar harçlarının talepleri halinde ilgili taraflara iadesine,
3-Davacılar ile istinaf talebinde bulunan davalı … … AŞ ve davalı … Belediye Başkanlığı tarafından yapılan istinaf yargılama giderlerinin ilk derece mahkemesi tarafından yeniden yapılacak yargılamada ayrı ayrı dikkate alınmasına,
4-Karar tebliği ve harç iadesi işlemlerinin ilk derece mahkemesince yerine getirilmesine,
Dosya üzerinden yapılan inceleme sonucu HMK’nın 353/1.a. maddesi gereğince KESİN olmak üzere 27.05.2022 tarihinde oy birliği ile karar verildi.

* Bu belge, 5070 sayılı Kanun hükümleri gereğince elektronik imza ile imzalanmıştır.