Emsal Mahkeme Kararı Ankara Bölge Adliye Mahkemesi 26. Hukuk Dairesi 2022/2306 E. 2022/2167 K. 16.11.2022 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C. ANKARA BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
26. HUKUK DAİRESİ Esas-Karar No: 2022/2306 – 2022/2167
T.C.
ANKARA
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
26. HUKUK DAİRESİ

ESAS NO : 2022/2306
KARAR NO : 2022/2167

T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
K A R A R

İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ : ANKARA 3. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
ARA KARAR TARİHİ : 29/11/2021
NUMARASI : 2020/106 Esas

DAVACI :
VEKİLLERİ :
DAVALI :
VEKİLİ :

DAVANIN KONUSU : Tazminat (Ölüm Ve Cismani Zarar Sebebiyle Açılan )

KARAR TARİHİ : 16/11/2022
GEREKÇELİ KARAR
YAZILMA TARİHİ : 16/11/2022

Mahalli mahkemesince verilen karara karşı davacı vekili tarafından süresi içinde istinaf kanun yoluna başvurulmuş olup, başvuru şartlarının yerine getirildiği dosya üzerinde yapılan ön inceleme ile anlaşılmakla yapılan istinaf incelemesi sonunda;
DAVACININ İDDİASI
Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; 24.07.2013 günü … Ticaret Ltd. Şti’nde alüminyum doğrama ve dış cephe kaplama ustası olarak çalışan davacı, şirket tarafından yapımı üstlenilmiş olan … bir kısım inşaat yapım işlerinde çalışmakta iken dış cephe kaplamasında kullanılacak olan kompozit panellerin plakası bilinmeyen bir araçla taşınması sırasında sürücü olan bir diğer işçinin aracı çok hızlı kullanması ve viraja çok süratli girmesi neticesinde taşınan malzemelerin üzerine yıkılması sonucunda yaralandığını, çeşitli ameliyatlar geçirdiğini ve malul kaldığını, yapılan araştırmalarda mezkür kazaya karışan aracın plakasının tespit edilemediğini ve dolayısıyla Karayolu Trafik Kanunu Zorunlu Mali Mesuliyet Sigorta Poliçesine rastlanılmadığından, Güvence Hesabının sorumlu olması nedeniyle, fazlaya ve faize dair her türlü talep ve dava hakları saklı kalmak kaydıyla ve Türk Borçlar Kanunun 107. maddesi uyarınca tespit ve belirsiz alacak davası olmak üzere; davacının dava konusu kaza nedeniyle uğradığı iş göremezlik zararları (geçici ve kalıcı işgöremezlik), bakıcı-bakım giderleri (işgöremezlik dönemleri dâhil) ve SGK tarafından karşılanmayan – sağlık-tedavi-refakatçi-yol vs giderleri için şimdilik 100,00-TL maddi tazminatın, kaza tarihinden itibaren, bu talep kabul görmez ise temerrüt tarihinden itibaren işlemiş ve isleyecek ticari avans temerrüt faizi ile birlikle davalıdan müştereken ve müteselsilen tahsil edilerek davacıya ödenmesine karar verilmesini dava ve talep etmiş, 21.10.2021 tarihli dilekçe ile davacının geçirdiği iş kazası sonrasında ekonomik olarak çok zor durumda olması da dikkate alınarak 6098 Sayılı TBK.76 ve ilgili maddeler gereğince davalılarca davacıya geçici ödeme yapılmasını, ve davalılara ait olan araç ve gayrimenkullere ivedi olarak teminatsız olarak ihtiyati tedbir ve ihtiyati haciz konulmasına karar verilmesini talep etmiştir.
İLK DERECE MAHKEMESİ KARARI
Mahkemece, 29.11.2021 tarihli ara karar ile geçici ödeme talebinin koşulları oluşmadığından bu aşamada reddine, dava konusu olayda davalının taşınır ve taşınmaz malları ile 3. kişilerdeki hak ve alacakları uyuşmazlık konusu olmayıp, bunların mülkiyetiyle ilgili bir ihtilaf bulunmadığını, dava para alacağına ilişkin olun 6100 sayılı HMK’nun 389 uncu maddesindeki ihtiyati tedbir kararı verilmesine ilişkin şartlar oluşmadığından ihtiyati tedbir ve ihtiyati haciz talebinin reddine karar verilmiş, karara karşı davacı vekili tarafından istinaf kanun yoluna başvurulmuştur.
İLERİ SÜRÜLEN İSTİNAF NEDENLERİ
Davacı vekili istinaf başvuru dilekçesinde özetle;
Yerel Mahkemece verilen 29.11.2021 tarihli ara kararın usul ve yasaya aykırı olduğunu,
Davalı tarafa eksiksiz ve usulüne uygun başvuru yapılmış olmasına karşın davalı tarafça ödeme yapılmadığını,
Davalı tarafın söz konusu trafik kazasında sigortalının tespit edilememesi nedeniyle poliçe teminatları ve limitleri dahilinde davacıya karşı sorumlu olduğunu,
Davacının kaza nedeniyle çok büyük oranda işgöremez duruma düştüğünü, davacının geçirmiş olduğu iş kazası nedeniyle uzun bir süre tedavi sürecine tabi tutulduğunu, genç yaşta malul kalması nedeniyle psikolojisinin olumsuz yönde etkilendiğini, tüm bunlarla da sınırlı kalmayıp ağır ekonomik sıkıntılar yaşamasına neden olduğunu,
6098 sayılı Türk Borçlar Kanunu’muzun Geçici ödemeler başlıklı 76. Maddesi doğrultusunda, davacının büyük oranda iş göremez halde olması ve gerek kendisi gerekse ailesinin maddi ve manevi açıdan çok büyük sıkıntılar yaşaması ve bu sıkıntıların bir nebze de olsa hafifletilmesinin sağlanabilmesi amacıyla davalı tarafça geçici ödeme yapılmasını talep etme gereği hasıl olduğunu, ancak tüm bunlara rağmen yerel mahkemece geçici ödeme talebi 29.11.2021 tarihli ara karar ile hukuka aykırı olarak reddedildiğini, bu karar hukuka aykırı olup kararın kaldırılarak, davacının geçici ödeme talebinin kabulüne karar verilmesi talebinde bulunma zorunluluğu hâsıl olduğunu,
Açılan dava iş kazası nedeniyle maddi-manevi tazminat davası olup, mezkûr kazanın meydana gelmesinde kusur davalıya ait olup, yukarıda açıklandığı üzere davalı işveren ilgili mevzuatta yer alan işçi sağlığı ve iş güvenliğine ilişkin yükümlülüklerine aykırı davrandığını, davalının mevzuat uyarınca davacıya karşı hem maddi tazminat hem de manevi tazminat açısından müştereken ve müteselsilen sorumlu olduğunu, dolayısıyla yargılama sonucunda gerek teknik hesap gerekse takdire bağlı olarak maddi ve manevi tazminata hükmedilmesi olasılığının yüksek olduğunu, davalı tarafından üzerine kayıtlı olan araç ve gayrimenkullerin davanın açıldığının öğrenilmesiyle birlikte başka kişilere devredilme ihtimali olduğunu,
İcra ve İflas Kanunu’nda öngörülen ihtiyati haciz şartlarının gerçekleştiğini, ihtiyati haciz ve tedbir talebinin de reddedilmesinin yerinde olmadığını belirterek, ihtiyati tedbir talebi, ihtiyati haciz talebi ve geçici ödeme talebinin reddine dair 29.11.2021 tarihli ara kararının kaldırılarak, davalıların mal varlığı üzerine yönelik ihtiyati tedbir ve ihtiyati haciz konulması ve geçici ödeme talebimizin kabulüne karar verilmesini talep etmiştir.
DELİLLERİN DEĞERLENDİRİLMESİ VE GEREKÇE
Dava, trafik kazasından kaynaklanan maddi tazminat isteğine ilişkin olup, uyuşmazlık, davacı vekilinin maddi tazminat isteğiyle açılan dava nedeniyle davalının davalının araç ve taşınmazları üzerine ihtiyati haciz/tedbir konulmasına ve davacıya geçici ödeme yapılmasına karar verilmesi talep edildiği halde mahkemece bu talebin reddine karar verilmesinin yerinde olup olmadığına ilişkindir.
1-2004 sayılı İİK’nın 257/1.maddesinde; “Rehinle temin edilmemiş ve vadesi gelmiş bir para borcunun alacaklısı, borçlunun yedinde veya üçüncü şahısta olan taşınır ve taşınmaz mallarını ve alacaklariyle diğer haklarını ihtiyaten haczettirebilir” düzenlemesi muaccel, bir başka deyişle vadesi gelmiş alacaklar yönünden ihtiyati haciz koşulları düzenlemiş olup, muaccel olmayan/vadesi gelmemiş alacak yönünden ise ihtiyati haciz koşulları aynı yasanın 257/2. maddesinde ise; “Vadesi gelmemiş borçtan dolayı yalnız aşağıdaki hallerde ihtiyati haciz istenebilir:
1-Borçlunun muayyen yerleşim yeri yoksa;
2-Borçlu taahhütlerinden kurtulmak maksadiyle mallarını gizlemeğe, kaçırmağa veya kendisi kaçmağa hazırlanır yahut kaçar ya da bu maksatla alacaklının haklarını ihlal eden hileli işlemlerde bulunursa;
Bu suretle ihtiyati haciz konulursa borç yalnız borçlu hakkında muacceliyet kesbeder.” şeklinde düzenleme yapılmıştır.
İİK’nun 257/1.maddesinde rehinle temin edilmemiş ve vadesi gelmiş para borçlarının alacaklısının ihtiyati haciz talep edebileceği belirtilmiştir.
Bu açıklamalara göre ihtiyatı haciz “Alacaklının, bir para alacağının zamanında ödenmesini güvence (garanti) altına almak için, mahkeme kararı ile borçlunun mallarına önceden geçici olarak el konulması”dır.
Somut olayda davacı vekili tarafından fazlaya ilişkin hakları saklı kalmak kaydıyla şimdilik toplam 100,00-TL maddi tazminatın olay tarihinden itibaren işleyecek faizi ile birlikte davalıdan tahsilinin talep edilmiş olması, hayatın olağan akışı içerisinde talep edilen miktarın herkes tarafından ödenebilecek bir rakam olması, davalının yasa ile kurulan resmi bir kurum olması ve mahkemenin red gerekçesine göre, davacı vekilinin ihtiyati haciz talebinin reddine karar verilmesinde usul ve yasaya aykırı bir yön bulunmadığından davacı vekilinin ihtiyati haciz talebi yönünde istinaf başvurusunun reddi gerekmiştir.
2-6100 Sayılı HMK’nın 389/1 maddesinde; “Mevcut durumda meydana gelebilecek bir değişme nedeniyle hakkın elde edilmesinin önemli ölçüde zorlaşacağından ya da tamamen imkansız hale geleceğinden veya gecikme sebebiyle bir sakıncanın yahut ciddi bir zararın doğacağından endişe edilmesi hallerinde, UYUŞMAZLIK KONUSU HAKKINDA ihtiyati tedbir kararı verilebilir.” şeklinde düzenleme getirilmiştir.
Yukarıdaki açıklamalar ışığında, uyuşmazlık konusu şey üzerine ihtiyati tedbir konulabileceği anlaşılmaktadır. Somut olayda trafik kaydına ihtiyati tedbir şerhi konulması talep edilen araçların mülkiyeti ve davalının taşınmazları ile ilgili bir uyuşmazlık bulunmamaktadır. Bir başka ifade ile eldeki tazminat davasının konusu değildirler. Bu nedenle mahkemece ihtiyati tedbir talebinin reddine karar verilmesinde de usul ve yasaya aykırı bir yön bulunmadığından davacı vekilinin istinaf başvurusunun reddi gerekmiştir.
3-TBK’nın 76. maddesinde düzenlenen tedbiren geçici ödeme talebine ilişkin mahkemece verilen geçici ödeme talebinin reddine dair kararın ara karar niteliğinde olduğu, bu kararlara karşı ancak esas hüküm ile birlikte kanun yoluna başvurulabileceği anlaşıldığından davacı vekilinin tedbiren geçici ödeme talebinin reddi kararına karşı istinaf başvurusunun HMK’nın 341/1. maddesi uyarınca usulden reddine karar vermek gerekmiştir.
Yukarıda açıklanan nedenlerle, davacı vekilinin istinaf başvurusunun esastan reddine karar vermek gerekmiştir.
HÜKÜM : Yukarıda açıklanan nedenlerle
1-Davacı vekilinin İhtiyati Haciz ve İhtiyati Tedbire ilişkin istinaf başvurusunun HMK. 353/1-b-1 maddesi uyarınca ESASTAN REDDİNE,
2-Davacı vekilinin Geçici Ödemeye ilişkin istinaf başvurusunun HMK. 341/1 maddesi uyarınca USULDEN REDDİNE,
3-Adli yardımlı olması nedeniyle alınmayan ancak alınması gerekli 220,70-TL istinaf başvuru harcı ile 80,70-TL istinaf karar ve ilam harcının davacıdan tahsili ile hazineye irat kaydına,
4-İstinaf başvuru giderlerinin başvuruda bulunan davacı üzerinde bırakılmasına
5-Karar tebliği işlemlerinin ilk derece mahkemesince yerine getirilmesine
Dosya üzerinde yapılan inceleme neticesinde 6100 sayılı HMK.nın 362/1-f maddesi uyarınca KESİN olmak üzere 16.11.2022 tarihinde oy birliği ile karar verildi.

Başkan
Üye
Üye
Katip

* Bu belge, 5070 sayılı Kanun hükümleri gereğince elektronik imza ile imzalanmıştır.