Emsal Mahkeme Kararı Ankara Bölge Adliye Mahkemesi 26. Hukuk Dairesi 2022/2085 E. 2023/447 K. 10.07.2023 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C. ANKARA BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
26. HUKUK DAİRESİ Esas-Karar No: 2022/2085 – 2023/447
T.C.
ANKARA
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
26. HUKUK DAİRESİ

ESAS NO : 2022/2085
KARAR NO : 2023/447

T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
K A R A R

BAŞKAN :
ÜYE :
ÜYE :
KATİP :

İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ : ANKARA 13. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
TARİHİ : 29/06/2022
NUMARASI : 2018/535 Esas 2022/569 Karar

DAVACI :
VEKİLİ :
DAVALI :
VEKİLİ :
DAVANIN KONUSU : Trafik Kazası Nedeniyle Maddi Tazminat
KARAR TARİHİ : 10/07/2023
GEREKÇELİ KARAR
YAZILMA TARİHİ : 14/07/2023

Mahalli mahkemesince verilen karara karşı davalı … AŞ vekili tarafından süresi içinde istinaf kanun yoluna başvurulmuş olup, başvuru şartlarının yerine getirildiği dosya üzerinde yapılan ön inceleme ile anlaşılmakla yapılan istinaf incelemesi sonunda;
TARAFLARIN İDDİA VE SAVUNMALARI;
Davacı vekili, 06.06.2016 tarihinde davalı sigorta şirketine zorunlu mali sorumluluk sigortası ile sigortalı … plakalı araç sürücünün neden olduğu tek taraflı kazada araçta yolcu olarak bulunan davacının yaralandığını, davalıya yapılan başvuruya rağmen ödeme yapılmadığını belirterek fazlaya ilişkin talep ve dava açma hakları saklı kalmak üzere şimdilik 100,00 TL maddi tazminat alacağının HMK’nın 107. maddesi uyarınca belirsiz alacak davası olarak toplanacak delillere göre belirlenip, öncelikle kaza tarihinden mümkün olmadığı takdirde, davalıya rizikonun bildirildiği tarihten, mahkeme aksi kanaatte ise dava tarihinden itibaren mevduata uygulanan en yüksek faizi ile birlikte davalıdan tahsiline karar verilmesini talep etmiş, yargılama aşamasında süreli maluliyet tazminatı için talebini 310.000,00 TL olarak belirlemiştir.
Davalı vekili, davacının dava konusu yaptığı taleplerine ilişkin olarak dava açmadan önce 2918 sayılı kanunun 97. ve 99. Maddesine uygun olarak başvuruda bulunmadığını, davacıların dava şartı niteliğinde olan bu başvuruyu yasaya ve usulüne uygun yapmaması nedeniyle davanın öncelikle dava şartı yokluğundan reddi gerektiğini, sigorta şirketi olarak sorumluluklarının sigortalıları araç sürücüsünün kusur oranı ve poliçe limiti ile sınırlı olarak yalnızca davacının sürekli maluliyetine ilişkin olduğunu, kusur raporu alınmasını, davacının müterafik kusurunun belirlenmesini, olayda hatır taşıması olduğundan tazminattan indirim yapılması gerektiğini belirterek davanın reddini istemiştir.
İLK DERECE MAHKEMESİ KARARI;
Mahkemece toplanan deliller ve benimsenen bilirkişi raporuna göre; davacının içinde yolcu olarak bulunduğu … plakalı araçla geçirdiği trafik kazasında yaralandığını ileri sürerek aracın zorunlu mali sorumluluk sigortacısı olan davalıdan kalıcı iş görmezlik bedelinin tahsilini talep ettiği, hasar dosyası ve poliçesi, Araç Cumhuriyet savcılığının 2016/632 sayılı soruşturma dosyası, SGK yazı cevapları, davacının tedavi kayıt ve belgeleri, Ankara Üniversitesi ve İstanbul Adli Tıp 2. İhtisas Dairesinden alınan raporlara göre, davacının yolcu olarak bulunduğu aracın yaptığı tek taraflı trafik kazasında yaralandığı, kusurun % 100 araç sürücüsünde olduğu, Jandarma tarafından düzenlenen 6.6.2016 tarihli “ Olay yeri Görgü ve tespit Tutanağından” otomobilin yoldan çıkarak şarampolde bulunan menfeze düşmesi sonucu kazanın olduğu, aracın … şirketine ait olup içinde elektrik malzemelerinin bulunduğunun tespit edildiği, kazanın işe giderken olduğu beyan edildiğinden olayda hatır taşımasının olmadığı, kaza tarihi itibarı ile İstanbul Adli tıp 2. İhtisas Dairesinden 3.8.2013 tarihli Maluliyet tespit işlemleri Yönetmeliğine göre alınan % 51 maluliyet olduğuna ilişkin rapora itibar edilerek aktüer bilirkişisinden rapor alındığı, SGK tarafından bildirilen peşin sermaye değerinin mahsup edildiği, poliçe teminat limiti ve davacı vekilinin bedel arttırım talebi gözetilerek davanın kabulüne, 310.000 TL’nin 24.03.2017 tarihinden avans faizi ile davalıdan tahsiline karar verilmiş, karara davalı vekili tarafından istinaf kanun yoluna başvuru yapılmıştır.
İSTİNAF SEBEPLERİ;
Davalı … AŞ vekili istinaf başvuru dilekçesinde; davacının dava konusu yaptığı taleplerine ilişkin olarak dava açmadan önce 2918 sayılı kanunun 97. ve 99. Maddesi gereğince yasaya uygun olarak başvuruda bulunmadığını, davanın öncelikle dava şartı yokluğundan reddi gerektiğini, aleyhe olan kısımlarını kabul etmedikleri Adli Tıp Raporunda; davacının, maluliyet oranının Çalışma Gücü ve Meslekte Kazanma Gücü Kaybı Oranı Tespit İşlemleri Yönetmeliği hükümlerine göre %51 olarak belirlendiğini, Yargıtay’ın yerleşik içtihatlarına göre kaza tarihi göz önüne alındığında uygulanması gereken yönetmeliğin Özürlülük Ölçütü, Sınıflandırması ve Özürlülere Verilecek Sağlık Kurul Raporları Hakkında Yönetmelik olduğunu, bu durum Yargıtay 4. Hukuk Dairesinin 22.06.2021 tarihli 2021/3089 Esas 2021/3441 Karar sayılı ilamında; “Haksız fiil sonucu çalışma gücünde kayıp olduğu iddiası ve buna yönelik bir talebin bulunması halinde, zararın kapsamının tespiti açısından maluliyetin varlığı ve oranının doğru bir şekilde belirlenmesi gerekmektedir. Söz konusu belirlemenin ise Adli Tıp Kurumu İhtisas Dairesi veya Üniversite Hastanelerinin Adli Tıp Anabilim Dalı bölümleri gibi kuruluşlarının çalışma gücü kaybı olduğu iddia edilen kişide bulunan şikâyetler dikkate alınarak oluşturulacak uzman doktor heyetinden kaza tarihi 11.10.2008 tarihinden önce ise Sosyal Sigorta Sağlık İşlemleri Tüzüğü, 11.10.2008 tarihi ile 01.09.2013 tarihleri arasında Çalışma Gücü ve Meslekte Kazanma Gücü Kaybı Oranı Tespit İşlemleri Yönetmeliği, 01.09.2013 – 01.06.2015 tarihleri arası Maluliyet Tespiti İşlemleri Yönetmeliği, 01.06.2015 – 20.02.2019 tarihleri arası Özürlülük Ölçütü, Sınıflandırması ve Özürlülere Verilecek Sağlık Kurul Raporları Hakkında Yönetmelik, 20.02.2019 tarihinden sonra Erişkinler İçin Engellilik Değerlendirmesi Hakkında Yönetmelik hükümleri dikkate alınarak yapılması gerekmektedir.” şeklinde belirtildiğini, dava konusu olayda kaza tarihi 06.06.2016 olup uygulanması gereken yönetmeliğin Özürlülük Ölçütü, Sınıflandırması ve Özürlülere Verilecek Sağlık Kurulu Raporları Hakkında Yönetmelik olduğunu, bu bağlamda olmak üzere dosyaya daha önce kazandırılan Adli Tıp Kurumu 2.İhtisas Kurulu’nun 20.09.2020 tarihli raporunda da görüldüğü üzere davacının maluliyet oranı Özürlülük Ölçütü, Sınıflandırması ve Özürlülere Verilecek Sağlık Kurulu Raporları Hakkında Yönetmelik hükümlerine göre %26 olarak tespit edildiğini, kabul anlamına gelmemek kaydıyla yine Adli Tıp Kurumu 2.İhtisas Kurulu tarafından düzenlenen 21.02.2022 tarihli rapordaki %51’lik maluliyet oranı tespitinin hatalı olduğunu, hükme esas alınan aktüerya raporunda davacının %51 maluliyet ve sigortalı araç sürücüsünün %100 kusur oranına göre yapılan hesaplamada bakiye zararının PSD ödemesi 329.634,30 TL düşülerek 820.617,26 TL olduğu ve poliçe limitinin 310.000 TL olarak gözetildiği takdirde davalının şirketin 310.000 TL üzerinden avans faiz ile sorumlu olduğunun tespit edildiği, ancak hesap yapılırken dikkate alınması gereken maluliyet oranı Özürlülük Ölçütü, Sınıflandırması ve Özürlülere Verilecek Sağlık Kurulu Raporları Hakkında Yönetmelik hükümlerine göre tespit edilen %26’lık oranın dikkate alınması gerektiğini, bu suretle hükme esas alınan aktüer hesabı hukuka uygun olarak tanzim edilmediğini, hükme esas alınan bilirkişi raporunda PSD tenzilinin hatalı yapıldığını, hesaplanan PSD’nin tenzilinin teminat limiti üzerinden yapılması gerektiğini, bu durumda kabul anlamına gelmemek kaydıyla PSD’nin %50’sinin tenzil edilmesi halinde tazminat tutarı; 310.000,00 TL – 164.817,15 TL = 145.182,85 TL olması gerektiğini, hükme esas alınan bilirkişi hesap raporunun hesaplama tekniğinin de hatalı olduğunu, kabul anlamına gelmemek kaydıyla bilirkişi raporunda hesaplama yapılırken müteveffanın bakiye ömrü TRH-2010 yaşam tablosuna göre tespit edilmişse de hesaplamanın progresif rant yöntemine göre yapılması hatalı olup, bu şekilde hesaplanan tazminatın davacıların sebepsiz zenginleşmesine yol açacak nitelikte olduğunu, yine kabul anlamına gelmemek kaydıyla hesaplamanın TRH- 2010 yaşam tablosu, aktüeryal irat formülü ve %1.8 teknik faiz oranına göre hesaplama yapılması gerektiğini, mahkeme tarafından avans faize hükmedilmesinin hatalı olduğunu, dava haksız eylemden kaynaklandığından yasal faize hükmedilmesi gerektiğini ileri sürmüştür.
DELİLLERİN DEĞERLENDİRİLMESİ ve GEREKÇE;
Davalı vekilinin HMK’nın 355. Maddesi gereğince istinaf sebepleri ile sınırlı olarak, dosya içerisindeki bilgi ve belgeler, mahkeme kararının gerekçesi, dayanılan delillerin tartışılıp değerlendirilmesi ile yapılan inceleme sonunda;
Dava trafik kazasından kaynaklanan maddi tazminat istemine ilişkindir.
Davacı vekili, davalı sigorta şirketine zorunlu mali sorumluluk sigortası ile sigortalı araç sürücüsünün neden olduğu kazada araçta yolcu olarak bulunan davacının yaralandığını belirterek maddi tazminat talep etmiş, yargılama aşamasında maddi tazminat talebinin sürekli iş göremezlik tazminatı olduğunu belirterek dava değerini 310.000,00 TL olarak belirlemiştir.
Davalı sigorta şirketi vekili davacı tarafından davadan önce davalı sigorta şirketine usulüne uygun başvuru olmadığını, davanın dava şartı yokluğu nedeniyle davanın reddine karar verilmesi gerektiğini ileri sürmüş ise de; Dava açılmadan önce sigorta şirketine başvuruyu düzenleyen 2918 sayılı KTK’nın 97. Maddesinde “sigorta kuruluşuna yazılı başvuruda bulunması” gerektiği belirtilmiş bu yazılı başvuruya eklenmesi zorunlu olan ve dava şartı olan başvurunun yapılmamış sayılmasına neden olacak belgeler belirtilmemiştir. Dosya kapsamına göre davacı tarafından dava açılmadan önce, davalının da kabulünde olduğu gibi sigorta şirketine başvuru yapıldığı anlaşıldığından KTK’nın 97. Maddesinde belirtilmeyen belgelerin ibraz edilmemesi nedeniyle dava şartının yerine getirilmediğine ilişkin itirazı yerinde görülmemiştir.
Dava konusu kaza 06.06.2016 tarihinde meydana gelmiş, davalı sigorta şirketi tarafından … plakalı aracın zorunlu mali sorumluluk sigorta poliçesi 02.04.2016- 2017 tarihleri arasında geçerli olmak üzere düzenlenmiş, sigortalının Kaya Seyahat Tur. Ltd. Şti olduğu anlaşılmıştır.
Mahkemece davacının maluliyetinin belirlenmesi için … Üniversitesi, Tıp Fakültesi, Adli Tıp Anabilim Dalı Başkanlığından alınan raporda yapılan muayene ve değerlendirme sonucunda Erişkinler İçin Engellilik Değerlendirmesi Hakkında Yönetmeliğine göre %23 oranında maluliyetinin bulunduğu, 9 ay da iyileşeceği belirlenmiş, davacının başvurusu üzerine … Eğitim ve Araştırma hastanesinden alınan 15.082017 tarihli davacının %41 oranında engelli olduğuna dair rapor dosyaya sunularak rapora itiraz edilmiş, mahkemece Adli Tıp Kurumu 2. İhtisas Kurulundan rapor alınmasına karar verilmiş, Adli Tıp Kurumu tarafından davacının son durum raporları istenerek düzenlenen 16.09.2020 tarihli raporda Özürlülük Ölçütü ve Sınıflandırılması, Özürlülere Verilecek Sağlık Kurulu Raporları Hakkındaki Yönetmelik hükümlerine göre % 26 özür oranı belirlenmiş, SGK’na yazılan yazı cevabında davacının iş kazası sonucu yaralandığı, sağlık kurulu kararı ile meslekte kazanma gücü kaybı ve sürekli iş göremezlik derecesinin %50 olduğu, sürekli iş göremezlik ödeneği ödendiği, ilk peşin sermaye değerinin 329.634,30 TL olduğu, iş kazası nedeniyle sorumlu olan sürücüye rücu edildiği belirtilmiş, aktüer bilirkişi raporu ile %26 maluliyet oranına göre 378.018,60 TL sürekli iş göremezlik tazminatı belirlenmiş, SGK tarafından ödenen PSD mahsubu ile 48.384,30 TL bakiye tazminat hesaplanmış, davacı vekili tarafından rapora itiraz edilmesi üzerine aktüerden alınan 15.11.2021 tarihli raporda dava konusu olayın aynı zamanda iş kazası olduğu, SGK tarafından %50 iş göremezlik oranının kabul edildiği belirtilerek yapılan hesaplamada davacının sürekli iş göremezlik zararının 726.958,84 TL olduğu İPSD mahsubu ila bakiye zararın 397.324,54 TL olduğu, davalının üçüncü kişi olması nedeniyle iPSD’nin ½ oranında düşülmesi halinde zararın 562.141,69 TL olacağı belirtilmiş, mahkemece Adli Tıp Kurumu 2. İhtisas Kurulundan Maluliyet Tespit İşlemleri Yönetmeliğine göre rapor alınmasına karar verilmiş, Adli Tıp Kurumu 2. İhtisas Kurulunun 16.02.2022 tarihli raporunda Maluliyet Tespit İşlemleri Yönetmeliğinde yer almayan cetvel ve listeler için Çalışma Gücü Ve Meslekte Kazanma Gücü Tespit İşlemleri Yönetmeliğinin hükümlerinin uygulanması gerektiği belirtilerek davacının hat işçisi olması nedeniyle maluliyetinin %51 olduğu belirlenmiş buna göre alınan 04.06.20122 tarihli aktüer raporu ile davacının %51 maluliyet oranına göre 1.150.251,56 TL sürekli iş göremezlik zararı belirlenmiş, İPSD mahsubu ile 820.617,26 TL tazminat hesaplanmış, mahkemece davacının talebine göre davalı sigorta şirketinin poliçe limiti olan 310.000,00 TL tazminatın davalıdan tahsiline karar verilmiştir.
Davalı vekili maluliyet raporunun Özürlülük Ölçütü, Sınıflandırması ve Özürlülere Verilecek Sağlık Kurulu Raporları Hakkında Yönetmelik hükümlerine göre belirlenmesi gerektiğini ileri sürmüş ise de; kaza 06.06.2016 tarihinde meydana gelmiş, davalı sigorta şirketi tarafından aracın zorunlu mali sorumluluk sigorta poliçesi 02.04.2016 tarihinde düzenlenmiştir. Karayolları Motorlu Araçlar Zorunlu Mali Sorumluluk Sigortası Genel Şartları 14 Mayıs 2015 gün 29355 sayılı Resmi Gazete’de yayınlanarak 01 Haziran 2015 tarihinde yürürlüğe girmiştir.
Yerleşik Yargıtay uygulamasında çalışma gücünün azalmasından ya da yitirilmesinden doğan kayıplara ilişkin zararın varlığı ve oranın belirlenmesinde, 11.10.2008 tarihinden önce Sosyal Sigorta Sağlık İşlemleri Tüzüğü, 11.10.2008 tarihi ile 01.09.2013 tarihleri arasında Çalışma Gücü ve Meslekte Kazanma Gücü Kaybı Oranı Tespit İşlemleri Yönetmelik’i, 01.09.2013 tarihi ile 01.06.2015 tarihleri arasında Maluliyet Tespiti İşlemleri Yönetmelik’i, 01.06.2015 tarihi ile 20.02.2019 tarihleri arasında Özürlülük Ölçütü Sınıflandırması ve Özürlülere Verilecek Sağlık Kurulu Raporları Hakkında Yönetmelik 11.10.2008 tarihinden önceki kazalarda Sağlık İşlemleri Tüzüğü ve ekindeki cetvelin esas alınması gerektiği, 11.10.2008 tarihinden sonra meydana gelen kazalarda Sağlık İşlemleri Tüzüğü yürürlükten kalktığından, Çalışma Gücü ve Meslekte Kazanma Gücü Kaybı Oranı Tespit İşlemleri Yönetmeliğinin uygulanması gerektiği, kabul edilmiştir.
Çalışma Gücü Ve Meslekte Kazanma Gücü Kaybı Oranı Tespit İşlemleri Yönetmeliği 11.10.2008 tarihinde yürürlüğe girmiş olup Amaç, Kapsam, Dayanak ve Tanımlar başlıklı 1. Maddesinde “ Bu Yönetmeliğin amacı, 5510 sayılı Sosyal Sigortalar ve Genel Sağlık Sigortası Kanununa göre sigortalı sayılanlar ve bunların bakmakla yükümlü oldukları veya hak sahibi çocuklarının çalışma gücü veya meslekte kazanma gücü kayıp oranlarının tespitine ilişkin usul ve esasları düzenlemektir.” denilmiş, yönetmeliğin çalışma gücü kaybı, vazife malullüğü, harp malullüğü ile erken yaşlanma durumlarının tespiti ile ilgili tüm hükümler Maluliyet Tespit İşlemleri Yönetmeliği ile yürürlükten kaldırılmış, meslekte kazanma gücü kaybına ilişkin hükümleri yürürlükte bulunmaktadır.
İş kazası ve meslek hastalıkları ile ilgili olarak Sosyal Güvenlik Kurumu Başkanlığı Genel Sağlık Sigortası Genel Müdürlüğü tarafından çıkartılan 2013/34 Sayılı Genelgede de “5510 sayılı Sosyal Sigortalar ve Genel Sağlık Sigortası Kanunu’na dayalı olarak yürürlükte olan “Maluliyet Tespiti İşlemleri Yönetmeliği” 03.08.2013 tarihli ve 28727 sayılı Resmi Gazete’ de yayımlanmış olup, 01.09.2013 tarihinde yürürlüğe girmiştir. Bu yönetmelik ile birlikte; 2011/49 sayılı Genelge çerçevesinde iş kazası ve meslek hastalığına ilişkin hususlar devam etmekte olup, çalışma gücü kaybı tespitine ilişkin hususlar yeniden düzenlemiştir.” denilerek maluliyet oranının tespitinden uygulana gelen iş kazası ve meslek hastalığına ilişkin olarak yönetmelik hükümlerinin yürürlükte olduğu belirtilerek, bu çerçevede uygulamanın “Çalışma Gücü Ve Meslekte Kazanma Gücü Kaybı Oranı Tespit İşlemleri Yönetmeliğine” göre yapılmasının gerekliliği açıklanmıştır. Yine Sosyal Güvenlik Kurumu Başkanlığı Emeklilik Hizmetleri Genel Müdürlüğü’de 17.09.2015 tarihli 2015/23 Sayılı Genelgesinde, iş kazası ve meslek hastalığının rapor düzenlemeye yetkili sağlık kuruluşları tarafından “Çalışma Gücü Ve Meslekte Kazanma Gücü Kaybı Oranı Tespit İşlemleri Yönetmeliğine” göre düzenleneceği belirtilmiştir. Bu nedenlerle 01.09.2013 tarihinden sonrası içinde “Çalışma Gücü Ve Meslekte Kazanma Gücü Kaybı Oranı Tespit İşlemleri Yönetmeliğinin” iş kazası ve meslek hastalığına ilişkin düzenlemelerin yapıldığı maddeleri hali hazırda yürürlükte bulunmaktadır.
Çalışma Gücü Ve Meslekte Kazanma Gücü Kaybı Oranı Tespit İşlemleri Yönetmeliğinin Meslekte kazanma gücünde azalma oranının hesaplanması başlıklı 23.maddesinde belirtildiği şekilde yönetmeliğin eki olan A Cetveli listelerinde yazılı arızalardan birinin meslekte kazanma gücünü ne oranda azaltacağı hesaplanmasında; A Cetvelindeki vücudun çeşitli bölgelerine veya sistemlerine göre hazırlanmış olan 14 arıza listesinden sigortalının arızası bulunur. Bu arızanın solundaki arıza sıra numarası ile sağındaki arıza ağırlık ölçüsü bir tarafa kaydedilir. B cetveli listelerinde önce sigortalının iş kolu, sonra bu iş kolu içindeki meslek veya iş çeşidi bulunur. Bunun karşısındaki meslek grup numarası da bir yere yazılır. Sigortalının meslek veya iş çeşidi bu listelerde bulunmadığı takdirde meslek veya işinin benzeri veya en yakını esas alınır. Sürekli iş göremezlik simgesini gösteren C cetvelinin arızaya uygun tablosunun sütundaki arıza sıra numarası ile satırdaki meslek grup numarasının kesiştiği noktadaki sürekli iş göremezlik simgesi bulunarak bir tarafa kaydedilir. Tespit edilen bu meslekte kazanma gücü azalmasının sigortalının yaşına uygun oranını bulmak için E cetvelinden yararlanılır. Birden fazla sistemi ilgilendiren sekel bulgu varsa, Balthazard Formülü kullanılarak birleştirilir ve bu şekilde zarar görenin maluliyeti belirlenir.
Buna göre kısaca zarar görenin maluliyetinin belirlenmesinde o olaya ilişkin yaralanmaları ve arazlar belirlenerek ve zarar görenin mesleği, çalıştığı iş koluna ve yaşına göre değerlendirme yapılarak rapor düzenlenir.
Özürlülük Ölçütü, Sınıflandırması Ve Özürlülere Verilecek Sağlık Kurulu Raporları Hakkında Yönetmelik ise Aile ve Sosyal Politikalar Bakanlığı, Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanlığı, ve Sağlık Bakanlığı tarafından çıkarılan en son 30.03.2013 tarihinde yürürlüğe girmiş olup yönetmeliğin Amaç, Kapsam, Dayanak ve Tanımlar Başlıklı 1. Maddesinde “Bu Yönetmelik; özürlü sağlık kurulu raporlarının alınışı, geçerliliği, değerlendirilmesi ve özürlü sağlık kurulu raporu verebilecek yetkili sağlık kurumlarının tespiti ile ilgili usul ve esasları belirlemek; özürlülerle ilgili derecelendirmelere, sınıflandırmalara ve tanımlamalara gereksinim duyulan alanlarda ortak bir uygulama geliştirmek ve uluslararası sınıflandırma ve ölçütlerin kullanımının yaygınlaştırılmasını sağlamak amacıyla hazırlanmıştır.”Kapsam başlıklı 2. Maddesinde ise “Bu Yönetmelik, özürlülere sağlanan haklardan ve verilecek hizmetlerden yararlanmak üzere istenilen özürlü sağlık kurulu raporları ile özürlü sağlık kurulu raporu verebilecek yetkili sağlık kurumlarını ve özürlülerle ilgili sınıflandırma ve ölçütleri kapsar.” Denilmiş yönetmeliğin Aile ve Sosyal Politikalar Bakanı ile Sağlık Bakanı tarafından yürütüleceği belirtilmiştir.Madde metninden de anlaşıldığı üzere Özürlülük Ölçütü, Sınıflandırması ve Özürlülere Verilecek Sağlık Kurulu Raporları Hakkında Yönetmelik özürlülere sağlanan haklardan yaralanmalarını için düzenlenmiştir.Ayrıca yönetmeliğin 6. Maddesinde Özürlü sağlık kurulunun teşkili düzenlenmiş, Özürlü sağlık kurulu; iç hastalıkları, göz hastalıkları, kulak-burun-boğaz, genel cerrahi veya ortopedi, nöroloji veya ruh sağlığı ve hastalıkları uzmanlarından oluşur. Özürlü sağlık kurulu raporu vermeye yetkili sağlık kurumunda, fizik tedavi ve rehabilitasyon uzman hekiminin bulunması halinde, bu uzmanın özürlü sağlık kurulunda yer alması zorunludur. Değerlendirilecek özür, birinci fıkrada sayılan uzmanlık dallarının dışında ise ilgili dal uzmanının da kurulda bulunması şarttır. Kurulda bulunan hekimler birbirlerinin yerine karar veremezler. Şeklinde belirtilmiş, 7. Maddesinde ise Yetkili sağlık kurumları düzenlenmiş, “ Bu yönetmelikte belirtilen özürlü sağlık kurulu raporlarını düzenlemeye yetkili sağlık kurumlarını ve hakem hastaneleri Sağlık Bakanlığı belirler ve internet sitesinde yayımlar. Yetkili olmayan sağlık kurumları ile 6’ncı maddede belirtilen şekilde özürlü sağlık kurulunu teşkil edemeyen sağlık kurumlarının verdiği sağlık kurulu raporları değerlendirilmeye alınmaz.” Denilmiş olmakla özürlü raporlarını düzenlemeye Sağlık Bakanlığı tarafından belirlenen hastanelerin yetkili olduğu belirtilmiştir.
Özürlülük Ölçütü, Sınıflandırması ve Özürlülere Verilecek Sağlık Kurulu Raporları Hakkında Yönetmelik hükümlerinde kişinin mesleği ve iş kolunun herhangi bir önemi olmayıp kişinin genel özür oranı, hastalıkları dikkate alınarak yönetmelikte belirtilen hastaneler tarafından belirlenmektedir. Bu nedenle de iş gücü kaybını belirlemeye uygun olmaması, nedeniyle Yargıtay ilgili daireleri tarafından aynı tarihte yürürlükte olmasına rağmen uygulanması kabul edilmemiştir.
Açıklanan yönetmelik hükümleri ve TBK 54. Maddesi birlikte değerlendirildiğinde haksız eylemden zarar gören kişinin beden gücünün belli oranda yitirilmesi durumunda, kişi, yaşıtlarına oranla daha fazla güç ve efor harcamak durumundadır. Bu fazla güç kaybı yüzünden haksız eylemden zarar gören kişinin tazminat isteme hakkı bulunmaktadır. Talep edilecek bu tazminatın belirlenmesi için kişinin daha fazla efor sarf edip sarf etmeyeceği, maluliyetin kazancına etkisi olup olmadığının değerlendirilebilmesi için kişinin yaptığı iş önem kazanmaktadır. Doktrinde kabul edilen görüşe göre bir kişinin maluliyetinin kişinin kazancına etkisinin belirlenmesinde zarar görenin mesleği önem kazanmakta olup kişinin parmağının kopması halinde piyano sanatçısı veya katip olması halinde mahrum kaldığı kazancı ile öğretmen ya da inşaat işçisi olması halinde kazanç kaybının aynı olmayacağı aşikardır. Bu durumda meslekleri farklı olan kişilerin maluliyet oranının da mesleği dikkate alınarak belirlenmesi gerekir. Maluliyet yada sürekli iş göremezlik oranının belirlenmesinde asıl olan zarar görenin yaptığı işe göre kaza nedeniyle meydana gelen iş gücü kaybıdır, özür oranı değildir. Çalışma Gücü ve Meslekte Kazanma Gücü Tespit İşleri Yönetmeliği yürürlükte bulunduğu sürece iş göremezlik oranının SGK ile aynı kurallara göre belirlenmesi gereklidir.
Bu hale göre zarar gören kişinin yaralanması ve maluliyeti arasında illiyet bağı kurularak meslek grup numarası cetvelleri ile maluliyet oranı belirlenen Çalışma Gücü Ve Meslekte Kazanma Gücü Kaybı Oranı Tespit İşlemleri Yönetmeliği hükümlerine göre belirlenmesi yerine Sağlık Bakanlığı tarafından belirlenecek hastanelerden alınması gereken olay ile illiyetinin kurulması yönünden eksik hükümler içeren genel özür oranının belirlendiği Özürlülük Ölçütü, Sınıflandırması ve Özürlülere Verilecek Sağlık Kurulu Raporları Hakkında Yönetmeliğinin uygulanması zarar gören ve zarar veren aleyhine durum yaratacağı şüphesizdir.
Olay tarihinde yürürlükte bulunan 2918 sayılı KTK’nın 90.maddesinde “Zorunlu mali sorumluluk sigortası kapsamındaki tazminatlar bu Kanun ve bu Kanun çerçevesinde hazırlanan genel şartlarda öngörülen usul ve esaslara tabidir. Söz konusu tazminatlar ve manevi tazminata ilişkin olarak bu Kanun ve genel şartlarda düzenlenmeyen hususlar hakkında 11/1/2011 tarihli ve 6098 sayılı Türk Borçlar Kanununun haksız fiillere ilişkin hükümleri uygulanır.” Şeklindeki düzenleme ve zorunlu mali sorumluluk sigortası teminatı kapsamına dışına bulunan hallerin düzenlendiği 92/i maddesindeki “Bu Kanun çerçevesinde hazırlanan zorunlu mali sorumluluk sigortası genel şartları ve ekleri ile tanımlanan teminat içeriği dışında kalan talepler.” Şeklindeki düzenleme Anayasa Mahkemesinin 17.7.2020 tarihinde 2019/40 E-2020/40 K. sayılı kararı ile Karayolları Trafik Kanunu’nun 90. maddesinin birinci cümlesinde yer alan “…ve bu Kanun çerçevesinde hazırlanan genel şartlarda…” ibaresi ile ikinci cümlesindeki “…ve genel şartlarda…” ibaresinin ve 92. maddesinin (i) bendinin Anayasa’ya aykırı olduğuna ve iptaline karar verilmiş olması nedeniyle davacının zararının ve zararın kapsamının 2918 sayılı KTK’nın ve 6098 sayılı TBK’nın haksız fiile ilişkin hükümlerine göre belirlenmesi gerekir.
Açıklanan nedenlerle dava konuş olayın aynı zamanda iş kazası olması, SGK tarafından %50 maluliyet oranına göre ödenen sürekli iş göremezlik ödeneğinin rücuya tabi olması nedeniyle belirlenecek tazminattan mahsup edilmesi gerektiğinden SGK tarafından %50 maluliyet oranına göre belirlenen ödemelerin tazminat dosyasında özürlülük ölçütü yönetmeliğine göre belirlenen %26 maluliyet oranına göre belirlenen tazminattan düşülmesi davacı aleyhine açık hak kaybına neden olacağından ve davacının belirlenen tazminat miktarı da davalı sigorta şirketinin sorumlu olduğu teminat limiti üzerinde belirlenmiş olması ve sigorta şirketinin teminat limiti ile sorumlu tutulmuş olması nedeniyle sonuca etkili görülmediğinden davalı vekilinin Özürlülük Ölçütü, Sınıflandırması Ve Özürlülere Verilecek Sağlık Kurulu Raporları Hakkında Yönetmelik hükümlerinin uygulanmasına ilişkin itirazları da yerinde görülmemiş, ayrıca Anayasa mahkemesinin iptal kararı gereğince Yargıtay tarafından TRH 2010 yaşam tablosu ve progresif rant yöntemine göre tazminat hesabı yapılması ve SGK tarafından yapılan ödemenin belirlenen tazminattan düşülmesi gerektiğinin kabul edilmesine (Yargıtay 4 HD. 2022/5507 E- 2023/1380 K. 2021/7868 E- 2022/280 K.) ve belirlenen tazminat miktarına göre tazminattan İPSD yarısının mahsup edilmesinin sigorta şirketinin poliçe limiti ve davacının talebi dikkate alındığında sonuca etkili görülmemesine, davalıya sigortalı aracın ticari araç olması ve dava dışı şirket adına kayıtlı olması nedeniyle tazminata avans faiz uygulanmasında bir isabetsizlik bulunmadığından dosya içerisindeki bilgi ve belgelere, mahkeme kararının gerekçesinde dayanılan delillerin tartışılıp değerlendirilmesinde bir usulsüzlük bulunmamasına göre davalı sigorta şirketi vekilinin istinaf başvurusunun HMK’nın 353/1.b.1.maddesi gereğince esastan reddine karar vermek gerekmiştir.
HÜKÜM : Yukarıda açıklanan nedenlerle;
1-Davalı … AŞ vekilinin İstinaf başvurusunun Hukuk Muhakemeleri Kanunun 353/1.b.1 maddesi gereğince ESASTAN REDDİNE,
2-Harçlar Kanunu gereğince alınması gereken 21.176,10 TL TL. istinaf karar ve ilam harcından peşin alınan 5.294,03 80,70 TL’nin mahsubu ile kalan 15.882,07 TL. harcın davalıdan tahsili ile hazineye gelir olarak kaydedilmesine,
3-Başvuran tarafça yapılan istinaf yargılama giderlerinin üzerinde bırakılmasına,
4-Taraflarca yatırılan delil ve gider avansından kullanılmayan kısmın HMK’nın 333.maddesi uyarınca karar kesinleştiğinde yatırana iadesine,
5-Karar tebliği, harç mahsup, iade ve tahsil işlemlerinin ilk derece mahkemesince yerine getirilmesine,
Dosya üzerinden yapılan inceleme sonunda HMK’nın 361.maddesi gereğince gerekçeli kararın tebliğinden itibaren İKİ HAFTALIK SÜRE İÇERİSİNDE TEMYİZ YASA YOLU AÇIK olmak üzere 10.07.2023 tarihinde oybirliği ile karar verildi.

Başkan

Üye

Üye

Katip

* Bu belge, 5070 sayılı Kanun hükümleri gereğince elektronik imza ile imzalanmıştır.