Emsal Mahkeme Kararı Ankara Bölge Adliye Mahkemesi 26. Hukuk Dairesi 2022/2084 E. 2022/2258 K. 30.11.2022 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C. ANKARA BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
26. HUKUK DAİRESİ Esas-Karar No: 2022/2084 – 2022/2258
T.C.
ANKARA
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
26. HUKUK DAİRESİ

ESAS NO : 2022/2084
KARAR NO : 2022/2258

T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
K A R A R

İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ : ANKARA BATI ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
ARA KARAR TARİHİ : 19.07.2022 ve 25.07.2022
NUMARASI : 2019/410 Esas (Derdest)

DAVACI :
VEKİLİ :
DAVALILAR :
VEKİLİ :
DAVANIN KONUSU : Tazminat

KARAR TARİHİ : 30/11/2022
GEREKÇELİ KARAR
YAZILMA TARİHİ : 30/11/2022

Mahalli mahkemesince verilen karara karşı davacı vekili tarafından süresi içinde istinaf kanun yoluna başvurulmuş olup, başvuru şartlarının yerine getirildiği dosya üzerinde yapılan ön inceleme ile anlaşılmakla yapılan istinaf incelemesi sonunda;
DAVACININ İDDİASI
Davacı vekili dava dilekçesinde; Davalı …’a ait, davalı sigorta şirketine sigortalı, diğer davalı … yönetimindeki… plakalı aracın, 21.03.2014 tarihinde yaya halindeki davacıya çarpması sonucu davacının ağır şekilde yaralandığını, bu nedenle HMK 107. Maddesindeki düzenleme gereğince belirsiz olan maddi zarar taleplerini zararın belirli hale gelmesi halinde arttırma hakları saklı kalmak kaydıyla şimdilik 1.000,00 TL maddi tazminatın kaza tarihi olan 21.03.2014 tarihinden itibaren işleyecek yasal faizi ile birlikte davalı sigorta şirketi sigorta poliçe sınırı ile sorumlu olmak üzere tüm davalılardan müştereken ve müteselsilen tahsiline, 75.000,00 – TL manevi tazminatın kaza tarihi olan 21.03.2014 tarihinden itibaren işleyecek yasal faizi ile birlikte davalılar … ve …’tan müştereken ve müteselsilen tahsiline karar verilmesini dava ve talep etmiş, yargılama sırasında 09.11.2021 tarihli dilekçe ile ilk bilirkişi hesap raporuna göre davacının 43.054,84 TL geçici iş göremezlik, 416.285,28 TL sürekli iş göremezlik maddi zararı olduğu yönünde hesaplama yapıldığını, dava değeri de fazlaya ilişkin hakları saklı kalmak üzere bu miktarlara arttırıldığını, dosyanın diğer davalısı sigorta şirketinin poliçe ile sorumlu olduğu miktarın söz konusu zararı karşılamanın çok uzağında olduğundan mahkemece hüküm altına alınacak tazminatın poliçe limiti dışında kalanlar ancak diğer davalılardan tahsil edilebileceğini, diğer davalıların Mahkeme neticeleninceye kadar malvarlıklarını elden çıkarmaları durumunda Mahkeme kararının tahsil kabiliyeti kalmayacağını belirterek, davalılar … ve … adına kayıtlı gayrimenkuller ve araçlar üzerine öncelikle davacının kazada kusursuzluğu, iş gücü kaybı ve bilirkişi tazminat hesabı gözetilerek teminatsız olarak ihtiyati haciz konulmasına, mahkemece teminat ile ihtiyati haciz konulması yönünde değerlendirmede bulunulur ise takdir edilecek teminat karşılığı ihtiyati haciz konulmasına karar verilmesini talep etmiştir.
İLK DERECE MAHKEMESİ KARARI
Mahkemece, 10.11.2021 tarihli ara kararı ile davacı vekilinin maddi tazminata ilişkin ihtiyati haciz talebinin kabulüne, İİK’nın 257. maddesi gereğince; talep edilen 459.340,12TL yönünden davalılar … ve … adına kayıtlı araç, taşınır ve taşınmaz mallar ile 3. kişilerdeki ve bankalardaki hak ve alacakları üzerine takdiren teminatsız olarak ihtiyati haciz konulmasına karar verilmiş, davalı … vekilinin anılan ara karara ”müvekkilinin müteahhitlik yapması ve dosyaya sundukları senetler uyarınca ticaret hayatının tehlikeye düşeceğini, davalılardan birinin sigorta olması göz önünde bulundurularak mahkemece konulan ihtiyati haciz kararının kaldırılmasını, mahkeme aksi kanaatte ise … Parseldeki tedbirin kaldırılmasını, bu talep kabul görmez ise davacı taraftan bilirkişi raporunda tespit edilen sürekli ve geçici iş göremezlik miktarının %115’i kadar teminat yatırıldığı taktirde ihtiyati haciz kararının devamına karar verilmesini” talep etmiş, itirazı üzerine mahkemece duruşma açılmasına karar verilmiş, 22.12.2021 tarihli ara karar ile davalı … ve … vekilinin ihtiyati haczin kaldırılması talebinin kısmen kabulüne, talep edilen 459.340,12TL üzerinden %15 teminat yatırılması halinde ihtiyati haciz kararının devamına, 2 haftalık kesin süre içerisinde belirtilen teminatın yatırılmaması halinde ihtiyati haciz kararının kaldırılacağının davacı vekiline ihtarına karar verilmiş, aleyhlerine ihtiyati haciz kararı verilen … ve … vekili tarafından kararın istinaf edilmesi üzerine Dairemizce 31.03.2022 tarihinde istinaf talebinin esastan reddine karar verilmiş, davalılar … ve … vekili tarafından ihtiyati haciz kararına tekrar itiraz edilmesi üzerine mahkemece 01.06.2022 tarihli ara karar ile itirazın reddine karar verilmiş olup anılan ara karara karşı aleyhlerine ihtiyati haciz kararı verilen … ve … vekili tarafından tekrar istinaf kanun yoluna başvurulmuş olup dairemizce 06.07.2022 tarihli kararla istinaf başvurusunun HMK.nın 352. Maddesi gereğince reddine karar verilmiş, davalılar vekilinin 01.07.2022 tarihli duruşmadaki itirazı nedeniyle mahkemece 19.07.2022 tarihli ara karar ile İİK’nun 257. maddesi gereğince; Mahkemenin 10/11/2021 tarihli ara kararı ile davalılar … ve … adına kayıtlı araç, taşınır ve taşınmaz mallar ile 3. kişilerdeki ve bankalardaki hak ve alacakları üzerine konulan ihtiyati haciz kararı itiraz eden … yönünden kaldırılarak sadece davalı … adına kayıtlı … parselde bulunun zemin kat 76 nolu taşınmaz üzerine 459.340,12TL ile sınırlı olmak üzere takdiren teminatsız olarak ihtiyati haciz kararının devamına karar verilmiş, davalılardan … vekilinin itirazı üzerine de mahkemece 25.07.2022 tarihli ara karar ile İİK’nun 257. maddesi gereğince; Mahkemenin 10/11/2021 tarihli ara kararı ile davalı … adına kayıtlı araç, taşınır ve taşınmaz mallar ile 3. kişilerdeki ve bankalardaki hak ve alacakları üzerine konulan ihtiyati haciz kararının kaldırılmasına karar verilmiş, bu karara karşı davacı vekili tarafından istinaf kanun yoluna başvurulmuştur.
İLERİ SÜRÜLEN İSTİNAF NEDENLERİ
Davacı vekili istinaf başvuru dilekçesinde özetle; Davalıların birden fazla kez istinaf taleplerine karşın Bölge Mahkemesince istinaf taleplerinin reddedildiğini,
Söz konusu ihtiyati haciz kararı Ankara Batı İcra Müdürlüğü 2021/34586 E. Sayılı icra dosyası ile icra edildiğini,
İİK 257 inci maddesi ”Rehinle temin edilmemiş ve vadesi gelmiş bir para borcunun alacaklısı, borçlunun yedinde veya üçüncü şahısta olan taşınır ve taşınmaz mallarını ve alacaklarıyla diğer haklarını ihtiyaten haczettirebilir” şeklinde olup, Yargıtay kararları ile de sabit olduğu gibi para alacaklarının söz konusu olduğu durumlarda ihtiyati tedbir kararı verilemeyeceği, ihtiyati haciz kararının icra müdürlüklerince icra edileceğini,
Mahkemece İİK 257 inci maddeye göre ihtiyati haciz kararı tanzim edildikten sonra söz konusu kararın ihtiyati haciz benzeri bir gayrimenkule özgülenerek uygulanmasının usul ve yasaya aykırı olduğunu, gayrimenkulün değeri belli olmadığı gibi, üzerindeki takyidat ve yüklerin de bilinmediğini, gayrimenkulün bitip bitmediği, iskanının olup olmadığı, değerinin ne olduğu dahi belli olmadığını, sadece tapu kayıtlarında oluşturulmuş bir kayda ilişkin tabiri caizse ihtiyati tedbire dönüştüğünü,
İİK 85 inci maddesi ”Borçlunun kendi yedinde veya üçüncü şahısta olan taşınır mallarıyla taşınmazlarından ve alacak ve haklarından alacaklının ana, faiz ve masraflar da dahil olmak üzere bütün alacaklarına yetecek miktarı haczolunur.” Şeklinde olup, ihtiyati haciz tutarı olan 459.340,12-TL tutarı davalının gayrimenkulünün karşılayıp karşılamadığı kararı uygulayan icra müdürlüğünce yaptırılacak kıymet takdiri ile belirlenecek olup, gerekirse davalının bu konuda İcra mahkemelerine şikayet yoluna da gidebileceğini,
Yerel Mahkemenin icra müdürlüğü ve icra mahkemesi yerine geçerek gayrimenkulün borcu karşılayacağı şeklinde bir değerlendirme yapmasının usul ve yasaya aykırı olduğunu,
Davalı tarafından hiçbir teminat verilmeksizin belli gayrimenkullerden hacizlerin kaldırılması peşinde olduklarını, Mahkemece manevi tazminat talepleri yönünde de bir ihtiyati haciz kararı verilmediği, davalının da manevi tazminat talepleri yokmuş gibi, sigorta şirketinin de bir kısım sorumluluklarının olduğundan bahsettiğini, davalının fazladan konulan hacizlerden bahsettiği görülmekle, Söz konusu husus İcra ve İflas Kanunu uyarınca icra müdürlüğü nezdinde aşkın haciz talep ve şikayetiyle çözülebilecek bir husus olup, davalının bu yöntemi kullanmayarak Mahkeme nezdinde haksız taleplerle ihtiyati haciz kararını kaldırmak suretiyle üzerinde mevcut malvarlığını devretme, kaçırma veya ayni hakla sınırlama niyetinde olduğunu, davalının kayda değer bir değerinin olmadığı veya en değersiz gayrimenkulü göstermek suretiyle ihtiyati hacizden kurtulmak ve elindeki gayrimenkulleri devretmeyi amaçladığı düşüncesinde olduklarını belirterek 10/11/2021 tarihli ara kararı verilen ihtiyati haciz kararının kaldırılmasına yönelik 19.07.2022 ve buna bağlı olarak 25.07.2022 tarihli Ara Kararları ile ihtiyati haciz kararının kaldırılmasına dair kararlara karşı itiraz taleplerinin kabulü ile davalılar yönünden 459.340,12-TL üzerinden ihtiyati haciz kararı verilmesine karar verilmesini talep etmiştir.
DELİLLERİN DEĞERLENDİRİLMESİ VE GEREKÇE
Dava, trafik kazası sonucu meydana gelen cismani zarar nedeniyle tazminat isteğine ilişkindir.
Mahkemenin, 19.07.2022 ve 25.07.2022 tarihli ara kararlarına karşı davacı vekili tarafından istinaf başvurusunda bulunulmuştur.
2004 sayılı İİK’nın 257/1.maddesinde;”Rehinle temin edilmemiş ve vadesi gelmiş bir para borcunun alacaklısı, borçlunun yedinde veya üçüncü şahısta olan taşınır ve taşınmaz mallarını ve alacaklarıyla diğer haklarını ihtiyaten haczettirebilir” düzenlemesi muaccel, bir başka deyişle vadesi gelmiş alacaklar yönünden ihtiyati haciz koşulları düzenlenmiş olup, muaccel olmayan/vadesi gelmemiş alacak yönünden ise ihtiyati haciz koşulları aynı yasanın 257/2.maddesinde ise; “Vadesi gelmemiş borçtan dolayı yalnız aşağıdaki hallerde ihtiyati haciz istenebilir:
1-Borçlunun muayyen yerleşim yeri yoksa
2-Borçlu taahhütlerinden kurtulmak maksadıyla mallarını gizlemeye, kaçırmaya veya kendisi kaçmaya hazırlanır yahut kaçar ya da bu maksatla alacaklının haklarını ihlal eden hileli işlemlerde bulunursa;
Bu suretle ihtiyati haciz konulursa borç yalnız borçlu hakkında muacceliyet kesbeder.” şeklinde düzenleme yapılmıştır.
Bu açıklamalara göre ihtiyatı haciz “Alacaklının, bir para alacağının zamanında ödenmesini güvence (garanti) altına almak için, mahkeme kararı ile, borçlunun mallarına önceden geçici olarak el konulması”dır.
HMK’nın 396. maddesinde ise; (1) “Durum ve koşulların değiştiği sabit olursa, talep üzerine ihtiyati tedbirin değiştirilmesine veya kaldırılmasına teminat aranmaksızın karar verilebilir.
(2) İtiraza ilişkin 394 üncü maddenin üçüncü ve dördüncü fıkrası, kıyas yoluyla uygulanır.” düzenlemesi mevcuttur.
Öte yandan HMK’nın 341/1. maddesinde de, istinaf yoluna başvurulabilecek kararlar;
“a) Nihai kararlar,
b) İhtiyati tedbir ve ihtiyati haciz taleplerinin reddi kararları, karşı tarafın yüzüne karşı verilen ihtiyati tedbir ve ihtiyati haciz kararları, karşı tarafın yokluğunda verilen ihtiyati tedbir ve ihtiyati haciz kararlarına karşı yapılan itiraz üzerine verilen kararlar.” olarak belirtilmiştir.
Buna göre, sadece nihai kararlar ve ihtiyati tedbir ve ihtiyati haciz talepleri hakkında madde metninde açıklandığı şekilde verilen kararlara karşı istinaf yoluna başvurulabileceği anlaşılmaktadır.
Yukarıda değinilen, “durum ve koşulların değişmesi sebebiyle tedbirin değiştirilmesi veya kaldırılmasına” ilişkin düzenleme yapan HMK’nın 396. maddesinin ikinci fıkrasında, kanun yollarını düzenleyen HMK.’nın 391. maddesinin son fıkrasına veya 394. maddesinin beşinci fıkrasına atıf yapılmamış olduğundan, durum ve koşulların değişmesi sebebine dayalı tedbirin değiştirilmesi veya kaldırılması istemi ile ilgili mahkemece verilecek kararlara karşı istinaf kanun yoluna başvurulması mümkün değildir. Nitekim, HMK’nın 396. maddesinin gerekçesinde de, “…hal ve şartların değişmesi, hukuki bir değerlendirmeden daha çok, maddi şartlarla yakından ilgili, nispeten sübjektif ve doğrudan mahkemenin takdirine bağlı bir husustur. Ayrıca, aynı yargılama süreci içinde, birçok kez hal ve şartlarda değişiklik olması sebebiyle, tedbirde değişiklik yapılması veya kaldırılması, bu yönde talepte bulunulması ya da talebin reddi söz konusu olabilir. Her talepten sonra verilecek karar hakkında kanun yoluna başvurulması, ihtiyati tedbirler için kanun yoluna başvurulmasında istenen amacı da sağlamayacaktır. Kanun yolunun açılmış olmasının amacı, ihtiyati tedbirlerle ilgili temel hukuki ve prensip hatalarının önüne geçmektir. Bu sebeple, ihtiyati tedbirin reddi ve ihtiyati tedbire itiraz üzerine verilen kararlar için kanun yolu imkanı getirilmiştir…” denilmek suretiyle, bu konudaki tereddütler ortadan kaldırılmıştır.
Bu açıklamalardan sonra somut olaya gelince; davacı tarafından davalılar aleyhine trafik kazasından kaynaklanan tazminat davası açılmış, yargılama sırasında ihtiyati haciz talebinde bulunulmuş, ilk derece mahkemesinin 10.11.2021 tarihli ara kararı ile davacı vekilinin maddi tazminata ilişkin ihtiyati haciz talebinin kabulüne, İİK’nun 257. maddesi gereğince; talep edilen 459.340,12TL yönünden davalılar … ve … adına kayıtlı araç, taşınır ve taşınmaz mallar ile 3. kişilerdeki ve bankalardaki hak ve alacakları üzerine takdiren teminatsız olarak ihtiyati haciz konmasına karar verilmiş, davalı … vekilinin anılan ara karara “müvekkilinin müteahhitlik yapması ve dosyaya sundukları senetler uyarınca ticaret hayatının tehlikeye düşeceğini, davalılardan birinin sigorta olması göz önünde bulundurularak mahkemece konulan ihtiyati haciz kararının kaldırılmasını, mahkeme aksi kanaatte ise … Parseldeki tedbirin kaldırılmasını, bu talep kabul kabul görülmez ise davacı taraftan bilirkişi raporunda tespit edilen sürekli ve geçici iş göremezlik miktarının %115’i kadar teminat yatırıldığı taktirde ihtiyati haciz kararının devamına karar verilmesini talep eder” dilekçesi ile itirazı üzerine mahkemece duruşma açılmasına karar verilmiş, 22.12.2021 tarihli ara karar ile davalı … ve … vekilinin ihtiyati haczin kaldırılması talebinin kısmen kabulüne, talep edilen 459.340,12TL üzerinden %15 teminat yatırılması halinde ihtiyati haciz kararının devamına, 2 haftalık kesin süre içerisinde belirtilen teminatın yatırılmaması halinde ihtiyati haciz kararının kaldırılacağının davacı vekiline ihtarına karar verilmiş, kararın davalılar … ve … vekili tarafından istinaf edilmesi üzerine Dairemizce 31.03.2022 tarihinde istinaf talebinin esastan reddine karar verilmiş, davalılar … ve … vekili tarafından ihtiyati haciz kararına tekrar itiraz edilmesi üzerine mahkemece 01.06.2022 tarihli ara karar ile itirazın reddine karar verilmiş, bu karara karşı davalılar vekilinin yaptığı istinaf başvurusu dairemizin 07.07.2022 tarih ve 2022/1737-1765 sayılı kararı ile istinaf başvurusunun HMK 352. Maddesi gereğince reddine karar verilmiştir. Daha sonra davalıların tekrar itiraz etmeleri üzerine mahkemece istinafa konu kararların verildiği anlaşılmış olup, yukarıda açıklanan nedenlerle ihtiyati haciz konulmasına veya itiraz üzerine verilen kararlara karşı istinaf kanun yolu açık olup, yargılama devam ederken durum ve vaziyetin değişmesi nedeniyle verilen kararlara karşı istinaf kanun yoluna başvurulması mümkün değildir.
Açıklanan nedenlerle, HMK’nın 341/1. maddesi gereğince, istinafı kabil bir karar bulunmadığından, davacı vekilinin istinaf başvurusunun (dilekçesinin) reddine karar vermek gerekmiş ve aşağıdaki şekilde hüküm kurulmuştur.
HÜKÜM : Yukarıda açıklanan nedenlerle;
1-Davacı vekilinin istinaf başvurusunun (dilekçesinin) 6100 sayılı HMK’nın 352. maddesi gereğince REDDİNE,
2-Davacı tarafından yatırılan istinaf peşin karar harcının talebi halinde kendisine iadesine,
3-İstinaf yargılama giderlerinin istinaf yoluna başvuran davacı üzerinde bırakılmasına,
4-Karar tebliği ve harç iade işlemlerinin ilk derece mahkemesince yerine getirilmesine,
Dosya üzerinde yapılan inceleme neticesinde 6100 sayılı HMK.nın 362/1-f maddesi uyarınca KESİN olmak üzere 30.11.2022 tarihinde oy birliği ile karar verildi.

Başkan
Üye
Üye
Katip

* Bu belge, 5070 sayılı Kanun hükümleri gereğince elektronik imza ile imzalanmıştır.