Emsal Mahkeme Kararı Ankara Bölge Adliye Mahkemesi 26. Hukuk Dairesi 2022/2008 E. 2023/202 K. 24.03.2023 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C. ANKARA BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
26. HUKUK DAİRESİ Esas-Karar No: 2022/2008 – 2023/202
T.C.
ANKARA
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
26. HUKUK DAİRESİ

ESAS NO : 2022/2008
KARAR NO : 2023/202

T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
K A R A R

İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ : ANKARA 11. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
TARİHİ : 12/05/2022
NUMARASI : 2021/714 Esas 2022/387 Karar

DAVACI :
VEKİLLERİ
DAVALILAR :
VEKİLİ :

DAVANIN KONUSU : Tazminat
KARAR TARİHİ : 24/03/2023
GEREKÇELİ KARAR
YAZILMA TARİHİ : 24.04.2023

Mahalli mahkemesince verilen karara karşı davacı vekili, davalı … Sigorta A.Ş. vekili ve davalı ….Şti. vekili tarafından süresi içinde istinaf kanun yoluna başvurulmuş olup, başvuru şartlarının yerine getirildiği dosya üzerinde yapılan ön inceleme ile anlaşılmakla yapılan istinaf incelemesi sonunda;
TARAFLARIN İDDİA VE SAVUNMALARI;
Davacı vekili, 12.02.2014 tarihinde davalı …ın sevk ve idaresindeki, davalı … …Sigorta A.Ş’ne zorunlu mali sorumluluk sigortası ile sigortalı, davalı ……Ltd. Şti’ye ( ….Şti.) ait … plakalı araç ile kaldırımda yürümekte olan davacıya çarpması sonucu davacının yaralanmasına sebebiyet verdiğini, davacının maddi ve manevi zarara uğradığını, araç sürücüsünün kusurlu olması nedeniyle davacının uğramış olduğu maddi zarardan davalıların sorumlu olduğunu belirterek fazlaya ilişkin hakları saklı kalmak kaydıyla 3.000,00-TL geçici, 3.000,00-TL sürekli iş göremezlik tazminatı, 1.000,00-TL, tedavi ve ulaşım gideri ile 70.000,00-TL manevi tazminatın olay tarihinden itibaren işleyecek yasal faizi ile birlikte davalılardan müştereken ve müteselsilen tahsiline karar verilmesini talep etmiş, yargılama aşamasında sürekli iş göremezlik tazminatı talebini 301.205,81-TL olarak ıslah etmiştir.
Davalı ……Ltd. Şti. ( … Şirketi ) vekili, adam çalıştıran sıfatıyla sorumluluğunun olmadığını, kazaya karışan aracın …Sigorta Şirketi nezdinde genişletilmiş kasko sigorta poliçesi bulunduğunu, …Sigortanın da davaya dahil edilmesini, talep edilen manevi tazminatın fahiş olduğunu belirterek davanın reddini istemiştir.
Davalı … …Sigorta A.Ş vekili, davacı tarafın geçici iş göremezlik zararından SGK’nın sorumlu olduğunu, SGK tarafından yapılan başvuru üzerine 15.623,54-TL geçici iş göremezlik tazminatı ödendiğini, sorumluluklarının sigortalının kusur oranında poliçe limiti ile sınırlı olduğunu, maluliyetin Özürlülük Ölçütü ve Sınıflandırılması, Özürlülere Verilecek Sağlık Kurulu Raporları Hakkındaki Yönetmelik hükümlerine göre belirlenmesi gerektiğini belirterek davanın reddini savunmuştur.
Davalı … vekili, davalının aracının önüne çıkan plakasını alamadığı başka bir aracın sıkıştırması sonucu kazanın meydana geldiğini, manevi tazminatın fahiş olduğunu, davalının ödeyecek durumu olmadığını, kusur raporlarını kabul etmediklerini, maddi tazminat taleplerinden diğer davalı sigorta şirketinin poliçe kapsamında sorumlu olduğunu savunmuş davanın reddini istemiştir.
İLK DERECE MAHKEMESİ KARARI;
Mahkemece toplanan delillere göre Ankara Bölge Adliye Mahkemesi 26. Hukuk Dairesi’nin 12.11.2021 tarihli kararından sonra İstanbul Ticaret Sicili Müdürlüğünden … ve …. Şti. ve …. Şti.nin sicil kayıtlarının gönderilmesi istendiği, İstanbul Ticaret Sicili Müdürlüğünün 07.12.2021 tarihli yazısında; … ve …. Şti.nin en son tescilinin 31.08.2016 tarihinde yaptırdığı, şirketin tüm aktif ve pasifiyle kül halinde 6223-5 ticaret sicil numarasında kayıtlı …. Şti. tarafından devir alındığı, 31.08.2016 tarihinde tescil edildiğinin bildirildiği, dosya kapsamına göre 12.02.2014 tarihinde davalı …ın sevk ve idaresindeki, davalı … …Sigorta A.Ş sigortalı, davalı ……Ltd. Şti’ye ait … plakalı araç ile kaldırımda yürüyen davacıya çarpması sonucu davacının %21 oranında iş ve gücünden kalacak ve 5 ay sürede iyileşecek derecede yaralanmasına sebebiyet verdiği, Adli Tıp Kurumundan alınan kusur raporuna göre kazanın meydana gelmesinde davalı sürücü …ın %30 oranında, plakası tespit edilemeyen araç sürücüsünün %70 oranında kusurlu oldukları, davacının kusurunun bulunmadığı, yaralanması nedeniyle davacının 436,69-TL geçici iş göremezlik, 301.205,81-TL daimi iş göremezlik zararının bulunduğu, …. Şti.nin devir alan şirket olarak davalı sürücü …la birlikte davacının kaza nedeniyle uğramış olduğu zararlardan sorumlu olduğu, davalı sigorta şirketinin ise poliçe limiti olan 268.000,00-TL ile sınırlı olmak üzere temerrüt tarihi olan 19.02.2015 tarihinden itibaren işleyecek faizi ile birlikte davacının maddi zararlarından sorumlu olduğu, davacı vekilinin tedavi gideri ve yol gideri taleplerinden feragat ettiği, ıslah dilekçesi de dikkate alınarak geçici iş göremezlik talebinin kısmen kabulü gerektiği, tarafların sosyal ve ekonomik durumları, olayın meydana geliş şekli, kusur oranları ve özellikle caydırıcı bir etki doğuracak düzeyde olması gerektiği de göz önünde tutularak, davacı tarafça duyulan acı ve elemin kısmen de olsa giderilmesi amacıyla olay tarihindeki paranın alım gücü de dikkate alınarak davacının manevi tazminat talebinin kısmen kabulüne karar vermek gerektiği belirtilerek; davacının tedavi ve yol gideri talebinin feragat nedeniyle reddine, davacının geçici iş göremezlik nedeniyle 436,69-TL, sürekli iş göremezlik nedeniyle 301.205,81-TL olmak üzere toplam 301.642,50-TL’nin tahsilde tekerrür olmamak üzere davalı sigorta şirketinin poliçe limiti 268.000,00-TL’sinden sorumlu olmak kaydıyla davalı sigorta şirketinden dava tarihinden, davalılar … ve … Şirketi’nden kaza tarihinden itibaren işleyecek yasal faizi ile birlikte müştereken ve müteselsilen tahsiline, fazlaya ilişkin geçici iş göremezlik zararı talebinin reddine, davacının manevi tazminat isteminin kısmen kabulüne, 30.000,00-TL manevi tazminatın kaza tarihinden itibaren işleyecek yasal faizi ile birlikte davalılar … ve … Şirketi’nden müştereken ve müteselsilen tahsiline karar verilmiş, karara karşı davacı vekili, davalı … Sigorta A.Ş. vekili ve davalı ….Şti. vekili tarafından istinaf kanun yoluna başvuru yapılmıştır.
İLERİ SÜRÜLEN İSTİNAF SEBEPLERİ;
Davacı vekili istinaf başvuru dilekçesinde; mahkemece manevi tazminat yönünden davanın kısmen kabulü ile, 30.000-TL manevi tazminata hükmedildiğini, olayın değerlendirilmesi yerinde olsa da belirlen manevi tazminat miktarının uzun süren yargılama ve ülkemizde uzun yıllardır devam eden yüksek enflasyon şartları altında yaşanan acı, elem ve kederin kısmen de olsa giderilmesi için çok yetersiz kaldığını, yine manevi tazminat miktarı üzerinden hesaplanan vekalet ücretinin de yürürlükte bulunan Avukatlık Asgari Ücret Tarifesi’ne aykırı olarak hükme bağlandığını, hüküm altına alınan manevi tazminat miktarı ve manevi tazminat yönünden hükmedilen vekalet ücreti yönünden karara karşı istinaf kanun yoluna başvurma zorunluluğu doğduğunu, mahkemece manevi tazminat isteminin kısmen kabulüne karar verildiğini, ancak hükmedilen manevi tazminat miktarına her ne kadar kaza tarihinden itibaren yasal faiz işletilmesi hususunda hüküm tesis edilmiş ise de kaza tarihi olan 12.02.2014’ten hüküm tarihi olan 12.05.2022 arasında 8 yıl gibi uzun bir süre geçtiğini, ilk karar tarihi olan 27.09.2018’den bugüne de yaklaşık 4 yıl geçtiğini, ilk karar tarihinden itibaren dahi aradan geçen 4 yılda ülkenin içinde bulunduğu durum ve enflasyon karşısında alım gücünün bir hayli azaldığını, yargılamanın uzun sürmesi, mevcut ekonomik durum karşısında yasal faizin zararı karşılamakta yetersiz kalması karşısında hükmedilen manevi tazminatın zararı karşılamaktan uzak olduğunu, hükmedilen manevi tazminat miktarının caydırıcılık bakımından da etki doğuracak bir miktar olarak kabul edilemeyeceğini, (Yargıtay 17. Hukuk Dairesi 2019/1342 Esas, 2021/131 Karar, 19.01.2021 Tarihli kararı) hükmedilen manevi tazminat miktarı üzerinden hesaplanan vekalet ücretinin de yürürlükte bulunan avukatlık asgari ücret tarifesine aykırı olduğunu, Avukatlık Asgari Ücret Tarifesi 2022 tarihi itibariyle maktu vekalet ücreti asgari 5.100,00-TL olup ilk derece mahkemesince manevi tazminat miktarı üzerinden nispi olarak belirlenen vekalet ücretinin maktu ücretin de altında kaldığını, yürürlükte bulunan Avukatlık Asgari Ücret Tarifesine ve içtihatlara aykırı olarak tesis edilen hükmün bu yönüyle de kaldırılması gerektiğini ileri sürmüştür.
Davalı … Şirketi vekili istinaf başvuru dilekçesinde; Mahkeme tarafından maluliyet raporları arasındaki çelişki giderilmeksizin son maluliyet raporuna göre hüküm kurulmasının hatalı olduğunu, dosyada Ankara Eğitim ve Araştırma Hastanesi tarafından hazırlanan maluliyet raporunda davacının % 17 oranında iş göremezlik oranı tespit edilmişken, Hacettepe Üniversitesi tarafından hazırlanan raporda ise %21 iş göremezlik oranı tespit edildiğini, raporlar arasında açık bir çelişki bulunduğunu, mahkemece maluliyet hususunda yeterli araştırma yapılmadığını, raporlar arasındaki çelişkinin giderilmediğini, davacının parmak kırığı sebebiyle % 21 maluliyet oranı tespitinin kazanın oluşumu ve yaralanma ile orantısız olduğunu, raporlarda davacının kazadan sonraki iyileşme durumu ve kalıcı bir hasarı olup olmadığının değerlendirilmediğini, (Yargıtay 17.Hukuk Dairesi’nin 2020/478 Esas, 2020/4709 Karar ve 10.07.2020 tarihli kararı) davacının geçici iş göremezlik zararından kaynaklı zarar tutarına ilişkin olarak hazırlanan bilirkişi raporunun da hatalı olup ayrıca belirlenen tutarın da fahiş olduğunu, hesaplamada baz alınan davacının geliri için sadece ibraz edilen 1 aylık maaş bordrosu ve 2014 yılı net ücretin (kaza tarihi itibariyle 1 ay) dikkate alındığını, davacının SGK hizmet dökümü, beyan edilen ücretin süreklilik arz edip etmediği, unvan, eğitim, tecrübe ve yapılan iş karşılığı alabileceği emsal ücret araştırması dahi yapılmadığını, sadece 5 ay iş göremezlik süresi olan bir kişinin zarar tutarının 301.205,81-TL olmasının da mümkün olmadığını, zarar tutarı çok fahiş olup yeterli inceleme yapılmaksızın alınan zarar raporuna göre hüküm kurulmasının hatalı olduğunu, kuşkuya yol açmayacak şekilde bir rapor alınması gerekirken yetersiz rapora göre hüküm kurulduğunu, kazanın dava dışı 3.kişinin ağır kusuru neticesinde gerçekleştiğini, kaza ile davalı şirket arasındaki illiyet bağının kesildiğini, kusur raporunda dava dışı plakası belirsiz olan aracın kusurunun % 70 olduğunun belirlendiğini, uygun illiyet bağı kesildiğinden işverenin sorumluluğunun ortadan kalktığını, davacı lehine hükmedilen manevi tazminatın fahiş olduğunu ileri sürmüştür.
Davalı … Sigorta A.Ş. vekili istinaf başvuru dilekçesinde; BAM tarafından verilen kaldırma kararı sonrasında taraf teşkili sağlanarak yeniden karar verildiğini, davalının sadece sigortalısının kusuru oranında sorumlu olması gerekirken plakası belirsiz araç sürücüsünün kusur oranından da sorumlu tutulduğunu, Adli Tıp Kurumu İstanbul Trafik İhtisas Dairesinin 10.10.2017 tarihli kusur raporunda davalı şirkete sigortalı araç sürücüsüne %30 oranında, plakası belirsiz araç sürücüsünün ise %70 oranında kusurlu olduğunun tespit edildiğini, buna rağmen hükme esas alınan 02.01.2018 tarihli bilirkişi hesap raporunda %100 kusur oranı üzerinden hesaplama yapıldığını, davalının sigortalısının kusuru oranında sorumlu iken plakası belirsiz araç sürücüsünün de kusurundan sorumlu tutulduğunu, 6102 sayılı TTK’nun 1461. maddesine göre sigortacılar ancak gerçek zararı karşılamakla yükümlü tutulduklarını, kendi sigortalısının kusuru oranında gerçek zararı ödemekle yükümlü olduğunu, (Yargıtay 17. Hukuk Dairesi 2016/17580 Esas, 2019/7546 Karar, sayılı ilamı, Yargıtay 17. Hukuk Dairesi 2016/5772 Esas, 2019/1554 Karar, Sayılı ilamı, Yargıtay 4. Hukuk Dairesi 2012/13545 Esas ve 2013/16208/ Karar sayılı ilamı Yargıtay 17. Hukuk Dairesi 26.11.2013 tarih, 2012/15736 Esas ve 2013/16573 Karar sayılı ilamı), davaya konu kazanın meydana gelmesinden sonra SGK tarafından …’a geçici iş göremezlik ödeneği ödendiğini, söz konusu geçici iş göremezlik ödeneğinin 15.623,54-TL’nın SGK’ya 20.11.2014 tarihinde ödendiğini, yargılama devam ederken, SGK’ya yapılan ödemede 1.623,54-TL bakiye borç kaldığından bahisle SGK tarafından takip başlatıldığını, takibe itiraz edilmesi neticesinde Giresun İş Mahkemesi’nin 14.12.2018 tarih, 2017/293 Esas, – 2018/483 Karar, Sayılı dosyası ile itirazın iptali davası açıldığını, dosyada itirazın iptaline karar verilerek 1.623,54-TL asıl alacak ve bu asıl alacağa %20 oranına denk gelen icra inkar tazminatına hükmedildiğini, dosya borcunun 22.07.2019 tarihinde icra dosyasına ödendiğini, davalının herhangi bir sorumluluğu bulunmadığı halde icra tehdidi altında geçici iş göremezlik tazminatı ödemek zorunda kaldığını, hükümde bu husus değerlendirilmeden, yalnızca SGK’ya ödenen 15.623,54-TL’lik geçici iş göremezlik tazminatının tenzil edildiğini, davacı yönünden bakiye 436,69-TL geçici iş göremezlik zararına hükmedildiğini, kaldı ki, geçici iş göremezlik tazminatını kabul etmemekle birlikte geçici iş göremezlik tazminatının SGK sorumluluğunda olduğunu, 25.02.2011 tarihli 27857 sayılı Resmi Gazetede yayınlanarak yürürlüğe giren 6111 sayılı Bazı Alacakların Yeniden Yapılandırılması ile Sosyal Sigortalar ve …Sağlık Sigortası Kanunu ve Diğer Bazı Kanun Hükmünde Kararnamelerde Değişiklik Yapılması Hakkında Kanun gereğince trafik kazası sonucu oluşan yaralanmalara ilişkin tedavi taleplerinin Sosyal Güvenlik Kurumundan talep edilmesi gerektiğini ileri sürmüştür.
DELİLLERİN DEĞERLENDİRİLMESİ ve GEREKÇE;
Davacı vekili, davalı … Sigorta A.Ş. vekili ve davalı … Şirketi vekilinin HMK.nın 355. maddesi gereğince istinaf sebepleri ile sınırlı olarak, dosya içerisindeki bilgi ve belgeler, mahkeme kararının gerekçesi, dayanılan delillerin tartışılıp değerlendirilmesi ile yapılan inceleme sonunda;
Dava trafik kazasında yaralanmadan kaynaklanan maddi ve manevi tazminat istemine ilişkindir.
Davacı vekili, davalıların işleteni, sürücüsü ve Zorunlu Mali Sorumluluk Sigortacısı olduğu aracın kaldırımda yürümekte olan davacıya çarparak yaralanmasına neden olduğunu belirtmiş, geçici ve sürekli iş göremezlik tazminatı, tedavi ve ulaşım gideri ve manevi tazminatın davalılardan tahsilini talep etmiş, mahkeme davacının maluliyet oranına göre belirlenen maddi ve manevi tazminatın davalılardan tahsiline karar verilmiştir.
1-Davacı vekilinin istinaf başvurusunun incelenmesinde; davacı vekili mahkemece hükmedilen manevi tazminatın çok az olduğunu belirterek istinaf kanun yoluna başvuru yapmıştır. Davacı vekili 12.02.2014 tarihinde meydana gelen kaza sonucu yaralandığının belirterek 70.000,00-TL manevi tazminatın davalılardan tahsiline karar verilmesini talep etmiştir.
Mahkemece 27.09.2018 tarih 2015/186 Esas,- 2018/617 Karar, sayılı kararda davacı lehine 30.000,00-TL manevi tazminatın davalılar işleten ve sürücüden tahsiline, 3.600,00-TL vekalet ücretinin aynı davalılardan tahsili ile davacıya ödenmesine karar verilmiş, karara karşı davalı … Sigorta A.Ş. vekili, davalı … Ltd.Şti. vekili, …. Şti. vekili ve davalı … vekili tarafından istinaf kanun yoluna başvurulması üzerine Ankara Bölge Adliye Mahkemesi 26. Hukuk Dairesinin 2021/1335 Esas,-2021/2071 Karar, Sayılı kararı ile ilk derece mahkemesi kararının HMK.nın 353/1.a.6.maddesi gereğince kaldırılmasına ve dosyanın mahkemesine gönderilmesine karar verilmiş, ilk derece mahkemesi tarafından yapılan yargılama sonunda davacının manevi tazminat talebinin kısmen kabulü ile 30.000,00-TL manevi tazminatın davalılar işleten ve sürücüden tahsiline karar verilmiştir. Davacı vekili ikinci karara karşı yaptığı istinaf başvurusunda manevi tazminat miktarının az olduğunu ileri sürmüş ise de; mahkemece verilen 27.09.2018 tarihli ilk karara karşı davalıların yaptığı başvuru üzerine ilk derece mahkemesi kararının kaldırıldığı, davacı tarafın ilk hükme ilişkin olarak istinaf kanun yoluna başvuru yapmadığı, ilk karar ile hüküm altına alınan manevi tazminat miktarının davacı yönünden kesinleştiğinin anlaşılmasına göre mahkemece Bölge Adliye Mahkemesi kararından sonra kesinleşen yönler dikkate alınarak karar verilmiş olması nedeniyle davacı vekilinin istinaf sebeplerinin reddi gerekmiştir.
2-Davalılar vekillerinin istinaf sebeplerinin incelenmesinde;
Davalılar tarafından davalı sürücünün kusur oranına göre sorumlu tutulmaları gerektiği iddia edilmiş ise de; Karayolları Trafik Kanunun 85.maddesi “Bir motorlu aracın işletilmesi bir kimsenin ölümüne veya yaralanmasına yahut bir şeyin zarara uğramasına sebep olursa, motorlu aracın bir teşebbüsün unvanı veya işletme adı altında veya bu teşebbüs tarafından kesilen biletle işletilmesi halinde, motorlu aracın işleteni ve bağlı olduğu teşebbüsün sahibi, doğan zarardan müştereken ve müteselsilen sorumlu olurlar.” Aynı yasanın 88. maddesinde ise “Bir motorlu aracın katıldığı bir kazada, bir üçüncü kişinin uğradığı zarardan dolayı, birden fazla kişi tazminatla yükümlü bulunuyorsa, bunlar müteselsil olarak sorumlu tutulur.” düzenlemesi ile motorlu araçların işletilmesi neticesi üçüncü kişinin zarar görmesi durumunda o aracın işleteni, aracın sürücüsü ve varsa teşebbüs sahibinin müştereken ve müteselsilen sorumlu olduğu ayrıca birden fazla kişinin zararı tazminat ile yükümlü olması durumunda zarar görene karşı müteselsil sorumlu oldukları belirtmiştir. Bu haliyle Karayolları Trafik Kanunu trafik kazaları neticesi doğacak zarar sorumluluğunda müteselsillik esasını benimsemiştir.Yine TBK 61. maddesinde “Birden çok kişi birlikte bir zarara sebebiyet verdikleri veya aynı zarardan çeşitli sebeplerden dolayı sorumlu oldukları takdirde, haklarında müteselsil sorumluluğa ilişkin hükümler uygulanır.” demekle birden çok kişi aynı zarardan aynı sebeple yada çeşitli sebeplerden dolayı sorumlu olabileceği vurgulanmıştır. Bu durum iki veya daha çok kişinin şahsında sorumluluğun ya da herhangi bir tazminat yükümlülüğün şartlarının gerçekleşmesi halinde söz konusu olur. İşte bu tür durumlarda sorumlular hakkında müteselsil sorumluluk hükümleri uygulanacaktır.
Dava konusu olayda, davalıların sürücüsü, işleteni ve Zorunlu Mali Sorumluluk Sigortacısı olduğu aracın kusuru ile gerçekleşen kazada kaldırımda yürümekte olan davacının yaralanması nedeniyle maddi ve manevi tazminat talep edilmiş, mahkemece alınan bilirkişi raporuna göre davalı sürücünün %30 oranında, dava dışı plakası belirlenemeyen araç sürücüsünün %70 oranında kusurlu olduğu tespit edilmiştir. Davacı vekili dava dilekçesinde davacının kaldırımda yürüdüğü sırada araç tarafından çarpıldığını ve kusuru bulunmadığını belirterek davalılardan zararının tamamını müştereken ve müteselsilen talep etmiştir. Davacı zararın tamamını davalılardan talep ettiğinden davacının teselsül hükümlerine dayandığının kabulü gerekir. Açıklanan nedenlerle dava konusu kazanın meydana gelmesinde davacının kusurunun olmadığı belirtilerek teselsül hükümlerine dayanılmış olması ve mahkemece davacının yaralanması nedeniyle belirlenen tazminatın tamamından davalıların sorumlu tutulmuş olmasında bir isabetsizlik görülmediğinden davalıların bu yöne ilişkin istinaf sebepleri yerinde görülmemiştir.
Davacının dava konusu kaza sonucu yaralanması nedeniyle Hacettepe Üniversitesi, Tıp Fakültesi Adli Tıp Anabilim Dalı Başkanlığından alınan 24.11.2016 tarihli raporda araç dışı trafik kazası nedeniyle sol elde, sağ ayakta şişlik ve ağrı şikayetleri olduğu, sağ tibia distal uç kırığı ve tibiotalar eklem çıkığı, sol el 2. parmak orta falanks kırığı olduğu, açık redüksiyon ve internal fiksasyon uygulandığı, Gazi Üniversitesi Hastanesi’ne ait 08.05.2014 tarihli raporunda; hastanın proksimal falanks fraktürü olduğu, 1. PIP kontraktürü geliştiği, egzersiz verildiği 13.06.2014 tarihli raporunda da sağ opere medial malleol kırık tanısıyla yatışının yapıldığı, implant çıkarma operasyonu uygulandığı, yapılan muayenesinde; sol el 2. parmakta hareket kısıtlılığı, sağ ayak bileğinde ağrı ve koşarken zonklama şikayetleri olan hastanın yapılan fizik muayenesinde, sağ ayak bileğinde 12×1 cm’lik skar, sağ medial malleol üzerinde 12×1 cm’lik “C” şeklinde skar olduğu, ayak bileğinin şiş görünümde olduğu, sol el 2. parmak üzerinde 8×1 cm’lik skar olduğu, deforme görünümde olduğu, MKP ekleminin ankiloze olduğu, PIP ekleminde fleksiyonun 90 derece olduğu, ekstansiyonun olmadığı, sağ ayak bileği ekleminde plantar heksıyonun 30 derece, dorsal fleksiyonun 30 derece olduğu, 1972 doğumlu … hakkında kaza sonrasında sağ tibia distal uç kırığı ve tibiatalar eklem çıkığı ve sol el 2. parmak orta falanks kırığı geliştiği dikkate alınarak Çalışma Gücü ve Meslekte Kazanma Gücü Kaybı Oranı Tespit İşlemleri Yönetmeliği ve ekindeki cetveller esas alınmak kaydıyla meslek grup numarası bildirilmediğinden düz işçi alınarak iş gücü kaybı oranı hesaplandığında; işaret parmağında gelişen ankiloz, işaret parmağı falango-falangeal eklem hareket kısıtlılığı, ayak bileğindeki hareket kısıtlılığı nedeniyle Balthazard formülü uygulandığında yaşına göre % 21 olarak bulunduğu, bakıcı ihtiyaç süresinin 45 gün, geçici iş göremezlik süresinin 5 ay olduğu belirtilmiş olup raporda davacının muayene edilerek yaralanmalarının ve son durumunun değerlendirildiği anlaşılmakla davalıların maluliyet oranına ilişkin itirazları da yerinde görülmemiştir
Davalılar tarafından her ne kadar davacının gelirinin net olarak belirlenmediğini iddia edilmiş ise de; mahkemece hükme esas alınan bilirkişi raporunda davacının dosyaya sunulan maaş bordrolarına göre asgari ücretin katı esas alınarak hesaplama yapıldığı, davacının UYAP üzerinden alınan SGK hizmet döküm cetvelinde davacının gelirinin hükme esas alınan miktar dikkate alındığında istinafa başvuran davalılar aleyhine değerlendirilemeyeceği anlaşılmakla dosya içerisindeki bilgi ve belgelere, mahkeme kararının gerekçesinde dayanılan delillerin tartışılıp değerlendirilmesinde, özellikle oluşa uygun olarak düzenlenen uzman bilirkişi raporunda belirtilen kusur oranının ve maddi tazminata ilişkin hesaplamanın hükme esas alınmasında bir usulsüzlük bulunmamasına göre davalıların sair istinaf sebepleri yerinde görülmemiştir.
Ancak davalı sigorta şirketi vekili, davacı …’a SGK tarafından yapılan geçici iş göremezlik tazminatı nedeniyle sigorta şirketine başvuru yapıldığını ve 20.11.2014 tarihinde SGK’na 15.623,54-TL ödendiğini belirtmiş, mahkemece bilirkişi raporu ile belirlenen geçici iş göremezlik tazminatından bu miktar mahsup edilerek kalan 436,69-TL geçici iş göremezlik tazminatına hükmedilmiştir. Davalı sigorta şirketi vekili tarafından istinaf başvurusunda dava konusu kaza nedeniyle davacıya ödenen geçici iş göremezlik tazminatının rücuen tahsili için SGK tarafından sigorta şirketi aleyhine Giresun İş Mahkemesinin 2017/293 Esas, 2018/483 Kadar, Sayılı dosyası ile dava açıldığını ve tahsil kararı verildiğini iddia etmiştir.
Dairemiz tarafından istinaf incelemesi sırasında Giresun İş Mahkemesinin 2017/293 Esas, 2018/483 Karar, dosyası UYAP üzerinden istenmiş, dosyada davacının SGK, davalının … Sigorta A.Ş. olduğu davanın kurum sigortalısı …’un, …ın sevk ve idaresindeki … plakalı aracın kaza yapması neticesinde yaralandığını, kaza nedeniyle kurum sigortalısına iş göremezlik ödeneği ödendiğini belirterek itirazın iptaline, takibin devamına ve % 20’den aşağı olmamak üzere icra inkar tazminatına hükmedilmesinin talep edildiği, mahkemece davanın kabulü, davalı borçlunun Giresun 1. İcra Müdürlüğü 2017/1365 Esas sayılı icra takibine yapmış olduğu itirazın iptali ile takibin devamına, 1.623,54-TL asıl alacağın %20 si oranında icra inkar tazminatının davalıdan tahsiline, 14.12.2018 tarihinde kesin olarak karar verildiği anlaşılmıştır.
Bu hale göre dava konusu olayda davacıya SGK tarafından geçici iş göremezlik tazminatı ödendiği ve kazaya neden olan aracın Zorunlu Mali Sorumluluk Sigorta şirketine rücu edildiği, davacının geçici iş göremezlik süresince meydana gelen kazanç kaybının ödendiği, aynı zarar iki kere karşılanamayacağından davacının SGK’dan tahsil ettiği bedel için davalıların sorumluluğunun sona erdiği, SGK tarafından davacıya ödenen 1.623,54-TL. tazminatın davacı için hesaplanan 436,69-TL. geçici iş göremezlik tazminatından mahsup edildiğinde davacının geçici iş göremezlik zararının karşılanmış olması nedeniyle geçici iş göremezlik tazminatı talebinin reddi gerekirken yazılı şekilde SGK tarafından yapılan ödemeler sorulmadan eksik inceleme ile hüküm kurulması doğru görülmediğinden davalı sigorta şirketi ve davalı ….Şti. vekilinin istinaf başvurusunun kabulü ile ilk derece mahkemesi kararının kaldırılmasına, HMK.353/1.b.2.maddesi gereğince davacının geçici iş göremezlik tazminatı talebinin zararının karşılanmış olması nedeniyle reddine dair davalı … yönünden bu miktar kesinleşmiş olmakla kesinleşmiş yönler korunarak yeniden esas hakkında hüküm kurulmasına karar vermek gerekmiştir.
HÜKÜM : Yukarıda açıklanan nedenlerle;
I-Davacı vekilinin istinaf başvurusunun Hukuk Muhakemeleri Kanunun 353/1.b.1 maddesi gereğince ESASTAN REDDİNE,
II-Davalı … Sigorta A.Ş. vekili ve davalı … Şirketi vekilinin İstinaf başvurusunun kabulü ile, ilk derece mahkemesi kararının KALDIRILMASINA,
6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunun 353/1.b.2 maddesi gereğince yeniden esas hakkında hüküm kurulmasına,
Buna göre;
1-Davacının tedavi ve yol gideri talebinin feragat nedeniyle reddine,
2-Davacının sürekli iş göremezlik tazminatı talebinin kabulü ile; 301.205,81-TL sürekli iş göremezlik tazminatının tahsilde tekerrür olmamak üzere davalı sigorta şirketinin poliçe limiti 268.000,00-TL’sinden sorumlu olmak kaydıyla davalı sigorta şirketinden dava tarihi olan 19.02.2015 dava tarihinden, davalılar … ve … Şirketin’den 12.02.2014 kaza tarihinden itibaren işleyecek yasal faizi ile birlikte müştereken ve müteselsilen tahsili ile davacıya ödenmesine,
3-Davacının geçici iş göremezlik tazminatı talebi davalı … yönünden kesinleşmiş olmakla 436,69-TL,geçici iş göremezlik tazminatının 12.02.2014 kaza tarihinden işleyecek yasal faizi ile davalı …’dan tahsiline,
4- Davalı … Sigorta A.Ş. ve davalı … Şirketi yönünden; davacının geçici iş göremezlik zararı SGK tarafından karşılanmış olmakla geçici iş göremezlik tazminatı talebinin reddine,
5-Davacının manevi tazminat isteminin kısmen kabulüne, 30.000,00-TL manevi tazminatın kaza tarihi olan 12/02/2014 tarihinden itibaren işleyecek yasal faizi ile birlikte davalılar … ve … Şirketi’nden müştereken ve müteselsilen alınarak davacıya ödenmesine, Fazlaya ilişkin manevi tazminat talebinin reddine,
6-Kabul edilen maddi ve manevi tazminatlar üzerinden alınması gereken 22.624,66-TL harçtan peşin ve ıslah harcı olan (263,00-TL + 1.019,00-TL =) 1.282,00-TL’nin mahsubu ile kalan 21.342,66-TL harcın davalı sigorta şirketi 18.307,08-TL’sinden sorumlu olmak kaydıyla davalılardan müştereken ve müteselsilen 29,83-TL harcın davalı …’dan tahsili ile Hazine’ye gelir yazılmasına,
7-Davacı tarafından yatırılan 1.282,00-TL harcın davalılardan alınarak davacıya verilmesine,
8-Davacı tarafından yapılan 27.70,00-TL başvuru harcı, 362,00-TL tebligat gideri, 48,50-TL posta masrafı, 450,00-TL bilirkişi ücreti olmak üzere toplam 888,20-TL masraftan davanın kabul ve red oranına göre hesaplanan 877,80-TL’sinin davalılardan müştereken ve müteselsilen tahsili ile davacıya ödenmesine, kalan tutarın davacı üzerinde bırakılmasına,
9-Kabul edilen maddi tazminat tutarı üzerinden AAÜT uyarınca belirlenen 29.534,41-TL vekalet ücretinin 27.210,00-TL’sinden davalı sigorta şirketi sorumlu olmak üzere davalılardan müştereken ve müteselsilen tahsili ile davacıya ödenmesine,
10-Reddedilen maddi tazminat miktarı üzerinden AAÜT uyarınca belirlenen 3.563,31-TL vekalet ücretinin davacıdan alınarak kendisini vekille temsil ettiren davalılara verilmesine,
11-AAÜT uyarınca kabul edilen manevi tazminat miktarı üzerinden hesaplanan 4.500,00-TL vekalet ücretinin davalılar … ve …. Şti.’den alınarak kendisini vekil ile temsil ettiren davacıya verilmesine,
12-AAÜT uyarınca reddedilen manevi tazminat miktarı üzerinden hesaplanan 4.500,00-TL vekalet ücretinin davacıdan alınarak kendisini vekil ile temsil ettiren davalılar … ve …. Şti.’den verilmesine,
13-HMK 333. maddesi uyarınca artan gider avansının karar kesinleştiğinde yatırana iadesine,
II-İSTİNAF BAŞVURUSU NEDENİYLE YAPILAN HARÇ VE MASRAFLAR YÖNÜNDEN;
1- 2-Harçlar Kanunu gereğince davacıdan alınması gereken 179,90-TL. istinaf karar ve ilam harcından peşin alınan 80,70-TL. nın mahsubu ile kalan 99,20-TL. harcın davacıdan tahsili ile hazineye gelir olarak kaydedilmesine,
2-Davalılar tarafından yatırılan istinaf karar ve ilam harcının istek halinde iadesine,
3-İstinaf başvurusu nedeniyle davalılar tarafından yapılan 284,50-TL yargılama giderinin davacıdan tahsili ile davalılara ödenmesine,
4-Başvuran tarafça yatırılan delil ve gider avansından kullanılmayan kısmın HMK.nın 333.maddesi uyarınca karar kesinleştiğinde yatırana iadesine,
Dosya üzerinden yapılan inceleme sonunda HMK.nın 361.maddesi gereğince gerekçeli kararın tebliğinden itibaren İKİ HAFTALIK SÜRE İÇERİSİNDE TEMYİZ YASA YOLU AÇIK OLMAK ÜZERE 24.03.2023 tarihinde oybirliği ile karar verildi.

Başkan
Üye
Üye
Katip

* Bu belge, 5070 sayılı Kanun hükümleri gereğince elektronik imza ile imzalanmıştır.