Emsal Mahkeme Kararı Ankara Bölge Adliye Mahkemesi 26. Hukuk Dairesi 2022/1914 E. 2023/143 K. 10.03.2023 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı kesinleşmiş bir karardır.

T.C. ANKARA BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
26. HUKUK DAİRESİ Esas-Karar No: 2022/1914 – 2023/143
T.C.
ANKARA
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
26. HUKUK DAİRESİ

ESAS NO : 2022/1914
KARAR NO : 2023/143

T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
K A R A R

İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ : ANKARA 7. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
TARİHİ : 12/09/2019
NUMARASI : 2014/2044 Esas 2019/607 Karar

DAVACILAR :
VEKİLİ :
DAVALILAR :
VEKİLİ :
DAVANIN KONUSU : Tazminat

KARAR TARİHİ : 10/03/2023
GEREKÇELİ KARAR
YAZILMA TARİHİ : 31/03/2023

Mahalli mahkemesince verilen karara karşı esas ve birleşen davanın davalısı … Sigorta A.Ş. vekili tarafından süresi içinde istinaf kanun yoluna başvurulmuş olup, başvuru şartlarının yerine getirildiği dosya üzerinde yapılan ön inceleme ile anlaşılmakla yapılan istinaf incelemesi sonunda;
TARAFLARIN İDDİA VE SAVUNMALARI
Esas davada davacılar vekili dava dilekçesinde özetle; 07.10.2012 tarihinde davalılardan … Sigorta A.Ş.’ye zorunlu mali mesuliyet sigorta poliçesi ile sigortalı, …’ya ait sevk ve idaresindeki … plakalı araçla asli ve tam kusurlu olarak yaya olarak karşıdan karşıya geçen davacı …’a çapması sonucu …’un ölümüne…’in yaralanmasına neden olduğunu belirterek fazlaya ilişkin hakları saklı tutularak davacı eş … için 5.000,00 TL destekten yoksun kalma tazminatı ile 2.000,00 TL cenaze, defin ve mevlüt gideri olmak üzere toplam 7.000,00 TL maddi tazminat ile kendisinin yaralanması, eşinin ve oğlunun ölümü nedeniyle 70 .000,00 TL manevi tazminat; davacı çocuk … için 5.000,00 TL destekten yoksun kalma tazminatı ile, babasının ve kardeşinin ölümü nedeniyle 40.000,00 TL manevi tazminat; davacı çocuk … için 5.000,00 TL destekten yoksun kalma tazminatı ile babasının ve kardeşinin ölümü nedeniyle 40.000,00 TL manevi tazminat olmak üzere 17.000, 00 TL maddi tazminatın olay tarihinden itibaren işleyecek yasal faiziyle birlikte davalılardan müşterek müteselsil; 150.000, 00 TL manevi tazminatın olay tarihinden itibaren işleyecek yasal faiziyle birlikte davalı işleten/sürücüden tahsiline karar verilmesini talep etmiş; 29/09/2015 tarihli dilekçesinde; dava dilekçesinde sehven küçük …’a velayeten anne … … tarafından dava açılmış ise de dava konusu kazada davacı …’in eşi … ile oğlu …’ın vefat ettiğini, geriye …’in oğlu …’ın kardeşi, …’ın kaldığını, dava dilekçesindeki küçük …’a velayeten ibaresinin küçük …’a velayeten olarak tashih ettiklerini beyan etmiş; 05/09/2016 tarihli ıslah dilekçesiyle; davacı … için 7.000,00 TL olarak talep ettikleri maddi tazminatı 108.280,35 TL’ye, davacı … için 5.000,00 TL talep ettikleri tazminatı 12.421,11 TL’ye yükseltmiştir.
Esas davada davalı … Sigorta AŞ. vekili, davanın zamanaşımı yönünden reddi gerektiğini, davacı olarak gösterilen …‘ın dava konusu kazaya bağlı olarak 18.10.2012 tarihinde öldüğünden ölü kişi adına dava açılmayacağını … yönünden davanın reddini, kazaya karışan … plakalı aracın davalı şirket tarafından 27/12/2011/2012 tarihleri arasında ZMMS sigorta poliçesi ile 225.000,00 TL limitle sigortalı olduğunu, kaza tespit tutanağında sigortalı tali kusurlu iken ceza dosyasında asli kusurlu bulunduğunu, ceza dosyası temyiz aşamasında olduğundan sonucunun beklenmesi gerektiğini, kazanın meydana gelmesinde davacı, destek eşi ve oğlu olay yerine çok yakın yaya geçidini kullanmayarak karşıya geçmek istemeleri nedeniyle asli kusurlu olduklarını, …’ın yaşı gereği destekten yoksun kalma tazminatı isteyemeyeceğini, temerrüt olmadığından kaza tarihinden faiz talep edilmeyeceğini, cenaze defin giderlerinin teminat dışı olduğunu belirterek davanın reddini savunmuştur.
Esas davada davalı … vekili, süresinden sonra verdiği cevap dilekçesinde davanın reddini istemiştir.
Birleşen davada davacılar vekili dava dilekçesinde özetle, 07.10.2012 tarihinde davalılardan … Sigorta AŞ.’ne zorunlu mali mesuliyet sigorta poliçesi ile sigortalı, …’ya ait sevk ve idaresindeki … plakalı araçla asli ve tam kusurlu olarak yaya olarak karşıdan karşıya geçen davacıların oğlu …’e çapması sonucu …’in ölümüne neden olduğunu belirterek fazlaya ilişkin hakları saklı tutularak davacı anne … için 50,00 TL, davacı baba … için 50,00 TL olmak üzere toplam 100,00 TL destekten yoksun kalma tazminatının olay tarihinden itibaren işleyecek yasal faiziyle birlikte davalılardan müşterek müteselsil; davacı anne için 20,000,00 TL davacı baba için 20.000,00 TL olmak üzere toplam 40.000,00 TL manevi tazminatın davalı sürücü/işletenden olay tarihinden işleyecek yasal faiziyle birlikte tahsiline karar verilmesini talep emiş; 07/02/2015 tarihli ıslah dilekçesi ile davacı … için 50,00 TL olan taleplerini 15.104,64 TL’ye davacı … için 22.360,65 TL’ye yükseltmiştir.
Birleşen dava davalısı … Sigorta A.Ş. vekili, davanın zamanaşımı nedeniyle reddi gerektiğini, kazaya karışan … plakalı aracın davalı şirket tarafından 27/12/2011/2012 tarihleri arasında 250.000,00 TL limitle ZMMS sigorta poliçesi ile sigortalı olduğunu, kaza tespit tutanağında sigortalı tali kusurlu iken ceza dosyasında asli kusurlu bulunduğunu, ceza dosyası temyiz aşamasında olduğundan sonucunun beklenmesi gerektiğini, kazanın meydana gelmesinde desteğin olay yerine çok yakın yaya geçidini kullanmayarak karşıya geçmek istemesi nedeniyle asli kusurlu olduğunu, temerrüt olmadığından kaza tarihinden faiz talep edilmeyeceğini, manevi tazminatın teminatın teminat dışı olduğunu belirterek davanın reddini istemiştir.
Birleşen davada davalı …, kusursuz olduğunu, kaza nedeniyle çok mağdur olduğunu, istenen tazminatların fahiş olduğunu belirterek davanın reddini savunmuştur.
İLK DERECE MAHKEMESİ KARARI
Mahkemece asıl ve birleşen davada davanın; davalı sigorta şirketine ZMMS ile sigortalı bulunan diğer davalının sevk ve idaresindeki aracın davacıların murisine çarparak ölümlerine sebep olduğu iddiası ile destekten yoksun kalma tazminatı, cenaze ve defin giderleri ile manevi tazminat talebine ilişkin olduğu, somut olayda, 07/10/2012 tarihinde meydana gelen trafik kazasında asıl davada davacı …’in eşi ve çocuğu, diğer davacıların kardeş ve babaları, birleşen davadaki davacıların çocuğu ve torunu … … ve … …’in vefat ettikleri, aynı kazada davacı … …’in yaralandığı eldeki ve birleşen Ankara 14 Asliye Ticaret Mahkemesince alınan kusur raporlarında davalı …’nın %35, ölenler ve davacı … …’in %65 kusurlu oldukları belirtilmiş ise de; Ankara 5. Ağır Ceza Mahkemesinin 29/12/2014 tarih, 2014/394 E. 2014/384 K. sayılı dosyasından anlaşılacağı üzere olayın gündüz vakti meydana geldiği, davacı ve ölenlerin orta refüjle bölünmüş tek yönlü 10 metre genişliğindeki 3 şeritli yoldan karşıya geçişlerini tamamlamak üzereyken davalı …’nın kullandığı aracın sedmesine maruz kaldıkları bu oluşa göre davalının asli kusurlu olduğu, bu nedenle mahkemece alınan kusur raporlarına itibar edilmediği, eldeki ve birleşen davada alınan aktüer raporlarında her ne kadar davalının tali %35 kusuruna göre hesaplama yapılmış ise de davalının esasen asli kusurlu olduğu, fakat taraflarca alınan bu aktüer raporlarına göre davalar ıslah edildiğinden aktüer raporlarının mahkemece benimsendiği, buna göre asıl davada davacı … …’in 108.000,35 TL destekten yoksun kalma tazminatı talep edebileceği, davacı tarafça verilen ıslah dilekçesinde davacı … için 7.000,00 TL olarak talep ettikleri tazminatı 101.280,35 TL artırarak toplam 108.280,35 TL’ye ıslah ettiklerinin belirtildiği, fakat dava dilekçesinde davacı … için istenen 7.000,00 TL maddi tazminat isteminin 5.000,00 TL’sinin destekten yoksun kalma tazminatı 2.000,00 TL’sinin ise cenaze ve defin giderleri için talep edildiği, bu kapsamda ıslah edilen miktar ve dava dilekçesindeki talep edilen miktar nazara alındığında, taleple bağlı kalınarak davacı … için 106.280,35 TL destekten yoksun kalma tazminatına hükmedilebileceği, yine taleple bağlı kalınarak davacı … … için 12.421,11 TL destekten yoksun kalma tazminatına hükmedilebileceği, davacı … … 18 yaşını ikmal ettiğinden destekten yoksun kalma tazminatı talep hakkının bulunmadığı, birleşen davada da taleple bağlı kalınarak davacı … … için 22.360,65 TL, davacı … … için 15.104,64 TL destekten yoksun kalma tazminatına hükmetmek gerektiği, yine davacı …’in 280,00 TL cenaze ve defin gideri talep edebileceği anlaşılmakla maddi tazminat taleplerinin kısmen kabulüne karar vermek gerektiği, manevi tazminat istemleri yönünden ise olay tarihi, kusur durumu, paranın satın alma gücü, davacıların ölenlere yakınlıkları nazara alınarak asıl ve birleşen davada manevi tazminat taleplerinin kısmen kabulü gerektiği kanısıyla asıl davada davanın kısmen kabulü ile davacı … …’in destekten yoksun kalma isteminin reddine, davacı … … için 106.280,35 TL davacı … … için 12.421,11 TL olmak üzere toplam 118.701,46 TL destekten yoksun kalma tazminatının davalı … yönünden olay tarihi olan 07/10/2012 tarihinden, davalı sigorta yönünden dava tarihi olan 26/12/2014 tarihinden itibaren işleyecek yasal faizi ile birlikte davalılardan müştereken ve müteselsilen alınarak davacılara verilmesine, davacı … … yönünden fazlaya ilişkin hakların saklı tutulmasına, 280,00 TL cenaze ve defin giderinin davalı … yönünden olay tarihi olan 07/10/2012 tarihinden, davalı sigorta yönünden dava tarihi olan 26/12/2014 tarihinden itibaren işleyecek yasal faizi ile birlikte davalılardan müştereken ve müteselsilen alınarak davacılara verilmesine, fazlaya ilişkin talebin reddine, davacı … için 50.000,00 TL, davacı … için 20.000,00 TL, davacı … için 20.000,00 TL olmak üzere toplam 90.000,00 TL manevi tazminatın olay tarihi olan 07/10/2012 tarihinden itibaren işleyecek yasal faizi ile birlikte davalı …’dan alınarak davacılara verilmesine, fazlaya ilişkin talebin reddine, birleşen davada davanın kısmen kabulü ile davacı … … için 15.104,64 TL, davacı … … için 22.360,65 TL olmak üzere toplam 37.465,29 TL destekten yoksun kalma tazminatının davalı … yönünden olay tarihi olan 07/10/2012 tarihinden, davalı sigorta yönünden dava tarihi olan 11/03/2015 tarihinden itibaren işleyecek yasal faizi ile birlikte davalılardan müştereken ve müteselsilen alınarak davacılara verilmesine, davacı … için 10.000,00 TL., davacı … için 10.000,00 TL olmak üzere 20.000,00 TL manevi tazminatın olay tarihi olan 07/10/2012 tarihinden itibaren işleyecek yasal faizi ile birlikte davalı …’dan alınarak davacılara verilmesine, fazlaya ilişkin talebin reddine karar verilmiş; hükme karşı esas ve birleşen davanın davalısı … Sigorta A.Ş. vekili tarafından istinaf kanun yoluna başvurulmuştur.
İLERİ SÜRÜLEN İSTİNAF SEBEPLERİ
Esas ve birleşen davanın davalısı … Sigorta A.Ş. vekili istinaf başvuru dilekçesinde özetle; Mahkemenin kusur yönünden yaptığı tespit ve değerlendirmeye itibar etmenin mümkün olmadığını, davanın her aşamasında dile getirdikleri itirazlarında vurguladıkları üzere, dosya kapsamındaki deliller ve olayın oluş biçimine göre, dava konusu trafik kazasında davalı şirket tarafından teminat altına alınan … plakalı araç sürücüsü …’nın herhangi bir kusurunun bulunmadığını, bir an kusurlu olduğu kabul edilse dahi, bilirkişi raporlarıyla tespit edilen %35 kusur oranının dahi fahiş olup; hele ki Mahkemece dosya kapsamında alınan bilirkişi raporlarına itibar edilmeyerek davalı sürücünün asli kusurlu yönündeki tespit ve değerlendirmeleri kabul etmediklerini, Ankara 5. Ağır Ceza Mahkemesinde alınan bilirkişi raporları incelendiğinde; bilirkişi … tarafından sunulan raporda, sürücünün asli kusurlu, yaya baba … ve anne …’in tali kusurlu olduğu; 11.02.2013 tarihli Ankara Adli Tıp Kurumu Raporunda, yaya baba … ve anne …’in asli kusurlu, sürücünün tali kusurlu olduğu, birleşen dosyada yaptırılan kusur incelemesinde 19.10.2015 tarihli Karayolları Eski Trafik Fen Heyeti 3’lü Heyetten alınan raporda yaya baba … ve anne …’in %65 kusurlu olduğu, sürücünün %35 kusurlu olduğu, dosya kapsamında İstanbul Adli Tıp Kurumu’ndan alınan 23/07/2018 tarihli raporda ve Ankara Adli Tıp Kurumu’ndan alınan 28/11/2018 tarihli raporda da yaya baba … ve anne …’in %65 kusurlu olduğu, sürücünün %35 kusurlu olduğunun tespit edildiğini, kabul anlamına gelmemek üzere, dosyada en son alınan Adli Tıp Kurumu Ankara Trafik İhtisas Dairesi Başkanlığı’nın 28/11/2018 tarihli raporunun, Adli Tıp Kurumu İstanbul Trafik İhtisas Dairesi Başkanlığı’nın raporu ve ceza mahkemesine sunulan Adli Tıp Kurumu Ankara Trafik İhtisas Dairesi Başkanlığı’nın raporu ve yine birleşen dosyada alınan rapor ile uyumlu olduğunun görüldüğünü, dolayısıyla kabul anlamına gelmemek üzere, Mahkeme’nin tüm bu alınan bilirkişi raporlarına itibar etmeyerek, davalının asli kusurlu olduğu yönünde hüküm kurmasını anlamanın mümkün olmadığını, alınan raporların Türkiye’nin konusunda en yetkin kurumlarından alınmış olup; tersi yönde düşünmeyi gerektirecek hiçbir dayanak ve vaka ileri sürmeksizin Mahkemece sigortalı araç sürücüsünün asli kusurlu olduğu yönünde hüküm kurulmasının hakkaniyete de uygun olmadığını, Mahkeme her ne kadar sigortalı araç sürücüsünün %35 kusurlu olduğu kabul edilerek yapılan hesaplamaya göre hüküm kurmuşsa da, mahkeme tarafından kusur konusunda yapılan hatalı değerlendirmenin, davalı şirketin ilerde davacıların yeni talepleriyle karşılaşmasına sebebiyet verebileceğini, kaldı ki kabul anlamına gelmemek üzere, mahkeme kararında ifade edildiği üzere sigortalı araç sürücüsünün asli kusurlu olması durumunda, şirketin poliçe limitinin aşılması sebebiyle dosyada garameten hesaplama yapılması dolayısıyla da tüm hesaplamanın yeniden değişmesinin de gündeme gelebileceğini, bu sebeple bilirkişi raporlarındaki kusur yönünden yapılan tespitlere de itibar edilmeyerek; mahkemece dayanak gösterilmeden yapılan kusur değerlendirmesinin tekniğe, hukuka, hakkaniyete aykırı olduğunu, Mahkemenin yargılama aşamasındayken kurduğu ara kararlarda, Ankara 5. Ağır Ceza Mahkemesi’nin 2014/394 E. 2014/384 K. sayılı dosyasında Yargıtay 12. Ceza Dairesi’nin bozması ve ceza dosyasında bu karara uyularak verilen kararın onanarak kesinleşmesini gözeterek araç sürücüsünün asli kusurlu olduğuna dair belirlemenin maddi vaka olarak mahkemeyi bağlayacağı yönünde karar verdiğini, hüküm aşamasında ise, Mahkemenin bu kararından rücu edilmesine yönelik talepleri hakkında hiçbir değerlendirme yapılmadan ve bu ara kararına dair hiçbir açıklama yapılmadan dosyada karar verildiğini, gerekçeli kararda da sözü edilen hususa dair hiçbir atıf ya da açıklama yapılmadığını, yalnızca olayın oluşuna göre kusur yönünden bu değerlendirmenin yapıldığının belirtildiğini, dolayısıyla Mahkeme’nin yargılama aşamasında ve kararında kusur konusundaki dayandığı vaka ve hukuksal nitelendirmelerin de birbiriyle tamamen çelişik olduğunu, Mahkemenin sözü edilen bu kararına da, ceza mahkemesinde saptanan maddi olgularla ve buna bağlı kesin mahkûmiyet kararı ile mahkemenin bağlı olacağı; ancak kusur oranıyla bağlı olmadığı yönünden de itiraz edildiğini, 6098 Sayılı TBK’nun 74. maddesine göre, hâkim zarar verenin kusurunun olup olmadığı hakkında karar verirken, ceza hukukunun sorumlulukla ilgili hükümleriyle bağlı olmadığını, aynı şekilde ceza hâkiminin kusurun değerlendirilmesine ve zararın belirlenmesine ilişkin kararının da hukuk hâkimini bağlamayacağını, bu nedenle Mahkemenin ceza mahkemesindeki sigortalı araç sürücüsünün asli kusurlu olduğuna yönelik belirlemesinin maddi vaka olarak mahkemeyi bağlayacağı yönündeki tespitine de katılmayarak itiraz ettiklerini,
Asıl dosyada davacı vekili dava dilekçesinde, davacı … için kazada ölen eşi … ve çocuğu …’dan olmak üzere kendisi adına asaleten küçük çocuğu … yönünden velayetten destekten yoksun kalma tazminat talep ettiğini, cevap dilekçesinde kazada ölen küçük … adına dava açılamayacağı itirazı üzerine, Mahkemenin davacıya dilekçesini tavzih için süre verdiğini, davacı vekilinin, maddi hata dilekçesi vererek davacı olarak gösterilen …’ın ölen muris olduğu, asıl davacının küçük çocuk … olduğu yönünde dilekçesini tavzih ettiğini, davacının isminin tavzih yoluyla değiştirilmesinin Usul kurallarına göre mümkün olmadığını, bu sebeple küçük … adına velayeten açıldığı belirtilen davanın, tavzihle küçük çocuk … olarak tavzih edilmesini kabul etmediklerini, bu sebeple küçük … için açılan davanın usulden reddi gerekirken Mahkemece kabul edilmesinin hatalı olduğunu,
Birleşen dosyada alınan aktüer bilirkişi raporunda ( 2015 yılı) anne … için 22.360,65-TL. ve baba için 15.104,64-TL . hesaplama yapıldığını, birleştirme kararından önce bu rapora göre davacılar vekili tarafından talep arttırım yapıldığını, birleşmeden sonra asıl ve birleşen dava için alınan aktüer bilirkişi raporunda ( 2016 yılı) hesaplama yapıldığını, asıl dosyada davacılardan …’in 108.000,35-TL. destekten yoksun kalma tazminatı ve davacılardan … için 12.421,11-TL. destekten yoksun kalma tazminatı, … için 18 yaşını ikmal ettiğinden destekten yoksun kalma tazminatı talep hakkının bulunmadığının bildirildiğini, birleşen dosyada anne … için 27.059,27-TL. ve baba için 14.329,11-TL . hesaplama yapıldığını bu rapora göre de asıl davayı davacılar vekilinin ıslah ettiğini, mahkeme kararında asıl davada davacı … … için 106.280,35-TL, davacı … için 12.421,11-TL. destekten yoksun kalma tazminatına, davacı … … yönünden fazlaya ilişkin hakların saklı tutulmasına davacı … yönünden davanın reddine, birleşen davada ise anne … için 22.360,65-TL. ve baba … için 15.104,64-TL destekten yoksun kalma tazminatına hükmedildiğini, birleşen davada baba … için son yapılan hesaplamada 14.329,11-TL. tazminat saptanmış olup, kararda ilk raporda belirlenen ve talep arttırım yapılan 15.104,64-TL üzerinden tazminata hükmedildiğini bu durumda hesaplamalar arasında çelişki olup; son rapordaki miktarın fazlasına hükmedilmiş olmasının hatalı olduğunu,
Dava dilekçesinde davacı vekili 7000- TL. maddi tazminatın 5000-TL’sinin destekten yoksun kalma tazminatı, 2000- TL.‘sinin ise cenaze ve defin gideri için talep edilmekle, ıslahta tazminatı 101.280,35-TL artırarak toplam 108.280,35-TL.’ye ıslah ettikleri belirtilmiş olmakla, dava dilekçesindeki talep edilen miktar nazara alındığında taleple bağlı kalınarak 106.280,35-TL. tazminata hükmedildiğini bu durumda reddedilen tutar üzerinden vekalet ücretine hükmedilmemesinin de hatalı olduğunu belirterek istinaf isteminin kabulü ile esas ve birleşen dava yönünden yerel mahkeme kararının kaldırılmasına davanın reddine karar verilmesini talep etmiştir.
DELİLLERİN DEĞERLENDİRİLMESİ ve GEREKÇE
İstinaf talebinde bulunan esas ve birleşen davanın davalısı … Sigorta AŞ. vekilinin istinaf sebepleri doğrultusunda, dosya içerisindeki bilgi ve belgeler, mahkeme kararının gerekçesi, dayanılan delillerin tartışılıp değerlendirilmesi ile yapılan inceleme sonunda;
Esas dava trafik kazasından kaynaklanan ölüm nedeni ile destekten yoksun kalma tazminatı cenaze ve defin gideri ile manevi tazminat; birleşen dava destekten yoksun kalma tazminatı ile manevi tazminat istemine ilişkindir.
Esas ve birleşen davada davacılar vekili, 07.10.2012 tarihinde davalılardan … Sigorta AŞ.’ne zorunlu mali mesuliyet sigorta poliçesi ile sigortalı, …’ya ait sevk ve idaresindeki … plakalı araçla asli ve tam kusurlu olarak yaya olarak karşıdan karşıya geçen davacı … ile eşi … ve oğlu …’a çapması sonucu … ve …’ın ölümüne…’in yaralanmasına neden olduğunu belirterek fazlaya ilişkin hakları saklı tutularak davacı eş … için 5.000,00 TL destekten yoksun kalma tazminatı ile 2.000,00 TL cenaze, defin ve mevlüt gideri olmak üzere toplam 7.000,00 TL maddi tazminat ile kendisinin yaralanması, eşinin ve oğlunun ölümü nedeniyle 70 .000,00 TL manevi tazminat; davacı çocuk … için 5.000,00 TL destekten yoksun kalma tazminatı ile, babasının ve kardeşinin ölümü nedeniyle 40.000,00 TL manevi tazminat; davacı çocuk … için 5.000,00 TL destekten yoksun kalma tazminatı ile babasının ve kardeşinin ölümü nedeniyle 40.000,00 TL manevi tazminat, davacı anne … için oğlu … ölümü nedeniyle 50.00 TL destekten yoksun kalma tazminatı ile 20.000,00 TL manevi tazminat; davacı baba … için 50,00 TL destekten yoksun kalma tazminatı ile 20.000,00 TL manevi tazminatın tahsilini (maddi tazminatlar davalılardan müşterek müteselsil, manevi tazminatlar davalı sürücü işleten’den ) talep etmiş; 05/09/2016 tarihli ıslah dilekçesiyle ; esas dava yönünden davacı … için 7.000,00 TL olarak talep ettikleri maddi tazminatı 108.280,35 TL’ye, davacı … için 5.000,00 TL talep ettikleri tazminatı 12.421,11 TL’ye; birleşen davada 07/02/2015 tarihli ıslah dilekçesi ile davacı … için 50,00 TL olan taleplerini 15.104,64 TL’ye davacı … için 50,00 TL olan taleplerini 22.360,65 TL’ye yükseltmiştir.Mahkemece asıl davada davanın kısmen kabulü ile davacı … …’in destekten yoksun kalma isteminin reddine, davacı … … için 106.280,35 TL, davacı … … için 12.421,11 TL olmak üzere toplam 118.701,46 TL destekten yoksun kalma tazminatının davalı … yönünden olay tarihi olan 07/10/2012 tarihinden, davalı sigorta yönünden dava tarihi olan 26/12/2014 tarihinden itibaren işleyecek yasal faizi ile birlikte davalılardan müştereken ve müteselsilen alınarak davacılara verilmesine, davacı … … yönünden fazlaya ilişkin hakların saklı tutulmasına, 280,00 TL cenaze ve defin giderinin davalı … yönünden olay tarihi olan 07/10/2012 tarihinden, davalı sigorta yönünden dava tarihi olan 26/12/2014 tarihinden itibaren işleyecek yasal faizi ile birlikte davalılardan müştereken ve müteselsilen alınarak davacılara verilmesine, fazlaya ilişkin talebin reddine, davacı … için 50.000,00 TL, davacı … için 20.000,00 TL, davacı … için 20.000,00 TL olmak üzere toplam 90.000,00 TL manevi tazminatın olay tarihi olan 07/10/2012 tarihinden itibaren işleyecek yasal faizi ile birlikte davalı …’dan alınarak davacılara verilmesine, fazlaya ilişkin talebin reddine, birleşen davada davanın kısmen kabulü ile davacı … … için 15.104,64 TL, davacı … … için 22.360,65 TL olmak üzere toplam 37.465,29 TL destekten yoksun kalma tazminatının davalı … yönünden olay tarihi olan 07/10/2012 tarihinden, davalı sigorta yönünden dava tarihi olan 11/03/2015 tarihinden itibaren işleyecek yasal faizi ile birlikte davalılardan müştereken ve müteselsilen alınarak davacılara verilmesine, davacı … için 10.000,00 TL., davacı … için 10.000,00 TL olmak üzere 20.000,00 TL manevi tazminatın olay tarihi olan 07/10/2012 tarihinden itibaren işleyecek yasal faizi ile birlikte davalı …’dan alınarak davacılara verilmesine, fazlaya ilişkin talebin reddine karar verilmiştir.
Esas ve birleşen davanın davalısı … Sigorta AŞ. vekili kusur oranları, davada taraf değişikliği, birleşen dava yönünden hükmedilen maddi tazminat miktarı ile esas dava yönünden vekalet ücretine yönelik istinaf sebeplerini ileri sürmüştür.
Esas davada davacı vekili dava dilekçesinde, dava konusu kazada davacılardan …’in eşi diğer davacılar … ve …’ın babası … ile…’in oğlu, diğer davacıların kardeşi …’un öldüğünü belirterek davacı eş ve çocuklar için maddi- manevi tazminat talebinde bulunmuş, 29.09.2015 tarihli tavzih dilekçesi ile dava konusu kazada çocuk … ile babası …’in öldüğünü, …’in oğlu, … kardeşi …’ın sağ olduğunu, dava dilekçesinde maddi hata sonucu …’a velayeten dava açılmış olmasına rağmen aslında davanın …’a velayeten açıldığını belirterek dava dilekçesinde davacı … olarak gösterdikleri çocuğun … olduğunu belirterek davacı …’ın, … olarak düzeltilmesini talep etmiş davacı tarafın talebi üzerine HMK 124. maddesine göre taraf değişikliği yapılarak davaya davacı … yönünden devam edilmiştir.
HMK’nun 124.maddesinde; “Bir davada taraf değişikliği, ancak karşı tarafın açık rızası ile mümkündür. Bu konuda kanunlarda yer alan özel hükümler saklıdır. Ancak, maddi bir hatadan kaynaklanan veya dürüstlük kuralına aykırı olmayan taraf değişikliği talebi, karşı tarafın rızası aranmaksızın hâkim tarafından kabul edilir. Dava dilekçesinde tarafın yanlış veya eksik gösterilmesi kabul edilebilir bir yanılgıya dayanıyorsa, hâkim karşı tarafın rızasını aramaksızın taraf değişikliği talebini kabul edebilir. Bu durumda hâkim, davanın tarafı olmaktan çıkarılan ve aleyhine dava açılmasına sebebiyet vermeyen kişi lehine yargılama giderlerine hükmeder” şeklinde düzenleme yer almaktadır. Bu maddenin gerekçesinde de vurgulandığı üzere, taraf değişikliğini mutlak olarak davalının rızasına bağlamak yargılama ilişkisini katı bir forma bağlayacaktır ki, bu da yargılamaya hâkim olan ilkelerden “usul ekonomisi ilkesi” (HMK m.30) ile bağdaşmaz.
Ancak, HMK 124. maddeye göre yapılan taraf değişikliği isteminin kabulü koşullara bağlanmış olup; “tarafın yanlış veya eksik gösterilmesi kabul edilebilir bir yanılgıya dayanması, maddi hata niteliğinde bulunması ve dürüstlük kuralına aykırı olmaması” halinde, mahkeme tarafından, karşı tarafın rızası olmaksızın taraf değişikliği istemi kabul edilebilecektir.
Somut olayda, dava konusu kazada … ve …’ın öldüğü, …’in mirasçıları olarak eşi … ile çocukları … ve …’ın kaldığı eldeki davanın da destek …’in ölümü nedeniyle eşi … ile çocukları … ve … tarafından destekten yoksun kalma tazminatı ve eş, baba, çocuk ve kardeşlerini kaybeden davacılar tarafından manevi tazminat istemiyle açıldığı, dava dilekçesindeki isim hatasının kabul edilebilir bir yanılgıya dayalı, maddi hata niteliğinde ve dürüstlük kuralına aykırı olmaması nedeniyle davacı vekilinin HMK 124. maddeye göre yaptığı taraf değişikliği talebinin kabul edilmiş olması usul ve yasaya uygun görüldüğünden davalı sigorta vekilinin anılan yöne ilişkin istinaf sebebi yerinde görülmemiştir.
6098 sayılı TBK.nın 74. maddesi “Hâkim, zarar verenin kusurunun olup olmadığı, ayırt etme gücünün bulunup bulunmadığı hakkında karar verirken, ceza hukukunun sorumlulukla ilgili hükümleriyle bağlı olmadığı gibi, ceza hâkimi tarafından verilen beraat kararıyla da bağlı değildir. Aynı şekilde, ceza hâkiminin kusurun değerlendirilmesine ve zararın belirlenmesine ilişkin kararı da, hukuk hâkimini bağlamaz.” hükmünü içermektedir. Madde metninde de anlaşıldığı üzere ceza mahkemesinin beraat kararının hukuk hâkimini bağlamayacağı, ancak beraat kararı bir maddi olguyu tespit ediyorsa bu kararın hukuk hâkimini bağlayacağı, beraat kararı suçun sanık tarafından işlenmediğinin kesin olarak tespiti olgusuna dayanıyorsa, bu kararın hukuk hâkimini de bağlayacağı, bundan başka kusurun takdiri ve zararın miktarını tayini hususundaki kararın hukuk hâkimini bağlamayacağı hüküm altına alınmıştır (Turgut Uygur, Borçlar Kanunu Şerhi, C. 1, s. 844). Ancak Hukuk hâkiminin kural olarak ceza mahkemesinin beraat kararı ile bağlı değil ise de aynı olay nedeniyle ceza yargılamasında hükme dayanak alınan maddi olgularla ve özellikle “fiilin hukuka aykırılığı” konusunda tamamen bağlı olacağı gerek öğreti, gerekse de yargısal uygulamada istikrarla kabul edilmektedir. Başka bir deyişle maddi olayları ve yasak eylemlerin varlığını saptayan ceza mahkemesi kararı, taraflar yönünden kesin delil niteliğini taşır (HGK, 24.12.2014 gün ve 2014/4-846 E., 2014/1091K). Hukuk hâkimi ceza mahkemesi kararındaki fiilin hukuka aykırılığını ve illiyet bağını belirleyen maddi olgularla ve ceza mahkemesince verilen mahkûmiyet kararı ile bağlıdır.
Somut olayda;; Ankara 5. Ağır Ceza Mahkemesinin 19.02.2013 Tarih 2012/406 Esas -2013/42 Karar sayılı dosyasında davalı sürücü …’nın dava konusu trafik kazası nedeniyle yargılandığını ve tali kusurlu olduğu kabul edilerek cezalandırılmasına karar verildiği, kararın Yargıtay 12.Ceza Dairesinin 22.10.2014 Tarih 2013/29066 Esas 2014/20590 Karar sayılı ilamı ile “Taksirle öldürme suçundan sanığın mahkûmiyetine ilişkin hüküm, sanık müdafii ve katılanlar vekili tarafından temyiz edildiği, Yapılan yargılamaya, toplanıp karar yerinde gösterilen delillere, mahkemenin kovuşturma sonuçlarına uygun olarak oluşan kanaat ve takdirine, incelenen dosya kapsamına göre, sanık müdafiinin, tüm; katılanlar vekilinin ise olası kast veya bilinçli taksir hükümlerinin uygulanması gerektiğine ilişkin sair temyiz itirazlarının reddine, ancak; Olay günü, gündüz vakti, idaresindeki otomobili ile meskun mahalde, orta refüj ile bölünmüş tek yönlü 10 metre genişliğindeki üç şeritli yolun sol şeridinde hızla seyir halinde olan sanığın, seyir yönüne göre yolun sağ tarafından el ele tutuşarak karşıdan karşıya geçmek üzere kaplamaya giren ve geçişini tamamlamak üzere olan yayaları gördüğünde 10 metrelik fren izine rağmen duramayarak çarpması ve ardından yaklaşık 38 metre sonra duruşa geçebildiği iki kişinin ölümü ve bir kişinin de nitelikli şekilde yaralanması ile sonuçlanan olayla ilgili soruşturma evresinde yapılan keşif sonrası sunulan ve oluşa uygun bilirkişi raporuna itibar edilmeyerek asli kusurlu olduğu anlaşılan sanık hakkında TCK’nın 61/1 ve 22/4. madde ve fıkralarında yer alan ölçütlerden olan failin kusuru, meydana gelen zararın ağırlığı, suçun işleniş biçimi nazara alınmak suretiyle TCK’nın 3/1. maddesi uyarınca işlenen fiilin ağırlığıyla orantılı olacak şekilde maddede öngörülen alt ve üst sınırlar arasında hakkaniyete uygun makul bir cezaya hükmedilmesi ve asli kusurlu sanık hakkında ceza tayin edilirken alt sınırdan daha fazla uzaklaşılması gerektiği gözetilmeden, yazılı şekilde ceza tayini, Kanuna aykırı olup, katılanlar vekilinin temyiz itirazları bu itibarla yerinde görüldüğünden, hükmün bu sebepten dolayı 5320 sayılı Kanunun 8. maddesi uyarınca halen uygulanmakta olan 1412 sayılı CMUK’un 321. maddesi gereğince isteme uygun olarak BOZULMASINA “gerekçesiyle bozulduğu; bozma ilamına uyularak yapılan yargılama sonunda Ankara 5. Ağır Ceza Mahkemesinin 29.12.2014 Tarih 2014/394 Esas -2014/384 Karar sayılı ilamının (sanık sürücü …’nın 17.10.2012 tarihli keşif sonrası düzenlenen bilirkişi raporu gereğince asli, yaya … ve destek ….’in tali kusurlu olduğu kabul edilerek ) Yargıtay 12.Ceza Dairesinin 14.09.2017 Tarih 2016/1852 Esas 2017/6354 Karar sayılı ilamı ile “Taksirle öldürme suçundan sanığın mahkumiyetine ilişkin hüküm, sanık müdafii ve katılanlar vekili tarafından temyiz edilmekle dosya incelenerek gereği düşünüldü:Bozma ilamına uyularak yapılan yargılamaya, toplanıp karar yerinde gösterilen delillere, mahkemenin kovuşturma sonuçlarına uygun olarak oluşan kanaat ve takdirine, incelenen dosya kapsamına göre, sanık müdafiinin bir nedene dayanmayan; katılanlar vekilinin sanığın eyleminin olası kast veya bilinçli taksirle işlediğinin kabulünün gerektiğine, kararın usul ve yasaya aykırı olduğuna ilişkin temyiz itirazlarının reddiyle, hükmün isteme uygun olarak ONANMASINA”karar verildiği anlaşılmakla yerel mahkemece kesinleşen ceza dosyasındaki maddi olguya göre davalı sigortalı araç sürücünün asli kusurlu olarak kabulü doğru görüldüğünden davalı sigorta şirketi vekilinin kusura ilişkin istinaf sebebi yerinde görülmemiştir.
Hükme esas alınan 23.11.2015 ve 18.08.2016 tarihli aktüer bilirkişi raporlarında sigortalı araç sürücüsü davalı … ….’in tali (%35 ), destek yaya … ile davacı …’in asli kusurlu (%65 ) olduğu kabul edilerek davalı sürücünün kusur oranına göre davacı eş …’in talep edilebileceği desten yoksun kalma tazminatının 108.280,35 TL,davacı çocuk …‘ın 12.421,11 TL; birleşen davada davacı baba …’ın 15.104,64 TL, davacı anne …’nın 22.360,65 TL olduğu belirlenmiş olup esas ve birleşen davada bedel artırım dilekçeleri anılan aktüer raporları doğrultusunda yapıldığından mahkemece taleple bağlı kalınarak bedel arttırım dilekçesi doğrultusunda davalı sigortalı araç sürücünün tali kusuruna göre belirlenen maddi tazminatlara karar verilmesinde ve esas dava yönünden reddedilen kısımla ilgili davalılar lehine vekalet ücreti takdir edilmesinde bir isabetsizlik bulunmamasına göre davalı sigorta şirkete vekilinin belirtilen yönlere ilişkin istinaf sebeplerinin reddi gerekmiştir.
Yukarıda açıklanan nedenle esas ve birleşen davanın davalısı … Sigorta A.Ş. vekilinin yerinde görülmeyen istinaf taleplerinin HMK’nın 353/1-b-1 maddesi gereğince esastan reddine karar verilmesi gerekmiş ve aşağıdaki şekilde hüküm kurulmuştur.
HÜKÜM : Gerekçesi yukarıda izah edildiği üzere;
1- Esas ve birleşen davanın davalısı … Sigorta A.Ş. vekilinin yerel mahkeme kararına yönelik istinaf başvurusunun 6100 Sayılı HMK’nın 353/1-b-1 maddesi gereğince ESASTAN REDDİNE,
2- Esas ve birleşen davanın davalısı … Sigorta A.Ş.‘den asıl davada alınması gereken 8.127,62 TL istinaf karar harcından peşin alınan 3.568,13 TL’nin mahsubu ile geriye kalan 4.559,49 TL ile birleşen davada alınması gereken 2.559,25 TL istinaf karar harcından peşin alınan 982,00 TL’nin mahsubu ile kalan 1.577,25 TL toplamı olan 6.136,74 TL’nin adı geçen davalı sigorta şirketinden tahsili ile hazineye gelir kaydına,
3-İstinaf başvurma harcı peşin alındığından bu konuda karar verilmesine yer olmadığına,
4- Esas ve birleşen davanın davalısı … Sigorta A.Ş. tarafından yapılan istinaf yargılama giderlerinin kendi üzerinde bırakılmasına,
5-Kullanılmayan istinaf gider avansının esas ve birleşen davanın davalısı … Sigorta A.Ş.’ye iadesine,
6-Kararın tebliği, kesinleştirme, harç ikmali işlemlerinin ilk derece mahkemesi tarafından yerine getirilmesine,
Dosya üzerinden yapılan inceleme sonucu HMK’nun 362/1-a maddesi gereğince KESİN olmak üzere 10.03.2023 tarihinde oy birliği ile karar verildi.

Başkan
Üye
Üye
Katip

* Bu belge, 5070 sayılı Kanun hükümleri gereğince elektronik imza ile imzalanmıştır.