Emsal Mahkeme Kararı Ankara Bölge Adliye Mahkemesi 26. Hukuk Dairesi 2022/1461 E. 2022/1908 K. 23.09.2022 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C. ANKARA BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
26. HUKUK DAİRESİ
T.C.
ANKARA
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
26. HUKUK DAİRESİ

ESAS NO : 2022/1461
KARAR NO : 2022/1908

T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
K A R A R

İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ : ANKARA 11. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
TARİHİ : 24/03/2021
NUMARASI : 2021/184 Esas 2021/290 Karar

DAVACI :
VEKİLİ :
DAVALI :
VEKİLİ :

DAVANIN KONUSU : Tazminat

KARAR TARİHİ : 23/09/2022
GEREKÇELİ KARAR
YAZILMA TARİHİ : 13/10/2022

Mahalli mahkemesince verilen karara karşı davacı vekili tarafından süresi içinde istinaf kanun yoluna başvurulmuş olup, başvuru şartlarının yerine getirildiği dosya üzerinde yapılan ön inceleme ile anlaşılmakla yapılan istinaf incelemesi sonunda;
TARAFLARIN İDDİA VE SAVUNMALARI
Davacı vekili dava dilekçesinde;12/11/2017 tarihinde davacı …’ın içerisinde yolcu konumunda bulunduğu dava dışı … yönetimindeki araç ile davalı … yönetimindeki aracın karıştığı yaralamalı – maddi hasarlı trafik kazası sonucu davacının yaralandığını ve malul kaldığını, kaza tespit tutanağında kazanın oluşumunda sürücü …’ın asli ve tam kusurlu bulunduğunu belirterek şimdilik 100,00 TL sürekli iş göremezlik, 50,00 TL geçici iş göremezlik tazminatı ile 50,00 TL bakıcı gideri ve 50.000,00 TL manevi tazminatın kaza tarihinden itibaren işleyecek avans faizi ile birlikte davalıdan tahsilini talep etmiştir.
Davalı … vekili cevap dilekçesinde; Zorunlu arabulucuya başvuru şartının davalı yönünden yerine getirilmediğini, davacı tarafından dosyaya sunulmuş bulunulan arabulucu tutanağı incelendiğinde, arabuluculuk toplantısının, davacı ile zorunlu mali mesuliyet sigortasını düzenleyen … Sigorta Şirketi’nin katılımı suretiyle düzenlenmiş olduğunu belirterek davanın reddini savunmuştur.
İLK DERECE MAHKEMESİ KARARI
Yerel mahkemece iş bu dava dosyasının, mahkemenin 2019/564 E., sayılı dosyasından tefrik edildiği, davanın davalı … ile asıl dosya davalısı … Sigorta Şirketine karşı açıldığı, dosyaya davacı tarafça ibraz edilen 30/07/2019 tarihli arabuluculuk son tutanağında davalı yönünden arabuluculuk yoluna müracaat edilmediği, ana dosya davalısı … Sigorta Şirketi yönünden arabuluculuğa gidildiği, dava tarihinde yürürlükte olan 6102 sayılı Türk Ticaret Kanununun 5 inci maddesinden sonra gelmek üzere 7155 sayılı yasanın 20. maddesi ile yapılan değişiklikle eklenen 5/A maddesi gereği ticari davalardan, konusu bir miktar paranın ödenmesi olan alacak ve tazminat talepleri hakkında dava açılmadan önce arabulucuya başvurulmasının dava şartı haline getirildiği, 6325 sayılı Hukuk Uyuşmazlıklarında Arabuluculuk Yasasının 7155 sayılı yasanın 23. maddesi ile değişik “Dava şartı olarak arabuluculuk” başlığı ile eklenilen 18/A-2,son (…Arabulucuya başvurulmadan dava açıldığının anlaşılması hâlinde herhangi bir işlem yapılmaksızın davanın, dava şartı yokluğu sebebiyle usulden reddine karar verilir…) hükmü gereği dava tarihi itibariyle dava dilekçesi ve ekleri içeriği ile davacının 01/01/2019 tarihinde yürürlüğe giren para alacağına ve tazminata yönelik ticari davalarda arabuluculuğa başvuru şartını yerine getirmediği anlaşıldığından, davacının davasının 6325 sayılı Kanunun 18/A-2, Türk Ticaret Kanunun 5/A, HMK 115/2 maddesi gereği dava şartı yokluğundan usulden reddine karar verilmiş; hükme karşı davacı vekili tarafından istinaf kanun yoluna başvurulmuştur.
İLERİ SÜRÜLEN İSTİNAF SEBEPLERİ
Davacı vekili istinaf dilekçesinde; Dava şartı yokluğundan davanın reddine karar verildiğini, 12/11/2017 tarihinde davacı …’ın içerisinde yolcu konumunda bulunduğu … yönetimindeki araç ile davalı … yönetimindeki aracın karıştığı yaralamalı – maddi hasarlı trafik kazası sonucu davacının yaralanıp malul kaldığını, davalı …’ın asli ve tam kusurlu olduğunu, davacının henüz 34 yaşında kalıcı surette malul kaldığını, SBÜ Ankara Numune Eğitim ve Araştırma Hastanesi’nin 21/11//2018 tarihli Engelli Sağlık Kurulu Raporu ile de beden gücü kayıp oranının en az %5 olduğunun belirlendiğini, rapor tarihinden bu yana geçen süre zarfında beden gücü kayıp oranı devamlı olarak artmış olup bu süreçte bakıcıya ihtiyaç duyulduğunu, davalı sürücü …’a ait aracın davalı …Sigorta Şirketi nezdinde 20/07/2017- 20/07/2018 tarihleri arasında ZMMS poliçesi ile sigortalı olduğunu, 7155 sayılı kanun ile 6102 sayılı TTK’ ya eklenen 5/A maddesi uyarınca sigorta şirketine yönelik olarak arabuluculuk bürosuna başvurulduğunu, ancak uyuşmazlık konusunda anlaşma sağlanamadığını, davacının bedensel zarara uğraması nedeniyle şimdilik 100,00 TL sürekli iş göremezlik, 50,00 TL geçici iş göremezlik, 50,00 TL bakıcı masrafı tazminatının kaza tarihinden itibaren işletilecek avans faizi ile birlikte davalılardan (Sigorta şirketi ve …) müşterek ve müteselsilen tahsili, 50.000 TL manevi tazminatın kaza tarihinden işletilecek avans faizi ile birlikte davalı …’dan tahsili talebiyle Ankara 11. Asliye Ticaret Mahkemesinin 2019/564 E. Sayılı dosyasında dava açıldığını, ilgili dosyada 24/03/2021 tarihli duruşmada verilen karar ile dosya tefrik edilerek … yönünden 2021/184 E. sayılı dosyada davaya devam edildiğini ve arabuluculuk şartı olmadığından bahisle davanın reddine karar verildiğini, Türk Ticaret Kanunu’nun 5/A maddesine göre bir kısım ticari davalarda dava açmadan önce arabulucuya başvurulmasının zorunlu olduğunu,TTK’nın 1401. maddesi ve devamında düzenlenen sigorta hukukuna ilişkin davalarda (zarar sigortası, can sigortası vs.) zorunlu arabuluculuk şartının yerine getirilmesi gerektiğini, ancak davalı …’ın kazaya sebebiyet veren aracın sürücüsü ve maliki olup, sorumluluğunun KTK ve TBK’da düzenlendiğini,TTK’dan kaynaklı herhangi bir sorumluluğu olmadığını, Karayolları Trafik Kanunu’nun 90. maddesine göre; zorunlu mali sorumluluk sigortası kapsamındaki tazminatların bu Kanun ve bu Kanun çerçevesinde hazırlanan genel şartlarda öngörülen usul ve esaslara tabi olduğunu, söz konusu tazminatlar ve manevi tazminata ilişkin olarak bu Kanun ve genel şartlarda düzenlenmeyen hususlar hakkında 11/1/2011 tarihli ve 6098 sayılı Türk Borçlar Kanununun haksız fiillere ilişkin hükümlerinin uygulanacağını, davalı … yönünden taleplerinin tamamı TBK’dan kaynaklanmakta olup, taraflar arasında herhangi bir ticari ilişki olmadığını, mecburi dava arkadaşlığı bulunması halinde tüm davalılar açısından zorunlu dava şartının yerine getirilmesinin şart olduğunu, ancak dava konusu olayda davalılar arasında mecburi dava arkadaşlığı bulunmayıp ihtiyari dava arkadaşlığı bulunduğundan ve sadece sigorta şirketi yönünden açılan dava ticari dava olduğundan; sadece sigorta şirketi yönünden arabuluculuk şartının aranacağını, bu şartın da zaten yerine getirildiğini, davalı … yönünden arabulucuya başvurulmadığı gerekçesiyle dava şartı yokluğundan davanın reddine karar verilmesinin hukuki dayanaktan yoksun bulunduğunu, davacı, davalı idaresinde bulunan aracın sebebiyet verdiği trafik kazasında yaralandığından, araç sürücüsü olan davalıdan maddi ve manevi tazminat talebinde bulunulmuş olup davalının kazaya karışan aracın sürücüsü olduğunu ve sorumluluğunun TBK.nın 49. Maddesinden kaynaklandığını, davacı ile davalı arasında ticari ilişki veya ticari iş olmadığı gibi, haksız fiilin bir türü olan trafik kazasından kaynaklanan maddi ve manevi tazminat davasının ticari dava niteliğinde de olmadığını, bu hale göre davacının, dava açmadan önce davalı … yönünden arabulucuya başvuru yapma zorunluluğu bulunmadığından, davalı aleyhine açılan davanın zorunlu arabuluculuğa başvuru dava şartının yerine getirilmediği gerekçesi ile usulden reddine karar verilmesinin yerinde olmadığını (Ankara Bölge Adliye Mahkemesi 26. Hukuk Dairesi 2020/1111 E. 2021/291 K. 18.02.2021 Tarihli kararı) belirterek kararın kaldırılmasını talep etmiştir.
DELİLLERİN DEĞERLENDİRİLMESİ VE GEREKÇE:
Davacı vekilinin istinaf sebepleri ile sınırlı olarak, dosya içerisindeki bilgi ve belgeler, mahkeme kararının gerekçesi, dayanılan delillerin tartışılıp değerlendirilmesi ile yapılan inceleme sonunda; Dava, davacının yolcu konumunda olduğu araç ile davalının işleteni ve sürücüsü olduğu araç arasında meydana gelen trafik kazası sonucu davacının yaralanması sebebiyle açılan sürekli ve geçici iş göremezlik tazminatı ile bakıcı gideri ve manevi tazminatın tahsili istemine ilişkindir.
Davacı vekili mahkemenin 2019/564 Esas sayılı dosyasında davalı araç işleteni (aynı zamanda sürücüsü olan) ve trafik sigortası şirketi aleyhinde dava açarak geçici, sürekli iş göremezlik tazminatı ile bakıcı giderinin davalılardan müştereken ve müteselsilen tahsilini, manevi tazminatın davalı işletenden (sürücü) tahsilini talep etmiş; sigorta şirketi ile arabuluculuk anlaşamama son tutanağını dava dilekçesi ekinde ibraz etmiş, davalı … vekilinin de kendilerine arabuluculuk başvurusu yapılmadığına dair itirazı üzerine, mahkemece davalı araç işleteni (sürücü) yönünden dava tefrik edilerek yeni esasa (2021/184E.) kaydedilmiş ve dava açılmadan önce bu davalı yönünden zorunlu arabuluculuğa başvuru dava şartının yerine getirilmediği gerekçesi ile davanın usulden reddine karar verilmiştir.
18/12/2018 tarihli Resmi Gazete’de yayımlanan 7155 Sayılı Kanun’un 20. maddesi ile 6102 Sayılı TTK’na eklenen 5/A maddesinde; “Bu Kanunun 4 üncü maddesinde ve diğer kanunlarda belirtilen ticari davalardan, konusu bir miktar paranın ödenmesi olan alacak ve tazminat talepleri hakkında dava açılmadan önce arabulucuya başvurulmuş olması dava şartıdır.”
Ayrıca, 6325 Sayılı Hukuk Uyuşmazlıklarında Arabuluculuk Kanununa “Dava Şartı Olarak Arabuluculuk” başlığı ile 18/A maddesi eklenmiş olup, 6325 sayılı HUAK’nun 18/A maddesinin 2. fıkrasında; “Davacı, arabuluculuk faaliyeti sonunda anlaşmaya varılamadığına ilişkin son tutanağın aslını veya arabulucuk tarafından onaylanmış bir örneğini dava dilekçesine eklemek zorundadır. Bu zorunluluğa uyulmaması hâlinde mahkemece davacıya, son tutanağın bir haftalık kesin süre içinde mahkemeye sunulması gerektiği, aksi takdirde davanın usulden reddedileceği ihtarını içeren davetiye gönderilir. İhtarın gereği yerine getirilmez ise dava dilekçesi karşı tarafa tebliğe çıkarılmaksızın davanın usulden reddine karar verilir. Arabulucuya başvurulmadan dava açıldığının anlaşılması hâlinde herhangi bir işlem yapılmaksızın davanın, dava şartı yokluğu sebebiyle usulden reddine karar verilir.” düzenlemesi bulunmaktadır.
Bu düzenlemelere göre, 01.01.2019 tarihinden sonra konusu bir miktar paranın ödenmesi talebi ile açılan ticari davalarda dava açılmadan önce uyuşmazlıkla ilgili arabulucuya başvurulup, anlaşılamaması halinde son tutanağın aslının veya arabulucu tarafından onaylanmış bir örneğinin dava dilekçesine eklenmesi zorunludur. Arabulucuya başvurulmadan doğrudan dava açıldığının anlaşılması halinde herhangi bir işlem yapılmaksızın davanın, dava şartı yokluğundan usulden reddine karar verilecektir.
TTK.nın 5/A maddesi gereğince ticari davalarda arabuluculuk dava şartı olarak düzenlendiğinden ticari dava kavramının açıklığa kavuşturulması gerekmektedir. Ticari dava ile ilgili düzenleme TTK’nun 4. maddesinde yapılmıştır. Ayrıca bazı özel kanunlarda da ticari dava kavramına yer verilmiştir. TTK’nun 4/1 maddesine göre, her iki tarafın ticari işletmesi ile ilgili hususlardan doğan hukuk davaları nispi ticari dava niteliğindedir.Nispi ticari davalar, şarta bağlı ticari davalar olup, uyuşmazlığın taraflarının tacir olması ve uyuşmazlık konusunun da tarafların ticari işletmesine ilişkin olması şarttır.Ancak, TTK’nın 4/1. (a)- (f) bentlerinde sayılan mevzuat ile düzenlemelerde öngörülen hususlardan doğan hukuk davaları herhangi bir şart aranmaksızın mutlak ticari dava olarak kabul edilir.
6102 Sayılı TTK’nın 4/1.f bendi ile yapılan düzenlemeye göre bankalara, diğer kredi kuruluşlarına, finansal kurumlara ve ödünç para verme işlerine ilişkin düzenlemelerde öngörülen hususlardan doğan hukuk davaları, ticari dava olarak kabul edilir. 6102 sayılı Türk Ticaret Kanunu’nun 4/1-a maddesi gereği her iki tarafın ticari işletmesi ile ilgili olup olmadığına bakılmaksızın Türk Ticaret Kanunu’nda düzenlenen hususlar ticari davalardır.
Davacı, davalının araç işleteni ve sürücüsü olduğu aracın sebebiyet verdiği trafik kazasında davacının yaralanıp malul kaldığını ileri sürerek, araç işleteni ve aynı zamanda sürücüsü olan davalıdan sürekli, geçici iş göremezlik tazminatı, bakıcı gideri ve manevi tazminatın tahsili talebinde bulunmuş olup davalı kazaya karışan aracın işleteni ve aynı zamanda sürücüsü olup, davalının sorumluluğu KTK’nın 85 vd. maddesi ile TBK.nın 49. Maddesinden kaynaklanmaktadır. Davacı, dava dışı … yönetimindeki araçta yolcu konumunda olup, davalı yönetimindeki araçta özel otomobildir. Davacı ile davalı … arasında ticari ilişki veya ticari iş olmadığı gibi, haksız fiilin bir türü olan trafik kazasından kaynaklanan maddi ve manevi tazminat davası ticari dava niteliğinde de değildir. Bu hale göre davacının, dava açmadan önce davalı araç işleteni ve aynı zamanda araç sürücüsü yönünden arabulucuya başvuru yapma zorunluluğu bulunmadığından, davalı aleyhine açılan davanın zorunlu arabuluculuğa başvuru dava şartının yerine getirilmediği gerekçesi ile usulden reddine karar verilmesi doğru görülmemiş, davacı vekilinin bu yöne ilişkin istinaf taleplerinin kabulü ile HMK 353/1.a.4 maddesi gereğince kararın kaldırılmasına, işin esasına girilerek yeniden görülmesi ve sonucuna göre karar verilmesi için dosyanın ilk derece mahkemesine gönderilmesine karar vermek gerekmiştir.
HÜKÜM : Gerekçesi yukarıda izah edildiği üzere;
1-Davacı vekilinin istinaf başvurusunun KABULÜ İLE; HMK.nın 353/1.a.4 maddesi gereğince ilk derece mahkemesi kararının KALDIRILMASINA, yeniden yargılama yapılması ve sonucuna göre bir karar verilmesi için dosyanın kararı veren mahkemeye GÖNDERİLMESİNE,
2-İstinaf yoluna başvuran davacı tarafça peşin olarak yatırılan 80.70 TL istinaf karar harcının istek halinde davacıya iadesine,
3-İstinaf yoluna başvuran davacı tarafça yapılan yargılama giderinin ilk derece mahkemesi tarafından yeniden yapılacak yargılamada dikkate alınmasına,
4-Karar tebliği ve harç iadesi işlemlerinin ilk derece mahkemesince yerine getirilmesine,
Dosya üzerinden yapılan inceleme sonucu HMK’nun 353/1.a maddesi gereğince KESİN olmak üzere 23.09.2022 tarihinde oy birliği ile karar verildi.

Başkan …

Üye …

Üye …

Katip …

* Bu belge, 5070 sayılı Kanun hükümleri gereğince elektronik imza ile imzalanmıştır.