Emsal Mahkeme Kararı Ankara Bölge Adliye Mahkemesi 26. Hukuk Dairesi 2022/1336 E. 2022/1605 K. 16.06.2022 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C. ANKARA BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
26. HUKUK DAİRESİ Esas-Karar No…
T.C.
ANKARA
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
26. HUKUK DAİRESİ

….

T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
K A R A R

…..
İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ : ANKARA 11. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
TARİHİ : 23/09/2019
NUMARASI :…..

DAVANIN KONUSU : Tazminat

KARAR TARİHİ : 16/06/2022
GEREKÇELİ KARAR
YAZILMA TARİHİ : 16/06/2022

Mahalli mahkemesince verilen karara karşı davalı vekili tarafından süresi içinde istinaf kanun yoluna başvurulmuş olup, başvuru şartlarının yerine getirildiği dosya üzerinde yapılan ön inceleme ile anlaşılmakla yapılan istinaf incelemesi sonunda;
TARAFLARIN İDDİA VE SAVUNMALARI
Davacı vekili dava dilekçisinde; 04.09.2017 tarihinde … plakalı araç ile … plakalı motorun karıştığı çift taraflı trafik kazasında motorda yolcu olarak bulunan …’nın malul kaldığını beyanla fazlaya ilişkin haklarını saklı tutarak şimdilik 1.000,00 TL geçici iş göremezlik tazminatı ve sürekli iş göremezlik tazminatının temerrüt tarihi 27.06.2018 tarihinden itibaren işleyecek avans faizi ile birlikte davalıdan tahsilini talep etmiştir.
Davacı vekili 21.05.2019 tarihli dilekçesi ile davasını ıslah etmiş 66.054,98 TL sürekli iş göremezlik tazminatının ve 13.658,38 TL efor kaybı tazminatının 01.11.2017 tarihinden itibaren işleyecek avans faizi ile tahsilini talep etmiştir.
Davalı vekili cevap dilekçesinde; davacının araç işletenine ihbarını talep ettiklerini, davacı küçüğün kalıcı maluliyeti bulunmadığından ödeme yapılmadığını, davacının kusur ve maluliyet durumunun adli tıp marifeti ile tespiti gerektiğini, davacı 18 yaşından küçük olduğundan geçici iş göremezlik zararının talep edilemeyeceğini, SGK tarafından yapılan ödemelerin mahsubu gerektiğini, müterafık kusur nedeni ile tazminatta indirim yapılması gerektiğini belirterek davanın reddine karar verilmesini talep etmiştir.
İLK DERECE MAHKEMESİ KARARI
Mahkemece, dosyada bulunan kaza tespit tutanağından 04.09.2017 tarihinde sigortasız … plakalı araç ile davacının yolcu olarak bulunduğu … plakalı motor arasında kaza meydana geldiği, kazanın oluşumuna dair tespit bulunmadığı, davacının kask takmadığı, Ankara 9. Ağır Ceza Mahkemesinin 2017/500 Esas sayılı dosyasında yapılan inceleme sonucu alınan Adli Tıp Raporundan, 30.10.2017 tarihli bilirkişi raporundan ve mahkemece alınan kusur raporundan; kazanın … plakalı aracın önünde seyreden kamyonu iniş eğimli yolda şerit değiştirerek solundan geçmek sureti ile sollamak istediği, böylece karşı şeritten gelen ve davacının yolcu olarak bulunduğu … plakalı motorun geçiş yolunu kapatması ile kazanın meydana geldiğinin anlaşıldığı, böylece … plakalı aracın KTK’nın 84/b-g maddesi ile düzenlenen “Araç sürücüleri trafik kazalarında; …b) Taşıt giremez trafik işareti bulunan karayoluna veya bölünmüş karayolunda karşı yönden gelen trafiğin kullandığı şerit, rampa ve bağlantı yollarına girme, ….g) Şeride tecavüz etme… Hallerinde asli kusurlu sayılırlar.” kurallarını ihlali sonucu çift taraflı trafik kazasının meydana geldiği, dava konusu olayda … plakalı aracın asli kusurlu olduğu (%100 oranında), davacının yolcu olarak bulunduğu motor sürücüsünün kusursuz olduğu, davacı küçüğün baş bölgesinden yaralanmaması nedeni ile kask takmamasının olaya etkisinin bulunmadığı, kask takılmamasının yaralanmaya etki etmediği, davacı küçüğün başkaca koruyucu kıyafet giyip giymediğinin dosya içeriğinden anlaşılamadığı, bu hususun aleyhine yorumlanmasını gerektirecek her hangi bir delilin davalı tarafça sunulmamış olduğu böylece küçüğün müterafik kusurunun bulunmadığı, davacının Hacettepe Üniversitesi Adli Tıp Anabilim Dalı Başkanlığından alınan raporunda kaza tarihine göre yürürlükte olan Özürlülük Ölçütü, Sınıflandırılması ve Özürlülere Verilecek Sağlık Kurulu Raporları Hakkındaki Yönetmelik hükümlerine göre trafik kazasında yaralanan davacının vücut genel çalışma gücünden %8 oranında kaybettiği, geçici iş göremezlik süresinin 9 ay olduğu, davacı küçüğün kaza tarihine göre TRH 2010 yaşam tablosu verileri kullanılarak muhtemel yaşam süresinin hesaplandığı, kaza tarihinde yürürlükte bulunan genel şartlardaki formüller ve %1,8 iskonto oranı kullanılarak, bilinen aktif dönem için asgari ücret üzerinden, bilinen pasif dönem için AGİ’siz asgari ücret üzerinden sürekli iş göremezlik tazminatının hesap edildiği, davacı 18 yaşından küçük olduğundan gelir getirici bir işte çalışmadığı ve geçici iş göremezliğe hak kazanamayacağı göz önüne alınmış ise de: Yargıtay’ın yerleşik uygulaması gereğince kişinin vücut bütünlüğünün ihlâli nedeniyle ortaya çıkan beden gücü kayıplarının, gelirinde veya malvarlığında bir azalma meydana gelmese dahi tazminat gerektirdiği, bu durum ilk bakışta sorumluluk hukukundaki zarar kavramına aykırı gibi görünse de, burada vücut bütünlüğü ihlâl edilen kişinin aynı işi zarardan önceki durumu ve diğer kişilere göre daha fazla güç sarf ederek yaptığı gerçeğinden hareket edilmesi gerektiği ve zararı, fazladan sarf edilen bu gücün oluşturduğu, bunun gibi çalışma yaşına gelmemiş küçükler yönünden de, bedensel zarar sonucu oluşan maluliyet nedeni ile evde ya da dışarıda aileye yardımcı olma, eğitim alma, yeme, içme, oyun oynama vb. gibi tüm yaşamsal faaliyetlerin sürdürülmesinde emsallerine göre sarf edilecek fazla çaba veya gücün (efor) bir ekonomik değer olarak görülmesi gerektiği ve bu nedenle bir zarar oluştuğunun kabul edildiği, bu doğrultuda bilirkişi raporunda kazadan sonra tedavi süresinde %100 malul sayılan davacı çocuğun sürekli çalışma gücünü yitirdiği tarihten itibaren (olay tarihi) zararın oluşacağı kabul edilerek hesaplama yapıldığı ve davacı küçüğün 13.658,38 TL efor kaybı tazminatına hak kazandığı gerekçesiyle açılan davanın KABULÜ ile, 66.054,98-TL sürekli işgöremezlik tazminatı ve 13.658,38 TL efor kaybı tazminatı olmak üzere toplam 79.713,36 TL maddi tazminatın 01/11/2017 tarihinden itibaren işleyecek yasal faizi ile davalıdan alınarak davacıya verilmesine karar verilmiştir.
İLERİ SÜRÜLEN İSTİNAF SEBEPLERİ
Davalı … Hesabı vekili istinaf dilekçesinde; başvuru koşulunun yerine getirilmediğini, yapılan başvuruda, davacının maluliyetinin ve ortaya çıkan zararın tespitine ilişkin olarak belge ve beyan sunulmamış olması nedeniyle, davacının talebi ile ilgili olarak hiçbir değerlendirme yapılamadığını, davanın başvuru şartı yokluğu nedeniyle usulden reddi gerektiğini, kaza tarihinde davacının 16 yaşında olduğunu, 16 yaşındaki çocuk için geçici işgöremezlik zararının doğduğunun kabulünün hatalı olduğunu, Yargıtay 17. Hukuk Dairesi’nin 2014/17502 E. – 2017/ 1121 Karar sayılı ilamında “…sorumluluğu doğuran olayın, zarar görenin vücut bütünlüğünü ihlal etmesi halı 5098 sayılı TBK m. 54’te özel olarak hükme bağlanmıştır. Bu hüküm gereğince, vücut bütünlüğünün ihlali halinde mağdurun malvarlığında meydana gelmesi muhtemel olan azalmanın ve dolayısıyla maddi zararın turları; tedavi giderleri, kazanç kaybı, çalışma gücünün azalmasından ya da yitirilmesinden doğan kayıplar ve ekonomik geleceğin sarsılmasından doğan kayıplar şeklinde düzenlenmiştir. Somut olayda davacı küçük İbrahim’in yaralanıp sakat kaldığından bahisle maddi tazminat isteminde bulunulmuştur. Davacı İbrahim kaza tarihinde 6 yaşında olup … Dalı Başkanlığı raporuna göre %8,1 oranında daimi malul kaldığı, is ve güçten kalma suresinin 45 gün olduğu tespit edilmiştir. Hesap bilirkişisi tarafından küçük İbrahim için dalını maluliyet tazminatı yanında, kaza tarihinden itibaren 45 gün için geçici işgöremezlik tazminatı hesabı da yapılmış, mahkemece bilirkişi raporu esas alınarak davacı İbrahim bakımından davanın kabulü ile toplam l5.185,72 TL maluliyet nedeniyle maddi tazminata hükmedilmiştir. Küçük İbrahim kaza tarihinde henüz 5 yaşında olup gelir getiren bir işte çalışması söz konusu olmadığı, dolayısıyla tedavi müddeti boyunca mahrum kaldığı herhangi bir kazancı olmadığından, mahkemece geçici işgöremezlik zararı bulunmadığının gözetilmemesi doğru olmayıp bozmayı gerektirmiştir.” denildiğini, davacının, seyahat esnasında kask/koruyucu elbise kullanılmamış olduğunun dosya kapsamında tespit edildiğini, tazminattan müterafik kusur indirimi yapılması gerektiğini, davacının nüfus kimlik bilgilerinin Suriye Konsolosluğu ve ilgili Valilikçe tasdik edilmiş belge asılları ile … Tercümesi ile somut olarak tespit edilmesi gerektiğini, resmi olarak kayıtları dosyaya celp edilmeden kurulan hükmün hatalı olduğunu kimliği resmi makamlarca onaylanmamış kişi lehine tesis edilen hüküm kurulamayacağını belirterek kararın kaldırılmasını istemiştir.
DELİLLERİN DEĞERLENDİRİLMESİ ve GEREKÇE
Davalı vekilinin istinaf sebepleri ile sınırlı olarak, dosya içerisindeki bilgi ve belgeler, mahkeme kararının gerekçesi, dayanılan delillerin tartışılıp değerlendirilmesi ile yapılan inceleme sonunda;
Dava trafik kazasından kaynaklanan maddi tazminat istemine ilişkindir.
1-Davalı sigorta şirketi davacı tarafından davadan önce davalı sigorta şirketine usulüne uygun başvuru olmadığını, dava şartı yokluğu nedeniyle davanın reddine karar verilmesi gerektiğini ileri sürmüş ise de; dava açılmadan önce sigorta şirketine başvuruyu düzenleyen 2918 sayılı KTK.nın 97. maddesinde “sigorta kuruluşuna yazılı başvuruda bulunması” gerektiği belirtilmiş, bu yazılı başvuruya eklenmesi zorunlu olan ve dava şartı olan başvurunun yapılmamış sayılmasına neden olacak belgeler belirtilmemiştir. Dosya kapsamına göre dava açılmadan önce, davalının da kabulünde olduğu gibi davacı tarafından sigorta şirketine başvuru yapıldığı anlaşıldığından KTK.nın 97. maddesinde belirtilmeyen belgelerin ibraz edilmemesi nedeniyle dava şartının yerine getirilmediğine ilişkin itirazı yerinde görülmemiştir.
2-Müterafik kusur indirimi konusuna gelince, davacının maluliyetine neden olan yaralanmanın femur kırığı sonucu meydana geldiği, kask takmasının maluliyetine neden olan yaralanmaya etkisinin bulunmadığı değerlendirildiğinde müterafik kusur nedeniyle tazminattan indirim yapılmaması uygun görülmüştür.
Davalı vekilinin geçici iş göremezlik tazminatına yönelik istinaf sebeplerinin incelenmesinde;
3-Davalı vekili tarafından geçici iş göremezlik zararlarının ZMMS Genel Şartlarına göre teminat kapsamında olmadığından, müvekkili … Hesabı’nın da sorumluluğunda olmadığı ileri sürülmüş ise de; geçici iş göremezlik zararlarının KTK’nın 92. maddesinde sigorta teminatı kapsamı dışında kalan zararlar olarak sayılmamış olması, ayrıca geçici iş görmezlik tazminatının KTK’nın 98. maddesi kapsamında …’nın sorumluluğunda olan tedavi giderleri kapsamında da olmaması nedeniyle, davacının geçici iş göremezlik zararlarının teminat kapsamında olmadığına yönelik istinaf sebepleri yerinde değil ise de; davalı vekili davacının geçici iş göremezlik zararı olmaması nedeniyle de talebin haksız olduğunu ileri sürmüştür.
Yargıtay 4. Hukuk Dairesinin yerleşik içtihatlarına, haksız fiil nedeniyle yaralanın 18 yaşından küçük olması halinde, fiilen kazanç getiren bir işte çalışması olmaması halinde mahrum kalınan bir kazançtan bahsedilemeyeceği bu nedenle de geçici işgöremezlik zararı oluşmayacağı kabul edilmektedir. (Yargıtay 17. Hukuk Dairesi 2017/607 E. – 2019/10417 K.; Yargıtay 4. Hukuk Dairesi 2021/9541 E. – 2022/3366 K.; 2021/14739 E. – 2021/10002 K.; 2021/15040 E. – 2021/8579 K. sayılı emsal kararlar)
Somut olayda davacının kaza tarihinde 16 yaşında ve fiilen kazanç getiren bir işte çalışması olduğu da kanıtlanamamış olmasına rağmen davacı lehine geçici iş göremezlik tazminatına karar verilmiş olması doğru görülmemiştir.
Buna göre; davalının sair istinaf sebeplerinin reddi ile, yukarıda 3 no.lu bentte yazılı nedenlerle istinaf talebinin kabulüne; mahkemece yapılan yargılamada eksiklik bulunmaması, yapılan hata nedeniyle yeniden yargılamaya ihtiyaç duyulmaması nedeniyle ilk derece mahkemesi kararının HMK’nın 353/1-b-2 maddesi gereğince kaldırılarak, kararda davacı lehine hükmedilen geçici iş göremezlik tazminatının, 18 yaşından küçük olan davacının fiilen kazanç getiren bir çalışması olduğu kanıtlanamadığından reddine karar verilerek kararın düzeltilmesine karar verilmiş, ilk derece mahkemesi kararında istinaf edilmeyerek kesinleşen yönler korunarak aşağıdaki hüküm tesis edilmiştir.
HÜKÜM : Gerekçesi yukarıda izah edildiği üzere;
I-Davalı vekilinin istinaf başvurusunun KABULÜ ile, Ankara 11. Asliye Ticaret Mahkemesi tarafından verilen 23/09/2019 tarihli 2018/551 Esas, 2019/696 Karar sayılı kararın KALDIRILMASINA,
HMK’nın 353/1-b-2.maddesi uyarınca esas hakkında yeniden karar verilmesine, buna göre;
1- Davanın KISMEN KABULÜ İLE, 66.054,98-TL sürekli işgöremezlik tazminatının 01/11/2017 tarihinden itibaren işleyecek yasal faizi ile davalıdan alınarak davacıya verilmesine,
2-Alınması gerekli 4.512,2 TL harçtan peşin ve ıslahla alınan 311,90 TL harcın mahsubu ile bakiye 4.200,31 TL harcın davalıdan tahsili ile hazineye gelir kaydına,
3-Davacı tarafından peşin ve ıslahla yatırılan 311,90 TL harcın davalıdan alınarak davacıya verilmesine,
4-Davacı taraf kendini vekille temsil ettirdiğinden karar tarihinde yürürlükte bulunan A.A.Ü.T.’nin 13/1 maddesi gereğince hesaplanan 9.387,15 TL vekalet ücretinin davalıdan alınarak davacıya verilmesine,
Davalı taraf kendini vekille temsil ettirdiğinden karar tarihinde yürürlükte bulunan A.A.Ü.T.’nin 13/1 maddesi gereğince hesaplanan 5.100,00 TL vekalet ücretinin davacıdan alınarak davalıya verilmesine,
5-Davacı tarafından yapılan başvurma harcı, tebligat gideri, yazı giderleri, bilirkişi ücreti ve dosyaya dekontu sunulan Adli Tıp gideri olmak üzere toplam 2.077,90 TL yargılama giderinden takdiren 1.724,57 TL’sinin davalıdan alınarak davacıya verilmesine, bakiye kısmın üzerinde bırakılmasına,
6-Davacı tarafça yatırılan ve kullanılmayan gider avansının HMK’nın 333. maddesi uyarınca karar kesinleştiğinde davacıya iadesine,
İSTİNAF HARÇ VE YARGILAMA GİDERLERİ YÖNÜNDEN:
II-İstinaf eden davalı tarafından yatırılan istinaf karar ve ilam harcının talep halinde yatırana iadesine,
lll-İstinaf başvurusu nedeniyle davalı tarafından yapılan 32,50 TL istinaf yargılama giderinin davacıdan alınarak davalıya verilmesine,
lV-Başvuran tarafça yatırılan delil ve gider avansından kullanılmayan kısım var ise HMK’nın 333. maddesi uyarınca karar kesinleştiğinde yatırana iadesine,
V-Karar tebliği, harç mahsup, iade ve tahsil işlemlerinin ilk derece mahkemesince yerine getirilmesine,
Dair, dosya üzerinde yapılan inceleme sonunda, HMK.nın 362/1-a maddesi uyarınca KESİN olmak üzere 16/06/2022 tarihinde oy birliği ile karar verildi.

…..

* Bu belge, 5070 sayılı Kanun hükümleri gereğince elektronik imza ile imzalanmıştır.