Emsal Mahkeme Kararı Ankara Bölge Adliye Mahkemesi 26. Hukuk Dairesi 2022/106 E. 2022/817 K. 31.03.2022 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C. ANKARA BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
26. HUKUK DAİRESİ Esas-Karar No: 2022/106 – 2022/817
T.C.
ANKARA
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
26. HUKUK DAİRESİ

ESAS NO : 2022/106
KARAR NO : 2022/817

T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
K A R A R

BAŞKAN :
ÜYE :
ÜYE :
KATİP :

İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ : ANKARA 14. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
TARİHİ : 26/03/2019
NUMARASI : 2017/286 Esas 2019/258 Karar

DAVACI :
VEKİLLERİ :
DAVALI :
VEKİLLERİ :
DAVANIN KONUSU : Tazminat
KARAR TARİHİ : 31/03/2022
GEREKÇELİ KARAR
YAZILMA TARİHİ : 31/03/2022

Mahalli mahkemesince verilen karara karşı davalı … Sigorta A.Ş. vekili tarafından süresi içinde istinaf kanun yoluna başvurulmuş olup, başvuru şartlarının yerine getirildiği dosya üzerinde yapılan ön inceleme ile anlaşılmakla yapılan istinaf incelemesi sonunda;
TARAFLARIN İDDİA VE SAVUNMALARI:
Davacı vekili dava dilekçesinde; davalı sigorta şirketi tarafından sigortalı bulunan dava dışı 3. kişiye ait aracın davacının yolcu olarak bulunduğu araca çarpması neticesinde meydana gelen trafik kazasında müvekkilinin yaralandığını, başvurularına rağmen zararlarının giderilmediğini belirterek 500,00 TL harca esas değer belirlemek suretiyle yapılacak yargılama sırasında belirlenecek iş göremezlik zararının yasal faizi ile birlikte davalıdan alınmasına karar verilmesini talep etmiştir.
Davacı vekili 19/09/2018 tarihli ıslah dilekçesi ile, iş göremezlik zararı miktarını 70.535,47 TL olarak ıslah etmiştir.
Davalı vekili cevap dilekçesinde; kaza ile iş göremezlik arasında illiyet bağının bulunmadığını, bu nedenle davacı başvurusunun kabul edilmediğini, kusurun sigortalılarında olmadığını, olsa bile kusuru oranında sorumlu tutulmaları gerektiğini, iş göremezlik oranının adli tıp kurumu tarafından tespit edilmesinin gerektiğini belirterek davanın reddine, karar verilmesini talep etmiştir.
İLK DERECE MAHKEMESİ KARARI:
Mahkemece, tüm dosya kapsamı üzerinde yapılan değerlendirme neticesinde, 22/07/2010 tarihinde dava dışı sürücü … yönetiminde bulunan ve dosyaya getirilen sigorta poliçesine göre davalı şirket tarafından Zorunlu Mali Mesuliyet Sigorta Poliçesi ile sigortalandığı anlaşılan … plaka sayılı aracın dava dışı sürücü … yönetiminde bulunan … plaka sayılı araçla çarpışması sonucunda davacının yaralandığı, davacının dava dışı sürücü …’nun kullanmakta olduğu araçta bulunduğu, kusur durumuna ilişkin olarak alınan rapora göre meydana gelen kazada davalı şirket sigortalısı araç sürücüsünün % 100 oranında kusurlu olduğu, davacının kaza nedeniyle sürekli iş göremezlik oranının % 20,2 geçici iş göremezlik süresinin ise 3 ay olduğu, 2918 sayılı Karayolları Trafik Kanunu’nun 85. maddesine göre işletene düşen hukuki sorumluluğun aynı Kanun’un 91. maddesine göre poliçede belirtilen limitler altında sigorta şirketi tarafından teminat altına alındığı, davacının geçici ve sürekli iş göremezlik zararının da poliçe kapsamında davalının sorumluluğunun bulunduğu, davalı sigorta şirketi tarafından davacıya herhangi bir ödeme yapılmadığı, davacının yolcu olarak bulunduğu araç sürücüsünün davacının eşi olduğu, yerleşik Yargıtay kararlarına göre maddi ve manevi menfaatin bulunduğu akrabalar arasında yapılan taşımada hatır taşımasından söz edilmesinin mümkün olmadığı anlaşıldığından davanın kabulüne, hatır taşıması nedeniyle indirim yapılmasına yer olmadığına, davacı tarafından davalıya başvuru yapılmış ise de başvuru tarihinin dosya kapsamına sunulan belgeler ile belirlenemediği anlaşıldığından davalının dava tarihinde temerrüde düştüğünün kabulü ile faizin buna göre belirlenmesine karar vermek gerektiği gerekçesiyle davanın KABULÜ ile 1.797,36 TL geçici iş göremezlik zararı ile 68.738,11 TL sürekli iş göremezlik zararının dava tarihi olan 18/04/2017 tarihinden itibaren işleyecek yasal faizi ile birlikte davalıdan alınarak davacıya verilmesine, fazlaya ilişkin talebin reddine karar verilmiştir.
İLERİ SÜRÜLEN İSTİNAF SEBEPLERİ:
Davalı vekili istinaf dilekçesinde; davacı tarafça müvekkil sigorta şirketine yapılan başvuru ispat edilmediğinden; davanın, dava şartı yokluğundan reddi gerekmekte iken davanın kabulüne karar verilmesinin usul ve yasaya aykırı olduğunu, davacı tarafın, müvekkil şirket nezdinde sigortalı … plakalı araçta yolcu konumunda olup, emniyet kemeri takmadığının sabit olduğunu yerel mahkeme aşamasında alınmış olan 04.04.2018 tarihli … Üniversitesi maluliyet raporunun hatalı olduğunu, davacının emniyet kemeri takmadığı için müterafik kusurlu olduğunu davaya konu kaza ile ilgili olarak Kaza Tespit Tutanağında davacının kaza sırasında emniyet kemeri takıp takmadığını belirten sayfanın davacı tarafından dava dosyasına sunulmadığını, geçici iş göremezlik ödeneğinin teminat kapsamında bulunmadığını belirterek kararın kaldırılmasını istemiştir.
DELİLLERİN DEĞERLENDİRİLMESİ ve GEREKÇE:
Dava, trafik kazasında yaralanmadan kaynaklanan maddi tazminat istemine ilişkindir.
Geçici iş göremezlik ödeneği konusunda, Anayasa Mahkemesinin 17.7.2020 tarihli, 2019/40 Esas – 202/40 Karar sayılı kararı ile Karayolları Trafik Kanunu’nun 90. maddesinin birinci cümlesinde yer alan “…ve bu Kanun çerçevesinde hazırlanan Genel Şartlarda…” ibaresi ile ikinci cümlesindeki “…ve Genel Şartlarda…” ibaresinin ve 92. maddesinin (i) bendinin Anayasa’ya aykırı olduğuna ve iptaline karar verilmiş olması nedeniyle davacının zararının ve zararın kapsamının 2918 sayılı KTK.nın ve 6098 sayılı TBK.nın haksız fiile ilişkin hükümlerine ve Yargıtay uygulamalarına göre belirlenmesi gerekmektedir.
6098 Sayılı TBK’nun 54. maddesinde çalışma gücünün azalmasından veya yitirilmesinden doğan kayıplar ile kazanç kaybı, bedensel zararlar kapsamında sayılmış olup, geçici iş görmezlik zararları da bu kapsamdadır. Sürücü ve işletenin, zarar görenin geçici iş görmezlik zararlarından sorumlu olması nedeniyle, aracın sigortalı olması halinde 2918 Sayılı Yasanın 90. maddesi gereğince, sigortanın sorumluluğu da TBK hükümlerine göre belirleneceğinden ve geçici iş göremezlik zararları da 2918 sayılı Kanunun 92. maddesinde sigorta teminatı dışında tutulmadığından, davacı geçici iş göremezlik tazminatını, davalı sigorta şirketinden talep edebilir. 2918 Sayılı Yasanın 98. maddesi gereğince geçici iş görmezlik zararlarının tedavi giderleri kapsamında olduğundan bahisle, SGK’nın sorumluluğunda olduğu iddia edilmiş ise de, genel şartlara atıf yapan kanuni düzenleme Anayasa Mahkemesince iptal edildiği gibi, geçici iş göremezlik zararı tedavi gideri olmayıp, 2918 Sayılı Yasanın 98. maddesinde geçici iş göremezlik zararlarının SGK’nın sorumluluğunda olduğuna ilişkin düzenleme de yer almamaktadır. 6111 sayılı Yasa ile getirilen düzenlemede; trafik kazaları sebebiyle üniversitelere bağlı hastaneler ve diğer bütün resmî ve özel sağlık kurum ve kuruluşlarının sundukları sağlık hizmet bedellerinin karşılanacağı belirtilmiş olup, geçici iş göremezlik ödemeleri yasa kapsamı içerisinde bulunmamaktadır. (Yargıtay 10.H.D.’nin 2016/10172 Esas – 2019/10217 Karar 24.12.2019 Tarihli, Yargıtay 17. Hukuk Dairesinin 2012/5743 Esas – 2013/4496 Karar sayılı, 01.04.2013 tarihli ilamı vb.)
Bu itibarla davalı şirket, Zorunlu Mali Sorumluluk sigortacısı olup Kanun ile belirlenen sigortanın sorumluluk sınırları, ikincil norm olan genel şartlar ile daraltılamayacağından, geçici iş göremezlik ödeneği teminat kapsamında bulunmaktadır.
Davacı tarafından davadan önce davalı sigorta şirketine usulüne uygun başvuru olmadığını, davanın dava şartı yokluğu nedeniyle reddine karar verilmesi gerektiğini ileri sürmüş ise de; dava açılmadan önce sigorta şirketine başvuruyu düzenleyen 2918 sayılı KTK.nın 97. maddesinde “sigorta kuruluşuna yazılı başvuruda bulunması” gerektiği belirtilmiş, bu yazılı başvuruya eklenmesi zorunlu olan ve dava şartı olan başvurunun yapılmamış sayılmasına neden olacak belgeler belirtilmemiştir. Dosya kapsamına göre davacı tarafından dava açılmadan önce, davalının da kabulünde olduğu gibi davacı tarafından sigorta şirketine başvuru yapıldığı anlaşıldığından dava şartının yerine getirilmediğine ilişkin itirazı yerinde görülmemiştir.
Yine, tarafların bilirkişi raporunda kullanılan yaşam tablosuna ve tatbik edilen esaslara açık itirazları olmasa dahi TBK 51. maddesi uyarınca tazminatın kapsamının hâkim tarafından belirlenmesi zaruridir. Gerçek zarar miktarı, hak sahibinin olay tarihindeki bakiye ömrü esas alınarak aktif ve pasif dönemde elde edeceği kazançlar toplamından oluşmaktadır. Gerçek zarar hesabı, özü itibariyle varsayımlara dayalı bir hesap olup, gerçeğe en yakın verilerin kullanılması esastır. Hak sahiplerinin bakiye ömürleri önceki yıllarda Fransa’dan alınan 1931 tarihli “PMF” cetvellerine göre saptanmakta iken, Başbakanlık Hazine Müsteşarlığı, … Üniversitesi Fen Fakültesi Aktüerya Bilimleri Bölümü, … Danışmanlık, … Üniversitesi ve … Üniversitesi’nin çalışmaları ile “TRH 2010” adı verilen “Ulusal Mortalite Tablosu” hazırlanmış olup, Sosyal Güvenlik Kurumunca’da ilk peşin sermaye değerinin hesaplanmasında anılan tabloların uygulanmasına geçilmiştir. Gerek diğer kurumlar ile Yargıtay Daireleri arasında tazminat hesabında birliğin sağlanması açısından ve gerekse bu tablonun ülkemize özgü ve güncel verileri içerdiği de göz önüne alınarak, ülkemizce de tazminat hesaplamalarında TRH 2010 Tablosu’na göre bakiye ömür sürelerinin belirlenmesinin, güncel verilere ve ülkemiz gerçeklerine daha uygun olacağına Yargıtay 17.Hukuk Dairesi’nce de karar verilmekle görüş değişikliğine gidilmiştir. (Yargıtay 17.HD 22/12/2020 tarih, 2019/5206 E. – 2020/8874 K. sayılı ilamı, 14/01/2021 tarih 2020/2598 E. – 2021/34 K. sayılı ilamı) Bu itibarla, tazminat hesaplanmasında kaza tarihi itibarıyla PMF 1931 yaşam tablosunun uygulanması yerinde olmakla beraber, Yargıtay görüş değişikliği nedeniyle PMF 1931 Yaşam Tablosu tatbik edilmesi doğru görülmemiş ise de hükmün sadece davalı yönünden istinaf edilmiş olmasına göre davalı lehine oluşan müktesep haklar gözetilerek bu husus inceleme dışı bırakılmıştır.
Yukarıda belirtilen hukuki ve fiili durumlar kararın gerekçeli olması ve mahkemenin gerekçesine göre (HMK’nın 355. maddesi gereğince davalı … Sigorta A.Ş. vekilinin istinaf sebepleri ile bağlı kalınarak yapılan inceleme sonunda) yerel mahkeme kararı usul ve esas yönünden hukuka uygun bulunduğundan, davalı … Sigorta A.Ş. vekilinin yerinde görülmeyen istinaf başvurusunun HMK’nın 353/1-b-3 maddesi gereğince esastan reddine karar verilmesi gerekmiş ve aşağıdaki şekilde hüküm kurulmuştur.
HÜKÜM : Gerekçesi yukarıda izah edildiği üzere;
1-Davalı … Sigorta A.Ş. vekilinin istinaf başvurusunun 6100 Sayılı HMK’nın 353/1-b-3 maddesi gereğince ESASTAN REDDİNE,
2-İstinaf başvuru harcı peşin alındığından bu konuda karar verilmesine yer olmadığına,
3-Davalı … Sigorta şirketinden alınması gereken 4.546,88 TL nispi istinaf karar harcından, peşin alınan 1.205,00 TL nispi istinaf karar ve ilam harcının mahsubu ile bakiye 3.359,88 TL harcın adı geçen davalı sigorta şirketinden tahsili ile hazineye gelir kaydına,
4-İstinaf kanun yoluna müracaat eden davalı … Sigorta A.Ş. tarafından yapılan istinaf yargılama giderlerinin kendi üzerinde bırakılmasına,
5-Davalı … Sigorta A.Ş. tarafından yatırılan istinaf gider avansından, kullanılmayan kısmın karar kesinleştiğinde davalıya iadesine,
6-Kararın taraflara usulüne uygun şekilde tebliğine,
Dair, dosya üzerinde yapılan inceleme sonunda, HMK.nın 362/1-a maddesi uyarınca KESİN olmak üzere 31/03/2022 tarihinde oy birliği ile karar verildi.

Başkan

Üye

Üye

Katip

* Bu belge, 5070 sayılı Kanun hükümleri gereğince elektronik imza ile imzalanmıştır.