Emsal Mahkeme Kararı Ankara Bölge Adliye Mahkemesi 26. Hukuk Dairesi 2021/994 E. 2023/790 K. 02.11.2023 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C. ANKARA BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
26. HUKUK DAİRESİ Esas-Karar No: 2021/994 – 2023/790
T.C.
ANKARA
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
26. HUKUK DAİRESİ

ESAS NO : 2021/994
KARAR NO : 2023/790

T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
K A R A R

İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ : ANKARA 12. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
TARİHİ : 26/01/2021
NUMARASI : 2016/680 Esas 2021/39 Karar

DAVACI
VEKİLİ :
DAVALILAR
DAVANIN KONUSU : Trafik Kazası Nedeniyle Maddi ve Manevi Tazminat

KARAR TARİHİ : 02/11/2023
GEREKÇELİ KARAR
YAZILMA TARİHİ : 29/11/2023

İlk Derece Mahkemesince verilen karara karşı taraf vekillerince istinaf kanun yoluna başvurulmuş olmakla, başvuru şartlarının yerine getirildiği dosya üzerinde yapılan ön inceleme ile anlaşılmakla yapılan istinaf incelemesi sonunda;
TARAFLARIN İDDİA VE SAVUNMALARI
Davacı vekili, 14.10.2015 tarihinde meydana gelen trafik kazasında kaldırımda yürümekte olan davacı …’e davalı şirketin sahibi olduğu ve davalı sigorta şirketine zorunlu mali sorumluluk sigorta poliçesi ile sigortalı … plakalı aracın çarpması sonucu yaralandığını, kaza nedeniyle davacının bakıma muhtaç hale geldiğini, pek çok ameliyet geçirdiğini ve maluliyetinin bulunduğunu, büyük sıkıntı yaşadığını ve manevi tazminat talep etme zorunluluğu doğduğunu ileri sürerek belirsiz alacak davası olarak fazlaya ilişkin hakları saklı kalmak kaydıyla 100,00 TL geçici iş göremezlik, 100,00 TL sürekli iş göremezlik, 100,00 TL bakıcı gideri olmak üzere toplam 300,00 TL maddi tazminatın sigorta şirketinden temerrüt tarihinden, araç sahibi davalı şirketten kaza tarihinden itibaren işleyecek yasal faizi ile birlikte müştereken ve müteselsilen tahsiline, 25.000,00 TL manevi tazminatın kaza tarihinden itibaren yasal faizi ile davalı araç sahibinden tahsilini karar verilmesini istemiş, yargılama sırasında sürekli iş göremezlik tazminatı talebini 28.976,50TL, geçici iş göremezlik tazminatı talebini 17.961,97 TL, bakım gideri tazminatı talebini 8.923,99 TL olarak artırmıştır.
Davalı şirket vekili, dava dışı araç sürücüsü … ile aralarında 11/10/2015 tarihli araç kiralama hizmet sözleşmesi düzenlendiğini ve aracın kiraya verildiğini, bu nedenle husumet itirazında bulunduklarını, işleten sıfatları bulunmadığını, işleten sıfatının ihbar olunana ait olduğunu, kusura ilişkin iddiaların yersiz olduğunu, davacının kazadan sonra kısa süre tedavi gördüğünü, manevi tazminat talebinin fahiş olduğunu belirterek davanın reddini savundu.
Davalı sigorta şirketi vekili, davadan önce başvuru zorunluluğunun dava şartı olduğunu ve davanın usulden reddi gerektiğini, gerekli belgelerin ibraz edilmediğini, kusur durumunun tespiti gerektiğini, maluliyet oranının belirlenmesi ve varsa oranının özürlülük ölçütüne göre tespitini, Genel Şartlar gereği, alınacak raporun özürlü sağlık kurulu raporu olması gerektiğini, tazminat hesabının genel şartlara göre yapılmasını, geçici iş göremezlik talebinin teminat kapsamı dışında olduğunu, bakıcı gideri talebinin reddini, davacıya SGK tarafından rücuya tabi herhangi bir ödeme veya gelir bağlama işlemi yapılıp yapılmadığının tespiti gerektiğini belirterek davanın reddini savunmuştur.
İLK DERECE MAHKEMESİ KARARI
Mahkemece, 14.10.2015 tarihinde meydana gelen trafik kazasında Ankara 13. Asliye Ceza Mahkemesinin 2015/921 Esas, 2016/586 Karar sayılı dosyasında alınan bilirkişi raporunda sigortalı araç sürücüsünün asli ve tamamen kusurlu, davacının ise kusursuz olduğunun belirtildiği, davacının 14.10.2015 tarihinden önce astsubay olduğu, araştırma tarihinde emekli olduğunun anlaşıldığı, kaza tarihinde yürürlükte olan Özürlülük Ölçütü, Sınıflandırılması ve Özürlülere Verilecek Sağlık Kurulu Raporları Hakkındaki Yönetmelik hükümlerinin uygulanmasına karar verildiği ve hükme esas alınan maluliyet raporuna göre davacının kalıcı maluliyeti bulunmadığından sürekli iş göremezlik tazminatı talebinin reddine, 6 ay geçici iş göremezlik ve 1 ay bakıcı ihtiyacı belirlendiğinden aktüerya bilirkişi raporu esas alınarak geçici iş göremezlik tazminatına ve bakıcı giderine hükmedildiği, 6098 sayılı TKB’nin 56. maddesi hükmü, manevi tazminatı etkileyecek özel hal ve şartlar, kusur durumu, davacının yaralanmasının niteliği, kaza sonrasında gördüğü tedavi, tarafların sosyal ve ekonomik durumları nazara alınmak suretiyle davanın kısmen kabulü ile sürekli iş göremezlik tazminatı talebinin reddine, 17.961,97 TL geçici iş göremezlik tazminatının davalı … AŞ bakımından kaza tarihi olan 14.10.2015 tarihinden, davalı sigorta şirketi bakımından temerrüt tarihi olan 01.06.2016 tarihinden itibaren işleyecek yasal faiz ile birlikte davalılardan müştereken ve müteselsilen tahsili ile davacıya verilmesine, 1.273,75 TL bakıcı gideri tazminatınnın davalı … AŞ bakımından kaza tarihi olan 14.10.2015 tarihinden, davalı sigorta şirketi bakımından temerrüt tarihi olan 01.06.2016 tarihinden itibaren işleyecek yasal faiz ile birlikte davalılardan müştereken ve müteselsilen tahsili ile davacıya verilmesine, manevi tazminat talebinin kısmen kabulü ile 15.000,00 TL manevi tazminatın kaza tarihi olan 14.10.2015 tarihinden itibaren işleyecek yasal faizi ile birlikte davalı … A.Ş.’ den tahsili ile davacıya verilmesine, fazlaya ilişkin istemlerin reddine karar verilmiş, hükme karşı taraf vekilleri tarafından istinaf başvurusunda bulunulmuştur.
İLERİ SÜRÜLEN İSTİNAF SEBEPLERİ
Davalı … AŞ vekili istinaf başvurusunda, davalı şirketin işleten sıfatına haiz olmadığını ve dava konusu kazayla ilgili hiçbir sorumluluğu bulunmadığını, kazaya karışan … plakalı aracın sahibi olsa da kaza tarihinde şirketin kontrolünde olmadığını, aracın 11.10.2015 tarihinde ihbar edilen …’ya kiralandığını, 2918 sayılı Kanunun 3. Maddesi uyarınca işleten sıfatına haiz olmadıklarını, fiili hakimiyetin tamamen kiralayan şahısta olduğunu, husumet itirazlarının nazara alınmadığını, mahkemece hüküm altına alınan manevi tazminat miktarının fahiş olduğunu, kusur durumuna ilişkin rapor alınmadığını, hükme esas alınan kusur raporunun eksik inceleme ve araştırmaya dayalı olduğunu, ceza dosyasındaki kusur oranlarının hukuk mahkemesini bağlamayacağını belirterek istinaf başvurusunda bulunmuştur.
Davalı sigorta şirketi istinaf başvurusunda, geçici iş göremezlik ve bakıcı zararının poliçe teminat kapsamında olmamasına rağmen sorumlu tutulmalarının doğru olmadığını, bu talepler yönünden davanın kabul edilmesinin hukuka aykırı olduğunu, lehlerine usuli kazanılmış hakların nazara alınması gerektiğini, poliçe tanzim tarihindeki genel şartlara göre davacının bakıcı ihtiyacı bulunmamasına rağmen bakıcı giderine hükmedilmesinin doğru olmadığını, davacı tarafın var olduğunu iddia ettiği maluliyeti ve geçici iş göremezlik süresi sebebiyle SGK ya da görevi sebebiyle İçişleri Bakanlığından herhangi bir ödeme alıp almadığı belirlenmeden hüküm kurulduğunu, geçici bakım giderinin asgari ücretin brütü üzerinden yapılan hesaplama ile hüküm kurulmasının hatalı olduğunu, sigortalı araç sürücüsünün kazada kusurunun bulunup bulunmadığının Adli Tıp Trafik İhtisas Dairesi tarafından belirlenmesi gerektiğini, taraf olmadıkları dosyada alınan rapor esas alınarak karar verilmesinin hukuka aykırı olduğunu, 01.06.2016 tarihinde temerrüde düşüldüğünün kabulünün doğru olmadığını, dava tarihinden önce temerrüdden bahsedilemeyeceğini, yargı harçlarından müştereken ve müteselsilen sorumlu tutulmalarının hukuka aykırı olduğunu, savunmaları dikkate alınmadan ve savunmaya neden itibar edilmediğine ilişkin gerekçelere yer verilmeden karar verildiğini ileri sürerek istinaf başvurusunda bulunmuştur.
Davacı vekili katılma yoluyla istinaf dilekçesinde, mahkemece sürekli iş göremezlik tazminatı taleplerinin Özürlülük Ölçütü, Sınıflandırılması ve Özürlülere Verilecek Sağlık Kurulu Raporları Hakkındaki Yönetmelik hükümleri ve Erişkinler için Engellilik Değerlendirilmesi Hakkında Yönetmelik Hükümlerine göre engel oranının bulunmadığı gerekçesiyle reddedildiğini, Anayasa Mahkemesi iptal kararının nazara alınması ve maluliyet oranının %5,2 olarak kabul edilerek karar verilmesi gerektiğini, manevi tazminat talebinin kısmen kabulüne ilişkin kararın doğru olmadığını, davacı kaldırımda yürürken kaza meydana geldiğini ve ağır şekilde yaralandığını, manevi tazminat talebinin kabulü gerektiğini ileri sürerek istinaf başvurusunda bulunmuştur.
DELİLLERİN DEĞERLENDİRİLMESİ ve GEREKÇE
6100 sayılı HMK’nın 355. maddesi uyarınca ileri sürülen istinaf sebepleri ile sınırlı olarak dosya içindeki bilgi ve belgeler, Mahkeme kararının gerekçesi, dayanılan delillerin tartışılıp değerlendirilmesi ile yapılan inceleme sonucunda;
Dava, trafik kazasından kaynaklanan geçici iş göremezlik, sürekli iş göremezlik, bakıcı gideri ve manevi tazminat istemlerine ilişkindir.
Davacı vekili 14.10.2015 tarihinde meydana gelen trafik kazasında davalı … AŞ adına kayıtlı ve davalı sigorta şirketine zorunlu mali sorumluluk sigorta poliçesi ile sigortalı … plakalı aracın yaya olan davacı …’e çarpması sonucunda davacının yaralandığını belirterek geçici iş göremezlik, sürekli iş göremezlik, bakıcı gideri ve manevi tazminat talebiyle dava açmış, mahkemece Ankara 13. Asliye Ceza Mahkemesinin 2015/921 Esas, 2016/586 Karar sayılı dosyasında alınan bilirkişi raporuna göre sigortalı araç sürücüsünün asli ve tam kusurlu, davacının ise kusursuz olduğu, kaza t tarihinde yürürlükte olan Özürlülük Ölçütü, Sınıflandırılması ve Özürlülere Verilecek Sağlık Kurulu Raporları Hakkındaki Yönetmelik hükümleri uyarınca düzenlenen raporun esas alınması gerektiği gerekçesiyle sürekli iş göremezlik tazminatı talebinin reddine, geçici iş göremezlik tazminatı talebinin kabulüne, bakıcı gideri talebinin kısmen kabulüne, manevi tazminat talebinin kısmen kabulüne karar verilmiştir.
1-Yargıtay’ın yerleşik uygulamalarına göre haksız fiil sonucu çalışma gücü kaybının olduğu iddiası ve buna yönelik bir talebin bulunması halinde, zararın kapsamının belirlenmesi açısından maluliyetin varlığı ve oranının belirlenmesi gerekmektedir. Söz konusu belirlemenin ise Adli Tıp Kurumu veya Üniversite Hastanelerinin Adli Tıp Anabilim Dalı bölümleri gibi kuruluşların çalışma gücü kaybı olduğu iddia edilen kişide bulunan şikayetler dikkate alınarak oluşturulacak uzman doktor heyetinden, haksız fiilin gerçekleştiği tarihte yürürlükte olan mevzuat hükümleri dikkate alınarak yapılması gerekmektedir.
Maluliyete ilişkin alınacak raporların 11.10.2008 tarihinden önce Sosyal Sigorta Sağlık İşlemleri Tüzüğü, 11.10.2008 tarihi ile 01.09.2013 tarihleri arasında Çalışma Gücü ve Meslekte Kazanma Gücü Kaybı Oranı Tespit İşlemleri Yönetmeliği, 01.09.2013 tarihi ile 01.06.2015 tarihleri arasında Maluliyet Tespiti İşlemleri Yönetmeliği, 01.06.2015 tarihi ile 20.02.2019 tarihleri arasında Özürlülük Ölçütü Sınıflandırması ve Özürlülere Verilecek Sağlık Kurulu Raporları Hakkında Yönetmelik, 20.02.2019 tarihinden sonra da Erişkinler için Engellilik Değerlendirmesi Hakkında Yönetmelik hükümlerine uygun olarak düzenlenmesi gerekir.
Mahkemece yargılama sırasında maluliyete ilişkin olarak Ankara Üniversitesi, Tıp Fakültesi, Adli Tıp Anabilim Dalı Başkanlığından dört ayrı rapor alındığı, 17.01.2018 tarihli raporda Çalışma Gücü ve Meslekte Kazanma Gücü Kaybı Oranı Tespit İşlemleri Yönetmeliği hükümlerine göre davacının sağ tibia kırığı nedeniyle vücut çalışma gücünden %5,2 oranında kaybettiği, 6 ay süreyle iş göremez halde kaldığı ve 6 ay süreyle başka birisinin bakımına muhtaç olduğunun belirtildiği, 13.12.2019 tarihli 3708 ve 3707 sayılı raporlarda Özürlülük Ölçütü, Sınıflandırılması ve Özürlülere Verilecek Sağlık Kurulu Raporları Hakkındaki Yönetmelik ve Erişkinler için Engellilik Değerlendirilmesi Hakkındaki Yönetmelik hükümlerine göre kişinin engel oranının % 0 (sıfır) olduğu, 6 ay süreyle iş göremez halde kaldığının belirtildiği, yine itiraz üzerine alınan 09.12.2020 tarihli raporda ise Çalışma Gücü ve Meslekte Kazanma Gücü Kaybı Oranı Tespit İşlemleri Yönetmeliği hükümlerine göre sağ tibia kırığı nedeniyle vücut genel çalışma gücünden % 5,2 oranında kaybettiği, 6 ay süreyle iş göremez halde kaldığı, 1 ay süreyle başkasının yardımına ihtiyaç duyduğunun belirtildiği anlaşılmaktadır. Düzenlenen 17.01.2018 tarihli raporda davacının muayene edildiği ve beyanında sağ bacağında kırık olduğunu, kafasında, sol baldırında ezilmeler olduğunu, kırık için ameliyat edildiğini, platin takıldığını, 2 hafta hastanede yattığını, fizik tedavi gördüğünü, şu an dizinde ağrı ve tam kapanmama şikayeti olduğunu, yürürken boşluk hissi olduğunu ifade ettiği, yapılan fiziki muayenesinde yürümesinin doğal olduğu, çömelirken sağ dizinde ağrı tariflediği, sağ diz altında kenar uzunlukları 5 ve 8 cm olan ters “L” şeklinde ameliyat skarı olduğu, sol uyluk lateral 1/3 proksimalde 9 cm çaplı ağrı ve kızarıklığın olmadığı, şişlik mevcut olduğu, alt ekstremitelerde kısalık ya da atrofi olmadığı, sağ diz eklem açıklığının sınırda kısıtlı, sol diz eklem hareket açıklığının tam olduğu, alt ekstremite kas güçlerinin tam olduğunun tespit edildiği, aktif psikopatolojik bulgu saptanmadığı belirtilerek sağ tibia kırığı nedeniyle genel çalışma gücünden % 5,2 oranında kaybettiğinin belirtildildiği, hükme esas alınan ve aynı tespitlere dayalı olarak düzenlendiği belirtilen 13.12.2019 tarihli raporlarda ise ilk raporda olmayan sağ diz eklemi fleksiyonu 135 derece ekstansiyonu 0 derece olduğuna dair belirlemede eklenerek davacının engel oranının bulunmadığının belirtildiği anlaşılmakla aynı tespitlere dayalı olarak düzenlendiği belirtilen raporlardaki maluliyet durumuna ilişkin olarak ulaşılan farklı sonucun nedeninin açıklanmadığı ve yapılan araştırmanın hüküm vermeye yeterli olmadığı görülmüştür.
Ayrıca mahkemece her ne kadar Ankara Üniversitesi, Tıp Fakültesi, Adli Tıp Anabilim Dalı Başkanlığından 13.12.2019 tarihli ve 3708 sayılı Özürlülük Ölçütü, Sınıflandırılması ve Özürlülere Verilecek Sağlık Kurulu Raporları Hakkındaki Yönetmelik hükümlerine göre düzenlenen raporun hükme esas alındığı belirtilmiş ise de bu raporda davacının bakıcıya ihtiyacı olup olmadığı ve süresi belirlenmediği halde bakıcı ihtiyacı süresinin 1 ay olduğu kabul edilerek karar verilmiş olması da doğru değildir.
Bu duruma göre aynı bulgulara göre düzenlendiği anlaşılan raporlar arasında davacının sağ tibia kırığı nedeniyle ilk raporda%5,2 oranında malul kaldığı belirtilmişken ikinci raporda sağ tibia kırığının araz bırakmadan iyileştiği kabul edilerek maluliyetinin bulunmadığı belirlenmiş olmakla farklılığın giderilmesi için 14.10.2015 tarihinde meydana gelen trafik kazası nedeniyle davacının yaralanmasına ilişkin olarak tüm tedavi evrakının temini ile son durum raporu alınarak Adli Tıp Kurumundan yerleşik Yargıtay uygulamalarına göre olay tarihinde yürürlükte bulunan mevzuat hükümleri de nazara alınarak davacının maluliyeti bulunup bulunmadığı, iyileşme süresi ve bakıcı ihtiyacı olup olmadığının belirlenmesi için ayrıntılı denetime uygun ve gerekçeli rapor alınarak sonucuna göre karar verilmesi gerekirken eksik inceleme ile karar verilmiş olması doğru görülmediğinden davacı vekilinin bu yöne ilişkin istinaf itirazının kabulü gerekmiştir.
2- Dosya kapsamına göre davacının olay tarihinde Jandarma Astsubay olarak çalıştığının anlaşılmasına göre davacıya 2330 sayılı Kanun uyarınca ödeme yapılıp yapılmadığının ilgili kurumdan sorularak soncuna göre ödeme yapılmış ise belirlenen tazminattan mahsubu gerektiğinin gözetilmemiş olması da doğru değildir.
3-Davacı vekili dava dilekçesinde davacının yaralanması nedeniyle geçici iş göremezlik tazminatının da davalılardan tahsiline karar verilmesini talep etmiş, mahkemece 6 ay geçici iş göremezlik süresi için belirlenen 17.961,97 TL geçici iş göremezlik tazminatının kabulüne karar verilmiştir. Dosya içeriğinden davacının kaza tarihinde astsubay olduğu anlaşıldığından geçici iş göremezlik süresi içinde maaşını almaya devam edip etmediği, davacının geçici iş göremezlik süresi içinde maaşı dışında almaya hak kazandığı, ancak çalışamadığı için kendisine ödemesi yapılmayan ek ödeme, fazla mesai ücreti vs. gibi mahrum kaldığı geliri olup olmadığı hususunun merciileri nezdinde araştırılarak, varsa bu hususta hesap bilirkişisinden ek rapor alınarak sonucuna göre karar verilmesi gerekirken, bu konuda gerekli araştırma, inceleme ve değerlendirme yapılmadan yazılı şekilde karar verilmiş olması doğru değildir.
Davacı vekili, davalı … AŞ vekili ve davalı sigorta şirketi vekilinin istinaf başvurusunun açıklanan nedenlerle kabulü ile hükmün, 6100 sayılı HMK’nın 353/1-a-6. maddesi uyarınca kaldırılmasına ve dosyanın yeniden görülmek üzere kararı veren ilk derece mahkemesine gönderilmesine, kaldırma sebeplerine göre sair istinaf sebeplerinin şimdilik incelenmesine yer olmadığına karar vermek gerekmiştir.
HÜKÜM : Gerekçesi yukarıda açıklandığı üzere;
1-Davacı vekili, davalı … AŞ vekili ve davalı sigorta şirketi vekilinin istinaf başvurularının kabulü ile; ilk derece mahkemesi kararının 6100 sayılı HMK’nın 353/1.a-6. maddesi uyarınca KALDIRILMASINA,
Yeniden yargılama yapılması için dosyanın kararı veren mahkemeye GÖNDERİLMESİNE, kaldırma sebeplerine göre sair istinaf sebeplerinin şimdilik incelenmesine yer olmadığına,
2-Davacı ve davalılar tarafından yatırılan istinaf karar harcının talep halinde ilgilisine iadesine,
3-İstinaf yoluna başvuran taraflarca yapılan yargılama giderlerinin ilk derece mahkemesi tarafından yeniden yapılacak yargılamada dikkate alınmasına,
4-Karar tebliği, harç ve gider avansı iade işlemlerinin İlk Derece Mahkemesince yerine getirilmesine,
5- Ankara18. İcra Dairesi bila tarih ve 2021/2976 sayılı dosyasına yatırılan teminat mektubunun yatıran tarafa iadesine,
6- Ankara 18. İcra Dairesi Bila tarih ve 2021/ 2976 sayılı dosyasına yatırılan 47.700,00 TL teminat mektubunun yatıran tarafa iadesine,
7- Ankara 2. İcra Dairesi 12/04/2021 Tarih ve 2021/3366 sayılı dosyasına yatırılan 30.000,00 TL teminat mektubunun yatıran tarafa iadesine,
Dosya üzerinde yapılan inceleme sonunda, HMK.nın 353/1-a maddesi uyarınca KESİN olmak üzere 02/11/2023 tarihinde oy birliği ile karar verildi

Başkan
Üye
Üye
Katip

* Bu belge, 5070 sayılı Kanun hükümleri gereğince elektronik imza ile imzalanmıştır.